Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@merakli_1okur

"Seninle konuşucak hiçbirşeyim yok benim" dedim. "Ama benim var" deyip bir adım ilerleyince bende bir adım geriledim. "Yunusla aranızda ne var?" Diye sordu bir anda. "Peki bundan sanane. Aramızda birşey varsada yoksada bu seni zerre ilgilendirmez" dedim sinirle. Sert bir sesle "Eski sevgilin olarak ilgilendirir" dedi.

Sorgularcasına bakarak "Ne saçmalıyosun sen?" Diye sordum. "A aaaa kırıldım ama. Sevgili olmamıza saçmalık demen kırdı beni" dedi alay edercesine. "Saçma sapan konuşma, ben seni sevmedim bile. Seninki ise sadece takıntıydı, sapkınlıktı" dedim. O arada bir adım daha yaklaştı, aynı şekilde bir adım daha geriledim.

Hâlâ arsız bir şekilde sırıtıyordu. "Eninde sonunda benim olucaksın" dedi tehdit kâr bir sesle. "Anca rüyanda, hatta rüyanda bile değil asla" dedim. Bu sefer daha çok üstüme geldi, panik bir şekilde geri adım atarken duvara sırtım deyince gidicek yerimin olmadığı anladım.

Şartlar başka olsaydı halledebilirim, ama eski halimden eser yoktu. "Git başımdan YARDIM ED-" dememe bırakmadan ağzımı kapattı. "Şşş sakin ol ve sakın bir daha sesini çı-" demesine bırakmadan bacak arasına tekme attım. Ayağımda topuklu olduğu için dengemi zar zor kurdum.

Can havliyle bir iki adım geriledi. Eyer salona doğru gitmeye çalışsam beni tutabilirdi. O yüzden tam tersi yöne doğru koştum. Kendimi tutamayarak ağlamaya başlamıştım. Çimlik bir alan vardı, bir ağacın yanına çöküp nefesimi dizginleyeme çalışıyordum ama ağlarken pekte kolay olmuyordu.

Bi iki saniye sonra omuzuma bir el dokununca korkuyla yerimden sıçradım. Korkunca ağlama isteğim arşa çıkıyordu. Geri çekilerek arkamı döndüğümde Yunusu gördüm.

"Şşş sakin ol benim, o burda değil" dedi. Biliyordu onun nasıl biri olduğunu. Yunusun olduğunu öğrenince rahatlamıştım ama o rahtlama ile ağlamam dahada şiddetlendi, kendimi tutamıyordum. Kendimden geçmiş gibiydim.

Yunus yanıma çöktü "O şerefsiz sana birşey yaptımı? Dokundumu?" Diye sordu. Sadece kafamı iki yana salladı. Nedense ağladığım zaman aklıma daha kötü şeyler geliyordu, buda daha çok ağlamama sebep oluyordu. O sırada aklıma çocuklar, bebekler geldi, hepsi bir bir gözümün önünden geçti.

Yunus üstündeki ceketi çıkartıp omuzlarıma koydu, ceketin sıcaklığını hissedince o an üşüdüğümü fark etmiştim. Ama ellerini omuzlarımdan çekmedi, "Vera bana bak" dedi. Bakışlarımı ona kaldırdığımda direkt olarak gözlerime bakıyordu. "Bana doğruyu söyle, sana dokundumu yada bişiy yaptımı?" Diye sordu. Sesi sertti ama bir o kadarda yumuşaktı.

"Sadece üstüme yürüdü, yardım istemiyim diye ağzımı kapattı" dedim titreyen sesimle. "Peki neden böyle bir şey yaptı, aranızda ne var?" Diye sordu, son sorduğu şeyde çenesinin kasıldığını fark ettim. "Uzun mesle" dedim. Çünkü bu yeni olan bir şey değildi.

 

"Dinlerim" dedi, ardından "Ama ilk önce burdan kalkalım hava soğuk hasta olucaksın" dedi. İlk kendisi ayağa kalkıp bana elini uzattı, çekinmeden elini tutunca oturduğum yerden kaldırdı beni. Ne hâlde olduğumun farkındaydım o yüzden "Bu şekilde ailemin yanına gidemem" dedim.

 

"Oraya gitmiyoruz Zaten. Bu halde seni kimsenin içine sokmam. Yakınlarda bir yerde kafe gibi bir yer var oraya gidicez, ilk sakinleşiceksin sonrasında ise olan biteni anlatacaksın. Anlaştıkmı?" diye Sordu.

 

"Neden bu konuyla yada benimle bu kadar ilgilisin?" Diye sordum. "Çünkü ben-" diyerek ani bir çıkış yaptı ama sonrasında göz göze gelince sustu. Kafasındaki düşünceleri dağıtmak ister gibi kafasını iki yana salladı. "Boşver" diyerek geçiştirdi. Elini sırtıma koyup beni ilerletti. 2-3 dakika yürüdükten sonra sonra tek katlı bir yere geldik.

İçeri girdiğimizde içeride loş bir ışık vardı, saat geç olduğu için 7-8 kişi anca vardı onlarda sessiz sedasız sohbet ediyorlardı.

Yunus beni köşede olan bir masaya ilerletirken durdum "Ben bi lavaboya gidip gelsem olurmu?" Diye sordum. Sadece kafasıyla onayladı, Yunus masaya ilerlerken bende lavaboya gittim.

İçeri girdiğimde hemen hemen benim yaşlarımda kumral bir kız vardı. Beni görünce bir kaç saniye baktıktan sonra önüne döndü, makyaj yapıyordu. Aynanın önüne gittiğimde sadece Maskaram akmıştı onun dışında bişiy yoktu ama hepsini silicektim etrafıma bakındığımda sadece peçete vardı ama onlada zordu.

Kumral kıza dönüp "Acaba ıslak mendiliniz varmı?" Diye sordum sesimi normal tutmaya çalışarak. "Tabiki var" diyerek çantasına yöneldi. Paketten 2 tane ıslak mendil çıkararak bana verdi. "İyimisiniz? Ciddi bir sorun yok dimi?" Diye sordum.

"Sorun yok iyiyim, ıslak mendil için teşekkürler" dedim. Kız gülümseyerek "Önemli değil" diyerek lavaboda çıktı. Tekrar aynaya dönüp bütün makyajımı sildim, o arada Yunusun ceketinin hâlâ üstümde olduğunu fark edince askılığa astım. Yüzümü güzelce silip ardından suyla yıkadım, su soğuk olduğu için iyi gelmişti.

Peçete ile yüzümü kurulayıp aynadaki halime baktım, makyajsız ama az öncekine göre daha iyi bir haldeydim. O sırada aklıma Yunus ile yapacağım konuşma aklıma geldi. Napacaktım? Anlatacakmıydım? Belkide Derya harici başka biri ile dertleşip konuşmak iyi gelicekti. Elimdekileri çöpe atıp askılıktaki ceketi elime alıp lavabodan çıktım.

Masanın olduğu tarafa gittiğimde Yunus telefona bakıyordu, benim geldiğimi fark edince kapatıp masaya koydu. Ceketi ona uzatıp karşısına oturdum, ikimizde sessizdik. Aklıma takılan soru ile Yunusa dönüp "Nasıl geldin? Yani Nasıl denk geldin beni buldun?" Diye sordum.

İlk bir kaç saniye yüzümü inceledi sonrasında sakin bir tınıyla "Denk gelmedim, şüpelendim şüpelerimde de haklı çıktım" dedi. "Nasıl yani?" Diye sordum.

Derin bir nefes alıp "Sen Ayazla konuştuntan sonra yanımıza döndüğünde sinirliydi. Derya ile ilgili konuştuğunuzu biliyordum" diyince "Nasıl"? Diye şaşırmaktan alı koyamadım kendimi.

"Derya arkadaşım, kardeşim gibi. Onu tanıyorum, Ayaza olan tutumu hep farklıydı, Ayazında öyle. İkisinide yakından tanıyorum. İkisininde birbirine karşı bir şey hissettiği gayet açıktı." Dedi ardından devam etti.

"Senle konuştuktan sonra yanımıza geldiğinde sinirliydi. Diyerleri kendi arasında konuştuğu için Ayazla yanlarından biraz uzaklaşıp ne olduğunu niye sinirli olduğunu sordum, konuştuklarınızı anlattı Bundan sinirlenicek bu kadar ne var, hatalıymışsın nasıl düzelteceğinide söylemiş işte dedim Benim sinirlendiğim o değil dedi. Ne olduğunu sorum, Albayın oğlu olduğunu söyleyince garipsedim. Çünkü ne alakası olduğunu çözememiştim." Deyip bir iki saniye soluklandı.

"Sonrasında bunun sürekli size bakarak taciz ettiğini daha öncesinde sizi rahatsız ettiğini söyleyince, anında ona baktım ve hâlen size bakıyordu ama siz o ara fark etmemiştiniz." Dedi. "Peki peşimden geleceğini nerden anladın?" Diye sordum.

"Gözü sürekli üstündeydi, sen aceleyle çıkınca oda ayaklandı peşinden gelince bişiy olacağını anlayıp Pusat ve Emre ile peşinden çıktık. Seni sıkıştırdığını görünce müdahale etmek için hareketlendiğimizde sen hamle yapıp kaçınca Pusat ve Emreyi onun başında beklemeri için yollayıp peşinden geldim" dedi.

"Yani şimdi Pusat ve Emredemi bili-" demeye kalmadan "Merak etme benden talimat almadan hiçbirşey yapmayacaklar, kimseyese bir şey demeyecekler" dedi içimi rantalatmak istercesine.

"Peki sorma sırası bende. Konuşmanın bi kısmını duydum, 'eski sevgilin olarak bilemem gerek' gibisinden bir şey dedi sende 'ben seni sevmiyorum, seninki sadece takıntı' gibisinden bir cümle kullandın. Çok özele kaçmıyorsa anlatırmsım, yardım edebilirim" dedi.

Anlatıcaktım, çünkü Yunustan birşey saklamak istemiyordum.

Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.

"Ben ünüversite için şehir dışına gitmezden 1 yıl önce falandı. Abim ile Tugaya gitmiştim, silah kullandırtmayı öğreticekti. Sametlede orda karşılaştık, poligonda. Demir amcanın oğlu olduğu için rahatça girip çıkabiliyordu. Abimle çalışırken Ayaz geldi yeni birinin geldiğini ve Demir Amcanın onu çağırdığını söyledi, beni yanında götüremezdi ama yanlızda bırakmak istemiyordu. Normalde timdekilerin yanına bırakırdı Onlar la takılırdım ama Timin yarısı özel görev için gitmişti diğerleri ise başka işleri olduğu için olmadı" deyip bir iki saniye soluklandım. Yunus sessiz ve ilgi ile dinliyodu.

"O sırada samet girdi araya 'abi istersen ben yardım ederim sen işini halledene kadar' dedi, ama abimin halinden belliydi istemediği ama gitmesi gerekiyodu. O yüzden tamam diyip gitti. Abim gidince sametin tavrı değişti sırıtmaya başladı, 'hadi gel atış yapalım' dedi. Bişiy demeden poligona geçtim en azından muhattap olmam diyerek ama rahat bırakmadı. Öyle değil şöyle tut, şöyle dur diyerek dokunmaya başladı.

Durum böyle olunca rahatsız oldum kıpırdandıkça yerinde dur demeye başlayınca artık duramadım. Kendimi bilerekten ona çarptırarak benden uzkalaşmasını sağlayacaktım, olduda böyle yapacağımı beklemiyodu ki sendelendi. Bende bundan yararlanarak silahı bırakıp, çantamı alıp çıktım alandan." Deyip yeniden soluklandım, Yunus gerilmeye başlamıştı her halinden belliydi.

"Eeee sonra noldu?" Diyerek anlatmaya devam etmemi istedi.

"Ordan çıkıp kantine gittim, yanlız kalmamak için. Kantindeki abla ile oturduk sohbet ettik, kafam dağılsın diye. Yarım saat sonra abim aradı "Poligona geldim yoksun, bişiymi oldu nerdesin?" Diye sordu. Kantinde olduğumu söyledim. Bir süre sonra geldi, "Vera noldu yüzünün beti benzi atmış" dedi. Bende sorun çıkmasın diye bişey yok falan dedim. Zaten fazla uzatmadı, kendisinin biraz daha işi olduğunu söyledi. Timden birini çağırıp beni eve yolladı" dedim.

Bir kaç saniye öylece boşluğa baka kaldım, daha sonra yapmaya çalıştığı şeyler aklıma geldi. "Sonra durmadı dimi?" Diye sordu, sesinden sinirlendiği her şekilde belli oluyordu. Durmadı dercesine kafamı iki yana salladım.

"Ne oldu, ne yaptı?"Diye sordu. "Her Tugaya gittiğimde ordaydı, sürekli bakıyordu. Yanıma gelip konuşmaya çalışıyordu tek olduğum zama. Ama konuştuğu şeylerde normal değildi." Deyip Yunusa baktım direkt olarak gözlerime bakıyordu, ve anlamıştı.

O sırda arkadan gelen ses ile bakışlarımız o yöne döndü "Birazdan kapatıcaz" diyen garson geri gitti.

Yunus "Hadi gel" diyerek ayaklandı, bende peşinden kalktım. Dışarı çıktığımda havanın o kadar da soğuk olmadığını fark ettim. Yunusla yavaş adımlarla Salonun olduğu binaya giden yolda yürümeye başladık.

"Peki Arda abiye niye söylemedin." Diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak "Söylersem durmazdı gider döverdi. Askeri alanda olduğumuz için ve Albayın oğlu olduğu için olay Askeri mahkemeye taşınırdı ve Abimin görevine son verilirdi. Abim askerliği severek yapıyo, benim yüzümden mesleğinden ayrılmasını istemedim" dedim.

Bir süre sonra Yunus durdu, kendisiyle birlikte benide durdurdu. Bir şey söylemek ister gibi bir hali vardı ama kararsız gibiydi.

Normalde bir tabur askere dik başlı olan emirler yağdıran sert Yunus benim yanımda birşeyler söylemek le söylememek arasında kararsızdı.

"Hani sormuştun ya neden bu kadar ilgilsin diye" dedi. "Evet" diyerek onayldım. "Bu konular ile pek ilgim alakam yoktu ama sen gelince değişti" dedi. Kafam dağınık olduğu için anlamaz gözlerle baktım.

"Lafı uzatmıycam. Senden hoşlanıyorum, hoşlantıda değil direkt seviyorum. Ama o hastanede yattığın günden belli uzak davranıyosun ve buda benim canımı sıkmaya başladı artık" dedi tek nefesde.

Deryanın anlattıklarıyla birlikte beklediğim birşeydi, "Ne zamandan belli?" Diye sordum, kalp atışlarımın hızlandığı hissediyordum. Bunu Yunusun ağzından duymak içimin kıpır kıpır olmasına sebep olmuştu.

"Tugayda karşılaştığımız gün" dedi. "Daha birbirimizi tanımıyorduk ve görmedik bile" dedim. Yüzünden bi gülümseme oluştu "Ben gördüm" dedi. Nasıl, nasıl görmüştü. "Nasıl?" Diye sordum.

"Tugaydaydık. Görevden dönmüştük, o sıralardada Derya o zamanlar Tugayda işe başlamıştı. O zamanlar çok bi samimiyetimiz yoktu ama gene anlaşıyoduk. Kantinde oturuyoduk Ben, Derya, Ayaz, Emre bide Pusat. Derya yan tarafımda oturyodu, o sırada mesaj geldi. Mesaja bakıp "Birileri bizi unutmuş galiba" dedi telefonu diğer tarafımda oturan Pusatla Emreye doğru çevirince bende gördüm ekranı. Arkadaşlarınla birlikte fotoğraf çekip atmıştın, o zamanlar bilmediğim için kim diye sordum 'Vera dediler seni göstererek. Seni ilk o zaman gördüm, sonra ise tugayda karşılaştık" dedi.

Benden bir cevap bekliyordu, "Ben, ben yapamam" dedim. Yüzü anında asıldı, onu böyle görmeye dayanamıyordum. "Neden? Eyer sevmiyorsan söyle rahatsız etmem" dedi. Ani bir şekilde "Hayır seviyorum" dedim, bunu bende beklemiyordum.

"O zaman sorun ne?" Diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak " Ben seni mutlu edemem. İlla hayalinde mutlu bi aile tablosu vardır ama ben o yuvayı kuramam" dedim, göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başlamıştı.

"Vera ne olduğunu anlat artık. Yemin ederim kafayı yemek üzereyim, seni her üzgün gördüğümde içim gidiyo. Şimdi karşımda ağlıyosun ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Seni mutlu edemem diyosun, ben yuva kuramam diyosun. Neden söyle artık" Dedi sinirle, sesi sinirliydi ama içten içede buruktu.

Ağlamam biraz daha şiddetlenmişti, "Çünkü ben anne olamıyorum" dedim hıçkırıklar için. Yunus ilk algılayama çalıştı. "Benim çocuğum olmıycak" dedim gerçek bir defa daha yüzüme vurarak. Yunusda çıt çıkmamıştı, kafamı hafif kaldırıp baktığımda öylece bakıyordu.

Daha fazla duramayıp boşluk alana doğru ilerledim. Ağlmaktan gözlerim şistiği için gözlerimi zor açıyordum. Bir iki adım atmıştımki bi el kolumdan tutup beni kendine çekti, kollarını belime sarıp beni iyice kendine çekti. Tanıdık koku ile daha çok sindim ama ağlamam hâlâ devam ediyordu.

Yunustu, bırakmamıştı. Daha sıkı sarılıp iyice göğsüne yasladı. "Neden ilk başta söylemedin?" Diye sordu yumuşak bir sesle. "Dile getirmek istemiyordum" dedim sadece.

"O yüzdenmi her çocuk gördüğünde bakmamaya çalışıyordun?" Diye sordu. "Hı hıı" diyerek kafamı onaylar bir şekilde salladım. Başım ağrımaya başlamıştı ve başım dönmeye başlamıştı. O sırada Yunusun telefonu çalınca beni sol tarafına aldı, ama elini çekmedi. Diğer eliyle telefonu alıp açtı.

"Alo" dedi karşı tarafdan tanıdık bi ses geldi, bu Derya olmalıydı.

İlk bir kaç saniye Deryayı dinledi, başım ağrıdığı için kafamı omuzuna yasladım.

"Konuştuk... Emre ve Pusat yanında...Yok iyi...Söyledi...Tamam Merak etme" diyip telefonu kapattı. Aklıma gelen şeyle doğruldum, "Abimler noldu?" Diye sordum. "Gittiler, seni Derya ile birlikte biliyorlar şuan" dedi.

"Peki, ona ne olucak" diye sordum. "Duruma göre bakcaz, sen şimdi düşünme bunları. Gel hadi" diyerek elimi tutup kendisiyle birlikte ilerletti. Gözüm ellerimize takıldı, "Bişiy demedin" dedim. Neyden bahsettiğimi biliyordu. Bana dönüp "Sencede gayet açık değilmi" dedi gözleri ile ellerimizi işaret ederek ardından devam etti " Her halinle her şekilde kabulümsün, çocuk sahibimi olamıycaz olmayalım. Yetiştirme yurdunda kimsesiz çocuklara annelik babalık yaparız ve şunu bilki her koşulda sana olan hislerim aynı olucak" dedi.

Gülümseyerek baktım. Tekrardan ilerlemeye devam ettik. Otoparka gittiğimizde Pusat ve Emreyi gördüm, gözleri ilk ellerimize takıldı sonra ise birbirlerine baktılar, ardından gene bize baktılar. Yunusa baktığımda gene sert ifadesine geri dönmüştü.

Yanlarına ulaştığımızda Yunus otoriter bir sesle "Nerde?" Diye sordu. Emre arkalarındaki arabayı işaret ederek "İçerde, rahat durmadı bayılttık" dedi. "Yunus?" Dedi Pusat sorgularcasına. Tugay dışında bazen resmiyet kullanıyorlardı. Pusatın bakışları hâlâ ellerimizdeydi.

"Bana bakın bu olay burda yaşanan hiç bir şeyi kimse bilmiyecek, burda yaşandı burda kalacak" dedi ardından "Derya illa sana ne olduğunu sorucak, sadece konuştuklarımızı ve buraya gelene kadar olanları anlatıcaksın. Buraya geldikten sonra onla konuşup işi hallettiğimizi senide oraya gönderdiğim söyliyecekesin tamammı?" Diye sordu.

Kafamı onaylar bir şekilde sallayarak "Tamam ama ona ne olucak?" Diye sordum arabayı göstererek. "İlk uyarıcaz sanada Derya'yada yaklaşmaması için, dinlerse olay kapanır. Dinlemezse başka yollara başvurucaz" dedi. Ardından Emreye cebinden çıkardığı araba anahtarını attı, Emre havada kaptı. "Verayı Derya gile bırak ordan direkt buraya gel" dedi.

Emre onaylayıp Yunusun arabasına yöneldi. Pusat ise arkasındaki arabaya yönelip içeriye bakmaya başladı.

Yunus bana dönüp "Herşey hallolucak ama hâlâ senle konuşacakalarımız var biliyosun dimi" dedi. "Biliyorum" dedim. O sırada gelen korna sesi ile ikimizinde bakışları arabaya döndü, ardından Yunusa baktım.

"Dikkat et kendine" dedim gülümseyerek aynı şekilde oda gülümseyerek "Sende" dedi. Ellerimiz bir birinden ayrıldı, arabaya doğru ileledim. Arabanın kapısını açınca son bi kez bakma isteği ile ona baktığımda hâlâ orda bana baktığını gördüm. Sonkez gülümseyip arabaya bindiğimde Emre anında abarayı harekete geçirdi.

Otoparktan düz yola çıkınca Emre arka koltuğa uzanıp bir şey aldı, geri çekildiğinde çantam ve ceketim olduğunu fark ettim. Bana verirken "Telefonun çantanda. Derya uçak moduna almış, açar açmaz en ilk onun mesajını okumanı istedi" dedi Emre. Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp telefonumu aldım. Ne oldu ne bitti diye bir şey sormadı Yunus tembihlemiş olmalıydı.

Uçak modundan çıkarıp internetimi açtım, anında abinden ve annemden bir sürü mesaj düştü. Ardından Deryanın mesajı geldi. Mesajı açtım;

 

"Şu an telefonunu almış olmalısın. Arda abi beni aradı seni sormak için şuan müsait değil ben söylerim arar dedim. Ama aradığında Derya ilk başta söylemeyi unutmuş yeni araya bildim de" Yazmıştı.

 

Mesajı yarım saat önce yazmıştı. Mesaj sayfasından çıkıp abimi aradım, anında açtı telefonu.

 

-" Vera nerdesin sen? Telefonuna ulaşılmıyodu Deryayı aradım müsait değil söylerim arar dedi yarım saattir bekliyorum bekliyorum aramadın bişiy-" diyecekken sözünü kestim.

 

"Abi biraz sakinmi olsan. Merak etme iyiyim hiçbirşeyim yok. Geç arama kısmına gelirsek Derya söylemeyi unutmuş az önce söyledi" dedim. "Bi sorun yok dimi?" Diye sordu. "Yok abicim merak etme" dedim.

"Tamam o zaman, yarın gelip senide Deryayıda alıp Tugaya geçicez işimiz var" dedi abim. "Ne işi?" Diye sordum. "Henüz bende bilmiyorum, Demir Albay çağırdı" dedi. "Tamam. Neyse hadi yarın görüşürüz" dedim. Abimden "Görüşürüz" deyince telefonu kapatıp arkama yaslandım.

"Ne işi, bişiymi oldu?" Diye sordu Emre. "Bende bilmiyorum. Demir Albay çağırmış" dedim. "Niye?" Diye sordu. "Bilmiyorum" dedim.

5 dakikanın ardından Derya gilin eve ulaştım. Binaya girip 3. kata çıktım, saat geç olduğu için Deryaya yazdım.

 

 

 

-Kapıdayım

 

Bi iki saniye sonra kapı açıldı, beni görünce gülümseyerek "Hoşgeldinn" diyip içeri geçmem için kenara çekildi. İçeri geçip çantamı ve ceketimi askılığa astım. O sırada Derya yüzüme bakıyordu "Noldu?" Diye sordum. "Hep gözlerin şişmiş, sen elini yüzünü yıkayıp odaya geç ben buz alıp geliyorum" dedi.

Onaylayıp banyoya ilerledim. Aynaya baktığımda gözlerimin hem alt kısmı hemde üst kısmı iyice şişmişti ve gözlerimde'de feci bir ağrı vardı.

Elimi yüzümü yıkayıp, havluyuda alıp odaya geçtim. Yatağın üzerinde siyah-Beyaz eşofman takımı vardı.

Derya gelene kadar hızlıca üstümü değiştim.

Elbiseden kurtulunca gelen rahatlama hissi ile kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. "Geldimm"dedi elindeki buz poşetiyle "Geri yaslan gözlerinin üstüne koy" dedi.

Dediğini yapıp geri yaslandım, poşetide gözlerimin üstüne gelicek şekilde koydum. "Eeee ne noldu? Anlat hadii" dedi. Yunusun dediği gibi salondan çıktıktan sonra olan biten herşeyi anlattım. "Peki o? Ona ne yaptılar?" Diye sordu. "Konuşup hallettiler" dedim.

Derya pek inanmış benzemiyodu "Yunus ve konuşup halletmek öylemi? Pek inanasım gelmedi ama neyse" dedi. "Niye?" Diye sordum. "Ben Yunusun böyle bi durumu sakin ve konuşarak halledecğini sanmıyorum, özelliklede sevdiği birine yapılmışsa" dedi. Derya, Yunusu daha iyi tanıdığı için öyle diyince içime bi şüpe düşmedi değil. Sessiz kalınca "Uyudunmu?" Diye sordu . "Düşünüyorum" dedim, Derya anında "Neyi?" Diye sordu.

Gözümdeki buz poşetini alarak doğruldum, gözlerimin ağrısı az da olsa geçmişti. " Dövermi? Yoksa konuşur mu?" Diye sordum. Derya bi iki saniye düşündükten sonra "Hmm bence ilk uyayır ama uyarırkende minik bi uyarı hatırası bırakabilir, bırakmayada bilir bilmiyorum. Ama eyer bidaha olursa bu sefer kimse elinden alamaz" dedi. O ara kafamda bi soru belirdi ama sorup sormamak arasında kalmıştım.

"Sor hadi" dedi Derya, gene anlamıştı. Gülümsyerek ona baktım sonra tekrar bakışlarım yatağa döndü. "Yaani şimdi, daha tanışalı çok olmadı ve bu kadar şey yapması garip geliyo" dedim. Derya'ya gülümseyerek baktı "Dediğin gibi fotoğrafını gördü, ama sadece bu değil." Dedi. Söze atlayıp "Nasıl yani?" Diye sordum.

"Şöyle, hani sen aradığın zaman Tugayda oluyodum ben. Timdekilerle konuştuğun zaman sesin hoparlördeydi, o zaman Yunusta yanımızdaydı sadece dinliyodu konuşmuyodu. Görüntülü konuştuğumuz zamanda öyleydi sadece dinleyip ekrana bakıyordu. O zaman gördü duydu seni" dedi.

Yunus bana bunu dememişti, sadece fotoğrafımı gördüğünü söylemişti. Derya derin bir nefes alarak yerinden kalktı, "Neyse hadi geç oldu. Ben odaya geçiyorum sende yat dinlen" diyip odadan çıkacaktı;

O sırada telefonuma gelen bildirim ile ekrana baktığımda Hazal dan dı. Ama 2-3 tane fotoğraf atmıştı. "Noldu kimden mesaj geldi" diye sordu Derya. "Hazala fotoğraf atmış" dedim. "Ne atmış?" Diye sordu "Daha bakmadım" dedim.

 

Bu sefer ise "Açsana kızım ne bekliyorsun!" Diyince anında Hazalın Whatsapp sayfasına girdim, ama gördüğüm fotoğraflarla ne kadar şaşırsamda yüzümde bir o kadar da gülümsem vardı. Derya merakla "Ne atmış, noldu?" Diye sorunca ekranı ona çevirdim.

Hazal benle Yunus dans ederken fotoğraflarımızı çekmiş, ama öyle bi fotoğraflar çıkarmıştıki, mesleğinin hakkını veren türdendi.

İlk fotoğrafta ben büyük ihtimal çocuklara bakmamak için kafamı eğmişim, Yunus ise bana doğrudan yüzünde nadir olan bir gülümseme ile anlamlı bi bakış vardı.

2. Fotoğrafta ise Yunusla bir birimize bakıyorduk, Yunus kafasını hafif omuzuna yatırmış bir şekilde ben ise gülümseyerek bakıyordum.

Bir diğer fotoğrafta ise birşeyler konuşuyorduk.

Derya ellerini ağzına kaptıp küçük çaplı bi çığlık attı "Çok iyi olmuş" dedi.

O sırada Derya'nın telefonuna da ard Arda 2-3 bildirim gelince telefonuna baktıktan sonra onunda yüzünde aynı gülümseme oluştu. Ekranı bana çevirdiğinde Hazal onunda,Ayaz ile dans ederken fotoğraflarını çekmişti.

"Ben bu kıza boşuna Queen demiyorum" dedi Derya. Haklıydı ve bunu hep yapıyodı, ortamda gözüne güzel gelen bişiy olunca anında fotoğrafını çekerdi. İkimizde Hazala 1'er teşekkür mesajı yazdık ardından saatin çok geç olmasıyla berber Derya kendi odasına gitti bende ışığı kapatıp telefonla uğraşmaya başladım, ama aklım hâlâ Yunustaydı.

Acaba Pusatı yada Emreyimi arsaydım. Kendimi tutamayıp rehbere giridim, ama gördüğüm isim ile bir kaç saniye ekrana bakakaldım. Yunus ismi ile durdum, ve Favorilerim/Önemli kısmına ekliydi. Bu kısımda Annem, Babam, Abim ve Derya olurdu, eyer bi kaza olursa aranacak kişiler onlardı ama Yunusun murasıda ekliydi. Arayıp aramamak arasında gene kaldım, ama arasam ne diyecektim Dövdünmü diyemi sorcaktım!

Kafamdaki düşünceleri kovarak telefonumu şarja takıp kendimi uykunun kollarına bıraktım. Bu sefer kolay bir şekilde uykuya daldım, kendimi hafiflemiş hissediyordum, ama bu gene o çocuğun rüyama girmesine engel olamamıştı...

 

                                       ***

 

Selaaammmm

Ben geldimm.

Artık düzenli bölüm atmaya kararmı verdim? Hayır. Ama olabildiğince yazmaya çalışıcam.

 

Emeğe saygı olarak oylarsanız sevinirim. :)

Loading...
0%