@meleklerucar
|
Ne?" Dedim zorlukla.
"Otur, her şeyi anlatacağım" dedi Meriç.
Zorlukla oturdum ve onu bekledim.
"Kendini çok zorlama" dedim, kafasını sallayarak onayladı ve boğazını temizleyip konuştu.
"Baban uyuşturucu kullanıyor, bunu biliyor olmalısın" dediginde zorla yutkundum, biliyordum ama duymak ağır geliyordu.
Anlayacağına devam etti; "amcan bir mafya ve uyuşturucu işleri ile meşguller, baban, amcandan ücretsiz uyuşturucu alıp kullanıyordu ama ta ki bir sorun çıkıp birbirlerine girene kadar" dediginde nefesimin kesildiğini hissettim.
"Sen bunları nerden-" Dememe kalmadan tekrar anlatmaya başladı.
"Ben amcanın yardımcısı gibi bir şeyim. Bana, seni ona götürmem için 8 ay vermişti"
Kalbimin parcalandigini hissettim. 8 ay, bu idda için söylediği aydı...
"Yani bana hiç aşık olmadın mı?" Diye sordum zar zor, gosleri genişledi ve hemen konuştu "öyle değil, hislerim yıllardır gercekti" dedi, ne demem gerektiğini bilemedim, tüm hayatımın yalan olduğunu öğrendim.
"Onur senin kuzenin" dediginde, zorlukla sandalyenin kenarına tutunmaya çalıştım. "Onur benim kuzenim" diye tekrarladım, gözümün önünde tekrar sahneler canlandı.
Yazarın anlatımıyla;
Maria'nın annesi Perihan ve babası Serkan, maria'nın amcası Orhan'a gitmişlerdi, çocuklar ise mariaların evindeydiler.
Maria, masal, aras ve onur.
Tüm çocuklar bahçede oyun oynarken maria; içeride kalan oyuncağını almak için eve girer. Peşinden gelen onur, maria'nın kolundan tutunca, maria korkup kurtulmaya çalışır, buna iyice sinirlenen onur, maria'yı duvara yaslayıp boğazını sıkmaya başlar.
Onur 14 yaşında olduğu için 4 yaşındaki maria hiç bir şey yapamaz.
Onur, maria'nın dudağına yapisir ama küçük maria'nın gücü yetmez, yine de ona karşı çıkmaya çalışır.
Bu durum karşında iyice sinirlenen onur, maria'yı boğazından tutarak kendine ceker ve sonra ise yere fırlatıp üstüne çıkar.
Onur, maria'yı zorlamaya devam eder, maria ne kadar cabalasa bile boşuna çabalar.
Onur onu zorla öpüyordu, boğazını sıkıyordu, saçlarını çekiyordu ve ona dokunuyordu, elleri ile onun her yerine dokunuyordu ve maria ise ağlayıp kurtulmaya çalışıyordu.
Onur bu duruma iyice sinirlenip maria'nın kıyafetlerini çıkartmaya çalıştı ama maria çığlıklar atıp Onur'a yalvardı.
Bu sesleri duyan masal hemen salona gider ve olanları görür, onun peşinden aras da gider ama salona girmez.
6 yaşındaki masal hemen onların yanına koşup, ayırmak için Onur'a saldırır ve onu ısırır, çimdikler, saçlarını çeker, Maria'yı kurtarmaya çalışır.
O sırada ise onur canı acıdığı için bi anlığına Maria'yı bırakır ve masal ona "Kaç Maria" der.
Korkan maria hemen koşarak ordan uzaklaşır, kaçıp amcasının evine giden Maria'yı amcası Orhan karşılar ve ne olduğunu az çok Maria'nın halinden anlayıp, Maria'yı kapının önünde tutup kapıyı örter.
Maria, olanları amcasına anlatır ve amcası ise bunun oyun olduğunu Maria'ya inandırır, 4 yaşında yaşadığı olayları önemsiz sanan maria, zaman içinde olanları unutur ama ta ki onu tetikleyen şeye kadar.
Maria'nın anlatımıyla;
Onur'un bana yaptıklarını hatırladığımda kafama kaynar sular dökülmüş gibi hissettim, öylece Meriç'e baktım ama o durmadı, "baban bu olayı öğrenince sorun çıktı ve amcan annenleri tutsak etti, öldüğüne inandirdilar" dedi.
Bir yarım ailem için inanmak istedi ama diğer yarım ise çocukluğum için inanmak istemedi.
"Ama cenazelerine gittik" dedim zorlukla.
"Evet, daha inandırıcı olması içindi" yutkunamadim.
"İyiler mi?" Diye sordum zorlukla.
"Bunu ben bilemem" dedi.
"Ama sen nasıl amcamın yardımcısı oldun ki?" Diye sordum.
Hemen cevap verdi; "Ben onur ile senelerdir arkadaştım ve babası da bu yüzden bana güvendi, seninle sevgili olduğumda olayları bilmiyordum ama olayların içine girince hepsini tek tek öğrendim. Öğrenince onlara ihanet edeceğimi biliyorlardı ve bu yüzden öğrenince seni onlara götürmek yerine öldürmem istendi ama ben yapamadım"
Şokla ona baktım, öğrendiklerim benim için çok ağırdı.
"Ben sadece 8 ay içinde seni amcana götürmek için görevlendirdildim" kalbimin sızladıginı hissettim. "Sana aşık olmuştum"dedim, hiç düşünmeden. Onun yemyeşil gözlerindeki yıkılmayı gördüm.
"Ben sana yıllardır aşığım zaten" dedi.
Bir süre sindirmek için durdum, ilk konuşan yine o oldu.
"Aileni kurtarmalıyız ve onları da hapise attırmalıyız ama nasıl yapacağımız hakkında hiç bir fikrim yok" bir süre düşündüm ve aydınlanma yaşayıp ona baktım.
"Masal" dedim ama o anlamaz gözlerle bana baktı.
"Masal beni kurtardı, o gördü, bize yardım edebilir" dedim hızla.
Ama o ise bunu bilmiyordu ve şaşkınlıkla bana baktı.
"Ama kızı nasıl bulacağız ki?" Dedi Meriç.
"Sana tokat attığımda gelen kız hep tanıdık gelmişti, adı da Masal'dı, belki odur?" Diye sordum umutla.
"Peki kızı nasıl bulacağız?" Diye sordu Meriç, umutsuzluğa kapılmaya başlamıştım bile.
"Buluruz ya" dedim çaresizce, sonra ise "benim anlattıklarım yetmez mi? Şikayetci olalım" dedim ısrarla.
"Asla böyle bir hata yapma, kanıtımız yok bu yüzden polis hiç bir şey yapmaz ve amcan öğrenir" dediginde çaresizce ona baktım, iç çekip sindirmeye çalıştım.
"Tamam, ilk önce iyileş" dedim sessizce.
"Üniversiten ne olacak? Gitmelisin" dedi.
"Dondururum, sonra giderim" diye cevapladım.
Bir kaç saat sonra;
Bir kaç saat geçmişti ve polisler bende olduğu gibi uçurumda olan olay için Meriç'i de sorguya çektiler, amcam ile bir şey demedik. 1. Ay
1 ay boyunca bizim lisenin yanındaki üniversitede o kızı aradım ama nafile, boşuna aradığımı biliyordum.
Meriç'i ziyarete gittim ve o konu hakkında konuşmak istedim, odasına girip oturdum ama benden hemen sonra bir erkek odaya girdi "Ben Aras" dediginde Meriç hızla doğrulup Aras'a şaşkınlıkla baktı.
22 yaşlarında, koyu kahverengi saçları orta boyda ve düzdü, koyu kahverengi gözleri bizi inceliyordu, hafif kemerli burnu vardı, biraz esmer tenliydi, uzun ama biraz zayıf bir erkekti.
Meriç'in bakışları Aras'ı tanıdığını belli ediyordu.
"Neden buradasın?" Diye soran Meriç'e baktım.
"Yardım icin" dedi aras.
"Ne?" Diye, sordum şaşkınlıkla.
Şaşkınlığımı görünce kendini açıklamak istedi; "Onurun kardeşiyim ben, size yardım edebilirim" dedi.
İçimde bir ümit yeşerdigini hissettim ve ümit ile ona baktım.
"Araş, sen misin? Sen de oradaydın, seni hatırlıyorum" dedim heyecanla.
"Evet benim, Maria" anında be yapabileceğimizi düşünmeye çalıştım.
"Aras, Masal'ı hala tanıyor musun? Beni o kurtarmıştı, o bize yardım edebilir" dedim.
"Yardım edemez" dediginde yüzünde tuhaf bir ifade vardı.
"Ne?" Dedim şaşkınlıkla ve ekledim.
"Neden edemesin ki?" Diye sordum Bu sefer.
"Masal hafızasını kaybetti, o zamana dair hiç bir şey hatırlamıyor" dediginde kız için üzüldüm, Meriç ise "siktir" dedi ve öfke ile Meriç'e baktım.
"Gel otur da konuşalım, uzun sürecek" dedi Meriç, Aras'a.
Aras gelip yanımdaki sandalyeye oturdu.
Dayanamayıp Aras'a "Neden bize yardım ediyorsun ki? O senin abin" diye sordum.
"Abim olabilir ama sonuçta suçlu" diye yanıtladı.
"Peki ne yapacağız?" Diye sordu Meriç.
Bir süre düşündük ama bir şey bulamadık.
En sonunda ise numaralarımızla "kurtuluş gurubu" adındaki gurubu kurduk.
İki ay sonra kasım;
Artık iki ay geçmişti ama ne doğru düzgün bir kanıtımız ne de doğru düzgün bir planımız vardı.
Meriç biraz daha toparlanmıştı ama tamamen iyileşmemişti.
Onur hakkında biraz daha bilgi edindik ama hala yeterli değildi.
Onur uyuşturucu bağımlısıydı ve hastanede tedavi alıyordu, zaten bu yüzden hastanede karşılaşıyorduk.
Ben küçükken uyuşturucu krizi geçirip mi bana saldırdı ki?
İki ay sonra ocak;
Şu anda iddiaya gireli 2 sene olacaktı. Artık 20 yaşına girecektim bile.
Ben 24 mayıs 2024'de iddiayı kaybetmiştim.. eğer bebeğim dogsaydı 1 yaşına girmesine 1 ay kalırdı.
Meriç'e baktım, bilesydi vicdan azabı ceker miydi?
Meriç ile aramız asla çok kötü değildi, ama asla da eskisi gibi değildi, asla da olmazdı.
1 ay sonra (14 şubat)
Meriç neredeyse tamamen iyileşmişti, yine onun evinde kalıyordum çünkü bana zarar gelmesini istemiyordu.
Önümde duran pastaya baktım, yanan mumlara, gözlerim dolmuştu, kapı sesi ile Meriç'e baktım, beni görünce şaşırdı ve anlam vermeye çalışarak bana baktı, daha sonra ise "kendi sevgililer gününü kutlayan ilk kişi sensin" dedi gülerek.
"Sevgililer günü için değil ki" dedim burnumu çekerek.
"Eee senin doğum günün degil" dedi bu sefer.
"Degil" dedim sadece, gözlerimdeki yaşlar benimle savaşıyordu.
"Benim doğum günüm de degil" dedi bu sefer.
Sessizce yine "degil" dedim.
"Eeee o zaman kimin doğum günü?" Dedi, anlamaya çalışırken.
Demek istemedim ama ağzımdan laflar döküldü "ölen bebegimizin" dedim zorlukla
|
0% |