Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Antreman-12.Bölüm-

@melodikitapsever

Victor bıçağını bıraktı yumruk atmaya hazırlanıyordu ki "Kabul ediyorum." diye bağırdım. Victor şaşkınla bana baktı. Agiel ise tabii ki sırıtıyordu.

 

Victor Agiel sırıtmasından sinirlenmiş olucaki yüzüne öyle bir yumruk geçirdi ki Agiel nerdeyse yere düşecekti. Doğrulurken kanayan burnunu silmekte gecikmişti çünkü çoktan kanı ağzından siyah gömlediğine damlamıştı. Üstelik kanıyan tek yeri burnu değildi, dudağıda patlamıştı.

 

Agiel hemen toprlanıp Victor'un üzerine yürüdü, Victor hazırlıkla bekliyordu, Agiel nefes alıp bir tekme savuracaktı ki "Durun!" Diye bağırıp elimi öne uzattım ve ellerimden gelen hava akımıyla Agiel geriye savrulurken kollarını kendine siper etti. Agiel sinirle "Lanet cadı, ne yaptığını sanıyorsun?"

 

Cidden ne yapmıştım ben? Sadece alevler değil rüzgar gücümde mi var?

 

Düşüncelerimden kurtulup aralarına girdim "Keçi gibi didişmenizi durduyorum, ot kafalı!". Agiel bir beni bir Victor'u süzdü.

 

Victor Agiel'in yanına geldi ve omzundan tuttu.

"Anlaşma haricinde ondan uzak dursan iyi olur."

Agiel sinirlendi ve hışımla pelerinini savurak dönüp gitti.

 

O gidince Victor'a baktım "Prenslere görgü kuralları öğretilmiyor mu?". Victor bakışlarını kaçırdı ve gülümsedi. Gülümserken sivri kulakları hafif yukarı kalkıp indi.

 

Sonra içimdeki öfkenim ateşlerini suyla söndüren mavi bakışlarını bana yöneltti. "Nerde duracağını bilmeyen insanlara anlayacağı türden tepki vermezsen durmazlar."derin bir nefes aldı ve bir elini arkasına götürüp sırtını kaşıdı."Üzgünüm Mare, olanlar için." Sonra arkasından pembe bir gül çıkardı ve bana uzattı. Elime aldığımda gerçek bir gül olduğunu anladım. "Teşekkür ederim." Yanaklarım kızardı. "Onu suya koymana gerek yok, büyüyke uzun süre hayatta kalıcak. Aynı bizler gibi." Zindan meselesini ne yapacağımızı merak ettim ama anı bozmak istemediğim için bir şey demedim.

 

Victor"Agiel'i büyünle savurman çok başarılıydı. Bunu geliştirmek için yarından itibaren çalışsak iyi olucak."

 

"Başımla onayladım."

 

Victor bana yaklaştı ve eliyle çenemi tutup yukarı kaldırdı. Bunu neden yaptığını yukarı bakınca anladım, karanlık gecede yıldızlar çok güzel parlıyordu. Parlayan yıldızların güzelliğine öyle daldım ki geriye sendeledim. Victor kibar bir şekilde belimden tuttup düşmemi engelledi.

Haraketim etkisiyle birbirimize yaklaştık. Nefeslerimizi hissediyorduk. Hemen geri çekildim ve "İyi geceler" diyip hızlıca kapıya yöneldim. Anlaşılan Victor arkadam gelmedi çünkü giderken bir tek benim adım seslerim duyuluyordu. Ya beraber gözükmek istemediğinden arkamda kalmıştı ya da düşünmek için gül bahçesinde kalmıştı.

 

Odama yürüken düşüncelerimden kurtalmıyordum. Agiel nasıl gül bahçesine girdi? Neden beni eğitmek istedi? Victor neden tuhaf davranıyordu? Ve en önemlisi... Zindandaki kız ne olacaktı?

 

Odamın kapısına geldiğimde düşüncelerimi savuşturdum. Çok yorgundum, hem psikolojik hem fiziksel olarak. Pijamalarımı giydim ve lavaboya da uğradıktan sonra yatağıma atladım. Yatağım çok rahattı, elfler p*çler işlerini biliyorlardı. Rahat yatağıma gömülürken uykuya daldım.

 

***

 

Dışarıdan gelen ışık ve neşeli kuş cıvıltıları ile uyandım. Sonunda kimse beni rahatsız etmeden güzelce uyandığım bir sabah. Gülümseme ile yatağımda esnedim. Kapım çalındı. Ne güzel yatakta oyalanmak istiyordum ya niye çaldı ki şimdi.

 

Kendi kendime söylenirken yataktan kalktım ve kapıyı açtım. Elisa kollarını kavuşturmuş bekliyordu. Kapıyı açmamla selam sabah vermeden kavuşturduğu kollarını açıp kahvaltı masasını tuttu ve içeri girdi.

 

"Sana da günaydın Elisa."

 

"Günaydın Leydi Mare. Kusura bakmayın biraz düşünceliydimde. " kahvaltı masasını pencerenin önündeki tekli koltukların oraya bıraktı. Kollarını tekrar kavuşturdu. Derin bir nefes aldı. "Her şeyi biliyorum."

 

Bir adım geriledim, sanki kötü bir şey yapmışım gibi kekeleyerek "Neyi biliyorsun?"

Bir tane daha İmprator'un köpeğini kaldıracak vaziyette değildim.

 

"İmparator'un yaptıklarını, Lord'um fikir almak için benle konuştu. Şuan plan düşünüyor. Savaş yakın ama şuan hızlı saldırmak çok riskli.Eğer bir plan yaparsanız size yardımcı olmaya hazırım."elini kalbinin üstüne koyup eğilince elf kulaklarının arkasına sıkıştırıdığı siyah siyah saçları yüzüne su gibi serpildi.

 

Şaşırdım ve yerimde kıpırdandım "Elisa lütfen eğilmene gerek yok ve bence bizim planlara karışmasan iyi olur. İmparator...Çok gaddar Victor'a bir şey olmaz, bende boyun eğmez manyağın teki olduğum için bana da bir şey olmaz ama sen bu işte yıllardır çalışıyorsun."

 

Elisa'nın dudağının kenarı kıvrıldı sanki yanakları biraz kızarmıştı. Duruşunu dikleştirdi.

"Beni düşünmeniz çok mutlu etti Leydi'm lakin beni yıllarca yanında barından Lord'umdur. Ben İmparator'a değil ona hizmet ederim her zaman."

 

Vay anasını. Ne da*saklı kadın.

 

Başımla onlaydım, kahvaltıma yöneldim ve Elisa'da menejerimmiş gibi bugün ki programı bana anlattığında onu dinledim. Bugün ki program güzel bol bol büyü antremanı vardı. Anlaşılan profesör benden sıkılmıştı ki bugün araştırma yoktu. İşime gelir.

 

Kahvaltımı bitirdim ve dolaptan siyah pantolon ve siyah düz bluz çıkardım.Saçlarımın bir kaç parçaya ayırıp ördüm. Anteraman için hazır gibiydim. Bugün Victor ile bol bol antreman yapacaktık. Dün olanlardan biraz utanmıştım ama şuan utanmanın vakti değil büyücü kraliçe saldırmadan güçlenmem gerekiyordu.

 

Elisa beni zemin kata ordanda dışarıya yönlendirdi. Hava yazın başlangıcıydı bundan dolayıda ne soğuk ne sıcaktı, mükemmeldi, nerdeyse. Çünkü polenler etrafta cirit atıyordu. Tostu otunu çiğnersem şimdilik alerjimi dindirirdi.

 

Elisa önümde yürürken onda seslendim "Bana tostu otu getirir misin? Polene alerjim varda. "

Sen elinle alevleri ve rüzgarı çağır ama sinek g*tu kadar polen senin burnunu kaşındırsın. Ne güzel.

 

Kafasıyla onayladığında yarım cam küre şeklindeki yere geldik. Elisa otu bulmak için ayrılmış olmalıydı çünkü mekanı süzdükten sonra

ortalıkta görünmüyordu.

 

İçeri girdiğimde devasa alanda bir sürü hedef tahtaları, sinirli bakışlı korkuluklar, alan etrafında koşu yolu vardı. İleride bir kaç kapı vardı.

 

Victor askerler talim yaparken sesini duyurmak için bağrıyor ve haraketleri yanlış yaptıkları konusunda uyarıyordu.

 

İçeri girdiğimde hemen beni hissetti ve bana döndü. Askerle devam etmesini söleyip yanıma geldi. "Bugün seni biraz zorlayacağım hazır mısın?"

 

Güldüm "Ben asker kızıyım. Beni zorlayabileceksen dene bakalım."

 

Victor'un hafif pembe dudaklarının ucu kıvrıldı.

"O zaman beni takip et." Beni sağdaki yakın mesafeli korkuluklara getirdi.

 

"Vur bakalım." Dedi ve insan silüyetli tahta hedefleri gösterdi.

 

"Emrin olur." dedim ve alevimi çağırdım. Ve elimi ileriye ittim. Hiçbir şey olmadı. Rezil bir şekilde bir kaç kere daha denemedim.

 

Keşke o kadar kararlı konuşmasaydım.

 

Bir kere daha alev göndermeye yeltendim ki Victor omzundan tuttu. "Mare, hadi gel." Dudağımı ısırıp onu takip ettim. Beni en uzaktaki kapıların ilkine götürdü ve kapıyı açtığımda gördüğüm şey konusunda ağzım açık kaldı.

 

Odanın içinde akan şelale ve bitkiler vardı. Şelalenin aktığı nehirin üstünde büyük taşlar vardı. İçeriye geçti, ayaklarının ıslanmasını umursamadan nehirin içine girdi ve durup taşın üstüne geçmemi işaret etti.

 

Bu etabın basitliğine mi şaşırsam yoksa Victor'un ıslanmasına umursamadan nehirin içinde durmasına mı. Yanına geldiğimde elini uzattı ama ben bir kaç adım geri gittim. Sonra hızlanıp taşa sıçradım. Sıçrarken nehir öyle şiddetli akıyordu ki paçalarıma ıslaklık gelmişti.

 

Victor havadaki elimi indirdi, göz devirdi ve nehirden çıkıp kıyaya geçti.

Paçalarından şıp şıp su akerken elini şıklatmasıyla şıp şıp sesi kesildi ve paçaları kurudu. Gözlerini bana kitledi ve "Küçükken büyümle tanıştığımda..." gözlerini yere sabitledi sanki anılara dalmış gibi. Sonra devam etti

"Yaşıtım diğer çocuklara göre büyü gücüme yön veremiyordum ve ya istediğim zaman çağıramıyordum. Bu yüzden babam abimi hep tebrik eder beni ise gömerdi." Sonra yerdeki bakışlarını alıp nehirin akan kısmına odakladı.

"Bu durumuma üzülen bir hizmetçimiz benim elimden tuttu ve beni ormana götürdü. Aynı buna benzer bir yer." Diyip eliyle olduğum mekanı gösterdi.

 

"Hizmetçi olmasına rağmen mükemmel bir büyü gücü vardı. O yüzden bana da büyüye nasıl yön vereceğimi bana uzun günler öğretti. Bu sayede yaşıtlarımın en güçlüsü ben oldum." Gülümsedi ve

"Demem o ki ne kadar güçlü olursan ol. Duygularını yönetemezsen o güçün bir hiç olur."

 

*** 

 

Bölüm sonukeee♡ Bu sefer bölümü meraklı bırakmadım. Umarım hoşunuza gitmiştir. Bu arada haftaya ve diğer hafta az bölüm yazanilir hatta belki yazmayabilirim derslerim yoğun lakin sınavlarım bittiği an güzek bir dönüş yaparım sevgili okurlarım.

Loading...
0%