@melody.nora
|
Sessiz günlerden biri... İnsanlar zeki canlılardır. 🤖 Ve güzel haber reyonun ortasında ağlayan bir kız çocuğu vardı. Kötü haber çocuğa silah tuttuğum için daha çok korktu. Silahımı belime takıp yavaşça yanına doğru ilerledim. Ben ona yaklaşmaya çalıştıkça o kaçıyordu. "Tamam, ben zararsızım çocuk gel buraya dışarıya çıkmak istemezsin." Bu çok nazik bir konuşma oldu? Çok biliyorsan sen konuş çocukla bay çok bilmiş. Çocuklarla nasıl konuşulacağını nerden bileyim ben. Aslında anaokulu öğretmenliği okumuştum. Tabi bu olaylardan sonra üniversiteler kapanmıştı. Evet, ne diyordu öğretmen? Göz teması ve jest mimik falan. Tamam yapabilirim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve geri açtım. Güler yüzle onun boyuna geleceğim şekilde diz çöktüm. ''Ben Elanore, bana Ellie diyebilirsin. Sana zarar vermek için gelmedim. Buradan ses gelince bende senin gibi korktum ve kontrol etmeye geldim. Şimdi bana neden burada olduğunu anlatmak ister misin?'' Elimi uzattım. Yerde korku dolu gözlerle bana bakmaya devam ediyordu. Muhtemelen, bana güvenip güvenemeyeceğini düşünüyordu. Zeki kız. En sonunda yavaşça emekleyerek yanıma geldi. Büyük ihtimalle zarar görmüş olmalı ki, yürüyerek değil emekleyerek geliyordu. Elimi tuttuğunda bana sarıldı. Sarıldı. Bana. Uzun zaman sonra bir çocuk bana sarıldı? En son küçük kardeşim bana böyle sarıldığını hatırlıyorum. 10 yıl önce, ben 15 kardeşim Ashley 6 yaşındayken. Robotların olmadığı zamanlar, Kardeşimin yaşadığı zamanlar. Kardeşim 6 yaşında okula gitmeden önce mutlaka bana sarılmayı ve öpmeyi unutmazdı. O gün her zamanki gibi normaldi. Bana sarılıp otobüse binmişti. Akşam aldığım haberle mahvolmuştum. Bana araba kazası demişlerdi, ama aslı şöyleydi; Okul müdürü kardeşime tecavüz edip, öldürmüştü. Tabi ki bana bunu söylemeyeceklerdi ne de olsa bunu ''zengin'' okul müdürü yapmıştı. Ben bu bilgiyi okul müdürünü öldürmeden bir kaç saniye önce öğrenmiştim. Kardeşimin intikamını elbette ki alacaktım. Çocuk olsam bile. Haberi aldığım günün sabahı okula gidip müdürün boğazına bıçak dayamıştım ve ''Bu ölüm araba kazası olamaz sizler yalan söylüyorsunuz!'' diye bagırmıştım. O ise durmadan ''Araba kazası'' diye geveleniyordu. ''Peki o otobüse binen diğer çocuklara neden bir şey olmamış?'' dediğimde susup kalmıştı. Cevap vermeyince boğazına daha çok bastırmıştım bıçağı o ise gerçeği söylemek zorunda kalmıştı. Doğruyu söyleyince bıçağı çekeceğimi sanıyordu, ben ise o sinirle boğazını kesmiştim. Bu benim ilk cinayetim değildi. Kız çocuğu geriye bir adım attı. Çok masum ve tatlı görünüyordu. Biraz kirli olsa bile tatlıydı. Elini bana uzattı. ''Ben Agnes, tanıştığımıza memnun oldum Elanore'' dedi. Ama bu çok tatlı. Bu üçüncü tatlı deyişin oldu. Bir şeyi de bozma be adam. Agnes. Anlamı kutsal demekti diye biliyorum. ''Neden burada tek başınasın Agnes? annen ya da baban nerede?'' gözünün içine bakıyordum ve o duygu değişimini gördüm. Ne olduğunu şimdi daha çok merak ettim. Sağ eliyle, sol dirseğini tutup gözlerini benden kaçırdı. ''Robotlar şehre geldiğinde bir adam geldi evimize babamı kolundan tutup götürdüler. Bana da ''baban geri gelecek, işimiz var onunla'' dediler.'' ''Peki Annene ne oldu Agnes?'' ''O beni buraya bıraktı ve ''geri geleceğim sakın bir yere ayrılma'' dedi. Bende uzun zamandır annemi bekliyorum.'' Annesi tarafından ölüme terk edilmişti. Kolumu tuttu. ''Ama ben biliyorum babam öldü. Anladım ben, adamlar zorla götürmüştü zaten. Ama annemi bilmiyorum'' gerçekten bu kız zekiydi. Babasına ne olduğu belliydi, ama kimin neden yaptığı çok aşina bir durumdu. ''Annen seni terk etmiş Agnes'' ona gerçeği söylemem gerekiyordu ki umut etmesin. Zaten yalan söylemeyi de sevmezdim. Sen mi yalan söylemezsin Elanore? Yalan kötüdür ses. Ve ayrıca ben ne zaman yalan söylemişim? Sustu. Bende Agnes'a odaklandım. '' Terk etmek ne demek Elanore?'' İsmimi söyleyişi çok narindi. ''Bırakmak, vazgeçmek demektir. Annen bir daha gelmemek üzere gitmiş'' ''Anneler çocuklarını terk eder mi ki?'' Cevap vermedim. Bu kız beni eski zamanlara götürüyordu. Bende onun gibiydim. Annem de beni bırakmıştı ama şerefsiz olan adamların yanına. Orda bana yapılmayan eziyet kalmamıştı. Annem o evden beni geri aldığında gece vakti annem uyuyorken onu öldürmüştüm. Kendisi de iyi bir anne değildi. Babam desem o annemden daha beter. O bizi direk terk edip gitmişti. Babamın yüzünü hatırlamıyordum ama yaptıklarını her saniye hatırlıyordum. Babama ile olan geçmişim çok karanlıktı. Kardeşim doğduktan sonra o da bırakıp gitmişti. Anneme dayanamamıştı. Bazı insanlar gerçekten anne baba olamazdı.. Bir anda yer sallandığında marketin camından dışarı baktım. Büyük robotlardan biri buradan geçiyordu. Agnes'ın elini tutup reyonların arkasına oturup saklandım. ''Elanore n-'' bir şey söylemesine kalmadan elimi ağzına koydum ve diğer elimle 'sus' işareti yaptım. Marketin sağ tarafındaki reyonların ucundaydık. Ve şuan sol tarafının yarısı yok olmuştu. Çünkü siktimin robotu kırmızı gözleriyle, lazer atmıştı. Robotun uzaklaşmasıyla beraber ayağı kalktım. Agnes'ı elinden tutum, ''Şimdi beraber hava alanına gideceğiz Agnes.'' dedim. Merdivenlere ilerlerken Agnes, dikkat çekmek için elimi çekti. Gözlerim ona odaklandı. ''Hava alanından nereye gideceğiz Elanore?'' dedi. ''Daha belli değil Agnes. Ama güvenli bir yere gideceğiz'' dedim. Oyalanmak için vaktimiz yoktu, hızlı ve dikkatli olmalıydık. Zemin kata indiğimiz de, yiyecek ve içecek çantası hazırlamıştım. Son olarak yukardan aldığım elektronik silahlarla ve elektronik bıçakla hazırdım. Ve ne olur ne olmaz diye yanıma normal bir tabanca da aldım. Elektronik olanlar robotlarda işe yarıyordu, ama insanlarda pek bir işe yaramıyordu. Denemiştim. Agnes'ın eline bir çikolata verdim ve beni takip etmesini söyledim. Alışverişin merkezinden çıkmadan önce etrafı kontrol ettim. Şuanlık her yer sakindi. Caddelerde ilerlemek, bizi daha çok görünür hedef yapacağı için sokak aralarından ilerliyorduk. Araba bulmamız gerekiyordu. Ve kahretsin ki benim arabam buraya 1 saatlik uzaklıktaydı. Bir an duraksadım. Kontrollerini yeni bitirmiştim ama çalışabilirdi. Eğer araba gelirse bizi çok büyük düşünce kalabalığından kurtaracaktı. Kolumdaki saatimi açtım havada bir panel oluştu. Arabayı çağır tuşuna bastım ve beklemeye başladım. "Neden bekliyoruz Elanore?" Agnes'ın sesiyle bakışlarım ona döndü. "Arabamı bekliyoruz, onunla daha hızlı ilerleyeceğiz." Durmadan etrafı kontrol ediyordum. Ani bir saldırıya tahammülüm yoktu. "Ama araba yerimizi belli etmez mi?" Bilmem kaçıncı defa söylüyorum bilmiyorum ama bu kız gerçekten zeki. 3 oldu bu. Bu erkek sesini zihnimden çıkarabiliyor muyuz? Çünkü bu sese tahammül Evet biliyorum benim gibi birini bulamazsın bende seni seviyorum Ateş. Delireceğim! Sakin bir ev bulduğum ilk an kendim üzerinde, bu sesi yok etmek için de deneyler ve analizler yapacağım. Ahanda şuraya yazıyorum. "Elanore?" Agnes'ın beni dürtmesiyle düşüncelerden ayrıldım. "Hayır Agnes, belli etmez. Çünkü benim arabamda görünmezlik özelliği var uçarken bir yandan da görünmez olacağız." Dedim. Gözlerinin içi parladı. "Nasıl yani uçacak mıyız?" Diye sordu heyecanlı sesiyle. "Evet." Dedim. O araba üzerine çok çalışmıştım. Arabanın görünmezlik özelliğini test ederken yakalanmıştım. Beni bir çok kez bilim insanları beraber çalışmak istediğini söylemişti. Ben de her tekliflerini red etmiştim. Belki de bu yüzden robotumu kontrol altına almışlardı ama nasıl? Hızlı bir araba sesiyle caddeye baktım. Araba yanımızda durduğunda, sürücü koltuğu kapısı açıldı. Agnes'ı elinden tutum. Arabanın arka kapısını açtığımda koltuğa oturdu. Kapıyı kapatıp hızlı bir şekilde yan koltuğa çantayı ve üstümdeki ekipmanları koydum. Sürücü koltuğuna yerleştim. Kapıyı kapatım ve otomatik olarak kilitlendi. "Merhaba Elanore. Bugün hava daha sisli gibi duruyor. Sende çok stresli gibisin. Al sana bir papatya çayı." İçecek bölmesinden papatya çayı uzattığın da reddettim. "Sanada merhaba Sally. İnan ki bugün çok stresli ve zor geçiyor." Dedim arabama. Kalkış için düğmelerden tekerlekleri ayarlıyordum. Aynadan arkaya baktığımda Agnes büyülenmiş şekilde bizi dinliyordu. Gülümsedim. "Vücudunu analiz ettiğimde anladım. Ağrı kesici ister misin? Başına iyi gelir." "Gerek yok Sally. Normalde çalışmasaydın hava alanına gidecektik, ama şuan çalıştığına göre başka ülkeye seyahat edebiliriz yada güvenli bir yere." Dedim. "Kemerleri bağla Sally." Dediğimde Agnes'ın kemerini ve benim kemerimi takmıştı. Kalkış yaptığımızda dikkat çekmemek için görünmezlik modunu aktif haline getirmiştim. "En güvenli yer şuan yer altı sığınakları. Çoğu yer altı sığınağı yok edilmiş. Güvenli yerler bilim adamlarının binası gözüküyor." Ağzımın içinde bir küfür ettim. "Elanore benim çok uykum var." Agnes'ın uykulu sesi dikkatimi dağıtmıştı. Havada ilerlerken geri önüme döndüm. "Benim orman sığınağımı aktif et Sally" "Elanore efendim emin misiniz? Orası bilim adamlarının binasına 15 dakikalık uzaklıkta?" "Eminim Sally, oraya sür hemen." arabayı Sally'ye bıraktığımda direksiyondan elimi çektim. Agnes'a baktığımda bana bakıyordu. "Aç mısın Agnes?" "Evet açım Elanore" Marketten aldığımız hazır makarna ve pizzayı çıkardım. "Sally yemek kapağını aç." Kapağı açtığında makarna ile pizzayı içine koydum. Onlar ısınırken, su şişesini açıp Agnes'a verdim. O suyu içerken, kendime bir enerji içeceği açtım. Yol uzundu ve bizim dayanmamız gerekiyordu. Ailem beni hiç korumamıştı ve sevmemişti. Ben de sevilmek istememiştim. Katildim evet ama kendini koruyan katildim yakınlarıma zarar verdirmeyecek olan katildim. Kulağa insan öldürmek kolay geliyor. Ne de olsa iki kelime "insan öldürmek" Kafamdaki sese ne kadar kızsam da onu seviyordum. Onun yüzünü sadece rüyamda görmüştüm ki onun rüya olması şüpheli. Zihnimde olan ses aslında aklıma yerleşmiş bir adam da olabilirdi. Bilim insanlarından her şey beklenirdi. En son binanın kamera sistemine girdiğimde insanların zihnine girme ile ilgili çalışmalar yapıyorlardı. Ama eğer bunu yapan bir bilim insanıysa neden şu ana kadar beni yakalamamışlardı? "Elanore anneler çocuklarını terk eder mi?" Agnes önceden cevap alamadığı soruyu tekrar sormuştu. Koltuğu ona doğru çevirdim. "Bazı anneler terk etmek zorundadırlar," Tecavüz sonucunda doğan çocukları. "Bazı anneler ise terk etmeye zorlanırlar ne kadar istemeselerde," Aile baskısı. "Bazı anneler ise kötülerdir ve onlara anne denmez. Çünkü anne olamayacak kadar kötülerdir. Çocuğunu döver ve en sonunda bırakıp giderler." Aile içi siddet. "Ve bazı anneler vardır ki ailesini çok sever. Ama eşi öldüğü an, kimseyi umursamaz ve o da bırakıp gider." Sevdiği kişiyle olan çocuğu, ölünce çocuğun bir özelliği kalmaz. "Peki sen nasıl bir annesin Elanore l?" Sorusuyla duraksadım. Ben nasıl bir anne olacaktım? "Ben anne değilim Agnes. Olamam." Dedim sıkıntıyla nefesimi verirken. "Ama ben varım, ben senin çocuğun olurum Elanore. Bende çocuğum." Bu çocuk tatlılığı ile herkesi mutlu edebilirdi. Yüzümde hüzünlü bir gülümseme oluştu. "Evet Agnes, sen benim çocuğum olabilirsin." Dedim. Yanağından makas aldım. O da bana gülümsedi. Makarna ile pizza ısındığında, Agnes'a pizza verdim. O yerken bende gökyüzünü izledim. Yıldızlar parlıyorlardı aynı Agnes gibi. Gözüm Agnes'a kaydı. Galiba o benim karşıma çıkmış bir ödüldü. ✨ Okuduğunuz için teşekkür ederim<3 Elanore karakterini sevdiniz mi? Sizce Elanore kafasındaki sesi bulacak mı yoksa yok mu edecek? |
0% |