Yeni Üyelik
107.
Bölüm

46. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

"Bak şimdi, balığa limon sıkılıyor dimi? O zaman ye ekşiyi çıkar Ayşeyi?" Diyerek tezini öne süren Emirle, Faruk göle attığı oltayı yoklayıp bir ağırlık hissetmeye çalıştı. Misinanın süzüldüğünü hissedince "Ona bakarsan balıktan sonra da tatlı yersin. O zaman çıkar Hakkıyı mı oluyor?" Dediğinde Emir de oltasını yoklamıştı.


Emir boş oltayla bileğindeki saate baktı ve "Biz hala taze balık tutamazsak komutanım bizi verecek yengeme balık niyetine" diye söylendi. Oltasındaki balığı çekmeye çalışan Halil "Ulan ha kız ha erkek ne fark eder! Ben her türlü dayıyım!" Dedi ve gölün üstünde çırpınan balıkla "Ahaa! Bak işte!" Diye sevinçle bağırdı ve oltayı çekmeye başladı.


Halil balığı çıkarttığında hemen su dolu poşete koyup, balık tutmaya çalışan dostlarına "Hadi allaha emanet!" Dedi ve koştur koştur arasına binip karargaha sürmeye başladı. Polatı kendi timine söylerken duymuştu ve hemen o da dahil olmuştu. Dayı olacaktı kolay değildi.


Halil arabasını park edip balığıyla beraber arabadan inince karşısında elinde kutuyla duran Alpayı görmüştü. İkisinin bakışları birbirinde gezindikten sonra ellerine durmuştu. Alpay gözlerini kısıp lojmanın girişine bakınca Halil hemen o tarafa doğru ilerlemişti. İkiside koşar adım lojmana girerken Alpay "Halil bak seni döverim!" Diye bağırıyordu.


Halil elindeki su dolu şeffaf poşeti kaldırıp "Taze kan taze!" Diye bağırdı. Alpay ulaştıkları kapıyla hemen zile basarken kalçasıyla Halili ittiriyordu. Halil de balığını yukarı kaldırıp korurken Alpayın omzunu ısırıyordu. Açılan kapıyla ikiside içeriye girecekken Alpay ensesinden tutulmasıyla "Halil nerenle tutuyorsun lan!" Diye bağırdı ama Demir, Alpayın elindeki kutuyu alıp "Sağol abim zahmet oldu" diyerek güldü.


Alpay şokla abisine bakarken Emre de diğer taraftan gelmiş Halilin balığını almıştı. Halil "Komutanım?" Diye hüzünle konuşunca Emre "Sizi kaç saattir bekliyoruz Halil. Ne uyuşuk çıktınız" diye cıkladı ve apartmana girdi. Emre ve Demir diğerlerinin aksine hazıra konmayı tercih etmişti. Alpay "Sizin bu yaptığınız kahpelik değil de ne!" Diye bağırdığında "Çekilin lan!" Diye bağıran Aydın beyle hepsi susmuştu.


Aydın bey elinde beyaz bir köpük kasayla yanlarına yaklaşırken hepsi şaşkınca ona bakıyordu. Alpay "Babam yine formunda" demişti. Aydın bey hala yolu kapatan dörtlüye "Lan çekilsenize! Kızım ve torunum balık istiyor" diye çıkıştığında açılan yolla keyifle merdivenlere adımladı.


Alpay geldikleri kapıyla sinirle zile bakarken babasına kötü kötü bakıyordu. Aydın bey açılan kapıyla bakıştığı Alpaydan kapıya döndü ve onu gülerek karşılayan Oğuzu gördü. Oğuz, Aydın beyin ve diğerlerinin elindeki kutulara şaşkınca bakıp "Hoşgeldiniz buyurun" diyerek onları içeriye davet ettiğinde Aydın bey kızının kıkırtısını duymaya başlamıştı. Kaşları merakla çatılıp gözleri kızını ararken gözüne ilk çarpan şey koltukta oturan Asiye hanım ve eşi olmuştu.


Bakışları hızla salonu turladığında gözleri en son koca bir tabaktaki balıkları iştahla yiyen kızında kalmıştı. Hilal, yuttuğu balıkla gözlerini açtı ve karşısındaki manzarayla kalakaldı. Elinde koca bir beyaz kutu tutan babası en önde, onun yanında daha ufak kutu tutan abisi ve poşette kıvrıla kıvrıla yüzen balığı tutan Emre abisi, onların yanında da yüzleri asık olan Alpay ve Halil.


Hilal babasıyla bakışırken mutfaktan elinde tavayla çıkan Davut bey "Kızım bak sıcak sıcak bunları da ye" dedi ve pişirdiği balığı Hilalin önündeki tabağa boşalttı. Sonra da elini Hilalin karnına koyup "Dedesinin bir tanesinin canı balık çekerde dedesi hiç yapmaz mı" Diye gülümsemişti.


Davut bey elini Hilalin karnından çekip arkasını döndüğünde onlara bakan dünürüne gülümsedi. Bu gülümseme sevgi dolu bir gülümsemeydi ama altında ufakta olsa 'baakk' iması vardı. Aydın bey sinirle derin bir nefes alıp elindeki balık dolu kasayı Alpaya uzattı. Uzatmak ise tutması için kasayı Alpayın karnına ittirmekti. Alpay iki büklüm kalıp kasayı tutarken "Eden buldu işte baba" diye mırıldandı ama bunu kimse duymamıştı.


Aydın bey dumanı üstündeki balıklara yaklaştı ve bir tanesini ağzına atıp "Birtanem, bunlar karnını ağrıtmasın?" Diye sordu ve temiz eliyle Hilalin yüzünü sevdi. Hilal bir şey diyecekken de "Ben seni anlıyorum babacım. Davut beyin kalbini kırmak istemiyorsun" dedi ve Davut beye bakıp gülümsedi. Sonrada elini kızının karnına koyup "Annen çok mu düşünceli senin, canımın canı?" diye mırıldandı.


Hilal tekrar konuşacakken Aydın bey eliyle kızının ağzını kapatıp "Tamam babacım anladım ben seni. Hemen balık yapıyorum ben sana" dedi ve arkasına dönüp oğullarına baktı. Demir "Baba sen yapmasan mı acaba?" Diye tedirgince gülümsediğinde Aydın beyin elinin altındaki Hilalin kafası da aşağı yukarı sallanmıştı.


Alpay "Baba en son mutfağa bir yıl kadar önce girmiş olabilirsin, o girişte tavayı yakmıştın. Şimdi de ev yanmasın?" Diye sırıttığında babasının attığı bakışlarla boğazını temizledi ve "Diyeceğimi düşünmüyorsunuz dimi! Babam efsanedir mutfakta" dedi.


Davut bey "Yani zorlama istersen Aydın. Ben hallettim zaten" diyerek Aydın beye baktığında Aydın bey elini oğullarına uzatıp "Ver!" Dedi ve "Davut, sende otur istersen. Sana da yaparım" diye ekledi. Sonrada kendi getirdiği balık biraz buzlu olduğu için Demirin elindeki kutuya ilerledi. Demir, kutuyu babasına uzattı. Aydın bey kutuyu açıp baktığında içinde yüzen sadece bir tane balıkla Alpaya baktı.


Alpay elindeki kasayı yanlarında gülüp duran Oğuza verip "Küçüklerde yeniyormuş baba" dedi. Aydın bey derin bir nefes alıp dişlerinin arasından "Ne küçüğü oğlum! Bir tane balık var burada!" Diye gülümsedi. Alpay "Ne!" Diye yükselip hızla kutuya yaklaşınca içindeki büyük balığı gördü. Gözlerini yumup "Ulan dolandırılmışım! Adam bana bir şey olmaz, hatta küçük balıklar daha lezzetli olur demişti!" Dediğinde Halil "Ne adamı?" Diye sordu.


Alpay, Halile bakıp "Petshopçu adam" dediğinde Demir "Ben senin aklına soka-" diyordu ki Aydın beyin uyarı dolu öksürüğüyle sustu. Emre ve Halil, Oğuzla beraber gülerken Hilal sandalyeden hevesle ayaklandı ve "Yaa. Beslemek için balık mı aldın sen bize Alpay?" Diye gülümsedi. Alpay durumun fırsata dönüşmesiyle nispet yaparak Halile bakıp "Evet. Besle diye. Yeğenim için" dedi ve yanına gelen ikizini kolunun altına aldı.


Hilal küçük çocuk gibi kutunun içine bakarken bir tane balık görmesiyle "Ee ama bir tane bu" diyerek Alpaya döndü. Alpay elini balığa uzatıp "Küçükler bu şerefsizin içinde" dedikten sonra Aysun hanım "Oğlum deme öyle" demişti ama geç kalmıştı. Hilal bir balığa bir Alpaya bir de karnına bakarken "Ama" diye mırıldanmıştı. Halil kendini öne atıp "Hilal bacım, bakma sen ona palavra sıkıyor. Bu balık varya" dediğinde Asiye hanım "Oğlum yapmayın!" Diye ayaklanınca Halil "Dur bir anacım. Hilal bacıma durumu anlatayım" dedi ve bakışlarını Hilale çevirdi.


Halil eliyle kutunun içinde yüzen balığı işaret edip "Bu balık diğer küçük balıkları löpletmiş. Minicik balık zaten nasıl hayatta kalsın bu büyük balıkla" dedi ve Hilalin düşen yüzüne baktı. Biraz beklediğinde ise dolan gözleri görünce kendi gözleri ne yaptığını anlamış olmanın farkındalığıyla kocaman açılırken hemen Asiye hanım ve Aysun hanıma baktı. Asiye hanım 'ben uyardım' bakışlarını attığında Hilal, Alpaya dönüp "Yani şimdi küçük, minicik diye yediler mi onu?" Diye sordu.


Alpay kafasını sallayıp "Ağzına sıçtılar kızım görmüyor musun? Yok etmiş bu şerefsiz balıkları!" Diyerek satan adama yönelik sinirini atmaya çalıştı. Hilal titreyen dudaklarıyla abisine dönüp "Ama korurlar onu dimi?" Dediğinde Demir, kutuya bakıp "Abicim balık artık yokki. Nasıl korusunlar? Ayrıca kim koruyacak balığı?" Diye sordu. Hilal babasına dönüp "Siz!" Diye bağırınca hormonları sayesinde hissettiği duygu yoğunluğuyla ağlamaya başladı.


Aydın bey şokla kızına bakarken "Birtanem ne oldu? Ağrın mı var? He?" Diye endişeyle sorularını sıraladı. Hilal ıslak gözlerle "Bebeğimi niye korumayacaksınız?" Diye ağlamaya devam etti. Aysun hanım hızlıca kızının yanına gidip "Güzel kızım benim, yok öyle bir şey. Hepsi koruyaca miniğimizi" dediğinde salonda "Heee" diye bir nida duyuldu. Hepsi durumu ancak şimdi anlayabilmişti.


Hilal, annesiyle beraber sarıldığı Asiye hanımdan ayrılıp "Ama yemişler balığı annemler! Küçükmüş, minikmiş! Benim kızım da minicik! Ya onu da yerlerse?" Diye daha da şiddetli ağlamaya başladı. Halil panikle kutudaki balığı eline alıp "Böyle iliğini kemiğini kurturuz onun Hilal bacım. Ağlama kurban olayım" diye telaşla konuştu. Çünkü Hilal içi çıkarcasına ağlıyordu ve hepsi ister istemez telaşlanmıştı.


Alpayda "Öldürelim bunu? He? İçindeki balığı ben ameliyat eder alırım" dedi ve Halilin elinde çırpınan balığı aldı. Hilal "Öldürmeyin onu!" Diye bağırdıktan sonra "İçinde minik balık var onun!" Diye tekrar ağlamaya devam etti. Hepsi telaşla Hilalin etrafındayken Demir "Ne yapalım kafasına mı sıkalım abicim?" Dedi ve belinden silahını çıkarttı. Alpay elimdeki balığın kafasını silahın ucuna koyup "Abi sık" diyordu ki Emre "Hayır yani az önce sen de balık yiyordun Hilal" diye konuşunca Asiye hanım "Hadi bakalımm" diyerek Emreye bakmıştı.


Emre hemen "Yani öyle değil, vitamin bakımından. Yağ, omega falan" dediğinde Hilal "Ben balık öldürmedim ki" diyerek hıçkırmıştı. Alpay "Hilal balıkları canlı mı yedin! Saçmalıyorsun!" Diyince Hilal bu sefer Davut beye bakmıştı ama evde "Hilal!" Diye yankılanan Polatın sesiyle Hilal hariç herkes durulmuştu. Polat Hilali merak ettiği için eve geldiğinde kapıyı açtığı gibi duyduğu yoğun sesler ve Hilalin ağlamasıyla bir şey oldu sanıp paniklemişti.


İçeriye hızlıca girdiğinde Hilal, Polata bakıp "Polatım, bebeğimizi yiyorlar" diyerek ağlamaya devam etmişti. Polat ne olduğunu anlamasada Hilalin yanına gidip çöktü ve yüzünü avuçları arasına alıp "Yavrum kimse bebeğimize bir şey yapmadı, yapamaz. Ağlama böyle içli içli" dedi ve arkasına dönüp 'ne oluyor' gibisinden kafasını salladı. Hilalin durmadan akan gözyaşlarını siliyordu ki Hilal iç çekip "Yapamaz dimi" diyerek eşinden onay bekledi.


Polat kafasını sallayıp "Yapamaz tabi. Kimse beneğimize bir şey yapamaz" dedi ve Hilalin alnından öptü. Hilal, Polat sayesinde biraz sakinleşip "Evet. Kimse kızımıza bir şey yapamaz" dedi ve "O da minik ama onu hep koruruz. Onu yiyemezler" diyerek kendini sakinleştirmeye başladı. Polatın yüzünde asılı kalan ellerini tutup "Onu hep korursun dimi Polatım? Kızımızı hep korursun" dediğinde Polat sadece gözlerini kırpıştırıyordu.


Oğuz "Abi kaç saattir panik haldesiniz söylüyorum ama duyan yok" dedi ve elindeki balık kasasını yere bıraktı. Asiye hanım ona döndüğünde "Az önce de dedi yengem, kız diye ama herkes panikti" dediğinde Asiye hanım gelininin önünde çökmüş ve öylece kalmış oğlunu kendine geldin diye dürttü. Polat deli gibi çarpmaya başlayan kalbiyle "Kız mı?" Diye mırıldandı.


Hilal, burnunu çekip kafasını salladı ve "Evet kız. Bir kızımız olacak Polatım" diye cevap verdi. Polat, Hilali ellerinden tutup kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Hilal sanki az önce ağlamıyormuş gibi gülerken Polatın kulağına söylediği güzel sözler dışında deli gibi atan kalbi de duyuyordu. Elini yüzünün yanına yani Polatın kalbinin hizasına koyup "Polatım, sakin ol ama. Daha kızımızın resmine bakmadın, küserse görürsün" diye gülmüştü.


Aydın bey öğrendiğiyle dolan gözlerini etrafta turlattı. Demir elindeki silahı gülümseyerek yerine koydu. Halil saçma bir gülümsemeyle "Şimdi böyle küçük bir Hilal bacım bana 'dayı dayı' diyerek mi koşacak?" Dediğinde Alpay, hala elinde çırpınan balığı hırsla Halile fırlattı ve "Dayı olan kişi benim! Bana 'dayı dayı' diyerek koşacak!" Diye bağırdı.


Salonda dönen 'dayı, dede' tartışmalarına rağmen Polat ve Hilal hala sarılıyordu. Hilal burnuna gelen kokuyla "Polatım?" Diye kafasını kaldırdı. Polat hemen Hilale bakıp "Söyle yavrum, söyle güzelim, söyle" diye sevgiyle konuşup Hilalin yüzüne öpücükler kondurdu. Hilal gülen yüzüyle eşine bakıp tatlı bir ifadeyle "Balığın üstüne sütlaç yiyebilir miyim?" Diye sordu. Canı şu an fena halde sütlaç çekmişti ve evinde olan kavgayla ilgilenmiyordu.


&&&&


Selam arkadaşlarr 💃🏻


Bebeğimizin cinsiyetini de öğrendiğimize göre artık sadece olabilecek tatlı kavgaları okumaya geçeceğiz diyebiliriz gibi😂😂


Bizi acaba ne gibi şeyler bekliyor dersiniz?


Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. Diğer bölümde görüşmek üzere...♥️♥️♥️


Loading...
0%