@meleklerucar
|
Ayağımın açısından kıvranırken çocuklar etrafıma toplandı.
Miraç'a baktım ve "telefonumu getir" dedim.
Miraç hemen koşup telefonumu aldı ve bana getirdi.
112'yi ardım ve beklerken de çocukların velilerini çağırdım ve veliler gelip çocuklarını aldılar, halimi hatırımı sordular ve yapacak bir şey olup olmadığını sordular.
Tabi Meriç de geldi, koşarak geldi ve hemen ayağıma baktı.
"Kırık gibi mi?" Diye sordu.
"Sanırım" diye mırıldandım.
Endişeyle bana baktı, sonra ise hiç bir şey demeden ve bacağıma dikkat ederek beni kucaklayıp okulun önüne taşıdı, az sonra ambulans geldi ve beni aldılar.
Hastaneye gittik, röntgen çekildi, kırık olduğu tespit edildi ve sargıya alındı, her şey çok hızlı gelişti.
En sonunda kendimi Miraç'ın evinde buldum, Miraç yüzünden olduğu için sorumlu hissettiğini ve itiraz edemeyeceğimi söyledi, bana bakmak istedi.
Zaten kimsem yoktu ve reddedemezdim.
Evdeyken yatakta uzanıyordum, sırtıma yastık koymuştu ve rahat olmamı sağlamıştı.
Miraç bin kere özür dilemisti ve etrafımda dönüyordu.
Meriç elimde yemek dolu tepsi ile yatak odasına geldi ve tepsiyi kucağıma koydu.
Uzanıp kucagımdaki yemeyi yemeye başladım.
____________ İlk gün çok fazla aktivite ve bir şeyler denedim ama yine de o kadar sıkıcı geçti ki.
2. Gün biraz daha alışmaya başlamıştım artık ama yine de çok sıkıcıydı çünkü asla yürüyemezdim.
Mecbur olarak arada canım sıkılınca Meriç ile konuşmam gerekiyordu.
_________________
2. Gün de bol sohbet ve gülüşmeler ile geçti.
_________________ Artık 4 gün olmuştu ve duş almam gerekiyordu, duş almayalı ise 1 hafta olmuştu.
Telefonda bir şeyler ile uğraşan Meriç'e baktım.
"Meriç artık duş almam lazım" dedim, daha doğrusu çekingen şekilde mırıldandım.
Meriç kafasını kaldırıp bana baktığında ve algıladıgında donup kaldı.
Tek başıma duş alamazdım.
Yutkundu ve bir şeyler geveledi, düşünmeye çalıştı.
"Tamam en ilk lavaboya gidelim de ne yapacağımıza bakarız" dedi en sonunda ve bana doğru yürüdü.
Yine beni kucağına aldığında bir kolumu boynunun arkasına doladım ki düşmeyeyim.
Lavaboya gelince dikkatli şekilde beni kapağı kapalı olan klozete oturttu.
"Üstünü çıkarabilir misin?" Diye sordu.
"Evet ama sadece üstümü, altımı çıkartamam" dedim.
Biraz düşündü "üstünü cıkartsan bile tek yıkanamazsın"
Yutkundum, beni görmesini istemedim ama mecburdum.
Gözlerimi kaçırdım.
"Yardım edebilir miyim" dedi, nerdeyse fısıldadı, o da cekiniyordu ve bu durumdan memnun değildi.
"Mecbur" dedim sadece, onaylayarak kafasını salladı.
Üstümdeki kazağı ve südyeni çıkarttım, bu sırada bana bakmak yerine boş boş etrafa baktı, pijamami ve ic çarmaşırımı da sıyırabildigim kadar sıyırdım ama sonrasını indiremedim.
"Meriç" diye mırıldandım, sadece yüzüme baktı, yüzüme odaklandı.
"Efendim" dedi.
"Yardım eder misin?" Diye sordum.
"Tabii ki" diyip yanıma yürüdü, eğilip pijamayı dikkatli şekilde çıkarttı ve iç camaşırımı da.
Şimdi karşısında tamamen çıplak ve savunmasız kalmıştım, huzursuz hissediyordum.
Yine de pijamayı çıkartırken sadece pijamayı bakmaya özen gösterdi.
Beni tekrar kucağına aldı ve duşakabine soktu, oradaki sandalyeye dikkatli şekilde oturttu.
Suyu ayarladı ve açtı.
Suyun beni ıslatmasına izin verdi.
Islandıgımda şampuanı aldı ve eline döktü, sonra ise Saçlarıma sürmeye başladı, ovaladı.
Saçlarıma zarar vermemek için o kadar nazik ve dikkatli davranıyordu ki.
En sonunda saçlarımı duruladı ve vücudumu köpüklemeye geçti.
Vücuduma dokununca içime bir ürperti girdi.
Sıcacık eli ve şevkatli dokunuşu şaşırtıcı derecede nazikti.
Çok utanıyordum ama yine de o ifadesizdi.
Sanki bundan hiç etkilenmiyordu.
Eğer başka birisi olsaydı bu halimden anında faydalanmaya çalışırdı, ama o yapmamıştı, yapmazdı.
Meriç asla böyle birisi değildi.
Belki kendi bebegini bilmeden bile olsa öldürür ve benim kafama silah dayandı ama benden faydalanmazdı, değil mi?
İç çektim, Meriç kafasını kaldırıp bana baktı.
"İstemediğin bir yere mi dokundum?" Diye sordu, masum sorusu içimi eritti.
Nasil bu kadar düşünceli olabilir ki?
"Hayır, sorun yok" dedim.
"Peki" diyip işine geri döndü.
Bir süre sonratamamen duş aldığımda suyu kapattı ve bana havlu sardı.
Tekrar kucağına alıp yatağa götürdü ve üstümü giyeme yardım etti.
Sonra ise ilk zamanlardaki gibi saçlarımı tarayıp kuruttu, ağlamak istedim Ama kendimi tuttum.
En sonunda kendimi rahatlamış hissettim ve yatağa gömülüp uyuyakaldım.
_________________________________________
Meriç ile kalmaya başlayalı neredeyse 1 ay olmuştu ve nerdeyse iyileşmiştim, bu sırada fark ettiğim 2 şey vardı;
1. Kesinlikle Meriç'i çok özlemiştim ve ne kadar kabul etmek istemesem bile belki de hala ona aşıktım.
2. İse Ay çiçekleri sadece güneş olunca açarlar ve yüzlerini ona dönerler, ğüneş gittiğinde ise solarlar.
Ben ay çiçeğiyim, Meriç ise güneş.
O Olmadan yaşayamam.
_________________________________________
Öğretmen olarak 4 ay oldu, yani Meriç'in evinden ayrılalı 2 ay olmuştu, Meriç ile görüşmeye devam ettik, ama içimdeki hisleri artık bastıramıyordum.
Ne kadar hoşlansam bile bana yanaşmaya çalışınca ve ya iltifat edince hemen Meriç'e ters davranıyorum.
Elimde değil ki...
Onu affettim mi ki hala konuşuyoruz? Buna ben de emin değilim, onu affedersem ölen bebegimize ihanet olur muydu?
Evet onu affedebilirdim ama olanları asla unutamazdım, zaman acısını dinirirdi ama geçirmezdi.
Bu arada Güneş'i sınıfa aldım, 4 yaşında olmasına rağmen diğer öğrencilere uyum sağlayabiliyor.
Bir de Güneş'in annesi ünlü bir youtubermiş, youtube'de 8M aboneleri varmış.
Elisa ile iyi anlaştık ve arkadaş olduk, ama hala onu nerden tanıdığımı bilemediyorum.
Aynı şekilde o da bana çok tanıdık olduğumu söylüyor ama bir türlü çözemedik.
Masal ile de arkadaş olduk ama kız hala çok kötü, gerçi böyle bir durumu öğrenince insan nasil iyileşir ki?
_________________________________________
İlk ogretmenik yılım bitti, çocukları mezun ettim ve akşam ise veliler ile biz parti verdik.
Tabi bu veliler içinde Meriç ve elisa da var hatta elisa'nın arkadaşı Zümrüt'de var.
Elisa daha çok kocası ve zümrüt ile takılırken biz de Meriç ile takılıyorduk.
İçki vardı ve herkes deli gibi içiyordu, sadece zümrüt içmek istemedi.
Deli gibi dans edip kahkaha atıyordum, Öğretmen olup 1 yılı anlatmayı kutluyordum.
Meriç daha çok beni izliyordu, arada küçük ve sarhoş saçma sohbetler dönüyordu.
Gün sonunda artık yürümeyi bırak ayakta bile duramıyordum.
En sonunda Meriç'in göğsüne yıkıldım ve sonrası kesik kesik.
Beni kucağına alması, mekandan çıkartması, arabaya bildirmesi, arabanın durması, yol kenarına kusmam ve kusarken Meriç'in saçlarımı tutması, eve varmamak.
Sonunda eve varınca Meriç beni yatağa itti ve yatağa yıgıldım.
Öfkeyle iç çekti ve gömleğini çıkarttı,ne yaptığını anlamadım ama gözlerim vücudunda gezindi, içimin yandığını hissettim.
Bana doğru yürüdü ve "Neden bu kadar sarhoş oldun sanki" diye isyan etti.
"Sarhoş değilim ki" diye itiraz ettim.
"Degil misin?" Diye sordu.
"Evet, baksana dediklerini gayet anlıyorum, sarhoş olsam anlamam değil mi?" Diye sordum bilmiş bilmiş.
Ufak bir kahkaha attı ve yanıma oturdu,gosleri vücudumda gezindi.
"Bu kıyafetlerle rahat uyuyamazsın, üstünü degişelim" dedi.
"Bana kıyafet ver ben değişirim" diye yanitladim.
"Sarhoş sarhoş yapabilicegini sanmıyorum" diye yanıtladı.
"Yaparım" diye cıkıştım.
Ayağa kalktı ve kıyafetler bulup yanıma geldi.
Yanıma koydu ve arkasını döndü.
Elbiseye baktım eteklerinden yukarı cekistirdim ve çıkartmaya çalıştım, çabaladım ama nafile.
Hic bir şekilde yapamadım, en sonunda elbise ile sıkıştım ve boğuldum, öfkeyle bağırınca Meriç arkasını döndü ve halimi görünce kahkaha attı.
Yanıma geldi ve "ee soyabilir miyim o zaman?" Diye sordu.
"Sen de beni soymaya ne heveslisin ya, hep beni soyuyorsun" diye yanıtladım.
"Başkasını mı soyayım?" Diye sorduğunda gözlerim genişledi ve içimde kıskançlık kaynadı.
"Hayır, başka kimseyi soramazsın! Anladın mı?" Diye bağırdım.
"Anladım güzelim anladım" dedi Gülümserken ve uzanıp beni elbiseden kurtardı, sonra ise yanıma koyduğu elbiseleri giydirdi,ama bunları yaparken gözlerimi dudaklarından alamıyordum.
En sonunda biraz geri çekilince dudaklarına baktığımı gördü, yutkunurken boynunun hareketini gördüm.
Ben de ne olduğunu anlamadan ani şekilde ona yaklaşıp dudağına yapıştım.
|
0% |