@melodikitapsever
|
Elise beni bir çok çalışanın arasından geçirip odama getirdi. Kapıyı kapattığı an yattağa atlayacaktım ki yatağımda mektubu fark ettim.
Mektubu açınca içinden kenarları dikenli güllerle çevrili kağıt çıktı. İçindekileri okumaya başladım.
"Sevgili Mare. Burada ki konumumdan dolayı sana fazla ilgi göstermiyorum çünkü halkımın tacımı kendi menfaatim için kullandığımı düşünsünler istemiyorum. Ama araştırmanın nasıl gittiğini merak ediyorum. Bu konuda konuşmak istersen mektubun içinden çıkan dala üflemen yeterli."
Hmm ilginç. Mektubun dibinde cidden bir dal vardı. Acaba bir yerde saklanıp benimle kafa bulmak için mi yapıyordu? Etrafa bakındım ama bir şey göremedim.
Omuz silktim ve denemekten zarar gelmez diyip dal parçasına üfledim. Kuru dal üflememle canlanıp canlandı ve filizlendi. Kısa sürede filiz büyüdü ve pembe gül açmıştı. Gördüklerim konusunda hayrete düşmüştüm. Kuru dal öylece üflememle canlanmıştı. Tutuğum gül dalı elimde kıpırdanınca ürküp yere bıraktım lakin yere düşmeyip havada süzüldü. Yok artık. Onu takip etmemi ister gibi kapıya yöneldi ve bende onu takip ettim.
Akşam yemeği vakti olduğu için herkes yemek salonunda olmalıydı etraf bomboştu, hizmetçilerden bile eser yoktu. Gül, zemin kata indi ve en son cam kapıda durdu. Bura prafösör ile çalıştığımız yerden gözüken bahçeye çıkıyordu, kapı kendi kendine açıldı ve gülü tekrar takip ettim. Özenle kesilmiş çamların patikasında ilerledim. Bahçe kocamandı , çok güzel ağaçlar vardı ve bir çok çeşit güller vardı. Bir kaç adım ilerkedikten sonra özenle kesilmiş çamlardan oluşan duvarda çıkmaz sokağa girmiştim. Kafam karıştı, Victor beni fazla gözünde abarttı herhalde, duvardan geçicek gücüm yok benim. Diye düşünürken gül çamların içinden geçti. Ne!?
Galiba dedikleri doğruydu, cadıyım sanırım çünkü onlar gibi kafayı yemiştim.
Madem girdik bir yola devam bakalım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp içeri dalarken çamların bana batmasını bekledim ama hiçbir şey hissetmedim. Gözümün tekini açtım , gül bahçesinin içerisindeydim. Kırmızı güller aynı çamlar gibi duvar oluşturur gibi yol gösteriyordu ve biraz daha ileriye bakınca mermerlerden oluşan çardağı gördüm üstü kübbemsi, duvarları ise güller saralı konilerden oluşuyordu. Çardağın ortasında hoş beyaz bir masa ve bacak bacak üstüne oturmuş elinde bir kitap ile beni bekleyen Victor.
Yanına giderken güllerin kokusu içimi okşadı. Yanına geldiğimde küçük eğilme hareketi ile reverans yaparak "İyi okumalar Lord'um. Size eşlik edebilir miyim?"
Mavi gözlerini kitabından ayırıp bana baktı , gözleri önceden de bu kadar güzel bir mavi miydi? İçim kıpırdandı. "Tabii buyur." Deyip elindeki küçük kağıt ayracını kaldığı kitapta kaldığı yere koydu ve kitabını masaya bıraktı.
Gözleri suratımın her bir detayını ezberlercesine bakarken "Nasıl geçti bakalım?"
Gözleri içime işliyor gibiydi gözlerimi kaçırdım ve "Biraz yorucuydu ama iyiydi profesör beni suçlamıyor.Hatta"güldüm ve "Benle pek uğraşmak istemiyor gibiydi."
"Profesör'ün kafasında bir ton şey var eğer cidden önemsemeseydi sana bir dakikasını bile vermezdi."
Omuz silktim"O çok önemli değil ama Lord Agiel beni çok yordu , sürekli açığımı aradı."
Victor oturduğu rahat pozisyonunu bırakıp sırtını dikleştirdi "Agiel mi?Onun orduların idmanını takip etmesi gerekiyordu, onu görevlendirmiştim."
Gözlerimi devirdim."Sanki başka problemim yokmuş gibi benle uğraşmak içim fırsat arıyor." Konudan sıkılıp etrafa göz gezdirdim, güller onları koklamam için yanına çağrıyordu. "Burası da neresi böyle?"
Victor etrafı inceleyip"Burası benim dinlenme yerim, burası özel büyüyle gizlenmiş bir yer.Aslında bahçenin içindeyiz ama çalılar ile çevrili illüzyonlaşmış bir yer."
"Vay cidden çok güzel."Hayelleri süsleyen bir yerdi cidden. Demek ki İmparator'un oğlunun bile arada sırada kafasını dinlemesi gereken bir yere İhtiyacı vardı.
Oturuşumu dikleştirdim ve asıl aklımı kurcayan mevzuya geldim. "Baloyu basan büyücüler noldu , sizin koruma büyünüz felan yok mu nasıl aştılar?"
Victor'un eli boynuna gitti ve "Babam bu konuda rahatsız edici derecede rahat. Bu yüzden o konuyu çok araştırmıyor. Bir kaç kişiyi görevlendirdim lakin henüz bir şey yok.Elflerin büyüsü büyücülerden daha az maalesefki. Bu yüzden rahatça sınırı geçebildiler."
Ellerimi birleştirip masaya koydum"Peki büyücülerin dediğine göre bir anlaşma yapmışsınız ve süresi dolmuş. Neyden bahsediyor o büyücü?"
Victor gerildi."Bilmiyorum, babam genelde hep Agiel ile konuşuyor bu konuları. Ben daha çok orduları hazırlıyor , güçlendiriyorum."
Kaşlarım çatıldı ayağı kalktım.İçimde ki olumsuz düşünceleri daha fazla tutamayarak içimi döktüm. "Ya büyücüler bir anda saldırıp katliam yaparsa.Buradaki insanlara ne olucak?"
Arkamı dönüp gül bahçesine baktım. Aileme ne olucak?
Victor ayağı kalktı , bana yaklaştı ve aramıza bir adımlık mesafe tanıyıp durdu."Seni anlıyorum ama biliyorsun babam beş yüz yıldır tahtta, bu tectübesi göz ardı edilemez."
Ona döndüm.İçimdeki yangın hala alev alevdi.Ailemin yaşamı moruk elf kıçlarına kalmıştı.
"Bu işi çözmeliyiz." dedim onun mavileri benim yeşillerime karışırken.
Victor elini omzuma koydu."Tekrar söylüyorum.Baba-" sözünü dinlemeden elini kenara ittim.
"Hayır." Dedim ve hışımla geldiğim yarığa geri gittim. Ya sinirden çok hızlı yürüdüğüm için Victor bana yetişemedi ya da yetişmek istemedi. Umarım cevap birincisidir.
Bahçeden çıkıp saraya girdim ama birden bire saray çok farklı geldi. Mükemmel hafızamdan o ses yankılandı. Unuttum.
Odamın yerini unuttum.Şaka gibi.Elisa nerdeydi acaba etrafa bakındım, etrafta sürekli çalışanlar koşuşturuyordu. Kafama göre birinci kata çıktım ve sağa yöneldim sağ taraftaydı evet. Sağ tarafa yönelince üç koridof karşıma çıktı. Öylece durdum . Harika.
Birin omzumu dürtmesiyle sıçradım avcı sezgilerim birinin geldiğini duymadığı için şaşırdım.
"Yolunu mu kaybettin küçük cadı?"
Kaşlarımı çatarak döndüm. Sesin sahibi yine o bilmiş sırıtmasıyla Agiel gülümsüyordu. Kırmızı gözleri akşam saatlerinde daha ürkütücü gözüküyordu. Annesi bunu nasıl sevmiş?
"Evet ama sende o ukala gülümsemeni yumruğumla kaybetmek istemiyorsan bana buluşma."diye hırladım.
"Şu yolu takip et sonuncu oda." Dedi ve başıyla işaret etti.
Bir adım yaklaşıp"Eğer büyücü olsaydım bütün fısıldayan varlıklarımı sana yollardım."
Agiel'in gülümsemesi daha da arttı ve "Senden gelcek her şeye razıyım."
Dalga geçiyordu yine."Odamı nerden biliyorsun?"
"Ben İmparator'un sağ kolu Yıldız Saray'ının lorduyum.Burada benim bilmediğim tek bir şey yok."
Kıçımın kenarı ya
Göz devirdim ve bir şey demeden gösterdiği tarafa yöneldim.
Cidden odama gelmiştim. içeriye girip uzun bir günün ardından istediğim şeyi yaptım. Hızlıca pijamalarımı giyip yatağa atladım. İşte hayat budur.
Uykuya dalmadan kafamda o gül bahçesinde karar vermiş olduğum karar vardı. Bu büyücü baskını olayını çözmem gerekiyordu , ailemi korumak adına.
*** Bölüm Sonu***
Bakalım Mare'yi neler bekliyor.Sizleri seviyorum <3 bir sonra ki bölümde görüşmek üzere büyülü dostlarım. |
0% |