Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@melikeyiimm

Perdenin arasından sızan güneş ışığıyla gözlerimi zar zor açtım. Kollarımı iki yana açarak hayvanca bir esneme gerçekleştirdim,parmaklarımı tek tek çıtlattım,ayaklarımı yataktan sarkarak,yeni odama baktım, tam olarak yerleştirmediğim kitaplarıma daha sonra yere savrulmuş kıyafetlerime baktım derin bir iç çektim üsengeçliğimin seviyesi ne mi? Onları asla toplamayacaktım. Odayı ateşe vermek daha makbuldü..

 

 

 

Odaya dolan Serdar ortaç şarkısını duymamla yataktan yastığımı alıp, kulaklarıma bastırdım. Gözlerim önce kapı çalma gereği bile duyulmadan odama dalan erkek kardeşime sonra da elindeki Diyarbakır karpuzuyla yarışan ses bombasına gitti.

 

 

 

Ben ne yapmıştım da böyle bir kardeşe sahip olmuştum... acaba penceresinin camını hafta da bir gün düzenli olarak top atarak kırdığım zekiye teyzenin ahımıydı?

 

Belki de kuran kursuna giderken camiden aldığım tesbihleri pazarda sattım diyedir..

 

 

 

Yoksa göz hakkı diyerekten yediğim eriklerden mi?

 

Seni çöpe atacağım poşete yazık..

Bir sigara yakacağım ateşe yazık..

Aşk gidene acımak mı?

Bu yükü taşımak mı?

Yarayı kaşımak mı?

 

 

Konserlerde şarkıcı arkasında ki dansçılar edasıyla dans edip şarkıya eşlik ediyordu. İçine Mustafa Sandal kaçmış Murat Dalkılıç havasıyla Poşet şarkısını söyleyen bir adet Can...

 

Yatağın yanında ki terlikleri alıp kafasına fırlattım, başarılı bir refleksle terliklerden kurtuldu, ayağı kalkıp tam saçlarını çekmek için hamle yapmıştım ki ayağım kaydı ve yere çullandım..

 

1 yaş küçük erkek kardeş sendromu nedir bilir misiniz?

Bugünden sonra öğreneceksiniz.

 

"ANNE BABAAA ALIN ŞU MEYMENETSİZ MANDA KUYRUĞUNU" ellerimle yerden destek alarak ayağı kalktım. Beyefendi ise yere yatmış yarıla yarıla anırmakla meşguldü.

 

"Allah, Allah böyle çarpar iştee" tekrar bir anırma.

 

Şarkı değişmişti bu defa hadiseden prenses şarkısı başlamıştı.

 

Prensesler gibiydim ben baba evinde...

 

Galiba o prenses kül kedisi oluyordu, aksi takdirde bende bir sıkıntı olduğunu kabullenecektim.

 

Canı odamda bırakıp mutfağa geçtim, annem kahvaltı hazırlarken bir yandan da sabah programı izliyordu hani şu şarkıcıların sunduğu, konukların gelip sahte bir eğlence ile konuştukları..

 

Geldiğimi bile farketmişti, bir tane sandalye çekip oturdum, sesi duymuş olacak ki bana döndü, neşeli bir sesle "günaydın prensesim" dedi , kül kedisi demek daha doğru olur annecim.

 

"Günaydın sultanım" diyerek yanağına bir öpücük kondurdum

 

Bugün günlerden neydi? Hızla ayağı kalkıp odama koştum annem arkamdan seslendi ama ne dediğini anlamadım

 

Komidin de ki telefonumu aldım ve tarihe baktım, olamaz nasıl unutum? Bugün pazartesiydi yeni kasabamızda ki spor kulübüne babam beni yazdırmıştı ve bugün ilk günümdü.

 

Hızla yerden siyah eşofmanımı üstüme geçirdim, üstüstümede mavi renk tişörtü giydim, saçlarımı at kuyruğu yaptım,dün hazırladığım spor çantamı da alıp odada çıktım.

 

Babam masaya oturmuştu, annemle sohbet ediyorlardı. "Ben çıkıyorum geç kaldım" diyerek kapıya yöneldim.

 

"Ben bırakayım kızım, bir kahvaltı yapsaydın" dedi ama pek oralı olmadım. Çocuk değildim ya giderdim tek.

 

"Yok baba giderim ben, Akarca küçük zaten bulurum hemen" dedim arkamdan Ilgın dur gibi birçok cümle kurdular ama cevap vermeden evden çıktım.

 

Akarca kasabası...

 

Evden çıkmamla yüzüme akasya ağacının kokusunun vurması bir oldu, o kadar narin bir kokusu vardı ki, huzur buluyordum.

 

Oldukça küçük bir kasabaydı Akarca kasabası küçük olduğu kadar da güzeldi, Muğla ile denizli arasında kalan pek bilinmeyen huzur dolu bir kasaba..

 

Neredeyse 1 hafta olmuştu taşınalı, bir kere babamla beraber gezmiştik,hatırladığım kadarıyla 2 sokak ötedeydi spot kulübü.

 

10 dakika kadar dolaştıktan sonra bir banka oturdum, bulamamıştım. Babamı dinlemediğim için pişman olmuştum.

 

Etrafıma bakınırken bir kız biri erkek iki kişi sırtlarında spor çantasıyla ilerliyordu. Onlar da büyük ihtimalle spor kulübüne gidiyordu, takip etsem nolurdu ki?

 

Gözden kaybetmeden peşlerine düştüm, kimse farketmezdi hem etseler bile ayıp bir şey yapmıyordum

Kızın upuzun sarı saçları vardı, aklıma Ufuk Beydemirin sevgilisi için çıkardığı şarkısı geldi.

 

Sarı sarı saçlar yine yangın var, peşimde tüm günahlar, vuruldum ona ben elveda tüm siyahlar...

 

Galiba elvedaların arasına giriyordum ulan hayatt.

 

Telefonumun sesi gelince ellerim cebime gitti, tam kim olduğuna bakacaktım ki, duvar kadar sert bir bedene çarptım kafamın kaldırdığım da kumral saçları yeşil gözlerinin önüne düşmüş, tek koluna takılı sırt çantası ile az önce ki çocukla karşılaştım.

 

Üstünde Akarcaspor yazılı, 13 numaralı yeşil beyaz forma vardı. Gereğinden fazla incelemiş olmalıyım ki çocuk gülerek

"Formama mı göz diktin?" Dedi dudakları hafifçe yana kırılmıştı başını omzuna doğru yatırıp göz kırptı.

 

Düşüyorum tutanı eşekler cennetine gönderirim.

 

"Ha?" Diye bir mırıltı döküldü dudaklarımdan bunun üstüne gülüşü büyüdü. Ustaa yardım et ustaa gülünce gözleri kısılıyor

 

Arkasına döndü bir iki adım atıp bana döndü "Orda durmaya devam mı edeceksin? Gel hadi" diyerek eliyle de gel yaptı.

 

Nikaha dairesine mi 13 numara?

 

"Anlamadım?" Diyerek mal mal çocuğa baktım. Normalde bu kadar salak değilim ama çocuk biraz fazla çekici.

 

Yanımda ki arabanın üzerine çıkıp sen çekici olabilirsin ama ben daha yolda kalmadım diye bağırasım vardı..

 

Daha fazla söz için www.com.ilkokullaf.sokmalari)

 

Kafasıyla çantamı gösterdi "spor kulübüne gelmiyor musun?" Dedi ve bakmayı sürdürdü.

 

Hızlı bir kaç adım da yanına ulaştım, boyu 1.85 vardı. 1.60 boyumla yanında baya komik durmuştum.

 

"Evet de sen bunu nerden biliyorsun 13 numara?" Sorduğum an pişman oldum çantamdan anlamıştı kesin ama çok geçti.

 

"Babana çok benziyorsun" dedi ve önünde dönüp ileriye adımlarla başladı. Babamı nerden tanıyordu ki ? Ona yetişmek için koşmaya başladım, adımları çok büyüktü. Nefes nefese kalmış vaziyette yetişmiştim.

 

"Hey 13 numara babamın nerden tanıyorsun sen?" Derken bakışlarım üzerindeydi ama o dümdüz ileri bakıyordu. "Dün akşam sizdeydik 19.00 gibiydi sanırım, babanla babam eskiden arkadaşmış ordan biliyorum." Diyerek ilerlemeye devam etti kısa bir an omuzunun üstünden bana bakıp önüne döndü.

 

Ha demek dün onlar gelmişti,ben çok yorgundum merkeze gitmiştik. Dün eve gelir gelmez kendimi yatağa bırakmıştım, vay be 13 numara demek bize gelmiş.

 

Ben bunları düşünürken küçük Akarca kasabasının büyük spor kulübüne gelmiştik. Berber içeri girerken kulübü de incelemeyi aksatmadım.

 

Yeşil ve beyaz renkler çoğunluktaydı, girişinde Akarca Spor Kulübü yazıyordu oda yeşil ve beyazdı. Bahçesi kocamandı ön bahçe diye düşündüğüm giriş kısmında futbol, voleybol ve basketbol sahaları vardı. Tribün kısımlarına da oldukça geniş bir alan verilmişti.bir kaç grup dışında pek kimse yoktu, büyük ihtimal yeni yeni gelmeye başlamışlardı, giriş kapısına geldiğimizde bana öncelikverdi.

Önde ben arkada o içeriye girdik, ve bakışlar bir anda bize döndü aralarında fısıldayanlar da oldu. 13 numara durdup bana doğru döndü.

 

"Üst kata çıkman gerek orada voleybol kurs hocasının odası var o seni yönlendirir" diyerek arkasını dönüp uzaklaştı , 2 erkek ve 1 kızın olduğu gruba doğru ilerledi, erkekler 13 numaranın peşine verip soyunma odası olduğunu düşündüğüm odaya ilerlediler. Kız ise yukarı kata çıkmaya başlamıştı.

 

İlk kat gördüğün kadarıyla erkeklere aitti. Kızlar yukarı çıkıyordu. Daha fazla beklemeden bende yukarı çıkan merdivenlere ilerledim, basamaklar da yeşil ve beyazdı artık bu iki renge baya alışmıştım garipsemiyordum artık.

 

İkinci kat tahmin ettiğim gibi kızlarla doluydu, etrafıma bakına bakınca ilerledim. Kız soyunma odası, kızlar tuvaleti,kadın müdür yardımcısı odası,spor eşyalarının olduğu bir oda ve en sonunda voleybol kursu hocası Yeliz Vural hanım hocanın odası. Bir süre kapıda bekledim en sonunda kapıya vurdum gel sesini duymamla içeri girdim. Güler yüzlü, hafif sarışın bir kadın vardı.

 

"Ilgın Yalçın hoşgeldin, geç otur bakalım" eliyle masanın önündeki koltuğu gösterdi, başımla selam verip gösterdiği yere oturdum.

 

Elinde ki mavi dosya ya bakıp, bakışlarını bana çevirdi,yüzünde yine aynı gülümseme vardı.

 

"Evet, kasabamıza ve kulübümüze tekrar hoşgeldin Ilgın." Ellerini masanın üzerinde birleştirerek bana bakmayı sürdürdü. "Teşekkür ederim, hoşbuldum hocam." Diyerek yanıt verdim.

 

 

İlk kat gördüğün kadarıyla erkeklere aitti. Kızlar yukarı çıkıyordu. Daha fazla beklemeden bende yukarı çıkan merdivenlere ilerledim, basamaklar da yeşil ve beyazdı artık bu iki renge baya alışmıştım garipsemiyordum artık.

 

İkinci kat tahmin ettiğim gibi kızlarla doluydu, etrafıma bakına bakınca ilerledim. Kız soyunma odası, kızlar tuvaleti,kadın müdür yardımcısı odası,spor eşyalarının olduğu bir oda ve en sonunda voleybol kursu hocası Yeliz Vural hanım hocanın odası. Bir süre kapıda bekledim en Aynı gülümsemesiyle konuşmak için dudaklarını aralandı ama tam o sırada kapi çaldı, içeriye esmer bir bayb face çocuk girdi, galiba bu kasabanın suyunda bir şey vardı. Başka açıklaması olamazdı

 

"Hocam kusura bakmayın böldüm ama " diyerek bir Yeliz hocaya bir de bana baktı. "Önemli değil Doruk bir sorun mu var?" Ve yine aynı gülümsemesiyle doruk denen çocuğa döndü.

 

"Hocam Kayra 2 gündür gelmiyordu bugün geldi ama Ferdi hoca kaptanlığı Orkuna vermiş yani Kayra yokken bakması için, ama Orkun Kayra geldiği halde kaptanlık yapıyor, Kayrayi da biliyorsunuz damarına basılınca gözü kimseyi görmüyor" o kadar hızlı ve nefesiz konuşmuştu ki bir an duraksaması gerekmişti.

Ee Doruk sonra?" Diye araya girdi Yeliz hoca.

 

"Ee si Orkunun kafasını yarmış bulunmakta." Soğukkanlılıkla söylediği şey üzerine Yeliz hoca büyük bir şokla ona baktı...

 

Ben naptım mı?

 

İkisinin arasında gözlerimle mekik dokudum, hint dizilerinde ki gibi bakıştılar bende onları izledim...

 

 

 

 

Loading...
0%