Yeni Üyelik
16.
Bölüm

İşler Karışıyor-16. Bölüm-

@melodikitapsever

Büyücü ilgisini tekrar bana verip eliyle maskesini kavradı. "Sürpriz" derken sesi az önceki sesten tanıdık bir sese dönüştü. Agiel'in sesine.

 

Kaşlarım çatıldı. Bu doğru olamazdı sadece ses benzerliği olmalıydı, düşüncelerim kafamda fırtına yaratırken "Agiel?" dedim.

 

Kanatlı adam kavradığı beyaz altın işemeli maskesini bir çırpıda yere attı. Bana üstten bakarken psikopat bakışını sergiledi. "Agiel mi?O da kim?" Güldü. Gülen cidden Agiel'di bu nasıl mümkün olabilirdi?

 

"Sen Agiel'sin bu kadar kargaşanın içinden Agiel olmadığını söyleyerek sıvışabileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun."

 

Agiel başını sağ sola olumsuz biçimde salladı "Siz benim Agiel olduğumu sanıyorsunuz. Ben bunca yıl büyücülerle birlikte İmparatorluk'a darbe vurmak için bekledim. Baktım..." Bakışlarını sinirle bakan İmparator'a çevirdi. Sağ bacağındaki kanlar yere damlıyordu ama etrafı siyah zincirlerle çevriliyken yarasına pek bir şey yapamıyordu.

 

Burnuyla nefes verirken gülüp kollarını kavuşturdu. "Baktım burada köpekten başka muamele görmüyorum. Onca yıl eğitim gördüm, savaşlara katıldım, ağır yaralar aldım, ne istenirse yaptım. Hatta bana saray bile verildi." kavuşturduğu kollarını ayırıp iki yanına aldı ve sesini yükselterek "Ama bu kancık İmparator," eliyle yerde çökmüş vaziyette olan İmparator'u gösterdi " Bana bir bokmuşum gibi davrandı, sırf insanım diye. Aldığım onca eğitimeme ve kazandığım onca galibiyete rağmen; sen sarayı yönetemezsin, sen insansın zayıfsın, elflerin üstün yetilerini sahip değilsin, annen seni insan olarak doğurduğu için çok üzülmüş olmalı yazık diye cık cık etti. En azından verdiğim emeklere İmparatorluk heyeti karşılık verdi de bana Yıldız Sarayı'nı verdi. Yoksa burada bir dakika bile durmazdım."

 

İmparator sinirli olduğu halde durumu kurtarmak için "Agiel çok özür dilerim. Ben insan olmana rağmen çok başarılı olduğunu düşünüyorum." durumu kurtarmak için yalvarıyordu resmen. Tükürdüğünü yalıyordu şerefsiz.

 

Victor" Sana inanamıyorum. Çocukluğumda tanıdığım Agiel asla büyücülerin kucağına oturmazdı. Büyücülerden hayırdan çok zarar geleceğini herkes bilir. Onlar cinlerle anlaşma yapan aşağılık yaratıklardır."

 

Agiel başını sağa sola olumsuz biçimde salladı "Agiel benim gerçek ismim değil. Benim ismim Kael. Büyücü olduğum gün ben..." elini sıkıp eline bakarken etrafında gölgeler alev edasıyla yükseldi. "Ben yeniden doğdum. Ayrıca aşağılık dediğiniz yaratıklar sizden kat ve kat güçlü." Benim tarafımdan uzaklaşıp İmparator'un tarafına yaklaştı. "Şimdi kim güçsüzmüş he?" derken elini kaldırıp gölgeleri ile ona vurdu ve İmparator'un tacın fırladı. Fırlayan tacı gölgeler tek hamlede yakaladı. Gölgeler yakaladığı tacı hemen Kael'in başına usulca bıraktılar. Kael başını kaldırıp "Bu bir darbedir. Artık İmparator'unuz benim. Önümde diz çökün." dedi ve zincirler bizi daha da aşağı çekince yere eğildik.

 

Tam Kael bir şey diyecekti ki içeriye güneş flamalı okçu ve kılıçlı askeler içeriye daldı. Yüce Leydi Gizem altın kaplamalı zırhı ile askerlerin arkasından geldi. "İmparator'u derhal serbest bırakın!" Elini kaldırdı ve tam ışık hüzmelerini gönderecekti "Agiel?" Güneş Sarayı'nın Yüce Leydi'nin şaşkınlıktan ağzı açık kaldı.

 

Kael gülümsedi " Hoş geldin Güneş. Ben de tam taç giyme töreninde ne giysem diye düşünüyordum." ellerine beline koydu sanki ortalığın *mına koyan o değilmiş de havadan sudan bahsediyormuş gibiydi.

 

Psikopat.

 

Leydi sonunda açık ağzını kapattı. "İnanamıyorum, buraya saldıran sen misin?"

 

Kael'in kaşları çatıldı "Ne oldu beğenemedin mi?"

 

Kafasını olumsuz şekilde salladı "Ben senin küçüklüğünü bilirim Agiel. İnanamıyorum gerçekten."

 

Kael ayağını yere vurması gölgeler ve zincirler Leydi'ye yöneldi "Ben artık İmparator'un köpeği değil. Solmayan İmparatorluk'un İmparator'u Kael'im."

 

Leydi kolunu sağa savurması ile gölgeler ve zincirler kayboldu. "Asker saldırın!" demesiyle bir düzine okçu Kael'e oklarını fırlattılar. Kael hışımla koca siyah kanatlarını açtı ve kendisine siper ederken parıldayan ışın okların etkisiyle İmparator ve oğlundan benim tarafıma geri çekildi. Kael'in maskeli büyücüleri liderlerinin emir vermesini beklemeden Güneş ordusuna saldırdılar.

 

Güneş Leydi'si Kael'e atıla okların bana isabet etmemesi için parlak sarı bir kalkan ördü. Büyücüler ve çatışan elflerin arasından Leydi'ye kafamı eğerek teşekkür ettim ve zincirlerden kurtulmak için debelendim. Zincirlerden hızlı kurtulmam gerekiyordu çünkü büyücüler az olmalarına rağmen elf askerleri kolayca savuruyorlardı. Ben debelenip bıçağıma ulaşmayı denerken gölgelerle birlikte adım atan ayaklar görüş açıma girdi. Kafamı yavaşça havaya kaldırdım sanki ona ne kadar bakmaktan kaçınırsam bana yararı olacakmış gibi. Kael kanat-siyah kanatlarının bütün ihtişamını sergilerken başını sağ yana yatırdı "Ne oldu daraldın mı güzelim? Hemen seni ferahlatayım." dedi ve elini silkeledi. Silkelemenin etkisi ile sarı ışıkla parıldayan kalkan kalktı.

 

Ha**ktir .

 

Kael'e atılan oklar Kael'e yakınlığımızdan dolayı bize yöneldi. Gözlerimi kapadım sanki öyle yaparsam oklar bana isabet etmezmiş gibi. Kael'in bana yakınlaşmasını engelleyen kalkan ortadan kalkınca bana yaklaştı kanatlarını ile bize sardı. Ortalıkta askerler boğuşup büyüler ve oklar havada uçuşurken Kael burada sanki sadece biz varmışız gibi bakıyordu.

 

"Agiel... Pardon Kael. Lütfen yapma büyücülerden hayır gelmez. Eğer böyle devam edersen tüm insanları ve elfleri öldürteceksin, hatta kendini bile. Lütfen bunu durdur."

 

Kael anlayışlı bir şekilde gülümsedi, biraz daha yaklaşıp çenemi tuttu ve kaldırdı. Oklar hala akın akın gelmesine ve Kael'in kanatlarına çarpmasına rağmen yüzündeki ifade hala aynıydı.

 

"Ah Mare. Kızıl saçlı güzelim benim. Bilmediğin çok şey var. Mesela zindandaki kız neden orada, büyücüler duvarlar kurulduğundan beridir neden buraya gelmiyor. Sence o duvarları bu kadar güçlü büyücüleri tutabilir mi?" dedi ve hiç efor sarf etmeden savaşan maskeli askerlerini gösterdi ve sonra devam etti "Tabi duvarların içinde olan bir maddeden etkileniyor ama Kraliçe istese büyücüler burayı yerle bir ederler." çenemi tuttuğu eli çenemi bırakıp saçımın yan tarafını usulca sevmeye başladı. Bu hareketinden kaçmak istedim ama zincirler hareketimi büyük ölçüde kısıtlıyordu.

 

Etrafta kaos hakim sürerken kafam karışmıştı, benim bilmediğim neler vardı? Ben en Kael'in kırmızı gözleri sadece beni izliyordu, Kael saçımla oynamayı bırakıp elini bana uzatırken etrafımda ki zincirler kayboldu. "Bana katıl Mare. İmparatoriçem ol."

 

"Ne?" Kafam ne yapacağım konusunda zaten karışıktı şimdi iyice karımıştı. Bakışlarımı zincirlerle kaplı Victor'a kaydı, yüzündeki kanalar kurumuştu, başını olumsuz bir şekilde salladı.

 

Kael kanatlarını daha çok açıp Victor'u görüş açımdan çıkardı. Birkaç büyücülerden kurtulabilen birkaç elfi elinin tek hamlesi ile gölgeler gönderdi ve askerler yere serildi. Eli hala havadaydı "O zindanda ki kıza ne yaptıklarını sende gördün ayrıca insanlar şuan sence mutlu mu? Bizi umursamıyorlar bile, sadece paranın ve gücün peşindeler. Büyücüler bize yardım edebilir. Korkunu gözlerinden anlayabiliyorum ama biz ikimiz çok güçlüyüz. Bütün bu rezilleri hak etmiyoruz." derken hafif çekildi ve bakışları ile İmparator'u gösterdi. Bugün İmparator'un yaptıkları hala aklımdaydı. O pislik herif sanki köleymişim gibi davranmıştı belki de köleden de daha kötüydüm onun gözünde.

 

Eli havadayken bana odaklanmış gözleri parıldadı "İzin ver senin için tüm dünyayı yakayım, kül edeyim."

 

Havada ki elini tuttum. Victor'un yüzü düşerken Kael'in gülümsemesi kulaklarını buldu. Ben de gülümsedim. "Çok haklısın Kael." elini tutarken diğer sol elimle arkamda bıçağımı tutuyordum. Ayağı kalkarken çaktırmadan eteğimin altından almıştım. Bütün Solmayan İmparatorluk'ta yaşayan canlıları, elfleri, insanları ve en önemlisi ailemi düşündüm. Kafamı kaldırdım "İmparator'un yaptığı çok yanlış ama..." ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı verdim. "Sana kimse küçüklüğünde büyücülerden hayır gelemeyeceğini kimse söylemedi mi?" dedim ve bıçağımı yüzüne savurdum. Bileğimi hemen yakaladı ve hayal kırıklığına uğraşmış gözlerini bana yöneltti. "Senin zeki olduğunu sanırdım." dedi ve bileğimi çevirip beni yere düşürdü, acının etkisi ile ciyakladım. Heyecandan kalbim halay çekerken ne zaman ve nasış kurtulup geldiğini anlamadığım Victor Kael'in ensesine tekme geçirip onu yere serdi. Anlaşılan Kael'in dikkatini iyi dağıtmıştım ki Victor tecrübeli asker olan Kael'i devirmişti. "Victor ayağı kalmaya çalışan Kael'i boynun yakakladı ve kanatlarına basarak onun boğazına yapıştı. Boğuşurken bana bağırdı "Kaç Mare!" dediğinde Kael'in dikkatini dağıttığım gibi kendi dikkatimde dağılmış olduğunu fark ettim.

 

Kalbim halay çekerken hızla etrafa bakındım. Yerde yatan birçok elfe bakmamaya çalışsam da yerde kanlar içinde yatan elflere baktım ve midem kalktı. Kandan nefret ediyordum. Kusmamak için ağzımı tuttum ve etrafıma baktım. Leydi Gizem kanlar içinde bir büyücünün kafasına kılıcını geçirdi. Sayıca azalmışlardı ama yine de Leydi'nin hayatta olması beni mutlu etti. İmparator ortada yoktu. Kaçmış p*ç. Daha yarım saat önce otuz kişi olan elf askerler şimdi oon kişiye düşmüştü. Onlara yardım etmeliydim. Alevlerimi çağırdım hemen hemen önümdeki elflerle boğuşan elflere alevlerimi gönderdim ama büyücüler alevlerimi arkalarından göndermeme rağmen savaştıkları elfleri bırakıp bana döndüler ve ellerinin tersi ile alevimi savuşturdular sanki alev değilmiş de suymuş gibi. Bakışlarını benden alıp önlerinde ki elflere odaklandılar ve elfleri yere serdiler. Daha ben ne yapacağımı anlayamadan büyücülere bana yöneldi, yutkundum.

 

Yaklaşan beş tane büyücü avını korkutmadan yaklaşan avcı gibi temkinli bir şekilde yaklaştılar. "İmparatori'çemiz lütfen zorluk çıkarmayın."

 

Kaşlarım çatıldı ve bıçağım ile savaşma pozisyonu aldım. "Ben sizin imparatoriçeniz değilim." Bana iyice yaklaştılar, işe yaramayacağını bile bile tekrar alevlerimi çağırdım ve onlara yönlendirdim. Bu sadece onların alevlerimi savuştururken eğlenmelerine sebep oluyordu, aralarında bilemediğim bir dil konuşup gülüyorlardı, biraz daha gülmeye devam ederlerse elimde ki bıçağı bir yerlerine sokacaktım.

 

Gülmeyi kesip etrafımı sardılar. Bana en yakın olana tekme savurup yere devirdim. Güzel biri gitti dördü kaldı. Diğer ikisi bana yaklaştılar, bıçağımı savurdum ama hemen kaçtılar. Bir daha bıçağımı savurduğum sırada biri boynuma elini koyması ile etrafım karardı, yere yığıldım

 

...

 

Bölüm sonukee , sonra ki bölümde görüşmek üzere, lütfen bol beğeni ve yorum yapın. Sizi seviyorum öptümms <3

Loading...
0%