Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Final

@meleklerucar

Gökyüzünü boyayan o renge baktım, pembe.

 

Gökyüzü pes pembe olmuştu, hayranlıkla etrafa bakarken ne olduğunu anlamadan kendimi havada buldum.

 

Bora beni belimden tutup havaya kaldırdı ve döndürdü.

 

"Kızımız olacak! Bir kızım olacak!" Diye haykırdı.

 

Beni sonunda yere indirdi ve sarıldı.

 

Bir gün Bora evde değilken, markete gidip süt almak istedim, çünkü tatlı yapacaktım.

 

Dışarı çıktım ve caddeden yürüdüm ama önüme gelen bir bebek mağazası yüzünden durmak zorunda kaldım.

 

Vitrinde olan minik fırfırlı elbiseye hayran hayran bakakaldım.

 

En son kendimi mağazanın içinde buldum.

 

Mağazayı gezdim, bir sürü minik zıbınlar, giysiler, çoraplar, önlükler, takımlar.

 

Gözlerimin dolduğunu hissettim, bir pamuklu pembe minicik tulum tuttum,bir tane küçücük kafalarına takılan o kurdeleli bandanalardan aldım, bir de o gördüğüm vitrindeki minik elbiseyi ve bir tane de beyaz bir emzik aldım.

 

Kasaya gittim ve hepsini ödeyip mağazadan çıktım.

 

Eve gittiğimde Bora eve gelmişti, elimdeki poşetlere baktı ve "Ne aldın güneşim?" Diye sordu.

 

Ona uzattım ve "baksana" dedim.

 

Uzanıp elimden aldı ve paketleri açmaya başladı, minicik kıyafetleri ve emzidiği iyice inceledi ve bana dönüp gözlerimin içine baktı.

 

"Kurban olurum size" dedi.

 

"Olma" dedim.

 

Uzanıp yüzümü avuçladı ve anlıma öpücük kondurdu.

 

_________________________________________

5. Ay

 

Yine aynaya baktım, git gide büyüyen karnıma, yetmezmiş gibi karnıma bir de görüşlerim eklenmisti.

 

Aynaya baktım ve eski kıyafetlerimi, eski fiziğimi hatırladım, ic çektim.

 

İç çektiğimde arkamda oturan Bora kafasını kaldırıp bana baktı.

 

"Ne oldu güzelim, ,neden moralin bozuk?"Diye sordu.

 

"Fiziğime baksana" diye mırıldandım.

 

"Çok güzel?" Dedi sorar gibi.

 

"Nesi güzel ki, çok kötü" dedim, huzursuzca.

 

"Sakin bir daha böyle bir şey demeye kalkma" dedi Bora.

 

"Ama-" dedim, sözümü tamamlayamadım.

 

Ayağa kalkti ve yanıma geldi, elini en ilk karnıma uzattı ve kıvrımlarımı okşadı, sonra ise tüm karnımı yavaş yavaş okşadı, sonra tüm vücuduma dokundu, okşadı.

 

"Sana dokunmak bile benim için cennet"dedi Bora.

 

_________________________________________

 

Bu gün okulun son günü, 12. Sınıftan mezun oluyorum, hamileyken bu çok zordu ama yine de devam ettim.

 

Şişmiş karnımı biraz saklasın diye kabarık bir elbise tercih ettim, kabarık lila rengine, dizlerimde, göğüs dekolteli, ince askılı, ince uzun, tül eldiveni olan bir elbise giymiştim.

 

Balo yerine Bora ile girdik, gozlerim biraz etrafı taradı ve hemen zümrüt'ü gördüm.

 

Uzun, kahverengiden sarıya doğru kaçan saçları belindeydi.

 

Kırmızı bir elbise giymişti; elbise ise baya dardı, kolları yanlardan elbise ile birleşikti,göğsünden beline kadar iki kat kumaştan pileler vardı, elbisenin boyu ise dizinin biraz üstündeydi, saf bacağında biraz yukarı doğru yırtmaç vardı.

 

İnce belini ve kalın bacaklarını ortaya çıkaran bir elbiseydi.

 

O gün o kadar dans ettik eğlendik ki, yine o gece sancım tuttu.

 

Sanki kızımız da içeriden dans ediyordu.

_________________________________________

6. Ay 

 

Yaz tatiline girmiştik, ama ben üniversite okuma konusunda kararsız kalmıştım.

 

Sonuçta üniversite başladıktan 1 Ay sonra doğum yapacağım, yeni doğurmuş halde ve bebekle nasıl okuyabilirim ki? Üniversite işini biraz ertelemeye karar verdim.

 

Bora ise üniversite okuyacakti.

 

_________________________________________

 

7. Ay 

 

Büyümeye başlayan gögüslerime baktım eskisinden biraz daha hassas plmaya başlamışlardı.

 

Bora'nın çalışma odasına gittim.

 

"Bora" diye mırıldandım.

 

Artık kulaklık takmıyordu çünkü olası her sesi duymak istiyordu.

 

Kafasını kaldırıp bana baktı ve "Efendim civcivim" dedi.

 

"Ben yine aşerdim" dedim.

 

"Bebeğimiz ne istiyor?" Dedi yine.

 

"Mısır turşusu mu ne varmış, ondan istiyorum" dedim.

 

"Mısır turşusu mu?" Dedi, biraz şaşkın.

 

"Evet" diye yanitaldım.

 

"Konservedeki gibi taneli mi?" Diye sordu.

 

"Hayır bildiğin pazardan alınmış gibi" dedim.

 

"Tamam" dedi ve kalktı, yanıma gelip karnımı okşadı "baban şimdi sana mısır turşusu getirecek kızım" dedi, koridora ve sonra kapıya gitti, evden çıktı.

 

Yaklaşık 2 saat sonunda kapı çaldı ,gittim ve kapıyı açtım.

 

Bora elinde bir poşette turşular ile geri dönmüştü.

 

"Teşekkür ederim" dedim ona, eve girdiğinde ise kapıyı kapattım.

 

"Rica ederim güzelim" dedi.

 

Yanına gittim ve Yanağından öptüm.

 

_________________________________________

 

Bir gün Bora'yı düşünceli gördüm ve onu durttüm.

 

"Ne oldu, ,ne düşünüyorsun?" Diye sordum.

 

"Aslında, ben Amerika'da okumak istiyorum ve senin de orda doğum yapman daha uygun geliyor" dedi Bora.

 

"Ama benim İngilizcem iyi değil ki?" Dedim, sorar gibi.

 

"Biliyorum, sana öğrenebilirim" dedi, Bora.

 

"Yani Amerika'ya mi taşınalım diyorsun?" Diye sordum.

 

"Evet" diye yanıtladı.

 

"Zorlanmaz miyiz ki?" Diye sordum.

 

"Emin ol iyi olacağız" diye yanıtladı.

 

"Tamam" diye cevap verdim.

_________________________________________

 

8. Ay 

 

Artık tamamen taşınıp yerleştik, zaten ehr şeyi Bora ve yardımcıları ayarladı, hiç bir şeye dokunmama izin vermedi.

 

Burda bazı şeylerde biraz zorlanıyordum ama yine de Bora en büyük yardımcım oldu.

 

Buraya taşınınca, bebeğin tüm kıyafet alış verisini ve odasini tamamladık.

 

Zümrütten ayrılmak benim için zor oldu ama en çok onun için zor oldu, çok ağladı ve kızdı.

 

Yine kontrol için hastaneye gidecektik, dışarı çıktık, yanıma bi kaç şey aldım, doktora sormak icin; ilaçlarının ve içmek için 2 şişe su aldım, pembe omuza takılan bir çantaya koydum.

 

Hazırlanırken ve çıkarken çanta omzumda kaldı ve yorulmaya başladım, omzumu agırtıyordu.

 

Bora bu durumu fark etmiş olmalı ki yanıma gelip bana "çantayı ben taşırım" dedi.

 

Bi an şaşırdım ama uzanıp çantayı benden aldı ve kendi omzuna taktı, simsiyah giyinmişti ama benim pembe süslü çantamı takmıştı.

 

Gülmek üzereydim ama Bora beni "sakın" diye uyardı.

 

Koskoca mafya Bora han Karataş benim çantamı taşıyordu.

 

Kıkırdadım ve Bora da güldüğüme sevinip gülümsedi, sonra ise biraz daha gülmem için çantanın kulbunu eline alıp dirseğini büktü ve çantayı öyle tuttu.

 

Kahkaha attığımda o da güldü.

_________________________________________

 

8 buçuk.

 

Artık Bora yürümeme bile izin vermez hale gelmişti, üniversiteye gidiyordu ve o yokken Gayette hızlı ve sert haraket ediyordum, ama o varken ise nazik nazik yavaş ve nazlanarak haraket ediyordum, hem hoşuma gidiyordu hem de Bora zaten izin vermiyordu.

 

Artık göğsümdeki hassasiyet baya artmıştı, yatakta uyurken göğsüm yatağa değse bile ağrı çekiyordum.

 

Yine ofladım ve Bora bana baktı.

 

"Ne oldu" diye sordu.

 

"Göğüslerim agrıyor" diye yanıtaldım.

 

Bora'nın gözleri gögüslerime kaydı ve bi süre oyelce orda kaldılar, daha sonra ise dudağını ısırdı.

 

"O Göğüslerin o kadar ağırmasaydi sana neler yapardım düşünmek bile istemezsin" dedi, yoğun bakışlarıyla hapsolmuştum.

 

"Sapık herif" dedim Bora'ya gülerek.

 

"Azgın karı" dedi, Bora gülerek.

 

Böyle dediğinde gülmem daha çok arttı ve karnıma keskin bir ağrı girdi, elim karnıma gitti ve yatağın ıslandıgını hissettim.

 

"Yine mi kaçırdın ya, ne hapşurabiliyorsun, ne öksürebiliyorsun, ne de gülebiliyorsun, çarşaf kalmadı ki ya" dedi Bora.

 

Sancıdan dolayı dişlerimi sıktım ve zar zor konuştum.

 

"Bu sefer çiş degil" Bora bana şok ve endişe ile bakti.

 

"Nasıl çiş degil" dedi, beni kaldırmaya çalışırken.

 

Sonunda yatakta dogruldum, Bora kollarını bir bacaklarımın altından bir de sırtımdan geçirecek beni kucağına aldı.

 

Hemen arabaya götürdü ve arabaya bindirdi, kemeri bağlayıp sürücü koltuğuna oturdu, arabayı sürmeye başladı.

 

"ÖLÜYORUM LAN, BENI HAMILE BIRAKTIGIN MOTORUN BORULARINA SIÇAYIM!" Diye bağırdım, Bora ise konsantre olup arabayı sürmeye çalıştı.

 

"BORA SENIN ANNEN ILE YATIP BABANI DIŞLASINLAR LAAAAN" kıvranıyordum.

 

"ÖLÜYORUM! BURDA DOGURUCAM ŞİMDİ!" Hem ağlıyordum, hem çığlık atıyordum,hem de bağırıp küfür ediyordum.

 

"HIZLI SÜRSENE ŞU EGZOZLARINI SİKTİĞİMİN ARABASINI!" Diye haykırdım.

 

Arabanın durduğunu hissettim, Bora tekrar beni kucağına aldı ve hastaneye koştu.

 

Bağırıp İngilizce bir seyler dedi ama tam anlamadım.

 

En sonunda beni bir sedyeye yatırıp dogumhaneye aldılar.

 

Orda acele ile bir seyler yaparken tek anladıgım zaten 4cm açılmış olmamdı.

 

Bora bana destek için elimi tutuyordu ve onun elini deli gibi sıkıyordum, çığlıklar atıyordum ve kivranıyordum.

 

_________________________________________

Saatler geçti, Bora iki kere bayılıp ayıldı, bir sürü ıkınma ve çığlık doldurdu odayı ama en sonunda son kez tüm gücüm ile ıkındım.

 

Vücudumun biraz rahatladıgını hissettim ve ardından tiz bir bebek ağlama sesi geldi.

 

İçimi bir rahatlama sardı,kafamı kaldırıp bakmaya çalıştım ama halim yoktu.

 

Bir kaç şey daha yaptılar ve en sonunda çıplak bebeğimi göğsüme koydular.

 

Tenim ile temasa geçen kızım biraz daha sakinlesti ve susmaya başladı,

 

Büzüşmüş yüzüne baktım, sımsıkı kapalı gözlerine ve ağlamaktan titreyen minik dudağına.

 

Minik eli ile tenimi kavradı ve bana doğru egildi, minik tel tel sarı saçlarına minik kirpiklerine baktım.

 

Vücudum tamamen gevşedi ve gözlerim kapanmaya başladı, en sonunda hee yer karardı ve boğuk sesler geldi.

 

_________________________________________

 

Gözlerimi kırpıştırarak açtım ve odadaki ışığa alışmaya çalıştım, ışığa alıstıgımda yana doğru baktım, yanımda oturan ve minik bebegimizi tutan Bora vardı.

 

 

Bora bana baktı ve minnettar şekilde gülümsedi, yanıma geldi ve eğilip alnımdan öptü.

 

Ben de öne ve bebegimize gülümsedim.

 

Biraz yemek yedim, bebegi ilk defa emzirdim, emzirmeye öğrendim, kalkıp yürümeye çalıştım, bebek ile vakit geçirip bag kurdum.

 

"Bebegimizin ismi ne olacak güneşim" diye sordu bora.

 

Bi an aydınlanmış gibi ona baktım ve "güneş" dedim, o da bana aydınlanmış gibi baktı.

 

"Güneş" diye tekrarladı ve bebeğe baktı.

 

Minik ailemizin, yeni minik üyesi Güneş Karataş.

 

Güneş sanki bumu duymuş gibi gözlerini açıp bana baktı, bu gözlerini açtığı ilk seferdi.

 

Cam gibi masmavi gözlerine baktım.

 

Bu gün Minik karataş'ın doğduğu gün, bu gün 4 Eylül.

_________________________________________

Sonraki 4 ay Bora okula gitmek yerine bana her konuda yardımcı oldu ama yine de Amerika'da yaşamaya devam edemedik, tekrar toparlandık ve İzmir'e geri döndük.

 

4 aylık bebek ile taşınmak ne kadar zor olursa olsun yine de Bora benim hiç bir şeye yardım etmeme izin vermedi.

 

Uçak yolculuğu küçük bir bebeğiniz varsa eğer kabus demekmiş, bunu öğrenmiş oldum, yol boyu susturmaya çalıştım.

 

Döndüğümüz an zümrüt hemen geldi ve Güneş'i görmek istedi, onu kucağına verdik, küçük uzun, ayıcıklı bir tulum giymişti, Minik saçlarını iki kulak yapmıştım.

 

Zümrüt onunla konuşup, sarıldı ve onu sallayıp, onunla tanıştı.

 

_________________________________________

Artık güneş 8 aylık olmuştu, etrafta hızla emekliler ve her yeri dağıtıyordu, gülüp kahkahalar atıyordu ve özellikle de bir şarkı ve ya ritim duydugu anda

Poposunu sallayıp kıvırtıyordu, dans ediyordu.

 

Bu hallerine hepimiz gülüyorduk.

 

Annem ve babam ile konuşmaya başlamıştık, hatalarını anlamışlardı ve torunlarına dayanamamışlardı.

 

Aramız yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı.

 

Beni sevmeyen ailem kızımı sevip onunla ilgileniyordu.

 

_________________________________________

 

Bu gün 4 Eylül.

 

Güneş kabarık mavi elbisesi ile etrafta paytak paytak yürüyordu, zümrüt bahçeye girdiğinde yine paytak paytak koşarak ona gitti.

 

"Yüyyü tey ye!" Diye geveledi,ilk kelimesi 'anne' ikinci kelimesi ise baba yerine "yüyyü tey ye" olmuştu, yani zümrüt teyze, 3. Kelimesi ise "baba"oldu.

 

Zümrüt eğilip güneş'i kaldırdı ve kucağına aldı.

 

Gülümseyerek onlara baktım, güneş bu gün 1 yaşına giriyordu, ben ise üniversite için hazırlanıyordum.

 

Yaptığım hatanın bedelini gençliğim ile ödemiştirm ama buna değerdi.

 

____________________💛__________________

 

-SON

 

Melek Çelik.

 

Ayy şu an çok duygulandım, iddaşk iki kitap olacağı için bu bitirdigim ilk kitap sayılır, aslında bunu da tam bitirmedim, iddask 2. Kitap bitince buna bi kaç bölüm daha gelecek ama şu anlık mutlu bir yerde bitirip iddaşk'ın ikinci kitabını yazmak istedim.

 

Eğer bu kitabı beğendiyseniz diğer yazdığım kitap olan iddiaşk kitabını begenmemeniz imkansız bence ona da bir göz atın.

 

Konusu; Meriç ana karakter ve maria'ya yıllardır aşık ama maria yüz vermiyor, en sonunda Meriç bir iddia sunuyor, iddia ise şu; 8 ay boyunca sevgili kalacaklar ve eğer maria aşık olursa sevgili kalmaya devam ederler, eğer maria aşık olmazsa ise Meriç, maria'nın hayatından çıkacak ve rahatsız etmeyecek ama 8 ay dolduğunda iddia asla beklenmeyen ve ters köşe ile bitiyor, 2. Kitapta ise tüm sorunlar su üstüne çıkıyor ve çözmeye çalışıyorlar.

 

Bu bölüme kadar koyan ve oy veren herkese çok teşekkür ederim, eğer yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim, umarım diğer kitabımda görüşürüz, hoşçakalın.

 

 

Loading...
0%