@melisayildiz
|
Küçükken bilmezdim dünyanın bu kadar küçük olduğunu. Bu kadar kirli, yani her anlamda. Ben büyümek isterdim. Hemen büyüyelim de dünyayı gezeyim, hayatı yaşayayım. Ama maalesef çok erken öğrendim dünyanın yada hayatın kaç bucak olduğunu. Çocuk olmak zordur. Çaresizlik derler ya hani, asıl çaresizlik güçsüz olmak değildir. Asıl çaresizlik çocuk olmaktır. Belki de benim gözümde. Bu beni masalım. Benim hayatım. Güzellikler katabilirmiyim içine bilmiyorum, ama çabalayacağım. Çünkü benim olan her zaman benimdir. Kimse alamaz, değiştiremez, yıkamaz.. Gözüme çarpan güçlü ışık gözlerimi yakmaya başlayınca kafamı diğer tarafa çevirdim. Yorganı kafamın üzerine çektim. Bu sefer de çıplak ayaklarım ortada kalınca hem ayaklarımı hem başımı örtmeye çalışırken birden yatağın üzerinden sert zemine düştüm. "Ağğğ" diye bağırıp kalçamı tutarak doğruldum. "Ama böyle birşey de olmaz ama ya!" Odamın kapısı tıklatıldığında o tarafa döndüm. Annem kapıdan içeriye başını uzattı. "Kuzum, iyi misin?" diyerek içeri geldi. Yüzünde bir tebessüm vardı. Üzerinde saten mavi uzun kollu bir elbise vardı. Topuklu ayakkabıları zeminde sesler çıkarıyordu. Sarı saçlarını salık bırakmıştı. Övünmek gibi olmasın ama manken gibi annem vardı valla! Ayağa kalktım. "İyiyim, yataktan düştüm." Annem gülümsedi. Yanıma gelip ellerini yanağıma koydu. "Benim sakar kızım. Şimdi sen hazırlan. Çünkü yeni okuluna bugün başlıyorsun" Ağzım bir karış açık kaldı. "Daha yeni çıktım be diğer okuldan. Anne! Gitmeyeyim lütfen!" Annem bana baktı. "Hadi çabuk hazırlan. Aşağıda seni bekliyorum" deyip çıktı. Kendi kendime oflayıp sitem ettim. "Hay ben böyle sabaha yaa" diyerek banyoya girdim. Kısa bir duştan sonra çıktım. Aynanın karşısına geçip saçlarımı önce kurutup sonra düzleştirdim. Okul forması vardı ama ben daha almamıştım. Yüzüme bir allık, maskara ve glos sürdüm. Başka bir şeye gerek yoktu. Üzerime beyaz bir t-shirt altıma da bir kot şort giydim. Siyah bot ve deri ceketimi de giydikten sonra aşağıya indim. Annem ve küçük abim Poyraz salondaydı. Babam ve büyük abim Yavuz da holding de olmalıydı. "Kızım hazır mısın?" diye sordu annem. "Hmm" dedim onaylarcasına. Poyraz telefona bakıyordu. "Hadi öyleyse gidelim" dedi hızla telefonunu bırakırken. Poyraz abim bile sayılmazdı. Aramızda sadece 11 ay vardı. Bu nedenle abi bile demiyordum. "Sen nereye ya! Ben kendim giderim" Bana baktı kaşlarını kaldırırken. Sarışın ve çapkındı. Yeşil gözleri vardı. Benimle hep kavga içindeydi. "Bana bak kızım, ben senin abinim. Benimle doğru düzgün konuş, seni okula bırakıp gelicem işte" L koltuğa doğru ilerledim hışımla. Bir tane yastığı atıp Poyraz ın kafasına fırlattım. "Sen desene kızlar için geliyorum diye, abiymiş. Pabucumun abisi!" O da bir yastık alıp bana atacaktı ki annemin "Ağğğ!" diye bağıran sesi kulaklarınızı doldurdu. "Yeter ama artık. Ebrar hemen okula, ağabeyin de seninle geliyor nokta" dedi sinirle. Sonra da yerine oturdu. Bu işin sonu olmayacağını anladığımda ben önden Poyraz arkadan evden çıkıp arabaya bindik. Şoförün arabayı sürmeye başlamasına bir 15 dakika sonra okulun bahçesinin önündeydik. "Ne ara lan! Lanet olsun kavga ettiğim güne." diye ufak çaplı bir sitem ederken okulun bahçesindeydik. Herkes derste olmalıydı ki burada kimse yoktu. & & & Müdürün odasına gitmiş ve kayıt işlemlerini tamamlamıştık. Sınıfım 12/A ydı. Poyraz bana veda edip gitmişti. Gören de diğer tarafa gittim sanardı. Müdür bana eşlik ederek sınıfıma kadar geldi. Kapıyı tıklattıktan sonra açtı. İçeride bir hoca ders anlatıyordu. "İyi dersler Müjde hocam. Yeni kayıt olmuş bir öğrencimiz var da" diyerek ufak bir açıklama yaptıktan sonra içeri girdik. Herkes dik dik bana bakıyordu. Müdür tam konuşacaktı ki ben tanışma fastını hemen bitirmek için sözü devraldım. "Ben Ebrar Gece Turan. Sizin gibi dünyalıyım. Buraya gördüğünüz gibi yeni geldim. Diğer okulumdan bir kızla kavga ettiğim için atıldım. Yani kısaca benden uzak durun." Hızlıca anlattığım şeylerle bazıları kıkırdarken, müdür başını çevirip gülmüştü. "Tamam kızım, geçebilirsin" dedi ve çıktı müdür. Ven de en arka sıralardan birine oturdum. Hoca ders anlatmaya devam ediyordu. Sıkılmıştım, şimdiden. Ben arkama yaslanmış dünyaya geliş amacımı sorgularken gelen "şştt" sesiyle yana döndüm. Bir erkek çocuğuydu. Kumral kıvırcığımsı saçları, mavi gözleri vardı. Kirli sakallı ve 185 boylarında gösteriyordu. "Ne var?" diye sordum fısıldayarak. Kimdi ki bu? "Niye böyle durgunsun sen? İlk dakikadan sevmedin mi yoksa okulu?" Alayla sırıttım. "Sence sevilmeye değer bir okul mu?" O da güldü. Ama içtendi. "Daha yeni geldin, böyle düşünmen normal. Ama merak etme seveceksin bu okulu" Kaşlarım havalandı. "İddalısın galiba" Gözlerini kıstı. "Hiç olmadığım kadar. Bu arada ben de Uraz" Elini uzatmıştı. Ben de elimi uzatıp elini sıktım. "Memnun oldum Uraz, iyi anlaşacağız." ikimizde gülerek önümüze döndük. Bakalım nasıl bir manzara bekliyordu beni. Merak etmiyor değildim. & & & Zil sesinin duyulmasıyla herkes sırasından kalkıp dağılmaya başladı. Aynı zamanda dik dik bana bakıyorlardı. İçlerinden bir kız gülümseyerek bana doğru geldi. Elini uzattı. "Selam, ben Melis." Bir kıza bir eline baktım. Bu kız hiç hoşuma gitmemişti. Elini sıktım. "Ben de Ebrar." Elini çekti. "Sana okulu gezdirmek istiyorum. Gelsene benimle" Kaşlarım havalandı. "Okulu gezdirmek.. Olur tabii gezdir melisçim " Melisçim kelimesini ağır ağır söylemiştim. Tavrıma göz devirip tekrar samimi bir gülüşle süsledi dudaklarını. Sarışın kısa saçlı, benimle aynı boyda bir kızdı. Güzeldi, ama asıl kreliçeyle yarışamazdı bile. Yürümeye başladık. " Okulumuz güzeldir, zamanla alışırsın. Tabi bir sürü ezik barındırıyor maalesef, ama merak etme alışırsın" Bunu söylerken yanımızdan geçen iki kıza da tiksinir esine bakıyordu. Ukala kız ne olacak! "Ezik derken neyi kastediyorsun?" Bana baktı. "Şu fakir, burslu öğrenciler. Ha! Okulumuza layık bile değiller" Göz devirdim. Her okulda olan zorba, kendini bir bok sanan kızlardan Dı işte.. Birşey söyleme gereği görmedim. Bu sırada sınıfları gezmiş ve büyük spor salonuna girmiştik. "Burası spor salonumuz, en sevdiğimiz yerlerden biridir." Başımı sallayıp etrafıma bakmaya başladım. İçeride basketbol oynayan bir erkek gurubu birde onları izleyen birkaç kız vardı sadece. Kısa bir süre daha gezindikten sonra en sonunda benim isteğim üzerine okulun teras benzeri yerine çıktık. Okul 4 katıydı ve burası gerçekten yüksekti. En uç tarafına gidip aşağıyı izlemeye başladık. "Niye buraya çıkmak istedin ki? Teras gibi Bi şey burası. Ayrıca hiç hoş da değil" dedi. Ben ise burayı beğenmiştim. Bilmediğim şekilde bana en hoş gelen yer burasıydı. "Ben beğendim, hatta okulun en güzel yeri burası bence" Bana iyi misin dercesine bakınca ona baktım. "Sen git. Benim biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım var" dediğimde hiçbirşey demeden gitti. Korkuluk duvarının üzerine çıkıp oturdum. Ayaklarımı aşağıya sarkıttım. Hoş bir rüzgar esiyordu. Saçlarımı arkaya doğru uçuşuyordu. Gözlerimi kapatıp gülümsedim. Bu beni iyi hissettiriyordu. Sonra da aşağıyı izlemeye başladım. Kısa bir süre sonra okulun bahçesine bir motor girdi. Siyah bir yarış motoruydu. Kaşlarımı çattım. Okulun içine motor girebilir miydi ki? Motorun üzerinde baştan aşağı siyah giyinmiş bir çocuk vardı. Net değildi. Geldiği anda herkesin gözü onun üzerine çevrilmişti. Özellikle de kızların. Çocuk motordan indi. Kaskını çıkarıp saçlarını düzelttikten sonra anında benim olduğum noktaya baktı. Ne ara görmüştü ki beni? Ama bu saliselik bile sürmemişti. Yanına gelen iki erkek çocuğu ile birlikte okula girdiler. "Onun kim olduğunu mu düşünüyordun" Birden gelen sesle arkama döndüm. Uraz Dı. "Uraz?" dediğimde yanıma gelip oturdj benim gibi. "Yoo. Umurumda bile değildi" Bana baktı alayla gülerek. "Hadi ama Ebrar. Merak etmişsindir. Dürüst ol bana" Güldüm. "Halla halla ya, şimdi merak ettim bak. Kim bu seni bu kadar sinirlendirdi?" Önüne dönüp aşağıyı izlemeye başladı. "Okulun en zorbası, en tehlikelisi ve en acımasızı. Aynı zamanda ezeli düşmanım. Alaz Karan Demirel"
|
0% |