Yeni Üyelik
66.
Bölüm

31. Bölüm (Part 5)

@merida_xx

Polat, Talhaya "Bu seni hiç ilgilendirmez" diye çıkıştığında Talha Polatı takmayıp "Onu sevdiğinde belli" diyip "Şu götünden uydurduğun sebebi söylesene sen bir bana!" Diye çıkıştı. Polat sakin kalmak adına derin bir nefes alırken "Bak Talha siktir git başımdan" diye konuştu. Talha kafasını iki yana sallayıp "Seni anlamıyorum" dediğinde Polat sinirle "Anlayamazsın zaten!" Diye cevap verdi.


Talha bu sefer Polatı onaylayıp "Gerçekten de anlayamam. Yaşadığı onca şeye rağmen seni seven bir kadını bırakmanı anlayamam. Lan bu kız belki görevde telefonunu açarsın mesajını okuyup aklın onda kalır diye en ihtiyacı olduğu zamanda bile yazmadı sana! Sen hangi nedene sığınıpta böyle saçma bir şey yapıyorsun?" Diye sordu. Polat, Talhanın dedikleriyle Hilalin neden ona abisinden bahsetmediğini de anladığında içindeki his daha da katlandı ama yine de ağzını açıp bir şey demedi.


Talha karşısındaki adamı izlemeye devam ederken aklına gelen ihtimalleri eleyip duruyordu. Sonra aklına Hilalin hastanedeki halini gören Aydın beyin bakışları gelince "Hasiktir" diye mırıldandı. Polata bakıp "Aydın beyle mi konuştun sen?" Diye sordu. Polatın sekteye uğrayan bakışlarını kısa süre de olsa yakalayan Talha "Sen harbiden bir aptalmışsın" diyerek güldü. "Aydın bey sana kızımdan ayrıl demez. Hilalin seni sevdiğini biliyor ve bunu ona asla yapmaz" diye kafasını sallayıp "Seninle ne konuştu da sen Hilalden ayrılmaya karar verdin cidden!" Diye yükseldi.


Polat, gerçekleri söyleyen Talhaya "Ben her gün ölümle burun burunayım çünkü. Hilali başka bir ölümle daha sınayamam" dediğinde Talha vakit kaybetmeden "O zaman onunla niye sevgili oldun?" Diye sordu ve "O zamanlar ölümle burun buruna değil miydin?" Diye ekledi. Polat artık dayanamayıp "O zamanlar Hilalin neler yaşadığını bilmiyordum!" Diye bağırdı.


Görevden geldiğinde Aydın bey, Polatla konuşurken Hilalin neler yaşadığından bahsetmişti ve 'kızımı üzmeyeceğini biliyorum Polat' diyerek odadan çıkmıştı ama Polat anlatılanları düşünüp durdukça Hilalin yanında olamayacağı zamanlar aklında dönüp durmuş, onu o kadar şeyle yalnız bırakabilme hissi içini kara bir bulut gibi sarmıştı. Anlık bir kararlada ayrılmaya karar verip yanına gelmişti. Bunu ne kadar yapmak istemesede dolu olan kafası bu sonuca ulaşmıştı.


Talha, Polata onaylamaz bakışlar atıp "Ama Hilal biliyordu. Senin ölümle burun buruna olduğunu dün de biliyordu, siz sevgili olmadan önce de biliyordu. Buna bilmesine rağmen seni sevmeyi seçen bir kadını bıraktın. Tebrikler Polat" diyip kapıya ilerledi ve zile bastı. Polat ise düşünmekten ağrımaya başlayan başıyla apartmanın bahçe kapısına sinirle bir tekme savurdu. Her şeyin farkındaydı ama Aydın beyin anlattığı durumlar yüzünden mantıklı düşünemiyordu.


Polat "Benim ne yaşadığımı nereden biliyorsun sen?" Diye gelen sesle hızlıca kapıya döndüğünde Hilalle karşılaştı. Hilal, elindeki poşetleri Talhaya uzatıp tekrar dışarıya çıktığında Polat, Talhaya sinirle bakıp "Ben seni varya!" Diye sinirle konuştu ve ona doğru hamle yaptı. Hilal, Talhaya atılan Polatı göğsünden tutarak durdurdu ve "Talha bizi yalnız bırakabilir misin?" Diye sordu. Talha, Polata bakıp omuz silktikten sonra ilk baştaki haline göre hafif gelen poşeti merakla açıp baktı. Polat, durumu Hilale nasıl açıklayacağını düşünürken Talhanın "Sen şaka mısın! Cidden patatesleri yedin mi!" Diye bağıran sesiyle ona baktı.


Polatın önünde duran Hilal yavaşça arkasını dönüp "Evet. O sırada ayrılık acısı yaşıyordum! Burnuma burnuma koktu, bende dayanamadım" diye konuşunca Talha inanamaz bir şekilde Hilale baktı ve "Gelme lan eve!" Diyerek apartmanın kapısını kapattı. Hilal, zaten karman çorman olan duygularıyla Talhanın arkasından "Kimi kimin evinden kovuyorsun lan sen!" Diye bağırdı. Sonra da öfkesini dindirme gereği duymadan Polata dönüp "Şimdi gelelim sana Polat bey!" Diye çıkıştı.


Polat, Hilali nasıl farketmediğini düşünürken merakla "Ben seni nasıl fark etmedim?" Diye sordu. Camda hiç yansıma görmediğine emindi. Hilal konudan apayrı yöneltilen soruya şaşkınlıkla karşılık verip "Sen benimle şu an dalga mı geçiyorsun?" Diye sordu. Polat kafasını olumsuz anlamda salladı ve "Bak bütün dengemi bozdun işte! İçeride bizi dinlediğini bile farketmedim!" Diye çıkışınca Hilal hala yalanını sürdüren Polata, sağ elini kaldırıp tokat atacağı sırada Polat Hilalin elini havada tuttu. Hilal, Polata alayla gülüp bu sefer sol elini yanağına geçirecekken Polat onu da havada yakalamıştı.


Hilal atamadığı siniriyle daha da sinirlenip "Seni özel güçlü salak asker!" Diye çıkışıp bu sefer tekme atmaya niyetlendiğinde sırtı apartmanın duvarıyla birleşmişti. Kolları iki yanda sırtıyla aynı kaderi yaşarken Polat "Rahat dur!" Diyerek onu uyardı ve zaten istemediği bu ayrılığın nedenini duyan Hilale "Az önce yaşanan şeyleri unutabilir miyiz?" Diye sordu. Belki bugünü yaşanmamış sayarsa daha iyi olurdu. Hilal, artık Polatın gerçekten onunla dalga geçtiğini düşünürken "Sen gerçekten dayağı hak ediyorsun!" Diye tekrar kurtulmaya çalıştığında Polat, Hilali durdurmak için onu kendisiyle apartmanın arasına sıkıştırdı.


Hilal üstünde hakimiyet kuran Polata sinirle homurdandı ve "Bırak beni!" Diye çıkıştı. Polat cıkladığında ise "Az önce bırakabiliyordun, şimdide yaparsın. Hadi ha gayret!" Diyerek güldü. Polat "Az önce sebebini duydun zaten. Bunu artık bilerek yapmadığımı biliyorsun" dediğinde Hilal aralarında bir karışlık mesafe bulunan yüze "Gayette bilerek yaptın. Evet dediklerini duydum ve senin 'bunları beraber aşalım' demek yerine ayrılmayı seçtiğinin farkındayım" diye konuştu.


Polat, Hilalin açısından düşününce ona hak verdiğinden dolayı "Özür dilerim" dedi ve "Kafam o kadar allak bullak bir durumdaydı ki Hilal, babanın anlattıklarından sonra ne düşüneceğimi şaşırdım. Aklımda sürekli o hallerin canlanınca da dayanamadım işte, evet haklısın bunları beraber aşalım diyebilirdim ama benim derdim benim yüzümden de acı çekmemendi" diyerek içinden geçenleri söyledi. Hilal gözlerini ayırmadığı kahvelere "Yalan söyledin" dedi. Polat, Hilali onaylayıp "Evet çünkü yalanı sevmiyorsun" dedi. Yalanını anlayacağını biliyordu ve üstüne gelmemesi için bunu bilerek söylemişti.


Polat, zaten günlerdir özlemini çektiği koku burnuna dolmaya başladığında alnını Hilalin alnına yasladı. İkisininde gözleri kapanırken Polat tekrar "Özür dilerim" diye fısıldadı. Hilal "Kabul etmiyorum" diye karşılık verdiğinde Polat "Beni affetmen için ne yapabilirim?" diye sordu. Hilal yavaşça kafasını sallarken "Ne yaparsan yap affetmiycem" diye fısıldadı. Burunları yavaşça birbirine değmeye başladığında Polat tuttuğu bilekleri gevşetti. Hilal, bir haftayı aşkındır görmediği adamın kalbini deli gibi çaptırmasına rağmen tekrar "Affetmiycem" diye fısıldadığında bu sefer de dudaklarını birbirine değdi.


Polat içinde yanan özleme daha fazla dayanamayıp "Affetmen lazım" diyerek ikisinide bu işkenceden kurtarıp dudaklarını ona değen dudaklarla birleştirdi. İkisi de birleşen dudaklarıyla önce kısa bir iç çektikten sonra dudaklarını hareket ettirdiler. Polat, Hilalin bileklerini rahat bırakıp ellerini Hilalin beline yerleştirdi. Hilal de çözülen ellerini Polatın yanaklarına yerleştirdiğinde alt dudağını emen dudağı hafifçe ısırdı. Bu hareketle birlikte Polat, Hilali kendine daha çok çekip öpüşünü sertleştirdi. Hilal, sert öpüşlere ayak uydururken nefes almak için biraz çekildiğinde Polat "Seni seviyorum" diye fısıldayıp tekrar dudaklarını birleştirdi.


Hava termometrelerde sıfırın altını gösterirken apartmanın önünde özlem giderenler için kırk derece üstünü gösteriyordu. Hilal, ellerini Polatın saçlarına yerleştirdiğinde yumuşak saçların parmaklarının arasından kaymasına izin verdi. Hilal, dudaklarının şişeceğine emindi ama bunu pek kafasına takmayıp onu özlemle öpen dudakların keyfini çıkartmaya devam etti. Bir elini tekrar Polatın yanağına yerleştirdi ve kendini biraz geri çekti. Ayrılan dudaklar alınlarını tekrar birleştirdiğinde Hilal baş parmağını az önce onu öpen dudaklara bastırdı. "Dudakların şişecek" diye kıkırdadığında Polat kapattığı gözlerini açıp karşısında gülen kadına aşkla baktı ve az önce yaptıklarından dolayı kendine tonlarca küfürler yağdırdı.


Polat, Hilalin burnunun ucunu öptükten sonra "Şişsin bir şey olmaz" dedi ve "Günlerce hatta aylarca atacağın tribe razıyım Hilal. Sen yeter ki affet beni" diye ekledi. Hilal kendini Polattan biraz daha geri çektiğinde "Böyle bir şeyi tekrarlamayacağına inanmamı mı bekliyorsun?" Diye sordu. Polat, Hilalin kırgın bakışlarını görüp sıkıntılı bir nefes verdiğinde "Söz veriyorum. Bunu tekrar yaparsam zaten sonrasında ben diye bir şey kalmaz Hilal. Artık bunu şu geçen on dakikada bile anladım" diye konuştu.


Hilal, Polatın gözlerindeki netliği görünce "Genelde ikinci şans vermeyen bir insandım ama buraya geldikten sonra baya bir değişmeye başladım. Beni yaralayan herkese bir şans daha verdim ve sende artık onlara katıldığına göre şans vermeliyim. Yalnız bir daha bununla ilgili bir şey duyarsam hayatına Hilal diye biri girmemiş olur Polat. Bana olan sevgin biterse tabiki ayrılıcaz ama saçma bir sebep istemiyorum" dediğinde Polat kafasıyla Hilali onayladı ve alnına hızlı bir öpücük kondurup "Kabulüm. Söz veriyorum" dedi. Hilal, Polata ufak triplerini atmaya başlarken Polat, bu tavırları gülümseyerek izlemeyi seçmişti.


Alpay sinirleri tepesinde, ayakkabılıktan ayağına geçirdiği Hilalin ayakkabılarıyla merdivenleri inmeye başladı. O patatesleri canı çok çekmişti! Apartmanın kapısını açtığında kenarda cilveleşen ikizini ve Polatı gördü. Aslında daha çok Hilalin çemkirmesini görmüşte olabilirdi. Polat ise kolları arasında tuttuğu ikizini gülen yüzüyle izliyordu. Bu tablo ilk önce kaşlarını çatmasını sağlamıştı ve sonrasında da bedenine çarpan soğuk hava yüzünden ürpermişti.


Hilal ve Polat gelen pat pat sesiyle Alpaya döndüklerinde Polat onları izleyen Alpayı daha önce fark ettiği için "Hala gitmeni bekliyorum Alpay" diyerek kibarca onları yalnız bırakmasını istedi. Alpay, Polata sinirle bakıp "Valla Polat inanır mısın, bende patateslerimi baya bir bekledim" diyince Hilale baktı. Hilal ise bakışlarını Alpayın ayaklarına dikmiş derin derin nefesler alıyordu. Bakışlarını Alpayın yüzüne çıkarttığında parmağıyla ayaklarını işaret etti "Bunu bilerek yaptın Alpay. Ben bu ayakkabılarımı dolaba kaldırmıştım" dediğinde Alpay yere vurduğu ayağını durdurup arkasına bastığı ayakkabıya gururla baktı. Kendince intikam almıştı. Hilalin bakışları da doğru yaptığını gösteriyordu.


Hilal, Polata döndüğünde "Bir de arkasına basıyor Polat!" Diye çıkıştı ve Polatın kollarından çıkmaya çalışıp "Bir saniye Polatım, ufak bir cinayet girişimim olacak" diye sakinde ekledi. Polat, Hilali sıkıca tutup Alpaya döndü ve "Bence git" diyerek güldü. Alpay, ikizine gülümseyip "Kudur Hilal" dedikten sonra ellerini birbirine sürtüp ısınırken "Siz kaç saattir nasıl üşümüyorsunuz lan. Hava buz gibi" Dedi. Hilal, Polatın kollarında çırpınmayı bırakıp Polata baktığında Polatla aynı anda "Yoo sıcak" dedi. Sonrasında Hilal, bir kere daha Alpaya atılıyordu ki onu tutan kollardan yine kurtulamadı.


Alpay ayakkabıları büyük bir marifetmiş gibi Hilalin gözüne soka soka gösterdikten sonra zile bastı ve "Ağzınızdan duman çıkıyor ama hala 'yooğğ sıcah' diyosunuz!" Dedi. Açılan kapıyla da yukarı çıkmaya başladığında Hilal onu tutan Polatın omzuna vurup "Ne diye tutuyorsun beni!" Diyerek kızdı. O ayakkabılarla Alpayı dövmek istemişti. Polat, Hilalin sinirden kısılan bakışlarına gülüp "Cidden Aydın albayıma benziyorsun güzelim" dediğinde Hilal, bu olanların suçunu babasına atmaya niyetlenip "Ona da sorucam, bizim ilişkimiz onu ne ilgilendiriyorsa!" Diye çıkıştı. Neredeyse ayrılıyorlardı.


Polat yanlış anlaşılmayı hemen düzeltmek için "Hayır Hilal sakın! Baban aksine bizi destekledi bile. Sadece sana karşı dikkatli olmamı söylemişti" diyerek açıklama yaptı. Hilal omuz silkip bu konuyu sonraya erteledi ve "Hadi yukarı çıkalım gerçekten Polat. Hem bir şeyler yersin açsındır" dedi. Polat "Yok güzelim karargaha geçerim ben evrak işlerini yapmadım daha" dedi. Hilal, Polatın hafiften değişen bakışlarıyla bir şey söyleyeceğini düşünüp "Ne söyleyeceksin?" Diye sordu. Polat, lafı geveleme ihtiyacı duymadan "Bu Talha da burada mı kalıyor?" Diye sordu.


Hilal, bu değişimin nedenini anladığında gülümseyedi ve "Hıhı burada kalıyor" diyerek Polatı onayladı. Polat kafasını ağır ağır sallayıp ağzının içinde homurdandığında Hilal "Sen Talhayı kıskandın mı cidden?" Diye sordu. Polat burnundan uzun bir nefes verirken "Kıskanmak değil de, hoşuma gitmiyor sadece" dediğinde Hilal elini Polatın yanaklarına yerleştirip "Talha iyi birisi, hem senin beni mutlu ettiğini düşündüğü sürece bir şey yapmaz. Kafana takmanı gerektirecek bu durum yok" diye sevdiği yanakları öptü. Polat, Talhadan kötü bir şey görmemişti ama yine de bu aynı evde kalma durumu hoşuna gitmemişti. Hilalin, abisiyle kalmak istediğini de bildiği için alıp götürmeyi teklif etmeyi bile düşünmedi.


Polat "Seni az önce üzdüğümü düşünürsem artık rahat durmayacağını sanıyorum" dediğinde Hilalin çatılan kaşlarını görünce "Tamam neyse boşver bir şey demedim, hadi sen çık artık eve güzelim üşüyeceksin" dediğinde Hilal "Ah allahım! Üşümeyeyim diye beni ısıtmayı es geçip eve yollayan bir yavuklum var. Daha ne isteyebilirim ki" diye güldüğünde Polat, Hilalin belinde duran ellerini biraz sıkılaştırıp "Atarım sırtıma götürürüm eve, görürsün o zaman sen ısıtmayı!" Diye gülüp, ona gülen dudaklara hızlı ama etkili bir öpücük bıraktı. Sonra da "Hadi, beni daha fazla çıldırtmada çık yukarı" diyerek zile bastı. Hava cidden soğumaya başlamıştı ve elinin altındaki beden az önceki sıcaklığını hafiften yitirmişti.


Hilal, Polata gülümseyip kapıdan girerken "Bu arada yere çökmüştüm, o yüzden beni farketmemiş olabilirsin" dediğinde Polat "Yere mi çöktün?" Diye anlamsız bakışlar yolladı. Hilal, kafa sallayıp "Patates paketini ayakta açamadım aslında" diye kıkırdadığında Polatta, Hilale katılıp gülmüştü. Ne olursa olsun bu manyak kadını seviyordu. Zilin hoparlör kısmından "Hadiiğğ!" Diye bağıran Alpayın robotik sesi duyulduğunda Hilal hemen "Gideyim de kendime yeni ayakkabı aldırayım" dedi ve Polata "Gidince haber ver ve güzelce dinlen" diyerek öpücük attı. Ayrılığın kıyısından dönen ikiliden biri eve, diğeri de karargaha doğru ilerledi.


....................................................................................


Dün akşamdan sonra abimde giymek için kendime ufak bir valiz hazırlıyordum. Sabah, Alpay ve Demirle döndüğümde vakit kaybetmeden valiz hazırlayama başladım sonrasında da hastaneye geçeceğim zaten. Kısa sürede hazırladığım valizimle birlikte evden çıktığımda çağırdığım taksiye doğru sürüklemeye başladım. Kapıya yaklaşırken "Hilal bacım!" Diye duyduğum sesle arkama döndüm. Halil bana doğru sırıtarak yaklaşırken "Halilll!" Diye sevinçle kollarımı açtım. Halille kısa bir sarılma yaşadıktan sonra ayak üstü muhabbet etmeye başladık.


Muhabbetimizi gülüşerek devam ettirirken allahtan gelen taksi Halit abinindi de beklemesini sorun etmiyordum. Adamla baya tanışıktık artık. Valizimin çekçeğine kolumu yaslanıp Halile daha da odaklandığımda kıçımda bir şey hissetmem bir olmuştu ve korkuyla ufak bir çığlık atıp Halile doğru atladım. Halilde attığım çığlıkla korkup belindeki silaha yönelirken arkamı döndüm ve elindeki bastonu kaldırmış yaşlı bir kadınla karşılaştım. Kadının yanındaki Ülker hanımı tanıdığım için onlara şaşkınca baktım.


Ülker hanım "Anne ne edeysun allah aşkina!" Diye yaşlı kadına kızdığında yaşlı kadın "Ne edeymişum! Bakayrum yeni gelin kendini şişirtmiş midur!" Diye karşılık verdi. Ülker hanım ne kadar engel olmak istesede yaşlı kadının bastonunu tekrar kaldırmasına engel olamadı. Önce vücuduma bir baktıktan sonra "Ülkerr! Ha bu karılar başka nerelerini şişiriyi?" Diye sordu. Boşluğuma denk geldiği için "Benim bir yerim şişik değil" diye mırıldandım. Yaşlı kadın beni tekrar süzerken bu sefer de bana uzanan bastona başka bir baston müdahale etmiş ve "Benum torunum pillu bebek gibidur! Çek ha o yapma bastonuni!" Diye yükselmişti.


Babaanne? Ben iki yaşlı kadına şaşkınca bakarken yanımdaki Halil "Tellioğulları ve Seferoğulları meydan muharebesi gibi bir şey olacak sanırım, kimin tarafını tutsam daha az hasar alırım acaba?" Diye mırıldandı. Bakışlarımı Halile çevirirken "Ne?"  Diye mırıldandım. Bakışlarımız buluştuğunda ise Halil sakince omuz silkti ve ikimizde aynı anda eli bastonlu iki kadına baktık.


&&&&


Diğer bölümde görüşmek üzere arkadaşlar.....🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Yorumlarınızı belirtmeden hiç bir yere gitmeyin 😂😂


Loading...
0%