@meleklerucar
|
6. Ay; O kadar fazla yiyordum ve o kadar fazla kilo alıyordum ki moralim bozuluyordu.
Karnımı seviyordum, güzel gözüküyordu ama yine de 6 aylık olmama rağmen biraz daha büyüktü.
İç çektim ve somurttum.
"Ne oldu?" Diye soran Meriç'e baktım.
"Hiç" dedim sadece.
"Söyle hadi" diye ısrar etti.
"Çok kilo aldım kendimi çok cirki-" anında sözümü kesti.
"Sakın bunun devamını getirmeye kalkma, sen bizim bebegimizi taşıyorsun, daha da güzelleştin."
"Ben öyle düşünmüyorum" dedim.
"Asla öyle değil Maria" dedi sonra ise diz çöktü ve dudaklarını karnıma bastırdı, istemsizce biraz yumuşadım ve gülümsedim.
"Senin her zerrene aşığım, isterse sonsuza kadar sürsün her zerreni öperek bunu kanıtlayabilirim ayçiçegim." Dedi, gülümsemem genişledi.
"Bu bebek ikimizin bebegi, bizden oluşan bir canlı, bizim parçamız, yani onun kalbini bile biz oluşturduk, o çok değerli, onun senin vücudunda yaptığı her değişim de çok degerli" dedi.
İç çektim ve onu ayağa kaldırıp sarıldım.
Uzun süre sarıldık, hamilelikten olsa gerek duygusal değildim ama çok stresliydim.
Sürekli gergindim ve her şeye patlayacak durumdaydim.
_________________________________________ 7. Ay; oturdum ve karam şarkısı ile bebeğe aldığımız kıyafetleri katlyordum, sonra ise yerine yerleştiriyordum.
Kapı sesini duyunca Meriç'in ve Miraç'ın eve geldiğini anladım.
Ayak sesleri hemen hızlandı ve odaya doğru koştu, ben Miraç koşuyor sanarken odanın başında Meriç'i görünce şaşırdım.
"Hemen kapat o şarkıyı" dedi öfke ile.
"Ya sabr" dedim, zaten patlamaya yer arıyordum.
"Çocuğumuz kara doğacak kapat şunu!" Tüm öfkem gitti ve kahkaha atmaya başladım, Meriç geldi ve telefondan şarkıyı hemen değişti.
"Bu şarkıyı sana yasaklıyorum" dedi, somurttum ama kavga etmek istemedim.
"İş yapmayı da sana yasaklıyorum" diyince şaşırdım.
"Ama oturarak çamaşır katılıyorum sadece" dedim.
"Olsun, hiç bir iş yapma zaten çalışıyorsun" dedi ve ekledi "Allah korusun çocuk duşer" dedi.
Bi korktum ama "7. Ayda mi düşecek?" Diye sordum.
"Olabilir,neden riske atalım ki?" Dedi.
İç çektim.
"Tamam, elimi hiç bir şeye sürmeyecegim." Dedim.
"Söz mü?" Diye sordu.
"Söz" dedim.
Gülümsedi ve yanağımı okşadı.
_________________________________________
8. Ay; karnım o kadar büyümüştü ve kilo almıştım ki baya şişmanlamıştım.
Moralim çok bozuluyordu, artık kendimi aç bırakmaya başladım ama bunun bebeğe zarar vereceğine de korktum.
Meriç duşa girince telefonu benim yanımda kalmıştı, telefonuna ard arda bildirim gelince kaşlarımı çattım ama yine de bakmadım, sonuçta ona güveniyordum.
Bildirimler ekranda gözüktüğü için gözüm ekrana kaydı, bir kadının yazdığını fark ettim. WhatsApp'dan yazmıştı.
Yine de Meriç'e güveniyordum, sonuçta şifresi falan her şeyi bende vardı, ayrıca o asla öyle birisi degildi.
Merhametli, sadık, şevkatli, anlayışlı birisiydi ama asla öyle birisi değildi. Yani en azından ben öyle tanıyordum.
Dayanamadım ve telefonu alıp şifreyi girdim hemen bildirime tıklayıp okumaya başladım.
Betül; "Yarın restoranta geliyorsun değil mi?"
"Cevap bekliyorum..."
"Daha önce demiş miydim? Sensiz günler çok sıkıcı oluyor"
"Yarın izin kullanacağını duydum da o yüzden sordum"
"Aslında izin kullansan ben de kullanırım takılırız, ne dersin?"
Donup kalmıştım, telefonun ellerimde titredigini hissettim, yanağım ıslanmaya başladı, nefesim daraldı.
Acaba gerçekten beni aldatır mıydı? Başka neler konuştular da silindi ki? Ben bunları görmesem Meriç nasıl cevap verirdi?
Başka ne konuştuklarına bakmak isterdim ama silinmişti.
Meriç beni aldatıyor mu? Başka hiç bir şey düşünemez oldum.
Ama benim tanıdığım Meriç bunu yapmazdı.
"Ama senin tanıdığın Meriç kafana silah dayayıp bebegini de öldürmezdi Maria" dedi kafamdaki diğer ses.
Yutkunmaya çalıştım, delirmek üzereydim.
Göz yaşlarımı tutamıyordum.
Kızın profil fotoğrafına dokundum ve önüme çıkan fotoğrafı iyice inceledim.
Kısa siyah saçlı, mavi gözlü, kırmızı rujlu, küçük ve güzel burnu olan, makyaj yapmış, kısacık elbisesi ile fiziğini güzel gösterecek şekilde poz vermişti.
Yutkunamadım, karşıda duran aynadan kendime baktım; dağınık saclarım, her yeri şişmiş yüzüm, mor göz altlarım, sivilcelerim.
Vücuduma baktım; kocaman karnım, kilolu vücudum.
Artık güzel değil miydim? Zaten kendimi güzel bulamıyordum. Ona yeterli gelmiyor muydum? Kendimi çok yetersiz hissetmeye başlamıştım.
Hemen WhatsApp'dan çıktım ve instegram'a girdim.
Kızın ismini arattım ve ne yazikki buldum, takipleşiyorlardı.
Kızın postlarina baktım, gerçekten güzeldi.
İç çektim, göz yaşlarım durmuyordu, telefonu Bulanık görüyordum.
Mesajlaşma kısmına girdim ve baktım.
Kız neredeyse Meriç'in her hikayesine ateş atmıştı, beğenmişti.
Ama bizim Meriç ile postumuz vardı; hem evlenmeden önce sevgiliyken, evlenirken, ben hamileyken fotoğraflarımız vardı, peki ya neden evli olduğunu bildiği halde yavşıyordu?
Tüm sayfalardan çıkıp telefonu yerine koydum, yatağa yayıldim ve ağlamaya devam ettim.
Uyumadan önce son duyduğum şey kapı sesiydi, Meriç banyodan çıkmıştı.
_________________________________________
Uyandığımda evden güzel yemek kokuları geliyordu, hemen karnım acıktı.
Zar zor yataktan destek alıp ayağa kalktım ve karnımı tutup yavaş yavaş mutfağa yürüdüm.
Meriç ve Miraç oturmuş yemek yiyorlardı.
İlk Miraç beni gördü ve gülümsedi "merhaba" dedi.
Gülümsemeye çalıştım ve "merhaba" dedim, ama sesim kısık çıktı.
Meriç'de bana baktı.
"Gelsene sofraya" dedi.
Çok açtım ama yemek yiyemezdim.
"Aç değilim" diye mırıldandım.
"Ama sen hep aç oldurdun" dedi.
"İştahım yok" diye yanıtaldım.
Gözlerine endişe bulaştı. "Hamilelikten falan mı, yani normal mi yoksa değil mi? Bence yine de bir hastaneye gidip doktora görünelim hadi" dedi, kalkıp bana doğru yürürken.
"Sorun yok, sadece yemek istemiyorum" diyip geçiştirmeye çalıştım.
Hala çok endişeli gözüküyordu, dizlerinin üstüne çöktü ve karnıma baktı.
Elini uzattı ve karnıma dokunmak istedi ama geri çekildim, bana dokunmasını istemedim.
Acaba o kadına da dokunuyor muydu? Neler yapıyorlardı? Yutkundum.
Kaşlarını çatıp bana baktı, neden dokunmasına izin vermedim anlam veremedi.
"Neden dokunmama izin vermiyorsun?" Diye sordu.
"Bilmiyorum, öyle bir anda" diye cevapladım.
Tekrar elini uzattı ve karnıma koydu, yüzü anında yumuşadı ve şevkat doldu.
"Seni çok seviyorum kızım" dedi.
Karnımda bir hareketlenme oldu ve yutkundum, sanki babasına cevap verdi "Ben de seni seviyorum baba" dermişcesine.
Yutkundum ve iç çektim.
Karnımı biraz okşadıktan sonra ayağa kalktı ve tekrar masaya yürüdü "Tamam, yemek istemiyorsan yeme ama sonra yiyeceksin, anlaştık mı?" Diye sordu.
Yemeyecektim ama yine de kafamı salladım ve onayladım.
Akşamın geri kalanı boyunca gerçekten de yemek yemedim, Meriç uyuduğu için bunu fark etmedi ama fark etse bile yemezdim.
Oturmuş TV izlerken karnıma atılan tekme yüzünden karnıma ağrı girdi, kendimi suçlu hissettim.
Belki de açtı ve tekme atıp yemek istiyordu, ama yine de yemek yiyemezdim, daha çok kilo alamazdım.
________________________________________
Uyandığımda yanımda Meriç yoktu, kaşlarımı çattım, saate baktım; 08.00 işe gidiyorsa bu saate gitmesi normaldi ama ya gerçekten de izin isteyip kız ile buluştuysa?
Açlığımı hiçe saymaya çalıştım ve zar zor yataktan kalktım, dolaba doğru yürüdüm ve güzel bir elbise seçtim.
Üstümdekinleri çıkarttım ve elbiseyi giymeye başladım ama çok kilo almıştım ve elbiseyi giydmiyordum, bir kaç güzel elbise daha denedim ama hiç birisini giyemedim.
Oturup ağlamaya başladım, kendimi iğrenç bir ayı gibi hissettim,o kız ise güzel ve zarif bir kuğuydu, tabii benim yerime onu seçerdi.
Yanağındaki yaşları silip ayağa kalktım ve bana olan herhangi bir kıyafeti giyindim, makyaj masasına oturdum ve makyaj yapmaya başladım, ne kadar makyaj yaparsam yapayım kendimi bir türlü beğenemedim.
Gözlerim tekrar doldu ama kendimi tuttum, tekrar ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm ve evden dışarı çıktım.
Zaten Meriç'in çalıştığı restorantı bildiğim için oraya gidecektim.
Araba olmadığı ve uzak olduğu için otobüse binmem gerekiyordu.
Otobüse binip kart bastım ve ilerledim ama ayakta kalmıştım, zaten çok açtım ve bayılacak gibi hissediyordum.
Karnımı tuttum, birisinin bana çarpmasınadan ve ya ezmesinden korktum.
Önümde duran hamileler ve yaşlılar için olan yere baktım, iki tane genç erkek oturuyordu.
"Ben oturabilir miyim?" Diye rica ettim.
Erkek ilk önce bana baktı, küçümseyerek beni süzdü.
"Ben mi sana işi pişir dedim?" Diye sordu sırıtarak.
Onun yerine ben utandım.
"Saygısız" diye çıkıştım, zaten sinirliydim.
Bir çok insan bize dönüp baktı.
Sonra ise herkes kendi kendine veya yanındakine konuşmaya başladı "Hamile kadına dediğine bak hele" "saygı kalmamış bu devirde" "erkek işte ne beklersin!" "Kadına bir şey olsa kul hakkını nasıl kaldıracak bu?" "Ay Yüzsüze bak!" Bir çok şey duydum.
Bunlara erkek sinirlenmiş gibi gözüküyordu.
"Çocuk yapacak imkanınız varsa araba alacak imkanınız da vardır değil mi?" Diye cıkıştı bana.
"Zaten arabamız var! Sadece şu an yok" Neden bunu açıklıyorsam.
"Abla git işine be!" Dedi bu sefer.
Öfke ile iç çektim.
"Senin hamileye ya da yaşlıya benzer bir halin yok bence, neden bizim için olan yere oturuyorsun ki!?" Diye sordum.
Çocuğun öfkesi iyice kabardı, çünkü haklıydım.
"Ruhum yaşlı be sanane" dedi.
İnsanların çocuğa dediği şeyler çoğalınca ayağa kalktı, arkadaşı da ayağa kalktı ve mecburen otobüsten indiler.
Hemen yerime oturdum ve rahat bir iç çektim.
Bir kaç durak sonra ayağa kalkıp indim ve restoranta yürümeye başladım.
Restoranta geldiğimde etrafından yanına doğru gittim ve mutfak camından içeri baktım, Meriç içeride ise çalışıyordu ama içeride değilse kız ile bulunmuştu.
Mutfağa bakınca gözlerim irileşti.
İçerideydi ama yanında o kız vardı, donup kaldım.
Kız Meriç ile konuşup onunla flört ediyordu, bulaşık yıkıyorlardı.
Donup kaldım, yutkunamadim, gozlerim doldu.
Gerçekten de beni aldatıyor muydu?
İç çektim ve kendime gelmeye çalıştım.
Yürüdüm ve restoranın önüne geçtim, içeri girip ona hesap soracaktım ama açlığım çok kötüydü, karnım ağrıyordu.
Karnımı tutup içeri girdim,hızla yürüdüm ama gözlerim kararmaya başladı, bir yere tutunmaya çalışırken geriye doğru düştüğümü hissettim, her yer kararken çığlık sesi duydum ama sertçe yere düşmeden birisinin beni tuttuğunu hissettim.
_________________________________________ Gözlerimi açtım, Bulanık görüyordum ama Meriç'in yanımda olduğunu hissettim.
Zar zor haraket ederken elim karnıma gitti, zar zor dudaklarımı hareket ettirdim ve fısıldadım "bebek?" İlk sorduğum şey bebegim olmuştu.
Zaten Meriç'in yanımda olduğunu hissetmiştim "ikiniz de iyisiniz" dedi.
Rahatladıgımı hissettim.
"Neden kendini böyle aç bıraktın? Ya size zarar gelseydi!?" Diye sordu.
Yutkundum, dudaklarımı yalayıp ıslattım.
"Beni aldattığını biliyorum" dedim halsizce.
Donup kaldı "ne?" Diye sordu.
"Beni aldattın." Dedim emin bir şekilde.
Hayal kırıklığı ile bana baktı, neredeyse ona inanacaktım.
"Seni asla aldatmam, bu da nerden çıktı!?" Diye sordu.
"Gördüm" dedim sadece.
"Lütfen susma, anlat şunu" dedi ısrarla.
"Gördüm işte Betül ile seni" dedim.
Yüzü ilk önce aydınlandı sonra ise öfkelendi.
"Betül mü? O kız mı? O bizim restorantta stajyer,bana çok yaklaşıyor, zaten rahatsız oluyorum ama asla dinlemiyor, diğer yetkililere de söyledim staj yerini degişecekler" dedi.
Ben hiç bu şekilde düşünmedim, ama haklıydı, Meriç beni aldatmamıştı sadece kız Meriç'e takıntılıydı.
İçimin rahatladigini hissettim.
"Kendini çirkin hissetmene gerek yok, bana göre tek güzel sensin, gözüm başkasını görmez" dedi ve ekledi "ama bir daha asla böyle bir şeye kalkışma, ikinize de zarar gelebilirdi, çok korktum" dedi.
"Özür dilerim" dedim.
Egildi ve alnımı öptü.
_________________________________________
Zümrüt bana ziyarete gelmişti, kıyafetler ve oyuncaklar da getirmişti, karnımı okşayıp seviyordu, bol giyinmesine rağmen karnı biraz belli oluyordu, o da mı hamileydi? "Çocuk düşünmüyor musun? Aslında çocukları çok seviyorsun" diye sordum.
Yutkundu, gülümseyen suratı soldu, karnımdaki eli duraksadı ve dondu.
"En azından şu an değil" diye geçiştirmeye çalıştı.
Korktuğunu fark ettim, yüzünden ve ifadelerinden, ama anlatmak istemiyorsa zorlayamazdım.
"Aslında benimkine yaşıt arkadaş iyi olurdu, biliyorsun güneş 5 yaşında" dedim.
Yutkundu. "Ben korktuğum için istemiyorum" dedi.
"Biliyorum ama neyden Korkuyorsun, dogumdan mı?" Diye yanıtladım.
"Her şeyden korkuyorum" diye yanıtaldı, pek anlamadım.
"Nasıl yani?" Diye sordum.
"Travmam var; hamilelikten, dogumdan ve anne olmaktan korkuyorum" dedi.
Hala tam olarak anlamadım ama biraz anladım, taciz edilmiş olmalıydı.
Yutkundum, ne kadar kötü şeyler yaşamış olmalıydı ki bu kadar korksun.
"Bence yine de isterdin" dedim.
"İsterdim" diye mırıldandı.
İstiyordu ama korkuyordu, hem de çok korkuyordu.
_________________________________________ 9. Ay;
Artık 9 aylık ve 1 haftalık olmuştum, ama yine de doktor doğuma daha var demişti, bebek gelmek istememişti.
Artık kendimi aç bırakmıyorum, yiyorum.
Çok kilo alıyorum çok şişmanladim ama yine de kendimi aç bırakmadım, çünkü Meriç benim kendim ile barışmamı sağlamıştı, Artık kendimi seviyordum.
Sezaryen istedim çünkü normal doğum bana çok korkunç geliyordu.
Kendimize atıştırmalık bir şeyler hazırladık ve her ay yaptığımız gibi bir çizgiflim seçtik,bu sefer seçtiğim çizgiflim arı maya oldu çünkü küçükken neredeyse bu çizgiflim için ölürdüm.
Çizgiflimi açarken aklıma küçüklüğüm geldi ve anlatmaya başladım;
20 yıl öncesi; 2009
Annemler ile avm gezerken bir teknoloji mağazasının önünde televizyonlarda en sevdiğim çizgiflim olan arı maya vardı, hemen annemin elini sıkıca tuttum ve onu durdurdum.
"Ayı maya! Ayı maya işliçem! Teyeyişyonda vay işliçem!" Diye tutturdum, ayaklarımı yere vurdum ve direndim, babam öfkeyle iç cekti ve anneme sert sert baktı.
Yanıma doğru bir erkek koştu,dalgalı uzun saçları neredeyse gözlerine gidiyordu, yemyeşil gözleri benimkinlere bakıyordu. Anne ve babası da çocuğun peşinden benim yanıma geldiler.
Yeşil gözlü çocuk anneme baktı ve "bırakın izlesin işte, biz çocuğuz başka ne yapacağız ki?" Diyerek ikna etmeye çalıştı.
Yanıma gelen erkekten daha da güç aldım ve kendimi anında yere attım, ayaklarımı yere vura vura çığlıklar attım. "AYI MAYA! AYI MAYA İŞLİÇEM!" Bir yandan da numaradan ağladım.
Numaradan ağladığım için çocuğa bakıp gülümsedim ve göz kırptım ama belli etmedim.
Babam sinirden köpürürken annem onu ikna etmeye çalıştı ve babam en sonunda öfkeyle bir sigara yakıp dışarı doğru yürüdü.
Bununla bana istemeseler bile izin verdiklerini anladım ve oturup televizyonu izlemeye başladım.
Yanımdaki erkeği çekiştiren annesini görünce onun gitemisni istemedim,onunla çizgiflim izlemek istedim, hemen çocuğun beline sarıldım ve tekrar ağlayıp bağırmaya başladım.
"O da kalşın! Beyabey işliyeyim!" Dedim.
Ona o kadar sıkı yapıştım ki beni ayıramadılar, en sonunda mecburen çocuğu da bıraktılar ve oturup televizyonu izlemeye başladık, orada o tanımadım yeşil gözlü erkek çocuğu ile birlikte cizgifilim izledim.
Şimdiki zaman;
Bunları anlatırken arı maya çizgiflimini açıyordum, Meriç'in "O çocuk bendim" demesi ile dondum.
Hemen ona dönüp baktım ve "ne, bu nasıl tesadüf ya ?" Diye sordum.
"Hatta o gün eve gittiğimde amcam beni öldüresiye dövmüştü" bu sözleri boğazımda düğümlendi.
Yutkunamadim, ellerim karnıma gitti.
Amcam mı? Amcası mı?amcası ne alaka.
Kaşlarım çatıldı, "amcan mı?" Diye sordum.
İç çekti ve "evet" dedi.
"Ama nasıl?" Diye sordum.
"En iyisi en baştan anlatayım sana" dedi.
Kafamla onayladım ve devam etmesini bekledim, yürüyüp yanına oturdum.
"Annem 13 yaşındayken evlendirilmiş ve kocası ile görücü üsülü evlendiler, birbirlerini pek sevmemişler,kocası da kısırmış ve annemi hamile bırakamamış ama tabii o dönemde kadına suç atılmış, hamile kalamıyor diye.
annemin kaynı, yani benim amcam anneme tecavüz etmiş, zaten kimse anlamaz ve inanmaz diye. Ama annem hamile kalmış, hem de 14 yaşında, küçücükken. Tabii anneme kimse inanmamış eşini aldattı diye dövülmüş, küçücük yaşta beni doğurmak istememiş ve beni düşürmek için çok çabalamış ama olmamış." Derin bir nefes aldı ve devam etti:
"Annem beni doğururken ölümden dönmüş, tabii eşi ile boşanmış ama amcam bize bakmak zorunda kalmış, Annem tabii ki çocuk yaşta anne olmayı ve o şekilde anne olmayı asla kaldıramadı, beni defalarca öldürmeye çalıştı, sokaklara bıraktı ama ben kendi kendime bir şekilde büyüdüm." Dedi, gerçekten de ne kadar şanslı olduğumu tekrar anladım.
"Annem benimle birlikte büyüdü, benimle birlikte kadın oldu ama beni hiç bir zaman kabullenemedi. Bir gün evlendi ve güzel bir evlilik yaşamaya başladı, ben 18 yaşlarındaydım, 2 sene sonra çocuğu oldu, kardeşim Miraç doğdu, o her zaman çok sevildi ve anne sevgisini bildi, benim aksime büyüdü, ama sonra annem öldü, Miraç bana kaldı, ona bakmak bana kaldı, ona sevgi vermek ve aile olmak bana kaldı, hem de aile ne demek bilmezken. Ben çok zorlandım, onu nasıl büyütecegimi bilemedim ama bir şekilde geldik işte buralara" dedi buruk bir gülümseme ile.
Gözlerim tekrar çizgiflime kaydı, bu çizgifilim ve benim yüzümden dayak yedi tekrar izletmek ona acı çektirmez mi ki? Bir an aklıma gelenler ile donup kaldım.
Biz eve döndüğümüzde benim babam da annemi dövmüştü "bizi rezil ettiniz" diye. Hem annem, hem Meriç, hem de Meriç'in annesi benim çocukluk şımarıklığım yüzünden dayak yemişti.
Her şey benim yüzümdendi, artık bu çizgifilim güzel degildi. Yanağımdan yaşlar akmaya başladı, Meriç hemen sildi ve akmasına izin vermedi "kötü anılarımız olabilir ama onları güzelleştirmek de bize kalmış" dedi, kumandaya uzanıp çizgiflmi başlattı.
O kadar güldük ve eğlendik ki maya ismini çok benimsedim.
_________________________________________ İkimiz de işten gelince çok yorgun olduğumuzdan dolayı erken saatte yemek bile yemeden uyuduk, gözlerimi açtığımda her yer kapkaranlıktı,gece oldu diye düşündüm ve yataktan doğrulup oturdum, yanım boştu ve kaşlarım çatıldı, yanım neden boştu? Meriç uyanmış mıydı ki? Etrafıma baktım ve elimi uzatıp gece lambasını açtım, oda aydınlanırken odaya tekrar baktım ve kapıda arkası dönük şekilde duran bir figür gördüm, ilk Meriç olduğunu düşündüm ama çok uzundu.
"Meriç?" Diye sordum.
"Efendim minik?" Dedi hep korktuğum o ses, yutkunamadim.
Onur mu? Ama nasıl? O hapishanede değil mi?Ya kaçıp buraya geldiyse?
Derin nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım.
"Ne istiyorsun?" Diye sordum,güçlü olmaya çalıştım.
Önünü döndü, hafif ışıktan dolayıp pek gözükmüyordu ama o yüzü her zamanki gibi çok korkutucuydu,sonra ise kafasına silah dayayıp rehin aldığı Meriç'i gördüm, tamamen donup kaldım, sanki kafamdan aşağı kaynar sular döküldü.
"İntikam" dedi üstüne bastıra bastıra, buz gibi sesiyle beni üşüttü.
Kafayı sıyırmak üzere gibi hissettim ve elim karnima gitti, onu korumak istedim.
"Lütfen bırak bizi" dedim.
Sadece sırıttı ve kahkaha attı "İntikam almadan şuradan şuraya adım atmam" dedi.
Ayağa kalktım ve Meriç'in yanına gittim, ikisinin önünde durdum ve elimi uzattım, tam Meriç'e dokunacakken bir silah sesi duyuldu, Meriç gözümün önünde Onur tarafından kafasından vuruldu, etrafa sıçrayan kan yüzünden midem bulandı ve elim havada kaldı, yanağımdan yaşlar aktı.
Onur, Meriç'in cansız bedenini bıra
kınca bedeni yere düştü ve Onur silahı bana dogrulttu, konuşmak istedim ama konuşamadım.
Yine yalvarmak istedim ama yalvaramadım.
Ellerim karnımı daha çok sardı, bebeğime kalkan olmak istedim.
Tekrar bir silah sesi pataldi, karnıma keskin ağrı girince çığlık attım, kafamı eğip karnıma baktım, karnımdan vurulmuştum.
Ellerim anında kana bulanmaya başladı ve yere düştüm, dik durmaya çalışıyordum ama yere yıgılıyordum, acı çok fazlaydı. *******************
Bir sonraki bölüm final olur diye düşünüyorum, ama hala yazmadığım için ne zaman gelir emin değilim: tahminen 1 haftaya gelir ama belli değil.
|
0% |