Yeni Üyelik
9.
Bölüm
@meleklerucar

Bir anda aglamasi arttı nerdeyse çığlık çığlığa ağlıyordu, sanki canı yanıyordu.

 

Eminim psikolojik olarak acı çekiyordu.

 

Aglamasi yüzünden artık hiç nefes alamiyordu, gittikçe endiseleniyordum ama ne yapacağımı bilmiyordum.

 

Yanımıza koşarak bir öğretmen geldi.

 

"Ne oluyor?" Diye sordu, bu felsefe ögretmeniydi, yani sınıf öğretmenimiz.

 

"Ben... bilmiyorum" dedim.

 

Öğretmen zümrüt'ün omuzlarından tuttu ki ona odaklansın.

 

Sonra öğretmen bana döndü ve "Tamam sen git artık sınıfına" dedi, gitmek istemedim, onu bu halde bırakamazdım ama gitmek zorundaydım.

 

Son kez zümrüt'e baktım, ona gergin şekilde gülümsedim ve ordan uzaklaştım.

 

○○○○○○○○○○○○○○◇○○○○○○○○○○○○○○○○

 

İki ders geçti ama zümrüt'ü hala hiç bir yerde görmedim, eve gitmiş olamaz çünkü çantası hala burada.

 

3. Dersin yarısındaydık ama ben derse odaklanamıyordum.

 

Tam o anda kapı çaldı ve zümrüt içeri girdi, hali perişandı, 3 derstir aglıyor ya da atak geçiriyordu.

 

Sınıfa girdi ve yanıma gelip oturdu o sırada sınıfta bazı gülen kişiler vardı, onları öldürmek istiyorum.

 

Dönüp zümrüt'e baktım, gözlerinin içine baktım ama bu sadece tüylerimi diken diken yaptı.

 

Yine o bakış vardı yüzünde, ruh gibi.

 

O kadar kötü haldeydi ki ürküyordum, yanımda bir ölü var gibi hissediyorum.

 

4. Dersin sonuna kadar öylece boş boş aynı yere bakıp durdu, bu beni ürkütüyor.

 

En sonunda teneffüste lavaboya gitti ve biraz sonra ben de gittim.

 

Canı acıyor gibi sol kolunu tutuyordu.

 

Zaten ince bir uzun kollu giyimisti, çünkü hep üşürdü...

 

Gözlerim koluna kaydı ve yutkunum.

 

Yine mi yaptın zümrüt, yine mi?

 

Etrafa baktım ve lavaboda kimse yoktu, hemen yanına gittim ve "kolunu aç" dedim, ama o bunu hiç umursamadı.

 

"Kolunu aç hemen" dedim, sesim daha sertti, ama o ise kolunu daha sıkı kavradı, canı yanıyordu.

 

Hiç düşünmeden sağ bileğini yakalayıp, sol kolundan ayırdım ve giydiği uzun kollunun kolunu yukarı çektim.

 

Sol koluna baktığımda donup kalmıştım, sanki ruhum çekildi.

 

Sol kolu omzundan bileğine kadar full kesikti, o kadar fazla kesik vardı ki ten rengi gözükmüyordu.

Bazıları derindi ve nerdeyse kan damlıyordu ama bazıları ise üstten ciziklerdi ama kolunda kanlar vardı.

 

Yutundum, midem bulanıyordu.

 

Eminim annesi bunları görse onu döverdi, "Neden yaptın bunu güzel kızım, ne derdin var anlat çözelim" demek yerine döver ve "böyle her şeye ölecek misin"derdi.

 

Gözlerim doldu, onu bu bataklıktan kurtaramıyordum.

 

Yanağımdan bir yaş aktı ve zümrüt'e baktım, çok endişeli gözüküyordu.

 

Hemen kolunu kapattı ama benim gözlerim karardı, Son hatırladığım şey ise zümrüt'ün çığlığı.

 

Uyandığımda yine yanımda endişe ile duran Bora vardı ve zümrüt.

 

Yine kan tutmuştu beni.

 

Doğrulup oturdum ve halsizce baktım, zümrüt hemen bana bir meyvesuyu uzattı ve pipetinden içmeye başladım.

 

Öğle arasında zümrütle birlikte banklarda yemek yiyorduk, zümrüt şüpheli şekilde baktı.

 

"Kaç gündür nerdesin lan sen?" Diye sordu.

 

Yanaklarımın hafif kızardıgını hissettim.

 

Eğer ona anlatsam Bora telefondan beni duyabilirdi, anlatmalı mıydım?

 

"Aslında çok karışık" dedim açıklamaya çalışırken.

 

Aslinda biraz yalan söylesem daha iyidi.

 

"Hani beni kan tuttu bayıldım ya" dedim.

 

"Evet?" Diye sordu.

 

"İşte o sarışın çocuk Bora" dedim.

 

"Eee, söylesene be!" Dedi, sinirlenmişti.

 

"Tamam, tamam"dedim sakinleştirmeye çalışarak ve ekledim.

 

"Bora benim sevgilim, yani bi kaç gündür onunla kalıyorum" dedim, sonuçta beni kaçırdı diyemem.

 

Zümrüt'ün elindeki yemeği ağzına götürürken donup kaldı ağzı da açık kaldı bi an dayanamayıp kahkaha attım.

 

"Bi de vermişsindir sen şimdi" dedi ve benim yanaklarım kızardı.

 

Ona göre bu yanlıştı ve onaylayarak şekilde bana baktı.

 

"Ciddi misin?" Diye sordu.

 

"Evet" diye yanıtladım.

 

"Pişman olursun, en azından dikkatli ol" dedi.

 

"Tamam, abartma" dedim.

 

"Eee, nasıl oldu, nasıl başladı, hangi pozisyon?" Sorularına dayanamayıp kahkaha attım.

 

________________________________________

 

Onunla geçirdiğim ilk 1 hafta fazla tuhaftı, bazen çok sinirli, bazen fazla şefkatli davranıyordu.

 

Annem her gün arayıp beni sorardı ama hiç de eve çağırmazdı,tabi yalan söylemek zorundaydım.

 

Ne kadar daha Bora'nın yanında duracağım ki? Neden beni bırakmıyor? En azından zarar vermiyor.

 

Derste yine uyumuştum, uyandığımda karşında han vardı, bi an ürktüm ama kendime geldim.

 

Kolumu sertçe tutup bana hiç bir şey demeden çekiştirmeye başladı.

 

En sonunda soyunma odasına götürdüğünde beni odaya fırlattı ve kapıyı kapatıp kilitledi.

 

Üstüme hızla geldi ve beni tutup duvara yasladı.

 

"Ne oluyor be?" Diye sordum.

 

"Ne mi oluyor? Bu etek ne!?" Diye sordu han.

 

Giydiğim mini eteği soruyordu.

 

"Etek işte" dedim umursamadan.

 

"Vay canına, öyle mi!?" Diye cıkıştı bana.

 

"Evet"dedim, umursamaz tavrım onu deli ediyordu.

 

Yumruğunu serce arkamdaki duvara geçirdiğinde irkildim.

 

"Sakin o-" devamını getiremeden beni böldü.

 

"Sakin falan olamam" dedi ve eteğimi sertçe aşağı çekti, etek bacaklarından aşağı kayıp ayakkabilarıma düştü.

 

Donup kalmıştım ama o kemerini çıkarttı sonra ise pantolonunu çıkartmaya başladı.

 

Kalbim hızlanmaya başlamıştı, artık sadece bakstrı ve oradaki şişlik vardı.

 

"Ama şu an korunamazsın ki" dedim çözüm bulmaya çalışarak.

 

Sırıttı ve "korkma" dedi, ardından gömleğinin cebine uzanıp bir prezervatif çıkarttı ve bana gösterdi.

 

Yutkundum, Çüş artık han.

 

Bileklerimi tutup kafamın üstünde sabitledi ve dudaklarıma yapıştı.

 

Tüm öfkesini benden alıyordu, ama elimde değildi ben de karşılık verdim.

 

Öpüşürken eli yavaş yavaş gömlegimdeki düğmeleri çözüyordu ve yukardakinleri çözdüke öpücükleri aşağı doğru iniyordu.

 

Boynumdan göğsüme doğru öpücük izi bırakarak ilerledi ve en sonunda durup biraz geri çekildi.

 

Bana baktı ve sırıttı, sonra uzanıp o bölgeye dokundu, yavaşça elini sürterek orda gezdirdi, bu benim kıvranmama neden oldu.

 

"Yine benim olmak için can atıyorsun" dedi sırıtarak.

 

Kilotun yanlarından tutup onu da aşağı indirdi ve ayaklarıma düştü.

 

Sonra uzanıp kendi bakstrnı aşağı indirdi ve zaten tuttuğu prezervatifi açıp taktı.

 

Beni bi anda beklemediğim şekilde kalcalarimdan kavrayıp havaya kaldırdı ve düşmemek için bacaklarımı onun beline sardım. Beni duvar ve kendisinin arasına yerleştirdi ve bileklerimi bıraktı.

 

Sonunda bileklerimi bıraktığında kollarımı onun boynuna sardım ve o da bana doğru konumlandı.

 

Kalcalarini bana doğru ittiginde ufak bir nefes verdim.

 

Ritmi gittikçe artıyordu ve inlememek için kendimi tutmak zorunda kalıyordum.

 

Ama sadece bana bakıp sırıttı ve acımasızca hızlandı, ağzımdan ufak bir inleme kaçtığında eliyle agzimi kapattı.

 

"Sessiz ol güzelim, yakalanmak istemeyiz değil mi?" Diye sordu.

 

Kafamı geriye yasladım ve dudaklarımı ısırdım, hızı gittikçe artıyordu.

 

Bu kadar zevk hissederken nasıl inlemeden durabilirim ki? Diye düşündüm ama durmak zorundaydım.

 

Hızı aniden daha fazla arttığında bir inleme kaçtı ağzımdan ama bu anda iki parmağını ağzıma soktu.

 

"Em de ses çıkartma" dedi.

 

Dediği gibi yaptım ve inleme ihtiyacımı emerek gidermeye çalıştım.

 

Hızı gittikçe artıyordu, daha önce olmadığı kadar.

 

Zevkten dolayı artık o noktaya ikimiz de çok yakındık.

 

Bir kaç itişten sonra artık Bora'nın vücudu sarsıldı ve boğuk şekilde olan inlemesini bastırdı.

 

En sonunda geri çekilip beni kucağından indirdi ve yandaki duvara yaslandi.

 

Soluk soluğa öylece kalmıştı, ben de ondan farksız değildim.

 

Kendimi toparladiginda üstlerimi aldı ve bana giydirdi, düzeltti sonra ise kendi giyindi ve ikimiz de dikkatli şekilde odadan çıkıp sınıflarımıza kaçtık.

 

 

Loading...
0%