Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Kısım 1: 1. Bölüm

@meleziniz04

Hoş geldiniz güzel avcılarım! Umarım bu serüven de Melez gibi uzun soluklu olur. Ay ben çok heyecanlıyım, burayı uzun tutmadan bölüme geçelim mi?

İlk bölümü yazma tarihim 18 Kasım 2022

Yayınlama tarihim: 25 Nisan 2023 (Watty) 22.08.2024 (Kitappad)

Sizin başladığınız tarihi de alabilir miyim?❤️

"Bir şeyin var olması için o şeyin aksini yok etmen gerekir avcı, bunu yapabileceğine emin misin?" -Döngü

Öncelikle tek kitapta üç kısım şeklinde ayıracağız kısım bir de daha çok Melez'in şu an yaşadığı hayata bakacağız kısım iki ve üçte artık Döngü ve Lanetli Aşıklar'ı göreceğiz. İyi okumalar avcılarım!

Kısım 1: Melez

 

Yasak olan mı güzeldir yoksa yasağı çiğnemenin merakı mı bizleri cezbeder?

Bir şeyi yasak olduğu için mi isteriz yoksa bir yasağı çiğnediğimizde yaşayacağımız hissiyatı mı severiz?

"Yasak elma." dedi Tanrı. "Uzak durun."

Tüm bollukların arasında tek bir yasak var dedi, ondan uzak dur ve istediğin yaşamı sür.

Bu kadar bolluğun içinde o kadar leziz elmaların içinde sadece tek birini istedi.

Kim sayesinde?

Yasağa bizi cezbettiren, yasağın onca güzel şey içinde tek mükemmelin olduğunu ikna ettiren sahi kimdi?

Şeytan.

Ve şeytan sahneye indi, insan ile şeytan ilk böyle tanıştı.

Hem Dostoyevski'ye ait olduğu düşünülen bir sözde ne diyordu?

"Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü Şeytan'dan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa ve o günden sonra hiçbir iş yapmadı Şeytan."

Sahi şeytan hiçbir iş yapmamış mıydı?

Yoksa biz kendimizi böyle mi kandırıyorduk, şeytandı bu. Durmak bilir miydi?

İçindeki bitmek bilmez öfkeyi, kini boşaltmak için daha çok kötülük yapar, daha çok yasağı çekici hâle getirirdi.

Her kötülüğü ona sadistçe bir zevk verirken kendi âleminde daha çok güçlenirdi.

Ta ki birkaç yüzyıl öncesine kadar...

Saray âleminde bir bebek dünyaya gelmişti, bu bebek daha doğduğu ilk günden bulunduğu âleminin gökyüzünün gri rengini maviye değiştirmiş herkesi bozguna uğratmıştı.

O gün kutsama için gelen Blassing isimli melek bile gördüğü şeylerle bozguna uğramış ve bebeğin nasıl bu denli güçlü olduğunu sorgulamıştı.

Bebek doğduğu âlemin gökyüzünü değiştirdiği yetmiyormuş gibi o gün âleminde bulunan tüm yaralılar şifa bulmuş doğduğu alanda çiçekler açmaya başlamıştı.

"Alanis!" bebeğin annesine bağırmasıyla bebek, melek Blassing'i öyle bir güç dalgasına maruz bırakmıştı ki melek başına saplanan ağrıyla kanat çırpamamış ve olduğu yere çakılmıştı.

Kadın kucağındaki bebeğine döndüğünde onun bu gücüne şaşırmamıştı çünkü bebeği idam edilmesin diye babası kendi idamından hemen önce kendisinin ve yakın zamanda ölen birkaç ruhun gücünü daha karnındayken ona bahşettiğini biliyordu.

Annesinin de idam edilmesi gerekiyordu ama meclis doğacak bebeğin ve bebeğin babasının idamını yeterli görmüştü.

Alanis eşiyle büyük bir kuralı çiğnemişlerdi. Tüm âlemlerde yasak olan o kural: Melez yaratmamak.

Alanis köken vampirlerin en güçlülerindi, babasıysa soylu büyücülerin ruhunu taşıyordu.

İki ırkın birleşmesi yasakken bu denli güçlü iki ırk onlar için dehşete düşmesinden başka hiçbir işe yaramıyordu.

Yasak olanı çiğnemek her zaman tüm varlıklar için cezbedici olmamış mıydı?

Bebeğin babası ölmeden önce kendi ve yakın zamanda ölen varlıkların ruhlarını aktarmasıyla Melez, olması gerekenden daha güçlü olmuştu.

Âlemde bulunan tüm varlıkları taşıyordu. Saray Âlemi olarak geçen âlemin ismini, Melez Âlemi yapacak kadar güçlüydü.

Bu şeytanı korkuttu, tüm âlemlerden sorumlu olan kurulda sorun çıkartmış bebeğin ve annesinin ölüm emrini herkese ikna ettirmişti.

Ne yazık ki olan Melez'in annesine olmuştu...

Melez bebek büyümeye başladıkça güçleri daha kontrole girer olduğu için annesini eskisi kadar bilinçsizce koruyamıyordu.

Bilinci yerine geldikçe güçleri ona itaat ediyor ama onu bu güçleri kontrol etmesi için güçlere layık olması için çok uğraşmıştı.

Bu yüzden annesini koruyamamış meclis tarafından idam ettirilmişti.

Melez çocuk Anastasia, birkaç gün sonra tüm fiziksel gelişimini tamamlamıştı.

Ama güçleri için hâlâ çabalıyor, şeytan ve tüm kuruldan intikam almak istiyordu.
Küçücük yaşta intikam alacak kadar kin dolu bir hayata adım atmıştı.

Güçleri Anastasia'nın tam da bu yüzden istediğini ona vermiyordu, intikam için alacağı güçleri tüm âlemleri tehlikeye atardı.

Anastasia bir gece yaşadığı ormanın içinde bulunan gösterişli şatosundan ayrılarak vampir hızıyla birkaç dakika uzaklığında olan göl kenarına gitmişti.

Göl o gün için bir tuhaftı, gökyüzünde ışıldayan dolunayı yansıtmıyor aksine katran gibi simsiyah bir sıvıya bürünmüştü.

Kaşlarını çattığında "Bu ne böyle?" diyerek elini suya uzattığında sıcaklığını hissetmiş yanmaktan korkarak uzaklaşmak istediğinde melez derisi istese de buna müsaade etmezdi ama korkmaktan kendini alı koyamamış o sırada Şeytan bir yasağı çiğneyerek onun âlemin girmiş ve gölün içinden onu çekerek Anastasia'yı kendi âlemine çekmişti.

Anastasia'yı bir büyüye kurban etmiş onu öldürmek istese de güçleri yüzünden kendisinin öleceğinin bilincinde sadece bozulabilecek bir büyü ile onu uyutmuştu...

Tamamen uyusun isterdi, büyüyü bozmamak isterdi ama Melez'in gücü buna müsaade etmemiş o da onu olabildiğince çok uyutmaya çalışmıştı. Herkesin iyiliği için bu gerekliydi en çok Anastasia'nın kendisi için...

Melez Bekçisi gelene kadar uyuyacaktı.

Sonuçta Melez uyurken, bekçisi de uyumaz mıydı?

Böyle olmasını umuyordu.

Aradan geçen yüzyıllardan sonra Anastasia'ya olan bağlılığı hakkında kimseye ağzını açmamıştı...

Günümüz

Melez'in bekçisi Amari gezdiği tüm âlemlerden sonra sonunda istediği âleme geçiş yapmış gördüğü şeyler karşısında nutku tutulmuştu.

Tanrı aşkına, bu âleme ne olmuştu?

Melez'e ne olmuştu?

Bir âlemin zarar görmesi için o âlemin sahibinin ölümcül bir zarar görmesi yeterliydi ve bu âlem yaşamıyordu.

Herkes olduğu yerde donup kalmış havadaki sis bulutu nedeniyle âlemin bir sorunu olduğu açıktı.

Amari endişeyle Melez'in sarayına doğru koşmaya başlamış ağaçların arasından geçerek ne kadar hızlı Melez'e ulaşırsa bu âlemi kurtarırdı.

Âlemin uzun zamandır bu hâlde olduğunu karanlık gökyüzü ve siz bulutlarından anlayabiliyordu.

Bekçi ormanda attığı her adım ile orada bir şeyler yeşermeye başlamış şaşkınlıkla olduğu yerde kalmıştı.

Melez o kadar güçlüydü ki geldiğini hissetmiş ve bu sayede Amari'nin bu âlemdeki yetkisi başlamıştı.

Çünkü Melez ne kadar güçlüyse Amari bulunan gücüne güç katıyordu.

Onu korumakla görevlendirilmiş ve sonsuz yaşamında askeri başarısıyla tanınan adam, Melez'i korumakla şereflendirilmişti.

Derin bir nefesi içine çekmesiyle koşarak saraya gitmeye devam etmiş ardından güçlerini kullanabildiğini hatırlayarak kendini Melez'in odasına ışınlamıştı.

Amari ortam değişir değişmez odayı incelemiş yatakta yatan Melez'i incelemeye başlamıştı.

Yüzü hariç tüm bedeni Amari'nin göz rengi olan koyu mavi dumanla sarmalanmış Amari'nin ona adım atmasıyla Amari'nin vücudunda her renkten oluşan bir duman onu sarmıştı.

Ne yani, Melez tüm türleri mi barındırıyordu?

O en fazla üç tür olduğunu düşünüyordu.

Melez'in dolgun kırmızı dudaklarının üzerinde beliren işaretle Amari kaşlarını çatarak sembolü incelemeye başlamıştı.

Çapraz iki çizginin birinin üzerinde yılan kıvrılıyor diğerinin üzerindeyse bir dağ oluşuyordu.

Âlemin şifacısının yaşadığı yılanlı mağaradan bahsettiğini anlamıştı ama kimse yaşamıyordu. Hepsi donmuştu.

Amari, Melez'in koyu kumral saçlarına kısa bir bakış atmış ardından odada bir hançer veya bıçak aramıştı. Sarayda gezinerek daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu.

Hiçbir şey bulamamasıyla güçlerini kullanmaya çalışmış ancak başaramamış öfkelenerek belindeki silahı çıkarmış kendi avucuna sıkarak kanının akmasını sağlamış ve Melez'in tüm bedeninin kanıyla kaplanmasına izin vermişti.

Onların kehanetlerine göre Melez ile bekçisinin kanı birbirine şifaydı. Kanlarını içemeyecek durumda olsalar bile üzerinde gezdirip teninin kanı çekmesini beklerler, ardından hasta olan taraf gözlerini açardı.

Amari acıyla dişlerini sıksa da Melez'in uyanması için yarasını daha çok açmıştı.

Tüm vücudunda kanını gezdirdikten sonra beklemesi gerektiğini bildiği için bir koltuğa geçerek oturmuş ve beklemeye başlamıştı.

Odasının bir köşesinde on kişilik bir yemek masası, sol kısmında bir koltuk takımı ve büyük muhtemelen üç kişilik yatağıyla büyük odayı süzmeye başlamış duvardaki kapıların nereye geçtiğini merak etmişti.

Bir süre beklediğinde odada duyduğu yabancı nefes sesiyle gözlerini Melez'e çevirmiş Melez'in irkilerek yatakta doğrulmasıyla saç rengi her seferinde farklı bir renge bürünüyor göz rengi değişiyordu.

Anastasia duyduğu farklı nefes sesi ve aldığı kokuyla başını adama çevirmiş Şeytan'ın adamı olduğunu düşünerek öfkeyle boğazını sarılmıştı.

"Sen kimsin!"

Adam göz devirerek "Bana zarar veremezsin, birkaç saniye içinde yanacaksın. Elini çek." Melez aldığı uyarıyı umursamadan onun boynunu daha sıkı kavramıştı.

"Bana cevap ver!"

Bekçi göz devirerek Melez'in kolundan tutarak ters çevirmiş bedenini çevirerek yüzünü duvara yaslamıştı.

"Eğer bağırmayı kesersen anlaşabiliriz Melez, ben senin düşmanın değilim. Senin koruyucunum."

İlk bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Sizce Anastasia ve Amari nasıl bir ikili olacak?

Sıradaki bölümde görüşmek dileğiyle🌙

Loading...
0%