Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1

@melike_nisa.aksoy

" Mercan , uyan sabah oldu işe geç kalacaksın. "

Babaannemin yumuşak ve sakin sesiniz duyunca hızla yataktan doğrulurum.

" Uyandım sultanım "

Hızla tuvalete giderim , elimi yüzümü yıkarım ve odama koşarak gelirim.

Üstüme rahat birşeyler giyindikten sonra saate bakarım.

Saat gece 12.00 dı . 2 günlük blok nöbet sırası bendeydi.

" Babaanne ben çıkıyorum Allah'a emanet ol. 2 gün sonra görüşürüz. "

Yanağından öperim.

Uyumadan atlatma dileğiyle evden çıkarım.

Hızla evin önüne bir taksi çağırırım.

Telefonuma gelen bildirim ile duraksarım.

~Buket. ~Mercan ~Atlas ; bu gün erken gelin, bir timinde ağır yaralılar varmış hastaneye geliyorlar.

Mesajı okurken taksi gelmişti bende hızla binip hastanenin konumunu veririm.

İki dakika içerisinde hastaneye varmıştık. Parasını veririm şoförün ve koşar adım içeri girerim.

Eylül hemşireye yaklaşırım.

" Geldiler mi ? "

Başını " hayır " anlamında salladı.

Fırsatı değerlendirerek önlüğümü giyerim ve eşyalarımı dolaba koyarım.

Hızla ambulans girişinin olduğu yere giderim ve hastaların gelmesini doktor arkadaşlarım ile bekleriz.

Aradan birkaç dakika geçer ve gelirler. Hızla hemşireler benim hastamın sedyesini 1. Bloğa doğru götürürler. Koşar adım ilerlerim ve bir çift eldiven alıp elime geçiririm.

Gelen hemşirenin bilgi vermesi için ona bakarım. Anlayarak konuşmaya başlar,

" Altuğ Türkmen, yaşı 32 . Rütbesi Yüzbaşı . Operasyon sırasında vurulmuş, karın boşluğunda 3 kurşun var."

Hızla tişörtünü yukarı kaldırırım ve yarasına bakarım.

" Eylül , neşteri ver. Fazla dipte kurşun."

Hızla eşya masasından neşter getirir.

Elinden alırım ve yarayı genişletirim.

Ardından bir cımbız ile üç kurşunu da içinden çıkartırım.

" Kalp atışları yavaşlıyor,"

Uyarıyı duyduğum gibi oksijen maskesini takarım. Ardından hızlı şekilde yarasını dikerim.

Ardından gazlı bez ile sarıp bantlarım.

"4589. Odaya alın, oksijen maskesi takın , ara sıra kontrol edin ve birşey olursa eğer hemen çağırın beni."

Diyerek uzaklaşırım.

Olduğum yerde dururum ve eldivenlerimi çıkartıp çöpe atarım.

Odama çıkmak için asansöre ilerledim.

Asansörün önüne geldiğimde gelmesi için düğmeye bastım ve beklemeye başladım.

İki dakika içerisinde geldi ve bindim hızlıca.

4. Kata çıkarım ve odama girerim.

Sandalyeme otururm ve başımı masaya koyarım.

Akşam akşam uğraştığımız şeylere bak ya.

Gözlerimi kapatırım ve uykuya dalarım.

...

*"Kızım biz seni çok özledik , bize çok iyi bir evlat olacağını biliyorduk ama yanında olamamak bizi çok üzüyor güzelim."

Annemin yumuşak sesini duyduğum anda etrafa bakınırım.

" Anne ? Neredesin ben göremiyorum seni. "

Arkamı döndüğümde karşımda beyazlar içerisinde annemi görürüm .

" Buradayım kızım, baban da gelmek istiyordu ama benimle yetin."

Gözümden bir yaş akar.

"Sizi çok özledim ben"

"Bizde seni çok özledik kızım , şimdi gitmem lazım. Yine gelmeyi denerim güzelim , hoşçakal."

Etrafıma baktığımda koskoca bir karanlık içerisindeydim annem gitmişti...yine.*

"Mercan uyansana , hastan ortalığı birbirine karıştırdı."

Gözlerimi zorlukla açarım.

" Ne oldu ? Uykuluyum bilmiyor musun?"

" Biliyorum doktor hanım ama hastanız yerinde durmuyor. Yardım edin lütfen."

Başımı sallayarak yerimden kalkarım.

Bozulan saçlarımı düzelttikten sonra odadan çıkarım.

Hızla aynı katta olan hastanın odasına ilerledim. Koridorun başımdan bile sesleri geliyordu.

" Pezevenk misiniz kodumun çocukları. Beni duysanıza burada kalmak istemiyorum"

Odasına ulaştığımda küfürlerini daha net duymaya başlamıştım.

Kapıdaki askerler bana başlarını eğerek baktılar.

" Doktor hanım , yerinde durmuyor kusurumuzu mazur görün. "

Gülümsedim.

"Sizin suçunuz yok. Ben bi girip bakayım."

Başlarını salladılar ve yana çekildiler.

Bende kapıyı açarak içeriye girerim.

" Salsanıza beni ya bir bok yok bende..."

Beni gördüğü anda sustu birden.

İçeriye gülümseyerek girdim.

" Sesin çok çıkıyor sanki , canın acımıyor mu ?"

Başını 'hayır' anlamında salladı.

Gülümsemem büyüdü ve yanına ilerledim.

" Ben doktor Mercan Soytürk, geldiğinde karın bölgende üç kurşun vardı ve organlarını parçalamadıkları için şanslı sayılabilirsin."

Gözlerini gözlerimden ayırmadan baktı.

" Kelepçelere ne diyorsun doktor hanım ? "

Bir saniye yüzüne bakıp cevaplarım.

" Kelepçeler ise kaçmamanız için olabilir. Burada durmak istemiyorsunuz lakin iyileşmeniz için kalmanız gerekli , sizi mesleğinizden alıkoyan kimse yok."

Gazlerime uzun uzun baktı, neden baktığını çözemesem de hoşuma gitmişti.

"İznin varsa dikişlerine bakmak istemiyorum. "

Dedim melül bir ses tonuyla.

Gözlerini yavaşça kapatto ve yanıtladı beni.

" Bakabilirsin."

Yanına biraz daha yaklaşırım ve üstündeki çarşafı kaldırdım. Yatak kan gölüne dönmüştü , ne kadar hareket etmişse artık sanırım dikişleri açılmıştı.

Gazlı bezi yavaşça çıkartırım ve bakarım. Cidden dikişleri açılmıştı.

Yandaki masadaki çekmeceyi açarım ve minik bir cımbız alırım.

Açılan iplikleri cımbız yardımı ile alırım ve bir morfin iğnesi alırım.

Yavaşça enjekte ederim ve uyuşması için biraz beklerim.

Benim beklediği sırada Altuğ beni inceliyordu .

Aldırış etmeden iğne ve iplik çıkartırım.

Yavaşça dikişleri yenilemeye başladım.

" Eee Altuğ, neden bu kadar zorluk çıkardın anlatmak ister misin ? "

Diye sordum dikkatini dağıtmak için.

" Sebebi olmalı mı ? "

Dikme işlemini bitirince düğümlerim ipi ve keserim.

Yüzüne bakarım.

" Olmalı çünkü senin canın söz konusu. Kendini düşünmek zorundasın."

Yeni bir gazlı bez çıkartarak sarmaya başladım.

" Sebebi yok , hastane de kalmayı oldum olası sevmem."

Beni net cevaplaması karşılığında sustum.

Yarasını sardıktan sonra bantlarım ve çarşafı tekrar üstüne örterim.

Kelepçeleri ne bakarım , sanırım yataktan kalkmaması için askerler kelepçelemişti.

" Tüm hastalarına böyle dikkatli bakıyor musun doktor hanım? "

Sorusuna karşılık tekrar yüzüne bakarım ve cevaplarım.

" Benim işim bu , yani amacım iyileşmeniz dikkatli olmam gerekiyor."

Gülümseyiverdi birden bire ve kahve rengi gözleri kısıldı.

Gülümsemesine karşılık gülümsedim ve odadan çıktım.

Askerler merak ile bana bakıyorlardı.

" Neyi var doktor hanım?"

" Ağır yarası yok lakin karın kısmına girmiş üç kurşun çıkarttık , fazla hareket ettiği için dikişleri açılmış , yeniledim lakin hareket ettiği müddetçe veya rahat durmadığı müddetçe dikişleri tutmaz ve yara da iğleşemez bir türlü. Yerinde sabit durmasını söyleseniz yeter."

Diyerek yanlarından uzaklaşırım.

Hızla acil servis katına inerim.

Eylül hemşire beni gördüğü gibi yanıma gelmişti yine.

" Doktor hanım. Birkaç hasta var bakabilir misiniz ? "

Başımı salladım ve peşinden ilerledim.

...

Son gelen hastaları da kontrol ederim ve işimi bitirmiş olurum.

Sonunda nöbetim bitmişti ve eve gidebilecektim çok uykum gelmişti.

Odama çıkarım ve ceketimi alırım.

" Mercan , baksana güzelim bi."

Diyerek içeriye Eylül hemşire daldı.

Yüzüne bakarım.

" Ne vardı Eylül? "

Kapıda kalmaya devam etti.

" Sizin hasta Varya , asker olan . Sizi istiyor. Birşey diyecek heralde."

Başımı aşağı yukarı salladım . Gülümseyerek odadan çıktı.

Fazla süre geçmeden bende jastamın odasına doğru ilerlerim.

Yavaş ve seyrek adımlar ile odaya ulaşırım. Askerler bana baş selamı verdiler ve kenara doğru çelkildiler.

Kapıyı tıklatarak içeriye girerim.

Altuğ ses ile bana baktı ve gülümsedi.

O an içimde birşeyler oynamaya başladı heyecanlanmıştım iki dakikada. Ne oluyor lan bana?

İçeriye girerim.

" Beni istemişsin , bir sorun mu var?"

Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu , ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım.

" Bu dikişler çok canımı yakıyor doktor hanım , bir sebebi var mı acaba? "

Kelepçeleri zorlayarak bana dönmeye çalıştı.

" Acıması doğal ağrı kesici veririm şimdi ağrısı hafifler."

Bileklerine bakarım , kelepçeler zedelemişti ve kanatmıştı.

" Bileklerini o kadar çekiştirme. Canın acıyacak. "

Yanına giderim ve bileklerine bakarım.

Cidden kötü olmuşlardı.

İlk önce hızlıca odadan çıktım ve askerlerin yanlarına gittim.

" Birşey istiyorum sizden "

Diye konuşmaya başladım.

" Söyleyin doktor hanım. "

Benden uzun oldukları için başımı biraz kaldırırım.

" Doktoru olarak Altuğ ' un bileklerinde kelepçe olmasını doğru bulmuyorum. Öyle sert çekiştiriyor ki zarar gelmesinden korkuyorum. Kaçma ihtimaline karşılık ise sakinleştirici verebilirim. "

İkisi de yüzüme şaşkın bir ifadeyle baktılar.

" Ama doktor hanım yarbay emir verdi yapamayız bunu."

Göz devirdim , "burda emirleri yarbay değil doktorlar veriyor. Askeriyede değilsiniz . Açın şu kelepçeleri."

Sert konuşmama karşılık bir asker odaya girdi ve yavaş hareketler ile kelepçeleri açtı.

Odadan çıkmasını bekledim ve çıkınca bende içeriye girdim .

Kapıyı kapattım ve çekmeceden bir krem çıkarırım.

" Sen mi söyledin kelepçeleri çıkarmalarını ? "

Birkaç saniye yüzüne baktım.

" Bileklerin iyi değil ve yerinde durmayacağın belli . Az zıplasaydın olduğun yerde "

Yanına tekrar gittim ve kremin kapağını açtım.

Elime biraz alırım kremden ve kenara koyarım.

Bir elimle bileğini alırım ve kremi yavaşça sürmeye başladım.

" Kendini bu kadar önemsememen çok garip , "

Kısık sesle mırıldanırım.

Bileklerine kremi sürdükten sonra uzaklaşırım.

Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu , sanki... Şey gibi bakıyordu bana işte.

" Teşekkür ederim."

Gülümsedim.

" Ne demek , görevim bu . "

Gözlerime biraz daha baktı , utandım mı yoksa gerildim mi bilemedim ama çok hoşuma gitmişti.

_ aw neden hoşuna gidiyo lan.

_ ben nerden bileyim mal.

" Kelepçeleri nasıl çıkarttırdın ? "

Dikkatimi tekrar ona verdim .

" Askeriyede değiliz Altuğ. Burda askerlerin sözü geçmez , bizim sözümüz geçer. Onların görevi senin burda kalman ama benim görevim seni iyileştirmek . O kelepçeler ile seni iyileştiremem çünkü yaralarını sarıyorum ama o demir şeyler yüzünden yeni yara oluşuyor. Sence buna hangi doktor izin verir ? "

Hızlı hızlı konuştuğum için nefesim kesilmişti , derin bir nefes aldım.

Beni cevaplamadı bende fazla beklemeden dışarıya çıktım.

Hızla evime gittim ve odama gidip uyumaya çalıştım.

3 hafta sonra :

 

​​​​​​Odasına gittiğimde yatıyordu , uyuyormuydu fark edemiyordum lakin gözleri kapalıydı . Bu 3 hafta içerisinde birkaç kez gitmeye çalışmıştı lakin durdurmak zor olmamıştı . Bu gün taburcu olma günüydü , sevineceğine emin olduğum için odasına koşarak gitmiştim .

Kapıya iki kere tıklattım ve içeriye girerdim.

Altuğ bana baktı ,

Gülümseme genişledi.

" Nasılsın bu gün?"

Yanına gittim ve sandalyeye oturdum.

" İyi gibiyim , "

Bileklerine bakarım.

" Yaraların iyileşmeye başlamış, "

Gülümsedi,

" Sayende "

" Bu gün taburcu oluyorsun."

Birden yerinde dikleşti.

" Ciddisin dimi ? "

Yüzüne kınarcasına baktım.

" Yok yalan söylüyorum , seni hep burada tutucam."

Gülümsedim.

" Sorduğum soru saçmaydı , pardon."

Çıkmak amaçlı kapıya yöneldim.

" Hadi sende yatmaya iyi alıştın , kalk hazırlan. "

Gülümseyerek odadan çıkarım.

...

 

İlk bölüm bile biraz uzundu biliyorum. Fazla detay oldu sanırım. İlk yazdığım bölümü kaydetmeyi unuttuğum için silinmişti o yüzden biraz daha detaylı birşey oldu bu bölüm. Umarım beğenirsiniz.

Bölüm şarkıları

~Sagopa Kajmer : Galiba flamenco vocal mix

~ Nayer : Suave

~ Tiesto , KAROL G. : Don't be shy

~ Shawn Mendes, Camila Cabello: Senorita

~ Olivia Addams: Stranger

~ Andra , dony, Matteo : Barcelona

 

Loading...
0%