Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Karanlık Geliyor-11.Bölüm-

@melodikitapsever

Kız bakışlarını yukarıya yani bana doğru baktı.Artık kafamda konuşmak yerine sesli konuşmaya başladı. Şükür ki yoksa aklımı kaçırabilirdim.

"Çünkü ben. Darquesse'nin kızıyım."

 

Kaşlarımı çatıp yerimde kıpırdandım.

"Oda kim?"

 

Kız da benim şaşırmama şaşırdı.

"Darquesse ismi pek duyulmamış olabilir. İnsanlar ona ölüm getiren der. Büyücülerin yönetecisidir. Annem saldırmasın diye beni uzun yıllar burada tuttu şerefsiz elfler. Ve..."derken mavi gözleri artık o kadar parlamıyordu, gözlerini benden alıp tozlu yerlere odaklandı.

"Ve benim gücümü kullanıyorlar. Kendimi içi boş kabuk gibi hissediyorum."

 

Ürküp etrafıma bakındım "Boyut dışı varlıkların sana yardımcı olamıyorlar mı?"

 

Kızın gözleri hala yerdeydi "Bu sarayın koruyucu tılsımları var. Cinlerim uzaktan bana fısıldıyorlar ama bir şey yapamıyorlar. "

 

Gözlerini yerden alıp bana baktı " Ama bana bir kaç gün önce önemli bir şey fısıldadılar. Anlaşmanın süresi bitti, beni aileme vermeleri gerek ama.Salak elfler kendini zeki zannediyor."

 

Bir adım geriledim.

"Karanlık geliyor Mare."

 

Karnıma ağrılar girdi. Rüyamı biliyordu. Ürperdim

 

Arkadan nöbetçi askerlerin kahkaları geliyordu.

Ne kadar hızlı geldiler. Arkama bakıp kapıya yöneldim.

 

Kızın zincirleri hareketlendi "Eğer beni kurtarmazsan annem burayı yakıp kül etmekle kalmaz, bütün elf ve insan ırkına yok edene kadar durmaz."

 

Kapının eşiğinde ona baktım ve "Tekrar geleceğim."

 

Askerler çoktan gelmişti bile, nefesimi tuttum ve dondum kaldım. Victor'un gücü bitmiş olmalı ki artık ellerimi görebiliyordum. Kaçacak yerim yoktu buranın kapısı açıkken ne desem bana inanmazlardı. Kral kellemi alır mıydı? Cevabını bildiğim halde kendi kendime sordu sordum.

Belki kendimi gizliyebilirdim büyümle ama nasıl yapacaktım? Victor nolur yardım et. Alnımdan terler akarken asker çoktan içeri girmişti. Gözlerimi kapatıp öylece dikildim. Askerler içeri girdiler ve gülen suratları düştü.

 

"Bu kapı niye açık?" dediler ve alarm moduna geçtiler ve biri odaya diğeri dışarıya bakmaya gitti. Beni görmemişlerdi, odayı kolaçan asker içimden geçerken içim ürperdi. Ellerime baktım soluk gözüküyordu bu gücün kaynağı ben değildim. Arkamdan gelen güç kaynağının farklı dilde bir şeyler fısıldadığını daha yeni fark etmiştim.

 

Asker zindana yaklaştı ama bir adım mesafede durdu, sanki zindandaki kız elleri kolları kelepçeliyken ona bir şeyler yapabilirmiş gibi.

Asker eline bir kırbaç aldı "Ne fısıldıyorsun öyle. Sus cadı! Yoksa bugün elli kırbaç yersin."

 

Anlaşılan beni korumak için büyünün son zerrelerini zar zor kullanırken alnından tek akıyordu. Onu daha fazla zorlamak ve onu öyle görmemek için hızla çıkarken ağzımı haraket ettirek teşekkür ettim.

 

*** 

 

Odama çıkana kadar sakinliğimi korudum çünkü balodan sıkılan insanlar sarayın içinde geziyordu. Odama çıktığımda. Derin bir nefes aldım ve yere çöktüm. Kızın söylediği cümleler alkımda tekrar tekrar yankılanıyordu. İdrak etmekte zorluk çekiyordum.

 

O büyücü kız, Victor'un zar zor kısa tuttuğu gizleme büyüsünü gücünün çoğu çekilmişken yapmıştı. Büyücüler tahmib ettiğimde de güçlü olmalıydı.

 

Ayağı kalktığımda pembe bir gül ve not vardı. Victor. Nota elimle sarıldım.

"Balo bitmek üzere seninle, gül bahçesinde buluşalım."

 

Gülü elime aldım ve bana yol göstermesini bekledim. Saniyeler içinde elimden havalanıp kapıya yöneldi. Komidinden geçerken komidin aynasında gözükmüyordu. Sadece benim görebildiğim bir efsun. Kapıyı açtım ve gülü takip ettim. Keşke bu gül efsun olmasaydı da bana verilen bu gülü saklıyabilseydim.

 

Hala balodan çıkıpta dışarıdan sohbet eden insnalar vardı, saat muhtemelen dokuza gelmişti.

Misafirlikte fazla duran insanlar, pek sevmem.

 

Gül beni kapıya götürdüğünde tereddüt etmeden içeri girdim. Güller sokak lambaların aydınlatması altında aydınlanırken etrafda ateş böcekleri uçuşuyordu. Victor geçenki yerindeydi ama bu sefer masada oturmuyor arkası dönük bir şekildeki ilerideki ay ışığında parlıyan havuza bakıyordu.

 

Yanına gittiğimde bana döndü "Neler oldu?"

 

Güldüm "Sana da merhaba Victor."

 

Şık lacivert suitinin yakasını düzeltti "Özür dilerim sadece baloda meraktan çatladım."

 

Masaya oturdum ve elimle onunda masaya oturmasını işaret ettim çünkü anlattıklarımın onu da etkileyeceğini biliyordum.

 

Yutkundum ve ellrimle oynarken lafa girdim.

"Odada tek kişilik zindan vardı ve zindanda bir kız. Bana Darquesse'nin kızı olduğunu söyledi."

 

Victor oturuduğu sandalyeden hızla kalkarken saldalye yere düştü. "Ne?"

 

"Sanırım Darquesse ve İmparator anlaşma yapmışlar ve uzun yıllar kraliçe arının bu yüzden saldırmuyormuş. Ama bir sorunumuz var."

 

Victor sanki benim suçummuş gibi

"Sanki bu bir sorun değil?" Eliyle burunun kemerini sıktı " Neyse devam et."

 

Gözlerimi devirdim "Anlaşma süresi bitebilir ve her an saldırabilirmiş. Bütün o elfleri ve insanları..." dilim söyleme varmadı boğazımı tuttum. Sonra nefes alıp devam ettim.

"Senin büyün askerler geldiği sıra bitti ama kız beni gizledi. İmparator kızın gücünğ sömürdüğü halde, kız ben odama çıkana kadar beni gizledi. Benden yardım istedi, oda yıkım istemiyordu."

 

Victor arkasını döndü. "Bu konuyu babamla konuşmam gerek."

 

"Şaka mısın Victor? Bütün bunları yapan senin o baban. Kıza yıllarca eziyet çektiren o, sen dedin diye bırakacak mı kızı? Cidden pislik biriymiş."

 

"Kimmiş o pislik olan?" Arkamızdan gelen sesle arkamızı döndük. Sesin sahibinin karanlık gecede kırmızı gözleri parıldıyordu, şeytan gibi...

 

Victor sinirle "Agiel!" Derken sanki Agiel'den beni korumak istermişcesine önüme çıktı. "Burayı nasıl buldun ve benden izin istemeden buraya nasıl adımını atarsın?"

 

Agiel, İmapator'un yalakası söydiklerimi duymuştu. Bugün yeterince belaya bulaşmıştım, bulaştığım belaya yenisi eklenmişti. Beynimden vurulmuşa döndüm.

 

Agiel gülümseyerek sağındaki güllerden biri kopardı ve kokladı. "Ben İmparator'un sağ koluyum aynı zamanda Yıldız Sarayı Lordu. Size hesap vermek zorunda değilim Lord Victor."elindeki gülü incelerken yanımıza geldi.

 

Victor kaşlarını çatıp elini sıktı ve Agiel' in üzerine yürüdü. "Bu ne cürret!"

 

Agiel hala sırıtmasını devam ettirirken işaret parmağını bir sağ bir sol yaptı"Aaa yerinde olsam İmparator'dan gizli iş çevirdiğinizi bildiğim halde benle dalaşmazdım." Bana döndü beni süzüp sırıttı. "Seninle anlaşma yapalım Mare'ciğim. Ben sizin minik sırınızı saklayım. Sende benle haftanın her üç günü savaş idmanına gel. Ne kadar büyü gücün olsada fiziksel gücün olmadan bir hiç olursun."

 

Victor'un elimde bir kılıç belirdi. Kudurmuş hayvan gibi Agiel'in üzerine gitti.

Has**

 

Arkasından koşup elini tutmaya çalıştım. Ama tuttuğum anda elimden kurtuldu. Bıçağını kaldırdığı sıra Agiel savaş pozisyonu aldı.

 

"Durun!" Diye bağırdım.

İkisi donup baktılar. Böyle bakınca sanki kardeşlermişte kavga ediyorlar gibiydi.

Ama ölümüne bir kavga.

 

"Senin burdan çıkarın ne?"

 

"İlerki zamanlarda menfaatime yarayacak bir şey."

 

Victor bıçağını bıraktı yumruk atmaya hazırlanıyordu ki "Kabul ediyorum." diye bağırdım.

 

***

 

Bölüm sonukee yeni bölümü nasıl buldunuz bakalım? İşler daha fazla ilginçleşmeye başladı. Hikayem size dikenler ve güler sarayı vibe ı verebilir ama sizi temin ederim küçük detaylar benzesede bu kitap tamemen farklı bir hikaye. Sizi öpüyore. Görüşürüzzz <3

Loading...
0%