Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.Bölüm

@meleklerucar

Sırtım önerin göğsüne denk geliyordu, kaçmaya çalışsam bile beni duvar ile kendisinin arasına sıkıştırmıştı ve agzımı kapatıyordu.

 

Arkamızdan hala şarkı ve insanların sesi geliyordu ama arkamdaki ömer'in dondugunu fark ettim, kaşlarım catıldı.

 

Neler oluyor?

 

Arkamdaki ömer'in benden uzaklaştığını fark ettim.

 

Duvara sırtımı dönüp, önüme baktığımda rahatlama ile nefes verdim.

 

Han, ömer'i yakalamıştı ve onu tutuyordu.

 

Han, Ömer'e küfürler savunuyordu ve öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu.

 

Biraz sonra yanımıza bu mekanın görevlileri geldi ve han'a "bora bey bu adamı ne yapalım" diye sordular.

 

Bora Han mı? Adı bu muyu?

 

Bora bana bakıp öfkeyle iç çekti ve adama baktı, adam yanlış bir şey yaptığını fark edip gergin bir şekilde yutkundu.

 

"Bu şerefsiz ve onunla alakalı hiç kimse bu bölgeye yaklaşmayacak bile!" Nerdeyse kükredi ve yerimden sıçramamı sağladı, her yer bi anda ölüm sessizliğine büründü, iğne yere düşse yankılanırdı ki hala müzik çalıyordu.

 

Bora "depo" dedi sakince, adam ise ne dediğini anlayıp adamı aldı ve uzaklaştırmaya başladı ama adam giderken Bora'ya "lütfen onun, senin olduğunu bilmiyordum! Bora bey kızın sizin olduğunu bilmiyordum" gibi şeyler dedi ama tam duyamadım.

 

Bora Han bana baktı, ben ise gözlerimi kaçırdım.

 

Depo mu? Ne deposu ya? Bu adam da nasıl anladı tek kelime ile? Bora da kim ya?

 

Bana doğru geldi ve beni duvar ile kendi arasına hapsetti, öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu.

 

"İyi misin?" Diye sordu öfkesi ile savaşırken sesini yumuşak tutmaya çalışıyordu.

 

"İyiyim" dedim sadece, hala olanları sindirmeye çalışıyordum.

 

"Sana bir şey yapmadı değil mi?" Diye sordu ama sorarken bile gözlerindeki çaresiz Öfkeyi görüyordum.

 

"Hayır ama sen gelmeseydin-" lafımı tamamlayamadı çünkü beni tutuşu sıklaştı ve kendini bana bastırdı.

 

Bana neler yaptigi ve ya yapabilicegi onu deli ediyordu.

 

Bi anda ondan asla beklemediğim bir şey yaptı ve beni kendine çekip sarıldı, bir eli kafamın arkasındaydı ve kendi göğsüne bastırıyordu.

 

Bi an öylece donup kaldım ama sonra ben de ona sarıldım ve kafamı yana çevirip yasladım.

 

İlk defa parfümünün kokusunu aldım, Sarhoş edecek kadar güzeldi.

 

Elleri okşar gibi kafamda geziniyordu.

 

Korkmuş muydu yoksa öfkelenmiş miydi? Nasıl bu kadar yetkisi var ki?

 

Beni bıraktı ve aramıza mesafe koydu, yüz ifadesini okumaya çalıştım ama okuyamadım.

 

"Eve gitmek ister misin?" Diye sordu; kendi evim mi, onun evi mi?

 

"Hangisi" diye sordum biraz çekinerek.

 

"Tabiki benimki" dedi tartışmaya asla yer vermeyen ve kararlı bir şekilde.

 

"O zaman biraz duralım, sonuçta her şeyi mahvettim" dedim, sesim biraz üzgünüm.

 

Nazikçe çenemi tuttu ve kafamı kaldırıp ona bakmami sağladı "hiç bir şeyi mahvetmedin, seninle olmam gerekiyordu" dedi ve yüzüme gelen bir tutam saçı kulagımın arkasına sıkıştırdı, eli olması gerekenden biraz daha fazla durdu ve yanağımı da okşayıp elini çekti.

 

Elimi tuttu ve tekrar ortama girdik, bu sefer tüm gözler ustumuzdeydi.

 

Bazıları şaşkınlıkla, bazıları imrenme ile, bazıları ise korku ile bakıyordu.

 

Yani bakmaya bile korktukları bu adam kim ki? Bora han..

 

Sahneye geldik dans eden insanların arasında durdu ve belimi tuttu.

 

"Dans edelim guzelim" dedi bana.

 

Cevap bile vermeden beni döndürüp kendine çekti ve dans etmeye başladık.

 

Çalan müzik dansımıza göre çok farklıydı ve dans çok saçma duruyordu, yaptığımız dans içimizden gelen tuhaf hareketelrdi ama bedenlerimiz tuhaf bir şekilde birbirine uyum sağlıyordu ve güzel dans ediyorduk.

 

Hem egleniyordum hem de tuhaf geliyordu.

 

Yava savaş insanların odaginın bize kaydığını gördüm, zaman geçtikçe daha çok insan bizi izliyordu.

 

Şaşkınlık, kıskançlık, hayranlık vardı yüzlerinde.

 

Biraz dans ettik nerdeyse herkes bizi izledi ama artık yorulduk ve durup bir köşeye geçtik, oturduk ve biraz dinlenmeye başladık.

 

Biraz sonra ikimiz de içmeye başlamıştık bile.

 

Günün sonunda artık saat gece 2 olmuştu ve Bora belimden tutup yanında yürüterek ve destekleyerek beni arabaya doğru yürüttü, yani yürütmeye çalıştı ama ben direniyorum, beni sürüklemeye çalıştı.

 

Zaten ona göre fazla fazla içmiştim ve çoktan sarhoş olmuştum bile.

 

En sonunda sinir olur beni bir hamlede kaldırdı ve omzuna koydu bir eliyle de kalcalarıma koyarak kısa elbisemi kapattı.

 

Kafam ve gördüklerim tepe taklak olunca bi anda midem bulandı ve agzimi elim ile kapattım.

 

Saclarim zaten görüşümü engelliyordu ama ona vurmami engelleyemedi.

 

Cırpındım ve beline doğru yumruklar savurdum, durmuyordum ama kalçama şaplak attığında donup kaldım, çünkü bunu beklemiyordum.

 

Beni yere indirdiginde zaten başım dönmüştü bile ve dengem gitmişti.

 

Beni arabaya itti ve koltuğa sertçe düştüm, sırtım ise kapıya sertçe çarptı ve inlememi sağladı.

 

Egildi ve arabaya binip sürünerek üstümde yükseldi, çenemi sertçe tuttu.

 

"Sarhoşsun diye itaatsizliginin cezası şu anlık yok, ama her halükarda beni dinlemek zorundasin!* diye kükredi.

 

Bu bende soğuk su etkisi yarattı o ise benden ayrılıp koltuğuna yerleşti ve kapıyı kapattı.

 

Hic bir şey söylemeden gaza bastı ve arabanın yerinden fırlatasını sağladı.

 

Bi an savrulacakken refleks olarak koltuğa yapıştım ve hemen düz donup kemeri taktım.

 

Tek elini uzattı ve bacağıma koydu, bacaklarım sıkıca birbirine yapılmıştı ve bacaklarımı biraz açtı.

 

Bacağımı tutan eli bacağımı sıktı ve okşadı o sırada hala arabayı sürüyordu.

 

Biraz sonra araba durdu ben ise nerdeyse sızmıştım, hiç bir şey söylemeden kemeri açtı ve bir hamleyle beni kucağına aldı, gelin tarzında beni taşıyordu.

 

Yine elbisenin eteğine dikkat ediyordu.

 

Biraz sonra beni yatağa fırlattıgında kendime geldim ve ona şaşkınlıkla baktım.

 

Sırtım yatak başlığının sırtına yaslı haldeydi, ona baktım ama dogru düzgün bile göremiyordum.

 

Bana doğru geldi ve sertçe elbisenin eteğinden tutup yukarı çekerek beni yarı çıplak bıraktı ama ben hiç bir şey yapamadım, parmagımı bile haraket ettirecek halim yoktu.

 

Benden uzaklaştığını ve bir büyük tşortü üstüme geçirip giydirdi.

 

Bana sertçe baktı ve iç çekti yatağa yatırdı, üstümü örttü.

 

Son kez bana baktı ve kapıyı kapatıp kilitliyerek gitti, ben ise anında uyuyakaldım.

 

Uyandığımda onun yüzünü tam karşımda gördüm ve ürktüm, hemen geriye kaçıp yatak başlığına yaslandım.

 

O an hem ani haraket yapmaktan hem de baş ağrısından; kaşlarımı çattım ve inledim.

 

Han'a baktım, o ise gülüyordu.

 

Neden gülüyor ki? Yine planı var kesin.

 

Ben tam yutkunurken o ise yatağa çıkıp benim üstüme sürünmeye başladı, ben ise o sırada anlamaya çalışarak onun iki gözüne de sıra sıra bakıyordum ama yüz ifadesi yine nötr.

 

Korkmaya başladığımda beni çoktan kendi ile yatak basligi arasına sıkıştırdı.

 

Ellerimle göğsüne koyup onu ittirmeye çalıştığımda ise ellerimi tek eliyle bileğinden kavrayıp başımın üstüne sabitledi.

 

Tekrar yutkundum bu sefer ise diğer eliyle cenemden tutup kafamı yana ve yukarı kaldırıp boynumu ona açık hala getirdi.

 

Bileklerimdeki sıkı tutuşu daha da sıklaşarak canımı yakmaya başladı ama han boynumu sertçe ısırdıgında, boynumun acisi daha ağır bastı.

 

Isırdığı yeri dişlerini birbirine yaklaştırarak daha da sert ısırınca acıdan dolayı inledim.

 

Bi süre boynumu ısırdı ve emdi sonra ise her ize nazikçe öpücük kondurdu ve geri çekilip gözüyle izleri takip etti.

 

Çenemdeki elini bıraktı ve o eli pantolonun kemerine gitti.

 

Ben de pantoluna baktım ve donup kaldım kendime gelince çırpınmaya çalıştım ama zaten kıpırdayamıyordum, bu sadece onu daha da öfkelendiği ve tutuşu sıklaştı, ben de tekrar inledim.

 

Kemerinin tokadını açtı ve kemeri çıkartmaya başladı.

 

Sadece o noktaya odaklandım ve öylece baktım.

 

Aklımdan bir sürü seçenek geçti, korkuyordum.

 

Kemeri kendinden kurtardığında bileklerimi aniden bıraktı ve kollarım yanlara düştü daha ne olduğunu anlayamadan bileklerimi tekrar birleştirip eliyle kucağımda tuttu.

 

Kemeri tutan eli ise kemeri boynuma doladı ve kemerin tokadını taktı.

 

Kemeri sertçe yana çekerek boynuma oturmasını sağladı ve ben de acı yüzünden inledim. Kemerin ucunu kendine doğru çekti ve yüzümü onun yüzüne yaklaştırdı.

 

Kulağıma egildiginde ise dudakları kulağıma degiyordu "bana itaat etmeyi ögreneceksin" diye fısıldadı, sesi çok kararlı ve netti.

 

İliklerime kadar ürperdigimi hissettim, tüylerim diken diken olmuştu.

 

Bileklerimi tutan elini bıraktı, zaten bir şey yapamayacagımdan emindi.

 

Kemeri avcuna iyice kavrayıp diğer eliyle ise çenemi tuttu, baş parmağı alt dudağımı okşadı.

 

Tuhaf bir şekilde nazikti ama bir yerden sonra parmağı dudaklarıma baskı yaptı.

 

Tam sormak için dudağımı araladıgımda parmağını ağzımın içine itti ve benim gözlerim şaşkınlıkla genişledi.

 

Parmağını daha da derine içtiğinde istemsizce agzımı biraz daha araladım.

 

Biraz ağzımda durduktan sonra baş parmağını ağzımdan çıkarttı, parmağı ve dudaklarım arasında salya uzadı ve han da buna sırıttı.

 

Parmağını kendi ağzına götürüp yaladı.

 

Sonra ise yine baş parmağı ile dudagımdakini silip yine parmağını yaladı.

 

Sende nasıl bir mide var çocuğum?

 

"Ağzını ac" diye emrettiginde bi an donup kaldım ama boynumdaki kemerin sıklaştıgını hissettiğimde, mecburen agzımı açtım.

 

Bu sefer hic düsünmeden, orta parmağı ile yandaki parmağını ağzıma sertçe soktu.

 

Daha ileri ittiginde istemsizce ufak bir ögürme sesi çıkarttım ama ona baktığımda sırıtıyordu, bundan hoşlanmıştı.

 

Parmağını daha ileri ittiginde bu sefer öğürme değil de ufak bir boğulma sesi çıktı boğazımdan.

 

Bu daha da hoşuna gitmiş olmalı ki sırıtışı genişledi.

 

Parmaklarını ağzımdan çıkardığı an rahat bir nefes verdim ki o ise pantolonun fermuarına uzandı, onu gördüğüm an donup kaldım.

 

Ne yapmak istediğini anlamıştım.

 

 

Loading...
0%