@meleklerucar
|
Uyandığımda Meriç hazırdı ve masada yemek vardı, yarı açık gözlerle kendime gelmeye çalışırken yataktan kalktım, lavaboya sarkak adımlarla gidip yüzümü yıkadım, biraz daha kendime geldiğimde mutfağa gittim. Meriç masaya oturmuş beni bekliyordu, kafasıyla gel işareti yaptı. masaya oturup Meriç'e Teşekkür ettim sofrada; salam,Sosis, sucuk, peynirler,yeşil ve siyah zeytin, yarım pişmiş ve haşlanmış yumurta vardı, Son olarak da reçeller. Yerken hepsinin tadının normal halinden çok daha güzel olduğunu fark ettim ama nedenini anlamadım.
Doyduğunda meriç'e "Ellerine sağlık" dedim. Meriç de "Rica ederim güzelim. Ben zaten hazırım sofrayı Ben toplarım, Sen hazırlan." dedi. kafamla onu onwylayarak odaya gittim ve dolaba yöneldim O ise sofrayı toplamaya başladı, üstler bulduğunda lavaboya geçtim Dişlerimi fırçaladım saçlarımı taradım ardından üstümü giyip üstümdekinleri kirli sepetine attım.
Üstümde beyaz balon kol uzun kollu bir gömlek vardı ve 2 düğmesi açıktı Onun altına toz pembesi bir korse giymiştim, altımda tel çorap vardı ve Siyah pileli bir etek.
sonbahardı ve donacağımfdan emindim ama umursamadım, saçlarını ayırarak yaradan mavi renkli kelebek bir tokayla topladım.
Göz altlarımın kapatıcı sürdüm, yanaklarını az bir şey allık sürdüm ğöz kapagıma kahverengi far sürdüm, kirpiklerime kahverengi rimel sürdüm, Dudağımın rengine benzer bir ruj sürdüm ve lip gloss sürdüm artık hazırladım. yüzümü biraz inceledim az kaşım gelmişti ama umursamadım.
Aynen Meriç'in 2 saattir bağırmasını umursamadığım gibi.
Sorunda çıktığımda "çok şükür Ya Rabbi" dedi.
Ona göz devirip beyaz küçük kısa bir çanta aldım içine lip glossumu attım ardından kenkartımı, Biraz da para koydum, ardından ise telefonumu attım Meriç beni izliyordu.
"Güzelim mont?"diye sorduğunda, "giymeyeceğim" dedim.
Mericin gözleri bacağıma kaydı ve ardından bacaklarıma bakarak "donacaksın" dedi.
"Üşümem" diyip yine göz devirdim.
Meriç'i süzdügümde beyaz boğazlı biraz dar kazak, altına kahverengi biraz bol bir pantolon giydiğini, ustube de siyah bir palto giydiğini paltonun dizlerine geldiğini gördüm.
Gayet güzel giyiniyordu.
Pes etmiş olmalı ki önden o gitti ve ben de araksındaydım, arabayı açıp hindi ve ben de yanına bindim, aracı sürmeye başlamıştı.
Kısa bir süre sonra hastaneye gelmiştik bile.
Şarkı dinleyerek gelmiştik ve hiç konuşmamıştık, aramızdaki tek ses müziğin sesiydi.
"Seni bu yük altında bırakamam Mutlu olmaktan alı koyamam Yalnızlık bana zor değil ama Alışmışım ben bu kavgaya."
Şarkıya mırıldanarak eşlik etmiştim ama mırıldanmaktan çok dudaklarımı kıpırdatamak gibiydi.
Bundan geceleri uyuyamam Yastığımda kokun olmadan Sormayın halimi hatırımı Veda edin ben kaybolmadan
Diye devam ediyordu şarkı. Neden bu şarkıyı açmıştı ki?
Hastaneye geldiğimizde bu hastaneyi tanıdığımı hatta daha önce geldiğimi hissettim ve buna çok emindim. Dejavu diye düşünüp geçtim. Arabadan indik odaya gittik ve bu oda da tanıdıktı ama anlam veremiyorum çünkü daha önce gelmediğine de emindim.
Giydiğim giysilerle iyi gibi görünmek istedim ama öyle göründüğümü hiç sanmıyordum, çünkü gereksiz stresliydim.
Kadın olanları baştan sona kadar anlattım kadın notlar alfi bana bir şey demeden meriç'i çağırmamı istedi, çıkıp meriç'i çağırdım.
Meriç içeri girip kadınla konuştu ben dışarıda onları bekledim bi 20 dk sonra Meriç çıktı yüzündeki tepkiyi anlamaya çalıştım ama anlayamadım.
Çıktığımızda hava buz gibiydi ve anlık bir ürpertme ile titredim.
Meriç üşüdüğümü anlayıp paltosunu çıkarttı ve bana giydirdi.
Paltonun kolları upuzun olmuştu, onun dizlerine gelirken benim neredeyse ayak bileğimle dizimin altındaydı.
Dayanamayıp gülmeye başlamıştım.
O da gülmemek için kendini zor tutarken, kendini daha fazla tutamayarak patalmisti ve kahkaha atmaya başlamıştı.
Soğuktan kızaran burnuma yüzüm de katılmıştı ama soğuktan değil gülmektendi.
Meriç ciddilesip yüzümü avuçlarının arasına aldı, anlıma öpücük kondurdu.
Yüzümdeki elleri yavaşça yüzümden ayrılarak ellerime uzandı ve ellerimi tuttu. Yavaş yavaş arabaya doğru yürürken "1 hafta sonra geleceğiz" dedi.
Eve gittik çok yorulmuşum, hemen kendimi salondaki koltuğa attım eteğim açılmıştı ve anında Meriç gelmeden oturdum Meriç de gelip yanıma oturdu.
**🧡**
1 hafta geçmişti rüyamda yine bir şeyler görmüştüm.Yine bir kaç saniyede gördüm ama daha uzundu.Yine de yarısını o an hafızam tekrar silmişti. Gördüklerim rüya gibi değildi çünkü uyuduğumu hatırlamıyordum ama rüya olmasını ümid ediyordum bunları düşünürken tekrar psikoloğa gitmiştik bile arabadan indik bu sefer Meriç demedim çünkü endiselendirmek istemedim psikoloğa gelmiştik ve rüyayı anlatmaya başladım
"Benim küçüklüğümdü, 4 yaşında olmalıydım. Çok küçüktüm, beni öpen bir erkek vardı ama yüzünü hatırlayamıyordum. Beni duvara yaslamış ve bastırıyordu bir eli boğazımdaydı onu ne kadar ittirip çabalasam bile ondan kurtulamıyordum" Oncesini ve sonrasını gördüğüme emindim ama saniye içinde tekrar silinmişti psikolok bunları not aldi ve tekrar meriç'le görüştü, yine 1 hafta sonraya randevum vardı eve gittik.
Annem ve babam öldüğünden beri onların ölmediginden emindim, bunları hissedebiliyordum.
Ölmemislerdi peki ya neler oluyordu? Sadece sabırla neler olduğunu öğrenmeyi bekliyordum.
**🧡**
2 gün geçmişti ve tekrar kabus görmüştüm ama uyumsdugima emindim artık rüya olmadığına kesinlikle emindim ama rüya olduğuna inanmak istiyordum.
**🧡**
4 gün geçmişti içimde yaşama istek kırıntısı bile kalmamıştı. Meriç bu halimi anlıyamıyordu, gerçi ben bile anlayamıyordum. Bana dokunmuyordu bile, konuşmaya ve bakmaya bile cekiniyordu. Bu halimden korktuğu belliydi ama ona anlatamıyor bir şey diyemiyordum, sürekli intihar etmek istiyordum.
Surekli karar verip vazgeçiyorum.
Gördüklerim çocukluğumu kirletiyor ve beni mahvediyordu.
Bu da neydi bir kabus muydu gerçekten? Kesinlikle kabus olmasını tercih ederdim.
Ya da bunları yaşamış mıydım? Bunları neden unutmuştum? Ve ya neden şu an hatırlıyordum?
Keşke hiç hatırlamasaydım.
Bu erkek bir adam degildi ama benden oldukça büyüktü, benden uzun ve güçlüydü ama benden çok ta büyük olmamalıydı. Saçları sarıldı ama ışık yansıması vardı. Ya da beynim onu hatırlamama izin vermiyordu. Bunları düşünmek istemiyordum ama elimde değildi.
**🧡**
Bu gün 5 gün olmuştu. Meriç kahvaltı için ekmek almaya gitmişti ben ise kahvaltı hazırlıyordum elimde bıçak doğradıgım salama bakıyordum, bıçağa bakıyor ve bakakalıyordum.
Bu çok ergence olurdu ve yakın zamanda sevdigin birisini kaybetmenin acısını zaten yaşamıştım. Bunu meriç'e nasil yapacaktım? Bunu yapamazdım. Kapı sesi duyulduğunda meriç'in geldiğini anladım ve yapmadığıma pişman oldum çünkü artık onun gözünün önünde yapamazdım.
**🧡**
Ve nihayet 1 hafta olmuştu tekrar randevuya gitmiştik kadın karşımdaydi ve buraya gelmeyi sevmiyordum çünkü gerçeklerle yüzleşiyordum. Kaçmak istiyordum. Gerçeklerle yuzlestigim için gelmeyi sevmiyordum. Anlatmasam ne olurdu ki? Bilmek zorunda mıydı?ama ben de bilmek istiyordum.
Bu kabusu tekrar hatırlamak istemedim nerden nasıl başlayacağımı bile bilmiyordum. Ama anlatmaya başladım;
"Beni duvara yaslamadan önce kolumdan tutuyordu o kadar sıkı tutuyordu ki canımın acısından ağlıyordum. Bizim evdi, küçüklüğümden beri yaşadığımız evdi. Odada sadece ben ve o vardı,kolumu tutmakla yetinmemisti. Çok cırpınmaya başlayınca boğazımdan tutup duvara yapıştırmıştı ardından pis dudaklarıyla dudaklarıma yapılmıştı, nefesim kesiliyor vücudum tir tir titriyordu. Çırpınaya ve çığlık atmaya devam edince bu sefer boğazımdan tutarak duvardan kendine çekti ve yere fırlattı, acıdan çığlık atmıştım. Üstüme çıkmıştı ve boğazımı hala sıkıyordu ve hala öpüyordu. Üstümdeki ağırlığı ve boğazımı sıkışı yüzünden nefes alamiyordum." Diye anlattım kadına ve yine devamını ya da oncesini görmemiştim, gördüysem bile yine silinmisti.
Kadın yine notlar aldı ve Meriç'i çağırdı. Orada öylece beklerken herhangi birisini gördüm ; sarı dalgalı saçlı,mavi gözlüydü, boyu uzundu. Onu görür görmez kötü hissettim, nedenini bilmiyordum. Meriçin çıktığını kapi sesiyle anladım ama bakamadım, Meriç anlamaz halde baktığım tarafa bakti ve adam ise gitti o adamı düşündükçe başım ağrıyordu.
Tekrar eve gittik ve basık çatlıyordu. Yorgun, halsiz ve tamamen bitkindim, meriç'e demem gerekli mi bilemedim ve demedim de.
Yine uyuyarak gerçeklerden kaçmayı tercih ettim ve uyudum.
**🧡** 1 ay geçmişti ama hiç bir şekilde yeni bir sey görmedim, hee hafta gitmeye devam etmiştik. İddia'ya girmemizi üzerinden 2 ay geçmişti ne çok yakınlaşmıştık ne de uzaktık, birbirimize tamamen alışmıştık. Kaç senedir onunla gibi hissediyordum, ondan ayrı kalabilicegimi pek sanmıyordum.
Oraya gittikçe o adamı görmeye devam ettim ama ne meriç'e ne de kadına bir şey dedim. Her seferinde başım catlıyordu. Yine eve gelmiştik ve yine uyuyup kaçmak istedim o adamı hatırlamak istemiyordum. Uyudum rüyamda yine aynı şeyleri gördüm ama 1 yeni şey daha eklenmişti masmavi gözleri. Derin bakıyordu yani küçüklüğümki o adam çocukluğumun katili sarı saçlı mavi gözlüyüdü. Uyandığımda kan ter içinde kalmıştım ve tir tir titriyordum, ağlıyordum.
Artık uyumak da çözüm degildi.
Meriç koşarak yanıma geldi ve su uzattı, meriç'le tekrar konuşmaya ve birbirimize dokunmaya yeni başlamıştık ama şimdi her şey tekrar aynı olmuştu. Bana dokummayacakti çünkü benden korkuyordu, gözlerindeki korku ve endişeyi görmüştüm. Suyu alıp içtim. Kendimi çok kötü hissediyordum, Meriç'in benden korkup bana dokunamması kötü hissettiriyordu.
Sakinleşip meriç'i iyice korkutmamak istedim ama başaramadım, sakinlesmedim ve ona aniden hızla sarıldım. Meriç şok olmuştu ve elleri öylece kalmıştı, sonradan bir elini sırtıma koyup sırtımı sıvazlayarak rahatlatmak istedi, diğer elini ise Saçlarıma koyup saçlarımı okşadı.
Ben kafamı kaldırıp ona baktığımda yemyeşil gözleri; üzüntü, endişe ve şefkat doluydu. İç çektim ve titrek bir nefes verdim ardından konuştum; "Meriç lütfen bana dokunmaktan çekinme, bu gerçekten sorun degil,sana ihtiyacım var."dedim.
Bu sefer gözlerinde şaşkınlık vardı ve bir anda anlıma dudaklarını anlıma yaslayıp geri çekildi ve aydınlanmış gibi bakarak konuştu; " ayçiçegim piknik be kamp yapabiliriz, kamp malzemelerin var ve arabam da var, neden olmasın ki?" Bi anda mantıklı geldi gerçekten de güzel bir fikirdi. "Bu çok güzel olur Meriç" dedim ve gülümsedim. Meriç'in yüzünde bir zafer gülümsemesi ortaya çıktı. "Yarın hemen sabahtan yola çıkalım, bu günden haizrlanabiliriz ne dersin?" Başımı sallayıp onayladım ardından hemen mutfağa gittik saklama kabına peynir, domates, zeytin, salata yani kahvaltılık koydu ve salata yaptı Ben ise 4 tane sandviç hazırladım ardından ise odaya gidip çantalarımızı hazırladık yarın elbise gidecektim ama rahat edebilmek için pijama da almıştım. Çantaları hazırlayıp ihtiyaçlarımızı aldık, ardından kamp için eşyaları hazırladık battaniye, fener vb şeyler. Ardından yatıp uyumustuk ben kendimi yatağa atıp uyumuştum ama merici bilmiyordum. Uyandığımda Meriç hazırdı bir şekilde beni bekliyordu uykulu gözlerle baktım ardından gözlerim kocaman açıldı hemen kalkıp lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fircaladim. Saçımı toplayıp odaya gittim ve hemen üstümü çıkartıp elbiseyi giydim. Elbise rahat ve serin tutuyordu bir anda Meriç'in odada olduğunu hatırladım.
Ve ona döndüm, şaşkınlıkla bana bakıyordu. koşuşturmaktan,heyecandan ve endiseden onu unutmuştum Yüzümün kızardığını hissettim, Gözlerimi kaçırdım ve tekrardan koşarak lavaboya gittim. Utançtan yok olmak istedim ama yapamadım, saçımı iki yandan ayırdım ve arkadan birleştirip cicekli tokayla tutturdum.
Tekrar odaya girdim ve Meriç'i gördüm "Hadi güzelim her şey hazır çıkalım" dedi. Çıkıp arabaya yürüdük ve arabaya bindik, yola çıkalı yarım saat olmuştu bile ama hala hiç konusmamistik. Sonra "Ben üzgünüm seni unuttum gercekten" derken yüzüm kizariyordu ama onun da yüzü benimkine eşlik ediyordu, o da kızarıyordu.
"Sorun degil düşünüp çıkmam lazımdı" hemen söze atladım." Hayır, hayır senin suçun yok, beni bekliyordun sadece" dedim ve gülümsedim, gülümsediğimde yüzünün eridiğini gördüm. Hemen uzanıp hareketli bir şarkı açtım.
"Biz değil miydik, aşk ile yanan? Eğer ayrılırsak ölürdük falan Hani ne oldu bak ne hallerdeyiz Sensiz yapamam lafı külliyen yalan"
Aslında normalde birinin yanında şarkı söyleyemezdim ama gaza geldim se söylemeye başladım.
"Biz değil miydik, aşk ile yanan? Eğer ayrılırsak ölürdük falan Hani ne oldu bak ne hallerdeyiz Sensiz yapamam lafı külliyen yalan"
Hem söylüyor hem oturduğum yerde kıvırtarak dans edip egleniyordum.
"Bu dünyada çılgın ararsan Biri sensin biri ben Ama artık delilik yok Beni sen tut seni ben"
"Ne dünyaymış bırak dönsün dursun Sabredince hiç öyle ermiyorsun Ele geçmez bir daha böyle fırsat Sevelim, sevişelim"
Son kısmı derken utanmıştım ve kızarmıştım Meriç ise sırıttımıştı yola baktıgımla "MERİÇ!" diye çığlık atmam ve arabanın sarsilması bir olmuştu.
|
0% |