Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@melodimses

Güç en büyük silah tır derler ama , bana göre en büyük silah zeka ve bilgiydi .

Sıralamak gerekse 

Zeka, Bilgi ve Güçtü


Son Kez vurduğum kum torbasına bakıp terden anlıma yapışan saçlarımı kolumun tersiyle geriye ittirdim . Boks eldiveni çıkarıp emir,in uzattığı su şişesini kafama diktim .


"Güzel haberlerin varmı ?"


"Olmaz mı yaban çiçeğim. Hani senin peşine takılanlar vardı ya he onlar

Haris Arıkan, ın adamlarıymış. "


"Emir onun adamları olduğunu anlamıştım zaten, sadece bilmiyormuş gibi devam etmek istedim geçmişte kalır diye umuyordum ."


"He amip beyinli geçmişte kalır diye düşündüm diyor birde . Ozaman niye içinde NE DESEM BİLEMEDİM BAKIP BAKIP BENİ HATIRLARSIN YAZAN BELLEK BIRAKTIN ADAMA ? "


Pakize nin haklı yakarışları arasında emirde iç sesimi duymuş gibi .


"o belleği niye bıraktın o zaman?"


Babası azarlayan küçük çocuk gibi "eğlencesine" diye mırıldandım.


Normalde kimseye bu yanımı göstermezdim ama emir benim her şeyim di en çokta kader ortağımdı ona acımı söylemeyip kime gidecektim. Dışarıya karşı ördüğüm surların içinde yanlız o vardı .


konuyu değiştirmek amacı ile Emir e bakıp

"O herifin hukuk şirketi yokmu lan

Mafyalar genelde mimarlık şirketi kurmazmı?


"Adam kendi adaletini kendi sağlıyor o yüzden Hukuk şirketi kurmuştur "


Emir elindeki desenlere bakarken


"Bugün 3 müşterinin randevusu var fazla işimiz yok ."


Kafamı sallayıp bende onunla dövme desenlerini inceledim .


Emir dövme cilik yapıyordu ama bu bizim için paravandı asıl işi bilgisayarlar olmak üzere teknolojiyle alakalı herşey onun uzmanlık alanıydı.


Masanın üstüne bıraktığı kurabiye tabağına kaydı gözüm.


Küçükken annem ve babamın aşşağılamalrı, ben olmasaydım hayatlarının daha iyi olacağı hakkındaki namelerden dinliyordum yine .

O gün her zamanki gibi annem ve babamın kavgaları bütün evi doldurmuş etrafta ne varsa yeri boylamıştı .


Işık bile takılmamış odamın kapısını hafif aralayarak salonda kavga eden anne ve babama baktım iki gün aç bırakmışlardı beni. karnım zil çalıyordu onların kavgasını fırsat olarak görüp mutfağa adımladım


Mutfak masasında annemin çok sevdiği kahvesinin yanında atıştırmalık için yaptığı kurabiyelere kaydı gözüm. Almak için uzandığım masadaki kurabiyeye boyum yüzünden yetişememiştim sandalyeye çıkıp küçük ellerimde tuttuğum kurabiyeye en içten gülümsememle bakıyordum.


İçerden gelen sesler kısılmış annemin nerde o haşere diye bağrışı kulaklarımda yankılandı elimdeki kurabiyeye bakıp onu elimden almasın diye ağzıma attım .


Mutfağın kapısı duvara çarpıp camı parçalara ayrılmış o korku ile sandalyede dengemi sağlayamayıp annemin ayakları dibine düşmüştüm .


Ayağındaki topuklu terlikle az önce kurabiyeyi tutan elimi eziyordu


"Ben sana hiç bir şey yemeyeceksin demedim mi ! Şimdide hırsızlığa mı başladın pis fare "


Korkudan ne konuşabilmiş nede hareket edebilmiş tim öyle bir dövmüştü ki hatırladıkça sızlıyordu kemiklerim .


Polisler gelmişti o gün komşular seslerden dolayı şikayetçi olmuşlar .


Bende bu benim kurtuluşum deyip polislerin yanına koşup annem i şikayet etmiştim .


" Polis abi beni dövüyorlar lütfen yardım edin çok acıyor "


Polis küçük çocuğun kıyafetinin açıkta bıraktığı kollarında gezindi gözleri .


Anne ve babası hemen inkar girişiminde bulunup küçük Beyza nın hasta olduğunu iddia etmişlerdi .


Çocuklar yalan söylemezdi polis bunu yeterince görmüş ve duymuştu .


"Eh biz sizi karakola alalım."


Anne ve babasına dava açılmış Beyza mahkeme kararı ile yetimhaneye bırakılmıştı


Emir ile de orda tanışmıştık.

yetimhane müdürü çocukları sahiplendirme adı altında çetelere satıyordu.


O mağdur çocuklardan sadece ikisiydik biz.


Emirin omuzumdan sarsması ile eskinin boğucu sularından kendimi çekip çıkardım.


"Kızım iki saattir sana sesleniyorum nereye daldın"


"Yok ne dalması " 

yanıtıma göz deviren emir dükkan kapısının açılması ili o tarafa dönmüş benim duyacağım kısık seste


"Sıçtık galiba" dedi

Kafamı çevirip gelene baktım .

Şaşırmamıştım geç bile bulmuşlardı, ben 3 gün de bulurlar diye ummuştum ama 1 hafta sürmüştü.


"O o hoş ğeldin sırık geç kaldın."


Alp karşısındaki kızın kendisine sırık demesi ile yüzünü buruşturdu .

"Haris abi senle görüşmek istiyor yanında gelirken o belleği de getirsin dedi."


"Söyle o Haris abi ne, onun emri altında çalışan köpeği yok düzgünce davet göndersin bakarız."


Odanın içinde yankılanan telefon sesi ile Alp e döndüm . Bir telefona bir bana bakıp telefonu açtı .


"Buyur abi "


"..."


"Tamam veriyorum. "


Telefonu bana uzatan sırığın elinden alıp kulağıma getirdim.


"Buyrun zâtı şahanemi istemişsiniz."


Telefondan sabır çeken ses kulaklarıma dolduğunda dudaklarım karşımdakini sinir etmenin aldığı hazla iki yana kıvrıldı .

Oyunuma devam ettim .


"Alo sesim gelmiyormu? "

Sesimin gittiğinin farkındaydım.


"Hay Allah duymuyor galiba " telefonu kapayıp yüzümdeki masum gülümsemem ile telefonu Alp e uzattım

"ses gitmemiş Kapattı telefonu baksana "


Telefon sesi yine odada yankılandı

İkinci çalışta açılan telefon yine benim ellerime gelmişti.


Bu sefer bana fırsat vermeden konuşmaya başladı.


"Beyza hanım sizinle bir görüşme talep ediyorum lütfen çalışanıma zorluk çıkarmadan teşrif eder misiniz."


Lütfen derken dişlerini sıktığına yemin edebilirdim ama ispatlayamazdım .


Saf bir çocuk gibi kıkırdayıp .


"Memnuniyetle"


Belimin arkasına yerleştirdiğim silahlarımı son bir kez kontrol edip siyah arabadan indim . Üstünde büyük harflerle ARIKAN HUKUK yazan büyük binaya baktım. Alp'te sürücü koltuğundan indi . Önde sırık arkasında ben şirkete girmiştik. yan yana duran iki asansörden sağ taraftaki asansöre binip en üst katın tuşuna bastı, uzun süredir sessiz olan ortam asansörün kapısının açılması ile son buldu


.Alp yine önden hareket edip onu takip edeceğimin bilinci ile bu kattaki çoğu odanın kapısından farklı duran siyah çelik kapıyı açtı . odanın ortasında her yeri camdan yapım asansör ve kitaplarla dolu odada gezdirdim gözümü. asansöre doğru ilerledim Alp' te asansörün önüne geçip parmak izi ile çalıştığını tahmin ettiğim asansörün düğmesine baş parmağını 5 saniye basılı tuttu .


sonunda Haris' in odasının önünde bey efendinin gir demesini bekliyorduk. Bana bu kadar yolculuk yetmişti herifin ayağına kadar gelmiş birde bekletiliyordum.


"Ulan herife bak sanki sadrazamın sol taşağı birde bekletmesi yok mu bizi !dal içeri Beyzoşum "


"Tamamdır Pakizem o iş bende." Alp ne dediğimi anlamaya çalışır gibi bakarken hızla kapının kolunu çevirip içeri daldım .


"selam gençler ."


Alp'te hızla arkamdan içeriye girip Haris' e hitaben "Özür dilerim abi tutamadım ."


"tamam sıkıntı yok sen çıkabilirsin Alp ." sözlerinin ardından kafasını bana çevirip .


"çok beklettim sizi galiba ." dedi sırıtarak bilerek yaptığı anlaşılmayacak gibi değildi . Gözüm yanında dikkatle beni inceleyen herife takıldı tanıdık olmayan bir his kalbimi sıkıştırırken gözlerimi çekmeden ona bakmaya devam ettim .


"Beyza" dedim elimi harisin yanındaki adama uzatarak . elime bir iki saniye baktıktan sonra elini uzatıp "Yağız" dedi .


o anda ikisi de ifadelerini gizliyorlardı ama iki sininde içinde tanıdık isimler ve tanıdık duygular peyda olmuştu . Haris elleri kenetli birbirine bakan ikiliye . " eskiden tanışıyor musunuz" ikisi de aynı anda "hayır " demiş ve ellerini hızla bir birinden ayırmıştı .


Beyza ortamın garipleşmesine daha fazla müsaade etmeyerek.


"sadede gelelim . işin uzamasına gerek duymuyorum istediğiniz şey bende size vermem için bana bu işin bedelinde bilgiler sağlamanızı istiyorum ." Belleği almak kolaydı ama piyasadan adımı silmek o kadar kolay olmamıştı ve peşime düşen bu dangalaklar yüzünden ismim yine anılır olmuş ve ölmediğim bilgisi yer altına yayılmıştı .


"Bellek zaten bizimdi onu bize vermen karşılığında bir anlaşma yapmaya gerek yok bize belleği ver ve seni rahat bırakalım."


güldüm ama bu içten bir gülüş değil daha çok alayvari bir gülüştü .


" Vermezsem öldürür müsün"


etrafına bakınıp "buradan çıkamazsın " dedi ayakta durmayı bırakıp Haris' in karşısındaki tekli koltuğa oturdum . bacak bacak üstüne atıp rahat tavrımla .


"kim olduğumu unutuyorsun ! ben o beleği kendi emeklerimle aldım sana da vermek için anlaşma sunuyorum. "


"konu daha fazla uzamasın diye soruyorum , ne tür bilgiler istiyorsun "


"şu anlık istediğim bir bilgi yok zamanı geldiğinde bilgiyi vereceğine dair sözleşme imzalayalım . belleği de hemen şimdi al . "


Yağız kafasında bir şeyleri tartar gibi başını yana yatırdı.


"belleğin içine bakıp bakmadığını nerden bileceğiz ." yağızın ilk defa söze girmesi ile başımı ona çevirip.


"belleğe baktım ama sizin de bildiğiniz kadarıyla bellek yedeklenmiyor yani bunu yapan siz olduğunuz için bilmemeniz mümkün değil ve içindeki bilgiler şifreli çözmemin imkansız olduğu bir kesin ."


" yalanında daniskası bilgileri kopyalayıp bütün şifreyi çözdüğünü bilmesem inanacağım .


sus Pakize sus sen bil onlar bilmesin .


Haris koyu grilerini üzerime dikmiş vereceğim en ufak açıkta celladım olmak ister gibi bana bakıyordu . içimi okur gibi bakan koyu grilerine diktim bende gözlerimi ,gözümü ondan ayırmadım.


"sözleşmeyi imzalayalım mı "


sözleşme maddeleri yazılmış imzalar atılmıştı sözleşmenin yedeğini alıp ayağa kalktım kamamı belimden çıkarıp kılıfını açtığım sırada yağız belindeki silahı çekip bana doğrulttu .


bu tavrına içten bir gülümseme gönderip


"sakin ol belleği vereceğim. "


kamamdaki oyuktan belleği çıkarıp masaya koydum bu sırada yağız hareketlerimi takip edip masadaki belleğe baktı ardından silahını beline geri koydu.


"manyağa bak tam benim kafa, nerden geliyor sana bu fikirler "


dudaklarımı öne doğru büzüp yağıza baktım .


"Pakize yardım ediyor bana canı sağ olsun"


"evet evet ben olmasam napcan"


bazen aynı kişi olduğumuzu unutuyorsun herhalde


"Pakize kim " dedi Haris konuşmaya katılarak .


"iç sesim " 


kısa cevabımla ikili kafasını sallamış ve Haris masadaki belleği alıp bilgisayara taktı gerçek olduğuna karar vermiş olacak ki


"tamam " dedi 


dolaba doğru yürüyüp kasadan başka bir bellek alıp önüme koydu . ne olduğunun anlamıştım


"bu ne " 


"tanıdık gelmedi mi "


yağız belleği eline alıp "ben bunu vermem " dedi hayretle yağıza baktım


"içindeki resmi alacağım. "


"internette aynısını bulursun " dedim


"bunun anısı var "


Haris Yağıza ters bir bakış atıp bana döndü .


"işimiz bittiğine göre bende gideyim artık. "


buraya sırığın arabası ile geldiğim için taksi çağırmış bekliyordum hayır yani motorumla gelsem ne olurdu sanki


"kaçayşın şen aynı ayabada gidcj" diyen Alp' i azımı yamultarak taklit ettim sinirle .


"kiminle aynı arabada gidiyormuşsun " diye soran sese


"sırık "diye yanıtladım


arkamdakinin Haris olduğunun bilincinde, taksimin gelmesini beklemeye devam ettim .


"taksi bekleme seni bırakayım gideceğin yere kadar "


hiç hayır demeyecektim hızla arkamı döndüm


"olur hadi gidelim "


kısa geçen sessiz yolculuğun ardından emirle sözleştiğimiz mekana gelmiştik . Nezaketen arabadan inerken Haris' e teşekkür edip arabanın kapısını kapattım. Ben içeri girene kadar kapıda bekleyen arabaya baktım.


Haris , Beyza'yı getirdiği mekanda gezdirdi gözlerini ,mekan lüks bir lokantaydı. Normal insanlar için lokanta olabilirdi ama onun gibi örgütler, yer altındaki iş adamları vs devletler arası bilgi ve kiralık katil tutabileceğin bir lonca olarak biliniyordu.


Beyza ' da normal biri olarak görülemeyeceğine göre burada bir işler çeviriyor olmalıydı.


Loading...
0%