Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Giriş

@mercanesila

1 ay önce....

Hava soğuktu, az önce yağan yağmurdan dolayı burnuna dolan toprak kokusu ona huzur vermiyordu ama onun en sevdiği kokulardan biri buydu, bu konuyu içine çektiği zaman içi huzurla dolardı, eski zamanları hatırlar ve duygulandırdı. Siyah, uzun saçları yağmurdan dolayı ıslanmıştı annesi olsa saçları ıslandığı için kızar, hasta olacağını söylerdi.

Bir adım attı, adım attıkça yerdeki yaprakları eziyordu. Küçükken bu sesi çok sever her dışarı çıktıklarında yaprakları ezerdi. Bir adım daha attı, adım attıkça canı yanıyordu.

Şuan bile gitmek istemiyordu, eve geri dönmek ve yatağına yatıp saatlerce kimseyle konuşmadan tavanı izlemek istiyordu ya da ablasıyla sohbet etmek. Ama eve geri dönmedi, dönmeyecekti. Bu sefer bunu yapmayacaktı. Defalarca bu mezarlığa gelmişti ve defalarca kapısından geri dönmüştü. Ona göre annesinin mezarlığına gelmesine hakkı yoktu.

"Bu sefer kaçmayacağım." Diye fısıldadı mezarlığın kapısındayken. "Bu sefer korkaklık yapmayacağım." Ardından mezarlığın kapısından içeri adım attı, yürüdü, daha önce birkaç gelmişti ama mezarının nerede olduğunu ezbere biliyordu. Son birkaç senedir adım bile atmamıştı.

Bir süre yürüdükten sonra adımları durdu, yutkundu, cesareti var mıydı bunu yapmaya? Neden bunu yapmak onun için bu kadar zordu? Sağa doğru döndü şimdi karşısında duran mezar taşına bakıyordu.

Ahsen Çakırlı

Biricik, güzeller güzeli annesi orada mı yatıyordu? Sahiden bırakmış mıydı onları? Yıllar geçmişti ama bu gerçek ona ağır geliyordu.

"Anne," Dedi yere oturup dolu gözlerle toprağa bakarken sesi titredi, özlemişti bu kelimeyi kullanmayı. "Bak ben geldim küçük kızın, meleğin geldi."

"Özledim seni, o güzel kokunu özledim. Bana kızım diyerek sarılmanı, sesini." Diye mırıldandı ve nefesini verdi. "Sesini unutuyorum anne, kokunu unutuyorum yavaş yavaş. Unutacağım diye çok korkardım korktuğum başıma geliyor. Yüzün yavaş yavaş siliniyor aklımdan. Yavaş yavaş unutuyorum hepsini özür dilerim."

Elini yavaşça toprağın üstüne korkar gibi koydu, okşadı yavaşça annesinin saçını okşar gibi, annesinin saçını değil toprağını okşuyordu sonra yavaşça geri çekti elini. Gözünden bir damla yaş aktı, yağmur yağıyordu ama az öncekinin aksine çok şiddetli değildi. Gözlerini kapattı ve başını gökyüzüne doğru kaldırdı, annesi o ağlayınca üzülürdü bu yüzden ağlamak istemiyordu. Gözyaşları yağmur damlalarına karışmıştı, ağladığı belli olmuyordu artık. Yüzü çok ıslanmıştı ama ağladığını saklamak zorundaydı annesi bir yerlerde onu izliyordu, biliyordu. Küçükken inandığı bu yalana hala inanıyordu çünkü annesi söylemişti, annesinin söylediği her şey değerliydi onun için. Başını tekrar toprağa çevirdi, gülümsedi.

"Ağlamıyorum, meleğin ağlamıyor sadece yağmur damlaları yüzümü ıslattı. Sen de ağlıyorum diye üzülme tamam mı?"

Annesi küçük Mayıs'ın yanına oturdu. "Güzel kızım, niye ağlıyorsun?" Diye sordu saçlarını okşarken. Mayıs annesine baktı hala ağlıyordu, annesi eliyle yanaklarından süzülen gözyaşlarını nazikçe sildi. "Ağlama meleğim, sen ağladıkça ben de üzülüyorum. Hiçbir şey gözyaşlarından önemli olmasın."

"Senin de dediğin gibi, hiçbir şey gözyaşlarımdan önemli değil anne." Dedi gülümseyerek. "Korkma, kimse üzmüyor meleğini."

Mayıs annesinin üzüldüğünü duyunca gülümsedi, annesini üzmek istemiyordu, annesi zaten çok üzgündü, babası hep onu üzüyordu. Kendisi de üzmek istemiyordu annesini, daha fazla üzülmesini istemiyordu. Annesini üzmemek için gülümsediğinde annesi de gülümsedi. "Böyle gülümse işte, gülmek sana çok yakışıyor."

"Gülümsemek bana çok yakışıyor senin dediğin gibi hep gülümsüyorum." diye yalan söyledi, eskisi gibi hayat dolu değildi artık.

"Sana verdiğim sözleri tutamadım." Dedi gülüşü solarken. "Sen sözünü tutmayanları sevmezsin ama beni hala seviyorsun değil mi? Sev anne, ben seni hala çok seviyorum, hala en çok sevdiğim sensin." Dedi küçük bir çocuk gibi, birden küçük bir çocuğa dönmüştü. Annesin saçlarını okşayan o küçük, masum kızı ne kadar çok özlemişti.

"Sözümüzü tutmazsak ne olur anne?" diye sordu küçük Mayıs annesine.

"Eğer verdiğimiz sözleri tutmazsak insanlar bize güvenmez ve verdiğimiz sözlere inanmazlar." Dedi annesi, onlara her zaman en iyi şeyleri öğretmeye çalışmıştı, yalan söylememeyi, sözlerini tutmayı, insanlara zarar vermemeyi. Kızlarına en iyi şekilde anne olmaya çalışıyordu. "Ben sözlerini tutmayan insanları sevmem mesela, güvenmem onlara."

"Ben, beni de mi sevmezsin?" diye sordu küçük Mayıs kocaman açtığı gözleriyle ona bakarak.

"Sen sözlerini hep tutacaksın değil mi?" dedi annesi sorusuna cevap vermeden çünkü beklediği tepki bu değildi.

"Evet!" dedi Mayıs heyecanla sesini yükselterek. "Sözlerimi hep tutacağım anne."

Sana demiştim ya ​​Sözlerimi hep tutacağım.' Diye. Tutamadım, ben verdiğim sözleri tutamadım, özür dilerim çok özür dilerim, affet beni lütfen." Dedi ve bunu söylemesi ile gözyaşları daha çok şiddetlendi. Hıçkırıkları boş mezarlıkta yankılanıyordu, karanlık mezarlıkta bir başınaydı ya da o öyle sanıyordu.

"Verdiğim hiçbir sözü tutamadım, özür dilerim."

"Anne, ben çok kötü bir insan oldum. Bunun için de özür dilerim, ben senin yetiştirdiğin o merhametli kız da olamadım. Senin için hayal kırıklığından başka bir şey değilim." Dedi, bunu söylemek ne kadar da zordu onun için. "Ama ben olması gerekeni yapıyordum anne, şuan burada olsaydın eminim ki bana çok kızardın."

Olması gereken o değildi, sadece ona bu şekilde düşündürmüşlerdi.

"Sana son kez söz veriyorum, senin katilini bulacağım, senin katilini bulup onu öldüreceğim." Dedi, bu sefer sözünü tutacaktı. Eli bir kere kana bulanmıştı ve annesinin katilini de öldürecekti. "Belki bu son olur." diye fısıldadı öyle bir şey olmayacağını bilerek. "Ve daha güze bir hayat yaşarım, yeni hayaller kurarım."

Geç saatlere kadar konuştu, güneş doğmaya başladığı zaman ayağa kalktı saate baktığında saatler sıfır beş elliyi gösteriyordu. Annesine bir şeyler anlatmayı çok özlemişti, her bir cümlesine heyecanla başlıyordu, sanki annesi karşısında gibi. Hayatıyla ilgili birçok şeyi ona anlatmıştı.

Orada o saate kadar tek başında oturduğunu, konuştuğunu ve kimsenin onu dinlemediğini düşündü ama o, onu sabaha kadar izleyen bir çift kahverengi gözden habersizdi.

"Eğer beni gökyüzünden izliyorsan." Dedi arkasını dönüp gitmeden önce ve yutkundu. "Özür dilerim, umarım izlemiyorsundur."

 

----

 

Umarım bölümü beğenmişsinizdir! Oy vermeyi unutmayın!

Instagram: mercanesiila

Yeni bölümün ne zaman geleceğini öğrenmek ve bölüm alıntılarını görmek için bu hesabı takip edebilirsiniz💓

Loading...
0%