@melodikitapsever
|
Agiel gülümsedi sırtını gösterdi "Tam şura kaşınıyor aslında."sonra ciddi ciddi yaklaştığımı gördü. "Geçen sefer İmparator'umuzu ne güzel övmüştün öyle ." diyince durdum. Etrafta çalışanlar geçiyordu, geçen sefer söylediğim kötü sözler aklıma geldi. Dedikikodu olmasın diye ironi yapmıştı. Bozuntuya vermeden "Ah, evet. Yaşasın İmparator!" diye bağırınca çalışanlarda yerlerinde durup benim gibi bağırdı "Yaşasın İmparator!" dediler ve işlerine döndüler.
Agiel eliyle beni takip et işareti yaptı. Derin bir nefes aldım. Bir de bunla uğraşmak zorundayım. Onu takip ettim beni bahçenin sessiz köşesindeki güllerle sarılı çardağa kadar götürdü. Güller Victor'un bahçesindekiler aksine kırmızydı, aynı şuan ki Agiel'in ışıl ışıl kırmızı gözleri gibi.
Çardağa adım bastığımda Agiel arkası dönüktü. İleride ki saray duvarının zamanla oturmaktan oluşan çatlaklarına bakıyordu. "Seni cadı olmakla suçladım. Bana sinirlenmekte haklısın." Arkasını döndü endişeli çatık kaşları ile ellerini arkasına bağladı ve devam ettti "Ne desem beni affetmeyeceğini biliyorum. Sadece söylemek istedim."
Sadece ona baktım. "Sen şaka mısın?"
Agiel bana bir adım yaklaştı "Ben seni suçlamasaydım eğer, biri benim yerime yapardı. Solmayan İmparatorluk ne kadar uzun yıllar ayakta olursa olsun burdaki elfler..." Sağ elini arkasından çıkardı, elini iyice sıkıp eline baktı. "Korkuyorlar. Normalde adı anılması yasak ama... Darquesse Ölüm Getiren olarak bilinir. Yüzbinlerce elfi katletmiştir. Söylenenlere göre yüz elfin sihir gücünü birleştirsen bile onun büyü gücü kadar etmez."
Kaşlarım kalktı vay anasını. "Duvarlar on yıl önce inşa edildi değil mi? Yani o zaman mı saldırdılar? Savaş olduğunu biliyordum ama bu denli büyük olduğunu bilmiyordum. Peki madem büyücüler bu kadar güçlü, bu duvarlar onları tutamaz ki?"
"Zaten duvarlar onları engelleyen şey değil." Bir adım daha yaklaştım ve "O zaman ne?"
Agiel gülümsedi "Çok meraklısın he." Diyip burnuma bir fiske vurdu. Acının etkisikiyle yüzümü buruşturdum ve burnumu tuttum. "Hey!"
Uzun zamandır arkasında tutuğu sol elini çıkarttı ve elindeki kırmızı bir gülü bana uzattı. "Her şey için özürüm olarak kabul et." Bu sefer arkasını dönme sırası bendeydi. "Almayım, teşekkür ederim." gitmeye yeltendim ki kolumdan tuttu.
"Daha idman yapacağız, anlaşmıştık. Unuttun mu?"
Çatık kaşlarla ona döndüm "Keşke Victor'un seni dövmesine izin verseydim de bu külfete katlanmak zorunda olmasaydım."
Gülümsedi ve elime gülü tutuşturdu "Sırrın bende olduğu sürece zorundasın."
Gülü elimde sıkıp ona atmayı planıyordum ki gülün dikeni bana battı ve acıyla inledim. Gül yere düştü ve Agiel hızla elimi iki eliyle kavradı. "Özür dilerim gözümden kaçmış olmalı. Bakmama izin ver lütfen."
Elimi hızla ondan kurtardım "Bilerek yaptın! İnsanlara acı çektirmekten başka bir şeyden hoşlanmaz mısın sen?"
Elimi güçlü kolları ile tutup hafif kanayan baş parmağımı tuttu "Özür dilerim cidden fark etmedim." ve emdi. Sağ kaşı hafif yukarı kalktı
Kaşlarımı çattım "İğrençsin." elimi çektim. Suratına bir tane geçirmek istedim.
Agiel doğruldu "Hadi antremana geçelim."
***
Tekrar büyü çalışma yerine geldik ama bu sefer fiziksel antreman yapacaktık. İçeri girdiğimizde Victor'un bakışları direk bize yöneldi. Agiel p*ç sırıtması ile elini elitçe ona salladı. Victor göz devirip görmezden geldi onu. Sonra tekrar eğitim verdiği askerlere yöneldi.
Agiel beni sırtımdan hafif ittirmeden koşu sahasına yönlendirdi. "Önce ısınma haraketleri sonra üç tur koşu." hemen öğretmen rolüne girmişti. Onun sözünü dinlemeyi sevmesemde onu dinlemek zorundaydım. Gittim ve ısınma hareketlerine başladım. Isınma haraketlerinden sonra üç tur koşarken Agiel kollarını kavuşturmuş sıkılmış ifadeyle turumu bitirmemi beklerken kendi de ısındı.
Koşuyu bitirdiğimde anlımdan terler akıyordu. Nefes nefese "Sen neden ısınıyorsun?"dedim Agiel'i süzerek
"Seninle dövüşmek için." Omuz silktim ve gülümsedim. "Bu kadar askerin içinde dayak yemek istediğine emin misin?"
Sıkılmış halinden kurutulup aynı gülümsemeden gönderirken kırmızı gözleri parladı "Sana sormak gerek." Dedi ve salonun sessiz köşesinde ki tahta kılıçlardan iki tane seçti ve yanına çağırdı. Yanına geldim "Hadi bakalım." Dedim.
Tahta kılıcın birini bana attı. Tahta kılıçların yanındaki idman için yapılmış süngerli kask ve göğüs korumalığını olduğu yere yöneldi. Ordan kask ve yelek aldı. Bana uzattı. Omuz silktim"İstemiyorum." dememe rağmen Agiel hala kolunu havada tuttu. Kollarımı kavuşturdum başka tarafa baktım. Ne zaman yanıma geldi anlamadım ama kafama o kaskı geçirdi. Yelek ise kenara fırlatmıştı. Anlaşılan onu giydirmekle uğraşamayacaktı. Geri çekildi ve savaş pozisyonu aldı.
"Bana kormumalık veriyorsun ama kendin giymiyorsun?"
"Vurmayacağın yere korumalık gerekmez."dudağın ucu kıvrıldı.
Göt herif beni hafife alıyordu. Bağırarak üstüne koşup tahta kılıcımı savurdum hemen bu hamleden kurtuldu ve sırtıma tahtayla vurdu. Çok acıtmadı ama sinirle aceleci davrandığım için darbe almama sinirledim. Derin bir nefes aldım. Öfkenin seni yönetmesine izin verme. Sen onu yönet.
Bu sefer savumaya hızlaca geçebileceğim şekilde kısa hamleler yapmaya başladım. Agiel'e hala vurmamıştım ama ondan da darbe almamıştım. Agiel savunmadan hücuma geçti ve o sıra bacağına bir tane geçirdim. Darbenin etkisiyle yere çökecekti ama kendini hemen toparladı. "Demek ki korumalıklazımmış he?" sırıttım.
Agiel gözlerini kıstı ve bir hücüm daha yaptı gülmekten savunmaya geçecemedim ve belimin sağına sert bir darbe aldım. Darbenin etkisi ile nefesim kesildi. Geriledim ama yere düşmedim kılıcımı kavradım. Hırıltılı bir nefes aldım ve kılıcımı kafasına savurdum Agiel kılıcını o tarafa getirmek daha uzun süreceği düşündüğü için kolunu siper etti. Vuruşun etkisiyle gözlerini kıstı.
Bir tekmeyi göğüsüne geçirdim ve yere düştü. Anlışan beklenmeyen bir hamle yapmıştım çünkü yere düşerken kırmızı gözleri bana bakarken kocaman açılmıştı. "Ben kazandım." Dedim ve kılıcımı havaya kaldırdım. İdman yapan askerler bana bakıp tezaruhat yapmaya başladılar.
Agiel artık gülümsemiyor ve artık sinirinin son demlerine gelmekteydi. Hızla ayağı kalktı "Daha bitmedi." Kafama kılıcını savurdu hemen kurtuldum. Bu sefer hamle sırası bendeydi oda yana çekildi ama dikkatimden bir şey kaçmıştı. Şerefsiz ayağını öne koydu ve ayağına takılarak yere yüz üstü düştüm. Kılıcımı bırakıp ellerimle yeri tuttum.
Sinirle baktım "Hileci pislik." Derken dibimde dikildi. Tekrar gülümsemeye başladı. Elini bana uzattı. "Berabere diyelim."
Kendim ayağı kalkmaya çalıştım belime vurduğu yer acıyordu. Nefes aldıkça kemik batıyor gibi hissediyordum. Hırıltılı nefeslerim arttı. Agiel'in gülümsemesi soldu. Askerin gözleri bizim üstümüzde olduğu için onların bakışını engelleycek şekilde çöktü. Elini belime götürürken onu engelliyemedim canım çok yanıyordu. Savaşırken sinirden acının hissini fark etmemiş olmalıydım. Agiel eliyle kaburgamı yoklarken canım yandı inledim. "Kırık yok ama çatlak olabilir. Ben sana kormalık uzattığımda vücut siperliğine giymeliydin." Elleri sırtımı ve bacaklarımın arkasına geldi ve beni kaldırdı.
Zorla konuşarak "Bırak revire kendim giderim." Bütün askerlerin ve Victor'un ilgisi bendeydi. Herkesin önünde yenilerek rezil olmuştum. Yer yarılsaydıda içine girseydim. Çıkışa yönelirken Victor yanımıza geldi. "Ne yaptın ona?"
"Kendi siperlik giymedi."
Victor Agiel'in üstüne yürüdü arkadaki bir asker onu omzundan tuttu "Bu kadar sert vurulur mu bir kıza?" Hırladı
"Kızsam ne olmuş?İyileşirim bir şey olmaz. Ben camdan yapılmadım. Rahat bırak beni." Agiel mesajı alıp beni kapıya yöneldi ve Victor'u sinirli bakışlarla bir şey söyleyemesine izin vermeden çıktı.
*** Bölüm sonu arkadaşlarrr. Beklettiğim için kusura bakmayın sınavlar yakın. Neyse bakalım neler olacak? Öpüyore <3 |
0% |