@melez__
|
Aşık Olduğum Kız Hayat size ilk önce kimseye güvenmemeniz gerektiğini öğretir, daha sonra ise bağlanıp güvenmeniz için bir insan gönderir. Böyle acımasızdır işte hayat denen oyun. Tuzaklarla dolu bir dolambaç gibidir ama sonu her zaman ölümle sonuçlanır. Hayattayken ne yaşarsan yaşa sonunda herkes gibi ölürsün. Tıpkı bir oyunda ne kadar çabalarsan çabala onunda kaybetmen gibi…
‘’1 yeni bildiriminiz var!’’ Telefonuma gelen bildirimle gözlerimi açtım. Uykumun yarısında uyanıp Alp denen çocukla konuştuğum için gözlerim isyan ediyordu. Aralık ayı yağmurunun odamın camına çarpmaya başlamasıyla içime bir sıcaklık yayıldı. Yaklaşık on bir yaşıma kadar kasvetli havalardan korksam bile on iki yaşımda kasvetli havaların dostum olduğunu fark ettim. Ve o günden beri bütün yağmurlu ve soğuk günler beni çok mutlu ediyor. Yatağımdan kalkmadan masamda duran telefonuma uzandım. Tahmin ettiğim gibi o uygulamadan bildirim gelmişti. Ancak yazan kişi ne Zühre ne Efe Ne de Alp’ ti. Bambaşka ve tanımadığım biri yazmıştı. Hesaba tıkladığımda kızın kullanıcı adına gülümsemeden edemedim. ‘’Yağmurlu bir Ekim ayı.’’ Adındaki hesabın kullanıcı fotoğrafında bir tiyatro salonunda kameraya gülümseyen kahverengi saçlı, yeşil gözlü ve beyaz tenli bir kız vardı. Hemen kızın yazdığı mesaja tıkladım. ‘’Selam.’’ ‘’Yağmur ben.’’
‘’Efsun bende.’’
‘’Nasılsın?’’ ‘’İyi olmaya çalışıyorum.’’ ‘’Sen?’’
‘’İyiyim galiba.’’ ‘’Efsun, bana yaz tamam mı?’’ ‘’Ama unutma sakın. Şimdi sahneden çağırıyorlar.’’ Yağmur denen kızla geçen kısa konuşmamızın ardından Alp’ in hesabına tıkladım. En son dün, benimle konuştuktan sonra aktif olmuştu. Ben Alp’ e yazacakken Efe denen çocuktan bir bildirim geldi. ‘’Ayıp oldu yenge.’’ ‘’Niye söylemedin bana Alp’ in sevgilin olduğunu?’’
‘’Birincisi Alp sevgilim değil.’’
‘’İkincisi sen Alp’ i nereden tanıyorsun?’’ ‘’Nasıl ya. Çok sevinmiştim ilk defa sevgilisi olduğu için…’’ ‘’Alp benim buradan tanıştığım arkadaşlarımdan biri.’’
‘’Anladım.’’
‘’O Alp’ e söyle yazmadığı sürece bende yazmayacağım.’’ ‘’Ayıp oldu şeker kız.’’ ‘’Hep buz adam mı yazsın yani?’’
‘’Efe, bu lakapları Alp mi söyledi?’’ Efe uzun süre boyunca yazmayınca telefonu kapatacaktım ancak gelen bildirimle elim ayağım birbirine dolaştı. Bana fotoğraf atmıştı? Hemen fotoğrafı açtım. ‘’Fotoğraf!’’ ‘’Sence Efe’ ye benzer bir halim var mı?’’ ‘’Bak yüzümün yarısı bile görünse saçlarımın rengi ondan farklı çok belli oluyor.’’
‘’Hoş geldin buz adam.’’
‘’Yüzünü tamamen görmek de nasip olur inşallah bir gün.’’ ‘’Sende bir fotoğraf atarsan neden olmasın.’’ Bunun üzerine kamerayı açıp yalnızca elimin gözüktüğü ve el hareketi çektiğim bir fotoğraf yolladım. ‘’Terbiyesiz kız.’’
‘’Sus bakayım.’’ ‘’Sustur bakayım.’’
‘’Ne yapayım mesela?’’ ‘’Arıyorum aç mesela.’’ Ben daha olayı idrak edemeden telefonuma düşen sesli aramayla elim ayağım birbirine dolaştı. Alp beni arıyordu. Ama Efe denen şahsın telefonundan… Hemen gelen aramayı açtım.
‘’Alo?’’ ‘’Alp sen misin?’’ ‘’Benim.’’ ‘’Efsun, sesin niye bu kadar tatlı anasını satayım.’’
‘’Ne tatlısı yeni uyandım uykulu ses tonu bu.’’ ‘’Uykulu hali böyleyse normalini düşünemiyorum.’’ ‘’Şarkı söylesene bana.’’
‘’Defol git.’’ ‘’Güzel değil benim sesim. Karşı taraftan bir kıkırdama gelince kaşlarımı çattım. Niye gülmüştü? Yalnız Allah var çocuğun ses tonu bile yakışıklı… ‘’Ama sen Efsun Ekici’ sin. Hani şu on dokuz yaşında şarkı çıkartıp ünlü olan ve sonra herkese ‘öldü’ denilen şarkıcı.’’
‘’Alp, yapma.’’ ‘’O defter kapandı benim için.’’ ‘’Nereden öğrendin bilmiyorum ama aramızda kalsın olur mu?’’ ‘’Ben seni seviyorum.’’ Bu cümleyi beklemediğim için dudaklarımın arasından bir nefes kaçıverdi. Yine heyecanlanmıştım.
‘’Ne anlamda?’’ ‘’Her anlamda.’’ ‘’Şarkıcı sana hayranım, anonim Efsun çok sevdiğim biri, Efe denen varlığın arkadaşı ise âşık olduğum kız.’’ Duyduklarımla telefonu Alp’ in suratına kapattım ve yüzümü yastığıma gömdüm. Ne yapmam ve ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Beni strese sokan işte buydu… |
0% |