@melodikitapsever
|
"Gitmem gerekiyor yoksa açlıktan bayılcağım."derken karnımı tuttum. Şevo onayladı ve sarıldı. "Bir süre daha burdayım.Hatta..."koyu kahve gözleri parıldadı "Üç gün sonra balo var bana eşlik eder misin?"
Gülümsedim "Pasta var mı?"Gülüsememe karşılık verdi ve "Neli istersin?" Omuz silktim "Benim için fark eder mi sence?"güldüm. Bakışlarımı onun yüzünden alıp kendi üstümdeki çamurlu kıyafete baktım.Balo kıyafetim yok. Bakışlarımı yukarı kaldırdım. Problem değildi siyah kumaş pantolon ve siyah bir gömlekle gayet şık olurdum.
"Balo bizim sarayda üç gün sonra saat yedide.Sana davetyiye gönderirim balım."
***
Eve döndüğümde annemle babam bahçede marulların içindeki kurbağaları kovmak için bahçeyi suluyorlardı. Yüzümde para kazanmanın verdiği özgüvenle gülümseyerek yanlarına geldim ve keseyi sallayarak sikkelerin çarpışma sesini çıkardım.Yalan söylemeyi sevmem, lafı uzatmadan sadede gelmek istedim. "Sınırı aşıp goblin avladım.Bunun karşığında bunları kazandım." Tahta masayı keseyi bıraktım.
Annem ve babamın bana kızmasını beklerken bana gurur dolu bakış attılar.Gülümsedim. "Çok acıktım , yemekte ne var?"
Annem bahçeyi bırakıp evin içine girerken"Tavuklu pilav.Sofrayı dışarı kurmamda yardım eder misin?"
***
Yemek yiyip güzel bir duş aldıktan sonra yatağa kendimi bıraktım. Penceremden parlayan yıldızlara baktım.Kaşlarım çatıldı. Çok, çok uzaklarda mor şimşekler çakıyordu. Anlaşılan fırtına geliyordu.
***
Sabah annem odamın kapasını cart diye içeri girdi. Beş dakika daha diye sızlandım ve kapıdan ters tarafa dönüp tekrar uykuya döndüm. Dünün ardından yorulmuştum yatak sanki pamuktan yapılmışta beni sarıp sarmayordu.
Annem yanıma oturup "Ay Sarayının balosuna davet edilmişsin Mare. Şevo mu davet etti?Niye önceden söylemedin?"
"Daha dün konuştuk anne."Göz kapaklarım açılmamakta bana meydan okuyordu sanki , yanıdaki ikinci yastığa dahas sıkı sarıldım. Ama ben uyanana kadar annem muhtelemen beni rahat bırakmayacaktı. Gözlerimi açıp ona baktığımda cebini karıştırıyordu. Cebinden keseyle sikkeyi çıkartıp bana verdi."Baloya uygun elbisen olmadığını biliyorum, Bu parayla al." Tam ağzımı açıp reddetçektim ki "Getirdiğin para bize aylarca yeter bırakta bize getirdiğin paranın mükâfatını sende çıkar.Bu hak ettin.Sen almazsan ben sana seçerim , haberin olsun." dedi.
Ofladım"Tamam anne." Duraksadım ve gözlerimi annemin koyu kahvelerine odakladım."Teşekkür ederim."
Bu tatlı anda hemen annem şakaya vurmaz mı? "Güzel koca bul gel." Şaka yaptığını bilsemde sinirlendim ve yataktan çıkıp üstümü giydim.
"En güzel pastaları yiyip gelicem."
***
Çarşıya inip kafama göre bir mağzaya girdim.Çalışan elf hızla yanıma geldi ve "Nasıl yardımcı olabilirim?"Bir elfe göre gayet insancıl davranıyordu. İçeriye doğru yönelirken "Baloya uygun elbise bakıyorum."
"Tabii buyrun." Hemen yanındaki kırmızı elbiseyi gösterdi. Derin göğüs dekolteli dar ve kısa elbiseyi gösterdi. Elbise ben vardım diyordu resmen. Cıkladım "Daha sade bir şey..." derken sözümü bitiremeden onlarca renkli elbiselerin ardından siyah kabarık etekli elbiseden daha siyah işlemeleri olan ve omuzları düşük bir model gördüm.Koşar adımlarla gittim.
"Bunu paketler misiniz lütfen , alıyorum." Elf başıyşa onayladı ve ordaki en güzel paketi seçip paketledi. Kıyafetim sıradanken bana gayet iyi davrandı. Görevini yaptığı için resmen sevinmiştim. Komik. Paketi alırken ona biraz bahşiş bıraktım zaten elbise diğer elbiselere göre daha uygundu, daha canlı kıyafetler bu kıyafetin üç dört katıydı. Elf elbisemi paketledikten sonra teşekkür ettim ve paketi alıp çıktım.
Hava günlük güneşlikti, dün ki şimşeklerden eser yoktu. Güneş beni gülümsetti. Elbiseyi alıp üstüne bahşiş bırakmama rağmen hala biraz para kalmıştı.Peki ben durur muydum?
Her zaman ki girdiğim silahçıya girdim. Mehmet amca içeri girmemle bana selam verdi bende selamıma karşılık verdim.
"Mehmet amca bana küçük ama keskin bir bıçak var mı?Hem de bir elfi kesebilecek kadar keskin" Sadece önlem almak istiyordum.Balolarda bir çok elf gelicektir muhtemelen.Hazırlıklı olmakta fayda var.
"Tabii."eğildi ve küçük siyah kabzalı güzel bir bıçak çıkardı. Aldım ve bacağımdaki kılıfa oluyor mu denedim ki cuk oturdu.Hareket edip zıpladım.Güzel , yerinden kıpırdamıyordu.Balo için hazırdım.
***
Saat altı buçukta sarayın önünde güzeller güzeli beyaz atımla dikiliyordum. Sarayın girişinde bir çok lüks atlı araba geliyor yolcularını kırmızı halıya bırakıp ortadaki büyük havuzdan dönüp bahçede boş yerlere ilerliyorlardı. O kırmız halılı ana girişten geçmeye niyetim yoktu. Fazla dikkat çekmeye gerek yok. Sarayın yanına doğru yani sarayın ahırına gittim ve bir görevliye atımı bıraktım. Atıma iyi bakacaklar mı diye endişeliydim lakin görevli bana selam verdi, içim rahatladı, tanıdıktı.Ona selam verip sarayın içine girdim.
Ay sarayına çok gelmesemde Şevo'nun odasının yerini biliyordum ana salonun kalabalığından bunaldım ve pardon diye diye insanları geçtim. Sonunda kalabalıktan sonra yukarı çıkan merdivenlerin birine ulaştım .Hızla merdivenleri çıkarken çok heyecanladım, acaba Şevo ne giymişti. Merdivenleri çıktım mı sağa doğru üçüncü kapı Şevo'nundu. Merdivenin son basamağına basıp merdivenin kolunu tutup kendimi sağa döndürmeyi hedeflemiştim ta ki birine çarpana kadar. Yere düşmeden dengemi sağlamaya çalıştım ki o sırada bana çarpan siyah saçlı kırmızı gözlü beyfendi beni tutmak için kollarını uzattı.Ben ise dengemi sağladım ve dimdik durdum.Kafamı kaldırıdım ve "Özür dilerim dikkat etmedim." Kırmızı gözler bana odaklanmıştı. Sanki dalmış gibiydi.Kırmızı gözlerden ürksemde "Beyfendi , iyi misiniz?"
Adam gözlerini kırpıştırdı ve "İyiyim , izninizle." Diyip hızla geçti sanki az önce bana derin derin bakan o değilmiş gibi.Umursamadım ve Şevo'nun odasına yöneldim.Şevo beni hissettiğinden midir kapısı açıldı ve bana koşup sarıldı. Benden biraz uzaklaşıp giydiğim elbiseyi inceledi. "Mare aman Allah'ım!Bu ne güzellik böyle?"
"Asıl sana sormalı?" dedim ve onun koluna hafifçe vurdum. Koyu kırmızı prenses elbisesinin üstüne siyah tacıyla harika gözüküyordu. Utandı ve kol kola girip aşağı indik.
Şevo sanki ben yarına hatırlayacakmışım gibi sohbet eden insanlardan hangisi lord hangisi önemli görevlerde onu açıklıyordu. Çok ilgimi çekmeyen konulardı ama yinede dinledim.
Ve şu da "İmparator'un sağ kolu Agiel'di.Aynı zamanda Yıldız Saraya'nın lordudur. Benim çocukluk arkadaşım sessiz ama iyi çocuktur."diyip az önce çarpıştığım adamı gösterdi.
"Pek iyi birine benzemiyor ama sen bilir-" Sözünü bitiremeden Lord Agiel'in yanına sarışın elf geldi. Agiel hafif eğildi ve elini kalbinin üstüne koyup selam verdi. Tanıdık bir simaydı.Hemde çok tanıdık. Bu üç gün önceki goblilerle savaşmamı teklif eden g*tsüz elfti. Geniş ve kaslı omuzu şık altın işlemeli beyaz ceketinde antremanlı olduğunu gösteriyordu.
Şevo bakışlarımdan ondan etkilendiğimi düşündü ama ben şaşkındım, bir askerin bu baloda ne işi vardı.
"Çok güzelsin Mare ama o olmaz."diyerek elimi tutu.
Şaşırdım"Ne!?" Nerdeyse bağırmış olacaktım ki yanımızdaki siyah saçlı elf çift bize baktı. Özür dileyip Şevo'ya yaklaştım" Ondan hoşlanmıyorum sadece g*tsüz asker elfin tekinin burda ne işi olduğunu merak ettim."
Şevo korkarak bizi duyan var mı diye telaşla etrafa bakındı ve kolumu tutup beni kendine yakalaştırdı."O sıradan bir elf değil.Tamam saray işlerini takip etmiyorsun ama o İmparator'un oğlu Victor."
Rengim attı. Bir adım geriledim. Aklım benimle dalga geçercesine Lord Victor'a söylediğim kötü sözer aklıma getirdi. Gerildim. "B-Bana isminin Vi olduğunu söylemişti."Yalan söylemiş sayılmazdı. Victor'un kısaltması Vi.
Şevo olayı tam anlamasada bir b*k yediğimi anladı ve başını olumsuz biçimde bir sağa bir sola salladı."Mare ...Şaka yapıyor olmalısın." Anın şokuyla uzun süre aval aval Lord Victor'a baktığımızı fark etmedik ama o etmişti. Yüzünde hafif gülümseme ile bizden gözlerini ayırmayarak Agiel'e yaklaştı ve bir şeyler fısıldadı. Sonra bize yönelmeye başladı.
Hayır hayır hayır , gelme.Kalp atışlarım hızlandı. Ya beni hapse atarsa ya ailemle bir daha görüşemezsem? Beynimi nedense hep negatif yorumlamaya meyilliydi. Pozitif ama gerçekleşmesi zor olaya inanmazken , negatif ama gerçekleşmesi zor olayın olabilceğine inanırdık. Tuhaf.
Ben düşüncelerimle boğuşurken bir anda gök gürüledi yer yerinden oynadı ve camlar patladı.Daha bir saniye önceki huzurlu ortamdan çığlık çığlığa ortama dönüştü.Yerin hafif hareketlenmesiyle yere çöktüm. Neler oluyordu ,dünyanın sonu mu gelmişti?
***Bölüm sonuke*** Bu kitapta ilk defa bir bölümde bin kelimeye ulaştığımı görüyorum güzel ve sevindirici.Neyse umarıö bölümü beğendiniz.Bölümü oylamayı ve düşüncelerinizi yorumlara bırakmayı unutmayınız efenim teşekkürler <3Öptüms <3 |
0% |