@merakli_1okur
|
----------
Bi süre sessizliğin ardından sessizliği bozan abimin telefonu oldu. Telefonu açıp kulağına yasladı. İlk karşı tarafı dinledi sonrasında "Tamam komutanım geliyoruz" diyip telefonu kapattı. Time dönüp. "Yarım saate benimle göreve gelecekler hazırlanmış bir şekilde arka tarafta olsun" dedi. Hepsinin azından "Emredersiniz komutanım" nidaları döküldü. Abimin göreve gideceği aklıma gelince gene yüzün düştü. Bazen 1 ay boyunca bile görevde olduğu oluyodu. Abim benim büyüzümün düştüğünü görünce buruk bir tebessümle gülümsedi. "Yunus, vera sana emanet. Sana güveniyorum. Akşam eve bırakırsın, buraya gelmek istediği zaman ise getirirsin. Tamammı?" Dedi abim. Yunus sadece başıyla onayladı. Sonrasında tim'e dönerek "Göreve gelmiyenlerden biriniz derya'ya yardım etsin, bu yer yön planını en kısa zamanda bitirmeli" dedi. Timdekiler arasında ufak bi bakışma geçti, bu bakışmanın sonunda Ayaz bir adım öne çıkarak; "Ben yardım ederim komutanım" dedi. Abim başıyla onayladı. Bakışlarım derya'ya kaydığında yanaklarında hafif kızarıklıklar vardı. Utanmıştı. Abim "O zaman Ayaz sen derya ile plan odasına gidin orda çizimi ve bi iki evrak ve onları halledin. Yunus sende şimdi vera ile Demir Albayın yanına gidin, zaten vera oraya gidecekti." Deyip bana döndü. "Sen Demir Albay ile konuşurken bizde hazırlanırız. Arka tarafda görüşürüz tamammı" dedi. Sadece başımla onayladım. Abim tim'e işaret verdi hepsi abimle birlikte eğitim yerinden çıktılar. Sadece ben, Derya, Yunus ve Ayaz kalmıştık. Yunus boğazını temizleyerek tüm dikkati üstüne çekti; "Hadi ayaz siz gidin bizde Demir Albayın yanına gidelim. Arda komutanı uğurlamaya geç kalmayalım" dedi. Ayaz başıyla onayladıktan sonra Derya ile birlikte eğitim salonundan çıktılara. Gelen bi iç güdüyle yunusa baktım oda bana bakıyodu. "Gidelimmi?" Diye sordu. Başımla onaylayınca önden geçmem için elini uzattı, bu hareketi ister istemez yüzümde tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Önünden geçip eğitim salonundan çıktım, oda peşimden çıktı. Demir amcanın odasına gidene kadar gene 10 15 kişiyle karşılaşıp ayak üstü sohbet etmişti Herkesin Demir Albay dediği adama benim amca demem buradakilerin garibine gidebiliyodu. Resmi konuşmayı sevmediğimi bildiği için kendisi ona böyle hitab etmemi istemiştim. Demir amcanın kapısının önüne gittiğimiz'de direk kapıyı çalıp içeri girdim. Yunus arkamdan "Napıyosun? Beklesene" desede beklemeden içeri girdim. Demir amca beni görünce gülümsedi. "Kızım, hoşgeldin. Ne zaman geldin sen?" Diye sordu. Yanına giderken "Bu sabah" dedim. Bi iki adım atarak oda bana yaklaşarak sarıldı. Demir amca ile babama kan kardeşiydiler. İkiside askerlik hayatı boyunca birbirlerinden ayrılmamışlar. Araları hep çok iyidi. Demir amcanın eşi iki kızı ve bir oğlu vardı. Kızlarının biri benle aynı yaşta doğeri ise benden 1-2 yaş küçüktü,oğlu biraz uçuk bi tipti. Babası askerdi ama kendisi nasıl böyle uçuk bi tip olmuştu bilmiyorum. Demir amcanın ailesiyle bizimkikerin arası iyidi. Bazen bizimkiler demir amca ve ailesini yemeğe çağırırlardı. Bazen ise yelda teyze (demir amcanın eşi) gil yemeğe çağırırdı. Bu sayede aileler arası bağda oluşmuştu. Demir amcayla ayrılınca yunusa baktım, yüzünde garipser bi ifade vardı. Galiba daha önce demir amcanın kimseye tugayda bu kadar gülen bi yüzle baktığını görmemişti. "Hadi geç otur neler yaptın bakalım bu 4 yılda. Hangi bölümü kazandın bakalım" diye sordu demir amca. Masanın önü deki koltuklardan birine oturdum. "Hemşireliği kazandım, ama belki hemşirelik yerine çocuk dokturluğuna geçiş yapabilirim. Yani kararsızım" dedim. Demir amca kafasını sallayark "Hmm anladım." Dedi. Bakışları yunus'u isabet aldı. Yunus hala ayaktaydı. "Oğlum, otursana niye bekliyosun ayakta?" Diye sordu. Bunun üzrine yunus benin karşımdaki koltuğa oturdu. "Eee konuştunuzmu seninkilerle?" Diye sordu demir amca. Başımı onaylar bir şekilde sallayark "Hı hıı. Zaten ilk onların yanına gittim. Yalan yok hepsinide özlemişim" dedim gülümseyerek. Demir amcada gülümsedi. "Eee yunus, vera ile tanıştın, alışamadınız birbirinize galiba. Pek bi muhabbetiniz yok gibi?" Diye sordu. Demir amca bu soruyu yunus'a sormuştu. Çünkü buraya ilk geldiğimde ilk günden burdaki herkes ile samimi olmuştum. Yunus ilk bi kaç saniye sustu. İlk bana baktı sonrasında demir amcaya dönerek "Yani alıştım sayılır ama bu resmiyetsiz konuşma işine alışamadım galiba. Herkesle ayrı bi samimiyeti var herkes vera hanı- eee vera ile ayrı bi samimiyeti var. Bu nu ilk defa gördüğüm için pek alışabilmiş deyilim. Hem tanışalı bi saat bile olmadı." Dedi. Haklıydı tanışalı bir saat bile olmamıştı. Demir amaca gülümseyerek " Haklısın. Ama bu resmiyetsiz konuşmaya alışmalısın. Çünkü bir söylersin iki söylersin üçüncüye vera zıvanadan çıkıyo. Bunun en büyük örneğide bize emre oldu" dedi. Haklıydı. O gün aklıma yelince kıkırdadım. Yunus bana dönüp anlamaz gözlerle baktı. Demir amcaya dönerek "Bizim emremi? Nasıl yani?" Diye sordu. Gülerek "Evet sizin timdeki emre. Verayla tanıştıkları ilk hafta sürekli 'hanım yada 'hanımefendi' diyodu. Vera en sonunda dayanamayıp geçirdi tokadı. Veranında eli serttir az çalışmadı bizimkilerle. Arda'da çalıştırıyodu" dedi demir amca sesinde gururlu bi tonlama vardı. Yunusun yeşil gözlerine baktığımda küçük bi şaşkınlık vardı. Kabul dışardan bakınca birini vuramıycak çıtı pıtı bi kıza benziyorum bazen. O sırada odanın kapısı tıklatıldı. "Gel" emri ile içeri girildi. Gelen yakuptu. Abimin timindendi. "Tim hazır komutanım. Sizi bekliyoruz" dedi. İster istemez yüzüm düşmüştü, ilk geldiğim günü abimle birlikte geçirmek varken, abim ilk günden göreve gidiyodu. Ne diyebilrimki abim askerliği seviyordu, görevi onun canıdır sonunda ölüm olsa gene giderdi. Demir amca ayağa kalkınca bizde kalktık "Hadi gidelim" dedi. Odadan ilk demir amca çıktı. Ben tek adım bile atamadım öylece boşluğa bakıyodum. Bi el omuzuma dokununca irkildim bi adım geri çekildim kafamı çevirince Yunus olduğunu gördüm. Ben irkilince elini sakin ol derecesine kaldırdı. "İyimisin?" Diye sordu. Sadece kafamla onayladım. "Gidelimmi?" Diye sordum. Sanki yanımda biri olmadan ayakta duramayacakmışım gibi hissediyodum. Yunus kafasıyla hadi dercesine kafasıyla kapıyı gösterdi. Kapıya doğru ilerledim , oda peşimden geldi. Seri adımlarla binanın çıkışına ilerledik Tugayın arka tarafına helikopter pistinin oraya gittiğimizde abimi ve timden Fatih, Mehmet, Emre, Pusat, Deniz, Miraç, Merih, Atakan, Enes ve Furkan asker kamuflajlarıyla beklemedeydiler. Abimlerin yanına gittik. Abimin bi kaç adım gerisinde durdum. O sırada herkes sessizliğe gömüldü. Abim bi iki adımla yanıma geldi. O sırada ister istemez gözlerim dolmuştu. "Şşşş, yapma böyle. Bu ilk göreve gidişim deyil biliyosun" dedi abim yumuşak bi sesle. "Biliyorum, ama içimde garip bi his var." Dedim. Sesim hafifden titriyodu. Göz yaşlarım benden alakasız akmaya başladı. Kendimi tutamıyodum. Abim bana sarılıp "Şşşş ağlamak yok" dedi. Bende abime sarıldım. Bi iki dakika öyle durduk. Sonrasında abim ayrılıp yüzümü ellerinin arasına alıp baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi. "Ağlamak yok tamammı? Sen koskoca Erdem Kılıçın kızısın böyle bişiye alışık olman lazım. Sana ağlamak hiç yakışmıyo" dedi abim. "Ya ne bileyim içimde garip bi his var" dedim. Abim alaylı bi ses tonuyla "Ohoo eyer içimizdeki hislerle hareket etseydik vaydır bizim halimize" dedi. "Söz ver. Hiç bişiy olmıycak sapasağlam döneceğine söz ver" dedim. Abim uzun uzun anlımdan öptü. "Sana söz veriyorum, hiç bişiy olmayacak sapsağlam geri dönecem" dedi. Sesi güven vericiydi. Elleri hala yüzündeydi. Bir kez daha anlımdan öpüp bakışlarını bir iki adım arkamızda duran yunusa çevirdi. "Sana emanet" dedi. Biki saniye sonra yüzünde aldığı onaydan memnun bi tavır vardı. Benden bi iki adım uzaklaşarak timin başına geçti. O sırada yanımıza Derya ile Ayaz geldi. Derya yanımda durdu onun yanınada ayaz geçti. Diyer tarafımda da ne ara yanıma geldiğini bilmediğim yunus vardı. Demir amca konuşma yapacaktı belliydi. "Sağ sağlim gidip sağ-salim dönün" dedi. Timin hepsi hep bir ağızdan "Emrederdiniz komutanım" dediler sesleri yüksek çıkmıştı. "Allah yâr ve yardımcınız olsun" dedi demir amca. Bu sefer öncekinin aksine daha yüksek bir sele "AMİN!" dediler. Demir amca başıyla onay verince hepsi tek tek helikoptere bindiler. Helikopter havalanıp gözden kayboluncaya kadar orda öylece bekledik. Demir amca bize ve timden geri kalanlara bakıp "Hadi çocuklar sizde içeri girin" diyip tugaya yöneldi. O sıra gözlerim karadı sanki dünya döndüyodu. Arkaya doğru sendelendiğimde sağ ve sol kolumdan beni tutmuşlardı. Deryanın endişeli sesini duydum "Vera iyimisin?" Dedi. Baş dönmem biraz geçmişti, ama hala sanki yer ayağımın altın'dan kaymış gibi hissediyodum. Görüşümde düzeldiğinde. Burda kalan timdekilerde başıma toplanmıştı. "İyiyim, başım döndü sadece" dedim. Sağıma baktığımda yunusun bi eli kolumda bi eli belimdeydi. Bende sağ elimle destek almak için tutmuştum. Solumda ise Derya beni tutuyodu. Timden ise Sinan, Kaan , Yusuf, Gökhan, Murat, Ozan, Ateş, Onur, Barış ve Buğra vardı. Ayaz elindeki sus şişesini açıp içmem için bana uzattı. Alıp sadece bi iki yudum içebilmiştim. Derya "Sen yemek bişiy yemedinmi?" Diye sordu. Sesi hafif azarlar bi tonda çıkmıştı. Benden cevap alamayınca yunusa döndü. Soran gözlerle onada baktı. Yunus benim cevap vermiyeceğimi anlayınca kendisi cevap verdi; "Hayır. Eğitim alanından çıktıktan sonra Demir Albayı yanına gittik. Giderken gördüğü kişilerle ayak üstü sohbet etti yarım saatte anca gittik'de. Ne alaka" diye sordu haliyle. Derya ise "Of vera of. Niye bişiyler yemdin. Burdakiler iki dakka bekleyeydi." Dedi. Yunusun bakışlarını üstümden çektiğini hissettim. Kafamı hafif çevirip baktığımda, soran gözlerle Ayaz'a bakıyodu. Ayaz derin bi nefes alıp "Vera belirli bi süre yemek yemeyince başı dönüyo, gözleri kararıyo. Binevi güçten düşüyo"dedi. Bu sözlerin üzerine yunusun bakışlarını yeniden üstümde hissettim. "Sen niye bana böyle bişeyi'nin olduğunu söylemedin. Görüşeceğin kişiler bi iki dakka bekliye bilirdi." Dedi. Sesinde azarlar gibi bi tonlama vardı. Yunusa dönüp hafif alaylı bi tonlamayla;
"Ne o hayırdır 10dakka önce resmiyet falan diyodun" dedim. Derya gene azarlar bi tonla "Vera dalga geçme. Yunus haklı" dedi. Bıkkın bi sesle "Ay iyi tamam yemedim, unuttum ya napabilirim. Sizde almışsınız ortanıza çocuk gibi azarlıyosunuz." Dedim sitemle. Derya tam azını açıp bişey deyecektiki Demir amcanın sağ kolu çoğunlukla getir götür işlerini yapan Erhan geldi; "Demir albay Derya ve Ayazı çağırıyo" dedi. Bakışlarım ayaz ve derya'ya kaydı. İlk birbirlerine baktılar sonra bana döndüler. Sitemle "Ay gidin işinize bakın. Çocukmuyum ben. Kendi karnımı doyururum" dedim. Derya yunusa dönerek "Sen ilgilenirmisin?" Diye sordu. E yok artık iyice bakıcım yaptılar bunuda . "Yok artık ama yunus bakıcımda benimmi haberim yok ya" dedim hafif abartılı ve sitemli ses tonuyla. Timdekiler arasında hafif kıkırdamaya başladılar. Ayaz la derya direk gülüyodu. Yunusa döndüğümde oda gülmemek için kendini tutuyodu ben bakınca kafasını başka tarafa çevirdi.
Komik bişey söyledimde benimmi haberim yoktu. Anlık bi sinirle çıkışarak "Ay ben gidiyorum ya" diyip yanlarından hızlı adımlarla tugaya doğru ilerledim. Arkamdan kahkaha atmaya başladılar. Timdekiler beni sinir etmeyi hobi haline getirmişlerdi artık.
Hızlıca tugaya yürüdüm, içeri girip koridorda hızlı adımlarla yürümeye başladım. Arkamdan adım sesleri geliyodu. Ses bana doğru yaklaşıyodu. Dayanamayıp "Ay bide sessiz sessiz geliyosun bari bi ses-" tam arkama döndüğümde bi bedene çarpıp geri sendelendim. Ayağım birbirine dolanmıştı korkuyla gözlerimi kapatmıştım. Azımdan küçük çaplı bi çığlık çıktı.
Ama bi el belimi tutup düşmemi angelledi. Refleksle bende gözlerimi açmadan o kişinin kollarına tutundum. Bi iki saniye nefes aldım sonrasında yavaş yavaş gözlerimi açtığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. Direk gözlerimin içine bakıyodu. Yüzünde ilk rahatsız bi ifade vardı sonrasında hafif bi sırıtış tarzı bi ifade vardı.
"Tamam bi an korktun ama bağırmasaydın iyiydi" dedi alaylı bi ses tonuyla. Sonrasından biraz geri çekilip dengemi sağlayınca ellerini belimden çekti bende kollarını bıraktım. İtiraz eder bi şekilde kafamı iki yana sallayıp "Hiçte bile korkmadım" dedim. Yunusun yüzündeki sırıtış birazcık genişledi. Bununla konuşmaya başlamasaydık daha iyiydi. Tam bi Ukala ya. "O yüzdenmi bağırdın" deyip yanımdan geçerek koridora doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Sessiz bir şekilde "Ukalâ" diye homurdandım. Olduğu yerde durup bana döndü. Duymuşmuydu? Tek kaşı havada bir şekilde "Duymadım?" Dedi. Küçük çocuklar gibi "Yok bişey" dedim. Yüzünde durumdan memnun bi ifadeyle "Güzel bişiy yoksa yürü benim odama benim bi iki işim var, ben onları hallederken sende tostunu yersin. Ateş den tost istetdim. Sonrasında kiminle görüşüyosan görüşürsün, seni eve bırakırım. Seni bıraktıktan sonra işlerim var onları halletmem lazım küçük hanım. Şimdi geliyomusun?" Dedi. Sinirle bi ayağımı yere vurup yunusun olduğu yere doğru ilerledim "Aman aman geliyimde, Yunus paşamızın işleri gecikmesin" dedim küçük çocuklar gibi yanından Hıh dercesine geçtim. "Ne dedin sen?" Diye sordu. Saçları'mı savurarak Yunusa doğru dönüp abartılı bir şekilde "Yok bişey" dedim. Yunus sabır dilercesine kafasını yukarı kaldırıp bi kaç saniye sonra geri indirdi. Gözleriyle ileriyi işaret ederek "Hadi yürü" dedi. Tek kelime etmeden yürümeye başladım bi iki saniye sonra büyük adımlarla yanıma ulaşıp benim yürüme hızımda yürümeye başladı. Bi iki dakikanın sonun yunusun adının soy adının yazılı olduğu odanın kapısının önünde durduk. Yunus çelik Yazıya bi kaç saniye gözlerimi ayırmadan baktım. Sonrasında yunusa döndüğümde kapıyı açmış benim içeri girmemi bekliyodu. İçeri girip masanın önündeki koltuğa oturdum. Yunusda kapıyı kapatıp kendi yerine geçti. Önünde dosyalara ilk bi göz gezdirdi sonrasında açıp tek tek imzalamaya başladı, canım sıkılmaya başladığı için bende telefonumu çıkarıp onla oyalanmaya başlamıştım.
5 dakika sonra sonra kapı çaldı, yunusun Gir emri ile Ateş içeriye elinde tepsiyle girdi. Yunusa baş selamı verip. Tepsiyi önümdeki sehpaya koydu. Tepsideki kahveyi yunusun masasının üstüne koydu. Banada çayla tost getirmişti. Ateş çıkacağı sırada yunus durdurdu. "Ateş, bunlarıda Demir albayın odasına bırakabilirsin?" Dedi. Ateş yunusun yanına tekrar gelip dosyaları aldı "Emredersiniz komutanım" deyip odadan çıktı. Ben hala boşluğa bakıyodum. "Daldın gittin gene. Hadi ye tostunu soğutma" dedi. Tamam anlamında kafamı sallayıp dostumu yemeye başladım yarım saatım ardından totsum bitmişti. Yunusla birlikte odadan çıkıp tugaydaki diyerlerini görmeye gittim.
♥️
2 saatin ardından herkesle görüşmüştüm ama yorgunluktan olduğum yere çökücektim nerdeyse. Yunusa baktığımda hala gayette dinçti. Tugaydan çıkıp yunusun arabasına doğru ilerledik. Yunus sürücü koltuğuna bende yanındaki koltuğa oturup emniyet kemerimi taktım. Yola çıktık. Gözlerim sürekli kapanıyodu, ne kadar dirensemde boşdu. "Biraz uyu istersen. Evin yolunu ben biliyorum sen uyu gidince ben seni kaldırırım" dedi. Kafamı hafifçe onaylar bir şekilde salladıktan sonra uyku beni iyice içine çekmişti. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama silah seslerini duyamamla irkildim. Gözlerimi açtığımda yunus yanımda yoktu, o arada benim oturduğum tarafın kapısı açıldı. Ben daha olduğunu anlamdan arabadan indirildim. Etraf karanlık olduğu için tam bişiy görmüyodum. Gözlerim ışığa tam alışamamıştı. Bi sokaktaydım ama nerdeydim bilmiyodum. Kim olduğunu anlamayadığım kişi beni iki binanın arasına soktu çırapınmaya başladım. Azımı açıp bağıracaktımki bi el azımı kapadı. Kafamı beni tutan kişiye çevirdiğimde loş bi ortamda olmamıza rağmen bir çift yeşil gözleri fark ettim. Bu yunusdu. "Şşşş sakin ol ve sesini çıkarma. Etrafımızı sardılar ekip istettim yoldalar. Sakın yanımdan ayrılma" dedi hızlı bir şekilde.
Ne? Pusuyamı düşmüştük. Çatışmamı olacaktı. Sınır ilde olduğumuz için çoğu zaman bu bölgelerde bu tarz şeyler oluyordu. Tamam daha önce silah kullandım yanımda silah kullanıldı, ama hiç çatışmanın ortasında kalmamıştık. Yunus beni kollarımdan tutup saratı. "Vera duydunmu beni?" Dedi. Hızlıca kafamı salladım. "Korkuyosun biliyorum. O yüzden ben diyene kadar kulaklarını kapatıyosun ve açımıyosun tamammı?" Diye sordu. Ben azımı açıp tek kelime edemeden yunus beni kendine çekip kafamı göğsüne bastırdı. Bi eliylede açıkta olan kulağımı kapattı bi iki saniye bile geçmeden, kulaklarım kapalı olmasına rağmen boğuk bi silah sesi kularıma geldi. Gözlerimi sesin geldiği yere çevirdiğim'de yerde yatan bi adam gördüm. Yunusun elinde silah vardı. Yavaşça benle birlikte yere çoktü. Bi süre sonra silah sesleri çoğalmaya başladı ama bana bütün sesler boğuk geliyodu. Yunusun bi iki adamı daha öldürdüğünü gördüm. Vücudum kaskatı kesilmişti hiç bir tepki veremiyodum. Bi süre sonra silah sesleri durdu. Yunus beni göğsünden ayırıp yüzüme baktı. "İyimisin?" Diye sordu. "B-bilmiyorum" dedim. Gerçenten bilmiyorum. İyimiydim. O sırada gene başım dönmeye başladı. Yer altımdan kaydı, bilincim yavaş yavaş kapandı. Son hatırladığım. Yunus beni sarsıp kendime getirmeye çalışmasıydı. Sonrası karanlık...
-------------
Yeni bölümle geldiiim.
İlk bölümleri kısa tutuyorum kurguyu kafanızda oturtmak bilmeniz için ana bundan 6-7 bölüm sonra bölümler uzayacak
Her neyse lütfen emeğe saygı olaraktan oylarsanız sevinirim.
Bir sonraki bölümde görüşürüz😊❣
|
0% |