@meloskitapyaziyorr
|
ALIŞVERİŞ
Kitap okumayı oldukça severim. Hatta elimde olsa kitap bile yazarım. Ancak üzücü sahneleri sevmem. Kitabı yaşayarak okuyan biri olarak bir kitap için ağladığım olmuştur. Giray beni eve bıraktıktan sonra yanımdan ayrılmıştı ve bende eve girip kendimi yatağa atmıştım. Ağlamak istiyordum ama buna değeceğini sanmıyordum. Belkide kitaplardaki üzücü sahneler bize bunu anlatmaya çalışıyordur. Belkide kitapların içinde üzücü sahnelerin olması bizi gerçeğe hazırlamalarıdır. Kitapta yaşanan üzücü sahneler gerçektede olabilir. Neyseki ben bunlara hazırım. Üzücü sahneler okumamın avantajı olabilir bu. Giray uzun yıllardır en iyi arkadaşım. Onu düşününce anlıyorum. Onun durumunda ben olsaydım bende kahrolurdum. Güzel sözlerinin karşılığını alamamıştı ancak belkide Allah onun karşısına daha güzel bir şans çıkaraktı. Belkide bu iyi olmuştu. Benimle çıksaydı mutlu olmayacaktı belki. Belki şimdi daha iyi biriyle tanışacak ve mutlu olacaktı. Onun teklifini kabul edemezdim. Sadece arkadaş olarak gördüğüm biri ile çıkamazdım. Onu arkadaş olarak seviyordum evet. Keşke başka bir yol olsaydı da arkadaş kalabilseydik. Böylesi daha iyidir belki. Kızlarla sabah planladığımız gibi görüntülü konuşup bavul hazırlayacaktık. 2 gün sonra İstanbul'a gidecektim. Saat on ikiyi geçtiğinden 1 gün diyebilirdik. Sera bir işi olduğunu ve 5 dakika sonra katılacağını söylemişti. Bu yüzden şu an kızlarla beraber Serayı bekliyorduk. O gelince arama yapacaktık çünkü Miray büyük dedikodu olduğunu söylemişti. Bizde hemen arama yapmak istemiştik. Aslında şimdi de yapabilirdik ama bir kişi olmadan dedikodu yapınca sonrasında dedikoduyu unutyorduk ya da tekrar anlatmak gerektiği için ilki gibi eğlenceli olmuyordu. Sera mesaj attığında Miray hemen aramaya bastı. Hemen aramaya katıldığımda Miray oradan oraya koşturup diğerlerinin gelmesini bekliyrodu. Önce Sera sonrasında Elay girdi ve Miray nefes almadan konuşmaya başladı. "Kızlar aaaaaaaaaa çıldırıyorum. Nolduğuna inanamıyacaksınız. Bugün instagramda bir tane yakışıklı gördüm ve hemen takip isteği atıp stalklamaya başladım. Stalklarken bir de göreyim aaaaaaaa," deyip çığlık atıyordu. Biz heyecanla gerisini getirmesini beklerken o sesini kapayıp gitti. "Arkadaşlar fark ettiniz mi? Miray çığlık atarak anlattığı ve bizi de merak ettirdiği olayı yarıda kesip gitti." dedi Elay. "Harbi lan, burda biz heyecandan ölecez o gidiyor." dedi Sera. "Bu kızın ruh halini anlamakta zorluk çekiyorum." dedi Parla. "İnanır mısın hepimiz zorluk çekiyoruz, birazdan hiç bir şey olmamış gibi anlatmaya devam ederse şaşırmayın." dedim. Miray elinde bir bardakla gelip derin bir nefes aldı ve bizim şaşkın yüzlerimize teker teker baktı. Gerçekten şöyle, hiç bir şeyi umursamayıp olmamış gibi davranmasına hayran kalıyordum. Keşke benim de böyle bir ruh halim olsaydı ah ah. " Eee nerde kalmıştık? Heh hatırladım. Neyse işte sonra çocuğun İstanbul da yaşadığını öğrendim. Sonra tam instagramdan çıkacakken çocuk takibime geri döndü. Aaaaaaa şaka gibi kızlar." diyerek çığlık atmaya başladı. Hepimiz çığlık atmaya başladığında hemen araya girdim. "Eeee ismi ne ve sana yazdı mı?" diye sordum. "Hayır daha yazmadı ama inşallah yazar ve ismi de Çağkan." diye yanıtladı sorumu Miray. "Çağkan mı? Garip bir isimmiş ama hadi hayırlısı, seni öyle kolay vermeyiz biliyorsun." dedi Parla. "Doğru söylüyor valla öyle kolay değil." dedik hep bir ağızdan. Aynı anda aynı cümleyi kurmuştuk ve bu her zaman yaşadığımız bir olay haline geldiğinden dolayı şaşırmak yerine gülüyorduk. Sera hariç hepimiz çanta hazırlıyorduk ve bir sürü kombinler yapmıştık. Uzun bir süreliğine İstanbul da yaşayacağım için yanıma 2 bavul 1 çanta alacaktım. Açıkçası işim oldukça zordu. Bavullarıma bütün dolabı soktum diyebilirdim ve ayrıca birde çanta hazırlayacaktım. Çantamın içerisine bavula sığmayan kıyafetlerimi ve temel ihtiyaçlarımı koyacaktım ancak çantamı İstanbul'a gideceğim gün hazırlayacaktım. Biletimi biraz geçe aldığımdan rahat bir şekilde hazırlayabilirdim. Eğildiğim yerden doğrularak odamın içinde olan ayakkabılığıma ilerledim. Genellikle herkesin ayakkabılığı ayrıydı. Herkesin odasında bir ayakkabılık bulunurdu ve bunun nedeni ise ayakkabı karışıklığına engel olmaktı. Açıkçası bu benim için iyi bir fikirdi çünkü hem bavul hazırlarken yardımcı oluyordu hem de ayakkabıları karıştırmamı önlüyordu. Annem ile ayak numaramız aynı olduğundan bazen yanlışlıkla onun ayakkabılarını giyebiliyordum. Modeli farklı olsa da renkeleri ayırt etmek zordu. Özellikle birbirine benzeyen ayakkabı ise bu oldukça sıkıntı yaratıyordu. Ayakkabılığıma doğru eğilip kapağını açtım. İçinden 4 tane ayakkabı seçtikten sonra onları ayakkabılığın yanındaki kutuların içine yerleştirdim. Hepsini teker teker kutu içerisine yerleştirdikten sonra kutuları ikişerli olarak elime aldım ve bavula yerleştimeye başladım. Benim için oldukça yorucuydu çünkü 2 bavulun içerisine 4 ayakkabı ve artı olarak tüm dolabı yerleştirmek kolay değildi. Tabi ki bunların arasından bavula sığmayan kombinlerim de vardı ama onları çantama yerleştireceğim için rahattım. Rahat olmadığım konu bu kadar eşyayı nasıl taşıyacağımdı. Evet zengindim ve bir koruma tutup ona taşıttırabilirdim ya da özel araç ile gidebilirdim. Ancak dediğim gibi ailem zenginliği ile övünen insanlardan değildi ve bizi de bu şekilde yetiştirmeye çalışıyorlardı. Bu yüzden bunları hiç bir zaman istemedim. Annem ve babam bize insanları kendi çıkarlarımız için kullanmamayı öğretmişti. Ekmeğini çıkarmak için çalışan bir sürü insan vardı ve onların üstleri onlara eziyet çektiriyorlardı. Bir koruma mesela sırf ekmek parasını çıkarmak için birini korurken yaralanabilirdi. Bir temizlikçi mesela sırf ekmeğini çıkarmak için 2 katlı evleri temizleyip bel fıtığı olabilirdi. Ancak insanlar bunları umursamıyordu ve ailem bize bunların yanlış davranışlar olduğunu ve her insana saygı duyulması gerektiğini empati kurmamız gerektiğini erken yaşta öğretmişti. Bu yüzden bu bavulları nasıl taşıyacağımı babama danışıp soracaktım. Aslında çantamı bir bavulumun üzerine sabitleyip bavulun birini sağ, birini sol elime alarak yürüyebilirdim ancak o zaman da kızlarla konuşamazdım ve kızlarla konuşmam gerekiyordu. Seranın ailesi özel araç ayarlamıştı ve bizi o alıp götürecekti. Buluşma yerini de ayarlamıştık. Ancak kimin gelip gelmediğini öğrenmek için telefona da bakmam gerekiyordu. Aslında buluşma yerine geldiğimde bavulları yanıma koyup telefondan kızlara yazabilirdim. Aklımda fikir yokken ve kötü sonuca varmak üzereyken aklıma anında bir fikir geliyor ve beni o bilinmezliğin içinden çekip çıkarıyordu. Bugün şanslı günümde olmalıydım. Kızlarla bir süre daha konuştuktan sonra yatma kararı almıştık. "İyi geceler o zaman kızlar öpüldünüz." dedi Miray. "İyi geceler aşklarım öpüldünüz." dedi Sera. "İyi geceler bebeklerim öpüldünüz." dedim. "İyi geceler kuşlarım öpüldünüz." dedi Elay. "İyi geceler canlarım öpüldünüz." dedi Parla. Teker teker iyi geceler dileyip aramayı kapattıktan sonra telefonumu şarja takıp lambamı kapattım ve kendimi o kendimiz ile başbaşa kaldığımız ve sonunda daha da rahat hissettiğim karanlığın içine hapisettim. Ailem ve arkadaşlarımın yanında kendim olabiliyor ve rahat hissedebiliyordum. Ancak kendim ile başbaşayken kendimi daha rahat, daha özgür hissediyordum. Çünkü kendi düşüncelerim ve kendi hayatım, kendim ile başbaşayken kimse bir şey diyemez. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu ve artık rüyalar alemine girme vakitim gelmişti. Kendimi güzel olması umudu ile uykuya bıraktım. * Gözlerimi güzel bir sabaha açtım. Bugün yeni okulum için alışveriş yapacaktık. Ağzımı kocaman açarak esnedikten sonra ayağa kalktım ve perdeme doğru ilerledim. Camlar yatağımın karşısında olduğu için kolayca gidebilmiştim. Perdeleri açtım ve hafifçe gülümseyip güneşe baktım. Her sabah yapardım bunu, bana iyi gelirdi. Yatağıma doğru yürüdüm ve telefonumu şarjdan çıkardım. Kızlardan 20 mesaj gelmişti. Sabah erken kalktığım için mesajlar birikmiyordu. Kızların mesajlarını sonra okuyacaktım. Telefonumu komodinin üzerine bırakıp yatağımı toplamaya koyuldum. Kendimi bugün oldukça enerjik hissediyordum. Yarın İstanbul'a gideceğim için de oldukça heyecanlıydım. Yatağımı topladıktan sonra telefonumu aldım ve odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Dolunay da aşağıdaydı ve şaşırmıştım. Genellikle bu saatlerde uyuyor olurdu. "Heh ablan da geldi bir de ona soralım." diyerek beni gösterdi babam. "Of baba ya neden ısrar edip duruyorsunuz bende İstanbul'a gitmek istiyorum." diyerek kollarını bağladı Dolunay. Ne yani benimle birlikte İstanbul'a mı gelecekti? "Annecim ablan üniversiteye başlayacağı için İstanbul'a gidiyor, senin gitmek için bir sebebin yok." dedi annem Dolunay'ın elini tutarak. "Anne gittiğim liseden memnun değilim ve İstanbuldaki liseler daha güzel." dedi Dolunay. "Pekala ama yanında biri olmadan tek bir şekilde İstanbul'a gidemezsen." dedi babam. "Ablam var ya baba." dedi Dolunay. "Kızım ablan artık büyüdü ve bir üniversiteli, derslerine odaklanması gerekiyor ve onun da arkadaşları var." dedi babam. "Baba kardeşine bakamıyacak kadar mı yani?" dedi Dolunay. "Kızım tabi ki çok çok çok özel bir ihtiyaç olmadığı sürece ablan sana bakamaz, artık 18 yaşında ve kendi hayatını yaşamalı." dedi annem. "Of baba ya o zaman nasıl olacak?" dedi Dolunay. "Kızım mecburen orada oturan bir akrabamıza danışmamız lazım." dedi babam. "O zaman olur mu babacım." dedi Dolunay sevinçle. "Evet ama bu işi halledene kadar buradasın." dedi babam. Dolunay babamı yanağından öptükten sonra bana göz ucuyla bakarak odasına çıktı. Hiç bir şey anlamamıştım. Neler oluyordu? Neden Dolunay bir anda benim gideceğim şehire gitmek istemişti? Benimle aynı evde olmaya bile katlanamayan kardeşim benimle İstanbula gelmek istiyordu. Garipti. Annem ve babam yanağıma hafif bir buse kondurduktan sonra kalktılar ve babam işe gitmek üzere kapıya doğru ilerledi. Annem de babamın arkasından gidiyordu. Hemen koşup babamı uğurlamak üzere yanlarına vardım. "Görüşürüz babişkom lütfen canını sıkma." dedim ve babamı öptüm. Babam gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurdu ve annemi de öperek çıktı. Annem arkasından kapıyı kapatarak bana gülümsedi ve mutfağa doğru ilerledi. Bugün annemle dışarı çıkacağımız için odama gidip üstümü değiştirmem gerekiyordu. Bugünün güzel geçmesini istiyordum bu yüzden annemi neşelendirecektim. Anne kız gezmelerimiz oldukça fazlaydı ama bugün sabah olan olay yüzünden ailemin canı sıkılmıştı. "Bebeğim ben üstümü değiştiriyorum birazdan çıkarız." diye seslendim anneme ve hemen odama geçtim. Gardırobumdan beyaz renk bir şort ve üstü bugs bunny desenli uzun bol tişörtümü alarak hazırlanmaya başladım. Üstümü değiştirdikten sonra bavulumu açtım ve içinden beyaz ayakkabılarımı alıp giydim. Boy aynamın karşısında saçlarımı hafifçe düzelttikten sonra çok az allık sürdüm ve glossumu yanıma alıp odamdan çıktım. Annem ortalıkta gözükmüyordu. Salona geçip oturdum ve annemi beklemeye başladım. Ayak sesleri duyduğumda arkamı dönüp baktım. Annem merdivenlerden iniyordu ve bugünkü kombini oldukça güzedi. Altına ipleri sarkan siyah bir şort giymişti, üstüne ise düz siyah renk bir tüşört giyip şortunun içine sokmuştu. Ayağa kalkıp anneme gülümsedim ve kapıya doğru ilerledim. Annemle beraber dışarı çıktık ve babamın bize bıraktığı arabaya bindik. * Annemle yol boyunca deliler gibi eğlenip coşmuştuk. En sonunda avm girişine arabayı park etmiş ve alışveriş yapmak üzere bir mağazaya girmiştik. Bana okulun ilk günü giymem için güzel bir şort etek ve üzerine uzun bol ve eteği kapatan bir kombin bulduğunu söylemişti. Bende onaylamıştım ve şu an mağazanın içinde annemin internetten baktığı o iki ürünü bulmaya çalışıyorduk. Bir çalışanın yardımı ile bir reyona gittiğimizde reyonda tamamen etek ve elbiselere yer verildiğini farkettim. Gayet güzel etek ve elbiseler vardı. Annem hemen beğendiği eteği alıp bana gösterdi. Gri renk pileli mini bir etekti. Annem yüzüme heyecanla bakarken başımı sallayıp onayladım ve hemen eteği aldım ve incelemeye başladım. Annem bu hareketimle daha da heyecanlandı ve gözleri parladı. Hemen annemin beğendiği tişörtü bulmak için reyonları gezmeye başladık. En son bir reyonun önünde durduğumuzda reyona döndüm ve tişörtlere bakmaya başladım. Reyonda sadece uzun tişörtlere yer verilmişti. Annem tişörtlerin arasından siyah, uzun ve bol bir tişörtü seçip bana gösterdi. Tişörtün üzerinde iki tane iskelet vardı ve oldukça güzeldi. Annemin elinden tişörtü alıp hemen deneme kabinlerine doğru yöneldim. Annem de arkamdan geliyordu. Deneme kabinlerinden birine girdim ve perdeyi çektikten sonra kıyafetlerimi askılığa astım. Kıyafetlerimi çıkarıp oturağa koyduktan sonra eteği aldım ve giymeye başladım. Beli tam uymuştu ve üzerimde çok hoş bir hava veriyordu. Hemen tişörtü de alıp üzerime geçirdim ve aynada kendime baktım. Tişört çok uzun olduğu için eteği kapatıyordu ve bu hoşuma gitmişti. Altımda hiç bir şey yok gibi duruyordu. Perdeyi açıp karşımda oturan anneme baktım. Annem başını telefonundan ayırdı ve bana baktı. Hayranlık dolu bakışları üzerimde gezinirken ister istemez gülümsedim. "Çok güzel olmuşsun kızım bunu alabiliriz." dedi ve beni bir tur etrafımda döndürdü. Gülümseyip kabine tekrar girdim ve perdeyi çektim.Gerçekten beğenmiştim ve çok hoş bir görünüm katıyordu. Hemen kıyafetleri üzerimden çıkarıp askılarına astım ve üstümü giyindim. Perdeyi çekip dışarı çıktığımda annemi göremedim. Etrafıma bakındığımda kimse yoktu. Bir yerden adımı duyduğumda sesin geldiği yöne doğru baktım ve annemi kasanın orada gördüm. Hemen yanına doğru ilerledim. Sıranın dışından kıyafetleri ona verdim ve beklemeye başladım. O sırada da telefonumu açıp kızlarla yazışmaya karar verdim. Kızlar bir sürü mesaj göndermişti ve okuyamayacak kadar meşguldum bu yüzden hemen özetini isteyip durum bildirimi yaptım. Durum bildirimi kızlarla aramızda kurduğumuz bir şeydi. Nerede ve kimlerle ne yaptığımızı özel olmadığı sürece birbirimize yazardık. Annem elinde poşetle yanıma geldiğinde telefonu kapatıp cebime koydum. Annemle beraber sonraki durağımız elbiseler almaya idi çünkü üniversite zamanı bir çok partiye katılabileceğimi ve arkadaşlarımla eğlenmek isteyebileceğimi söylemiş ve bu yüzden elbiseler almamız gerektiğini belirtmişti annem. * Nihayet yorucu bir alışverişin sonunda kendimi yatağa atabilmiştim. Eve geleli çok olmuyordu ve ben daha bugün aldıklarımızı bavuluma dizmemiştim bile. Kapım tıklatıldığında gel diye seslendim ve kapım açıldı. Annem akşam yemeğinin hazır olduğunu söyleyip odadan çıktıktan sonra ayağa kalktım ve üstümdekileri çıkardım. Komodinin üzerinden pijamalarımı alıp giydim ve telefonumu da alarak odadan çıktım. Akşam yemeğinde annem salçalı makarna ve tavuk yapmıştı. Hemen masaya oturdum ve yemeğe daldım. Dolunay bugün çok mutlu görünüyordu ve nedenini anlayamamıştım. Ailem ile bol sohbetli bir akşam yemeğinden sonra herkes yemeğini bitirmişti. Anneme ellerine sağlık dedikten sonra odama yöneldim. Odama girdikten sonra kitaplığımdan kitabımı aldım ve kaldığım sayfayı açarak okumaya başladım. BÖLÜM SONU UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR:D
|
0% |