Yeni Üyelik
99.
Bölüm

42. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

"Lan bunlar çok güzel" diyerek ortadaki kurabiyelerden yiyen Alpay ve Kaan abiye baktım. "Oğlum bitirmesenize!" Diye bağıran kişi bu sefer annem değil yengemdi. Çünkü annem hazırlanmakla meşguldü. Evet benden daha uzun süren bir hazırlanma yaşıyordu. Ben ise koltukta abimin yanına oturmuş parmağımdaki yüzüğüme bakıyordum. Abim beni kolunun altına alıp "Balkona çıkalım mı güzelim?" Diye sordu.


Kafamı salladıktan sonra birlikte balkona çıkmış ve kapıyı arkamızdan çekmiştik. Hava zaten güzel olduğu için camdan gelen sıcak hava açıkta kalan omuzlarıma değip geçiyordu. Abime baktığımda bakışları biraz tuhaftı. Anlam vermek istesem bile adını koyamayacağım şekilde bakıyordu. Bir şey demeden kollarını açtığında hiç tereddüt etmeden kollarının arasına girdim. Beni sıkıca sardığında burnumun sızladığını hissettim. Demekki buna ihtiyacım varmış ve bunu yine benden önce fark etmişti.


"Kıyamam ben sana. Büyüdün mü şimdi sen?" Diye sordu ama sesi ufak çaplı titriyor gibiydi. Burnumu çekip "Hayır. Bence büyümedim, hala senin kıyamadığın kardeşinim" diyerek kafamı göğsüne yasladım. Abim kıkırdayıp "Büyüsende kıyamam ki ben sana. Ayrıca madem büyümedin neden evleniyorsun?" Diye sorduğunda "Koca meraklısıymışım meğerse abi" diye mırıldandım. Bu sefer ikimizde güldüğümüzde ayrıldık ve birbirimize baktık.


Abim ellerini yanağına koyup sevdi ve "Her zaman yanındayım biliyorsun değil mi?" Diye sorduğunda burnumu çekip "Biliyorum abi. Benden daha çok yanımdasın" dedim. Gözleri tekrar dolduğunda "Teşekkür ederim abi" dedim. Kaşlarını çatıldı ve dediğimi anlamak ister gibi baktı. "Her şey için. Şimdi yanımda olduğun için mesela. Babamlarla iyi anlaşamadığını biliyorum ama benim için buradasın. Bunun için teşekkür ederim" dediğimde konuşacaktı ki elimi kaldırıp onu durdurdum.


Burnumu tekrar çekip "En başta da beni o ahırda bulduğun için teşekkür ederim abi. O zaman beni bulup bana abi olduğun için teşekkür ederim. Hatta anne babamızı kaybedince bana anne baba olduğun için de teşekkür ederim. Bunu sana hiç söylememiş olabilirim ama bu hayattaki iyikim sensin abi" dedim. Titrek bir nefes alıp beni tekrar göğsüne çektiğinde "Alpay bazen haklı olabiliyor. Çok saçmalıyorsun" dedi ama sesi titriyordu.


Kollarımı sıkıca ona sardım ve teşekkürlerimi içimden etmeye devam ettim. "Asıl ben sana her şeyim olduğun teşekkür ederim güzelim" dedi ve sonrasında "Hayır saçını da sevemiyorum bozulacak diye" diyerek triplendiğinde istemsizce kıkırdamıştım. "Bozma sakın. Yoksa annem fenalık geçirir" dediğimde abimde gülmüştü.


Camın tıklatılmasıyla ikimizde kafamızı çevirdik ve bize kıskanç bakışlar atan Demir abimi gördük. "Sarılmanız bittiyse hadi artık, geliyorlarmış" diye sinirle homurdandı. Yüzümü sonradan fark etmiş olmalı ki kapıyı hemen açıp "Ağladın mı sen?" Diye sordu. Yanaklarımı temizleyip yüzümü toparladıktan sonra "Hayır abi. Sorun bende, çok duygusalım şu sıra" dedim.


Abim beni onaylayıp "Evet ya, sen niye ketumluğu bıraktın?" Diye sordu ve Barış abime dönüp "Senin yüzündendir kesin" diye cıkladı. Annem "Hilalll! Hilall nerdesin kızım!" Diye bağırınca abimleri balkonda bırakıp içeriye girdim. Umarım birbirlerini camdan atmazlardı çünkü atışmalarını duyabiliyordum.


*


Şu an herkes gergince oturmuş birbirine bakıyordu. İki aile karşılıklı oturmuş ve birbirimize bakıyorduk. En keyifli kişi ise amcamdı. Babama bakıp bakıp gülüyordu ve bilmem kaçıncı kurabiyesine geçmişti. Sessizlik salonda kol gezerken bakışlarım odadaki insanları turladı.


Ayakta dikilen iki timin üyeleri kolkola vermiş sırıtıyordu. Bizimkilerin oturduğu koltukta babam ve abilerim yan yana annemde onların yanında oturuyordu. Alpay ise sandalyeye atılmıştı. Garibim kurabiyelere melül melül bakıyordu. Yanındaki Kaan abi babasının önünden alıp Alpaya kurabiye veriyordu. Hande, Seda, Canan ve Müge de masanın yanında oturmuş fısır fısır konuşuyorlardı. Kim bilir kimin dedikodusunu yapıyorlardı.


Bakışlarım bizimkilerden Davut beylere kaydığında, Asiye hanımın koluyla Davut beyi dürttüğünü görüyordum. Yanımda oturan Polatım ise gergince bizimkilere bakıyordu. Oğuz ise otuz iki diş sırıtarak bize bakıyordu. Bakışlarımız birleştiğinde ise yanımdaki Polatımı gösterip kafa sallıyordu. "Yeter ula!" Diye bağırarak salonu inleten Songül hanımla oturduğum yerden sıçradım. Ki tek korkan da ben değildim. "İsteseneydun kizu Davut! Ne bekliyisun!" Diye tekrar bağırınca babaannemde "He valla! Ula göbeğum çatladu beklemektan! Veriyirum bu çarpuğu!" Diye bağırınca sinirle ona baktım.


Bacaklarımla bir derdi vardı ama elbet çözecektim! Davut bey önce annesine baktığında Songül hanım omuz silkmişti. Davut bey boğazını temizleyip "Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Hayırlı bir iş iç-" "Hayır!" Diye ayaklanan babama bütün bakışlar dönmüştü. Annem babamın elini tutup kalktığı yere oturtmaya çalışırken "İş deyince aklına evrak falan gelmiştir. Sorun yok, devam edin siz" diye gülümsedi ve babamı geri oturtunca kolunu cimcikleyip bir şeyler söyledi ama onları duyamadım. Sanırsın çocuk zapt ediyordu. Neyse buna sonra gülebilirdim.


Davut bey kısa bir gülümsemenin sonunda "Barış oğlum, allahın emr-" "Durun Davut bey" diyen kişi bu sefer abimdi. Sıkıntılı bir nefes verip Polata baktığımda o da aynı şekilde derin nefesler alıp sinirle çenesini kaşıyordu. Bakışlarımız buluştuğunda gergin ortama kıyasla gülümsedim. O da gülümsediğinde abime döndüm. Acaba bu sefer ne olmuştu!


Demir abim de merakla Barış abime bakarken kısa bir bakışma yaşadılar. Abim, Davut beye dönüp "Kusura bakmayın ikidir sözünüz bölündü" dediğinde Davut bey "Kusurluk bir şey oğlum" dedi ve abime devam etmesi için baktı. Abim bana bakıp "Polatın, Hilali benden istemeniz gerektiğini söylediğini biliyorum ama sizden ricam Hilali benden değilde Aydın beyden, babasından istemeniz" dedi.


Abime gülümsediğimde bana sıcak bir gülümseme sunmuştu ki babam hevesle yerinde kıpırdandı. Annemde onun kolundan sıkıca tutup bir şeyler diyordu. Alpay ise "Bu gece hiç bitmeyecek gibi hissediyorum" diyerek gülmeye başlayınca bende bozulan sinirimle gülmeye başladım. Bize bir kaç kişi daha katıldığında "Vallahi boğaldum!" Diye bağrınan babaanneme döndüm. Oturduğu yerden kalktığında Songül hanımda ayaklanmıştı.


İkisi karşı karşıya geldiğinde Faruk "Aha şimdi bir de baston savaşı çıkarsa değme keyfime" diye gülmüştü ki hızlıca ona döndüğüm gibi susup bakışlarını benden kaçırdı. Bir de onunla uğraşamazdık. Lütfendi!


Songül hanım "Bellu! Senun uşak vermeyecek Hilali" dediğinde babaannem "Yook vermez. Kaç gündur kuduriyi zaten" dedi. Artık bende ayağa kalktığımda Polatta ayaklanmıştı.


Songül hanım bana ve Polata bakıp "Vermezsenuz da kaçururuz, ondan yana şüphe yok" dediğinde babaannem de kafasını sallayıp "Sonrada biz damadı vururuz" dedi. Allah için şu an ne oluyordu? Alpay da ayağa kalkıp "Şu an bir panik atak krizi ortama cuk diye oturmaz mı ama" dediğinde Polatın "Yavrum iyi misin?" Diye soran endişeli sesini duydum. Polata bakıp kafamı salladım. Panik atak değilde başka şeyler geçirecek gibiydim!


"O zaman heç ha bulara gerek yok. Ben Hilali sendan istiyirum" diyen Songül hanıma benimle beraber bir kaç kişiden "Ne?" Diye tepki çıkmıştı ki Songül hanım, Polatın elini tutup "Allahun emri peygamberin kavliyle torununu torunuma istiyrum" dedi. Babaannemde benim elimi tutup "Allahun izniyle bende verdum getti" dedi. Şaşkın bakışlarım ikisinin üzerinde gezerken Songül hanım Davut beylere dönüp "İstiysunuz demi?" Diye sorduğunda aldığı "Evet" cevabıyla bize dönüp gülümsedi.


Babaannemde babamlara döndüğünde "Sizde veriyisunuz demi?" Diye sorduğunda annem hemen babamın ağzına bir kurabiye tıkıp "Evet" dedi. Babaannemde bize dönüp gülümsedi ve "Hade hayurlusi olsun" dedi aynı anda konuşunca "Biz an önce imam nikahı mı kıydık?" Diyen Alpaya baktım. İmam nikahı mı kıydık? Polata dönüp "İmam nikahı mı kıydık?" Diye sorduğumda Polatta son derece şaşkın bir halde "İmam yok ki" diye cevap verdi.


Arka taraftan "Ben imam olurum" diyerek öne çıkan Emiri, Akın ensesinden tutup "Senden imam mı olur lan" diyerek yanına çekti. Emir de kafa sallayıp "Doğru, benden olmaz" dedi ve salondakilere bakıp "Komutanım ama buradaki kimseden imam olmaz ki" dediğinde Kaan abi "İmam ne alaka şu an?" Diye sordu.


Evet şu an imam ne alakaydı? İmam lafını açan Alpaya döndüğümde tabaktaki kurabiyeye uzanmaya çalışıyor olduğunu gördüm. Bakışlarımız buluştuğunda uzandığı yerden doğrulup "Ee hani yüzükler? Daha kurdele yiyeceğim" Diye bağırdı. Galiba benim beynim yanıyordu.


Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde etraftaki alkışlara gülümsedim. Artık kurdele kesilmiş ve ciddi ciddi nişanlanmıştık. Polata dönüp gülümsediğinde o da bana sıcacık bir gülümseme sundu ve bana dönüp elleri tuttu. Alnımdan öptüğünde annemin "Maşallah" dediğini babamında "Sinirleniyorum  Aysun" dediğini duydum. "Hadi resim!" Diye neşeyle konuşan Handeyle bizi ortalarında bırakarak bir sürü fotoğraf çekilmiştik.


*


Fotoğrafçıya parayı verip çıktıları aldım ve arabaya ilerledim. Arabaya bindiğimde Polatım telefonunu radyonun altına koyup "Mekan açıkmış yavrum" dedi ve "Hallettin mi sen?" Siye sordu. Kafamı sallayıp elimdeki paketi salladım ve "Bakalım mı?" Diye hevesle sordum. Dün akşam istemede çekilen fotoğrafları çıkartmıştım. Telefonda kalsın istemediğim için sabahın köründe soluğu fotoğrafçıda almıştım. Böyle olmasını daha çok seviyordum. Fotoğraflara dokunmak hoşuma gidiyordu.


"Bakalım tabi yavrum" diyen Polatla, paketteki fotoğrafları hızlıca çıkarttım. Gülerek geçtiğimiz dört fotoğrafın ilkinde sadece ben, Polat, Alpay ve Oğuz vardık. İlkinde hepimiz gülerek kameraya bakmıştık. İkincisinde de aynı kişilerleydik ama Alpay, Polatın kurdeleli elini tutup kaldırmıştı. Sonrakinde de kestiği kurdeleyi ağzına atıyordu, diğeri fotoğrafta ise kızarmış yüzüyle öksürüyordu. Polat, Alpayın sırtına vuruyorken bende Oğuzla beraber kameraya sırıtmaya devam ediyorduk. Evet kurdele yiyip kısmetini açmak için az kalsın tahtalı köyü boyluyordu.


En güzel fotoğraf ise hepimizin bulunduğu bir fotoğraftı. Kameraya bakan kişi sayısı sadece dört kişiydi. Fotoğrafı çeken Hande fotoğrafın sağ alt köşesinde en önde güzel bir gülümsemeyle abime yaslanmıştı. Abimde aynı gülümsemeyle kameraya bakıyordu. Diğer bir köşede olan Demir abim ve Melek vardı. Melek dün akşam işini bitirdiği gibi gelmişti ve fotoğraf kısmına ancak yetişmişti. Kameraya bakan dörtlü bu kadardı.


Fotoğrafın diğer kısmı ise koltukta birbirlerine gülen babaannemler, ayakta fotoğraf çekilmek için önlerinin boşalmasını bekleyen annemler ve Asiye hanım kolkolaydı. Davut bey bize doğru gülerek bakarken babam çatık kaşlarla Polata bakıyordu. Masada kafaları geriye yatmış gülen kişiler amcam ve Kaan abiydi. Yengem ise bize dolu gözlerle bakıyordu.


Şimdi asıl karmaşaya gelirsek, Halilin beni kaldırmasıyla başlıyordu. Kamerada görünmeyebilirmişim diye beni hafifçe kaldırmıştı ama ne o ne de ben kameraya bakmıyorduk. Baktığımız yerde Polatın, Faruğa hoş bakışlar atmadığı bir kısımdı. Faruk sırıtarak Polata bakıyordu, yanındaki Emir de Özalpin omzunu tutup çekiyordu. Akın ve Serhat arkamızdaki aynadan saçlarını düzeltiyorlardı. Seda, karnına bakıp gülümserken Yakupta Sedaya bakıp gülümsüyordu.


Fotoğrafın sol üst kısmına doğru Emre abi ve Müge vardı. Onların karşısında da Cananla Safa vardı ve koyu bir sohbette gibi duruyorlardı. Fotoğrafın sol üst köşesinde ise birbirlerine kurabiye atan Oğuz ve Alpay vardı. Genel olarak çok garip olsada bir o kadar da güzel bir fotoğraftı ve ben bunu asmaya şimdiden karar vermiştim.


"Bir an olmayacak sandım ama çok şükür" diyen Polatıma döndüm. Dün akşamdan bahsediyordu. "Alpayı dövecektim neredeyse" diye çıkıştığımda güldü ve yanağıma bir öpücük bıraktı. "En başta sen olmak üzere, her şeyiyle çok güzeldi" dediğinde gülümseyip "Evet öyleydi. Nişanda böyle olması beni düğünde olacaklar için oldukça korkutuyor ama olsun" dedim. Polat 'yaşayıp göreceğiz' adlı bakışlarını attı ve arabayı çalıştırdı.


Fotoğrafları arka koltuğa koyup "Hadi bakalım Polatım. İstikamet mobilyacı!" Diyerek yolu gösterdim. Polat bana gülümseyip "Sonrada gelinlik ve damatlık" diyerek beni tamamladı. Gülümseyerek arkama yaslandım ve başlayacağımız yeni hayatı oluşturmak için nereden başlasak diye düşünmeye başladım. En iyisi yatak odasıydı. İlk onu halledelim biz ne olur ne olmaz.


&&&


Merhabalarr 😘😘


Güzel ve eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Umarım sizde benim gibi beğenirsiniz 💁🏻‍♀️


Oy veren ve yorum yapan herkese şimdiden teşekkürler, diğer bölümde görüşmek üzere 🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%