@melodikitapsever
|
Madem benim ne olduğumu öğrencekler.Benim de işime gelir.Eğer düşmanlarım olucaksa şerefle gücümü öğrenirdim ve bana bulaşmamaları gerektiğini gösterirdim.
Araba ile tahminen iki üç saat yol gittikten sonra sonunda devasa duvarların ardında gri taşlı yeşilliklerin arasında saray ben burdayım diye bağrıyordu.İşte;üç sarayın yönetidiği , uzun yıllarca ayakta kalan, kıtaların hakimi.Solmayan İmparatorluk.
Arabacı devasa duvarkardaki kapının birinde durdu.Anlaşılan duvarlar geniş alanı kapladığı için bir kaç kapı vardı çünkü burdan bile bir tane daha kapı görebiliyordum.İndiğimde arabacı valizimş verirken "İmparatorluğa hoş geldin." diyip sıcak bir gülümseme bahşetti.
Bende valizimi aldım ve gülümedim. "Hoş buldum." Arabacı gülümsedi ve arabasına binip giderken ben devasa sarayın devasa duvarına aşağıdan bakıyordum. Vay be.
"Mare siz olmalısınız.Hoş geldiniz." Kafamı aşağı indirdiğimde kısa siyah saçlı elf hanımefendi ile karlılaştım.Siyah takım elbisesi ve gözlüğü ile çalışkan biri olduğunu belli ediyordu.
"Ah evet.Hoş buldum."diyip başımla selam verdim.
"Buyrun size kalıcağınız yere götüreyim."Yukarıda ki askerlere elini kaldırıp kapıyı açmalarını işaret etti ve anında kapı açılmaya başladı.Kapının ardında beni getiren atlı arabadan biraz daha minik bir araba vardı.Arabaya oturduk ve araba yeşil bitkiler ile nehirin taçlandırdığı doğa harikası saraya yol almaya başladık.
Saraya özel araba.İyimiş.
Etrafa hayran hayran bakarken elf"İsmim Elisa bundan sonra sizin ihtiyaçlarınza bakıcak olan benim.Lütfen ihtiyacınız bir şey olursa çekinmeyin ve bana danışın."
"Çok memnun oldum ve çok teşekkür ederim."diyip elini sıkmaya yeltendim ve o da benden korkmadan elimi tuttu. "Bende memnun oldum Leydi Mare."
Acaba başıma gelenleri bilmiyor muydu acaba? Kaşlarımı çattım.Elisa ise gülümsedi ve hafızamı okur gibi"Başınza gelenleri biliyorum."
Bu elflerin hepsi zihin mi okuyor yoksa ben mi duygularımı çok mu belli ediyordum?Diye düşünürken Elisa "Güçleriniz muazzam o gece bende ordaydım."
Bacaklarım kıpırdandı ve bakışarımı ayaklarıma yönlendirdim."Teşekkürler." Sonra bakışlarımı Elisa'nın mavi gözlerine odakladım ve "Benden korkmamanız beni sevindirdi."
Elisa güldü ve "Yani orda olan biri olarak sizin kötü niyetli biri olmadığınuz gayet açıktı , bunu görmek istemeyenler gözlerini kapatmış sadece." Başımla onaydım doğruydu elfte olsan insanda olsan bazıları cidden ne görmek istiyorsa onu görüyordu.
Kısa konuşmamızdan sonra sonunda sarayın girişine geldik.Sarayın duvarlarında ki kapıdan hemen hemen aynı boyutlarda bir kapı vardı. Arabadan indik ben bavulumu alırken Elisa'nın bir el haraketi ile kapılar açıldı ve kocaman hol gözüktü.Kahve ve beyaz renkli seramik yerler ışıl ışıl parlıyordu.Her zengin evi belirleyicisi o koca avize burda da vardı tabii.Kristalleri güneş ışınlarını kırarak gökkuşağı renklerini etrafa saçıyordu.
İçeri girdiğimizde kapılar kendi kendine kapanınca acaba bunu Elisa mı yaptı yoksa bir büyü felan mı vardı acaba diye merak ettim. Elisa bu düşüncemin hemen ardından. "Ben yaptım leydim ve evet zihin okuyorum.Kusura bakmayın, biliyorum rahatsız edici ama ne yapacaksınız.Ben böyle doğdum."
Kaşlarım havaya kalktı "Her elfte mi var yoksa sadece sana mı özel?"
Elisa merdivenleri çıkarken onu takip ettim. "Her elfte yoktur ama bazılarımızda." Başımla onaylarken sarayın ikinci katına çıkmış uzun bir koridora girmiştik bu koridorda hizmetçiler ve kahkayalar yer yer yanımızdan geçiyordu.Bütün çalışanlar geçerken Elisa'ya başıyla selam veriyor ya da azcık eğiliyorlardı.
Uzun koridorun sonundaki odada Elisa durdu ve cebinden anahtar çıkarıp kapıyı açtı ve geçmem için yol verdi.İçeriye geçtiğimde fark ettiğim ilk şey camları tavandna yere kadardı , yeşil ile mavinin doğa uyumu gözler önüne seriliyordu.Oda evim kadar büyüktü. Evim.Yatak çift kişilikti.Mobilyalar kahve rengi ile beyaz renkleri ile döşenmişti.Oda da koltuk bile vardı.
Elise dalıp gittiğimi fark etti ve "Bir şeye ihtayıcınız olursa bu koridorun başındaki sağdaki oda benim , yani yüz bir numara.Öğlene profesörler gelicek ve sizi araştırmaya başlıyacaklar.Sizi almaya öğlen geleceğim." Yani bir kaç saat sonraydı.
Teşekkür ettim ve kapıdaki anahtarı alıp cebime attım ve Elisa'yı gönderdim. Kendimi yatağa atttım ve yatağı bozdum.Uykum olduğumdan değilde yatağa atlamanın vereceği mutluluk için bunu yapmıştım.Tavanın kabartmalarını incelerken karnım guruldadı. Ve oturur pozisyona geçinve çalışma masası olduğunu düşündüğüm masada servis tepsisi vardı hepsinin kapağı kapalıydı hemen kalktım ve açtım.Güzel yemeklerle kendime ziyafet çektim
***
Elise tam dediği gibi öğlen geldi ve beraber aşağı kata indik , tekrardan uzun koridor ve büyük kütüphaneye geldik.İçeride bir kaç masa ve masaların üstünde bir çok kağıt vardı.Duvaların dörtte üçü kitaplıklarla dolu , kitaplık olmayan yerde ise ful cam vardı.Daha kapıdayken bile bahçedeki güllerin renklerinin güzelliği insanın içini okşuyordu.
İçeride bir tane profösör olduğunu düşündüğüm gözlüklü ,yaşlı, kel elf vardı.Yanında ise arkası dönük siyah saçlı biri vardı.İçeri girip onların yanına geldiğimizde Elise"Merhabalar profesör Yoda."
Profösör"Hoş geldiniz."dedi biraz sıkılmış gibiydi.Muhtemelen daha önemli işlerim var ama birinin insan mı büyücü olduğunu anlama gibi önemsiz bir şey için beni mi buldunuz der gibi havası vardı.Galiba bende elf olmadamda zihin okumaya başladım.
"Hoş bulduk" dediğimde siyah saçlı insan arkasını döndü. Yok artık!
Agiel p*ç gülüşü ile bana sırıttı. Elisa'ya bakıp yardım çağırası göndermeye çalıştım , benim gerginliğimin yanında o çok rahattı.Tabii büyücü olmakla suçlayan elemanla aynı ortamda olan o değildi.
Elisa'nın bakışları Agiel ile benim aramda gidip geldi.Tek kaşını kaldırıp "Sizin daha önemli işleriniz yok mu Lord'um?"
Agiel ağırlığını bir ayağından alıp diğer ayağına verdi."Normalde Lord Victor teşrif edeceklerdi lakin işleri yoğundu.Bende bu cadıyı araştırmaya teşrif ettim."
Kaşlarımı çattıp bir adım Agiel'e yaklaştım.Dişlerimi sıktım.Derin bir nefes aldım, şuan saldırma zamanı değildi.Ellerimi sıktığım sıra Agiel kısa süreğiline gülümsedi , muhtemelen tek fark eden bendim.
P*ç benle eğleniyor.Sen insan değil misin?Bizim aynı grupta olmamız gerekmiyor mu?Hemşeri hemşeriyi gurbette s*** cidden.
Elisa bana bakıp"Benim görevim bu kadardı.Sizi iki saate almaya gelirim." Ne?gitme. Gitmemesi için elini bile tutmayı yeltencektim ama düşmanlara koz vermek yoktu.Dimdik durdum ve bir şey söylemedim.
Agiel yokmuş gibi davranmaya karar verip Profesör Yoda'ya ilgimi verdim. "Elimden geldiğimce araştırmayı hızlandırmaya hazırım.Neler yapacağız bugün."
Yoda kütüphaneden bir kaç kitap almaya yeltenirken "Bana küçüklüğünden bugüne kadar büyü ile alakalı şüphelendiğin her şeyi anlatmanı istiyorum."
Anlaşılan uzun bir gün olucak.
***
İki saatin sonunda boğazım kurumuş ve zihnim yorulmuştu. Her söylediğim şeyde bir şey arayan Agiel özellikle beni yormuştu. Ne kadar sinirimi bozsada mecbur olabildiğince cevap verdim.Bu araştırmaya önem veriyordum bir an önce ne olduğumu ve ya bana ne olduğunu bulmamız gerekiyordu.
Elisa geldiğinde ben koltuğa yapışmış vaziyetteydim.Görüşmenin bir saati ayakta geçmiş diğer bir saatide oturarak literatür taramak ile geçmişti.Tabii Agiel yardımdan çok beni hala sorgulamaya devam ediyordu , kendi tezine kanıt bulmak için dediklerimi didik didik arıyordu.
Elise'ye koşarak sarılıp kucağına atlamak istedim ama onun yerine yavaşça kalkıp Yoda'ya teşekkür ettim ve Elise ile odadan ayrıldık.
Elise beni bir çok çalışanın arasından geçirip odama getirdi.Kapıyı kapattığı an yattağa atlayacaktım ki yatağımda mektubu fark ettim.
***
Bölüm sonuke bu bölüm hızlı geçti ne ara sona geldim anlamadım.Sizi seviyore<3Öpüyore<3 |
0% |