Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Saatler geçerken odaya sürekli birileri gelip bana bakıp çıkmıştı. Çok mu kötüydüm abi ya! Hep o asker yüzündendi. Madem düşüyorsun beni niye düşürüyorsun yani! Kapı tekrar açıldığında bu sefer orta yaşlı biri gelmişti. Karşıma geçip oturduğunda o da önce şaşırmıştı ama hemen kendini topladı.


"Hilal KARAY?" diye sordu. Kafamı sallayınca "Orada ne işin vardı?" diye sordu. Demek ki orada olduğumu biliyormuş. O zaman kaçırıldığımı da bilirdi dimi? "Biliyorsunuz kaçırıldım" dedim ve "Nedenini ise bilmiyorum" diye ekledim. Adam bana uzunca bakıp kafasını silkeledi. "Askerimi kurtarmışsın." dedi. Onun gözlerine bakıp kafamla onayladım "O da beni kurtardı" dedim.


Niye bu kadar kısır bir konuşmadaydık anlamamıştım. "O iyi mi?" diye sordum. Bayıldığı için solgun kalmıştı. En son öyle görmüştüm en azından. "İyi" diye tek kelimeyle cevapladı. Aramızdaki sessizlik büyürken "Kaç yaşındasın?" diye sordu.


"Suçsuz olduğumu biliyorsunuz ama hala kelepçeliyim?" diye sordum. Sonra ise "Abimi aramak istiyorum. Telefon hakkım yok mu?" diye ekledim. Kaşları şaşkınca kalkıp "Abin?" diye sordu. "Kendisi savcı ve şu an aramak istiyorum" diye sesimi sertleştirdim. Artık gereksiz uzayan sorular canımı sıkmaya başlamıştı.


Dudakları keyifle kıvrıldığında masadan kalktı ve çıkmadan "Biri seninle ilgilenecek" dedi ve çıktı. Kapı kapanmadan bir kadın yanıma geldi. Üstünde üniforma vardı. Bir süre o da beni incelediğine bu kadının ormandaki askerlerden olduğunu fark ettim.


Kelepçeleri çözüp "Kıyafet vereyim beni takip et" dedi ve odadan çıktı. Askerlerin geneli böyle miydi cidden? Onun arkasında ilerlerken üstümdeki bakışlar beni rahatsız etmişti. "Niye böyle dik dik bakıyorlar? Terörist değilim, kanıtlandı bu dimi?" diye sordum.


"Bir tanıdığımıza çok benziyorsun. O yüzden böyleler" dedi ve bir kapıyı açıp içeriyi işaret etti. İçeri geçtiğimde askerlerin oturduğunu gördüm. Hepsinin kafası bana dönerken birisi dua etmeye başladı. "Ruhuna gitsin allahım. Tövbe yarabbi" diye kafasını önüne eğdi.


"Üstüne bir şeyler ver Eylül" diyen sese döndüm ve kolunda serumla dikilen askere baktım. "Kaç saattir içeride tutuldum haberin var mı? Madem iyiydin ne diye beklettiler" diye çıkıştım. "İşin daha bitmedi doktor. Sadece kendi karargahımıza gidiyoruz" diye konuştu ve koltuğa oturdu. Adının Eylül olduğunu öğrendiğim yanımdaki kadın bana giyecek şeyler uzattı ve "Şurada giyinebilirsin" dedi.


Eşyaları giydikten sonra paravanın arkasından çıktım ve o askerin yanına adımladım. Bana doğru bakan başka bir asker "Bismillah" dedi ve yerinde sıçradı. Onu boşverip elimi askere uzattım ve "Telefon ver" dedim. Bende onun gibi kısa konuşabilirdim. Yüzüme boş boş bakınca "Abimi arayacağım!" diye yükseldim.


Oturan kısımdan "Valla şimdi Demir komutanımı ararsa düşüp bayılırım" diye ses duydum. Kafamı ona çevirdiğimde hızla kafasını başka yere çevirdi. Yanındaki dürtüp "Hala bakıyor mu lan?" diye sordu. "Oğlum sana musallat olacak benden demesi" diye güldü. Ona yanındakilerde katılınca "Tövbe deyin lan!" dedi ve tekrar dua etmeye başladı.


"Hatim mi indirmek istiyorsun?" diye sordum. "Allah bilir" diye mırıldandı ve sessizce mırıldanmaya devam etti. Her halde hala dua ediyordu. "Abin kim?" diye tanıdık sese döndüm. "Seni ilgilendirmez. Telefonunu verir misin?" dedim.


Bir askere kaş göz yapınca birisi telefon uzattı. Alıp abimin numarasını tuşladığımda zaten kayıtlı olduğunu gördüm. "Abimi tanıyormuşsun" diye kafamı telefonu veren askere kaldırdım. "Ne?" Diye ayaklanınca az önce dua edenin "Vallahi de dedim ben! O işte! Demir komutanım!" Diye büyük bir şaşkınlıkla bana baktı.


Gerçi şu an hepsi koca şaşkınlıkla bana bakıyordu. Yanıma gelen kişi "Senin abin Savcı mı?" Diye sordu. "Evet" dememle daha da büyük şoka girip "Ulan ne oluyor?" Diye arkadaşlarının yanına çöktü. Onları boşverip abimi aradım. Birr..İkiii..Ü- "Yakup işim gücüm var önemli mi?" Diye konuştu.


"Abi benim." Dememle abim "Hilal! Nerdesin sen? Kaç saattir deliye döndüm burada! Ne ol- Dur biraz. Sen niye Yakuplasın? Çabuk bana nerede olduğunu söyle!" Diye bağırınmasıyla bendeki son sabır taşı da kırılmıştı.


"Abi bi dinle!! Ne bileyim ben neredeyim! Yoldaydım kaçırıldım, sonra bir askerle kaçtım! Şimdi de bir yerdeyim işte! Bağırma artık yeter!" Diye bağırdım. Odadakiler bana şaşkınca bakarken derin bir nefes aldım. "Gel beni al!" Diye telefonu kapattım.


Telefonu askere geri uzattım ve sakince almasını izledim. "Aynı onun gibi delirmedi mi?" Diye fısıldaşmayla gözlerimi sakince yumdum. Sakin ol Hilal. Onlar asker! Saldırırsan hapislerde çürürsün!


"Bak güzel kardeşim! Kaç saattir ne zırvalıyorsun anlamıyorum ama ben ne sizi tanıyorum ne de o Demir dediğin adamı" dedim. "Tamam" diye susunca bende biraz rahatlamıştım.


*


Şimdi az önceki askerlerle helikopterde onların karargahına gidiyorduk. İfadem orada alınacakmış. Helikopter sarsılarak yere inince aşağıya atladım. Hava artık aydınlanmıştı resmen! Dün akşamdan beri saçma olayların içindeydim.


Askerlerle birlikte ilerlerken yanımızdan "Gece timi!" Diye bir bağırışla yerimde sıçradım. Askerler sırayla dizilince sırayla


"Yüzbaşı Polat Karadere


Üsteğmen Safa Taşkın


Üsteğmen Akın Candar


Teğmen Yakup Adıvar


Teğmen Eylül Bozoğlu


Teğmen Faruk Harman


Asteğmen Emir Candemir" dediler ve sonra hep bir ağızdan "Emredin komutanım!" Diye bağırdılar ve tüylerim diken diken oldu.


Bakışlarımı komutanlarına çevirdiğimde "Rahat!" Diye bağırdı ve askerler rahata geçti. Adamın bakışları beni bulduğunda resmen adama kal gelmişti. Kendimi mi tanıtmak lazımdı?


"Ben Hilal KARAY efendim" dedim ve elimi uzattım. Adam hala şaşkınca bana bakarken "Hilal?" Diye mırıldandı. Elim havada kalırken adamın arkasından gelen abimi gördüm. Elimi indirdim, zaten elimi de sıkmamıştı. "Abi!" Diye bağırdığımda abimle bakışlarımız buluştu ve gözlerindeki rahatlamayı gördüm.


Hızla ona koşarken bir kaç asker şaşkınca bana dönmüştü. Birisi ise gözleri dolu dolu bakıyordu. Ağzının oynatımından anladığım kadarıyla "Hilal?" Demişti. Abime ulaşınca hemen boynuna sarıldım.


"Seninle sonra konuşacağız!" Diye kızdı ama beni sıkıca sarmaladı. Etrafımızdaki bakışları umursamamıştım. "İyi misin abicim bir şey oldu mu?" Diye beni uzaklaştırıp radarından geçirdi.


"İyiyim abi. Çok tuhaftı her şey" dedim. Arkamı dönüp baktığımda gözleri dolan askerin şaşkınca bize baktığını gördüm ama onun arkasında kalan adını az önce öğrendiğim Polatı gösterdim. "Onunla beraberdim. Sanırım esirmiş o da. Birlikte kaçtık" dedim.


"İyisin ya önemli olan o abicim" dedi ve tekrar sarıldı. Kolumdan çekilmemle o askerle karşılaştım. Kaşlarım çatılırken onun "Hilal?" Demesiyle kolumu çekiştirdim. Abim aramıza girip "Yüzbaşı Demir! Ne yaptığını zannediyorsun, çek elini!" Diye yükseldi.


&&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%