@meleklerucar
|
Silah sesini duydum ama acı hissetmedim, duyduğum ses ile gözlerimi açtığımda iri gözlerle öylece kalakaldım; önümde yerde kanlar içinde yatan Meriç vardı.
Öylece kalakaldım ve kafasından akan kanı izledim, az da olsa kendime gelince hemen etrafa baktım, hiç kimse yoktu.
Beni vurmak yerine kendi kafasına sıkmayı tercih etmişti.
İlk bebeğimi, sonra Meriç'i kaybettim.
İlk önce benden akan kana baktım, bebeğimi kaybettim, sonra ise Meriç'ten akan kana baktım, onu da kaybetmek üzereydim.
Bulanık görüyordum çünkü gözümden yaşlar ardı ardına süzülüyordu.
Dudaklarımı kıpırdatıp zar zor "Meriç" dedim, ya da dedigimi sandım, ama harfler ağzımdan çıkmayı reddetti.
Hemen Meriç'e atılıp onu tuttum ve "Meriç" diye çığlık attım.
Zaten bebeğimi ve ailemi kaybetmiştim, Meriç'i de kaybetmeyi göze alamazdım.
"Meriç uyan Meriç!" Dedim, canım çok yanıyordu.
Fiziksel mi yoksa ruhsal mi bilmiyorum.
"Bırakma beni, yapma bunu bana" diye yalvardım titreyen sesim ile.
Bebeğimi öldürüp kafama silah dayayn adama ölme diye yalvardım.
Beni vurmaya kalkışmış olabilir ama yapamayıp kendini vurdu.
Hem de kafasından, çünkü; beni vurmaya çalışmanın vicdan azabını kabullenemedi.
Elinde tuttuğu silaha baktım, sonra ise kendi ellerime, tir tir titriyordum.
Onu sarsmamam lazımdı ama onu sarsıp "beni duyuyor musun!?" Diye bağırdım, belki bagırırsam beni duyardı.
Az daha kendime geldiğimde elbisenin cebine uzanıp telefonu aldım, ama üstüne düştüğüm için çoktan kırılmıştı.
Hemen onun ceplerini aradım ama telefonu yanında yoktu, Biraz ileride onun kırık olan telefonunu gördüm, kırmıştı.
Gözlerim tekrar silaha kaydı, silahı titreyen ellerimle aldım ve gözlerimi kapattım, ellerim yüzünden silah da titriyordu.
Silahı kendime dogrulttum ve kendimi vurdum.
Ses duyulduğunda karnımda keskin bir acı dana hissettim.
Gözlerimi açmaya korkuyordum, elimdeki silah düştü ve ellerim karnıma gitti.
Eğer bebeğimi kaybetmediysem bile şimdi kaybetmiştim.
Meriç'in üstüne düştüğümde gözlerimi zar zor açıp ona baktım, yüzüne baktım, gözlerim tekrar kapaniyordu,
Arada bilincim gidip geliyordu ama en son duyduğum şey boğuk bir ambulans sesiydi, gelecek mi yoksa gelmeyecek mi anlayamadım.
_________________________________________ 4 ay sonra;
Gözlerimi açtığımda ışık gözlerimi ağırtıyordu, zorlukla gözlerimi haraket ettirip etrafa baktım, hastanede olduğumu anladım.
Parmagımı zar zor hareket ettirdim, daha sonra ise elimi, sonra da bileğimi ve en son ise kolumu, zorlukla elimi karnıma koydum, karnımdaki ağrı hala biraz duruyordu, belki de psikolojik.
Yatakta doğrulayan çalışırken bir doktor içeri girdi ve hemen "hanımefendi dogrulmayın" dedi, endişeyle.
Durup ona baktım, doktor yanıma geldi ve boğazını temizleyip konuştu "hanımefendi 4 aydır komadasiniz, ama biraz daha gözetim altında kalmanız gerekli" dediginde gözlerim karnıma kaydı, 4 ay diye düşündüm, karnım hala aynıydı, bebegi kaybettiğimi anladım.
Doktor ise karnıma baktığımı fark etti ve iç çekip "üzgünüm" dedi.
Zaten anlamıştım ama onun demesi ile içimde bir şeylerin yıkıldığını hissettim.
Zorlukla "Meriç?" Diye sordum, doktor tekrar iç çekti "hala komada, hayatı riski çok yüksek" dediginde tamamen enkaza dönüşmüştüm.
Sindirmeye çalışarak gözlerimi kapattım ve yutkunmaya çalıştım, nefesim yeterli gelmiyordu.
Doktor beni kontrol etti ve durumum hakkında bilgilendirip gitti.
____________
1 hafta sonra;
Son bir hafta benim için çok zor geçti, Meriç hala komada, ben ise iyileşiyorum.
_________
2. Hafta;
2 hafta olmuştu Meriç hala uyanmamıştı, onu ilk defa görecektim çünkü yeni yürümeye başlamıştım.
Odasına gittim, ona baktım; kafasındaki dikiş izine, zar zor uzuyan saçlarına, hafif sakallarına.
Onu bir süre izledim ama hiç bir şey diyemedim.
1 hafta boyunca onu her gün ziyaret ettim ve izledim, her seferinde yaklaşık 40 dakika durup onu izledim ama tek kelime edemedim.
Ben iyileşirken o gözlerimin önünde eriyordu.
________ 4. Hafta
Ben utanalı 4 hafta oldu, neredeyse tamamen iyiyim, ama Meriç hala uyanmadı, ona olan öfkem hala vardı ama ölmesini isteyecek kadar değildi, kabullenmek istemedim ama ona hala aşıktım...
______ 5
Artık 5 hafta oldu, ben iyileştim ama hala canım yanıyordu, ruhen ölmüştüm Ama bedenim hala ayaktaydı.
6
Kendi hayatıma odaklanmam lazımdı, liseyi geçmiştim ama üniversite sınavına girmemiştim bu yüzden üniversiteye gidemiyordum.
Ders çalışmaya başladım, en azından kafamı bir şeylere yorup gerçeklerden kaçmak istedim.
7
Artık sadece derslerime odaklanmıştım ve Meriç'i arada görüyordum.
"4. ay"
Artık 4 ay oldu, derslerime çok odaklandım ama Meriç'i de ihmal etmiyorum, artık ümidimin kaldığını sanmıyorum, tamamen yalnızdım.
Eğer bebegim ölmeseydi şimdiye doğmuştu.
14 şubat günü doğacaktı.
8. Ay
8 ay geçmişti, artık daha az ziyaret ediyordum, toplam olarak 1 senedir komadaydi ama ben onu 8 aydır bekliyordum.
10. Ay
10 boyunca ful çalışıp sınava girdim ve sınavı kazandım, izmirdeki bir üniversiteye gitmem lazımdı ama Meriç'i nasıl bırakacağımı bilemiyorum, doktor Meriç'in durumunun az da olsa iyiye gittiğini söylemişti.
12. Ay
O komaya gireli 1 sene 4 ay oldu, ama ben onu 1 sene beklemiştim. Yaz bitiyordu ve benim İzmir'e taşıtmam gerekiyordu, yine de onu yalnız bırakmak istemedim, Son haftaya kadar bekledim.
Biriktirdiğim ve ailemin benim için biriktirdiği para ile, evimizi de kiraya verip taşınmayı düşünüyordum.
Son kez onu ziyarete gittim, odasına girdim ve onu izledim; saçları baya uzamıştı, sakalları çıkmıştı, çok halsiz gözüküyordu.
Hic bir zaman onunla konuşmadım ama sonra "biliyor musun, üniversiteyi kazandım ve gideceğim" dedim.
Tepki veremeyecegini biliyordum ama yine de söyledim.
Arakmi döndüm, elime değen elini hissettiğimde buz kesildim ve öylece kalakaldım.
"Gitme" dedi, zar zor çıkan sesiyle ve endişeyle dönüp ina baktım.
Gözlerini gördüğümde içimin eridiğini hissettim, 1 sene sonra yemyeşil gözlerini ilk defa görüyordum.
Endişeyle ona yönelip "kalkma, yerine dur"dedim, yüzünde oluşan ufak gülümsemeyi gördüm, sanki cansız yüzüne bi anda renk gelmeye başladı.
Elini hemen bıraktım ve odadan çıkıp bir doktor çağırdım, doktor gelip kontrol etti, sonra onun hakkında ikimize de bilgi verip gitti.
Yanında öylece oturdum, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sessizliği bozan yine o oldu.
"Özür dilerim" dedi, hiç bir tepki vermedim, veremedim.
"Gideceğim zaten" dedim.
"Gitme" dedi çaresizce.
"Gideceğim" dönen tekrar ettim.
Gitmek için yanından kalkınca tekrar elimi tuttu ve "gidemezsin" dedi.
"Nedenmiş o?" Diye sordum. "Çünkü annen ve baban ölmedi, onları kurtarman lazım" dediginde öylece kalakaldım.
_________________________________________
¿?¿?sorular¿?¿?
1. Kitabın sonunda kimin vurulduğunu düşündünüz?
Sizce Maria doğruyu mu yaptı?
Sizce Meriç neden böyle bir şey yaptı?
Sizce Maria'nın ailesine ne oldu?
Yorumlarınızı,bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bekliyorum!
|
0% |