@melisayildiz
|
ANI 02.06.2016 Beynim yanıyordu sanki. Çok acıyordu canım. Başımda büyük bir ağrı vardı. Hatırladıklarım gözümden akan göz yaşlarını arttırıyordu. Kulaklarımın zonklamaya başlamasıyla delirdim. Ayağa kalkıp "Ağğğ" diyerek bağırdım. Bu çok, çok fazlaydı. Niye bana yapıyorlardı bunu. Odamın her tarafını dağıtmaya başladım. Aşağıdan annemin ağlayarak babamı arayış sesi geliyordu. Ama ben kafayı yemiştim bile. Elimi yumruk yapıp aynaya vurduğumda ayna kırıldı. Elim kanıyordu. O an biri beni arkamdan tutarak sarıldı. Muhtemelen Yavuz abim di. "Geçicek canım. Geçicek Ebrar ım. Geçicek" dedi sadece. Ben ise ağlıyordum sadece. Eve geleli 4 5 ay olmuştu ama her şey dün gibi aklımdaydı. O adam.. Benim her şeyimi çalmıştı..
Boy aynasından kendime baktım. Üzerimde okul forması vardı. Siyah bir etek ve beyaz bisiklet yaka. Aslında üzerime gömlek giymem gerekiyordu ama gömlek giyemedim. Müdürden babam izin almıştı. Bisiklet yakayı yukarıya sıyırarak karın ve göğsümün arasındaki yaraya baktım. O 4 yıldan sonra eve döndüğümde üstümde böyle bir yara vardı. Ne kadar doktora gitsek te asla tedavisini bulamadılar. Ve giderek daha çok acıtıyordu canımı. Bisiklet yakayı eteğimin altına sıkıştırdım. Siyah deri ceketimi ve siyah botlarımı giydim. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. Çantamı da alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden indiğimde Yavuz abi mi gördüm şaşırtıcı bir şekilde. Ellerini arkada birleştirmiş camdan dışarıya bakıyordu. 22 yaşındaydı. Kahve saçları ve sakalları vardı. Abimden çoğu kişi çekinirdi. Tehlikeli işler çevirdiğini biliyordum ama ne olduğunu kimse bilmiyordu. "Abi" dediğimde bana döndü. "Ebrar" "Senin holding de olman gerekmiyor muydu?" Başını salladı olumlu anlamda. Yanıma gelip bana sarıldı. "Öyleydi. Ama ben bugün gitmek istemedim. Hem sana bir sürprizim var" Başımı kaldırdım. Kaşlarını çatarak ona baktım. "Ne sürprizi? Ay sen sürpriz diyorsan kesin çok kötü birşey oldu. Abi söyleme! Yada ipucu ver ama yok yok söyleme. Ay kesin çok kötü birşey" Seslice gülerek beni omuzlarımdan tuttu ve önünde yürüttü. "Sen karar ver güzel mi kötü mü. Gel bakalım" Ellerimle gözlerimi kapattım. Beraber bahçeye çıktık. Dün olanlar hala aklımdaydı. Abimi anlıyordum. Ne kadar güvenimi yerle bir etse de. Ama ben bu sefer yiyip içtiklerime dikkat edecek ve o ilacı almayacaktım. Çünkü unutmak değil, baş etmek istiyordum.. Abim beni sabit Bi yerde durdurduğunda gülümsedim. "Açayım mı?" Güldü. "Aç, aç" "Bence açmayayım. Yılan falan getirdiysen diğer tarafta bile göremezsin beni ona göre. Bak açıyorum. Açtım" Gözlerimi açtığımda karşımda siyah ve yeşil renklerinde bir motor gördüm. Gözlerim kocaman açılmıştı. Bu motoru iki yıl boyunca hiç bıkmadan babamdan istemiştim. "Abi! Bu benim mi!" "Yo benim. Güzel mi diye soracaktım." "Yalancı!" Diyerek abime sarıldım. Motorlar ilgimi çok çekiyordu. Eski veya yeni model. Ehliyetim de vardı. "Hadi be kızım. Geç kalacaksın okula bin hadi" Başımı olumlu anlamda sallayarak motora bindim. Kaskı kafama taktım heyecanla. Eskiden de bir motorum vardı. Ama bir kaza yapıp paramparça etmiştim. Anahtarı çevirip ara gaz verdim. "Dikkatli sür abicim" dedi abim. Başımı sallayıp sürmeye başladım. Bahçenin büyük kapısından geçtikten sonra çığlık atarak hızımı yükselttim. Okula gitmeden birkaç tur atmak istiyordum. &&&& Tüm İstanbulu gezmiştim. Önce bir ormanda kaybolmuştum. Sonra motoru da kaybetmiştim. Üstüne üstlük iki köpek tarafından peşlenip, bir de bir sürü yarasanın bulunduğu maharaya girip yarasalardan korkup çığlık atmıştım. Bunlar da yetmezmiş gibi saatlerce yolumu bulmaya çalışmıştım. En sonunda da motorumu da bulmuş direkt olarak okula gelmiştim. Motoru park ettiğim gibi okulun bahçesine girdim. Bir yandan bağırarak sövüyor bir yandan da saçlarımın içine girmiş ot ve çalıların temizliyordum. Herkes bana bakıyordu. "Ne bakıyorsunuz! Dönün önünüze be! Başlarım böyle bir güne ya" Bahçede ilerlerken kafama çarpan topla beraber çığlık atarak yerimde zıplamaya başladım. Delirmiştim artık! "Yeter lan yeter!" Topu aldığım gibi top oynayan erkek çocuklarına baktım. "Kim attı bu topu?!" Hiçbirinden ses çıkmıyordu. Aralarından Karan çıktı. "Ben attım küçük. Bi sorun mu var?" Sırıtıyordu. Bu niye her yerde karşıma çıkıyor ya? "Yo! Hiç bir sorun yok. Herşey mükemmel. Kafama top atıyorsun sorun mu var! Hah! Çok güzel. Aldım başıma belayı" Birden botlarımın içinden bir kelebek bıçak çıkarttım ve hiç düşünmeden topa batırdım. Top patlarken tüm erkekler "Uyyy" diyip gülerek bize bakmaya başladı. Karan birden arkasına dönünce herkes susmuş işiyle ilgilenmeye başlamıştı. Yanıma gelip önümde durdu. "Olayın ne senin küçük?" "Olayım neyse ne? Sana ne?!" Elini bana doğru uzatınca kaşlarını çattım. Tokamı tutup aşağı doğru çekti ve saçlarımı açtı. "Ne yapıyorsun sen be!" Elindeki çalıyı alıp bana gösterdi. "Yaban kedisi gibi olmuşsun. Ne yaptın kendine" Dedi gülümseyerek. "Off! Şaka gibisiniz. Deli okulu burası. Kesinlikle deli okulu. Hele sen deliler hastanesinden kaçmışsın. Bu kadar mı belli eder insan? Çüş ya!" Topa batırdığım bıçağı çıkarıp botuma geri koydum. Topla beraber arkamı dönüp gideceğim sırada tekrar ona döndüm. Topu kafasına fırlattım. Aniden gelen bir refleksle topu havada yakalamıştı. Somurtarak hızlı adimlarla gidip okula girdim. Merdivenlerden çıkıp koridora girdim. Uraz bana doğru geliyordu. "Kızım nerdesin sen?" "Sonra Uraz" Diyerek onu geçiştirdim. Kızlar tuvaletine girip bana bakanlara aldırmadan elimi yüzümü yıkadım. Saçlarım çalı çırpı içindeydi. Bir kız yanıma geldi. Bizim sınıfta Dı. "Selam. İstersen saçını soyunma odalarının yanındaki banyoda yıkayabilirsin" Ona baktım. "Olur ama yerini bilmiyorum ve galiba ders başlamak üzere" Kızın kıvırcık siyah saçları vardı. Beyaz teni ve yeşil gözleri. Güzel bir kızdı. "Biliyorum. Ama dersimiz yok zaten. Bizim 12/B ile bir turnuvamız var. Bir kaç ders sürecek. Gel gidelim." Başımı salladım. Beraber çıkıp soyunma odalarına girdik. Banyoya girip kapımı kilitledim. O da beni bekliyordu. Bir yandan saçımı köpürtüyor bir yandan onunla konuşuyordum. " Bu arada ben Zeynep." "Memnun oldum Zeynep. Bu bahsettiğin turnuvalar ne ile ilgili?" "Futbol turnuvası. Sınıflar arası. Sen gelmeden önce tüm sınıflar yaptı. Geriye biz ve 12/B kaldı. Kazanan sınıfa kupa verecekler" "Sadece erkekler mi katılıyor buna?" "Yo. Karışık. Sadece katılmak isteyenler ama. Sen katılacak mısın?" Güldüm. "Katılacam tabii ki. Futbol demek ben demek." "Hiç futbol oynayan kız tipi yok sende. Ama sen katılırsan ben de katılırım" Banyodan kafamı dışarıya uzattım. "Giyecek bir şeyler var mı? Bu okul formasıyla oynamayız değil mi?" "Var tabii" Dolaptan katlı olan kıyafetleri alıp bana verdi. O çoktan giyinmişti. Üzerinde siyah bir şort ve beyaz bir crop t-shirt vardı. Alıp giyindikten sonra çıktım. Tam saçlarımı toplayacağım sırada yanımda olmadığını fark ettim. "Tokam nerede ya? Zeynep yedek tokan var mı? Ben düşürdüm galiba" Kolundaki siyah tokalardan birini bana uzattı. Saçlarımı topuz yaptım ve çıktık. Beraber spor salonuna girdik. Kapıdaki hocaya isimlerimizi söyleyip kendimizi turnuvaya kaydetmeyi de unutmadık. Salon kalabalıktı. Kimisi etraftaki oturma yerlerine oturmuş izliyor, kimisi de takımları belirliyordu. Uraz takım kaptanıydı. "Ebrar. Oynayacağına emin misin?" Sırırttım. "Tabii ki oynayacağım. Size ne oluyo ya" "Topu sektir de görelim" Dedi bir bakış atarak. Topu bana doğru yuvarladı. "10 tane yapsan inanırım. Yaparsan tabii" Kendinden emindi ama ben de emindim. Topu alıp sektirmeye başladım. Her sektirdiğimde sesli e sayıyordum. Ayağımı değiştirerek devam ettim. "4, 5, 6, 7, 8, 9" Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Sırıttım. Topu yukarıya atıp başımla vurdum ve tekrar ayağıma aldım. "21, 22" topu durdurdum. "Ah pardon. 10 Du değil mi?" Herkes bana şaşkınca bakarken gülümsedim. Seviyordum, kazanmayı. Kısa bir süre sonra beden öğretmeninin hakemliği ile herkes yerini almaya başlamıştı. O sırada kapıdan giren kişide kaldı gözlerim. Tüm karizmasıyla yine Karan.. Değişik çocuk ne olacak. Geldiği gibi gözleri beni bulmuştu. Sonra da salona baktı tekrar. Üzerinde siyah bir eşofman ve beyaz t-shirt vardı. Saçları dağınıktı. O da mı oynayacaktı bizimle? Yok artık. Düşüncelerimden sıyrılıp yerime geçtim. Futbolda fazlasıyla iddalıydım. Evdeki tek kız olduğum için küçükken oynayabildiğim tek oyundu. Kısa bir süre sonra herkes yerine geçmişti. Tahmin ettiğim gibi Karan karşı takım daydı. Yani 12/B sınıfındaydı. Hakem topu ortaya koydu. Bize döndü ve düğünü çaldı. Topa direkt Uraz ve Karşı takımdan bir kız koşmuştu. Uraz topu aldığı gibi sürmeye başladı. Koşarak diğer takımın kalesine yaklaştım ve Uraz ın bana atabileceğim bir yerde durdum. Uraz beni gördüğü gibi topu bana paslayınca diğer taraftan Karan da topa koşuyordu. Topu aldı. Tam süreceği sırada gözleri benimle buluştu. Yanına kadar gittim. "Sen top oynamayı mı biliyorsun ya küçük? Ben hiç sanmıyorum da" Top ondaydı. Ve yerinde topu çeviriyordu. Gözlerimi kısarak ona baktım. "İzle bakalım, kim biliyor kim bilmiyormuş." "Görücez küçük kız" "Görücez adi çocuk" Gülümsedim. Hareketleri durdu. O kaşlarını çatmış bana bakarken ben ani bir hareketle topu ayağının altında alıp sürmeye başladım. Topu almamın sevinciyle kahkaha atarak kaleye doğru koştum. Topu ayağımın altında çevirerek pas vermedim. Yanda duran Zeynep i görünce topu ona pasladım. O da biraz sürdükten sonra kalenin yakınında bana verince topu kaleye yolladım ve Gol! "Gol be!" Diye bağırarak sahanın etrafında koştum. Kim yenebilir ki olimpiyat şampiyonunu! &&&& Ter içinde kalmıştım. Uraz'ın bana attığı topu önce ayağımla havaya sektirip sonra göğsüme çarptırarak yere düşürdüm. Hızla sürmeye başladığımda Karan göz kırparak önümden aldı. 4-4 tük şuan. Bizim takımın 2 golünü ben onların 4 golünü de Karan atmıştı. Derin bir nefes aldım. Olacak gibi değildi. Son 5 dakikamız falan kalmıştı. Karan topu önce pas atıyor sonra geri alarak sürüyordu. İşinde usta olduğu belliydi. Karan ın önüne geçtim. Bi yandan topu ayaklarının etrafında çeviriyor Bir yandan da bana bakıyordu. "Çok merak ediyorum. Niye kazanmak konusunda bu kadar ısrarcısın?" Kaşlarım havalandı. "Sen değil misin?" Güldü. "Ben her zaman kazanırım küçük." "Ama benimle ilk defa yarışıyorsun, ya yenilirsen" Top ayağının altındayken durdu. "Ben hayatımda kimseye yenilmedim, yenilmem. Sen o küçük kafanı çok yorma" Kaşlarımı çattım. "Küçük ama içinde kullandığım bir beyin var. Seninki de büyük ama beynin olduğundan şüpheliyim" "Bak ya" Dedi sırıtarak. Topu alıp sürmeye başladığı anda ben de Uraz da koşmaya başladık. Uraz topu kaptığı gibi Zeynep e attı. Zeynep de kaleye doğru koşmaya başladı. Topu vurdu ama Karan engelledi. Bizim kaleye atacağını bildiğim için bizim kaleye koştum. Tam tahmin ettiğim gibi oraya atınca topu engelleyip önüme aldım ve sürmeye başladım. Önüme gelen bir çocuğa kaptırmamak için topu kendi etrafımda döndürüp geçtiğimde bazı seyirciler ayağa kalkmış "ooo" demeye başlamıştı. Bir iki çocuğu da geçince kaleye yaklaşmıştım. Karan kalesini devraldı ve kalede durdu. O bana ben ona bakıyordum. Bi anda topa vurdum ve top Karan ın bacağından kurtulup gol oldu. Kendi sınıfımdaki herkes bağırarak gol sevincini yaşarken ben nefes nefese Karan a bakıyordum. Yanıma geldi. "Yenildin" Dedim yüzüme yapışmış saç tellerini kenara alırken. "Evet" Dedi. "Ama sana yenildim küçük kız" Kaşlarımı çatarak ona baktığım sırada "Alaz!" Diyen sesi duydum. Karan ın 1. İsmiydi Alaz. İkimizde gelen sese doğru çevirdik başımızı. Sarı uzun saçlı, uzun boylu bir kızdı. Üzerinde okul forması vardı. Benim boyumdaydı. Aşırı zayıftı. En sevmediğim kız tipi! Yanımıza gelince özellikle bana uzun uzun baktı. "Nasılsın sevgilim" Diyerek Karan a sarıldı. Sırıtarak kıza bakıyordum. Tavırları gerçekten komikti. Karan da çok rahatsız gözükmüyordu. Sonra bana döndü. "Bu kim sevgilim?" Kaşlarımı çattım. "Pardon? Ben burdayım zaten ona neden soruyorsun?" Dudağını büzdü. "Ay çok üzgünüm. Sen kimdin canım? Ben Alaz ın sevgilisi Didem"
|
0% |