@meleklerucar
|
Boğazına bıçak dayanınca Masal hareketsiz kalmak zorunda kaldı.
Tamamen donup kalmıştım, haraket edemiyordum, bir anlık güç ile ayağa kalktım ve öne kapıya doğru koştum, kapıyı açıp kaçmak istedim ama sonra ise küçüklüğüm aklıma geldi.
Masal 2. Kes beni kurtarmak için kendini feda ediyordu, kücükken korktuğum için kaçmıştım ama şimdi kaçamazdım, ne kadar korksam bile.
İsterse içimdeki çocuk ölümüne korksa da onu tekrar bırakamazdım.
İlk önce "Yardım" diye bağırmaya çalıştım ama sesim pek çıkmadı, sonra ise her yeni sarsan ve yankılanan büyük bir çığlık attım.
Bi kaç saniye bekledim ama ses gelmedi bu sefer tekrar bagıracakken koluma giren keskin acı yüzünden çığlığım daha da kuvvetlendi.
Onur elindeki bıçağı bana fırlatmıştı ve kolumu kesip arkadaki duvara saplanmıştı.
Kanamaya başlayan kolumu tuttum ve yaraya baskı uyguladım.
Zaten o kadar halsizdim, kaç gündür haraket edemedigim için hala zar zor haraket ediyordum.
Onur ile Masal hala bogusuyorlardı.
Tekrar çığlık attım ama sesim kısılmıştı bile.
Bıçağa ve sonra iste Onur'a baktım, zorlukla yurup duvardaki bıçağa gittim ve bıçağı aldım.
Eğer Onur'u yaralarsam hapis yatardım ama yaralamazsam da Masal'a zarar gelecekti.
Onur'un, Masal'ın kıyafetlerini çıkartmaya çalıştığını görünce donup kaldım.
Kız çığlık çığlığa ağlarken kanımın dondugunu hissettim.
Hızla etrafıma baktım ve bir alet kutusu gördüm, alet çantasına gittim ve açtım, içinde ise yarayacak bir şeyler aradım.
En ise yarayacak şey bir cekicti.
"Siktir et" dedim kendi kendime.
Çantayı tekrar kapattım ve alıp duvara fırlattım, bu sefer yeterince ses çıkarmıştım ama durmadım ve duvara bir şeyler fırlatıp, vurmaya ve ses çıkartmaya devam ettim.
Kapıdan Aras girdi ve Onur ile Masal'ı görünce donup kaldı.
Kendine gelince etrafa baktı ve benimle göz göze geldi, sonra ise gözleri kolumdaki yaraya kaydı, çabalarken daha çok kan kaybetmiştim.
Aras hemen koşup Onur'a saldırdı ve ikisini ayırmaya çalıştı.
Aras da Onur gibi uzun olduğu için şansı vardı ama Onur'dan daha zayıftı.
Boğuşma sırasında Meriç de odaya girdi ve bana bakınca donup kaldı.
Yarı çıplak ve yaralıydım.
Anında üstündeki kapşonluyu çıkartıp bana giydirdi, altımı pek kapatmaya bile uzun olduğu için biraz da olsa kapatmıştı.
Meriç benim ile Masal arasında kalmıştı ama beni bırakıp Aras'ın yanına koştu.
İkisi beraber Onur ile boğuşurken sonunda Onur yere yığıldı.
"Adamı öldürdünüz mü!? Hapis yatarsınız!" Dedim endişeyle.
"Bayıldı sadece Orosbu Ço-" diyen Meriç, Aras'a bakıp sustu.
"Merak etme annemiz aynı değil" dedi Aras.
Ağzım açık muhabbeti dinliyordum.
Aras, Masal ile ilgilenirken, Meriç'de bana doğru geliyordu.
Kolumdaki ağrı arttığı için kolumu tuttum ve yüzümü buruşturdum, bunu gören Meriç daha hızlı yürümeye başladı ama benim gözüm kararmaya başladı.
Olduğum yere yıgıldıgımda her yer yine karardı.
_________________________________________
Uyandığımda biraz sonra gözlerim ışığa alıştığında ve hastanede olduğumu fark ettim, yanıma baktığında sargı ile uğraşan doktoru ve sargıya odaklanmış olan Meriç'i gördüm.
Meriç'in gözleri bana kaydı ve gözlerinden bir rahatlama geçti.
Doktor da bana baktı ve samimi bir şekilde gülümsedi.
Derin nefes alıp verdim ve rahatladım, kurtulmuştum.
Bi an kendime geldim, peki ya Masal?
Meriç'e baktım, "Masal?" Diye sordum.
Bana tekrar baktı ve güven verici şekilde gülümsedi.
"Ben ifade verdim şimdi ise Masal ve Aras ifade veriyor, Onur tutuklanacak" dedi.
Tamamen rahatladıgımı hissettim ama aniden aklıma annem geldi.
"Peki ya annem?" Diye sordum umutla, bana biraz hayal kırıklığı ile bakınca, ben de hayal kırıklığına uğradım.
"Polisler daha bulamadı" dedi.
İç çektim ve tavana baktım.
_________________________________________
Daha iyi olduğumda sonuncu olarak beni de sorguya aldılar ve bildiğim her şeyi anlattım, çocukken yaşadıklarımı, beni kaçırdığını ve kaçırdığında bana neler yaptığını, anlatmak benim için o kadar zordu ki.
Özellikle de öğrendiklerim o kadar ağır gelmişti ki; çocukken ben kaçtıktan sonra Masal, Onur tarafından tecavüz edilmişti.
Bunu bilen tek kişi Aras'tı çünkü, ben kaçmıştım ve Masal da hafızasını kaybetmişti.
Aras yıllarca bunu Masal'dan gizlemişti, abisini korumuştu.
Beni kurtarmak için kendini feda eden bir çocuk, bu vicdan azabından nasıl kurtulabilirim ki?
Ya beni kurtarmassydi? O zaman tecavüz edilen ben mi olacaktım?
Tüylerim diken diken oldu, kanımın dondugunu hissettim.
Hava almak için bahçeye çıkarken düşüncelere dalmıştım, düşünerek de bahçeye gelmiştim bile.
Biraz yalnız kalmak istediğim için arkalara, tenha bir yere gitmek istedim.
Arkaya doğru gittiğimde hıçkırık sesleri duydum, gidip gitmemek arasında kaldım ama sese doğru gittim.
Onu gördüm, kıvırcık saçlarını ellerinin içine almış olduğu yüzünü.
Masal ağlıyordu.
Tereddüt ettim ama sessizce yanına gidip oturdum.
Beni fark ettiğinde ürküp yerinden sıçradı ve beni de korkuttu.
"Özür dilerim seni korkutmak istemedim" dedim nazikçe, kızarmış gözlerine bakarak.
"Sorun degil" dedi burnunu çekerek.
"Yani, eğer anlatmak istersen" dedim sadece.
"Asla anne olamayacakmışım" dediginde donup kaldım.
Tecavüz yüzünden mi? Diye soramadım, nasıl sorabilirdim ki?
Yutkunmaya çalıştım, kanım donmuştu.
"Küçüklüğümden beri tek hayalim anne olmaktı" sesi o kadar titrekti ki.
Küçüklügümüzü hatırladım;
Geçmiş zaman;
Masal elbisemin eteğini çekiştirdi ve bana "Hadi evcilik oynayalım!" Diye ısrara etti.
"Ama sürekli evcilik oynuyoruz!" Diye isyan ettim ona.
"Çünkü en güzel oyun bu" dedi somurtarak.
"Ama sonra Saklambaç oynayacağız" diye anlaşmaya çalıştım.
"Tamam" dedi masal ve Aras'a doğru koştu.
"Aras, aras hadi evcilik oynayalım, sen baba ol ben de anne" dedi Masal.
Aras sıkıldığı için öfledi.
Masal, Aras'ın oynamak istemediğini anlayınca ağlama moduna geçti.
"Tamam Masal tamam sadece ağlama lütfen"dedi Aras.
Masal anında gülümsedi ve Aras'ın elinden tutup bana doğru koştu.
"Ben ne olacağım?" Diye sordum.
"Sen benim çocuğum ol" dedi Masal.
"Ama neden hep ben çocuğum!" Diye cıkıştım.
"Çünkü ben anne olmak istiyorum" dedi hevesle ve ardından ekledi "hem sen bizden küçüksün"
Biraz somurttum ama koltuktaki minderi alıp karnına koydu ve hamile takliti yaptı, gülmeye başladım.
"Zaten ben çocuğunum neden hamilesin ki?" Diye sordum.
"Çünkü bir sürü çocuk istiyorum, anne olmayı çok istiyorum" dedi neşeyle.
_________________ Şimdiki zaman;
Bunları hatırlayınca gözlerim doldu, büyük ihtimalle o bunları hatırlayamıyordu.
İç çektim, ne demem gerekiyor bilemedim, bu durumda ne denirdi ki?
"Üzgünüm, beni kurtarmasaydin bu olmazdı" dedim, suçluluk duyuyordum.
"Senin suçu yok ki, bilseydim de yine seni kurtardım" diye yanıtaldı.
"Yani benim için hayalinden vazgeçerdin öyle mi?" Diye sordum.
"Evet, küçücüktün zaten" diye yanıtaldı.
"Sen de kucuktun Masal, kendine bunu yapma" dedim.
Bastırdığı aglaması artmaya başladı, hiç düşünmeden uzanıp ona sarıldım.
Kafasını bana yasladi ve nerdeyse çığlık çığlığa ağladı.
Güçlü durmaya çalışıyordu ama içinde fırtınalar kopuyordu.
_________________________________________
Nerdeyse 1 ay oldu ama ne ailem bulundu ne de bir haber vardı.
Umudumu kaybetmeye başlamıştım.
Bir gün Meriç'in evinde, salonda televizyon izlerken Meriç hızla yanma geldi ve "Kalk hazırlan" dedi.
"Ne oluyor?" Diye sordum ama Meriç beni çekiştiriyordu.
Ayağa kalktım ve üstüme düzgün iki şey geçirip Meriç'in yanına gittim.
Yine beni çekiştirip evden çıkarttı ve arabaya bindirdi.
Yolda da sürekli "ne oluyor?" Diye sordum ama cevap alamadım.
Sadece arabayı sürmeye devam etti ve yolları tanımaya başladım.
Uçuruma giden yol, beni götürdüğü uçurum.
"Meriç?" Diye sordum ama cevap vermedi.
"Meriç neden oraya gidiyoruz"diye sordum ama yine cevap vermedi.
"Meriç Ne yapıyorsun" diye sordum ama hala sürüyordu.
"Yarım kalan işi bitirmeye gidiyoruz" dedi, ürperdigimi hissettim.
Beni öldürecek miydi? Yine mi ona güvendim? Yine mi kandım?
"Dur, ineceğim!" Diye cıkıştım stresle.
"Hayır inmiyorsun" diye yanıtaldı.
Kapıya uzandım ve açmaya çalıştım ama kilitliydi.
"Meriç dur!" Diye bağırdım ama durmadı.
Kemeri çıkarttım ve panikle bir şeyler denedim ama boşaydı.
Zaten uçuruma gelmiştik bile, Meriç indi ve beni de indirdi, kollarımı sıkıca tuttu.
İleri doğru yürüdüğünde ilerde, karanlığın içindeki bi kaç figürü fark ettim.
Biraz daha ileri yürüyünce tamamen donup kaldım.
Amcam, annemi tutmuştu.
Ben donup kalırken ne olduğunu anlamadan Meriç'in benden uzaklaştığını fark ettim.
Meriç'e baktığımda Onur'un, Meriç'in kafasına silah dayandığını fark ettim.
Şok ile öylece kalırken amcamın da annemin kafasına silah dayandığını fark ettim.
"Küçük ajanımız seni Ayağımıza mi getirdi küçük Maria?" Dedi amcam buz gibi sesiyle.
Hayal kırıklığıyla Meriç'e baktım ama onun yüzündeki ifade beni ürperti, onun da haberi yoktu, tuzağa yakalanmıştık.
"Şimdi seç bakalım, annen mi Meriç mi hayatta kalacak?" Diye sordu amcam.
Tüm tüylerim diken diken oldu, iki üç adım attığımda yengem de bana silah dogrulttu, yine de umursamadan anneme doğru yürüdüm.
2 senedir görmediğim anneme baktım, tamamen çökmüştü.
Turuncu kısa saçları, cille kaplı yüzü, yeşil gözleri ve minik burnu, göz altlari halka, morluk ve şişlik ile doluydu, dudağı parlamıştı, saçları dağınıktı.
Yutkunmaya çalıştım ama yutkunamadım.
Annemi o kadar çok özlemiştim ki.
Anneme doğru uzandı elim ama yumruğa dönüştü ve geri yere indi.
Amcam tekrar buz gibi sesi ile "kim yaşayacak?" Diye sordu.
Gerçekten de benden ölecek kişiyi secmemi istiyordu.
Belki de yaptığı onca şeyden sonra Meriç'i seçmeliydim ama yapamazdım.
Zar zor kafamı "Hayır" anlamında salladım.
"Seç birisini" diye haykırdı amcam, ürktüm.
"Hayır, hayır, Hayır, hayır" sayıkladım.
"Seç!" Dedi sertçe Onur.
"Olmaz!" Diye bağırdım.
"Gerçekten de Meriç ile annen aynı kategoride mi?" Diye dalga geçti Onur.
"O zaman 3 saniyen var, yoksa ben seçeceğim küçüğüm" dedi amcam.
Yutkundum.
"1" diye saymaya başladı.
Gözüm Meriç ile annem arasında kaydı.
"2" diye devam etti amcam.
Gözümde yaşlar birikti.
"3" dedi ve ne olduğunu anlayamadan silah sesini duydum, yüzüme fışkıran kan ve çığlık sesleri ile öylece donup kaldım.
|
0% |