Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@melikesayin

Tanımadığınız bir insan bile oldukça kısa sürede sizi anlayabiliyorken, tanıyabiliyorken hayatınızda olmasına rağmen sizi bir kez bile anlamamış insanların varlığı bu noktada sizi üzmeye yetiyordu.

Arabayı çalıştırdı. Avuçlarını açıp başını yukarı doğru kaldırarak,

"Niyet ettim bu gece seni tek parça halinde güvenli bir yere ulaştırmaya." deyip ellerini yüzüne sürdü. Başımı geriye atıp sesli bir şekilde güldüm.

"Ne bu şimdi?" Benim gibi gülerken dudağını büktü.

"Tüm geceyi birlikte geçirmek zorunda kaldık neredeyse."

"Bu bir isyan mı?" Kaşlarımı çatıp sinirlenmiş gibi yaptım.

"Pek sayılmaz aslında." Gözlerime kısa süreli bir bakış atıp önüne döndü.

"Sağdan gideceğiz." Dedim elimle yolu gösterirken. Söylediğimi yapıp gösterdiğim yöne dönerken yaptığı hareket aklıma geldikçe gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sessiz bir yolculuğun daha sonuna gelirken evi gösterdim.

"Burası." Evin önünde durdu.

"Mission complated." Dedi gülümseyerek bana doğru dönerken.

Kutuyu sıkıca elimde tutup gülümsedim.

"Her şey için teşekkür ederim."

"Rica ederim." Arabadan inip hızlı adımlarla Çınar ve Miray'ın evine doğru ilerledim. Kapıyı çaldıktan sonra bekleme süresini Devran'a bakarak geçirdim.

"Ne süzdün çocuğu be." İç sesim durumun farkına varmamı sağlarken Çınar kapıyı açtı.

"Nerede kaldın? Merak ettik."

"Geldim işte." Dedim omuz silkip. Kaşlarını çatıp omuzumun üzerinden bakışlarını arkamda bir yere sabitledi. Tahminimce Devran'ın arabasına bakıyordu lakin arkamı dönüp bakmadım.

"Kim bu?" Usulca kolumdan tutup içeri çekerken kapıyı kapattı. Merdivenlere yöneldiğinde peşinden gittim. İçeri girer girmez iki farklı duvar renginin beni karşılamasına şaşırmamıştım. Eminim ki Miray ile anlaşamadıkları için iki farklı renkten oluşuyordu.

"Aslında ben de tanımıyorum." Kapının girişi zaten salon kadarken merdivenlerin sonundan sağa doğru dönerek oldukça büyük bir salona giriş yaptık.

"Tanımadığın adamın arabasında ne işin var gecenin bu saati?" Eliyle duvardaki saati işaret etti.

Perdenin arasından dışarı bakan Miray sırıtarak yanıma gelip koluma girdi. Çekiştirerek koltuğa oturduktan sonra eliyle yanına 'otur' der gibi vurdu.

"Ay kim bu çocuk? Buradan bile anlaşılıyor ne kadar yakışıklı olduğu." Büyük L şeklindeki koltuğun köşesine oturdum.

"Gerçekten tanımıyorum." Miray'ın çatılan kaşlarının yanında Çınar aferin der gibi ufak bir alkışlamadan sonra karşıya oturdu. Öne doğru eğilip dirseklerini dizlerine yaslayarak bakışlarını üzerimde gezdirdi. Bu davranışını görmezden gelip bakışlarımı ondan son hızla kaçırırken arkama yaslanıp hem konuyu değiştirmek adına hem de içimi dökmek için tek solukta yaşanan her şeyi tüm detaylarıyla anlattım.

"Son olarak da beni buraya bıraktı ve gitti." Deyip derin bir nefes aldım.

"Kutuyu koyanın kim olduğunu düşünüyorsun?" Miray'ın sorusuna karşılık bakışlarım yanıma koyduğum kutuya kaydı.

"Aslında kafamın içinde dönenler oldukça uçuk." Dedim mırıltıdan farksız çıkan sesimle. Bugün yaşananlar beni oldukça yormuştu.

"Arkadaşın yaşıyor mu yani?" Ellerini saçlarının arasından geçirip derin bir nefes alarak bakışlarını evde gezdirdi. Ne düşüneceğini bilemiyor gibi bir hali vardı, tıpkı benim gibi.

"Peki neden bunca süre öldüğünü düşünmeni istesin ki?"

"Bu şeylerin tümünü ben de düşünüyorum Miray." Kutuyu elime aldım. Her ne kadar cesaretim olmasa da bunu yapmak zorunda olduğumu biliyordum.

"Belki de aptalsınızdır." Dedi Çınar oturduğu yerden kalkıp salonun köşesindeki mini bara doğru ilerlerken. Koyu kahve tonlarındaki dolabı açıp bir süre baktıktan sonra eline bir viski şişesi alıp barın üzerinde duran bardağı yarıya kadar doldurdu.

"Neden?" dedim söylediği şeye karşı şaşkınlığımı gizleyemeyerek.

"Film bitmemişti değil mi sen oradan ayrılırken?" Bir süre düşündüm. Filmin ortasında çıkmak zorunda kalmıştım. Hayal aklıma geldiğinde gözlerimi kapatıp düşünmemeye çalıştım. En kısa zamanda onu da aramalıydım.

"Evet bitmemişti." Bardağa koyduğu içkisinden büyük bir yudum alırken bize doğru dönerek omzunun birini duvara yasladı.

"Bunun konumuz ile ne ilgisi var Çınar?" Miray'ın sorusuna karşılık güldü.

"Devran denen çocuğu daha önce de sinemada çalışırken görmüştün değil mi?" Kafasındakileri anlatırken sergilediği yavaşlık beni çileden çıkaracak gibi olsa da tepki vermemeye çalıştım.

Sakinleşmek adına gözlerimi kapatıp derin bir nefes alırken başımı onaylar biçimde salladım.

"Neden orada çalışan bir insan filmin ortasında, yani" Tek eliyle tırnak işareti yaptı. "İşi henüz bitmemişken oradan ayrılsın ki?" Az önce sakinleşmek için kapattığım gözlerimi araladım.

Ne anlatmaya çalıştığını anlamak beynimde şok etkisi yaratmıştı.

"İyi de nereden bilecek Eflal ile ilgili bu kadar şeyi?" Miray'ın sorusunu bekliyormuş gibi hızla cevap verdi.

"Bence takıntılı sapığın teki, bu işte bir parmağı olduğunu düşünüyorum." Çınar bana yardımcı olmak dışında başka soru işaretlerinin oluşmasını sağlamıştı. Başımı ellerimin arasına alıp bir süre sakinleşmeyi bekledim. Çınar yanıma yaklaşıp eliyle hafifçe omzumu sıktı.

"Merak etme, yalnız değilsin. Birlikte çözeceğiz bu sorunu." Başımı kaldırdım.

"Tabii önce kutuyu açmamız gerekiyor." Miray Çınar'ın eline vurup koluma sarıldı.

"Rahat bırak kızı, ne zaman kendini hazır hissederse o zaman açmalı." Gülümsedim. Eğer şimdi yapmazsam çok uzun bir süre tekrar buna cesaret edemeyecektim.

"Sizinle açmam en doğrusu." Çınar karşımda yere otururken kutuyu dizlerimin üzerine koyup açtım. Üzerindeki resmi ters çevirip bakmadan yanıma koydum. Resmi hatırlamak bile gözlerimi doldururken bakmak canımı bir hayli yakıyordu. İçerisinden çıkan zarfı elime alıp etrafını inceledim. Büyük bir dikkate beni izleyen Miray ve Çınar'ın varlığını hissetmenin bana bu denli güç vereceği hiç aklımdan geçmezdi. Zarfı açıp içerisinden çıkan notu elime aldım. Üzerinde bir hesap adı vardı lakin hangi uygulamaya ait olduğu yazmıyordu.

"@Oizys" Konuşmamızın vakti geldi." Miray çoktan telefonunda yüklü olan tüm uygulamalarda kullanıcı adını aratmaya başlamıştı bile. Bu sırada notu da kenara koyup kutunun içerisinde başka bir şey olup olmadığını kontrol ettim.

"Buldum." Miray'ın bağırmasıyla yerimden sıçradım.

"Bir İ**** hesabı." Telefonunu bana doğru çevirdi. Sahte bir hesap olduğu her halinden anlaşılıyordu. Sıfır takipçisi ve sadece takip ettiği ben vardım.

Çınar uzun süreli sessizliğini bozarak konuştu.

"İletişim kuracak mısın onunla gerçekten?"

Yutkundum. Ya Hayat hayattaysa? Konuşmak zorundasın.

İçimde bir yerlerde bu varsayıma inanmak için can atan bir taraf vardı.

"Bu bir oyun ve sen de bu oyuna dahil olmuş olacaksın." Miray elini elimin üzerine koyup söylediklerine istinaden Çınar'a ters bir bakış attı.

"Sen değil, biz." Dedi hemen ardından. Gülümsemeden edemedim. Ne zaman bu kadar iyi bir dostluk kurmuştuk bilmiyordum. Bana her zaman bu denli iyi yaklaşmaları başta içimde şüphe uyandırsa da zamanla onlara güvenmeme sebep olmuştu.

"Ben senin vereceğin her türlü kararda arkandayım." Çınar'ın sözleri gözlerimi doldururken,

"Ben de her daim seninleyim, asla yalnız değilsin. Birlikte çözebiliriz." Miray'ın son sözleri ile de gözlerimden akan yaşları tutamadım.

"Yine de ben bu oyuna hiç dahil olmaman taraftarıyım." Miray hafifçe Çınar'ın kafasına vurdu.

"Kızın kafasını karıştırma, ne isterse onu yapsın." Çınar Miray'ın elini itip dil çıkardığında göz yaşlarım arasında gülüşümü engelleyemedim. Derin bir nefes alıp bir süre göz yaşlarımın dinmesini ve nefesimin düzene girmesini bekledim. Bu sırada Çınar içkisini bitirip koltuğa uzanmış, Miray ise konuyla ilgili bir şeyler araştırıp duruyordu. Telefonumu elime alıp saate baktım. Geç olmasına rağmen Hayal'i aramak istiyordum. Kulaklığımı kulağıma takıp bir süre ekranda Hayal'in ismini izleyip dayanamayarak arama kararı aldım. Henüz ilk çalmada telefonun arkasında sesi yankılandı. Ekranımı kapatıp telefonu koltukta yanıma bıraktım.

"Eflal? İyi misin? Seni çok merak ettim." Sesindeki endişeyi buradan bile hissetmek mümkündü.

"İyiyim, sana hiçbir şey söylemeden öylece gittiğim için üzgünüm ancak gerçekten önemli bir durum vardı."

"Önemli olan iyi olman, senin için endişelendim. Giderken pek iyi görünmüyordun."

Bir süre sessiz kaldım. Çınar'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum lakin uzandığım yerden başımı çevirip ona bakmaya pek gücüm olduğu söylenemezdi.

"Fırsat bulduğum ilk an seni tekrar arayacağım, bugünü telafi edeceğime söz veriyorum." Çınar ayağa kalkıp kapıya yöneldi.

Fısıltıyla "Ben odama geçiyorum." dediğini işittim. Yanımdan geçerken bir süre duraksadı, başımı çevirip neden durduğuna baktım. Bakışlarını çatık kaşlarla önce telefonuma ardından yüzüme çıkardı.

"Ne?" Dedim dudaklarımı hareket ettirerek. Neye bakıyordu bu çocuk? Miray başını telefonundan kaldırdı.

"Neyi bekliyorsun kızın başında?" Parmağını kaldırıp telefonumu işaret etti.

"Telefonun kapanmış, boşluğa konuşuyorsun." Telefonumu elime aldım.

"Fark etmemişim, sağ ol." Uzandığım yerden kalkıp oturur pozisyona geçtim.

"Başka bir hesap falan bulamadım, ayrıca mesaj attım ancak bakmadı bile."

"Onun konuşmak istediği kişi benim, cesaretimi toplamayı başardığım ilk an mesaj atacağım."

İG: k.meliike

Loading...
0%