@meleklerucar
|
"Off! Peşimi bırak artık" dedim. "Peki o zaman bir iddiaya girelim"dedi.
Ondan kurtulmayı o kadar çok istiyordum ki anlatamam!
"Neymiş o iddia? Senden kurtulmayacaksam söyleme bile!"dedim.
"8 ay boyunca sevgili olalım eğer bana aşık olursan gerçekten sevgili oluruz" dedi.
"Ee benim çıkarım ne burada? 8 ay sana katlanıcam?"dedim sitemle.
"Aşk olsun katlanılmaz birisi miyim?"dedi.
"Off! Konuya gel, benim çıkarım ne?"dedim.
"Sakin ol küçük hanım, hemen sinirlenme" dedi ve ardından
"Benden kurtulursun tamamen yok olurum" diye ekledi
Aslında bu teklifi kabul edersem 8 ay katlanıp ondan sonra kurtulacaktım ama kabul etmezsem ömür boyu peşimi bırakmazdı.
"Peki, kabul ediyorum" dedim.
Yemyeşil gözlerinin içi parlamıştı, onu ilk defa böyle görmüştüm...
"Tamam, sevgilim" dedi.
Aslında bu çocuk okulun en popüler çocuğuydu ve elini sallasa ellisi... Çok yakışıklıydı, koyu kumral saçları, yeşil gözleri, kumral teni, 1.87 boyu... O, çok tatlıydı...Ayy ben ne diyorum ya kendine gel Maria!
Benim kaç yıllık platoniğimdi yani ben onu sevmiyordum, o beni seviyordu. Kimse beni onun kadar sevmedi, "Yıllarca neden reddettim ki onu?"düşündüğünüz şey bu değil mi? Benim hiçbir zaman erkeklere karşı ilgim olmadı.
Dudağımın kenarına bir öpücük kondurdu.
Öylece bakakaldım belki bağırır, belki tokat atardım ama bu hiç yaşamadığım bir histi, yeni bir şeydi. Kalbim biraz daha hızlansa yerinden çıkabilirdi belki de bu histe neydi, heyecan mıydı?
Bakışlarım dudağına kaydı.
"Ne oldu sevgilim, beni öpmek mi istiyorsun? Çekinmene gerek yok, dudaklarım artık senin" dedi.
Bu sırada kıpkırmızı kesildim.
Hem utandı hem de beni sinir etmek hoşuna gidiyordu.
Saçımı okşadı.
Arkasını döndü ve gitti ben ise öylece kalakalmıştım.
Dudakları neden bu kadar güzel olmak zorundaydı ki? Sus Maria!
Kendi düşünceme utanıp kendime gelmek için yanağıma hafif bir tokat attım.
_______________________________________
Telefonun titreşimi ile uyandım yarı açık gözlerimle telefona baktım telefonum hep sesizdeydi bu yüzden titreşimini hissetmiştim gerçi bunu tahmin etmek zor olmasa gerek, arayan teyzemdi bi anda içime bı korku düştü ve hemen telefonu açtım.
"Alo?"dedim telaşlı bı sesle.
"Alo kuzum annenler bu gün geç gelicekmis acele işleri çıkmış girmişler sen de aç kalma bizim evde yemek var acıktım zaman gel al yersin" dedi teyzem.
"Tamam teyze birşey oldu sandım korktum" dedim.
"Yok kuzum ne olsun Allah korusun'dedi teyzem.
"Ne işleri varmış acele?"dedim merakla.
"Babaannen hastaneye kaldırılmış onun yanına gidiceklerdi kuzum" dedi teyzem.
"Anladım teyze öptüm görüşürüz kendinize iyi bakın"dedim.
"Görüşürüz kuzum kendine iyi bak" dedi.
Telefonu kapattım gözlerimi ovaladim kalktım lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fircaladim sonra yatağa oturdum hiç yataktan kalkasim yoktu hatta uyuyasim vardı karnımın beni uyutmaya asla niyeti yoktu, açlıktan gurulduyordu daha çok sövüyor gibiydi gerci de neyse, kalktım ve mutfağa yöneldim kendime bir seyler hazırlayıp yedim.
Tekrar telefonum çaldı bu sefer arayan halam'dı içimde zaten gereksiz bir sitres vardı o anda içime bı kuşku düştü ve hemen telefonu açıp kulağıma yerleştirdim
"Aalo.." dedi halam..
"Alo birşey mi oldu neden sesin kötü çıkıyor?"dedim endişeyle o an kalbime inebilirdi.
"Annen ve baban babannenin yanına giderken kaza yapmış.." dedi titreyen bi sesle.
Beynimden vurulmusa döndüm, öylece kalakaldım.
"Başın sağolsun kızım.." dedi demez olsaydı ama dedi....
Zil çalıyordu ben bi yere tutunmaya çalışıyordum.
Son hatırladığım gözümün kararması ve başımın donmesiydi.. Gözümü açtığımda ilk gördüğüm şey onun endişeyle bakan yemyeşil gözleriydi....
Tam agzimi açtım an konuşmaya başladı.
"Zili çaldım bı sure bekledim ama açmadın endişelendim ve o haberi alınca da sana bir şey olmasından veya kendine bir şey yapmandan korktum... Kapıyı kırıp içeri girdim sen baygındın daha da çok endişelendim ambulansı aradım ve gerisini tahmin etmek de çok zor değil zaten.."
Yutkunmak istiyordum ama yutkunamıyordum...
Nefes almak istiyodum ama nefes alamıyordum...
Bana sarıldı
Kafamı gömdüm sımsıkı sarıldım ve hıçkırarak ağladım. Dokunsan aglicak haldeydim ve zaten ağlıyordum da şu an karşımda ezeli düşmanım olsa ona bile sarılıp ağlardım çok çaresizdim...
Saçımı okşadı ve bi öpücük kondurdu.
"şşş her şey geçecek" dedi.
Ağlamaya bile gücüm yoktu.
Uyuyakalmisim ne zaman uyuduğumu bile bilmiyordum uyandığımda hala hastanedeydim
"Uyanmışsın mariş" dedi Meriç.
"Hihi" diyip kafamı salladım.
"Biraz daha iyimisin sevgilim?" Dedi yumuşacık bı sesle; sanki küçük kalbi kırık bı çocukla konuşur gibi...
"Hihi" dedim bir kez daha ve ardından ekledim "ne kadar iyi olabilirsem işte hayat devam ediyor senin acın yüzünden durmuyor" dedim.Bazen hiç bir şey istemezsin en sevdigin şeyleri bile sadece dünya dursun istersin gerçeklerden hayattan kaçmak, saklanmak istersin ve ya tamamen yok olmak..
Bazen sadece bom boş bir orman yolunda olup yürüsem ya da hızlı koşabildigim kadar koşmak istiyorum bazen de sadece bom boş sim siyah bir odada saatlerce kalıp kafa dinlemek gerçeklerden, acılardan kaçmak istiyorum. küçük bir çocuk gibi kaçmak istiyordum, içimdeki küçük çocuk acılardan kaçmak istiyordu...
Hayat bazen adaletli davranmaz hatta hiç adaletli davranmaz her zaman istediklerimiz olmaz gerçi benim hiç bir zaman istediğim olmadı.
"Maria" dedi Meriç "maria?" dedi tekrar meriç omzuma tekrar dokunup "maria" dedi onu duyuyordum ama nedense donup kalmıştım "maria baksana artık ne oldu?" Dedi Meriç " ha dalmışım" dedim ona bakarak " Ne düşünüyordun güzelim?" Dedi Meriç "bilmem hiç öyle hatırlamıyorum" dedim. gözlerim hala bir yandan kapanıyordu kaç saat uyudum bilmiyorum ama hala uykum vardı daha doğrusu uyuyup gerçeklerden kaçmak istiyordum, uyuyup bir daha uyanmamak istiyordum. " şey güzelim biliyorum çok zor senin için ama kafa dağıtman gerek dediğin gibi hayat devam ediyor ve senin acın için durmayacak dışarı çıkmaya ne dersin?" "Olur sanirim" demekle yetindim sadece ve üstüme baktım ev haliyleydim saclarim daginikti ama şu an bunlar umurumda değildi serum bitmişti ve meric serumu çıkartması için bir doktor çağırmaya gitti. Çok geçmeden Meriç doktorla geldi doktor serumu çıkarttı ve taburcu ettiler "Meriç ben lavaboya gidip geliyorum bir dakika" dedim ve cevap vermesini bile beklemeden hemen lavaboya doğru ilerledim lavaboya girdiğimde ayandan kendime baktım dağılmış dalgali turuncu saclarim Amber Kehribar kızarmış Gözlerim ve mosmor gözaltı kurumuş dudaklarım Hiç kendimi bu kadar kötü bir halde görmemiştim dudaklarımın dilimle ıslattım saçımı gerisi güzel bir şekilde toplayıp topuz yaptım Meriç beni en kötü halimle bile görmüştü ama hala beni seviyor ve güzel buluyordu bunu düşünmek bile aptal aptal sırıtmama neden olurken aynaya baktığımda sırıttığımı fark ettim ve kendime gelebilmek için yüzüme su çarptım kazağımın koluyla Yüzümün kurulayıp çıktım Meriç kapının önünde beni bekliyordu yanına gittim elimi tuttu ve yürümeye başladı dışarı çıktık Dışarısı çok soğuktu ve çıkar çıkmaz soğuk Rüzgar yüzünden bir anda titreme geldi Meriç üşüdüğümü fark etmiş olmalı ki montunu ve sweetine çıkarıp bana giydirdi Onun altında sadece siyah bir kazak vardı siyah kazak onu bu kadar yakışabileceğini ve çekici yapabileceğini hiç düşünmemiştim büyülenmiş gibi kalakaldım geceydi ve sokak lambasının hoş ışığında parlayan yemyeşil Gözlerine baktım
"şey Teşekkür ederim ama gerek yoktu" dedim
yanağımın kızardığına emindim içten bir gülümsemeyle bana baktı Sonra ciddileşip
"Ben üşümem terliyorum bile neredeyse terledim sana olan aşkım içimi yakıyor ve hasta olursan seninle uğraşamam zaten Çocuk gibisin mızmızlanırsın" dedi. "Nerede benim Çocuk gibi mızlandığımı gördüm ki" dedim Kızgın bir şekilde.
" Bilmem sevgilim" dedi
" terlediysen Sen de hasta olursun ki" dedim o anda gözlerimin içine öyle bir baktı ki öylece kalakaldım " vay vay bücür büyümüş de beni düşünüyor"
ona sinir olmuştum Ama bir şey söylemedim yürüyerek sahile inmiştik dakikalarca Sessizlik oluştu dakikalar sonra sessizliği ben bozdum ve
"geceyi çok seviyorum" dedim.
gülümsedi ve "geceyi Ben de çok severim sevmeyen var mı mükemmel bir şey yani senin gibi"
dediğinde Yüzümü buruşturarak ona baktım daha kötü bir iltifat alamazdım
"hiç sevgilinin olmadı çok belli oluyor" dedim. " hiç olmadı hiç ilk sensin ve istersen son olacaksın"
dediginde gözlerimi devirdim ve konuyu değiştirmek için
"Ay neden bu kadar guzel olmak zorunda ki?" dedim büyülenmiş bir sesle, çünkü aya aşık birisiydim Meriç bana baktı yürümeyi bıraktığında ben de durdum ve birbirimize döndük yaklaştığında geri adım atmadım kalakaldım belimden kavrayıp yavaşça kendine çekti gözlerimin en derinliklerine baktı Yüzümün önüne gelen bir tutam turuncu saçımı kulagımın araksına attı ben kızarıp gözümü kaçırdığım sırada "sen neden bu kadar guzel olmak zorundasin ki Ayçiçegim?" Dedi.
Gözlerinin içine baktım hayatımda olabileceğim en kötü ve en güzel iltifatı ondan almıştım yutkundum kalbim hızlanmıştı Belki de hissediyordu bile
"teşekkür ederim" dedim.
ama utançtan duyulmayacak kadar kısık çıkmıştı sesim
"iltifat değildi ama neyse"
deyip yanağımdan öptü ve bıraktı
"eee biraz daha iyi misin güzelim?" dedi Meriç.
" biraz daha sanırım dedim, eve gitsem iyi olur sanırım" dedim ardından.
o eve gidersem çok kötü olacağını biliyordum ama başka seçeneğim de yoktu.
Meriç hemen "olmaz" dedi.
" Efendim?" dedim anlamayarak.
" olmaz dedim o eve tekrar gidersen kötü olursun bir daha uğraşamam bugün gel Bende kal"dedi Meriç.
' Çüş Bir de eve geçmek istiyor!" Dedim bir anda.
"öyle bir şey demedim ki ben nereden çıkarttın" dedi küçük suçlanmış bir çocuk gibi.
" Tamam" dedim peşinden "geleceğim" diye ekledim.
Çünkü gerçekten de bu eve şu an Geri dönemezdim tekrar yürümeye başladım
Bir süre sonra evine ulaştık evine Normal şartlarda asla gitmezdim ama şartlar farklıydı.
" Ben açım Yemek yiyeceğim, şimdi Sen de açsındır makarna yapacağım yer misin?" diye sordu.
"açım olur sanırım" dedim.
" sanırım sanırım sanırım sen de başka laf bilmez misin" dedi.
" of Meriç"
" Tamam abla Kızma bir şey demedik"
tekrar Oflayıp gözlerimi devirdim mutfağa gittik makarna yaptı Ben ise boş boş oturdum makarna yedik yediğim en güzel makarna olabilirdi.
" Ellerine sağlık çok güzel"dedim.
" tabii boşuna mı gastronomi okuyoruz kızım" dedi Meriç Havalı havalı.
" havanızı yesinler Meriç Bey" dedim gülerek.
"Sabahlayacagiz herhalde uyuyalım zor bir gündü"dedi Meriç ve ardından "sen benim odamda uyu Başka yatak Yok ben koltukta uyurum " dedi .
"Tamam" dedim ve gösterdiği odaya gittim odasi çok güzel Dizayn edilmişti çok yorgundum ve kendimi yatağa attım Gözlerimi kapattım sağa döndüm sola döndüm ama uyuyamadım uykum yoktu dakikalar geçti ve sıkılıp kalktım Belki konuşuruz diye ardından solana gitmeye karar verdim küçük bir evde yaşıyordu ve tek yaşadığı Belli oluyordu Salonu bulmam çok zor olmadı Kapı kapalıydı ve girmeye cesaret edemedim ama açtım ve girdim
Meriç içeride spor yapıyordu ve yarı çıplaktı kapıyı açtığım icin bana baktı ben ise öylece kalakalmistim ve kızarmıştım ilk defa bir erkeği yarı çıplak görüyordum yanıma geli "noldu güzelim?" Dedi Meriç "şey uyku tutmamamisti konuşuruz diye düşünmüştüm" dedim kısık bi sesle "konuşalım o zaman" dedi ama ben çıplak göğsünden gözlerimi alıkoyamıyordum "nereye bakıyorsun sen güzelim?" Dedi o an öyle bir uyanmıştım ki gözümü kaçırdım bi anda duvara yaslandıgımda ona baktım beni duvara yaslamıştı belimden tuttu ve dudağımı öptü ilk defa birisi beni opmustu *first kiss gitti olm* geri çekildi o an sadece dudaklarına bakıyordum "böyle şeyler normal değil mi, sevgilimsin." Dedi ve ekledi "gözlerime bakmalısın dudaklarıma değil güzelim."artik gözlerine bakamayacak durumdayım ama baktım ve belimi bıraktı "üstünü giyer misin." Diyebildim sonunda "ammaa utangacsin kızım ya." Dedi Meriç ve gidip üstünü alıp giydi vicudu spor sayesinde çok iyidi "gel film izleyelim istersen?" Dedi.
" olur da tek koltuk var" dedim.
" bir şekilde sıkışırız gel" dedi Meriç.
ardından koltuğa geçip bir şekilde sığıştık birbirimizin üstüne çıkarak ama neyse.
"mısır ister misin güzelim?" dedi Meriç.
şaşkınlıkla ona baktım ve "Saçmalama istersen İyice kendini çok kaptırdın" dedim. Meriç küçük bir çocuk gibi "Tamam" dedi ve dudağını büzdü.
en son hatırladığım buydu dudaklarıma bir şey dediğini hissederek Gözümü açtım ve Meriç'in dudakları Dudaklarıma değiyordu ama uyuyordu çok yakın olduğumuz içindi büyük ihtimalle.
filmi daha açmadan uyuyakalmıştım Halbuki uykum yoktu Her yerim ağrıyordu çünkü sıkışmıştım bunları düşünürken hala dudaklarımız değiyordu kendimi biraz geriye çekip uzaklaştım kulaklarına Bakakalmıştım içimdeki hisle dayanamadım ve onu öpüp geriye çekildim ama uyandı tam Ağzını açtı ki konuşmasına fırsat bile vermeden Çığlık atıp onu ittirdim ve koltuktan sert bir şekilde düştü o sırada acıyla inledi ve korkuyla doğrulup ona baktım.
"ne oluyor sabah sabah güzelim?" dedi Meriç.
" özür dilerim" diyebildim Sadece.
" hem öpüyorsun hem itiyorsun sakat ediyorsun, Ben mi öptüm sanki Ne itiyorsun kızım?" dedi Meriç.
o anda kızardığımı hissettim ve itiraz ettim.
" Ne öpmesi ve anca rüyanda görürsün, rüyanda gördün herhalde!" dedim Çirkef gibi bağırarak.
" herhalde turuncu saçtan romanlık geni var ve Sen rüyadaydın herhalde ne yaptığının farkında değilsin daha" dedi ve ardından ekledi "bir öpmeye bu hale geldiysen daha ohooo" dedi sırıtarak.
Beni sinir ediyordu onu neden koltuktan itmiştim ki sanki.
Doğrulup ona baktım "çok acıdı mı?" dedim çekingen bir sesle.
" Yok güzelim acımadı sadece kafamı yardın" dedi ve ekledi Benim anlamadığım öptüğünde kafamı yarıyorsan ilerisinde öldürürsün herhalde?"
"İlerisi mi?" dedim şaşkın ve kocaman gözlerle.
"Evet öpmek istediysen Belki de ilerisinde istersin."
" Yok kalsın" dedim hızlı bir şekilde ve ekledim
" Hem Evet kafanı yardiysam o zaman da belki öldürürüm bilmem." dedim benden korkması için ama o daha çok sırıtıyordu.
Gülümsemesi yavaşça silindi ve "açmasın kahvaltı yapmak ister misin Ay çiçeğim" dedi Meriç.
"Biraz Açım" dedim sadece.
"Dışarıda mı yiyelim Yoksa evde mi?"dedi Meriç.
"Neden dışarıya para verelim ki, aşçı değil miydin? yap güzel bir sofra bakalım." deyip kıkırdadım.
"Ah hazıra kon zaten bücür "Bu sefer o Güldü.
"Ne bücürü be küçüleyim de cebine gireyim." dedim Çirkef gibi.
"Sanırım dün tam göremedin, üstümü tekrar çıkarayım istersen güzelim?" dedi Meriç.
"İnan hiç gerek yok" dedim hızla.
Meriç de "aramızdaki 2 yaş var ve senin boyun 1.61 Hatırlatırım, olmazsa bile bücürsün " dedi.
" Hadi hadi dilin değil elini çalıştır da görelim marifetlerini" dedim.
Ardından Meriç bir şeyler hazırlamak için Mutfağa geçti ama malzemeler eksikti ve Markete gitme kararı almıştı evden çıktığı zaman canım çok sıkılmıştı Normalde böyle bir huyum yoktu ama bayağı gelmeyince odasına gittim öylesine bakındım dolabı dikkatimi çekmişti elime oraya uzattım Ama açıp açmamak arasında gel git yaşıyordum içimde bir merak vardı yavaşça kulbunu tuttum Bana da koluma bir el olduğunu hissettim Tam da kulbu geriye çekilecekken bir el beni kendine çevirdi belimden kavrauarak kendine çekti ve sımsıkı sardı.
Biraz daha elini sıkarsa belimin kırılacağını hissediyordum.
"Sakın!" dedi Meriç ürkütücü bir sesle ve ardından ekledi;"bir daha odamdaki eşyaları karıştırma maria!"
Böylece kala kalmıştım aramızda hiç mesafe yoktu sıcak nefesi yüzüme geliyordu neden bu kadar tepki vermişti anlayamadım Evet yaptığım çok yanlıştı Ama bu kadar tepki vermesi de tuhaftı sanırım eşyalarını izinsiz ellenmesini sevmiyordu kafamı Eğdim ve suçlu bir çocuk gibi özür diledim sanırım Beni affetti ve alnıma bir öpücük kondurdu
"Bir daha yapma" dedi Meriç.
Kafamı yukarı aşağı salladım benim yavaşça serbest bıraktı "Kahvaltı hazırladım gel bakalım" dedi Meriç.
Ardından kahvaltı yapmaya indik kahvaltı yaptık ardından sofrayı kaldırdık Meriç gitti spor yapmaya ve benim canım çok sıkılıyordu bir saat boş boş bekledikten sonra artık canım sıkılmıştı ve sporu bitirdiğini umarak odasına gittim kapıyı açtım ve öylece kalakaldım karşımda saçları ufak vücududan su damlayan sadece beline havlu olan Meriç ile karşılaştım bana dönüp baktı ve göz göze geldik o anda havluyu belinden hafifçe kaydı ve gözüm oraya kaydı hemen ardından gözlerimi sımsıkıyordum yumdum
Yine yanlış zamanda gelmiştim duş almıştı Belki de biraz önce gelseydim daha yanlış şeyler görebilirdim ve ardından Meriç'in sesini duydum.
"Senin zamanlaman Neden böyle güzelim?" dedi.
"Bilmiyorum" demiştim.
Ona bilmiyorum derken de sesim titremişti ve kekelemiştim hemen yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum Meriç'in de güldüğünü hissediyordum bu arada bir şeyin yere düşmesi için işittim ve bu havluydu gözlerimi irice açtım ama oraya bakmıyordum. "Ne yapıyorsun!?" dedim zorlukla utkunuyum Ve sonunda Gözlerin oraya kaydı ve çıplak olmadığını fark edip rahatladım.
Bana bakıp tekrar kahkaha attı Ben ise kaşlarım çatık bir şekilde ona bakıyordum, sinirliydim ve koluna vurdum daha çok gülmeye başlamıştı sinirle "of Meriç of" dedim ve ciddileşti.
"Çıplak mı sandın beni?"dedi.
Utanıyordum Ama doğruyu söyledim ve "Evet" dedim.
"Hoşuna gitmiş gibiydi istersen tekrar çıkarayım." dedi sırıtırken ve eli bakstrna indi.
Yine gözlerime kocaman açıp "Hayır hayır sakın!" dedim hızlı bir şekilde ve yüzün buruşturdum.
Tekrar kahkaha attı.
"Ben önümde çıplak olsaydım hoşuna gider miydi!?" dedim ve hemen dürüstlükle cevap verdi "evet" dedi.
"Of Meriç of!"dedim.
Utanıyordum ama belli etmemeye çalışıyordum ve ne kadar çabalasam da çok belli oluyordu.
Çok kirlenmiştim ve artık Duş almam gerekiyordu "şey Meriç" dedim.
Meriç de "Efendim güzelim?"dedi.
"Duş almam gerekiyor Çok kirlendim de" dedim çekinerek.
"Tamam güzelim al biraz iyi gelir." dedi
Banyoyu gösterdi havlu ve temiz üst verdi gereken her şeyi hazırladı ve gitti.
Banyoya girdim kapıyı kapattım ve kilitledim üstümü çıkardım ve her kızın Duş almadan önce yaptığı gibi aynaya bakıp kendimi inceledim Ben kızıldım.
Turuncu ve dağılmış Saçlarıma baktım, Amber gözlerime baktım, ardından simsiyah olmuş göz altlarıma baktım, çillerime ve ardından kurmuş dudaklarıma baktım, ne kadar bakmamaya çalışsam ve bakmak istemezsen bile Gözlerim vücuduma kaydı yara izleri kalbimi sızlattı.
Yara izleri tekrar acıdı, ben ise cocukluguma acıdım...
Bakmamaya çalışarak duşa kabine girdim, Suyu açıp ayarladım ve sırtıma buz gibi duvara yasladım, Gözlerimi kapatıp kafamı yukarı kaldırdım.
Biraz Böylece durduktan sonra duş alıp çıktım.
Vücuduma havluyu sardım saçlarımı kurulayıp Saçlarıma da bir havlu sardım, aynaya bakmamaya çalıştım.
Biraz kuruduktan sonra üstümü giydim ve çıktım biraz da olsa yorgunluğumu almıştı, üstümü giyindim ve banyodan çıktım.
Meriç'in odasına gittim, Meriç de odasındaydı.
Beni gördüğünde başıyla gel işareti yaptı
"Gel saçlarının kurutalım ayçiçeğim" dedi Meriç.
Normalde saçlarımı dokunulmasını cok sevmem ama izin verdim.
Düşüncesi hoşuma gitmişti, yatağa oturup bağdaş kurdum ve saçlarımı yavaşça açtı, saçlarım sırtıma döküldü acıtmamaya çalışarak yavaşça taradı ve kuruttu, ardından saçımı topladı ama toplayamamıştı ve komik geldiği için güldüm saçımı at kuyruğu topladım saçlarımı yavaşça ellerine alıp kokladı ve okşayıp bıraktı.
yaptığı hareketler düşünceli, tatlı geliyordu Ve çok hoşuma gidiyordu. Bayağı uyumuştum ama yine de duş rahatlatmıştı ve uykum gelmişti. Saçlarımı tekrar okşamaya başlamıştı ve benim gözlerim kapanıyordu. "teşekkür ederim" dedim.
Saçlarımı tekrar koklayıp bıraktı ona doğru döndüm, gözlerimi zar zor açıyorum Ve bunu fark etti.
"Uykun mu var Güzelim?" dedi.
kafamı Evet anlamında salladım. Daha dememe fırsat vermeden uzanıp beni kucağına çekti, bir şey giyemedim uykuya daldım.
Ne kadar uyuduğumu bilmiyordum, uyandığımı burnuma çok güzel kokular geliyordu Ve benim karnım zil çalıyordu. Kalktığın gibi kendimi mutfağa attım. Birden fazla yemek, güzel kokular ve çok güzel bir sofra vardı ben sofrayı incelerken beni görmüştü ve "günaydın uyuyan güzel" dedi.
Göz devirdim ve "bu güzel kokulara uyandım" dedim.
"O zaman üzgünüm güzelim seni uyandırdım, Ama yemek yemen gerekiyor" dedi Meriç.
Ardından sofraya oturduk tıka basa doyana kadar yemek yedim, iştahım vardı ve karnım ağrıyordu adet olmuştum ya da olacaktım bunu anlamıştım.
Sofrayı toplamasına yardım ettim ve birlikte bu sofrayı topladık karın ağrım biraz artmıştı ve istemsizce kıvranıyordum.
Meriç sofrayı kaldırınca gitmişti ve ardından elinde bir pedle geri döndü onu görünce şaşkınlıkla bir pede bir de ona bakıp durdum.
Ped ve üstleri bana vermişti, sandalyedeki kan lekesini gördüğümde kızarmıştım üstümdeki esorfman siyahtı ve belli olmuyordu ama sandalyede kan lekesi vardı ve anlaması zor değildi pedi ve üstü alıp lavaboya geçtim işimi halledip çıktım o anda yataktaki kanı da gördüm daha çok uyanmıştım, Meriç yanıma gelmişti "bunda utanılacak bir şey yok güzelim. Hadi çarşafları değişelim" demişti.
Kafamı salladım
Çarşafı değiştik Meriç bana uzanmamı söyledi odada televizyon vardı, televizyonu açıp kumandayı yanıma koydu.
Hic bir şey umrumda değildi sadece acıdan kıvranıyordum ve meric gitti, çok kecmeden elinde sıcak su torbasında geldi ellerimi çektirip karnıma yerleştirdi ben şaşkın şaşkın ona bakarken o tekrar gitti yine çok geçmeden geldi elinde tatlı, çikolata, meyve dolu bir tepsi vardı.
Ağzım açık bi şekilde ona bakıyordum tepsiyi kucağıma koydu ve yanıma oturdu.
Ben uyurken olmuştum ve o da anlayıp bunları çoktan hazırlamıştı bile aşkımlının yerini hayranlık almıştı bayramlıklara bakıyordum neydi dünyanın en iyi erkeği mi Bana göre Evet öyleydi bunları hak ediyorsun ne yapmıştım ki?
Ailemi kaybetmiştim, ve onu kazanmıştım.
Bu neydi şimdi kafam çok karışıktı şu torbası iyi gelmeye başlamıştı ya da Meriç.
Neredeyse tepsiyi bitirmistik, bitirmiştim.
Filmin 2 bölümünü bitirmiştik 3 bölümüne geçmiştik Meriç'in uykusu gelmişti ama ben çok fazla Uyuduğum için hiç uykum yoktu Meriç benim için uyumamaya çalışıyordu ama uyuyakalmıştı saçları çok hoşuma gidiyordu ve saçlarını okşamaya başladım, ardından Ben de Uyuyakaldım uyandığımda yanımda yoktu salondan konuşma sesleri geliyordu Ve birinin geldiğini konuştuklarını düşündüm O yüzden oraya gitmedim Zaman geçtikçe sıkıldım Kalktım ve lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım, hala konuşuyorlardı artık Çok sıkıldığım için salona doğru gittim kimse yoktu ve telefonla konuşuyordu beni görmemişti ama ne konuştuğunu anlamamıştım merak ettim ve yaklaştım, benim hala görmemişti sanırım konuşmuyor dinliyordu dibine kadar indirmiştim ve beni fark etmemiş olması çok tuhaftı bir anda Vücudumun duvarla birleştiğini hissettiğimde ne olduğunu anlayamamıştım bile o anda yutkundum ona baktım öfkesi taşıyordu onu ilk defa böyle görmüştüm ve korkmuştum o sırada; "Bir daha dedi ve sustu, soludu ve devam etti; "sakın" dedi tekrar soludu "benim özel alanımı ihlal etme!" dedi bağırarak.
Bana ilk defa bağırmıştı ne olduğunu anlayamıyordum. "Ben" dedim zar zor çıkan sesimle ve ardından "özür dilerim" bir yandan belime öyle bir baskı uyguluyordu ki benim kırılacak gibiydi aynı zamanda duvarla onun arasında kalmıştım.
Ne olduğunu anlayamadan dudağıma yapıştı aşırı tutkulu şekilde beni öpüyordu, birazdan yiyecek gibiydi.
Öylece kalakalmıştım, tüm sinirini çıkartıyor gibiydi. Ellerini vücudumda gezdirmeye başladığında öyelce donup kalmıştım gözümün önünde bir sahne canlandı;
Benim küçüklüğüm ve benden daha büyük birisinin beni öpüşü.
Çığlık atıp onu ittirdim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım ne olduğunu anlamamış öylece gözlerinin en derinliklerindeki korkuyla bana bakıyordu. Elim ayağım titriyordu, hissettiğim tek şey korkuydu. Nefesimin daralmaya başladığını hissettim ve ellerimi boğazıma götürdüm,
Çığlık ata ata ağlamaya başladım, bana öyle bir korkuyla bakıyordu ki, gözlerinden anlaşılıyordu. Sonrasını hatırlamıyorum bile.
Uyandığımda yine yataktaydım yanımda oturuyordu ve yine telefonla konuşuyordu olanları hatırlayınca yutkundum neden o kadar tepki vermiştim korktuğum şey de neydi tam görmemiştim. o sırada Meriç telefonu kapatıp bana doğru döndü "ben çok özür dilerim güzelim bilmiyordum" dedi.
"Sorun degil ne olduğunu, neden bu kadar tepki verdigimi bilmiyorum"dedim.
"O kadar tepki vermen normal değil. Daha önce yaşadığın bir şey mi var, bana söyleyebilirsin güzelim."
"Bilmiyorum o anda gözümün önüne bir görüntü geldi, bu ilk defa oldu" dedim.
"Anladım" dedi ve ekledi "sana terapi için randevu aldım, eğer istemezsen gitmeyebilirz"
En ilk istemedim ama sonra sonra nedenini merak kabul ettim ve "olur sanırım" dedim.
Aradan baya geçmişti ve sessizlik hakimdi ve hala düşünüp duruyordum, emindim o da düşünüyordu.
Bu da neydi bir kabus muydu? Keşke kabus olsaydı, evet uyanmıştım ama uyumamışım.
Randevu yarınaydı ve şu an geceydi. bana olaydan sonra hiç dokunmamıştı sanırım korkmuştu, benden biraz uzaktaydı, beni izliyordu ben ise uzaniyir ve düşüncelerle boğuşuyordum.
Ne kadar zaman geçtiği bilmiyorum, en sonunda artık depresif düşünmekten bıktım ve yarın ne giyeceğimi düşünerek kafamda kurmaya çalıştım, öylece uyuyakalmıştım.
|
0% |