Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Birinci Kısım

@melikeshn

Roma, İtalya.


Gözlerimi boş bir odada açmıştım. Ne bir eşya ne bir pencere vardı. Her kısım karanlıkta kaybolurken, bir kısım kaybolmuyordu. Bu bir kısım kapıydı. Kapının ortasına bir kesici aletle delinmiş ya da bir silahın sıkılması sonucunda açılmış bir delik vardı. İşte bu aydınlık kısım burasıydı. Karanlığın içindeki aydınlıkdı.


Ben o bir tutam aydınlığa bakarken sesler gelmeye ve yükselmeye başladı. Yükseldi, yükseldi, yükseldi... Ve kapı açıldı. Bir anda içeri üç adam geldi. Birisi esmer ve diğer ikisi kumraldı. Esmer olan ön kısımda duruyor, diğer ikisi arkasında duruyordu. Sanırım o esmer olan diğerlerinden üst rütbede ki bu benim için iyiye işaret mi bilemiyorum. Esmer olan bir yandan sırıtıyor bir yandan da kumrallara beni kaldırması için işaret yapıyordu. Evet, neden mi kendim kalkamıyorum? Bu sorunun cevabını şöyle vereyim sizlere.. Çünkü ellerim ve ayaklarım bağlı! Kapıyı kitlemeleri yetmiyormuş gibi ellerimi ve ayaklarımı da bağlamışlardı. Şerefsizler.


Ayaklarımı çözüyorlardı. Daha doğrusu yürüyebilmem için çözüyorlardı. Yani bir sırtlarında taşıyabilirlerdi. Sonuçta geri getirdiklerinde geri bağlıyacaklardı. Bunun sonucunda bir daha uğraşmak zorunda kalmazlar. Evet, çok düşünceli olduğumu biliyorum. Söylememize gerek yok.

Karanlık odadan çıkalı bir yarım saat olmuştur. Beni bir odadan bir odaya götürüp, sürekli bir şeyleri kontrol ettiler. Düşünebiliyor musunuz nerdeyse kanımın yarısından fazlasını aldılar. Sanki kendi kanları yok da benimkini alıyorlar. Şerefsizler. Bir iğne yapıyorlar, bir kan alıyorlardı sürekli. Ayrıca ilk kez gördüğüm bazı cihazlara da sokuyorlardı. O cihazlar nasıl bir şeyse artık, rüya görüyordum sanki. Üstüme üstüme silah sıkıyorlardı. Sıktıkça sıkıyorlardı. Bırakmak bilmiyorlardı. Ben ise napıyordum biliyor musunuz? Etrafımdan kanlar çıkmasına rağmen ayak da dimdik duruyordum. Garipti. İlginç mi ilginçti. Korku filan da bilmiyordum , rüyamda. Sanki korkusuz bir insan, cesaretli bir avcıydım. Çünkü bana kurşun sıkan herkesi tek tek öldürmüştüm,rüyamda. Ki gerçekte de iyi bir avcıydım. Tabi kurşun kısmı hariç.


Tahminimce bir saati aşkın cihazda bekliyorum. Neyse ki bu süreç şimdi bitmişti. Gelip yine beni kollarıyla tutup dışarıya doğru çıkardılar. Cihazdan çıktıktan sonra ise beni sol kısımda olan bir sandalyeye bağladılar. Sonra ise biraz ilerde sanırsam duymamam gereken bir kaç durumdan sohbet ediyorlardı. Yani sanırsam biraz daha çaba sarf etmeleri gerekiyordu. Neden mi? Konuştukları çok bariz bir şekilde bu oturduğum yerden duyuluyordu. Tabi oturmak doğru kelime mi bilemiyorum. Çünkü zorla oturttular buraya beni. İlk esmer olan yani üst düzeyde olan kişi konuştu.


‘‘Test sonuçları nasıl? İstediğimiz gibi sonuçlandı mı? ’’


Esmer, çok heyecanlıydı. Sanırım heyecanından şuan ben eşsiz bir insanmışım gibi bakıyordu. Sırıttı mı o? Yoksa bana mı öyle geldi.


‘‘ Abi sonuçlar istediğimiz gibi çıktı. Düşündüğümüz şekilde Camelia Hanımda olabilir dediğimiz tehşisi sonunda kanıtladık. ’’


Yine bana bakarak sırıtmaya devam ediyordu. Al eline silahı sık şu adamın kafasına demişler yani. Daha doğrusu ben dedim..


‘‘Bunu Büyük Patrona bildir hemen. Oda bu sevinçli haberi öğrensin. Sonuçta kızda istediğimiz sonuçları elde ettik. Tek sorun onu elimiz altında tutmak. Onuda ilaçla halledicez artık. ’’


‘‘Tamamdır abi. Hemen bildiriyorum. ’’


Esmer olan ve kısa beyaz tenli olan adam yanıma doğru geliyorlardı. Hızlıca yanıma geldiklerinde ilk olarak sandalyeye bağlı olan ayaklarımı çözüp, tekrardan ayaklarımı serbest bir şekilde bağladılar. Aynısını kollarım içinde yaptılar. İşleri bittiğinde bu sefer ise kısa boylu olan beni sırtına aldı. Şaşırmıştım.


‘‘Lan gerizekalı! Bunu başta odadan çıkarken niye yapmıyorsun. O kadar yol, koridor yürüttün bana. ’’


Adam sanki bilerek yapmış gibi büyük bir sevinçle gülüp, daha sonra beni yere indirdi. Cebinden bir bez çıkartıp, ağzıma yerleştirip arkadan bağladı. Tabi bu konuşmama engel değildi.


‘‘Gerizekalı bu şekilde susarmıyım sanıyorsun. Şerefsiz! Bir kurtulayım ,bak ben sana ne ızdıraplar çektiriyorum. Ne.. ’’


Evet... Tokatı suratıma yemiştim. Bu susmamı söylemek oluyordu. Şimdilik sustum. Susmam ile beraber beni tekrar sırtına aldı. Yol yol, koridor koridor yürümeye devam ettik. Tabi ben yürümüyordum. Şimdilik keyfim yerindeydi. Bu arada odaya giderkende susmak bilmedim. Sonuçta sırtındayken bana vuramazdı. En azından indirene kadar.. Lakin oda ikide bir indiremeyeceğine göre ben de yol boyunca onu sinir ettim...


Odanın kapısına geldiğimizde beni yere indirdi ve kapıyı açtı. Sonra beni çekiştirip, içeriye bir eşyaymışım gibi bıraktı. Giderken de sözünü söylemeden gitmedi.


‘‘Senin ile evlenecek kocaya sabır diliyorum. ’’


‘‘Gerizekalı kocamı düşünmek sana mı kaldı. Ayrıca belki evlenmicem. ’’


Sonra aklıma onu sinir etmek geldi. Tabi iyi bir fikir olmadığını biliyorum. Ama keyfim böyle istiyordu şuanlık.


‘‘Piştt kısa boylu olan baksana bir. ’’


Evet, kapıyı kilitlemek üzereydi. Ve bıkmış gibi kapıdan içeriye doğru bakıyordu. Konuş dercesine bana bir işaret yaptı. Ben de diyeceğimi söylemeye başladım.


‘‘Haha... Gülmekten nasıl söylenir bilemiyorum ama az önce kocamı düşündün ya hani.. Belki kocam sen olursan kendini düşünmüş olucan ve bencil birisi olucaksın kısa boylum benim.. Hahaha.. ’’


Kısa boylu sinirlenmişti. Ki bu da kötü bir şeydi. Kapıyı açıp yanıma geldi. Gelmesi ile bana iki tokat patlatması bir olmuştu. Ayrıca aynı yere , sağ yanağıma vurmuştu. Vurucaksın madem eşit vursana be. Sağ tarafım daha güzeldi benim. Keşke sola vursaydı öküz.


‘‘Susmayı öğrenirsin belki. ’’ diyip odadan çıktı. Kapıyıda kilitledi.


Derin düşüncelere dalmıştım. Benim ne gibi bir ayrıcalığım olabilirdi de beni almışlardı. Neden burda ben vardım...


Esmer olan acaba neden tehşis kondu dedi bana. Ben bir durumum olduğunu düşünmüyorum. Bu gerizekalı adamlar neyden söz ediyorlar acaba. Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. Buraya geldiğim günden beridir yapmadığım şeyi yapıcaktım. 1 aydır yapmadığım şeyi...


2 hafta geçmişti. Yemek dışında başka bir sebeple yanıma gelen olmamıştı. Tabi yemek dediğim ise sade bir ekmek ve yanına ise yarım bardak su veriyorlardı. Yine aynı şekilde gelip yemeğimi verip, gitmişlerdi. Bir yarım saat sonra geri gelmişlerdi. İlk kez mutlu bir şekilde kapıyı açıp içeri gelmişlerdi. Belirlerken yanlarında yeni birileri eklenmişti. Kısa boylu olan yoktu. Neden yoktu ki. Ayrıca çok mutlulardı. Bu işi biraz da ilginç yapıyordu. Yine o gıcık esmer olan konuşmaya başladı. İsimlerini de bir öğrensem lakap takmıcam yani..


‘‘Hadi yine iyisin. Kurtuluyorsun bu uğursuz odandan. ’’


Nasıl yani bildiğin kurtuluyor muyum? Bu nasıl bir şey böyle. Aklım almıyor. Yani zarar da vermediler. Birkaç tokat hariç tabiki.


‘‘Siz beni gerizekalı mı sandınız? Hiçbir şey yapmadan bırakıcak mısınız? Zarar filanda vermediniz. O kısım ayrı yani tabide. İstesenizde veremezsiniz zaten. ’’


Bu son söylediklerimden sonra bütün gözler benim üzerime çevrilmişti. Bunlar kendini savunan kadın görmediler mi hiç?


‘‘Hadi öyle olsun. Senle hiiiç uğraşamam. Çok mutluyum bugün. Yürü şimdi diyicem de ayakların bağlı senin demi? ’’


Gülmeye başlamışlardı. Bu benim sinirimi bozmaya başlasada , ben hiçbir şey olmamış gibi yaptım. Arkadaki yeni eleman dediğimizden kişiler kollarımı ve ayaklarımı gelip çözdüler. Sonra kollarımdan tirip yürütmeye başladılar. Ki ağzımı yine tutamadım.


‘‘Abim yine sırtınıza biriniz alsanız olmaz mı? Yol çok uzun be’’


Adamlar şaşşırmış bir şekilde bana bakıyorlardı. Şaşkınlıkları gittiğinde ise kollarımı sertçe kavrayıp beni daha hızlı yürütmeye zorladılar.Sanırım bu sorunun cevabıydı. Hayırr..


Beni yeni bir odaya getirmişlerdi. Lakin bu oda ameliyat haneye benziyordu. Sol kısımda ameliyat malzemeleri, sağ kısımda ameliyat örtüleri filan vardı. Orta kısımda ise ameliyat masası vardı. Ben etrafa bakınıp dururken beni ameliyat masasına doğru yürütmeye başlamışlardı. Hızlıca beni ameliyat masasına oturtmuşlardı ve hiçbir yerimden beni bağlamamışlardı. Bu durum ilginçti.


Biraz zaman geçmişti. Ameliyat odasına benzeyen bu yere sanırım doktor gelmişti. Kapıdan içeri girince ,benim ile göz temasında bulundu. Gözleri bir farklı bakıyordu. Sanki biraz heyecanlı gibiydi. Neye heyecanlı olduğuna bir örnek vermek zordu. İllaki bir örnek gerekiyorsa yeni bir vaka görmüş gibiydi. Kafamı önüme doğru çevirince bir anda gözlerim karardı. Başım dönmeye başladı. Ben ne olduğunu idrak etmeye çalışırken ,bir anda bir şey fark ettim. Koluma bir iğne yapılmıştı. Sakinleştirici olabilirdi. Ya da farklı herhangi bir iğne. Kenarlardan tutunmaya çalışıyordum. O esnada benim ayakta zor durduğumu yeni fark eden gerizekalı doktor yanıma doğru geldi. Hızlıca dengemi kurmama yardım edip beni tekrardan dik bir şekilde oturttu. Benim biraz daha iyi olduğumu görüp hızlıca iğneyi vuran hemşireye baktı. Bakar bakmaz ise yangın gibi korkutucu bir bağırış aldı, tüm odayı.


‘‘Sen ne yaptığını sanıyorsun! Ben sana normal sakinleştirici mi ver dedim? Bu yeni bir vaka. Ya onu öldürseydin! Böyle bir hastayı bir daha hayatında bile göremezdin! Şimdi burayı derhal terk et! ’’


Sanki ben yokmuşum gibi konuşuyorlardı. Ya da baygın sayıldığım için anlamadığımı sanıyorlardı. Fakat o halim eskide kaldı. Artık net görebiliyordum. Başım ise daha iyi sayılırdı. Durumum düzelince ise olanlar kafama dank etmişti. Salak gibi her şeyi iyiye işaret sanıyordum. Lakin beni bir deney icadı olarak kullanıcaklardı. Artık bende ne var ise çok önemli gibiyim. Hatta önemliyim diyebilirim.


Etrafı hızlıca bir kolaçan ettim. Kimse bana bakmıyordu. Çünkü beni güçsüz sanıyorlardı. Ki öyle değilim.. Hızlıca etrafa tekrar bakındım. Kesici bir alet arıyordum ki gözümün ucundakini göremiyormuşum, bunu anladım. Hemen oturduğum yerin yanında neşter vardı. Hızlıca onu kaptım. Hızlı ve sessiz bir şekilde. Neşteri hemen kıyafetimin altına sakladım. Uzun kollu giyinmem şuana kadar tek ve bir iyiye işaret olan olaylardandı. Kıyafetimi düzeltirken doktor arkasını dönüp, yanıma doğru geldi. Beni süzüp konuşmaya başladı.


‘‘Camelia Hanımdı değil mi? Nasılsınız? ’’


‘‘Baygın gibi olmamı soruyorsanız şuan iyiyim. Şu yerden kurtulsam daha da iyi olabilirdim. ’’


Beni bırakmıyacaklarını bildiğim halde oyun oynamaya devam ediyordum. Çünkü eğer ki söylersem, beni büyük ihtimalle bağlarlardı. Hatta kesin bağlarlardı. Bu yüzden söylemiyordum.


‘‘Biraz saf olmana veriyorum bu durumunu. Sana bir tek şunu söyleyebilirim ki burdan hiçbir zaman ayrılamayacaksın. ’’


‘‘Ben de sana bir tek şunu söyleyebilirim ki birazdan ölüceksin’’


Doktor biraz nasıl desem bilemedim. Neyse direk söyliyim ben, salak olduğu için adamlara bile seslenmezdi. Hatta şuan kahkahalar içinde gülüyordu. Yüzünde kocaman bir gamzesi ortaya çıkmıştı. İki tarafında da vardı. Gamzesi olan insanlara sinir olduğumu söylemişmiydim?


‘‘Görücez’’ dedim.


Oda hay hay dercesine bir bakış attı bana. Ben ise öylece duruyordum. Yapıcaklarımı yapmak için an kolluyordum ve o an işte şimdiydi. Doktor koluma serum takmak için hazırlanırken ben de işime koyulmuştum.Ne demişler herkes işini zamanında yapmalı, yoksa öteki zaman anında gelir.. Ölüm zamanı..


Kolumun altında tuttuğum neşteri hızlı bir şekilde çıkardım. Çıkarmam ile doktorun atar damarına sokmam bir olmuştu. Tabiki üstüme kanların sıçramasıda bir olmuştu. Üstüm başım kan olmuştu. Neyse artık burdan kurtulunca yeni kıyafetler alırım.. Sonuçta özgürüm ki... Hep öyleydim.


Doktor hala ayakta dimdik duruyordu. Birkaç dakika daha ayakta durabilirdi. Yani ben ayaklarımı Doktorun vücudundan çekene kadar. Kısacası ayakta durmasını ben sağlıyorum. Neden mi? İşte bunun için...


Neşteri Doktor'un atar damarından çıkardım. Bir kan sıçramasına daha şahit oldum ama bir şey olmazdı. Biraz da hızlı olmam gerekiyordu. Çünkü adamların duymaması için az vaktim kalmıştı. Kulaklık ile iletişime geçtikleri için dışardaki sesleri genellikle duymuyorlardı. Az zamanım vardıııı.


Size bir şeyden bahsetmiştim hatırlıyor musunuz? Gamzelerden nefret ettiğiniz söylemiştim. İşte şimdi belki bazınız tahmin etmiştir . Evet.. Onu yapıcamm..


Neşteri hızlıca ilk sol gamzesinden geçirip, deşmiştim. Sonra sağ gamzesini de aynı şekilde deşmiştim. Artık Doktor ile işim bitmişti.


Ayaklarımı Doktor'un vücudundan çekip dengesini bozdum. Dengesinin bozulması ile ise yeri boylamış bulunmaktaydı. Bu yüksek ses ile ise adamları kendime çekmiş bulundum. Salak kafam benim. Adam öyle pat diye yere bırakılır mı hiç..


Hemen ameliyat masasını yere devirdim. Masa çelik olduğu için kurşun geçirmezdi. Ayrıca benim de silahım vardı. Az önce Doktoru öldürdüğümde yere bırakmadan arka cebinde silahının olduğunu görüp, aldım. Şuan ise masanın hemen sağ tarafından adamlara kurşun sıkıyordum. Kaç kişi olduklarını sayamasamda en az bir beş veya altı kişi varlardı. Ki bu farklı şartlarda olsa çocuk oyuncağı olurdu. Karşılıklı kurşun sıkmaya kalkışırken bir tane kişinin sıkışıyla beraber sağ omzumdan bir kurşun sıyırdı. O anlık acıyla bir çığlık savurdum. Daha ben vuramamışken onlar nasıl vururdu. Anlamıyordum. Bu durum ve bu sıyırık beni kızdırmıştı..


Hemen toparlanıp, hücüma geçtim. Birkaç el sıksamda vuramamıştım ,adamları. Bir daha sıktığımda ise bir kişinin tam omurgasına isabet ettirmiştim. Yes bee. Gördün mü? gerizekalı. Geriye sanırım dört kişi kalmıştı. Birini bacağından, birini boynundan, birini kolundan vurmuştum. Yani kısacası iki kişi kalmıştı. Biri yanıma gelebilir, biri ise yanıma gelemezdi. Ki altıncı hissim direk gerçekleşmişti..


Kolundan vurduğum adam , masanın sol tarafından geliyordu. Ben ise sağ taraftaydım. Kaçma ihtimalim biraz düşük olsa bile , bir şansım vardı. O benim tarafıma gelirken ben masanın önüne geçip koşucaktım. Aslında durup kurşunda sıkmak mantıklıydı ama az önce çatışmada hepsini kullanmıştım. Kaçmalıydım.


O arka tarafa gelirken, ben hemen hızlıca ön tarafa geçtim. Koşarak kapıya gidiyordum ki bir silah sesi duyuldu. Bir patlama gerçekleşti. Vurulmuş muydum? Şimdi ben ölücek miydim? Gözlerimi kapatıp, her şeyi öğlesine boş verip, durdum. Bir ses duydum. Bir adamın sesiydi. Konuşmaya başlamıştı. Hem de benimle...


‘‘Aç gözünü. Çatışmada göz mü kapatılır. Sen nasıl mafyasın. ’’


Gözümü bu sesle açmıştım çok tanıdık bir sesdi. Lakin çıkaramıyordum, sesini. Ona bakmak yerine yere bakmayı seçtim. Ardından ise ölmediğimi fark ettim. Yaşıyordum.. Yaşasınn!!


‘‘Seni kurtardığım için.. Evet.. Yaşıyorsun. Bu yönden biraz şanslısın ama birazdan ölmeden burdan çıkmalıyız. ’’


Beni kurtarmıştı. Neden kurtardı ki bu beni şimdi. Daha kim olduğunu bile görememiştim. Bakmaya cesaret edemiyordum. Mafya olmama rağmen bakamıyordum. Lakin bu yüzden değil, sevmediğim biri ise onu öldürebilirdim. Beni kurtarmış olsabile. Yani sevmediğim kişiler genellikle kötü kişilerdir. Çoçuk ticareti yapan, insan kaçakçılığı yapan, ve daha bir sürü kötülüğü yapanlardır. İnşallah onlardan değildir.


Yanıma gelip elimi tutmuştu. Beni çekiştiriyordu. Kapıya doğru yönelmiştik. Tam çıkıcaktık ki birkaç adamın geldiğini gördük. Sanırsam buraya gelmiyorlardı. Çünkü yavaş hareket ediyorlardı. Bu durum ise bizi biraz kurtarıyordu. Hızlıca kapının arkasına yaslanmıştık, ikimizde. Şimdi ise kafamı kaldırıp, yüzüne bakmıştım. Tanıdıklarımdan değildi, neyseki. Tek bir sıkıntı sevmediğim değil de , hoşlanmadığım biriydi ki bu öldürmeme sebep değildi. O yüzden biraz mutluydum.


Kısa boylu konuşmaya başlamıştı.


‘‘Camelia Hanım, uzun zamandır görüşemiyoruz. Nasılsınız? ’’


Onu gördüğüme şaşırmıştım. Sonuçta burdan gitmişti.


‘‘Se..n sen nasıl.. Buraya nasıl geldin. Gitmiştin sen. Neden geri döndün. ’’


‘‘Sorularını sonra sorarsın prenses. Şuan zor durumdayız. Ayrca neden seni kurtardım, bilmiyorum. Sanırım vicdanım el vermedi. ’’


Böyle bir adamın vicdanı var mı da bana vicdandan bahsediyor. Bu durumu bir türlü anlamıyordum. Ayrıca bana prenses dedi. Bir mafya kadınına prenses dedi. O biraz naif kalır canım benim.


Ve hala ellerimiz birbirine bağlıydı...


Hiç ayrılmıcakmış gibi...

___

İlk bölüm sizce nasıldı?


Beğendiniz mi?


Yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin lütfen.


Bir sonraki bölümde görüşmek üzere aşklarım.


💕


Loading...
0%