Yeni Üyelik
34.
Bölüm

19. Bölüm

@merida_xx

Aysun hanım "O ne demek Aysun!" Diye koridoru inleten Aydın beyi kolundan dışarıya çekiştirdi ve "Önce bir gidelim hadi!"dedi. Demir duyduğu cümlenin anlamını kafasında tartarken boşluğa dalıp gitmişti. "Kim kimi istiyor lan!" Diye bağırdığında Halil "Hilal bacımı mı istiyorlar?" Diye sordu. Demir hızla arkasını döndüğünde karşısında şaşkınca bakan iki time "Yavaş istesinler!" Diye bağırdı ve hızlıca annesinin peşinden gitti.


Alpay revir kapısını açıp kafasını çıkardığında "Abim miydi o bağıran?" Diye sordu. Emre, Alpaya bakıp onayladı ve "Lan Hilali istemeye mi gelmişler?" Diye sordu. Alpay soruyu bir süre düşündü ve vardığı sonuçla gülmeye başladı. "Niye gülüyorsun Alpay?" Diye soran Eylüle bakıp "Eylül allah aşkına buna inandın mı? Hilali isteyip ne yapacaklar? O kadar delirmiş birini görmedim" Diye sırıttı.


"Lan oğlum komutanlarım gittiler ya birlikte!" Diye çıkışan Safayla elini sallayıp "Ya abi boş versene sen onları. Akıl var mantık var. Yalandır o" dedi hala inanmayarak. Cebinde çalan telefon sesi koridorda yankılanırken hemen "Kız seni istemeye mi gelmişler?" Diyerek yanıtlayıp güldüğünde iki tim de kimin aradığını anlamış oldu. Alpayın gülen yüzü anbean solarken "Ne diyorsun sen be! Kimmiş o?" Diye ayaklandı.


"Bak bak bak, eee?....Bekle geliyorum!" Diyerek telefonu hızla kapattı. İlk soru Polattan "Ne olmuş?" Diye gelirken "Tam anlamadım ama delinin biri Hilali istemeye gelmiş, Hilalde hastanede olduğundan komşusuna geçmişler" diye yanıtladı. Emre "Gelelim mi bizde?" Diye sorduğunda "Yok Emre sağol. Ben çıkıyorum bir şey olursa ararsınız" diye dışarıya adımladı. Faruk da arkasından "Asıl sen haber ver!" Diye bağırmıştı ama duyduğu meçhuldü.


Aydın bey son hız kızının evine sürerken "Nerden çıktı bu isteme işi Aysun!" Diye bağırdı. Aysun hanım, sinirini kendisinden çıkaran eşine dönüp "Bağırma bana! Ben ne bileyim nerden çıktı! Sizin yüzünüzden her şeyi geç öğreniyorum zaten!" Diye atağa geçti. Aydın bey "Aysun!" Diye tekrar yükseldiğinde Aysun hanım "Zarife aradı dedim ya! O dedi böyle böyle bir durum var diye! Hilal evde değilmiş o yüzden ona çıkmışlar! Kızımı bizden değil milletten isteyecekler, şu rezilliğe bak!" Dedi.


Aydın bey şokla eşine bakıp "Aysun şu an derdimiz bu mu sence? Şu an sence konumuz kızımızı başkasından istemeleri mi?! Kim gelmiş de benim kızımı istiyor!" Dedi. Aysun hanım "Kızın derken? Hangi kızın?" Diye ayağına gelen topu kaleye göndermişti bile. Aydın bey eşine sinirle homurdanmaya başladı ama kısa kesti. Yanlarından hızla geçen arabayı görünce "Yavaş lan!" Diye bağırdı. "Demir miydi o geçen?" Diye soran Aysun hanımı onaylayınca "Hihh Aydın! Damadıma saldırmasın Demir şimdi?" Diye panikle sordu.


"Aysun sus artık! Ne damadı ne diyorsun! İnsanı çileden çıkartma burada!" Diye bağırdı. "Susmayacağım! Sizin yüzünüzden son dakika haberim oldu her şeyden! Kim bilir neci çocuk? İyi mi kötü mü? Kızıma bakabilir mi? Yakışıklı mı? Yanına yakışır mı? Ailesi nas-" diye kafasında dönen soruları söylerken Aydın bey hırsla arabayı durdurdu ve "Boş yere düşünme bunları karıcım, şimdi hiç birinin önemi kalmayacak!" Dedi ve hızla arabadan indi.


Aysun hanım da hızla eşinin peşinden koştururken Demir çoktan Zarife hanımların kapısına ulaşmıştı. Zarife hanım kapıyı açıp karşısında Demiri görünce "Hoşgeldin oğlum buyur geç" diye davet etti. Kapıyı kapatırken "Zarife!" Diye seslenen Aysun hanımla durdu. Merdivenleri hızla çıkan ikiliyi görünce "Ayy Aysun. Vallahi özür dilerim ben, hiç beklemiyordum böyle bir şey" diye yakınmaya başladı ama Aydın bey kapıya ulaşır ulaşmaz "Ben şu elemanı alıp çıksam?" Diye sordu. Aysun hanım eşini önünden arkasına çekip "Kim bu çocuk Zarife? Neci ne iş yapıyor?" Diye merakla sormaya başladı.


Aydın bey önündeki eşine şaşkınca bakarken "Aysun beni delirtmeyi amaçlıyorsan çok yaklaştın" diye fısıldadı. Zarife hanım "Vallahi çocuk mühe- aaaa oğlum napıyorsun?" Diye şaşkınca evden çıkan Demire ve sürüklediği damat adayına baktı. "Ne uyuşuk çıktın sende be yürü hadi!" Diye sinirle konuşuyordu da. "Bıraksana oğlumu!" Diye evden çıkan orta yaşlı kadında Demirin elinden oğlunu almaya çalışıyordu.


Demir çocuğu sıkıca tutarken "Bırakacağım teyze az bi konuşayım" diyerek merdivenlere yöneldi. "Anne hani kızın görüştüğü yoktu!" Diye konuşan adam ile Demir "Lan sen görmeden mi geldin bir de!" Diyerek adamı birazcık silkeledi. "Ya kardeşim çek sende şu elini!" Diye Demiri ittirince ufak bir iti kakış olmaya başlamıştı.


Hilal hastanenin önünde Alpayın gelmesini bekliyordu. Giriş kapısında arabayı görür görmez ona ilerledi ve arabaya bindi. "Bas Alpay bas!" Diye yükseldi. Alpay eve doğru sürerken "Hilal ne oluyor akşam akşam ya, nereden çıktı bu isteme işi?" Diye merakla sordu. Hilal camı açıp derin bir nefes çekerken "Ya o kadar saçma bir durum ki! Ben geçen gün Zarife teyzeye gitmiştim. Günü mü ne vardı işte dedi sende gel. Gittim iyi hoş, benim için her şey çok iyi geçiyor. İşte saat dört gibi geldim hastaneye Zarifeye teyze aradı, dedi 'Hayriye teyzen seni çok beğenmiş etmiş, akşama gelmek istiyorlarmış' diye. Bende geçiştirmek için he he tamam dedim kapattım konuyu" dedi.


Alpaya doğru bakıp "Yarım saat önce de aradı 'kızım geldi Hayriye teyzenler' diyo. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü ya!" Diye yükseldi. Alpay hızını arttırırken "Gördün mü sen bu adamı?" Diye sordu. Hilal onu onaylamayıp "Yok be nerede göreceğim! Kadını bile hatırlamıyorum silmişim kafamdan" dedi. "Bize gelen habere göre de seni istemeye gelmişler" diye konuşan ikizine şaşkınca bakan Hilal "Ne yapmaya ne yapmaya?" Diye sordu.


"Valla istemeye gelmişler diye biliyorum. Babamlar çoktan gitmiştir sana" dedi Alpay. Hilal yaşadığı kepazeliği düşünürken "Çıldırıcam artık" diye mırıldandı. Eve ulaştıklarında arabadan hızla indiler ama apartmana giremediler çünkü Demir tepesinde bir kadınla dışarı çıkıyordu "Hanımefendi! İnin tepemden!". Alpay karşısındaki tabloyla "Oha o ne?" Diye bir tepki verdi. "Sen kimsin de benim abimi dövmeye çalışıyorsun be!" Diye Demire vurmaya çalışan ve ciyaklayan kadınla Hilal hızla o tarafa ilerledi.


Hava artık kararmaya başlarken askeriyenin bahçesi konuya meraklı kişilerle doluydu. Belgin hanım eşine bakıp "Nerede kaldı bunlar Yavuz? Bir şey olmuş olmasın?" Diye sordu. Yavuz bey elindeki çekirdeği çitledikten sonra çöpünü önündeki poşete koyup "Ne bileyim Belgin, gelirler birazdan her halde" diye eşini yanıtladı. Belgin hanımda eşinin avucundan çekirdek alıp "Umarım bir şey olmamıştır" diye çitlemeye başladı.


Onların yanındaki çardakta da Hilal timi oturuyordu. Halil "Yani şimdi düğün mü var? Biz kız tarafı oluyoruz dimi?" Diye sordu. Özalp, Halile bakıp "Oğlum daha bir şey belli değil ama bence olmaz o iş" dedi. Onların yanındaki çardakta olan Gece timinden Faruk "Aga bencede olmaz bak. Daha bismillah Hilal hanım yeni geldi, neden evlensin?" Diye Özalpe destek çıktı. Safa onaylar mırıltılar çıkartıp "Hem daha kimi tanıdı da evlecek ki?" Diye sordu. Halil tekrar söze girip "Ulan ben ne bileyim, bana niye sorup duruyorsunuz?" Diye çıkıştı.


Eylül kapıdan giren arabayı farkedip "Geldiler!" Diye konuşunca hepsi merakla o yöne baktı. Yavuz bey elindeki çekirdekleri eşine verip ayaklandı ve arabadan inen Alpaya ilerledi. "Alpay ne oldu koçum?" Diye söze girdiğinde Alpay annesini gösterip kaş göz işareti yapmaya başladı. Aysun hanım son derece sinirli haliyle bakarken Emre yanına yaklaşıp "Aysun annem iyisindir umarım?" Diye koluna girdi. Aysun hanım, Emrenin koluna girip az önceki çardaklara ilerlerken "Sorma oğlum başımıza gelenleri. Bunlar beni çıldırtacaklar" diye konuştu.


Belgin karşısına oturan eltisine bakıp "Aysun korkutma beni bak, ne oldu? Nerede Hilaller?" Diye merakla sordu. Alpayda gelip yengesinin yanına oturdu ve eğlenen bir tavırla "Şenlik vardı yenge şenlik" dedi. Hepsi meraklı bir şekilde onlara bakarken belkide en çok içi içini yiyen Polat "Nasıl yani?" Diye konuştu. Faruk ve Emir anında komutanlarına bakıp güldükten sonra Alpaya dönmüşlerdi. Emre az çok olanları tahmin edip "Aysun annem biliyorsun Demir biraz sinirli ama öfkesi geçince düzgünce konuşur çocukla" diye ılımlı bir şekilde yaklaştı.


Emre kafasında Demirin ve komutanının, gelen çocuğun içinden geçtiğini düşünüyordu. Aysun hanım, öfkeli bakışlarını Emreye çevirdi ve "Bana Demir deme Emre!" Diye çıkıştı. Yavuz bey "Yenge abimde saman alevi gi-" diye konuşuyordu ki "Bana Aydın da deme Yavuz!" Diye çıkıştı. Belgin hanım eltisinin elini tutup "Aysun, Hilal kızı-" diyordu ki onu da "Hele bana sakın Hilal deme Belgin!" Diye yine çıkıştı.


Emir ağzını tutamayıp "Ee kimi dememiz lazım ki?" Diye sorunca Alpay koca bir kahkaha atmıştı. Herkes ufaktan kıkırdarken Polat gerekli bakışları askerine yollayıp onunla sonra ilgileneceğinin haberini vermişti. Alpay "Valla Emir, keşke kameraya alsaydım" diye tekrar güldüğünde Aysun hanım önündeki çekirdek çöplerini oğluna fırlatıp "Elimde kalacaksın bak Alpay!" Diye bağırdı.


Yavuz bey "Yenge iyi hoşta anlatın biriniz artık be!" Diye yükselince Aysun hanım ona bakıp "Ne anlatayım Yavuz! Nasıl rezil olduk onu mu anlatayım!" Diye bağırdı. Belgine bakıp hararetli bir şekilde "Ya bak kızlarını beğenip gelen bir aileye en yapılmayacak şeylerin hepsini yaptılar!" Dedi. Alpay tekrar gülmeye başlarken Emre "Demir, adamı net dövdü o tamam da başka ne olmuş olabilir?" Diye sordu. Alpay ise herkesi şaşırtan o cümleyi kurup "Abime kalmadan Hilal dövdü" diye katıla katıla gülmeye başladı. Aklına o anlar geldiğinde hala kendini tutamıyordu.


"Anaaa" diye tepkisini kontrol edemeyen Serhata dönen Aysun hanım "Yaa anaa dersin dimi oğlum. Çocuk kalkmış gelmiş sana talip olmuş, kocaman bir çiçek almış uzatmış, diyor ben bir yemeğe çıkmak istiyorum. Seni beğendim ettim. Hilal ne yapıyor peki sizce? Benim son derece prenses zannettiğim kızım ne yapıyor? Alıyor çiçeği başlıyor adama sağlı sollu vurmaya! Bizde işte anca senin gibi böyle anaa diye şaşırıp kaldık." Diye yakındı. Alpay başını ovalayan annesine bakıp "Bir de çok yaratıcı küfürleri mevcut, baya şaşırtıcıydı" dedi.


Belgin hanım şaşkınlığı kenara atıp "Çocuğu beğenmedi o zaman?" Diye sordu. Aysun hanım fenalık geçirecek gibi bakıp "Yok! Filinta gibi çocuktu! Boy pos hepsi var! Bir de mühendismiş. Sarı saç mavi göz bir gör! O güzelim yüze çiçeği acımadan yapıştırıp durdu ya!" Dedi. "İyi yapmış" diyen Yavuz beye hızla baktı ve bir süre sessizce bakıştılar. "Bu iş böyle olmaz Belgin, benim bu kızla konuşmam lazım. Bir sonrakinde ne olacak bu sefer kardeşini değil babasını mı dövecek! Yok yok olmaz. Hele bir gelsinlerde ben bi konuşayım!" Diye kendi kendini onayladı.


Faruk söze girip "Aysun teyze, Hilal hanımcım Demir komutanımı da mı dövdü? O kısmı pek anlamadım" dedi. Polat ise farklı bir yerden bakıp "Nasıl bir sonraki?" Diye sordu. Aysun hanım önce  "Çocuğun kardeşi Demire saldırınca, önce kardeşini halletti sonra çocuğu" diye Faruğu yanıtladı. Sonra da Polata dönüp "Varmış bir iki kişi daha galiba Zarife dedi. Gerçi onlarda bugünden sonra ne düşünür bilemem" diye konuştu. Alpay öne doğru eğilip "Kimmiş onlar? Ben duymadım hiç?" Diye merakla sorunca Aysun hanım biraz dinmiş olan öfkesini harlayıp "Sen katıla katıla gülerken Zarife dedi!" Diye çıkıştı.


&&&


Devamı Part 2 de…


Loading...
0%