Yeni Üyelik
96.
Bölüm

40. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Gözlerimi tam yumacakken açılan kapı sesiyle kapıya doğru baktım. Polatımdı! Sonunda! Yataktan hafifçe doğrulduğumda gözleri anında beni buldu ve "Yavrum uyandırdım mı?" Diye sordu. Yanıma yaklaşan bedeniyle kolunu tutup yanıma oturtturdum ve kollarımı boynuna doladım. Biraz öyle durup "Uyandırmadın Polatım, daha yeni uzanmıştım" diyerek geri çekildim ve dudağından öpüp "Niye geç geldin bu kadar?" Diye sordum.


Hala kollarının arasında olduğumdan hiç zorlanmayıp dudaklarını boynuma bastırdı ve "İşim vardı yavrum, bir sorun mu oldu?" Diye sordu ama kendilerinin dudakları hala boynumdaydı. "Yoo olmadı. Özledim sadece" dediğimde "Benden fazla özleyemezsin" diyerek boynumdan son kez öpüp kafasını boynumdan çekti ve gözlerime baktı. Anlamsız şekilde bugün izlediğimiz dizi aklıma geldiğinde istemsizce kıkırdadım.


Polat geldiğinde her zaman yaptığı gibi yatağa uzandı ve beni göğsüne çekti. Elini de saçlarıma koyup sevmeye başlarken "Niye güldün bakayım?" Diye sordu. Sorusu beni o anlara tekrar götürdüğünde gülerek "Bugün biz dizi izliyordukta, babaannemin tepkileri aklıma geldi" dedim. Polat "Yavrum bana bakarken babaannen mi aklına geldi?" Diye şaşırmış bir şekilde sorunca daha çok gülmüştüm.


Beni göğsünden yavaşça kaldırıp bana doğru döndüğünde merakla bana bakıyordu. Elimi yeni tıraş olmuş yanağına koyup severken "Dizide çok ateşli sahne vardı, babaannem de laf yapınca biraz atıştık ve bana ar damarın çatlak gibi bir şey söyledi. O yüzü aklıma geldi birden" dedim. Ateşli sahneden kastım da öpüşme sahnesiydi. Polatında dudakları kıvrılırken "Kadını yoldan çıkarma yavrum sende" dedi ve "Hem sen neler izliyorsun öyle" diyerek güldü.


Omzuna hafifçe vurup "Ben kimseyi yoldan çıkarmadım Polatım, onlar çıktılar. Ayrıca ateşli sahneden kastım da öpüşme sahnesiydi" dediğimde güzel gülüşünü duydum. "Yavrum öpüşme sahnesine de ateşli sahne demezsin ama" diye yanağımdan öpüp geri çekildiğinde "Valla bir öpüşme sahnesine bile ateşli diyebilecek durumdaysam demek ki!" Diyerek burun kıvırdım.


Dediğim Polatı daha da güldürürken "Yerim o tripli sesini senin" diyerek çenemi tuttu ve dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı. Bunu beklemediğim için apışıp kalsamda hızlıca kendime geldim ve "Yalan sanki" diyerek tribimi sürdürdüm. Belki yine öperdi. Ne hallere düşmüştüm ben ya. "Harbiden ne hallere düştüm ben ya? Ben niye öpmüyorum ki seni?" Diye kendi kendime konuşurken Polatın delirdiğimi anlamaması için hemen dudaklarına yapıştım.


Her halde delirmiş olduğumu zaten bildiği için hiç sorgulamadan öpüşüme karşılık verince özlediğim dudakların sefasını sürdüm. Tek özlediğim şey dudakları değildi ama şu anki şartlar diğer seçenek için pek elverişli değildi. Polat dudaklarını benden çekip biraz uzaklaştığında "Niyeti bozduracaksın sen bana" dedi ve dudaklarıma son bir öpücük bırakıp üstümden biraz doğruldu. Namuslu adamdı, maşallah. Hemen niyetimi anlıyordu.


Dudaklarımı büzüp ona melül melül bakmaya devam ederken Polat yüzüme bakıp sırıttı ve "Hilal, sınama beni da!" Diye şiveli bir şekilde konuştu. Bunu beklemediğimden kahkaha attım ve onunda gülüşünü duydum. Yatakta bende biraz doğrulup "Ula insan heç yavuklisina nazlanir mi?" Diye karşılık verdiğimde kahkahalarımız odada yankılandı ve beni tekrar göğsüne çekip "Delirtme beni bak, yerim ağzını yüzünü!" Diyerek saçlarımı öptü.


Bulunduğum konumda keyifle gülmeye devam ettiğimde "Mesajlarıma bile dönmedin ama Polatım?" Diye mırıldandım. Koca gün babamla uğraştığını biliyordum tabi ama yine de merak etmiştim. "Karargahtaydım yavrum, yeni askerler gelecekmiş onların evrakları falan vardı" dediğinde kafamı göğsünden kaldırıp "Askerler adına hayırlı olsunda, babam çok mu sinir bozuyor Polatım?" Diye sordum. Biraz da gerçekler ama dimi.


"Klasik güzelim. Sadece basıldıktan sonra kendisini tutmayı bıraktı sanırım" diye gülümsedi. Şarttı. Kesin onunla konuşmam gerekiyordu. Elimi koluna koyup "Bunu halledicem Pol-" diyorken Polat "Hayır yavrum. Böyle davranmak onun hakkı, ilk zamanlarda sakin kalması bile beklenmeyecek bir şeydi zaten" diyerek beni böldü. Biraz daha geri çekilip daha dik bir konuma geldiğimde "Bir, buna hakkı yok önce onda bir anlaşalım. İki, daha önce de dedim Polatım, ben ilişkime kimseyi karıştırmam" dedim.


Bir eli, elimi bulurken diğer eli yanağıma geldi ve "Yavrum, güzelim benim. Bende senin gibi düşünüyorum ama bahsettiğimiz kişi senin baban. Ve emin ol buna hakkı var yavrum" diye yatıştıcı bir şekilde konuştu. "O niyeymiş?" Diye sorduğumda ise "Hilal, bunu düşündüm yavrum ben. Aynı durumda ben olsam adamın kafasına bile sıkabilirdim, ama baban sadece lafını yapıp küçük çaplı planlar kuruyor" dedi. Bu kadar normal bir şekilde konuşması beni şaşırtırken elimde olmadan "Kafasına mı sıkardın?" Dye sordum.


Kafasını sallayıp beni onayladığında "En iyi ihtimalle yavrum" dedi. Yok. Biri değil, hepsi manyaktı. Tam bir şey demek için ağzımı açmıştım ki kapı bir anda açılıp içeriye gözleri kapalı bir şekilde Alpay girmişti. Bir eliyle gözlerini kapatırken diğerini önünde sallıyordu. "Ayrılın ayrılın! Ben geldim! Kız tarafı! Yanlış pozisyonlarda katliam çıkarma hakkı olan tarafım!" Diye bağırdığında az önce yattığımız yastığı arkamdan alıp başı kesilmiş tavuk gibi gezinen ikizime fırlattım.


Polat yanımdan kalktığında Alpayda tökezlemiş bedenini toparladı. Alpay, bir Polata bir bana bakarken Alpaya "Def olup gidiyor musun, yoksa ben mi def edeyim?" Diye sakince sordum. Alpay sorumu cevapsız bırakıp kendini koltuğa bırakırken "E şıkkı, hiçbiri. Çünkü babam geliyormuş" diye sırıttı. Arkama tekrar baktığımda yastık olmadığını gördüm. Şu yastıkları da birden ikiye yükseltsek iyi olurdu sanki, Özgüre derim bir ara.


Polat, Alpaya "Alpay o zaman bize biraz müsade et, yarın göreve gideceğim" dediğinde bakışlarım hemen Polatı buldu. Ne görevi? Ama ben daha özlem gideremedim ki! Gerçi düşününce neredeyse iki haftadır ne abimler ne de Polatlar göreve gitmemişti. Neye göre görev geliyordu bilmiyorum ama bu kadar uzun bir araya daha önce tanık olmamıştım. Sadece Polatın sağlık raporu yüzünden üç hafta kadar gitmediğini biliyordum. Onun dışında da en azından benim olduğum zaman diliminde hiç bu kadar uzun süre görevsiz kalmamışlardı.


Alpay ne kadar sinir bozucu olsada bu konu da hep aklını kullandığı için ayaklanıp "Babam yarım saate gelir ona göre" diyerek odadan çıktı. Bende "Polatım kaçta gideceksin?" Diye sordum. Yanıma tekrar oturup beni göğsüne çekti ve "Sabah güzelim. Gitmeden önce seni görmeye geldim" diyerek saçlarımdan öptü. Bende kollarımı boynuna sardığımda kafam omzuna gelmiş oldu ve sıkıca sarıldım. Boynumdaki burnu varlığını belli ederken "Ne zaman gelirsin peki?" Diye sordum.


Derin bir nefes alıp "Bu biraz uzun sürebilir Hilal. Kesin bir şey söyleyemem güzelim" dedi. Dudaklarım büzülmüştü ama şu an bunu göremediği için rahatça burukluğumu yaşayabiliyordum. "Off böyle rahat değilim" diyerek kollarımı çözdüm ve Polatın kucağına yan bir şekilde oturup kollarımı tekrar boynuna doladım. Dikişlerimden dolayı elini belimin yanına koyamazken birini bacağıma diğerini de kalçamın biraz üstüne koymuştu.


"O zaman sen geldiğinde büyük bir ihtimalle buradan çıkmış olurum" dedim. Eli yer değiştirip sırtım ve saçlarım arasında gezerken "Evet büyük ihtimalle öyle olur" dedi. Benden biraz geri çekildiğinde "Sen bana her şeyi yaz ama tamam mı yavrum? Ben müsait olduğum zaman telefonumu açacağım" dedi. Dediğiyle ona şaşkınca baktım ve "Ama hiç açmazdın?" Diye sordum. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp "Artık açacağım yavrum. Sen hep yaz tamam mı?" Dedi. Bu işime geldiği için kafamı sallayıp onu onayladım ve yanaklarından öptüm.


"Polatım! Ben sana ne diyeceğim bak!" Diye heyecanla konuştuğumda ilgili gözleri gözlerimi buldu. Elimi yanaklarına getirip severken "Ben losyon losyon diye kuduruyordum ya hani? İşte meğerse benim kudurukluğum losyona değilmiş." Dedim ve onun yaptığı gibi boynundan şap diye öptüm. Hafif bir irkildikten sonra cıklayarak geri çekildi ve "Yani allahtan niyeti bozmayalım dedim yavrum" dediğinde "Benim niyetim hep bozuk Polatım. Ona göre" diyerek sırıttım.


*


Polatı göreve gönderdikten sonra karşımda oturan babama dik dik bakmayı sürdürdüm. Alpayın dediği gibi babam yarım saat sonra odaya damladığı için Polatım usul usul gitmek durumunda kalmıştı ve saat gece bilmem kaçken biz hala birbirimizle bakışıyorduk. Alpay ise koltukta uzanmış horluyordu!


Babam "Uyusana bir tanem" diye kısık sesle konuşunca "Uykumu kaçırdın baba!" Diye aynı ses tonunda çıkıştım. Kaşları hemen çatılırken "Ben rahat bir adam değilim Hilal!" Diye atağa kalkınca bende hafif uzandığım yataktan hızlıca doğruldum ve parmağımı ona uzatıp "Baba başlatma şimdi rahatlığına ama! Daha önce gayette saygı duyuyordun!" Dedim.


O da sandalyede dik bir konuma gelip aynı şekilde parmağını uzattı ve "O sana koala gibi yapışmamasından önceydi! İt herif!" diye kendi kendini sinirlendirmeye başladı. Bu sefer yatakta dizlerimin üstüne çıkıp sinirle parmağımı babama salladım ve "Ya ne yapacaktı baba?! Küçücük yatakta yatıyoruz her halde, ya ne yapacaktık!" Dediğimde sandalyesinden kalkıp "Ulan banane! O kim ki benim kızıma sarılıp uyuyor! Dua et kafasına sıkmadım!" Dedi.


Sinir bütün bedenimi sarmaya başladığında diğer askıda asılı olan serumumu daha yakın askıya asıp hemen babamın önüne dikildim ve "O benim sevgilim baba! Ay-" derken babam "Deme şunu!" Diye atarlandı. "Sevgilim! Sevgilim! Sev-gi-lim! Aynı zamanda da senin en sevdiğin askerlerinden biri!" Diye diklendim. Sinirlendiğinden dolayı yüzü renk atmaya başlarken gözlerini kapattı ve derin nefesler aldı. Gözleri kapalıykende "Baba kız dersi 75, kızlar babasının yüzüne yüzüne 'sevgilim' demez!" Diye mırıldandı.


Bende "Ders 76, babalar kızının sevdiği adama kötü söz söyleyebilir ama onları birbirinden uzak tutmaya çalışmaz!" Dedim ve "Bak sana kıyak geçtim baba, Polata kötü söz söylemene bir şey demiyorum, şimdilik! Dozunu kaçırmadan!" Diye ekledim. Babam gözlerini açıp bana baktığında "Hay ben senin sevdiğin adama!" Diye yükselmişti ki Alpay "Allah peygamber aşkına! Siz iki manyak gecenin bu vakti niye kavga ediyorsunuz?!" Diye bağırdı.


Babamla birlikte bakışlarımız Alpaya döndüğünde, yattığından dolayı saçları baya bozulmuştu ve sinirli gözlerle bize bakıyordu. Uykuya çok düşkündü köpek! Ama şu anki konu uykusundan daha önemliydi! "Sanane!" Diye bağırdığımda bana eşlik eden aynı ses babamdan gelmişti. Alpay göz devirip bize kıçını döndü ve geri yattı. Sonrada pikeyi üstüne alıp "Ne haliniz varsa görün! Allahım ben bu ailedeki en düzgün kişi olarak şu iki insana, yarattığın kullarına akıl vermeni istiyorum yarabbim, lütfen. Onlardan çok bizim buna ihtiyacımız var, imanımız gevredi sayelerinde! Amin!" Diyerek duyacağımız şekilde duasını etti.


Bu sefer ona sinirle adımlayıp bize çevirdiğini kıçını ayağımla iteledim. Yaptığımla beraber sinirli bir nefes verdi ve üstündeki pikeyi atıp ayağa kalktı. Bende bu sırada sanki az önce hiç kavga etmiyormuşuz gibi "Baba, baba, baba!" Diyerek babamın arkasına geçtim. "Alpay abartma!" Diyen babamla beraber, babamın arkasından Alpaya el hareketi çekiyordum. Alpay ise dehşetle bana bakıyordu. Eliyle beni gösterip "Baba ama el hareketi çekiyor!" Diye bağırınca babam bana döner diye sakin moda geçiş yaptım ama dönmemişti.


Babam bir de "Tamam ona da kızacağım ben! Hadi yat sen!" Deyince daha çok sırıttım. Şöyle bir gerçek vardı ki, babam benim tarafımdaydı ve bunun verdiği rahatlık çok büyüktü. Alpay telefonu sinirle eline aldı ve bir şeyler yaptı. Ona merakla bakarken Alpayın "Anne ben evlatlık mıyım?!" Diye sormasıyla annemi aradığını anladık. Odanın kapısı açıldığında içeriye giren Demir abim bize şaşkınca bakıp "Gece gece sizi deli mi si- yani öptü? Sesiniz dışarı geliyor!" Diye söylendi.


O da işlerini bitirdiği gibi soluğu burada aldığından anca gelebilmişti demek ki. Abime bakıp "Bir şey olmuyor" diyerek omuz silktim. Alpay, elindeki telefonu koltuğa atıp "Bok olmuyor! Gecenin köründen beri bağrınıyorlar! Beni uykumdan uyandırdılar sen düşün!" Diye çıkıştı. Abim neredeyse her gün bu tabloya şahit olduğundan dolayı bize göz devirip Alpayın koltuğa attığı telefona baktı.


"Anne sen ne alaka?" Diye telefonu aldığında, annem "Hiç bir şey anlamadım ki oğlum. Ayrıca Alpay, ne evlatlığı oğlum ne saçmalıyorsun sen?" Dedi. Annemden sonra "Sanki alsalar seni alırlardı!" Diye laf attım. Alpay bana dönüp "Ama artık döveceğim!" Diyerek yaklaşırken bende babamın arkasından elimi kolumu sallıyordum. Aramızda olan babam bizi ayırmaya çalışırken abimde ona yardıma gelmişti. Elindeki telefondan da annemin "Aa aa ne oluyor! Başım döndü ne yapıyorsun Demir!" Diye bağrınmalarını duyuyordum.


Alpayın saçımdaki eli canımı yakmıyordu ama yine de beni rahatsız ettiği için uzanan kolunu ısırmaya başladım. Demir "Ulan ayrılsanıza!" Diye bağırdığında babam dikişlerime dikkat ederken beni belimden çekmeye çalışıyordu. Babam da "Kızım bak bir şey olacak!" Diyerek abime eşlik ediyordu ama Alpayla ben bunu pek umursamıyorduk. Alpay "Ahh Köpek! Çek lan dişlerini kolumdan!" Diye bağırdığında "Asıl sen ön ayaklarını saçımdan çek!" Diye karşılık verdim.


En sonunda ufak bir havalanmamla babamın beni kaldırdığını anladım. Allahtan dikişleri alınmıştı yoksa kesin patlardı. Demir de Alpayı bir köşeye çekmeyi başardığında biz hala birbirimize bağrınıyorduk.


"Salak aptal çocuk!"


"Gerizekalı! Babam olmasa görürdün sen!"


"Korkak! Götün yemedi dimi?!"


"Bak ama kaşınıyorsun!"


Diyerek tekrar bana atıldığında odanın kapısı açıldı ve Görkem, kendisi eski doktorum olur, bize şaşkınca baktı. Sonrada "Siz kafayı mı yediniz?" Diye sordu. Ne bu samimiyet? "Pardon da sanane bundan!" Diyerek ona dönen Alpayla, ben de "Aile toplantısı yapıyoruz, niye bölüyorsun!" Diye çıkıştım. Görkem bize daha da şaşkın bakarken yavaşça ona adımladım ve "Şimdi çık lütfen" dedim. Görkem "Ha?" Diye tepki verince yanıma gelen Alpay "Hadi canım hadi. Senin nöbetin yok mu? Havaya mı veriyoruz biz o parayı? Geç yerine hadi" diyerek kapıyı yüzüne kapattı.


Alpay bana dönüp "Akıllanmıyor bu" diye cıkladı. "Bu niye benim doktorum olmayı bıraktı ki?" Diye merakla sordum. İlk gün görmüştüm sonrasında yok olmuştu. Alpay bana gülüp "Kendileri Polatın 'ona yaklaşırsan seni sikerim' bakışlarına maruz kalınca ne yapsın garibim, kuş oldu uçtu" diyerek omuz silkti. Dediğine gülüp "Kuş oldum uçtuuum gökyüzünee!" Diye şarkıyı mırıldandım. İkimizde kısa bir gülüşme yaşadıktan sonra abimin "Yok yok! Bence bizim komple bir aile terapisine ihtiyacımız var!" Dediğini duydum.


Biraz haklı olabilirdi, ama biraz. Abime bakıp "Bu salağa sadece ben azar çekip aşağılayabilirim" dediğimde Alpay da "Aynen öyle. Bu bizim gerizekalı ikizimle anlaşma şeklimiz" diyerek beni onayladı. Derin bir nefes alıp Alpaya döndüğümde tekrar havalanmıştım. Elimde olmadan da "Kuş oldum uçtum gökyüzünee" diye tekrar şarkıyı söyledim. Babam ve abim gülmeye başlarken bizde onlara  katıldık. En sonunda yatağa konduğumda annem "Hadi yatın artık! Sabah erkenden geleceğim ve bir daha bensiz kavga etmeyin!" diyerek telefonu kapattı.


Alpay bana bakıp "Sabah devam ederiz, şimdi çok uykum var" diyerek koltuğa geri uzandığında bende "Tamam olur. Unutursam hatırlat" dedim ve yatağa yattım. Abim sandalyeye geçip rahatça otururken babama bakıp "Birlikte uyuyalım mı?" Diye sordum. Babam sorumla biraz şaşırsada beni reddetmeyip yanıma uzandı. Hemen göğsüne sokulduğumda daha önce babamla hiç uyumadığım aklıma geldi. Harbiden de hiç beraber uyumamıştık.


Sırtımda bir el gezinirken yorgunluğumdan dolayı iyice mayışmaya başlamıştım. Kafamı göğsüne sürtüp beline sarıldığımda "Kurban olurum sana" diyerek saçlarımdan öptü. Gözlerim kapalıyken gülümsedim ve "Seninle olan kavgamıza da yarın devam edeceğiz baba. Şimdilik Pol-" diye mırıldanıyorken ağzımı örten elle susmak zorunda kaldım. Babam "Şşşş uyu bir tanem. Onu-" diye konuşurkende ben onun ağzını kapattım.


Madem öyleydi, şimdide böyleydi! İkimizde birbirimizin ağzını kapatırken Alpayın horlamalarının arasından abimin "La havle vela kuvvet!" Diye sabır çektiğini duydum ama bir şey demedim, diyemedim...


&&&&


Ben geldimmm😘😘


Hem de gırgır şamatalı bir bölümle.


Hanife hanımcığımın yine formda olduğu bir bölümdü sanki?


Ve Aydın beyciğimin de kıskançlık krizleri kendini iyice belli etmeye başladı 😂


Yorum ve oylarınızı bekliyor olacağım, diğer bölümde görüşmek üzere ♥️♥️


Loading...
0%