@merakli_1okur
|
Selam, bölüme geçmeden önce bişeye değinmek istiyorum. Bi yorum aldım. "Yazım şeklini beğenmedim, "değil" deyilde"deyil" yazıyorum diye bi eleştiri aldım. Evet doğru az öncede öyle yazdım, ve şunu da demiş "geliyor yerine geliyo yazmışsın" ?? Yani? Şöyle ki ben uzun deneyimleri olan bi yazara deyilim ve ayrıca bilerekten o şekil yazıyorum kelimenin sonuna "ar, or yada r" harfi getirilmesi bana karakterler arası resmiyet varmış gibi hissettirdiği için günlük hayatta konuştuğumuz gibi yazmayı tercih ettim. *** "Vera, hadii kalksana" diyen sesle karanlıktan aydınlığa doğru yavaş yavaş çekildim. "Hadiii, sen ne zamandır bu kadar uykucusun ya?" Diyen Deryanın sesi geldi kulağıma. Gözlerimi tamamen açtığımda derya başımda bekliyordu. Yattığım yerden hafif doğrularak "Noluyo ya?" Diye sordum.
"Bu gidişle akşam oluyo" dedi Derya. Bunun üzerine tamamen doğrulup yatakta oturur pozisyona geldim. "Ne?!" Dedim "Saat kaç?" Diye sordum. Derya anında "12 buçuk" dedi. Gözlerimi tamamen açıp "Ben o kadar uyudummu cidden?" Diye sordum. Normalde uykusu hafif ve ne olursa olsun erken kalkabilen biriydim.
"Valla bende şaşırdım. Neyse hadi kalk hazırlan kahvaltımızı yapalım ordan annemin yanına geçer saçı, makyajı falan hallederiz zaten o zaman kadar 3-4 Saat geçer" dedi. "Tamamm"diyip ayağa kalkınca Derya'da odadan çıkıp mutfağa ilerledi. Bende banyoya gidip ilk elimi yüzümü yıkadım ardından Deryanın cilt bakım malzemeleri ile bakım yapıp banyodan çıktım, tekrar odaya gidip kıyafetlerimi giydim, makyaj ile hiç uğraşmadım bile zaten kuaförde hallolacaktı. Hızlı bir kahvaltıdan sonra masayı toparlayıp evden çıktık. Efsun ablanın kuaförü yakındı, o yüzden yürüyerek sohbet eşliğinde ilerledik sokakta. Aklıma gelen bir soruyla Deryaya döndüm "Sizin iş noldu?" Diye sordum. Sorgularcasına bana bakarak "Kiminle ve ne işi?" Diye sordu. Bir kaç saniye Deryaya baktım ardından "Ayaz'la sen işte" diyince bi an öylece yola baktı. Derin bi nefes alıp "Bilmiyorum. Yaaani olur gibi ama bi anda aramıza bi soğukluk girdi, ara ara atışıyoruz sadece ve onun dışında da hiç konuşmuyoruz" dedi. Suratı asılmıştı, "Acaba bişiymi oldu?"Diye kendimce bi soru yönelttim. "Bilmiyorum, yada biri bişiy mi dedi?" Diye bi soru yöneltti. Kaşlarım çatık bi şekilde "Kim ne desin, yada kim ne diyebilirki" dedim. "Bilmiyorum yaa off" dedi. Elimi omuzuna koyup "Derya biraz sakin ol lütfen" dedim. "Kimse senin ona karşı ne hissettiğini yada onun sana ne hissettiğini bilmiyo" dedim. Derya bu dediğim ile bir süre sustu. " Derya? Bilmiyolar dimi?" Diye sordum. Derya sıkıntılı bir nefes vererek "Aslında biliyor olabilirler" dedi. "Neh" dedim. Ciddi anlamda 'Neh' diye tepki vermiştim. "Sen hastaneye yattığın zaman. Doktorlar bi ara hızlı hızlı gidip gelince bizde korktuk ağladık falan sonra Ayaz geldi yanıma sarıldı, sakinleştirdi falan." Dedi. Garipser bi şekilde bakarak "Yani? İnsanlar bundan yanlış bişiy anlamaz bence teselli etmek istemiştir diye düşünürler, ayrıca orda bizimkiler varmış dediğine göre yani onlarda bişey demez" dedim. Derya sıkıntılı bir şekilde "Bilmiyorum yaa" dedi. Onu kendime çekip sarıldım "Merak etme ben ne olduğunu öğrenirim" dedim gülümseyerek. Bunun üzerine Derya da gülümsedi. Bu şekilde sohbet ederek Efsun ablanın dükkanına ilerledik. Dükkana girer girmez Efsun abla bizi karşıladı, "Hoşgeldiniz kızlar" dedi. İkimizde aynı anda "Hoşbulduk" dedik. Kuaförün içine göz geçirdiğimde alt kat tamamen doluydu. Efsun abla ilerleyerek "Gelin benimle" diyip 2. kata çıkardı bizi. İkinci kat biraz daha sakindi. İkimizide yan yana koltuklara oturttu. Benim başıma Efsun abla, Deryanın başına ise çalışanlardan biri geldi. "Eveet. Nasıl bişiy istiyorsunuz?" Diye sordu efsun abla. "Uzun zamandır saçıma bakım yaptırmadım, baya yıprandı ve hafif bi kumral boya atsak iyi olur. Makyaj ise fazla abartı olmasa olurmu? Gelinin kız kardeşi gibi gezmek istemiyorum ortalıkta" dedim. Efsun abla gülümseyerek "Tamam canım hiç merak etme" dedi. Yan tarafda Derya gülerek "Ben seni podyum güzeli yapıcaktım"dedi alaylı bir sesle. "Aman aman kalsın" dedim. O sırada Derya aklına gelen bir şey ile bana döndü "Acaba Yunus ne isteyecek?" Diye sorunca bir kaç saniye öylece yüzüne baktım, bunu fark edince gülerek "İddia" dedi. Hatırlayınca bende bi kaç saniye düşündüm. "Zor bişiy istemez inşallah" dedim. Derya gene gülerek "Git kendini suya at demiycek her hâlde" dedi. İkimizde güldük. O sırada çalışanlar başımıza gelmiş saçlarımızın ne durumda olduğuna bakıyordu. O sırada kulağımıza ufaktan müzik sesi gelmeye başladı ve yavaş yavaş sesi arttı. Aydın kurtoğlu'nun şarkısıydı. "Veda ediyorum hatıralara Bu ayrılık seni ağlatır belkiB enim gibisini mum yak da ara Bütün vefasızlar aynıyla baki Bundan sonra bende adın Ha yabancı ha yalancı Benden sonra tek adresin Ya bir falcı ya masalcı" Şarkıyı duyunca Derya ile gözlerimiz aynada kesişti en sevdiğimiz şarkılardan biriydi, nakarat kısmı gelince ikimiz bireden sesimizi çok yükselmeyerek söylemeye başladık.
"Sadece hak edene verilmeli sevgiler Kendini ele veren sonunda eve döner Yasaksın artık bana gerek yok utanmana Gururla kalbim sana hayırlı günler diler" Diyerek devam ettik. Deryanın saçları benimkine göre daha koyu siyaha yakın bir kumraldı. Ara yerlere siyah ve gece mavisi olucaktı. O sırada şarkı bitmiş yeni açılan şarkının melodisi kulaklarımızı doldurdu, bir kaç saniye sorna Aynur Aydının sesi geldi. "Bana deli diyenin aklı Kime göre doğru Seni buralara kim attı Çok güzel oldu Yandın yavrum yandın sen Bak elime kaldın Çok geç aydın duruma Hoş geldin sana da günaydın" Ve tabiki bunuda biliyorduk. Galiba Efsun abla bize kıyak geçip sevdiğimiz şarkıları açtırıyordu. Bu şekilde 3 saate yakın zaman geçmişti. Saç boyası, bakımı, cilt bakımı, makyaj derken baya zaman geçmişti. Saat 4 olmuş tu,1 buçuk saat sonra yavaştan başlayacaktı zaten 1 saat içinden herkes toplanırdı. Kuaförün içinde giyinme kabinleride vardı, ben birine Derya birine kirip dikkatli bir şekilde elbiselerimizi giydik. Aynada kendime bir kaç saniye baktım, düşündüğümdende güzel olmuştum. Bu kendini beyenmişlik değildi, kendinle barışık olmaktı ama bende ara ara gelip giden bişiydi. Hemen hemen Deryayla aynı anda çıkmıştık. Efsun abla tam karşımızda bizi bekliyordu, kabinden çıkınca ikimizide alkışlayarak "Çok güzel olmuşsunuz" dedi. İkimizde gülümsedik o sırada masanın üzerinde olan telefonum çalmaya başladı, masanın başına gidip ekrana baktığımda abimin aradığını gördüm.
-"Efendim abi" dedim.
-"Kapının önündeyim, sizi bekliyorum" dedi. Tekil konuşmuştu annemler gelmiyormuydu? -"Annemler yokmu?" Diye sordum. -" Onları bırakıp öyle geldim" dedi. Gülümseyerk;
-" Tamam geliyoruz" deyip telefonu kapatıp Derya' ya döndüm. "Abim gelmiş bizi bekliyor" dedim. "Tamam hadi çıkalım" dedi Derya. Bir iki adım atmıştımki aklıma gelen şey ile durdum. "Kıyafetlerim nolucak?" Diye sordum. Efsun abla gülümseyerek "Merak etme onları ben alırım, Derya sana getirir yada müsait olduğunuz bir zaman annenler le gelin kahvaltı falan yaparız" dedi. Gülümseyerk tamam dedim. Merdivenlere doğru dik ve özgüvenli bir şekilde ilerledim siyah topuklularımla. Aşşağıya indiğimde abim arabanın önün de bizi bekliyordu. Üstünde sadece siyah pantolon ve siyah gömlek vardı ve üstüne tam oturmuştu. Bizi görünce bir iki adım bize doğru ilerledi. Vay be dercesine kaşları havalandı. Derya tatlı bi sesle "Noldu Arda abi olmamış mı?"Diye sordu. Abim bir iki saniye düşünür gibi yapıp "Hmmm bilemedim"dedi. Gözlerimi devirerek "Aman abi, illa hevesimizi kursağımızdamı bırakıcan" dedim. Abim gülerek "Tamam tamam güzel olmuşsunuz" dedi. Derya bu yanıttan sonra gülümseyerek arabaya doğru ilerledi, bende peşinden gittim. Derya kendi isteğiyle arkaya oturunca bende öne oturdum. Abim arabaya çalıştırıp U dönüşü alarak geldiği yola geri döndü. "Çok kişi varmı. Eyer fazla kalabalıksa ben fazla duramam onu baştan söyliyeyim" dedim. Abim yola bakmaya devam derken sırıttı "O zaman geçmiş olsun." Dedi. "Niyeki?" Diye sordu Derya arkadan, "Tanıdık tanımadık kim varsa senin kist ameliyatı oldu diye biliyor. Geçmiş olsuna yanına gelicekler" dedi. "Hayır yaa" dedim bıkkınlıkla, abim bu halime gülmüştü. "Bişiy olmaz hallederiz ya, inşallah" dedi Derya. Derin bir nefes alıp saçmalarımın bozulmamasına özen göstererek geri yaslandım. 10 dakikalık bir yolun ardından araba Ülkü Ocakları Düğün Sarayı yazana binanın önünde durdu. "Bence uyumlu"dedi Derya. Sorgular bir şekilde kafamı ona çevirdim "Ne uyumlu?" Diye sordum, "Mekanın adıyla etkinlik" dedi. Haklıydıda. Arabadan inip dik adımlarla mekâna ilerledik, ilerledikce içerden Şahlanış marşının melodisi kulaklarımızı doldurdu. İster istemez gülümseyerk dahada dileştim. Yavaş yavaş marşın sözleride başlamıştı.
"Koç yiğidim bahadırım ozanım Alp dadaşım yağız efem ozanım Koç yiğidim bahadırım ozanım Alp dadaşım yağız efem ozanım Bir narada dokuz tümen bozanın Bir narada dokuz tümen bozanın"
Kapısına geldiğimizde timden Ateş ve Atakanı gördüm, galiba gelenleri karşılamaktan onlar sorumluydular. Marşın sesi yüksek olduğu için biraz yüksek sesle konuşmak zorunda kalıyorduk. "Komutanım, hoşgeldiniz" dedi Atakan, abim ise baş selamı ile içeri geçtik aynı şekilde bizde selam verip içeri girdik. Salonun yarısından fazlası doluydu nerdeyse. Etrafa göz gezdirdim timdekilerin hepsi sahnenin çevresindeydiler, o sırada aklıma gelen şeyle Derya'ya döndüm, ve evet tamda düşünğüm şeyi yapıyordu. Kulağına eğilip "Sahnenin sağ tarafında" dedim. Bana bakıp müzik sesinden dolayı yüksek sesle "Ne?" Diye sordu. Aynı ses tonu ile "Ayaz diyorum, sahnenin sağ tarafında diyorum" Dedim. Bi an o tarafa bakmak için kafasını çeviricekti ama son anda vaz geçti. "Onu aramıyodumki " dedi, ama deli gibi o tarafa bakmak istiyordu ama kendin tutuyordu. Bu haline anlamaz gözlerle baktım. "Noluyo sana?" Diye sordum ama duymazdan geldi, şimdilik daha fazla üstelemedim. Annemlerin ve bir kaç kişinin daha olduğu masaya doğru ilerdik. Abim o sırada timin yanına geçmişti. Salonda hem parti masaları gibi uzun, ayakta duracağımız hemde sandalyeli masalar vardı. Deryayla birlikte annemlerin oturduğu masaya ilerledik, abim ise çoktan timin yanına gitmişti. Salonun dört bir köşesinden Al bayraklar vardı, kırmızı beyaz süslerle süslenmişti. Masaya tamamen yaklaştığımızda Demir amca, Yelda teyze, Hazal, Yasmin ve Sametle birlikte diğer asker aileleri ile birlikte oturuyorlardı. Samet benle Deryayı görünce çapkınca gülümsedi, uyuz oluyordum şu çocuğa. Benden 2-3 yaş küçüktü ve çapkın biriydi, birazda sapkınlığa yatkınlaşmaya başlamıştı. 4 yılda düzelmiştir diye düşünmüştüm ama hâlâ aynıydı. Onu kâle almadan annemle babama baktım, babamla Demir amca ve diğer iki arkadaşlarıyla derin sohbetteydiler. Annemde eşleri ile sohbetteydi. Hazal beni fark edince "Vera" diyerek ayağa kalkıp yanıma gelip sarıldık, onun ardından Yasmin geldi onlada sarıldık. Hazal ile aynı yaştaydık, Yasmin le ise aramızda 1 yaş vardı. "Hoşgeldinnn. Özlettin be kendini" dedi Hazal. "Evet yaa" dedi Yasmin, gülümseyerek "Bende sizi çok özledim" dedim. O sırada Hazal Ne iş dercesine Deryayı işaret edince anlamayarak Deryaya döndüm. Deryaya döndüğümde bi yere odaklanmış, oraya bakıyordu. Baktığı yere bakınca Ayaza baktığını fark ettim ama sorun şuyduki Ayaz tek değildi. Yanında Ateş, Barış, Buğra, Yunus, Murat ve 5 tanede kız vardı. Yunus ve Murat hariç diğerleri kızlarla sohbet içindeydi. Yunus sanki ona baktığımı hissetmiş gibi bakışları sakin bir şekilde bana döndü. Bir kaç saniyelik bir bakışmanın ardından bakışlarımı kopardım. Hazala döndüğümde imalı bir şekilde bakıyordu, bu durumu unutturmak için Deryaya döndüm. O sırada oda bana baktı ve Bitti der gibi bakıyordu Nasıl diye soraracasına baktım. Bakışları yeniden Ayaza dönünce bende baktım, Yunus yoktu ama Ayaz hâlâ ordaydı ve kızlarla gülüşüp birşeyler konuşyordu, tekrardan Derya ya döndüğümde hüzünlü bakıyordu. Kızlarda anlamış olmalıki Deryanın yanına geçtiler. O sırada arkadan "Kızım" diyen annemin sesiyle gülümseyerek anneme döndüm ve yanlarına ilerledim. Annemle babamın yanına gidip "Eeee nasıl olmuşum?" Diye sordum. Babam, gurur duyarcasına baktı "Çok güzel olmuşsun güzel kızım"dedi. Annemin bakışlarından bile belli oluyordu. Annemin bakışları Deryaya döndü. Derya hala üzgün duruyordu hâlâ "Derya kuzum, noldu?" Diye sordu. Derya anında kendini düzeltip "Yok bişiy Yeşim abla, yeniden herkesi bir arada görünce biraz duygulandım" dedi gülümseye çalışarak. Annem şefkatle "Ah benim güzel kızım" dedi. Masadakilerle yarım saatlik bir geçmiş olsun merasimi yaşadık. O sırada sametin rahatsız edici bakışları hâlâ üstümdeydi, bakışları sürekli vücudumda geziniyodu. Derya duruma el atarak "Kızlar gelin şu ayaklı masaya geçelim sizle "dedi, parti masası gibi olan yüksek masaları göstererek. Ben, Derya, Hazal ve Yasmin le beraber masaya geçtik. Masaya gelince Deryanın yüzü gene asıldı. Elimi omuzuna koyarak "Derya yapma böyle" dedim ama nafile olduğunu biliyordum. Hâlâ gözü Ayaza kayıyordu, "Daha neyin ne olduğu belli değil bi konuş istersen"dedi Hazal. Derya sadece kafasını iki yana salladı. Bu böyle olmayacaktı, anlaşılan iş başa düşmüştü. "Bekleyin beni burda birazdan dönerim" diyip Deryanın birşey demesine izin vermeden yanlarından ayrıldım. Ayazı bulmak için etrafa bakındığımda Yunus, Ateş, Emre ve Buğra ile birlikteydi. Dik ve kendimden emin adımlarla yanlarına ilerledim. Onlara yaklaşınca Yunusun bakışları bana döndü ama ona bakmadım hedefimde Ayaz vardı. Yanlarına gidince "Oo vera hanım hoşgeldin. Kızları görünce bizi unuttun" dedi Ateş.
Kendimden emin bir sesle "Kimseyi unuttuğum yok." Diyip Ayaza dönerek "Biraz konuşabilirmiyiz, hatta konuşucazda" dedim. Çünkü reddetme gibi bi durum söz konusu bile olmazdı. "Sorun ne? Bir şeymi oldu?" Diyerek Emre girdi araya. Bakışlarım hâlâ Ayazdaydı "O biliyo ne olduğunu" dedim. Biliyordu. Hepsine tek tek göz gezdirdikten sonra arkamı dönüp sesin daha az geldiği bi köşeye ilerledim, Ayazın peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Sakin bi köşeye geçince anında konuya girdim "Noluyo sana?" Diye sordum. İlk başta anlazmaz gözlerle baktı. Derin bir nefes alıp "Deryaya niye soğuk davranıyorsun? Normalde sırf konuşmak için uydurmadığın bahane yoktu, ama şimdi hiç konuşmuyosun. Normalde sürekli bakışırdınız, şimdi göz ucuyla bile bakmıyosun. Yan yana geldiğinizde hiç diyaloga girmiyosun. Noldu sana birden?" Diye sordum. Bir süre sessiz kaldı ardında " Bunu ona sormalısın" dedi. Derya'ya demedi O dedi. Anlamaz gözlerle baktım "Ne?" Diye sordum. Histerik bir gülüşle "Demekki sanada daha anlatmamış" dedi. "Neyi?" Diye sordum. Anlık bir sinirle "Albayın oğlu ile konuştuğunu, onla nasıl yakın olduğunu " dedi bir anda. Öylece kaldım, ciddi anlamda kaldım. Az önce Samet ve Deryanın konuştuğunu söyledi ve yakın oldugunu, şaka gibi. "Sen bu saçmalığı kimden duydun?" Diye sordum çünkü gerçekten saçmalıktı. "Bizzat kendim gördüm, o saçmalık dediğin şeyi" dedi. "Bidakka bidakka, şimdi sen bana ciddi ciddi Derya ile Sametin konuştuğunu ve yakın olduğunumu söylüyosun? Sen ne gördün bi anlatsana" dedim. Kafasını iki yana sallayarak "Ankatacak bişiy yok, herşey ortada" dedi. Derin bir nefes daha alarak "Bak demekki oratada bir yanlış anlaşılma var. Sen ne gördün anlat bende düzeltiyim" dedim. İlk başta kararsız gibiydi ama sonra anlatmaya başladı "1-2 hafta önce Tugaydaydık, Derya ile sadece Plan çizimi değil evraklarlada ilgilenmeye başlamıştık. Arda abi çağırdı bi iki evrak hazırlanacak dedi, Derya çalışma odasındaydı Arda abinin çağırdığını yanına gideceğimi söyledim. Oda 'Bende kahve alıcam istoymusun' dedi. Bende 'Yok sen kendine al' dedim." Deyip bir iki saniye öylece durdu, sonrasında devam etti. " Derya kantin tarafına bende Abinin odasına doğru gittim. Evrakları ayaraldık bir iki birşey daha vardı onları Derya ile birlikte yapıcaktık, çalışma odasın yaklaştığımda ikisini birlikte gördüm. Kahve içerek geliyolardı, gülüşüyolardı beni fark etmediler bile. Dışardan flörtleşiyolar gibiydi, belkide öyleydi" dedi. Histerik bir kahkaha atarak "Ve sende buna inandın öylemi? Ayaz sen ne zamandan belli bi işin aslını astarını bilmeden hareket eder oldun?" Diye sordum. Ellerini saçlarına atıp karıştırarak ileri geri bi iki adım hareket etti. "Bilmiyorum, konu Derya olunca mantıklı düşünemiyorum" dedi. "Düşünecektin ama, sorsaydın. İnsan bi konuşur ya, sevdiğinden vaz geçmek bu kadarmı kolay?" Diye sordum sinirle. "Ben onu sevsem nolur? O beni sevmiyorki" dedi. Çıldırmak üzereydim. "Dalgamı geçiyorsun, o kız az önce sen kızlarla konuşuyordun, kaç gündür onla konuşmuyodun diye nerdeyse ağlayacak duruma geldi az önce. Benim derdime düşüp kendi dertlerini bi kenara attı, anlatmadı bile. Her halinden morelinin bozuk olduğu belli oluyordu, insan bi konuşur ya" diye sinirimi Ayaza boşalttım. "Peki Albayın oğluyla konuşması samimiyeti?" Diye sordu bu sefer. Yemin ederim çıldırmama az bişiy kalmıştı. "O var ya o, yavşağın önde gideni. Söylemiyim söylemiyim diyorum ama artık yeter. O samet varya harbi sapık, sürekli kızlara yavşıyo. Banada yapıyodu buraya geldigimizden belli bakışları ful üzerimizde. Sen cidden onun birini seveceğini ve bununda Derya olacağınımı sanıyodun? Onun amacı gönül eğlendirmek" dedim bağırmaya yakın bir ses tonuyla. O sırada Ayazın gözleri bir yere kaydı ve takılı kaldı, baktığı yöne baktığımda Deryaya bakıyordu. Derya hâlâ üzgündü kızlar güldürmeye çalışıyodu ama olmuyodu. Sonrasında bakışları başka bir yere kaydı bu sefer bakışlarında sinir ve öfke vardı, kime baktığını anlamak zor değildi. "Ben naptım" dedi pişman olmuş bir sesle. Gene aynı dik başlılıkla "Şimdi pişman olma zamanı değil. Birazdan çiftler için dans müziği çalıcak, git dansa kaldır ve konuş hallet" dedim. Kafasını iki yana sallayarak "Kabul etmez" dedi. Tam tersine "Eder, konuşmak istediğini söyle. Emin ol edicek" diyip kızların yanına gitmek için bir iki adım atımıştımki "Vera" diyen Ayazın sesiyle durdum. Ona döndüm "Teşekkür ederim" dedi. Sadece gülümseyip kızların yanına döndüm. Ayazda Timdekilerin yanına döndü, kızlar gülümseyerek geldiğimi görünce anında bana dönündüler. "Eee naptın?" Diye sordu Yasmin. Gülümseyerek Deryaya döndüm "Küçük bi yanlış anlaşılma olmuş" dedim. "Nasıl bi yanlış anlaşılma" diye sordu Hazal.
"Bi durum olmuş, yanlış anlamış. Dans edileceği zaman seni dansa kaldıracak ve senle konuşcak, o yüzden dans teklifini kabul et" dedim. Kafasını onyalar bir şekilde salladı. Moreli biraz daha düzelmiş gibiydi. 5-10 dakika kadar normal muhabbet ettik sonrasında Derya bana dönerek "Acaba Yunus ne isteyecek?" Diye sordu. İlk başta anlamaz gözlerle bakıp "Ne" diye sordum. Hazalla Yasminde benle aynı tepkiyi verdi. "İddiadan bahsediyorum" dedi ve o an aklıma geldi, tamamen aklımdan çıkmıştı. " Ne iddiası bu?" Diye sordu Hazal. Onların haberi yoktu. Derya hevesle anlatmaya başladı "Şimdi dün kıyafet bakmak içim çıkmıştık dışarı, akşam da topluca yemek yiyecektik. Neyse işte yedik biz biraz dışarda gezindik, parka oturduk falan. O sırada Yunusta ordaydı ama bizden uzaktaydı, herneyse işte o sırada parka doğru bi adama koşarak girdi. Peşinden bi kadın bağırdı 'Çantamı çalıyolar' diye. Yunus atladı tuttu bunu, neyse işte kadın teşekkür etti birazda yalakalık etti tabi. Her neyse üçümüz birlikte bizimkilerin yanına dönüyoken konuşuyoduk işte öyle havadan sudan" diye devam etti. Öyle heycanlı anlatıyoduki sanki kendim yaşamamış gibi dinliyodum. "Dedimki Vera gel bizde kal diye. Vera dedi 'Abim izin verirmi bilmiyorum' dedi. Bu sefer Yunus muhabbete girdi 'İzin verir ama hazırlanma kısmını abartmayın der' Dedi. Bizde sorduk 'Niye desin' diye, o gün bi podyum muhabbeti dönmüştü o yüzden dedi. Neyse işte bunlar der demez muhabbetini başlattılar. Sonra ortaya iddia attılar, kimin dediği olursa diyeri onun istediği bir şeyi yapıcak diye" dedi. O sırada Yasmin konuştu "Ve iddiayı Yunus kazandı ve Veradan bir şey istedi" dedi. Derya hiç beklemeden "Yok daha istemedi ama bu gün isteyecek" dedi heycanla. O sırada abim yanımıza geldiği için sustuk. Yanıma gelip "Abim bi sorun varmı?" Diye sordu. Ne kast ettiğini biliyordum, "İyiyim Abi" dedim ama şimdilik. Olabildiğince çocuklara bakmamaya çabalıyordum ama zordu. "Tamam, ben annemlerin yanındayım" deyip yanımızdan ayrıldı. O sırada dans müziğinin sesi kulaklarımızı doldurdu. Bu organizasyon birazda ailelerin kaynaşması için yapılmış bir şeydi. Çiftler, evli olan askerler, sevgilisi, nişanlısı olanlar tek tek piste çıkmaya başladı. Bazıları evli ve çocukları olanlarda vardı O sırda bize doğru gelen Ayazı fark ettim. Yanımıza gelince "Hanımlar" diyerek bize gülümsedikten sonra Deryaya döndü elini öne uzatıp "Bana bu dansı lütfedermisin?" Diye sordu yumuşak bir ses tonuyla. Derya narin bir şekilde kendisine uzatılan eli tuttu ve birlikte piste doğru ilerlediler. O ara Hazalla Yasminin bana meraklı gözlerle baktıklarını fark ettim, Ayazla ne konuştuğumu merak ediyolardı. Bende konuştuğumuz herşeyi baştan sona anlattım. "Keşke en başından sorsaymış" dedi Yasmin. Onaylayarak "keşkee" dedim.
Tam o anda kalbimi hoplatacak, ritmini değiştiren bir şey oldu ve oluyordu da. Yunus olduğumuz masaya doğru geliyordu, yada bana öyle geliyordu bilmiyorum. O sırada Hazalla Yasmin yanımdan ayrılıp bir iki masa ötemizde olan timdekilerin yanına gittiler, öylece kaldım. Yunus yanıma ulaşınca bir kaç saniye bakıştık, ama boş bir bakışma değildi. Gözlerinde çok farklı bir ifade vardı ve bu benim kendime itiraf edemediğim bir şeydi. Elini öne doğru uzatıp "Bu dansı bana lütfedermisin?" Diye sorunca "Neh?" Diye tepki vermiş oldum ama tamamen istem dışıydı ve bu onu güldürmüştü, ama benim açımdan tam bir utanç dı. Durumu topatlamak adına "Yani bi an şaşırdım, pardon" dedim ama hâlâ utancımdan yüzüne tam bakamıyordum. Çok normal birsey demiş gibi "Neye şaşırdın bu kadar?" Diye sordu. Tamam başkası olsa başka konumlarda olunsa normal karşılanır bir durum, ama bu abinin komutasında olan ve sizi emanet ettiği bir askeri ise abim ve babam tarafından sorun olabilirdi. Ve benimde beklemediğim bir şeydi. "Yani beklemediğim bir şeydi" dedim. Normal bir şeyden bahseder gibi "Dans edicez sadece" dedi. Tek kaşımı kaldırarak "Kabul edeceğimden nasıl bu kadar eminsin?" Diye sordum. Dudağının kenarı hafif kıvrıldı, "iddia sayesinde. Senden benimle dans etmeni istiyorum" dedi rahat bir şekilde. Ben iddiaları yerine getiren biriydim böyle bir huyumda vardı. "Peki dans ettik diyelim Abim ve babamın tepkisi ne olucak onlara ne diyeceğim" dedim. Çünkü beni ona emanet ediyorlardı ve bu bi tık emanete hıyanet gibi anlaşılabilridi, yada anlaşılmazdı emin değilim. Gülümseyerek "Erdem Albay, babam ile birlikte dışarı çıktılar. Arda abi konusunu ise hallettim" dedi. Sorgularcasına "Nasıl hallettin?" Diye sordum. "Orasıda bende kalsın, üstelik beni hafife alma" dedi. "Yani haf-" cümlemi tamamlayamadan elimden tutup piste doğru götürünce birşey diyemedim. Kendimi geri çeksem yanlış anlardı, onla dans etmek istemediğimi sanacaktı. Peki asıl soru onunla dans etmek istiyomuydum? Evet istiyordum ama bunu sesli dile getiremiyordum. Piste geldiğimizde ise ben hâlâ ne yapacağımı bilmez bir şekilde duruyordum, ama o durmadı bir elimi kendi omuzuna bırakıp diğer elimide elinin içine alıp havada tuttu. Diğer elini ise belime koyunca karnımda sanki bişiyler hareket ediyormuş gibi hissettim. Yavaş yavaş dans etmeye başladık, çoğu kişilerin bakışları üstümüzdeydi. Özelliklede timdekilerin, gözlerini açmışlar bize bakıyordu. Derya ile Ayaz bile bakıyordu. Durum böyle olunca utanıp kafamı biraz öne eğmek zorunda kaldım, "Noldu?" Diye soran ses ile kafamı kaldırıp merakla ve çözemediğim bir ifadeyle bakan yeşil gözlerle karşılaştım. "Yok bişiy" dedim. 1-2 dakika dans ettik ama benim için zordu, sürekli çacuklar gözümün önündeydi. Fazla dikkat çekmeden bakmamaya çalıştım. Ara ara Yunusun belimdeki elinin baskısını hissedebiliyordum, ama rahatsız olmuyordum. Aksine içimi kıpır kıpır ediyordu. O sırada müzik yavaş yavaş kesildi, abimin pistten bir iki basamak yükseklikte olan asıl sahnede olduğunu gördüm. Gözleri bi an bize değdi ama geri çekti, dans bittiği için Yunusla ayrıldık ama ayrılınca bi an boşluğa düşmüş gibi hissettim. Abim eline mikrofonu almıştı "Evet saygı değer asker arkadaşlarım ve aileler. Bu organizasyonun amacı hem rütbe yükseltmelerinin herkesin önünde taktim etmek hemde aileleri bir araya getirmekti. Şimdi yeni rütbeleri taktim etmesi için Albay Demir Üstünü ve Albay Erdem Kılıçı sahneye davet ediyorum" dedi. Yüksek alkış eşliğinde Demir amca ve babam sahneye çıktı, ardından Yunus yanımdan ayrıldı. Ayazda Deryanın yanından ayrılmıştı, Deryada yanıma geldi. Dans edenler ayakata bekliyordu. Timden Abim, Yunus, Ayaz, Sinan, Emre, Pusat, Ozan, Ateş, Barış ve Buğra çıktı. Diğer çıkanlar başka timdendi, onları pek tanımıyordum. Arkadan Şahlanış marşı eşliğinde Tek tek rütbeler açıklanmaya başladı.
"Yüz başı Arda Kılıç" "Üsteğmen Yunus Çelik" "Teğmen Sinan Ercan" "Teğmen Ayaz Erulaş" "Teğmen Emre Demir" "Teğmen Pusat Yener" "Asteğmen Ateş Ermen" "Asteğmen Barış Dem" "Asteğmen Buğra Koç" "Asteğmen Ozan yıldız" Diyerek devam ettiler. Rütbeler taktim edildikten sonra Demir amca "Sesinize kuvvet çocuklar" dedi. Ardından abim öne çıkıp yüzünü Time döndü. Tim esas duruşa geçti. "Korku nedir bilmeyiz Korku nedir bilmeyiz" "Biz dağların erleri Biz dağların erleri" "Yuva yaptık göklere Yuva yaptık göklere" "Baş döndüren yerlere Baş döndüren yerlere" "Engel tanımaz aşarız Engel tanımaz aşarız" "Yüce engin dağları Yüce engin dağları" "El verip uzanırız El verip uzanırız" "Mor siyah bulutlara Mor siyah bulutlara" "Ben Türk Komandosuyum Ben Türk Komandosuyum" "Düşmanı çelik pençemle ezerim Düşmanı çelik pençemle ezerim" "Her yerde ben varım Her yerde ben varım" "Havada Havada" "Karada Karada" "Denizde Denizde" "Çölde Çölde" "Batakta Batakta" "Çatakta Çatakta" "Çeliktepe’de Çeliktepe’de" "Çeliktepe’de Çeliktepe’de" "Her zaman ve her yerde Her zaman ve her yerde" "Hazır Daima hazır" "Hazır Daima hazır" "Kim Komando"
"Kim Komando" "Olamazsın Ya" "Olamazsın Ya" "Komandolar Allah" "Komandolar Allah"
Deyip abim Demir amcaya döndü. "Allah Türk Komandosunu korusun" Dedi Demir amca Hep bir ağızdan "Amin" nidaları döküldü. Sonrasında oluşan alkış tufanı ile herkes hayran kalmıştı, bizde dahil. Derya ile yan yana alkışlıyorduk, Derya koluma dokundu "Hadi gel" diyerek kızlarla olduğumuz masaya ilerledi. Bende peşinden gittim. Masaya ilerlediğimizde kızların büyük bir heycanla beklediğini fark ettim. "Soru yağmuruna hazırmısın?" Diye sordum Deryaya. "Yok ya fazla bişiy sormazlar, herhalde" dedi. Masaya doğru ilerdik, kızların heycanı gözlerinden anlaşılıyordu. Yanlarına gidince ilk Hazal konuştu "Eee ne konuştunuz? Noldu? Hallettinizmi? Ne dedi?" Diye ard arda sordu. Ve tamammen beklediğim bir tepkiydi. Derya " Bi sakin ol, anlatıcam. Konuştuk, herşeyi başından anlattı. O kişiyle aramızda birşey olmadığını ve alakam olmadığını anlattım. Özür diledi ve beni sevdiğini söyledi" dedi. Merakla "Eee sen sevdiğini söyledinmi peki?" Diye sordum. Kafasını onaylar bir şekilde sallayınca Hazal ve Yasminden küçük bir sevinç çığlığı koptu, Allahtan müzik sesi vardı ve kimse duymamıştı. Derya "Şşş yapmayın" dedi. Yasmin heycanla "Pekiii. Asıl soru geliyor, sevgili oldunuz mu?" Diye sordu. "Bilmiyorum" diyince "Nasıl yani?" Diye sordum. "Yani birbirimize duygularımızı ifade ettik ama şuan elle yutulur bir şey yok" dedi. O sırada arkamdan gelen "Vera ablaa" diyen sesle arkamı döndüğümde Kübra koşarak bana doğru geliyordu. Yanıma yaklaştığında eğilip aynı boya geldim, yanıma gelince anında boynuma sarıldı. Bende sarılıp kucağıma alarak yerden doğruldum. "Çok güzel olmuşsunuz, prenses gibi"dedi Kübra kızlara bakarak. "Sende prenses gibi, çok güzel olmuşsun" dedi Yasmin. Kübra gülümseyerek baktı. Bir süre Kübraya baktım, çok güzel ve akıllı bir çocuktu. O sırada hareketlendiğini fark ettim, baktığı yöne bakınca Yunusun kucağında Asena ile geldiğini fark ettim. Bir diyer yandan ise timdekilerden yanımıza gelenler vardı. İki tarafda aynı anda geldi. Ayaz Deryanın yanına geçti, tam yanıda sayılmazdı. Arkasına geçmişti ama yakın duruyordu, koruyor gibiydi. Ateş Ve Buğra yanında kızlarla el ele geldiler. Pusat,Emre ve Barış ise tekti, sadece muratın yanında bir kız vardı ve bu kız kardeşi olmalıydı. Yunusta yanımıza geldiğinde hemen yan tarafımda durdu, bir süre kimse konuşmadı sadece etrafımızda konuşan insanların ve arkada çalan müziğin hafif sesi vardı. Ve bu sessizlik bir süre sonra beni germeye başlamıştı. Kübra ve Asenaya çok fazla bakmamaya çalışıyordum, ama cidden çok zordu biri kucağımda biri hemen yanımdaydı. Artık duramıycak duruma gelmiştim. Derya'ya Yardım et dercesine baktım. Anlamıştı, hep anlıyordu. Ayazın yanından ayrılıp yanıma geldi. "Kübra ne o bizi unuttun galiba" dedi küskün bir sesle. Kübra anında "Haayıır" dedi. Derya kollarını öne uzatıp "Gel bakalım o zaman. Hem Vera yorulmuştur" dedi. Kübra kendine uzanan kollara doğru atılınca Derya anında tuttu ve kucağına alıp tekraradan Ayazın yanına döndü. Yunusa bakmak için kafamı hafif çevirdiğimde onunda bana baktığını fark ettim, ama birşeyleri çözmek ister gibi bakıyordu. Anında tekrar önüme döndüm. Bi iki dakika sohbet ettik, o arada Neslihan abla gelip Kübra ile Asenayı yanımızdan aldı. Bir süre sonra etraf kalabalıklaşmaya başlayınca, otomatik olarak bende daralmaya başladım. Sıkıntı basmaya başlamıştı. Masadiklere dönüp "Ben biraz hava alıp gelicem" diyip masadan ayrıldım. Anında kendimi salondan dışarıya attım. Nefes nefese kalmıştım çünkü uzun zamandır kalabalık alanlara girmemiştim. Böyle olmak aşırı yormuştu, psikolojik olarak tamamen çökmüşdüm zaten. Bu yüzden psikolok ile görüşüyordum zaten. Ama pek işe yaramamış gibiydi. Biraz yürümeye karar verdim, bu beni kendime getirebilirdi. Zaten etrafda fazla ev yada çok fazla insan yoktu geceye yaklaştığımız için. İlerde bankları fark edince oraya ilerledim, ama oturmadım. O sırada bir el koluma dokununca irkilerek geri çekildim. "Sen bu kadar korkuyormuydun ya?" Diyen sesle hızlıca arkama döndüm. Gördüğüm kişiyle bir iki adım geri çekildim. "Ne o? Konuşmuyosun" dedi Samet
*** Eeveeeeeetttt yeni bölüm geldi Olaylar başlıyoorrrrrr Diğer bölüm neler olacak neler, beklemede kalın
Lütfen oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın emeğe saygı açısından. |
0% |