@meleklerucar
|
Aniden tsortu aşağı çekip geri çekildim.Yaptigima şaşırmıştı,ama suçlu gibi utanıp gözlerini kacirmistı.Ben ise hemen yanına oturup "şeyy kendini suçlu hissetme, sadece henüz bu kadarına hazır degilim"dedim kızararak.Oda anlayarak başını salladı ve "Sorun degil, kendimi kaptırdım, kusura bakma"dedi.Bende onu onaylayarak başımı salladım. Ardından ne kadar geçtiğini bilmiyorum ama ikimizde konuşmadık. düşüncelere dalmıştım,annem ve babamın ölümü,Meriç'in birden hayatımda girişi...
O gözümün önüne gelen görüntüler ve o sarı saçlı adam, hepsi tuhaftı ve düşündükçe daha da kötü oluyordum...
Düşünceler beni boğuyordu. Canımı yakıyordu ama kendime engel olamıyordum. Düşüncelerim bataklik gibiydi battıkça batiyordum. Batmıştım, en dipteyim ve o beni o dibe gelip kurtaran tek kişi Meriç'ti...
Beni fark eden tek kişiydi. Ona baktım, Yüzümde mahçup bir gülümseme vardı, gülümseme mi Fark ettiğinde anlamdıramadı ama o da gülümsedi, çekinerek konuştum "sarılır mısın, lütfen?" dedim O ise yine şaşırdı ama başımı onaylayarak salladı ve bana yavaşça sarıldı, beni kendisine çekerek kafamı göğsüne yasladı ve saçlarını yavaşça okşamaya başladı yorulduğu an hıçkırarak ağlamaya başladım, beni rahatlatmaya çalışıyordu. Daha fazla ağlamaya başladım ve en sonunda yorulup Uyuyakaldım. uyandığımda çadırda sofra kuruluydu ve Meriç hala saçlarımı okşuyordu, rahatlayıp gözlerimi ovuşturdum meriç'e baktığımda gülümsüyordu ama tuhaf bir gülümsemeydi. Anlamayarak ona bakmaya devam ettim "ne oldu?" dedim anlamayarak "hiç"dedi. ama yalan söylediği belliydi "Meriç Ne oldu dedim" sinirlenmeye başlamıştım çünkü yalan söylüyordu "Tamam,tamam" dedi sakinleşmemi isteyerek ardından devam etti "Yine mi gözünün önüne geldi? sonra ağladın çünkü" dediğinde şaşırmıştım kendini suçlu hissetmişti. "Hayır,hayır o yüzden değil Meriç" dedim ve ardından "ailem" Dememe kalmadan beni susturdu, iyice üzülmemi istemiyordu" hadi yemek yiyelim artık" dedi ve gülümsedi ardından sofraya baktım; dün birlikte yaptığımız kısır, börek, soslu makarna ve poğaça vardı. Ayrıca ben uyurken mangal yapmıştı, mangalı pek sevmezdim ama deneyecektim Çünkü o yapmıştı. Masaya oturup mangalda yaptığı eti hemen aldım ve ısırdım ama ısırır ısırmaz ani hareketle geri çekildim ve yüksek sesle "aayyyy!" dedim o ise endişeyle bana baktı ve hemen bana yönlendi "iyi misin güzelim" dedi endişeyle "iyiyim" deyip soğuk içeceği kafama diktim ardından kısırdan yedim güzeldi. Börek ve poğaça da güzeldi ama mangala gerçekten de bayılmıştım. sevmememe rağmen neredeyse ben bitirmiştim içki çıkarttığımda Şaşkınlıkla ona baktım hiç alkol içmemiştim. Meriç "içki?"diye sordu ve ekledi; "sadece denemeni istiyorum güzelim" dedi. Ben de kabul ettim az bir şey Tadımlık bardağa doldurdu Ben kafama diktim,içtiğimde yüzüme buruşturarak bardağı bıraktım. Meriç kahkaha atmıştı, garip bir şekilde hem sevmiştim hem de hoşuma gitmemişti. elinden alıp tekrar biraz daha doldurdum ve kafama diktim tekrar içip bıraktım. Meriç ise beni izliyordu, anlamaz şekilde omuz silktim ve "bilmiyorum tuhaf" dedim sadece. Meriç bana gülüyordu ve kendine de doldurup içti, bir süre sohbet edip içtik birbirimiz hakkında ne kadar az şey bildiğimizi fark ettim. Üniversite okuyordu ama üniversiteye pek gittiğini görmedim, neden gitmiyordu?yine de sormadım. Sarhoş olmak istemedim ve daha fazla içki içmedim. "Satranç oynayalım mı" dedi, satranç getirdiğini bilmiyordum ama kabul ettim. Meriç satrancı alıp geldi, ardından piyonları dizdik, sonra oynamaya başladık.
Ben ilk hamle yaptım O ise tek hamlede 2 tane piyonumu almıştı bile. hem de neredeyse sarhoştu Ama yine de hala bayağı akıllıydı, oyununun bitirdiğini de kaç defa yenildiğini sayamadım bile. Artık sıkıldığımda oyuma kaldırdım. "oyunda yensen de zekada yenemezsin." Dediginde sinirlenmiştim "Ne yani ben geri zekalı mıyım?" demiştim sitemle, o ise "ne alaka,Öyle demedim" Dedi. gözlerimi devirdim ve oflayıp boş verdim.
Top vardı ve top oynamaya başladı, sadece topu birbirimizi atıp duruyorduk ama gayet eğlenceliydi. Tabii ki Meriç beyefendi ağaca atana kadar. kendimi yere attım ve uzandım artık Çok sıkılmıştım, 10 saat geçmişti bile yine de biz burada kalacaktık ve Meriç sürekli beni eğlendirmeye çalışıyordu ama ben sıkıntıdan patlıyorum. "saçımı örebilir miyim?" diye sordugunda şaşırmıştım ama nasıl yapacağını merak edip kabul ettim, keşke etmeseydim. Kabul etmemin sonucunda saçlarımı yarısını yolmuştu ve dolaşmıştı örük hariç her şey olabilirdi. Saçımı zar zor açabilmiştim, gece olmuştu ateşle söndüğü meriç için tekrar Ateş yaktı. düşünürken Saklambaç oynamaya karar verdik, Daha doğrusu karar verdim. Meriç "gece gece ormanda Saklambaç oynamak çok mantıklı değil aslında" dediğinde "iyi Korkuyorsan oynamayalım" dedim. "Hayır canım ne alaka? ben ve korkmak mi?"deyip güldü. ardından ise ağaca saymak için agaç seçtik ve Meriç Saydı ben koşup uzaklaştım çok Uzaktaki bir ağacın arkasına Saklandım.
Br süre sonra Meriç'in bana seslendiğimi duydum ve gizlice ona baktım, yakına geldiğinde aniden çıkıp "bööö!" Dedim.
Meriç korkup cığlık attığında ben de ounun çığlığından korkup Çığlık atmıştım.
Sonra ise İkimiz de kahkahaya boğulmuştuk, Meriç bir anda beni sobelemek için koştuğunda şaşırmıştım, ona baktım ve arkasına koşup, bağırdım. "haksızlık ya!" gittiğimde çoktan sobelemişti eli hala ağaçtaydı. ağacı yaslanmış beni bekliyordu, ona sinirle baktım ve hemen saymaya başladım O ise uzaklaştı ve Saklandı, uzaklaştığını ayak seslerinden anlayabiliyordum. saymam bittiğinde döndüm O ise ani bir şekilde ağacıa vurup "Sobe!" demişti, Ben ise aniden ona baka kalmıştım, kolu hala yaslandığım ağaçtaydı ve sırıtarak beni izliyordu.
İstemsizce yutkunum, kızardım ve dudağımı yalayarak dudaklarımı ıslattım. Dudaklarımı ıslattıgımda bakışı dudaklarıma kaydı ve sırıttışı büyüdü, yavaşça yüzüme yaklaştı ve sıcak nefesini yüzüme vererek dudakları Dudaklarıma kapandı. Tekrar aynı şey oldu, tekrar aynı sahne... onu ittirip yere çöktüm ve ağlamaya başladım, Meriç beni sakinleştirmeye çalıştı.
Sonunda biraz daha sakinlestigimde Meriç tekrardan sofra hazırladı, marshmallow'u eritmek için çubuklara taktık. tatlılar, dün Beraber yaptığımız pasta da vardı, çubuğu Elime verdiğinde heveslenmiştim, hızla ateşe yaklaştırıp ateşe tuttum ama sanırım Çok yakına tuttum ve yanmaya başladı. Ateşten çekmeme rağmen marshmallow'un üstü ateşti üfleyip söndürmeye çalışsam da sonmedi Meriç hızla elimden aldı ve söndürdü. Ben ise dudaklarıma yüzerek ona baktım "yandı!" dedim sitemle. Meriç sıcaklığını aldırmadan marshmallow'u ortadan böldü ve konuştu ;
"Dışındaki kötülüğe değil, içindeki iyiliğe bakmalısın. Aynı geçmişine değil geleceğine bakman gerektiği gibi." dedi Meriç ve marshmallow'u verdi "hadi hemen ye akacak dedi.
Ben de hemen üfleyip içini yedim, Meriç gülümseyerek bana baktı ve Dudağımdaki kalan marshmallow'u sildi ve parmağına gelen marşmelovlu emdi. Ben ise yüzümü buruşturdum.
Hemen pastaya daldım, pasta çok güzel görünmese de gerçekten de tadı inanılmazdı. Vanilyalı, beyaz çikolatalı ve bir pastaydı. Aslında çikolatalı pasta seviyordum ama gerçekten bayağı bayılmıştım, pastayı neredeyse Ben bitirdim. "buldum!" diye bağırdım. Meriç şaşırıp anlamayarak bana baktı "Ne buldun" dedi. "Fener var, Korku Hikayesi anlatalım!" dedim hevesle. Meriç gülümsedi ve kafası ile onayladı, "ilk kim?" diye sordu "senn!" dedim coşkulu bir sesle. Feneri aldı ve aşağıdan Kendisine doğru tuttu hem korkunç hem komikti, buna rağmen yemyeşil gözleri o kadar güzeldi ki ona bakakalmıştım. Anlatmaya başladı; "eski zamanlarda ormanda yaşayan bir cadı varmış, ormana pikniğe gelen herkesi yakalayıp, çeşitli işkenceler yapıp, parçalarına ayrılıktan sonra, bu parçaları kendi hayvanlarına yem diye verirmiş, kalanları ise yemekler yapar yer veya Kasaba satarmış!" ona Ciddi misin? der gibi baktım ve "bu mu yani, bu mu Korku Hikayesi?" deyip gözlerimi Delirdim. Ben de feneri alıp anlatmaya başladım; "Bir varmış bir yokmuş, Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde" derken sözümü kesti "İnşallah bugün başlarsan anlatırsın" dedi. Yine gözümü devirdim ve Sustum. "Hadi ama, sadece şakayı yaptım be kızım" dedi. Ben ise Kollarımı önde bağlayarak konuşmayı reddettim, O ise iç çekti.
Bir süre sonra Ormandan ses geldiğinde, kalkıp onun yanına oturdum. O da sırıttı, "içki?"diye sordu. Sarhoş olmak istemiyordum ama içmek de istiyordum. "gönder gelsin" dedigimde içki çıkarttı ve içip sohbet etmeye başladık. Sohbetimi ardından kalktı ve çadıra doğru gitti anlamayarak ona ona baktım, Oysa arabaya doğru gidip arabanın bagajından bir şeyler çıkardı ve kurmaya başladı. Onu öylece izledim, ve biraz daha içki içmeye devam ettim. kurduğu şey sonunda bittiğinde teleskop getirdiğinin fark ettim ve şaşırdım.
Ne kadar fazla şey getirmişti, bunları nereden akıl etmişti ki? Bu Benim İlk kamp deneyimimdi, Sanırım daha önce birçok kez gelmişti. bana Maria 'gel' diye seslendi ve kalkıp ona doğru gittim. Teleskobu tamamen ayarladı ilk önce kendi baktı ve sonradan bana dönüp konuştu "bak ay çiçeğim." dedi Ben de teleskoptan Yıldızlara baktım. Meriç Az önce dediğin tekrarladığında kaşlarımı çatarak ona baktım, "bakıyorum Ya işte" dedim. "Hayır Ay'a bak demek istedim" dediğinde jeton düştü. Ay'a bakmamı söylemişti ve hitap olarak çiçeğim demişti ama sürekli ay çiçeğim dediği için sadece bakmamı dediğini sanmıştım bir süre sırayla etrafa bakıp Uzay hakkında konuştuk. Meriç Bana "uzaylılara inanıyor musun?" diye sorduğumda "Evet, zaten uzaylı tanıdığım da var, karşımda "dedim." Ne alaka ya?" dedi "bu kadar mükemmel birisinin insan olması imkansız." dedim ve biraz kızardım. Ona iltifat etmeme şaşırmıştı ama mutlu olup gülümsedi. artık teleskoptan da sıkıldığımızda doğruluk cesaretlik oynamaya karar vermiştik ve neredeyse sarhoş oluştu "ilk kim? " diye sorduğumda "senn" dedim." doğruluk mu, cesaretlik mi? "diye sordu "doğruluk" dedim. Biraz düşündükten sonra konuştu, küçükken en utanç verici anın diye sordu. hatırladığımda tekrar utandım ve konuştum; "13 yaşlarında falandım, havuza gitmiştik ve benim kıyafetime havuza kabul etmemişlerdi, Bu yüzden Beyaz yarım atletle girdim ve zaten belli ederken suya girince iyice belli oldu, giymesem Aynı şey olurdu." dedim utanarak.
Meriç ise anlamadığım bir yüz ifadesine büründü "haksızlık onlar gördü! Ben göremedim!" dedi ve kederli bir şekilde içkiyi kafasına dikti, içkiyi zar zor bıraktırdım "manyak mısın! zaten sarhoşsun." dedim sinirle. "onlar gördü! Ben Göremedim!" dedi sinirle.
"doğruluk mu, cesaret mi?"diye sordum konuyu değiştirmek için, doğruluk dediginde hiç düşünmeden hep sormak istediğim soruyu sordum." Peki ya, iddiayı kabul etmeseydim ne olurdu?" diye sordum. "Asla peşini bırakmazdım." dedi. "asla mı?" diye sordum. "Asla seni bırakmazdım" dedi ve ekledi "doğruluk mu, cesaretlik mi" Bir anlık cesaretle "cesaret" dedim. O da sırıtarak anında "Ben de göreceğim, göster!" dediğinde anlamayarak ona baktım. "onlar memişlerinin gördüler! bana da göster! dediğimde anladım ve şaşkınlıkla ona baktım. sesi tuhaftı, Sarhoş muydu? sarhoş olmasaydı bunu söylemezdi, sarhoştu sarhoşken olanları insan hatırlamazdı değil mi? hızlıca tişörtü tutup yukarı kaldırdım ve az sonra tekrar hızla indirdim. Net ilk önce şaşkınlıkla bakarken sonra sırıtarak baktık. "doğruluk mu, cesaretlik mi beyefendi?" dedim Konuyu dağıtarak. "cesaret"dediğinde kabararak kıkırdadım ve sırıttım.
"çık ve ormanda gidip 2 dakika dur" dediğimde yutkunluğunu fark ettim ve gülümsemem genişledi, korkmuyor gibi dik bir şekilde çadırdan çıktı ve ormana doğru yürüdü az sonra gözden kayboldu. Öylece onu izledim, bir buçuk dakika sonra; ışığı kapattıktan sonra, odaya koşmak gibi koşarak çadıra geldi. ve ufak bir kahkaha attım "ayı gördüm! beni ham yapacaktı!" dedi küçük bir çocuk gibi. İstemsizce gülümsedim, artık çok komik ve tatlıydı, bu kadar sarhoş olmuş muydu? tekrar çadıra girdiği ve Kızgın bir şekilde bana baktı. "bunu ödeteceğim sana" dedi.dogruluk mu, cesaretlik mi?" Diye sordu. "cesaret" dedim hiç düşünmem iyi kucağıma gel dedi gidip dediği gibi kucağında oturdum doğruluk cesaretlik diye sordum doğruluk dedi biraz düşündükten sonra "annem ve babam gerçekten öldü mü...?" diye sordum. yüzüne bunu sormamı beklemediği açıkti ve yumuşak bir şekilde bakıp kırılgan bir çocukla konuşur gibi konuştu "Evet" diyebilirdi sadece. gözlerimin dolduğunu hissettim, hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim Ama sadece gözlerim doldu, kafamı eğdiğimde gözyaşlarım sessizce aktı. Meriç ise çenemden yumuşakça tutup kafamı kaldırarak kafalarımızı hizaladı, ona baktığımda diğer elinin baş parmağı ile Gözyaşımı yumuşakça sildi ve ıslak yanağıma öpücük kondurdu, O benim yaralarımı sarıyor ve beni iyileştiriyordu.
uyandığımda kahvaltı hazırdı, gözlerimi ovuşturdum Ardından kalktım ve çıkıp dereye doğru yürüdüm, dereye gidip yüzümü yıkayınca geri gelip sofraya oturdum ve yemeye başladık.
"Yedikten sonra gidelim mi, durmak ister misin?" diye sordu. "olur "dedim. yemeye devam ettim, yedikten sonra ben bulaşıkları, çantaları falan hallederken, Meriç de çadırı ve arabayı halletti tüm her şeyi toparladığımızda arabayı yerleştirdik ve yola çıktık Biraz sonra sıkıldım ve yine uzanıp şarkı açtım 'Karam' şarkısı çalmaya başladığında Sesli şekilde eşlik etmeye başladım için öğrenmeye başladığını fark ettim ve tuhaf geldi yine de sormadım, umursamayıp Eğlenmeye devam ettim bunu nasıl olduğunu fark ettim ve ona döndüğümde hatırladım benim eski sevgilim haya esmerdi ve hildigi için sinir oluyor ya da kıskanıyordu gaza gelip kıvırttım.
Meriç 'Al artık koynuna beni Karam' kısmında çok kısık bir sesle "Ben seni bir koynuma alacağım"dedi ama ben anlamamış gibi "Efendim, bir şey mi dedin?" Diye sordum. Öfkeyle soludu ve "hiç" dedi. Şarkıyı kıstım ve "ne dedin?" Diye tekrar sordum. O anda kontrollü bir şekilde arabayı durdurup, beni kucağına aldı ben ise öylece kalakalmıştım. Elleri belimi kavramıştı "Seni öyle bir koynuma alacağım ki..." dedi sinirle. Hic bir şey diyemedim ve utandim. Korna sesi duyduğumuzda arabayı tekrar çalıştırıp sürmeye başladı "bari indirseydin!" Dedim sitemle. "Gerek yok" dedi, net bir sesle. "Rahat değil ki" dedim çocuk gibi. "Huysuzlulaşmayı kes ve o şarkıyı da bir daha açma" dedi, gayet ciddiydi.
Kucağında biraz kıpırdadıgımda söver gibi yüzünü buruşturdu "hareket etme" dedi. "Amaa rahat değil kii" dedim dudağımı büzerek. "Kes şunu kaza yapacağım yoksa" dediginde sustum ve hareket etmedim. 44 dakika sonra böyle yolculuk yaptıktan sonra eve geldik ve arabadan indik. Eve eşyaları taşıyacağımızda Meriç "lavabodayım ben" dedi. "Eşyaları yerlestirince gitsene" dedim. Dediğini tekrar etti "lavabodayım ben." Ve umursamadan lavaboya gitti.
Tabii ki de eşyaları kendim yerleştirmedim, öylece telefonla uğraştım. Çıktığında duş almıştı ve üstünü giymişti bana dönüp konuştu"sen kalkma güzelim, ben yerleştiririm" dedi. Ben ise onayladım ve telefonla uğraşmaya devam ettim. İşler bitince yanıma geldi ve oturdu.
**🧡**
1 ay geçmişti, terapistte gitmeye devam ettik. Hala hiç bir şey görmemiştim. Artık sınavlar başlamıştı ve derslere çok çalışıyordum çünkü üniversite sınavına az kaldı ve kafamı dersten kaldiramiyordum. Tabii ki de Meriç ile bu aralar çok zaman geciremiyorduk.
Zaman geçmeye devam etti, terapistte gitmeye devam ettik. İddiaya gireli 4 ay olmuştu ona aşık olmuş muydum? Hislerim var mıydı? Bilmiyordum ama ona bağlandığım kesindi. kimsem yoktu ve ona karşı hislerim olmasa da. ondan hoşlanmasam,bile ona ihtiyacım vardı, O bana lazımdı.
Bu gün yine terepistte gidecektik. Beyaz dar buluz giydim ve altıma beyaz pileli bir etek giyindim, üstüme ise kahverengi bir yelek giyindim, yelek eteği biraz kapanıyordu ve yelegin önünü de dügmelemiştim, onun altına ise kahverengi giyindim. Şimdi sıra makyajdaydi; mavi hafif bir far sürdüm ve göz rengimi baya öne çıkarttı, dudak rengine yakın bir ruj sürdüm. Yine arabaya bindik ve her hafta yaptığım gibi onu sinir etmek için 'Karam' şarkısını açtım. Kısa bir süre sonra zaten hastaneye gelmiştik. Bir süredir hiç bor şey görmedim ve biraz daha iyidim. Yine aynı seyler; odaya girdim, ardından çıktım ve Meriç girdi, meriç'i bekledim.
Yine o adamı gördüm bu sefer doktorun onu "onur" diye çağırdığını duydum, kaşlarım catildı bir yerden tanıdıktı... Hem giziksel özellikleri, hem de ismi çok tanıdıktı ama asla hatırlayamıyordum.
Meriç çıkıp bana baktı ve moralimin bozuk olduğunu fark etti "bir seyler yapalım mı?" Diye sorduğunda,ters bir şekilde "hayır" dedim. Meriç anlamayarak bana baktı ve kaşlarını çattı, Ben ise sessizce "üzgünüm" dedim. Gülümseyip "Sorun degil" dedi, ardından arabaya doğru gittik, arabaya bindik ve eve gittik, tekrar uyuyup uyumamakta kararsızdım ve sadece o adamı düşündüm.
**🧡**
1 hafta sonra tekrar gittiğimizde yine oradaydı. Burada mı kalıyordu bu? Ne zaman gelirsem buradaydı sonuçta. Bu sefer kalktım ve yanına gitmek istedim fakat bacaklarım bana ihanet ediyordu, çok yavaştılar. Sonunda dudaklarımdan "onur"ismi döküldü ve bana dönüp baktı.
Yuzunde tuhaf bir ifade ile bir süre bana baktı, Ben de oyelce durup ona baktım. Yavaş ve kendinden emin bir şekilde yanıma geldi, boyu gerçekten de çok uzundu. Yavaşça yanıma geldiğinde yüzme doğru egildi ve fısıldadı;
"Büyümüşsün minik maria" dedi sırıtarak.
**🧡**
Evet bittiiiii
Lütfen oylamayı yani yıldıza basmayı unutmayın yapmazsanız bile teşekkürler🧡
Kendi fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın!
~Sizlere sorular!~
Sizce maria meriç'e aşık mı?
Sizce onur kim?
Sizce onur nasıl birisi?
Sizce iddianin sonu ne olacak?
|
0% |