Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@merakli_1okur

NE?" Derya hariç geriye kalan bende dahil 7kişiden aynı tepki gelmişti. Evet 7 kişi, ne zaman yanımızdan ayrıldığı bilmediğim Ayaz, Emre Furkanve Pusatda gelmişti ve son kelimeleri duymuşlardı.

Abim sinirle ayağa kalkıp "Ya teyzecim. Sen gidip torunlarını evlendirsene ne istiyorsun benim kardeşimden?" Dedi. Teyze umursamazca " Ahanda şuradan 10 dene kız geçti ama şu uşak birune bile dönip bakmadu. Bana bak delikanli" dedi abime bakarak "Sen ahan bu uşakları evlendirme ah'um üstünedur bilesin" diyip gitti.

Herkes şaşkın bir şekilde teyzenin arkasında bakarken ilk sessizliği bozan bu sefer Pusat oldu "Az önce noldu?" Diye sordu. Bizde anlamamıştık. Abim ani bir şekikde bana döndü ardından Yunusa baktı "Varmı lan öyle bişiy?" Diye sordu.

Yunusla aynı anda "Hayır" dedik. Abim tatmin olmamıştı. O sırada Derya kulağıma doğru "Niye Arda abiye yalan söylüyosun?" Diye sordu sessizce. Sorduğu soruyla ona döndüm aynı sessizlikte "Ne?" Dedim. Derya derin bir nefes alarak "Kendini kandırma istersen bal gibide seviyorsun bakışlarından belli" diyince öylece kaldım. Bi kaç saniye duruktan sonra derya aynı sessizlikle "Hayır sevmiyorum, kimseyi sevmekte istemiyorum" dedim. Derya nedenini bildiği için sakin sakin konuşmaya devam etti "Ne malum bu yüzden mutsuz olacağınız. Sırf bu yüzden kendini sevgiye aşka kapatamazsın" dedi. Kafamı onaylamaz bir şekilde iki yana salladım.

Kimseyi sevemezdim, aşık olmazdım. Sevgi demek aşk demeleri, aşk evlilik demekti, evlilik mutlu bir yuva demekti ama o yuvayı ben kuramazdım. Kim çocuğu olamayan birini severdiki.

Gene ağlama isteği ağır basıyordu. Elbisenin eteklerini tutup tekrar kabine girdim. Dışardan Emrenin bu durumun gerçek olup olmadığını sorduğunu ve abimin onu terslediğinin sesi geliyordu. Yunus sessizdi.

İçeri girdiğimde göz yaşlarım benden alakasız bir şekilde akmaya başladı hızlıca kabinin içinde olan çantamdan peçete alıp maskaramı bozmamaya özen göstererek sildim. Şuan elbise denemeye hiç isteğim yoktu, ama kırmızı elbisede'de gözüm kalmıştı onu alıcaktım. Kendi kıyafetlerimi giyip kırmızı elbiseyi ve çantamı bir koluma siyah ve krem rengi olanı diğer elime alıp kabinden çıktığımda herkes sessizdi.

Derya kabinin hemen yanında beni bekliyordu değerli ise oturuyordu. "E hangisini alıcaksın" diye sordu derya. Kırmızı elbiseyi hafif yukarı kaldırım "E daha denemedin ama" dedi. "Birşey olmaz" dedim. Derya tatlı tatlı "Siyahıda ben alabilirmiyim çok güzeel" dedi. Gülümseyerek "Al" dedim. Deryayla beden'lerimiz hemen hemen aynıydı. Derya kolumdaki siyah elbiseyi gülümseyerek aldı.

"Eee seçtinizmi" diyen abimin sesi girdi aramıza. İkimizde aynı anda kafamızı onaylar bir şekilde sallayınca Abim ayaklanıp " Hadi o zaman" dedi. Diğerlerde ayaklanıp kasaya gittik. Abim elbiseleri parasını ödeyip ordan çıktık. "2 saattir burdamıyız lan biz?" Diye sordu Yunusa doğru. Yunus telefonunu çıkarıp saate baktı. "İçerde pek öyle gelmedi" dedi.

"Neyse gidelim şuraya kendimize'de bişiyler alıp çıkalım bu iş sıktı beni" dedi abim az önceki olayı kast ederek. Bunun üzerine içimde Yunusa bakmak onun tepkisini görmek gibi bir dürtü oluştu ve bunun önüne geçemeyip baktım. Oda bana bakıyordu ama ne o gözlerini kaçırdı ne ben, birşeylerin cevabını arıyormuş gibi bakıyordu. "Hadii" dedi abim baskın bir sesle ve gözlerimiz bir birinden koptu.

İçim kıpır kıpır olmuştu, olmamalıy'dı. Derya fark etmiş gibi yanıma gelip elini omuzuma koydu ben burdayım dercesine. Gülümseyip abimlerin peşinden ilerledik. Mağazanın içine girdiğimizde en ilk erkek parfümü kokusu geldi burnuma ama rahatsız etmişti.

Umursamamaya çalışarak ilerledik. Abimle Yunus alıcaktı sadece diğerleri almıştı. Abim gömlek le ceket aldı yunus ise sadece pantolon ile gömlek aldı. İlk abim denemek için kabine gittiğinde Derya ile bekleme yerinde beklerken Diğerleride geldi Furkan, Ayaz, Emre ve Pusat karşımıza oturdu. Yunus ise yanıma oturdu, buda beni biraz gerdi. Çünkü bana yaklaştıkca içimde bi his uyanıyordu, bu olmamalıydı.

Şimdi kalkarsam fazla dikkat çekerdi. Karşımızdakiler kendi aralarında derin bir sohbete girmişti, Derya annesi aradığı için yanımızdan kalktı, Derya giderken arkasından bakarken gözüm biraz ilerimizde duran anne ve çocuğuna takıldı. Çocuk huysuzlanıyordu annesi ise "Annemm birazcık daha sabret baba çıksın gidicez parka" diyordu.

Boğazıma bi yumru otrumuştu yutkunamıyordum bile. Yunusun "Vera" dediğini duydum ama tepki veremedim, gözüm hâlâ çocuktaydı. Bi el koluma dokundu Yunus olduğunu biliyordum ama refleks olarak irkildim. "İyimisin bişiymi oldu?" Diye sordu hafif bir sesle. Kafasını çevirip baktığım yere baktı ve anne, çocuğu oda gördü ama birşey anlamadı.

"Ben, ben bi hava alsam iyi olucak" dedim ama sesim titriyordu. Bu kadar zayıf olmamalıydım. "Eminmisin, bir şeyin varsa söyle" dedi. Kafamı iki yana sallayıp ayaklanarak kapıya ilerledim. Kapıdan çıkınca derin bir nefes alıp biraz yürüdüm, tam o sırada Derya yanı başımda belirdi, gene en ihtiyaç duyduğum anda yetişti.

"Vera iyimisin noldu kuzum?" Diye sordu. "Ben yapamıycam, her çocuk gördüğümde böyle olursam nolucak. İnsan içine bile çıkamıyorum bu yüzden. Bu kadar güçsüz olmamalıyım, noldu bana ne ara bu kadar yıktım kendimi?" Dedim. Gözlerimin tekrardan dolduğunu hissettim, ama ağlama isteğim katlanılacak gibi değildi.

Derya beni kendine çekip sarıldı "Aşıcaz bitanem aşıcaz. Her zaman yanındayım, her şekilde yardım ederim. Ama sende etrafındakilere gözünü kapatıp seni mutlu edecek şeylerden uzak durmasan" deyince sorgularcasına Deryaya baktım.

Beni biraz yürütüp az önce çıktığım mağazanın kapısının önü getirip içeriyi gösterdi. İçeri baktığımda görüş alanımda Yunus vardı " Sen kabinden çıktıktan sonra ne dedi biliyomusun. Hani sen Arda abiye 'Arabada çirkin diyordun' Dediğinde Yunsuta o ara bişiy dedi ama sen tamamını duymadın. 'Öyle bir ihtimal yokki" Demişti " dedi derya.

Ben o ara kafasını önüne eymiş bir şeyler düşünen Yunusa bakıyordum hâlâ. "Şu an senin nasıl olduğunu düşündüğüne kalıbımı basarım, hatta sana bakmamı o yazdı. Yoksa benim, senin bu hâlde olduğundan bile haberim yoktu." Yoktu diyince Bakışlarım Yunustan kopup Derya ya döndü "Nasıl?" Diye sordum.

"İlerde annemle konuşuyordum mesaj geldi ~Derya vera iyi değil dışarı çıktı~ diye tam arkamı döndüm baktım çıkmış bu tarafa doğru geliyorsun. Yunus seni seviyo vera çünkü hâl hareketleri onu ele veriyo ama kimse dikkat etmediği görmüyo sen bile" dedi.

"Olmaz" dedim gözlerimi kapatarak. Derya beni omuzlarından tutup duvarın önüne çekti. "Yapma şöyle. Emin ol umursamaz bile, bunca zamandır ilk defa Yunusun bi kızın gözlerine böyle baktığı ve rahat olduğu gördüm. Sende seviyosun ama yaklaşmaktan korktuğun için farkına varamıyosun" dedi.

Gerçekler yüzüme su gibi çarpmıştı, deryanın ilk geldiğim gün anlattıklarıyla beraber parçalar tamamlanıyordu.

Kafamı iki yana sallayarak "Bilmiyorum" dedim. Derya sakin bir ses tonuyla "Sadece zaman ver ve akışına bırak" dedi. Deryaya dönüp sarıldım, oda sarıldı . Bir kaç saniye sonra ayrılarak "Hadi gel şu yüzünü düzeltilim, hep rimelin akmış" deyip koluma girerek beni büyük mağazanın lavabosunda doğru ilerletti.

Lavaboya girdiğimiz' de kimse yoktu, bu benim için yiyiyde çünkü rahatça konuşabilirdik.

Derya ya dönüp "Peki söylemelimiyim. Yada ne zaman söyliyecem. Ama seviyosa anlatsam şimdi sorun etmez diyelim peki ya sonra? Sonra ne olucak" diye sordum. Aklımda bir sürü soru vardı.

Derya beni rahatlatmak için ellerini omuzlarıma koyup beni kendine çevirdi "Vera bak kuzum. Tekrar aynı şeyleri söylemek istemiyorum bana güven. Ne zaman gelip sana duygularını açarsa ve sende kendini hazır hissedersen söyle. Düşündüğün gibi kötü bir tepki almazsın" dedi. Gülümseyip kafamı onaylar bir şekilde salladım.

"Hadi gel" diyip beni aynanın önüne çekti. Çantasından ıslak mendil çıkarıp verdi maskaramı silmem için. Maskarayla birlikte ruju'da sildim, çünkü elimi yüzümüde yıkayacaktım. Makyajımı silip soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım, rahatlatmıştı. O sırada telefonum çaldı ellerim ıslak olduğu için Derya alıp açtı.

-"Efendim arda abi........ Lavabodayız makyajımızı tazeliycez....Yok abi...... Valla yok ya....... siz inin biz geliriz.... taamaam" deyip telefonu kapattı. "Abim ne diyo?" Diye sordum.

"Merak etmiş. Yunus hava almak için çıktığını ve benim yanında olduğumu söylemiş ama içi rahat etmemiş. İşleri bitmiş aşşağıda bizi bekleyecekler, o yüzden hemen işimizi halledip çıkalım" dedi.

Peçete ile yüzümü kuruladığımda Derya kendi çantasından maskara ve rujunu çıkardı, sonra benim çantamı açıp benim çantamdakini de alıp aynanın önüne koydu. "Dön bana" dedi. Tamamen ona döndüm.

İlk maskarayı özenle sürdü, ardından ilk benim rujumu sürdü ve allık yapmak için rujun ucunu hafif bir şekilde yanaklarıma değdirip parmakları ile dağıttı. Saçlarımıda düzelttikten sonra bana bakıp Oldu dersecsine gülümsedi.

Sonra aynaya dönüp kendi rujunuda tazeledi. Eşyalarımızı çantalara koyup lavaboda çıktık aşşağı inerken "Dediğim gibi akışına bırak" dedi derya. "Tamamm" dedim.

Gülerek kapıdan çıktığımızda arabaları kapının önüne getirmiştiler ve arabanın içerisinde bekliyorlardı. Abim ve yunus bizim arabadaydılar, hemen arkalardında ise Ayaz gil vardı. Derya ile ilerleyip bizim arabaya bindik. Hava karamaya başlamıştı, 10 dakikanın sonunda bir restorantın önünde durduk.

Arabadan inip restorantın dış dizayn'nına baktım çok güzeldi. Diğerleride yanımıza geldiğinde hep beraber içeri girdiğimizde çok güzel bir atmosfer bizi karşıladı. Pahalı gibi görünüp ama olmayan restorant lardandı, ortada tek bir lâmba vardı. Her masanın etrafı led ışıklandırma ile süslenmişti.

Çocuksu bir sevinçle "Çok güzeel" dedim. Bir kere kendi etrafımda dönüp tekrar bizimkilere döndüğümde yüzlerinde bir gülümsemeyle bakıyorlardı ama gözlerim Yunusun gülümsemesine takıldı, oda direkt olarak gözlerime bakıyordu. Deryanın anlattıklarıyla Yunusa karşı bakış açım değişmişti.

"Hadii" diyen abimin sesi yeniden aramıza girdi. İlk Derya yanıma geldi, birlikte ilerlerken bir kaç maşa ileride oturan Sinan, Yusuf ve Kaanı gördüm. Benim de gelmemi beklemiyo olucaklarki beni görünce yarı buçuk şaşırdılar. Masaya gittiğimizde ilk ayağa kalkıp yanıma gelen Sinan oldu, bir iki adım'da yanıma gelip bir abi edasıyla sarıldı.

"Özlettin be kendini" dedi gülerek. Aynı şekilde "Ben özledim sizi" dedim. Yusuf ve kaan'la da sarıldıķ , o sırada Derya kaş göz işaretleriyle Arkana bak dedi.

Kafamı hafif arkama doğru çevirdiğimde Yunus çatık kaşlarla bize bakıyordu. Yutkunarak tekrar önüme döndüm.

"Hadii, oturum" dedi sinan.

1 saatlik yemek ve sohebtin ardından ve çocuk görünce gelen ağlama hissiyatlarından sonra yemekler bitmişti. Saat 20:34'dü içeri sıcaktı ve bunalmaya başlamıştım. Derya ya dönüp "Gel biraz dışarı çıkalım bunaldım burda" dedim. Tam ayaklanmıştık'ki abimin "Nereye?" Soruyla durduk. "Sıcak bastı bunaldım biraz hava alıcaz" dedim.

Sandalye'ye astığım ceketimi işaret ederek "ceketinizide alın hava soğuktur, üşümeyin" dedi. İkimizde "Tamam" diyerek ceketlerimizi alıp çıktık.

"Biraz daha iyimisin?" Diye sordu derya. İçerde çocuklar da vardı ve bir kaç kez masamızın yanından geçtiklerinde gözüm sürekli takılıyor, bir ağlama dürtüsü oluşuyordu. "İyiyim, temiz hava iyi geldi." Dedim.

Bir kaç adım atmıştık ki karşımıza çocuk parkı çıktı, ama hava soğuk olduğu için 3-4 tane çocuk bir kaç tanede 20-30 arası gençler vardı. Derya çocukları fark edince kolumdan tutup "Gel benimle" deyip parka doğru yürüttü. Ne yapmaya çalıştığını anlayınca olduğum yerde durup "Hayır" dedim.

Derya da durup "Ne zaman yapmayı planlıyorsun?" Diye sordu. Derin bir nefes alıp "Şimdi değil" dedim. Derya da derin bir nefes alıp "Tamam bir süre daha bekliycem sonrasında bu sorununun üstünden gelicez tamammı?" Diye sordu. "Tamam" dedim.

Biraz daha ilerleyip parka giriş yaptık, abartılı bir yer değildi normal parktı. Deryaya dönüp "Salıncaklarda oturalımmıı?" Diye sordum. Derya anında onaylayınca ikimizde birlikte sakıncalara ilerledik.

Oturup hafif bir şekilde kendimizi sallayarak sohbet etmeye başladık. Bi süre sonra salıncağın zincirin demire bağlı olan kısmından gıcırtı trazı sesler gelince ikimizinde bakışları demire döndü.

"Bide tam hızlanmışken kopup düşüyormuşuz. Tam bi rezillik" deyip gülmeye başlayınca bende ister istemez. Güldüm, bi anda sebepsizce ikimizde kahkahaya tutulduk. Bazen birbirimize bile bakmamız yetiyor gülmek için.

Sallanırken demirden birdefa daha ses gelince kahkaham kesildi "Ciddi ciddi çökerse? " diye sordum. Derya ise "yok be" dedi. Etrafa bakınırken bir silüet gözüme çarptı elinde sigara vardı ve telefona bakıyordu.

Deryayı dürtüp "Şurda biri var, tanıdık geliyo ama tam anlaşılmıyo" dedim. Derya da baktığım yöne dönüp o silüete bir kaç saniye baktıktan sonra "Yunus o" dedi. Karanlıkta olduğu için yüzü pek seçilmiyordu. Aklıma takılan başka bir şeyle Derya ya döndüm "Yunus sigaramı içiyor?"Diye sordum.

"Evet. Niye o kadar vakit geçirdiniz, hiç görmedin mi?" Diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak "Hayır benim yanımda hiç içmedi" dedim. "Genellikle canı sıkkın'ken içiyor. Her görev dönüşü elinde görüyordum" dedi. "Acaba, canı neye sıkkın?" Diye sordum.

"Bilmem. İstersen sorayım Vera çok merak etmiş diye" diyip hafif ayaklandı Derya. Anında tutup "Hayır saçmalama" dedim. Derya resmen kahkaha attı "şakaydı" dedi.

Gözlerimi devirerek tekarardan bakışlarım Yunusa döndü, daha dikkatli bakınca telefonunun ışığından az da olsa yüzü belli oluyordu. Fazla bakmamaya karar vererek önüme döndüm.

Deryada bende sessiz kaldık. Bir kaç dakika sonra öylece yere bakarken bir gölge belirdi önümüzde, ikimizde kafamızı kaldırdığımızda Yunus tüm heybetiyle bize üstten bakıyordu. Benden ses çıkmayınca Derya "Noldu?" Diye sordu.

Sakin bir sesle "Gidiyoruz" dedi. Derya of layarak ayağa kalktı "Keşke biraz daha ka-" diyecekken "HIRSIZ VAR YETİŞİN ÇANTAMI ÇALIYORLAR"diye diye bir ses duyuldu. O sırada kar maskeli biri elinde bir çantayla park tarafına gelince Yunus ta o adama doğru ilerledi.

Çok yanlış yere gelmişti. Adama arakasına bakarak koşuyordu, tam önüne döndüğünde Yunus adamın karşısına çıktı. Adam nerdeyse bende bir kaç santim uzundu, adam karşısında Yunusu görünce afalladı sonrasında kaçmak için yeltenecekken adamın boynundan tutup kafasını aşşağı doğru eğdi o sırada arkadan hemen hemen bizim yaşlarımızda bir kadın ve 2 tane güvenlik görevlisi geldi.

Şu anlattıklarım saniyeler içinde olmuştu, Yunus adamın elinden çantayı alıp kadına uzattı. Kadın anında içini açıp kontrol etmeye başladı. Güvenliklerde yanımıza gelince "Alın şunu" diyerek adamı güvenliklere doğru iteledi. Güvenlik anında tutup adamı kelepçeledi.

Kadın Yunusa dönüp "Yaaa. Çok teşekkür ederim" dedi. Derya ya döndüğümde oda bana baktı ve ardından aynı anda kadına döndük. Yunus düz bir sesle "Kim olsa aynısını yapar" deyip bir iki adım atmıştıki kadın kolundan tutup durdurdu.

"Böylede mahçup oldum, bi kahve ısmarliyim" dedi. Yunus ilk kadına sonra kolundaki ele ve en sonda bize baktı. Aynı soğukluk "Gerek yok" diyerek kadından kolunu kurtardı, bize dönüp hadi dercesine kafasıyla ileriyi gösterdi. Tam bir iki adım atmıştık'ki kadın gene durdurdu.

Dudaklarını büzerek "Ama olmazki böyle" dedi. Yunus tam bir şey diyecekken Derya konuştu "Afedersinizde derdiniz ne hanımefendi" dedi. Kadın Derya ya dönüp baştan aşşağı bi süzdükten sonra "Siz kimsiniz?" Dedi abartı bir ses tonuyla Size ne? Dermişçesine.

"Kardeşiyim hanımefendi. Kendisi abim olur, varmı başka sorunuz?" Dedi. Yunusun yüzünde hafif bir sırıtış vardı ama hemen sildi. Kadın bozulmuş gibi bakınca Derya devam etti "Yok demekki. O zaman gidebiliriz, hadi abi" diyerek bi eliyle benim elimi tutup yürüttü Yunusun yanına ulaşınca oda yürümeye başladı. Parktan çıkınca derin bir nefes verdim.

Yunus eğlenir bir sesle "Daha sabah bana abilik yapma diyen sen değilmiydin?" Diye sordu. Derya "Kadın yavşıyodu resmen ya. Hem aynı durumu ben yaşadığımda abisiyim diye öne çıkan da sen değilmiydin" diye çıkıştı. Bu gülerek izliyordum ciddi anlamada abi kardeş gibiydiler.

Derya yunusu sallamayıp bana döndü "Neyse, bu gece bizde kalsan olurmu? Hem yarın birlikte hazılranırız" dedi. "Abime sormam lazım" dedin. "İzin verir" diyen sesle Yunusa dönüm, devam etti "Verir, ama hazırlanma kısmını abartmadığınız sürece der" dedi.

"Niye desin?" Diye sordum. Yunus bana yandan bakarak " Sabahki podyum muhabbeti yüzünden" dedi. "Birşey demez" dedim. O ise tam tersine "Der" dedi. "Demez" dedim. Yunus durup bana dönüp serçe parmağını uzattı "Varmısın iddiasına" dedi. İnatçı biri olduğum için anında kabul ederek bende serçe parmağımı uzatıp onunkiyle bir birine geçirdik.

"Nesine?" Diye sordum. İlk düşündü ardından "Kazanan kaybedenin 1 gün boyunca istedği şeyi yapacak" dedi. Anında "Ne istersekmi" Diye sordum. O sırada bir birimize doğru eğildiğimizi fark ettim. Yunus parmağını ayırarak geri çekilince bende çekildim. O sırada Derya bu halimizi keyifle izliyordu. "Evet ama fazla abartmamak şartıyla" dedi.

Gülümseyerek"Anlaştık" dedim.

Ordan ayrılıp yeniden restoranta girdik. Masaya gittiğimde sadece Ayaz emre ve Abim kalmıştı. "Biz geldiiiik" diyerek abimin yanına otudrum. Derya benim yanıma, Yunus ise tam karşıma oturmuştu.

Diğerlerine fark ettirmeden hadi sor dercesine abime işaret etti. Abime dönüp "Abii" dedim. Abim önündeki çayından bi yudum alıp "Efendim güzelim" dedi. " Bu giece Deryada kalabilirmiyim? Sabah kahvaltı yapar sonra hazırlanırız akşama doğru gelir alırsınız. Olurmu?" Diye sordum.

Abim bir kaç saniye düştükten sonra " Tamam ama bir şartla" dedi. Meraklı gözlerle "Neymiş o şart?" Diye sordum. "Hazırlanıcaksınız, ama abartmadan. O podyum muhabbeti gibi olmayacak" dedi. Kafamı hafif çevirip Yunusa baktığımda aldığı cevaptan memnun bir şekilde geriye yaşlanmış, elinde telefonu'nu çeviriyordu.

Derin bir nefes alıp "Tamam" dedim. Abim ayaklanıp "Hadi o zaman ben sizi bırakayım" dedi. Hepimiz ayağa kalktık, çantamı alıp Derya ile birlikte önden çıktık. Abim gil de peşimizden çıktı, ben ve Derya bizim arabanın yanına, Ayaz ve Yunusda, ayazın arabasının Yanına gittiler.

Yunus "Yarın görüşürüz" diyen imalı sesiyle ona döndüm, sesi ne kadar imalıysa bakışlarıda bir o kadar imalıydı ama derya dışında kimse anlamamıştı da.

Abim arabanın kilidini açar açmaz arabaya bindim, Derya ise ön taraf bindi. Arabaya binince derin bir nefes verdim, "Sakin ol kendini çok kasıyorsun" dedi. Kafamı onaylar bir şekilde salladım, o sırada abim bindi. 15 dakikalık bir mesafe vardı, yol sessiz geçmişti.

Derya bizim bir kaç sokak ötemizde 6 katlı bir binanın 3. Katında oturuyordu. Abim bizi binanın önüne bırakıp ayrıldıktan sonra Derya ile birlikte içeri girdik. Bu yorgunlukla 3. Kata yürüyerek çıkamayacağımız için asansöre iledik. Asansörle yukarı çıktık, poşetlerle birlikte asansörden indik. Derya çantasını bana uzatıp "İki dakika tutarmısın?" Diyerek çantasını bana verdi.

Elini ceketinin cebine sokup anahtarlarını çıkardı, saat geç olmuştu Efsun abla gil yatmış olmalıydı. Sessizce kapıyı açıp içeri girdik. Ayakkabılarımızı çıkarıp terlik aldık, o sırada mutfağın ışığının açık olduğunu fark ettik. İlk derya ya baktım, sonra gene ışığın geldiği yere.

Derya mutfağa doğru ilerleyince bende peşinden gittim. Mutfağa girdiğimizde Efsun ablanın atıştırmalık birşeyler hazıladığını gördük.

"Anne?" Dedi derya sorgularcasına. Efsun abla bizi görünce "Aaaa kızlar hoşgeldiniz" dedi. "Hoşbulduk'da sen niye hâlâ ayaktasın? Yarın işe gidicen hafta sonu yoğun olur" dedi. Efsun ablanın kendi kuaför salonu vardı ve ünlü olucak derecede tanınıyordu.

Efsun abla gülümseyerek " Yok kızım sorun değil, size bir şeyler hazırlayayım dedim" dedi. Derya, Efsun ablanın yanına gidip yanağından öperek "Kurban olurum ben sana yaa" dedi.

Efsun abla gülümseyerek bana döndü "Kızım sende hoşgeldin, daha iyi gördüm seni" dedi. Bende gülümseyerek "Hoşbuldum" dedim. Efsun ablanın gözleri ellerimizdeki poşetler kaydı. "Aldınızmı elbiseleri, bi giyip gelinde üstünüzde göreyim" dedi hevesli bir şekilde.

Derya bana dönüp " Hadi gel" diyerek mutfakatan çıkarıp odaların olduğu taraf yöneltti. Derya'nın odası ve misafir odası yan yanaydı "İstersen misafir odasında giyin" dedi. Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp elimdeki poşetle misafir odasına girdim.

Üstümdekileri çıkarıp elbiseyi elime aldım. Kırmızı hem hafif bir göğüs dekoltesi hemde ipli, bağlanabilir bir bel dekoltesi vardı ayriyeten sağ kısmında da çok derin sayılmayacak türden bir yırtmacı vardı.İpini söküp elbiseyi giydim, iplerini bağlamaya çalıştım ama kollarım ağrıdığı için bağlayamıyordum.

"Deryaaa" diye seslendim. "Efeendimm" dedi. "Bi gelirmisin?" Dedim. Bir kaç saniye sonra odanın kapısı açıldı arkam dönük olduğu için göremiyordum, ama derya olduğunu biliyordum. "Şunun iplerini bağlarmısın?" Dedim. "Tamamm" dedi neşeli bir sesle, arkam dönük olduğu için nasıl olduğunu ne o görmüştü nede ben.

"Heh oldu" dedi derya. Bunun üzerine tamamen yönümü ona döndüm, elbise üstüne tam oturmuştu bile. "Hiç denemeden almana rağmen tam oldu sana ve çok güzel oldunn" dedi. Gülümseyerek sende çok güzel olmuşsunn" dedim.

O sırada odanın kapısı açıldı, kapıya doğru döndüğümüzde Efsun abla içeri girdi. Bizi görünce gözleri ışıldamıştı, "Kızlaaar çok güzel olmuşsunuz." Dedi. İkimizde gülümsedik.

Aradan yarım saat geçti, kıyafetleri tekrar poşetlerine bırakıp, yarın için Efsun ablayla sözleşip, abur cubur larla birlikte Deryanın odasına gitmiş hem sohbet edip hemde film izliyorduk. Filmin bitimine yakın "Eee napıcaksın?" Diye sordu Derya.

Anlamaz gözler'le baktım "Neyi?" Diye sordum. "Neyi kastettiğimi biliyosun" dedi. Derin bir nefes alıp "Vazgeçiyorum" dedim. Derya ise kabullenmez bir şekilde "Vera yapma şunu " dedi. "Ya neyi yapamayayım, olmaz işte olmuyo. Benim kimseyi mutsuz etmeye hakkım yok. Görmedinmi mutluydu, e hadi ilk başta kabul etti o şekilde devam edebilir sandı. Peki ya sonra, sonra nolucak" dedim.

Derya derin bir nefes verdi "Nerden biliyosun mutsuz olacağını?" Diye sordu. "Kim olmazki" dedim. "Hadi sevgili olduk bu şekilde kabul etti diyelim ilerleyip evlenirsek ne olucak, illa bi çocuğu olsun istemeyecekmi." Diye çıkıştım, Derya ya sesimi olabildiğince alçak tutmaya çalıştım.

"Peki, o zaman neden uzak durmuyorsun? Aynı ortamda olduğunuz zaman her baktığımda ona bakıyor oluyorsun. Madem olmaz diyosun neden kendine bu eziyeti çektiriyorsun?" Diye sordu.

Kafamı iki yana sallayarak "Bilmiyorum" dedim "Birşey beni ona bakmaya zorluyor, sanki ona çekiliyorum" dedim. Derya bi süre sessiz kaldı ardından "Dediğim gibi akışına bırak ne olucaksa olsun korkularının üzerine gitmelisin" dedi.

Sadece kafamla onayladım. Bir süre daha film izledikten sonra yataklara geçtik.

Kâbus görmedim ama içimde bir sıkıntı vardı, aklım Yunustaydı. Ne kadar düşünmek istemesemde gene gözümüm önüne geliyordu. Zorda olsa kendimi en sonunda uykunun kollarına bıraktım.

 

****

Yep yeni bir bölümle selaaaammmmm, ben geldimm

 

EMEĞE SAYGI BİR OYLAYIN İKİDE YORUM ATINNNNN

 

 

 

Loading...
0%