Yeni Üyelik
94.
Bölüm

39. Bölüm (Part 3)

@merida_xx

Hilalin yoğun bakımda olmasının üstünden iki gün geçmişti ama hala bir gelişme olmamıştı. Aydın bey ameliyattan sonraki akşam uyanmıştı ve şu an durumu gayet iyiydi. Sadece Hilalden her hangi bir haber alamadığı için oldukça gergindi. Hilal hala yoğun bakımdaydı ve Alpay da dahil olmak üzere girişler yasaktı.


Aydın bey yataktan kalkarken eşinin yardımıyla hırkasını üstüne geçirdi. "Yok mu bir haber Aysun?" Diye tekrar sorduğunda Aysun hanım "Yok Aydın. Doktor bugün bir şey söylemedi, en son hala uyutuyorlardı" diye cevap verdi. Aysun hanım kalan kıyafetleri de çantaya sıkıştırdı ve Demire uzatıp "Oğlum bunları arabaya koyarsınız" dedi.


Demir çantayı alıp odadan çıktığında peşinden Aydın beyler de çıkmıştı. Aydın bey duvarın köşesindeki bankta oturan Polatı görünce eşine dönüp "Aysun, Polat hala burada mı?" Diye sordu. Aysun hanım kafasını elleri arasına almış bir şekilde öne eğilmiş olan Polata bakıp "Yok hiç gitmedi Aydın. Safa kıyafet getirdi dün, sadece onu değiştirmek için gitti" dedi. Aydın bey kafasını sallayıp eşini onaylarken yorgunluğunu gizlemeye çalışan adama "Polat!" Diye seslendi.


Polat, kafasını ellerinin arasından kaldırıp Aydın beye baktığında oturduğu yerden kalktı ve ona doğru adımladı. "Geçmiş olsun Aydın bey" dedikten sonra "Sağol oğlum da git uyu bir yerde, şu haline bak" diyen Aydın beye olumsuz anlamda kafa salladı. Aydın bey üstelemek istemediği için başka bir şey söylemedi.


Alpay çıktığı merdivenlerin başında ailesini görünce "Bitti mi işiniz anne?" Diye sordu. Aysun hanım "Evet oğlum bitti. Hilalden bir haber var mı?" Diye sorduğunda Alpay "Vücudu böbreği uyum sağlamış işte, Görkem bugün uyandırmayı düşünüyorum dedi ama ne zaman uyandıracak onu söylemedi" dedi. Alpayın dediğiyle hepsi kafasını sallarken yoğun bakım kısmına ilerlediler.


Bekleme alanında oturan Barış telefonla konuşurken "Tamam, kısa süreli olur o zaman....çok kalabalık olmayız diye düşünüyorum....tamam tamam ben zaten ararım seni tekrar....sağol Talha...tamam lan ararım uyanınca...tamam sende kendine iyi bak" dedi ve telefonu kapattı. Alpay, Barışın yanına geçip otururken "Talha mı?" Diye sorduğunda aldığı olumlu yanıtla "Ne dedi?" Diye sordu.


Barış "Hilali aramış ulaşamamış da bende durumundan bahsettim. Sonra şu raporları bana da at dedi, tomografiyi falan inceledi. Hafıza kaybı yaşayabilir, uyandığında odada kalabalık olmayın dedi. Sadece ben girerim içeri, doktor soru sorarken zaten anlarız hafızasının durumunu" dediğinde Alpay "Doğru. Eğer hatırlamaz ve hepimizi birden görürse bir an da yüklenmiş oluruz" diyerek onayladı.


Aysun hanım zaten yaşadığı endişeye daha fazlasını ekleyip "Bizi tanımaz mı?" Diye sorduğunda Barış "Bilmiyorum. Bir ihtimal" diye cevap verdi. Demir, Barışa bakıp "Sen şimdi bizi hiç kimse diye tanıtma?" Diye laf attığında Barış "Yaşasada kısa süreli olacağı için o topa girmem merak etme" dedi ve "Ama eğer kalıcı bir hafıza kaybı olsaydı hiç acımam sizi yabancı diye tanıtırdım" diye ekledi. Demir "Şerefsiz!" Diye çıkıştığında Barış ona gülümseyip "Benim yerimde olsan sende aynı boku yerdin, çok büyük konuşma!" Diye karşılık verdi.


Polat tartışan ikiliye göz devirip "Saçmalamayın lan ikinizde" dediğinde Alpay bakışlarını Polata çevirip "Bizi hatırlamazsa seni hiç hatırlamaz Polat. Hazır olsan iyi olur" diye mırıldandı. Polat, Alpaya cevap vermeden ağrıyan başını duvara dayadı ve gözlerini kapattı. Bu olasılığı düşünmek istemiyordu. Sadece sevdiği kadının bir an önce uyanmasını diliyordu. Gerisini bir şekilde hallederdi diye düşünüyordu.


Bekleme alanına gelen Şinasi bey "Geçmiş olsun Aydın bey, iyi görünüyorsunuz" diye konuştuğunda Aydın bey "Sağolun. Ben iyiyim de kızımı beklemek iyi gelmiyor" dedi. Şinasi bey oturan ekibe gülümseyip "Uyandıracaklar şimdi. Görkem içeri girdi az önce" dediğinde hepsi hemen ayaklanmıştı ve yoğun bakım kapısının önüne geçmişlerdi.


Endişeli bekleyiş Görkem gülen yüzüyle çıkınca bitmişti. Görkem "Geçmiş olsun, Hilali artık normal odaya alabiliriz" dediğinde verilen derin nefesler bütün koridora yayılmıştı. Polat "Görebilir miyiz artık?" Diye hevesle sorduğunda Görkem "Odaya alalım önce, sonrasında tek tek girebilirsiniz" dedi ve tekrar bir nefes verilmesine sebep oldu.


Alpay "Hafıza kaydı falan var mı?" Diye sorduğunda Görkem "Tarihleri hatırlıyor ama kişi bazlı sormadım. Onu odada sorabilirim" diye onayladı ve Hilali alacakları odaya doğru ilerledi. Peşindeki ufak topluluk geçtikleri koridorda kalabalıklaşmıştı. Belgin hanım "Çok şükür ablam, bak çıktı işte Hilal" diye sevinçle konuşunca Aysun hanım gülümseyerek kafa salladı. Görkem odanın kapısına gelince ona yaklaşan topluluğa elini kaldırıp durmaları gerektiğini belirttiğinde Alpay onu dinlemeyip yaklaşmıştı.


Sedye asansörünün açılma sesiyle bütün bakışlar oraya döndüğünde sonunda Hilali görebilmişlerdi. Tim üyeleri geride kaldığı için birbirlerinin üstüne çıkıp yine de görmeyi başarmışlardı. Alpay hemen sedyeye doğru koşup Hilalin elini tuttuğunda Hilalin kafası sakince Alpaya dönmüştü. Alpay "Hilal?" Diye mırıldandığında Hilal "Salak?" Diyerek minikçe gülümsedi. Alpay hatılanmanın verdiği sevinçle çocuk gibi yerinde zıplayıp ona bakan meraklı kalabalığa "Hatırlıyor! Beni hatırlıyor! Salak dedi! Hat-" dedi ve bir anda Hilale dönüp "Gerizekalı!" Diye bağırdı.


Görkem, Alpaya gülüp sedyeyi ittiren personele "Hızlanalım lütfen" diyerek kapıyı işaret etti. Personel yardımıyla odaya alınan Hilalin ardından hepsi anlaşmış gibi odaya ilerlediğinde yoğun bir kalabalık odaya doluştu. Görkem, hemşirenin getirdiği ilaçlarını askıya takarken odadaki uğultuyla kafasını çevirip kalabalığı gördü ve "Ee ama yuh!" Diye bir tepki verdi.


"Yakını olmayanları dışarı alabilir miyim?" Diye söylendiğinde kimseden çıkmak için bir hareket gelmemişti. Bakışlarını kalabalıkta gezdirirken kararlı bakışlarla sıkıntılı bir nefes verip Hilale döndü ve "Atayım mı hepsini dışarı patron?" Diye sorduğunda Hilal sadece gülümseyip cıklamıştı. Sonrasında gülen yüzü hızla sorup buruştuğunda Polat "Ne oldu?" Diye panikle sordu.


Görkemde "Evet Hilal ne oldu?" Diye sorduğunda Hilal zorlanarak kafasını kaldırdı ve "Hepiniz soyunun" diye mırıldandı. Hilalin isteği herkesi şaşırtırken Faruk sesini kontrol edemeyip "Eyvah eyvah! Hepimizi Polat komutanım gibi görüyor kesin" dediğinde Hilal tekrar "Soyunun" diye tekrar etti.


Faruk hafifçe öksürüp Hilale yaklaştığında "Hilalcim, canım yengem benim. Ben Faruk, en sevdiğin dostun, kardeşten öte olan. Senin yavuklun şurada bana ebemi si- yani sevgi dolu bakan adamcağız. Sen bize bakıp onu mu görüyorsun acaba?" Diye sordu ve Görkeme bakıp "Böyle bir şey mümkün mü ki?" Dedi.


Hilal, Faruğa bakıp "Yaklaş" dediğinde Emir "Ben bu sahneyi bir ay önce komutanımda da görmüştüm. Yaklaşma Faruk" dedi. Faruk, Emire cıklayıp "Onunla yengem bir mi Emir?" Derken Hilale yaklaşmış oldu ve Hilalin bir an da tişörtünü yakalamasıyla ufak bir çığlık attı. Alpay hemen Hilalin elini Faruğun tişörtünden ayırınca Hilal hafif eğilmiş olan ikizinin tişörtünü yakaladı ve yukarı sıyırdı. Alpay "Lan ne yapıyorsun!" Diye bağırdığında Barış "Kimin böbreğini aldığını arıyor" diye duruma netlik kazandırdı.


Hilal abisine dönüp "Kim?" diye sorduğunda Faruk eski yerine geçip "Ben değilim" diyerek ellerini kaldırdı. Hilalin gözleri herkesi turlarken Görkem "Baban verdi Hilal. Ama gördüğün gibi gayet iyi, telaşlanma" dediğinde Aydın bey doktora pekte hoş olmayan bakışlar attı. Yavuz bey öne çıkıp gülümsedi ve "Valla bütün evrak ve toplantı işlerinden kurtuldum kızım, hepsini babana kitleyeceğim" diyerek gergin ortamı biraz dağıtmak istedi.


Hilal masumca "Hala albay olabilir ama dimi?" Diye sorduğunda Yavuz bey "Tabi be! Zaten biz göreve çıkmıyor gibi bir şeydik kızım. Sorun olmuyor bizde" dedi ve Hilale eğilip alnına küçük bir öpücük bıraktı. Geri çekilmeden de "Burdan bir an önce çık ay parçam" diye fısıldadı. Aydın bey "Tamam lan uzaklaş!" Diye çıkışınca Yavuz bey, abisine bakıp bir kere daha öptü ve sırıtarak yanına gitti. Aydın beyin homurtularıyla Aysun hanım eşini dürtüp kızının yanına "Kızım, ağrın falan var mı?" Diyerek endişeyle adımladı.


Aysun hanım dolan gözlerini zorlukla tutarken Hilal "Evet var. Görkem ağrı kesici versen?" Diyerek Görkeme baktı. Görkem kafasıyla onaylayıp yanındaki hemşireye baktığında hemşire hemen ilaç getirmek için odadan çıktı. Görkem diğer serumları da diğerlerinin yanına asarken Hilal "Hepsi mi? Ciddi misin?" Diye homurdandığında Görkem "Bu daha gördüğün kısım patron. Ağır ilaçlara yarın başlayacağız" diye cevap verdi.


Sonra da kalabalığa dönüp "Anlıyorum hepiniz burada kalmak istiyorsunuz ama gerçekten kalmamanız gerekiyor" dediğinde Alpay "Tek tek görüşüp çıkarız, bir kişi kalacak dimi?" Diye sordu. Görkem "Evet bir kişi yeterli" dediğinde Polat hemen "Ben kalırım" diye atıldı. Barış aynısını söylemek için açtığı ağzını kapatırken Polat, Aydın beylere bakıp "Sizde dinlenirsiniz hem. Daha tam iyileşemediniz" diye ekledi. Hilalin yanından ayrılmayı kesinlikle düşünmüyordu.


Aydın bey, Polata karşı gelecekken "Sen akşam kalırsın oğlum, biz biraz kalalım" diye daha ılımlı yaklaştı. Polat istemeye istemeye durumu kabul ederken timine baktı ve "Hadi kalabalık yapmayın sizde" dedi. Tim üyeleri tek tek geçmiş olsun diyerek odadan çıkmaya başladığında odadaki kişi sayısı da azalmaya başlamıştı. Polatta sadece Hilalle bakışıp dışarı çıktığında ilk önce saate baktı. Saat daha akşam üzeri dörttü. Hilalin yanına şimdiden giremedi için sıkıntılı bir nefes verdiğinde Yakup "Size de geçmiş olsun komutanım. Çok şükür geçti bu da" dedi.


Polat, kafasını sallayıp "Sağol Yakup. Çok şükür ki geçti" dedi ve yanına gelen Akına baktı. Akın "Komutanım bir şey olursa bir telefon yeterli" dediğinde Polat, elini Akının omzuna koyup dostça sıktığında Safa "Polat istersen sende bizimle gel, duş falan alırsın kendine gelirsin biraz" dedi. Polat reddetmeye hazırlanırken Faruk "Komutanım yanlış anlamayın ama bok gibi görünüyorsunuz. Azcık kendinize gelirsiniz akşama kadar" dedi.


Polat oldukça bitik bir görüntü çiziyordu. Bir haftayı aşkındır kesmediği sakalları uzamış, bu süreçte toplasan sekiz saatlik uyuduğu için göz altları kızarmıştı. Bunun sebebi tamamen sevdiği kadının yaşattığı korkudandı ama bunu dile getirmedi. Polat cevap vermeden Demir odadan çıktığında bakışlar o tarafa dönmüştü. Demir ellerini kaldırıp "Önce kısa bir teşekkür etti, şimdide babamın ağzından girip münasip yerlerinden çıkıyor" diye sırıttı. Yüzündeki gülümseme herkesi güldüren cinstendi.


Demirden sonra Yavuz bey ve Alpayda dışarı çıkınca Alpay gayet keyifli bir şekilde "Keşke bende babama böyle atarlanıp kalaylayabilsem. Çok özeniyorum" diye konuştu. Yavuz bey de bu duruma gülerken "Vallahi ilaç gibi geldi. Bütün gerginliğim uçup gitti, kuş gibiyim adeta kuş" diyerek Alpaya katıldı. Kapı tekrar açılıp bu sefer Barış çıkınca sırıtan kalabalığa bakıp "Bana da sıçramaya başladı" diyerek omuz silkti.


Emre sırıtarak "Sana ne diyor?" Diye sorduğunda Barış "Kaç gündür buralardayım ya, işi neden aksatmışımdan girip saçımın dağınıklığından çıktı" diye cevap verdi. Kapı tekrar açıldığında bu sefer Aysun hanım ve Belgin hanım çıkmıştı. Demek ki içeride sadece baba kız kalmışlardı. Belgin hanım "İnşallah birbirlerinin üzerine atlamazlar" diye konuştuğunda Aysun hanım "Aman bırak! Tokuştursun boynuzlarını iki keçi!" Diye sinirle konuştu.


Yavuz bey eşine bakıp "Ne yapıyorlar?" Diye hevesle sorduğunda Belgin hanım "O ona bağırıyor o ona bağırıyor Yavuz! Yok neymiş abim niye böbreğini vermişmiş, yok neymiş Hilal bok mu varmış da dağ bayır gezmiş!" Dedi ve Aysun hanım "Bir o bağırıyor bir o bağırıyor ama asla karşılıklı konuşmuyorlar! Sadece kendi sinir oldukları durumları bağırarak söylüyorlar!" Diyerek elini havada sallayıp sabır diledi.


Emir, Aysun hanımın dediğine sesli bir şekilde gülerken "Ben Hilalden yana bahis açıyorum" dedi. Diğer üyelerde gülerek elini kaldırdığında "Bizde!" Diyerek destek çıktılar. Halil gülen yüzüyle Polata bakıp "Komutanım sizde girin içeri de nasibinizi alın yav. Böyle uzaktan pek olmuyor" dediğinde Aysun hanım "Aman oğlum sakın! Kaç gündür yorgunsun zaten bir de onun için azar çeker" diyerek güldü. Hilalin bu hali bile onlara ilaç gibi gelmişti, hepsi içindeki sıkıntıdan kurtulmuş rahatlamışlardı.


Polat için şu an bu durum bile çok iyi olurdu. Yeterki Hilali görmek ve sesini duymak konu olsun, gerisi önemsizdi. Kapı tekrar açıldığında bu sefer içeriden Görkem çıkmıştı. Gülmekten kapanan gözleriyle "Bayılıyorum bu kadına ya" diyerek kapıyı kapattıktan sonra gözlerini açtı ve karşısında ona son derece sinirli bakan adamı gördü. Odada öğrendiği kadarıyla şu an bakıştığı adam Hilalin sevgilisiydi ve hoş bir durum olmamıştı. Özalp, bakışlarını doktora çevirip "Doktor bey, gerçek bir bayılma yaşamak istediğinizi bu kadar belli etmeyin ama" dediğinde Görkem hemen "Oldu o zaman, ben ara ara kontrole gelirim" diyerek ortamdan uzaklaştı.


....................................................................................


Babamla da güzel bir şekilde kapıştıktan sonra rahatça gözlerimi yummuştum. Kavga esnasında diğerleri gibi odadan çıkmadığı için onunla gurur duysamda karşılık olarak bana bağırdığı için daha da sinirlenmiştim. Gerçi dediklerini pek dinlememiştim ama olsundu. Sadece bana böbreğini verdiği için bağrınıp durmuştum.


Bağırmamın sebebine gelirsekte beklemediğim bir fedakarlık yüzündendi. Elbette bana değer verdiğini ya da benim için her şeyi göze alacağını biliyordum ama benim yüzünden mesleğinden bile isteye uzaklaşmasını tahmin etmemiştim. Benim yüzümden mesleğinden olmuştu ve benden sakin kalmamı bekliyorsa yanılıyordu.


Sırayı bekleyebilirdim dediğimde ise öyle bir lüksüm olmadığını söylemişti. Heh bir de 'böbrek benim sanane! İster veririm ister vermem! Yat uyu!" Diye de bağırmıştı. Zaten sonrasında da serumumun hızını arttırıp beni uykuya yollamıştı. Yanii kavgadan kaçmıştı. Bence.


Şimdi gözlerimi açtığımda ise yanı başımdaki sandalyede oturmuş bana bakan Polatımı gördüm. Gözlerini dikmiş bana bakarken bu kadar dikkatli bakmasıyla biraz şaşırsamda "Polatım?" Diye mırıldandım. Sanki yeni uyanıyormuş gibi irkildiğinde hızlıca bana baktı ve panikle ayağa kalkıp "Yavrum ne oldu? Ağrın mı var? Doktor çağırayım mı?" sorularını sıraladığında ona gülümsedim.


Tek kelimeyle bok gibi görünüyordu. Görünüşünde bir şey yoktu ama gözleri daha ne kadar yorgun bakabilirdi bilmiyorum. Sanki gözlerinde duygularını gizlediği o duvarları öremiyor gibiydi. Bu gözler biraz kalbimi acıtmıştı. Eminim bir gram uyku bile uyumamıştı. Yatağa biraz baktığımda bu alandan daha dar yerlerde bile uyuduğumuzu düşündüm. Bakışlarımı hala bana endişeyle bakan sevgilime çevirip "Polat beni biraz yana kaydırsana" dedim. Dediğimle hemen vücuduma dokunurken kaşlarını çattı ve "Bunu neden istiyorsun ki yavrum?" Diye sordu.


Bir kere de anlamasan olmaz ama dimi! "Seninle uyumak istiyorum Polatım" dediğimde ellerini hemen çekti ve "Olmaz" dedi. Elimi eline uzattığımda buna engel olmadı ve elimi sıkmadan sıkıca tuttu. "Uyuyup dinlenmen lazım Hilal. Yaraların var ve bir şey olsun istemiyorum" diyerek yüzüme yaklaştığında alnıma uzuuun bir öpücük bıraktı. Bu öpücüğü gözlerimi kapatmamı sağlarken Polat geri çekilmemiş öylece duruyordu.


Bir süre sonra çekilip burnunu boynuma koyduğunda "Çok şükür" diye mırıldanıp bu sefer boynumdan öpmüştü. "Polatım kaç gündür yıkanmadığımı düşünüyorum. Öpücüklerini sonraya mı saklasan?" dediğimde bir kere daha öpüp "Mis gibisin yavrum" diyerek geri çekildi. Ona baygın baygın baktım ama haklı olabilirdi. Yoğun bakımda sanırım bir kere yıkanmış olabilirdim. O yüzden mis gibi olmam normaldi.


Elini hala tutarken "Polat iyi bir uyku çekip dinlenmem için sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun" diyerek elini çektim. Kararlı bakışlarıyla bana bakmaya devam ettiğinde "Polatım lütfen" diye mırıldandım. Derin bir nefes alıp yatağa bakmaya başladığında gülümseyip "Beni azcık ittir, sende hemen yanıma yat" diye hevesle konuştum. Bedenimi dikkatli bir şekilde yana kaydırdığında oluşan boşluğa yan bir şekilde uzandı.


"Niye yan yattın ki?" Diye sorduğumda "Seni izleyeceğim yavrum. Sen uyu hadi" dedi ve yanağıma yumuşak bir öpücük bıraktı. Sanki beni öpmelere doyamıyor gibiydi. Tabiki hiç şikayetçi değildim. "Bende öpmek istiyorum ama, yaklaş bari" dediğimde kafasını bana uzattı ve çok hareket etmemem için yanağını dudağımın üstüne koyup çekti. Yaptığı beni güldürürken sol tarafımdaki ağrıyla gülüşüm soldu.


Polatın sinirli nefesi yüzüme vururken "İyiyim" dedim ve kafamı ona çevirip bende onun yüzüne baktım. Sağ eline yasladığı kafasıyla beni izlerken diğer elini yüzüme yaklaştırıp yanağıma koydu ve baş parmağıyla usul usul sevmeye başladı. Gözleri yüzümün her karışında gezerken "Sende uyu Polatım" diye mırıldandım. Bir şey söylemeyip yüzümü izlemeye devam ederken "Sen niye bu kadar kötüsün Polatım?" Diye sordum. Adam gerekmediği sürece konuşmuyordu bile.


Yanağımdaki eli kısa süreli durduktan sonra "İyiyim yavrum. Kötü olduğumu da nereden çıkarttın?" Dediğinde serumsuz kolumu birazcık kaldırıp bende onun yüzüne dokundum. Parmaklarımı gözlerine çıkarttım ve kapanan gözlerine dokunup "Eskisi gibi bakmıyorlar. Bir şey olmuş" dedim. Elimi tutup dudaklarına götürdü ve sıkı bir öpücükte elime bıraktı.


Sadece uzun uzun bakmayı seçmişti. Şimdilik bu konuyu askıya almaya karar vermek zorunda kalmıştım çünkü ilaçlar gözlerimi kapatmaya başlamıştı. Gözlerim tekrar kapanırken en son duyduğum şey Polatın "Eskiden seni kaybetmekle karşı karşıya kalmamıştım ki yavrum, nasıl eskisi gibi bakabilirim" dediğini ve alnını yanağıma yasladığını hissettim.


&&&


Arkadaşlar selamm😘😘


Artık bölümleri belirli gün ve saatte atmamaya karar verdim. Nedeni ise canımın öyle istemesi 😂😂


Ve sizinle bir şey paylaşmak, sormak istiyorum. Kitabı sevdiğinizi düşünüyorum ama aldığım dönütler beni pek mutlu etmiyor. Bundan kastım oy ve yorumların azlığı. Özellikle de yorumların. Dürüst olmak gerekirse bölümü yayınladıktan sonra oy vermenizden daha çok yorumlarınızı bekliyorum. Neler hissettiğinizi ya da düşündüğünüzü daha çok merak ediyorum diyebiliriz. Paylaşmak istediğim buydu, soruma gelecek olursak?


Neden yorum yapmıyorsunuzz?? 🥲🥲


Neden neden neden??😂😂


(Sorun meclisten dışarı bu arada, belli başlı kişiler zaten fikirlerini paylaşmaktan çekinmiyor. Onlara teşekkür edip çok çok öpüyorum😘😘)


Neyse ben yinede yorumlarınızı bekliyor olacağım. Şimdiden hepinize teşekkürler♥️


Diğer bölümde görüşmek üzere...


Loading...
0%