@melekliya
|
~Eğer düşersen yanlızlığa, saracağım seni umutsuz karamsar kâbuslara~ Beğeni ve yorumlarınız benim için önemli aşklarım🔮 Umarım beğenirsiniz aşklarım💖 Keyifli okumalar🎀
Mehru Ay Yine uyuyamadığım için kitaplarıma sığındığım geceden birindeyim. Daha önce hiç uyumak konusunda sıkıntı çekmezdim. Düğünlerde bile mışıl mışıl uyuyabilen o çocuklardan biriydim. Annem hep kızardı sürekli uyuyorum diye. Keşke hâlâ yanımda olsa. Yine kızsa, ‘Mehru uyan artık!’ diye. Belki o olmadığı için bozulmuştur uykularım, onların varlığını hissedemiyor olduğum içindir belki de. 1 Ay Önce⏳ “Halit tüm valizleri koydun mu?” Annem babama valizleri koyup koymadığını sorarken ben de çantamı son kez kontrol ettim. Tüm kitaplarımı eksiksiz koymuştum. Kitaplarım olmadan bir tatil geçirmek = kâbus demek benim için. “Mehru hadi aşağı gel, geç çıkmayalım.” Annemin sesi ile irkildim. Yine kapıyı çalmadan pat diye içeri girmişti. Artık alıştım diyebilsem keşke. “Tamam anne hazırım. Sen in aşağı ben geliyorum birazdan.” Annem başını sallayıp kapıyı ardına kadar açık bırakarak çıktı. Gerçekten bir gün kapıyı kapatarak çıkarsa adak adayacağım. Söylenerek annemin açık bıraktığı kapımı kapattım veson kez çantamı kontrol edip aşağı indim. “Mehru bagajda yer kalmadı, çantanı yanına koyarsın.” “Tamam baba. Zaten sadece kitaplarım var çok yer kaplamaz,” dedim. Babam, “Tamam o zaman, geleneksel aile tatilimiz için hazırız,” diyerek arabayı çalıştırdı. Geleneksel aile tatilimiz yaptığımız en iyi şeylerden biri. Çok eğlenceli geçiyor ve en iyi kısmı 1 hafta boyunca birlikte olmamız. Annem işini evden hallettiği için çoğunlukla odadan çıkmıyor, babam da işe erken gidiyor ve dönüşünde çok yorgun oluyor. Bu tatil sayesinde birlikte daha çok vakit geçirebiliyoruz. Şimdiden anı defterimi dolduracak fotoğraflar için heyecanlanıyorum. Önceki tatilimizde çekindiğimiz fotoğraflar defterimin 20 sayfasını doldurmuştu. Yeni rekorumu kırarım belki. “Mehruu!” Annemin sesini duymamla düşüncelerimden sıyrılıp, bu ana dönmem çok da uzun sürmemişti. Ve babamın karşımızda üzerimize doğru gelen arabayla çarpışması da... Şimdi⏳ Kazadan annem de babam da sağ çıkamadı. Ben son anda kurtuldum. Kendimi Azrail'in ellerinden kaçıp kurtulmuş gibi hissediyorum. Babamın arabayı çarpması sonrası hiçbir şey hatırlamıyorum. Hastaneye getirmişler üçümüzü de. Annemde babamda kurtarılamamış. Bende kurtarılamamışım aslında. Morga götürdükleri esnadacanlandım. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Ne hissettirdiğini bile hatırlamıyorum, ama o anı düşündükçe vücudum ürperiyor, sürekli aynı soru aklımda dönüyor: ‘Ya beni yalnız bıraktıklarında canlansaydım ve soğuktan tekrar ölseydim ne olacaktı?’ Bu yaşadıklarımın hepsi fazla ağırdı. Ölümden döndükten sonra kâbuslar görmeye başladım. Sanki zihnimin içinde bir dizi çekiliyormuş gibi hissediyorum. Sonunu tahmin edemediğim beni nereye sürüklediğini göremediğim bir kâbus dizisi. Son zamanlarda kendimi yorgun hissetmem de cabası. İnsan rüyasında yorulur mu? Bu sorunun cevabı hakkında en ufak bir bilgim yok ama kendim için konuşacak olursam rüyalarım enerjimi çekiyor derdim. En son çare bir psikoloğa gitmeye karar verdim. Yarın sabah 3. seansıma gideceğim. Bir faydası oluyor mu bilmiyorum ama kâbuslarımı hafifletmese de içimde olup biteni birine filtresiz anlatabilmek kesinlikle rahatlamama yardımcı oluyor. O yüzden şu anda tek isteğim sabah olması ve en azından konuşup kafamı bir nebze olsun rahatlatabilmek.
✨✨✨✨✨✨
‘’Mehru Hanım sıranız geldi.’’ Çantamı alıp doktorun odasına girdim. İçerisi bembeyaz dekore edilmiş odanın rahat ve güvenli havası beni sarıyor gibi hissediyordum. Psikoloğumun karşısında duran koltuğa oturdum. ‘’Merhaba Mehru Hanım.’’ ‘’Merhaba." ‘’Nasılsınız?” ‘’Yorgun. Yine tüm gece uyuyamadım.’’ ‘’Kâbuslarınız yüzünden mi?’’ ‘’Evet’’ Psikoloğum birkaç not alıp bana döndü, ‘’Diğer günler gördüklerinize benzer rüyalar mıydı peki?’’ ‘’Aslında değişiyor ama hep aynı kalan birkaç şey var. Bir geçit. Sürekli görüyorum. Bir de bir kadın var; genç, güzel, simsiyah saçları simsiyah gözleri olan bir kadın. Gözlerinin ardında tüm korkuları acıları çaresizliği taşıyor sanki. Birinin gözüne bakıp nasıl anladın diye soracaksınız şimdi, biliyorum. Ama görseniz hak verirsiniz. Değil gözlerine bakmak ardındaki gölgesi bile; kötülüğün üstüne örtülmüş, tek bir aydınlık noktası bile olmayan kapkaranlık bir perde gibi.” Psikoloğum bir süre tepkisiz bir şekilde yüzüme baktı. Anlatmaya devam edecek miyim diye bekliyor sanırım. Ama bütün bunları anlatırken aynı zamanda gözümün önüne o kadın geliyor ve biraz dinlenmeye ihtiyacım oluyor. Sadece kendisinden bahsetmek bile enerjimi bitiriyor. “Geçitten bahseder misiniz biraz?” Kadını anlatırken en başta bahsettiğim geçit aklımdan uçup gitmişti. “Aslında onun çok da korkunç ya da ilgi çekici bir yanı yok. O kadını hep geçidin yanında görüyorum. Etrafımızdaki şeyler değişiyor. Ama her rüyanın sonunda o kadını ve yanındaki geçidi görüyorum. Sanki gittiğim her yol o kadına çıkıyor. Ya da geçide bilmiyorum.”Derin bir nefes alıp verdim. “Belki yanıma o geçitle gelebiliyordur. Rüyalarıma o sayede geliyordur. Ne anlama geldiğini düşünüp durdum ama bir sonuca varamadım.” Bir an durup ne söylediğimi düşündüğümde söylediğim çok saçma geldi. Rüya değil mi bu zaten ne hayal ediyorsak, bilinç altında ne varsa onu görmüyor muyuz, neden bir şeye ihtiyaç duysun? ‘’ Rüyalarınız dışında nasıl hissediyorsunuz Mehru Hanım?’’ Son zamanlarda rüyalarıma o kadar odaklanmıştım ki normalde ne yaptığımı düşündüğümde aklıma gelmedi. Uyuyorum rüya görüyorum uyanıp tüm gün onu düşünüyorum sonra akşam oluyor yatıyorum. Son bir aydır yaptıklarım bundan ibaret. ‘’ Aslında tüm günüm rüyalarımı düşünmekle geçiyor.’’ ‘’ Peki bu rüyaları neden görüyorsunuz sizce?’’ ‘’ Belki yalnız hissettiğim içindir diyorum bazen. Üşüyorum sürekli. Ailem varken çok üşümezdim, onların sıcaklığı sarardı beni ama şu an tamamen savunmasız hissediyorum.’’ ‘’ Önceki seansımızda yeni bir eve taşınacağınızdan bahsetmiştiniz. O zaman da ailenizin yanınızda olmayacak olması böyle hissettiriyor muydu?’’ Kazadan 2 gün önce⏳ ‘’ Çok uzağa taşınmayacağım. İki sokak ötede oturacağım. Sanki ülke değiştiriyormuşum gibi davranıyorsunuz.’’ Babam,’’ Başına bir şey gelirse ve biz yanında olamazsak ne olacak peki bir tanem?’’ Diyerek onaylamayacağını bir kez daha belirtmiş oldu. " Baba niye öyle bir şey olsun sürekli en kötüsünüdüşünmezsek hiçbir şey olmaz. Evrene pozitif enerji gönderin biraz.’’ diyerek tatlı olduğunu düşündüğüm gülümsememle ikna çabamı sürdürdüm. ‘’ Ben pozitif enerji falan bilmem Mehru, Daha 22 yaşındasın, ayrı eve çıkmak için biraz daha bekleyebilirsin.’’ Babamın kabul etmeyeceğini anlayarak son umut anneme döndüm. ‘’ Anne sen de bir şey söyle. 22 yaşındayım ayrı eve çıkabilirim. Hem çalışmaya da başlayacağım. Lütfen.’’ Annem babama dönerek, “ Evet Halit, hem istediğimiz zaman yanına gidebiliriz. Artık kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmesi gerekiyor.’’ dedi. En azından annem destekliyor diyerek tuttuğum nefesimi verip kendimi rahatlattım. Babam bir süre bir şey söylemedi. Daha sonra sessizliği ‘’ Tamam ama bize hep haber veriyosu-’’ Babamın cümlesini bitirmesine izin vermeden sıkı sıkı sarıldım. Şimdi⏳ ‘’ Hayır hissetmemiştim. Zaten biz daha evi tutmadan annem ve babam vefat ettiği için ne hissettiğimi bile hatırlamıyorum diyebilirim. Ama ayrı eve taşınsaydım onları istediğim kadar görebilirdim. İstediğim zaman sarılabilirdim. Bu şekilde boşlukta hissetmezdim. Belki yine kötü hissederdim ama o hisle şu an yaşadığım hislerimi karşılaştırmam çok da mümkün değil.’’ dedim. Annem ve babamın endişesini şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Sevdiğin, değer verdiğin bir insanın birden hayatından çıkmasının içinde yarattığı boşluğun hissi o kadar tarifsiz ki. Evet ben tamamen hayatlarından çıkmayacaktım ama onlar için öyle değildi. Artık Her sabah kahvaltıda birlikte olmayacaktık, odam bomboş olacaktı. Her sabah kalktığımda sofraya tek oturuyorum. Akşamları kimse benden çay istemiyor, evde en ufak bir ses bile yok. İçimdeki boşluğu suratıma haykırırcasına her gün bir önceki günden daha da sessizleşiyor. Birinin yasını tutmanın en kötü kısmı da yavaş yavaş o kişiyi unutmaya başladığınızı fark etmektir. Annemin de Babamın da görünüşleri o kadar sık gelmiyor gözümün önüne, o kadar sık kokularını duymuyorum artık. Anılarını da toplayıp yavaşça uzaklaşıyorlar gibi hissediyorum. Manevi olarak da tamamen yalnız hissediyorum. ‘’ Bu seansı burada bitirebilir miyiz? Kendimi iyi hissetmiyorum.’’ dedim. Psikoloğum, ‘’ Emin misiniz Mehru hanım?’’ diye sordu. ‘’ Evet eminim. İyi günler,’’ diyerek çıktım odadan.
✨✨✨✨✨✨
“Yanında kalmamı istemediğine emin misin aşk?’’ Behre yarım saattir benimle kalmak için beni ikna etmeye çalışıyordu ama ben istemiyorum çünkü bazen uykumda sayıklıyorum bazen 3 saat yatıp gecenin kalanını ayakta geçiriyorum ve onu yormak istemiyorum. “ Eminim hayatım, aklın bende kalmasın. Bir sorun olursa ararım zaten.” Behre de bende aramayacağımı biliyorduk. Sorunlarımı açık bir şekilde paylaşmak her zaman beni rahatsız ediyordu. Onları yok saymak her zaman için daha kolay oluyor. Evet yok olmuyor ama görmezden gelmek etkisini hafifletiyor.Tamam o zaman. Yarın da geleceğim zaten benden kurtuluşun yok(!)”diyerek burnunun ucuna hafifçe dokundu. Gülümsedim. “Tamam, tamam. “ Behreye kapıya kadar eşlik edip, odama geçtim. Komodinde duran uyku vitamininden bir tane alıp yatağıma geçtim. Bu vitamin de olmasa uykularıma tamamen veda ederdim sanırım. Rüya🔮 Nerdeyse kulaklarımı patlatacak olan bir gürültüye uyandım. Birkaç saniye etrafıma bakıp neler olduğunu çözmeye çalışmakla geçti. Sanırım baya eski bir zamana dönmüştüm.Her şey eski dönemlerdeki gibiydi. Aşağıda bir balo olmalı diye düşündüm. Bu kadar ses başka nerde olur ki? Üzerimdeki yorganı kaldırdığında, bembeyaz, uzun geceliğimle karşılaştım. Yataktan çıkıp yatağımın yanındaki boy aynasına gittim. Aynaya bakmakla ufak çaplı bir şok yaşadım. Başka birinin bedeninde miyim ben!? Belki yanlış görüyorumdur diyerek gözlerimi ovuşturdum. Ama görmüyorum. Ben başka birinin bedenindeyim! Aynada biraz daha kendime baktığımda gözlerim alıştığından mı bilmiyorum ama çok da kötü bir durum gibi gelmemeye başladı. Arkamı dönüp kalçalarıma baktığımda iki saniyeliğine gözlerim büyüdü. Maşallah! Sanırım bu bedende olmak o kadar da kötü değildiye düşünüp aynada kendime biraz daha bakıp odadan çıktım.Sağımda ve solumda, aşağı inen uzun merdivenler vardı.Yukarıdan bakıldığında aşağısı çok net gözüküyordu. Her yerde dans eden eğlenen insanlar vardı. Hepsi birbiriyle uyumlu bir şekilde hareket ediyor adeta görsel bir şölen oluşturuyorlardı. Hepsi çok şık giyinmiş en güzel halleriyle eğleniyorlardı. Kendime bakıp bu şekilde aşağı inmeli miyim diye sorgulamadan edemedim. Gecelikle, saçım dağınık bir şekilde fark edilmemem imkânsız gibi duruyordu. Bir süre kararsızlıkla yukarıdan aşağıdaki eğlenceyi izlesem de dayanamayıp inmeye başladım. İnsanlar danslarına o kadar odaklanmış görünüyorlardı ki beni fark eden çok az insan vardı. Aşağı indiğimde etrafımı merakla incelerken birden omzumda bir el hissettim. “Affedersiniz! Dans etmek ister misiniz?” Arkamı döndüğümde uzun boylu kahverengi gözlerini üzerime dikmiş cevap bekleyen bir beyefendi ile karşılaştım. 'sana nasıl hayır diyebilirim?' demek istesem de bir şey demeden kusursuz suratını bir süre daha incelerken elimi tutup beni dans eden insanlarınarasına çekti. 'Neyse senin yapacak cesaretin yoktu. Teşekkür et bence.' Huriye? 'Efendim canım." Rüyamda sal bari. Bir rahat nefes alayım. 'Aman be! Gidiyorum ben ne yaparsan yap.' 'Ama kaçırma bu çocuğu. Sevdim ben.' Huriyee! 'Tamam ya' Huriyeyle didişmeyi bırakıp önümdeki adama döndüm.“Belki kabul etmeyeceğim, neden cevap vermemi beklemediniz?” Diye sordum. “Çünkü şu an birisiyle dans etmem gerekiyor.” Böyle açıklamam mı olur ya? İnsan güzelliğinden başım döndü cevap vermeni bekleyemedim der(!) “Neden?” “Dikkat çekmemek için.” Bunu söyledikten sonra beni döndürüp belimden tutarak kendisine çekti. “Birisinden mi kaçıyorsun?” diye sordum. Benim rüyalarımda bile toxic insanları bulmam şaka mı? 'Değil.' Huriye hani gitmiştin. 'Gitmedim de sessizleştim diyelim.' Sessizleşme Huriye, git. Hadi. 'Çok kabasın, kalbimi kırıyorsun.' Ben miyim kaba? Nereye gittin. Ne yaparsan yap Huriye. At lafı kaç! “Daha çok o benden kaçıyor. Ama soru sormayı bırakıp dans edersen kaçmadan onu yakalayabilirim” dedi. O böyle söyledikten sonra kahkahayı bastım. Etrafımızda dans eden çiftlerden birkaç tanesi dönüp baktı, Sanırım baloya gecelikle gelmemden delinin teki olduğumu düşünerek çok takmadılar ve danslarına devam ettiler. “Neden güldün?” “Dikkat çekmemen ve birini yakalaman gerekiyor ve sen baloda gecelikle dolanan bir kızı dansa kaldırdın. Gerçekten hiç dikkat çekmiyorsun, emin olabilirsin(!)” “Emin ol insanların içinde olmak ve “balodaki gecelikli kızla” dans etmek, bir masada tek başıma oturmamdan daha az dikkat çekiyor.” Bunları söylerken bir yandan da etrafına bakınıyordu. Acaba bu kadar uğraşıp kimi ya da neyi yakalamaya çalışıyor diye düşünmeden edemedim. Onun baktığı yere baktığımda hiçbir şey göremedim. Tam ona tekrar döneceğimde, birden beni bırakıp, insanların arasından sıyrılarak yukarıya çıkmaya başladı. Ayıp denen bir şey var ama! Hem izinsiz dansa kaldır hem kaç git. İnsanların arasında ne yapacağımı bilemeyerek onunpeşinden gitmeye kara verdim. Umarım saçma bir şey yapmıyorumdur diyerek peşinden gitmeye devam ettim. Nihayet yukarı kata çıktığımızda uyandığım odaya girdi. Kapıyı tam kapatmadığı için içerisi rahatça görünüyordu. İçeriye baktığımda siyah saçlı kadınının geçide koştuğunu ve 'beni birden insanların arasında bırakıp kaçan' adamın ona doğru koştuğunu gördüm.
Rüyanın sonu🔮
Aşklarım umarım beğenmişsinizdir. Hemen paylaşmak istedim çok düzenleme yapamadım yanlışlar varsa kusura bakmayın✨ Eğer siyah saçlı kadın hakkında teorilerinin varsa yorumlarınızı bekliyorum💖✨ Sonraki bölümde görüşmek üzere👋 |
0% |