Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12-Ayna

@melikesayin

Çok da uzun sürmeyen bir yolculuğun sonunda eve geldik. Miray yol boyu süren kafa şişirmeleri sonucunda beni bir süre onlarda kalmaya ikna etti. Çınar bizi evle bırakarak market alışverişi yapmaya gitti. Miray bu süreçte misafir odalarından birini bana tahsis edip yine yoğun ısrarlarla (aslında tehdit) akşama kadar odadan çıkmayarak dinlenmemi tembih etti.

Yatakta nereye fırlattığımdan emin olmadığım telefonumu uzun uğraşlar sonucu bulup tekrar yerime uzandım. Hiçbir şey yapmadan boş boş yatmak çok da bana göre değildi. Özellikle bugün yaşananlardan sonra kafam sürekli olarak Hayal'i gördüğüm o gerçekçi ana takılıyordu. Doktor her ne kadar bunun normal olduğunu söylemiş olsa da yaşananların gerçekçiliği buna inanmamı engelliyordu.

Telefonumun ekranını açıp gelen bildirimleri kontrol ederken gizemli kişimizin attığı mesajı görmek beni heyecanlandırmaya yetmişti.

Oizzys_-)"Beni bulmanı." Kısa bir an karşımdaki kişinin aptal olduğunu düşünmeden edemedim. Böyle gizemli gizemli davranışlar sergiliyorken onu nasıl bulmamı bekliyordu acaba.

Eflal-)"Sokağa çıkıp kullanıcı adını mı sesleneceğim?" Kendi yazdığıma gülerken bir anda yazmaya başlaması içimde sohbetten kaçma isteği doğurdu. Büyük bir merakla beklerken çalmaya başlayan telefonuma lanetler savurmadan edemedim. Numaranın tanıdık olmaması açıp açmama konusunda beni ikilemde bıraksa da içimde verdiğim savaşı boş verip telefonu açarak karşıdaki kişinin konuşmasını bekledim. Telefonu açıp tepkisiz şekilde bekleyen insanlardan nefret ederdim, fakat bu şeyi yaptıklarında bana hissettirdikleri beni de öyle olmaya itiyordu.

"Eflal hanım?" genç bir kadın sesiydi. Aklım sesi tanıyıp tanımadığımı sorgularken kadın beklemeden,

"Ben doktor Aylin." Arayan kişinin alakasızlığı ile kaşlarım çatılırken içimde tarif etmesi güç iğrenç bir his oluştu.

"Merhaba." Dedim titreyen sesimden nefret ederken. Hayat öldüğünden beri ne hastaneleri ne de doktorları sevememiştim. Beni korkutuyordu.

"Güler hanım **** hastanemizin yoğun bakım servisine kaldırıldı, acil olarak buraya gelmeniz gerekiyor." Aklım duyduklarını idrak etmekte zorlanırken vücudum komutları benden almıyormuş gibi yataktan fırladı.

"Ne oldu? Nesi var?" Alelacele sorular sorarken çoktan koşar adım odadan çıkıp merdivenlere yönelmiştim bile. Böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini anlayamıyordum. Anneannem çoktan memleketine gitmişti, bu şehirdeki bir hastanede olması saçma geliyordu.

"Size telefonda bilgi vermem mümkün değil, geldiğinizde beni mutlaka bulun."

Telefonu kapatıp cebime atarken Miray'a seslenip nerede olduğunu anlamaya çalıştım. Kapının önünde ayakkabılarımı giyerken içeri giren Çınar bana anlamsız gözlerle bakıyordu.

"Anneannem hastanedeymiş, acil gitmem gerek." Yaşadığım şeyin şokundan olsa gerek konuşmayı unutmuş gibi hissediyordum. Çınar elindekileri bırakırken Miray da yanımıza gelip aceleyle benimle birlikte ayakkabılarını giydi.

"Biz seninle geliriz." Duyduğum sesler netlikten oldukça uzak ve boğuktu. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Yalnızca içimdeki karmaşayı ve hissettiğim korkuyu bastırmaya çalışıyordum. Hastane bulunduğumuz yere yakın olduğu için neredeyse yirmi dakikada varmıştık. Hastaneye girip girişte hasta kayıt bölümünün önünde durdum.

"Anneannem buradaymış. Yoğun bakım servisinde." Yutkundum. Vücudum hissettiği heyecan ve korku karışımı hislerden dolayı titriyordu.

"İsmi Güler Sezgin." Karşımdaki kadın önündeki bilgisayardan bir şeylere bakıp bakışlarını yanında ekranını izleyen arkadaşına çevirdi. Aralarında geçen anlamsız kısa bir bakışmanın ardından

"Yoğun bakım servisimizde böyle bir hasta yok." Dedi kısaca. Cümlenin devamı varmış gibi bir süre ne söyleyeceğini bilmez biçimde ağzında bir şeyler geveledi.

"Nasıl olmaz? Beni doktor aradı ve-" Elimi sinirle alnıma vurup ismi hatırlamaya çalıştım. Aptal kafam böyle anlarda hiçbir şeyi uzun süre içeride tutmayı beceremiyordu. Derin bir nefes alıp sakin biçimde konuşmayı düşündüm.

"Ben doktor Aylin."

"Doktorun ismi Aylin, geldiğimde benden onu bulmamı istemişti. " Dedim aceleyle. Miray destek olmak ister gibi kolumu sıktı.

"Sizi anlıyorum, hastanız hastanede fakat yoğun bakım servisinde değil." Bir süre duraksadı. Normal odaya aldıklarını düşünerek içimi rahatlatmaya çalışırken kadın zor bir şeymiş gibi karşımda konuşmakta güçlük çektiğini belli ediyordu.

"Aylin hocanın odası arka tarafta." Dedi eliyle bir yeri işaret ederken. "Onunla görüşün." Başından savmasına mı sinirlensem yoksa beni oyalamasına mı bilemedim. O kadını aklımın bir köşesine daha sonra hesap sormak için kazırken gösterdiği yöne doğru ilerledik. Bir süre sonra doktorun adının yazılı olduğu odayı görünce içeri girdim. Başını önündeki dosyalardan kaldırıp bana baktı.

"Anneannem." Dedim nefes almaya çalışırken. Sürekli koştuğum için nefes nefese kalmıştım.

"Eflal hanım, oturun lütfen." eliyle masasının önündeki sandalyeyi işaret etti.

"Oturmak istemiyorum, anneannemi görmem gerek." Herkes neden bu kadar rahattı? Tabii kendi tanıdıkları değildi orada yatan, onlar için basitti bu durum.

"Lütfen önce oturun, size anlatmam gerekenler var." Oturduğu yerden kalkıp yanıma gelerek beni koltuğa doğru adeta sürükledi. Ayaklarım sanki cılız bedenimden fazlasını taşıyormuş gibi ağırlaşmış, hareket ettirmekte güçlük çekeceğim bir hal almıştı. Çınar ve Miray da karşımdaki sandalyelere otururken doktor da yerine geçti. Önündeki dosyayı kapatıp ellerini birleştirerek bakışlarını yüzümde gezdirdi bir süre. Bu kadın beni öldürmeye mi çalışıyordu?

"Başka bir akrabanız veya-" Konuştukça sesi kulaklarımı tırmalıyordu. Anneannem şu an bir yerlerde belki beni bekliyordu fakat bu kadın karşımda büyük bir rahatlıkla bana birilerini sorma peşindeydi. Onların hasta yakını sakinleştirme politikasına bir kez daha içimden söverken cümlesini tamamlamasına fırsat vermedim.

"Yok. Benden başka kimsesi yok. Şimdi anneannemin nerede olduğunu söyleyin artık."

"Üzgünüm." dedi sesi ıstırap içerisinde kıvranıyormuş gibiydi. Neye üzgünsün be kadın?

"Anneanneniz aslında yoğun bakımda değil." Birisi kalbimi avuçları arasına almış sıkıştırıyor gibiydi. Her defasında daha fazla acıtıyor ve sanki hiç geçmeyecek gibi hissettiriyordu.

"Nerede?" Soruyu soran ben değilmişim gibi sesim oldukça yabancılaşmıştı.

"Sizi bu şekilde çağırdığın için üzgünüm fakat anneanneniz dün öğle saatlerinde evinde komşunuz tarafından bulunmuş. Hastaneye geldiğinde kalbi çoktan durmuştu." Bir süre bekledikten sonra içimde oluşan gülme isteğini bastıramadım. Gülmekten oldukça uzak bir gülüştü. Miray şok olmuş şekilde doktora bakarken Çınar baş ve işaret parmağıyla burun kemerini sıkarken öylece yere bakıyordu.

"Ciddi olamazsınız." Dedim gülüşlerim arasına. Belki kimse anlayamamıştı bile kurduğum cümleyi.

"Bu bir şaka değil mi? Sadece eğleniyorsunuz." Dedim dolan gözlerim görüş açımı kısıtlarken. Tüm vücudum titrerken gülmemi durduramıyordum. Aynı zamanda gözlerimden akan yaşlar kadar saçma bir şey olamazdı. Karşımdaki bulanık görüntüden tek anladığım doktorun yerinden kalktığı ve Çınar'ın kollarımı tutmaya çalıştığıydı.

İki saat sonra...

Başımda hissettiğim ağrının keskinliği ile zor da olsa gözlerimi araladım. İçimden hatırladığım son şeylerin rüya olması için dua ederken burnuma dolan hastane kokusuyla birileri sanki içimde bir yerlerde etimi koparıyorlarmış gibi sızladı.

"Lütfen." Dedim fısıltıyla. "Lütfen gerçek olma."

"Eflal?" Bu ses Çınar'a aitti. Beynim bu iğrenç mekanik sesi kendisi mi üretiyordu bilmiyorum fakat yanımda olduğunu bildiğim insanları duymakta güçlük çekiyordum. Sonunda tam olarak kendime gelip gözlerimi açtığımda o iğrenç yerdeydim. O boktan hastane duvarı yine karşımdaydı. Günün sonunda değer verdiğiniz insanları kaybettiğinizde gözünüzü açtığınız ilk andan itibaren bundan sonraki tüm uyanışlarınızdan nefret etmeye başlıyordunuz.

"Gerçek mi?" Dedim titreyen sesime engel olamıyorken. Vücudumda bir uyuşukluk vardı. Kafamın içi deliriyor fakat vücudum bu hisse karşılık hiçbir tepki veremiyordu. Çınar'ın parmaklarının saçlarımda gezindiğini hissettim.

"Sakinleştirici verdiler sana." Dedi yüzünü görebileceğim şekilde sedyede yanıma otururken.

"Anneanneme ne olduğunu söylediler mi?" Sesim uzun süredir uyuduğumu gösterir gibi çatallı çıkıyordu.

"Kalp krizi." Başını öne eğmiş ellerine bakıyordu. Yattığım yerde doğrulup oturur pozisyona geçtim.

"Görmek istiyorum." Kapı açıldığında Miray az önce benimle konuşmaya çalışan doktor ile içeri girdi. İkisinin de gözleri beni bulurken Miray elindeki suları bırakıp yanıma geldi.

"Başın sağ olsun, çok üzgünüm." Bana sarıldı fakat karşılık verecek güç kollarımda yoktu.

"Ne oldu bana? Tüm vücudum uyuşuk." Bunları söylerken doktora bakıyordum.

"Sakinleştirici etkisi, merak etme kısa bir süre sonra geçecek." Yüz ifadesi bir şeyler söylemek istiyor fakat söyleyemiyor gibiydi.

"Ne oldu?" Merakla sordum.

"Anneanneniz daha önce bitkisel şeyler tüketir miydi? Yani karmaşık otlar, bitki çayları veya benzer şeyler? Hiç şahit oldun mu?" Kaşlarım çatıldı. Bunları nereden bildiklerini anlayamamıştım.

"Evet ama ne alakası var şu an bunun?" Bir süre etrafı endişeli gözlerle izledi.

"Güler hanım zehirlenmiş. Kullandığı bitkisel ilaçların etkilerini bilip bilmediğini merak ediyordum ancak anlaşılacağı üzere farkında olmadan kendi sonunu getirmiş."

Duyduklarım kafamın içinde yankılanıp duvarlara çarparak toz bulutu misali kayboldu.

"Nasıl yani? Kalp krizi dedi Çınar bana." Bakışlarım kısa süreliğine Çınar'a kaydı.

"Evet kalp krizi geçirmiş. Güler hanımın kanında yüksek miktarda digitoksin ve kardiyak glikozit bulduk. Bu maddelerin hepsinin birbirine karıştırılmış bitkilerden elde edildiği bulgusunu saptadık. Bu durumda Güler hanım bu bitkileri ilaç niyetine kullanmak isterken yüksek doz alarak kendisini zehirlemiş. Bu bahsettiğim maddelerin fazla alınması durumu da kalp krizine yol açmış. Anladığım kadarıyla zaten kalp ritim bozukluğu varmış değil mi?" Dolu gözlerle başımı salladım.

"Evet öyleydi." 

"Bilgiler için teşekkür ederim, görmek istediğinizi söylemiştiniz eğer dilerseniz görebilirsiniz." Bunu yapıp yapmamak konusunda kararsızdım. En son Hayat'ı o haliyle gördüğümde tüm psikolojim altüst olmuştu ve şimdi tekrar böyle bir şeyi kaldırabileceğimden emin değildim. Çınar elimi avuçları arasına alıp hafifçe sıktı.

"Vereceğin her türlü kararda biz yanında olacağız, kendini sakın yalnız hissetme."


İG: k.melliike_


Loading...
0%