Yeni Üyelik
15.
Bölüm

9. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Zile bastıktan kısa bir süre sonra açılan kapıdan girdim ve saydığımın doğru olmasını umarak ikinci kata çıktım. Kapıdaki Aysun hanım beni görünce şaşırsada hemen kendini toplayıp gülümsedi ve "Kızım hoşgeldin" diye bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verip "Rahatsız etmedim umarım?" Diye ayrıldığımda bana ufak siniriyle baktı. "O ne biçim söz! İnsan evine gelirken böyle düşünmemeli, gel hadi içeri geçelim" diye beni içeriye çekti.


Elimdeki poşetleri ona uzatıp "Boş gelmek istemedim" diye mırıldandım. Bana gülüp poşetleri aldı ve "Baban gibi meyvesiz duramıyorsun sende" diye mutfağa ilerledi. Salona geçip oturduğumda Aysun hanım elinde meyvelerle yanıma geldi.


"Babamı gördün mü kızım?" Diye sorunca ona pazar gününki olaydan bahsetmemem gerektiğini hatırladım. "Yok hayır görmedim. Zaten direk geldim" diye pembe yalanımı söyledim. "Göreve yardım edeceğini biliyorum" diye ağzına elma atınca ona şaşkınca baktım. Hani görevler söylenmiyordu?


"Bakma öyle, baban abine söylerken dinledim. Kızım ben yıllardır askerlerin arasındayım, her şeyi söylemezler ama ben bilirim" diye bana da elma uzattı. Vay be. Küçük bir istihbaratçıymış demekki. Elmayı alıp yemeye başladım. "Yine de görmedim ama" diye gülümsedim.


"Aranız nasıl oldu peki?" Diye sorduğunda sesi üzgün çıkmıştı. Aramızın kötü olmasını istemiyordu. "Daha iyi sanırım. Çok konuşmadık ama kötü değiliz" dedim. Kafasını salladı ve "Umarım aranız çok güzel olur kızım." Dedi. Sohbetimiz akşam saatlerine kadar sürerken Aysun hanımı zorla ikna edip evime geçmiştim. Aydın beyle yine karşılaşmamıştım ve bu sorun değildi.


———————————————————————————


Aynada kendime bakarken Polatın gelmesini bekliyordum. Siyah uzun bir elbise giymiştim. Yan tarafında derin olmayan yırtmacı vardı ve oldukça güzel olmuştum. Kulaklık takacağımı söyledikleri için saçlarımı salmıştım, sadece ruj sürerekte makyajım bitmişti.


Zilim çalınca ayağımdaki sitilettoyla kapıya gidip açtım. Merdivenlerden görünen Polatla onu içeri davet ettim. Takım elbise giymişti ve gayet şıktı. Kısa bir süzme hissettiğimde gözlerimiz buluştu "Hazır duruyorsun?" Diye sorduğunda "Evet seni bekliyordum" dedim ve kapıyı kapattım.


"Başlayabilirsiniz" diye konuşmasıyla ona baktım. Neye? He şey kulaklık. Eliyle kulağını işaret edince kafamı salladım. "Seninkini de halledelim" diye küçük bir şey uzattığında "Polat bence sen tak, bir şey yapmayayım şimdi" diye saçlarımı arkaya attım. Yanıma adımladı ve kulaklığı kulağıma yerleştirdi. Tiz bir ses duymamla elim kulağıma gitti ama hemen kesilince Polata baktım. "Açınca oluyor öyle" diye söyledi.


Kulağımda "Hilal? Duyuyor musun?" Diyen Emiri duydum. "Evet duyuyorum" diye konuşunca Polat "Dokunmayacağını nereden biliyorsun?" Diye sordu. "Herkesin ortasında kulağıma dokunursam saçma olacağını düşündüm ve böyle tahmin ettim. Ki yanılmamışım" diye gülümsedim. "Bu kızda potansiyel var he" diye kulağıma gelen sesle daha da gülümsedim. Gururum okşandı sanki.


"Susun. Mekanı kontrol edin!" Diye emir verdikten sonra küçük bir cihaz daha uzattı. "Dinleme cihazı" dediğinde "Neresi daha iyi olur?" Diye sordum. Elbisemde yer bulamayınca saçlarıma baktı ve "Toka falan var mı?" Diye sordu. Toka değilde fular olurdu sanki. "Bekle geliyorum" diye odama girdim ve fularlarımdan siyah bir tane aldım.


Elbise zaten ince askılı olduğundan fular çok sırıtmazdı bence. "Bu olur sanki?" Diye ona baktığımda "Olur gibi. Tak onu sen önce bende yerleştiririm" dedi. Fuları taktıktan sonra, katlı alana iyice sıkıştırdı. "Tamamdır. Çıkıyoruz" dedi ve kapıyı açtı. Bende peşinden çıktığımda kapımı kitledim, karşı komşum gelmişti ve bana hiç güven vermiyordu.


"Benim arabamla mı gidiyoruz?" Diye sorduğumda ileridekini aracı gösterdi. "Görev için edindik, onunla geçiyoruz" dediğinde o arabaya doğru gittik. Arabayı çalıştırıp süremeye başladığında "Polat, şimdi biz çift gibi davranacağız ya?" Diye sorduğumda kısa süreli bana bakış attı ve "Evet?" Diye devamını duymak istedi.


"Rahatsız olduğun ya da olacağın bir şey var mı? Yani atıyorum temastan hoşlanmıyorsundur ve seni rahatsız etmek istemem" dedim. Şahsen ben çok rahatsız olurdum öyle bir rahatsızlığım olsa. "Hayır yok. Senin var mı?" Diye sordu. "Yok hayır" diye kafa salladım. Sessizlik oluştuğunda söze giren bu sefer o olmuştu. "Hilal, buraya yeni taşındığın için benimle daha erkenden tanışmış olman gerekiyor. Bu çift durumu için." Dedi.


Haklıydı. Bir haftada sevgili mi yapacaktım yani! Biraz düşünüp "Benim intörn zamanımda hastanede tanıştık, işlettiğin spor salonunda bir müşterinin yaralanmıştı?" Diye beni onaylamasını bekledim. "Çok mantıklı" diyen kulağımdaki sesi boşverip Polata baktım. "İşlettiğim spor salonu mu?" Diye sordu. "Yani spor hocası da olabilirsin. O kesin sporla ilgili bir şey olmalısın yoksa bu fiziği başka türlü açıklayamayız" diye vücudunu işaret ettim. Maşallahı vardı yani şimdi, kim inanır bir muhasebeci olduğuna.


" Hilal haklı komutanım. Asker olduğunuzu öğrenirlerse iş yatar" diyen kişi sanırım Safa idi. Hepsinin sesi aynı gibi geliyordu sanki. "Tamam öyle olsun o zaman. Seni görmek için geldim?" Diye sorduğunda "Evet aynen öyle. Hatta bizim başka planlarımız vardı ama ben Zaşer beyin teklifi için buraya gelmek istedim." Dedim. Kafasıyla  onayladığında artık önüme döndüm ve yolu izledim.


"Ben hala ciddiyim, potansiyeli var. Baksana şak şak şak kurdu hemen senaryoyu." Kulağıma gelen sesle güldüm ve "Yardım istersen seve seve ederim Faruk" dedim. "Sesimi nasıl tanıdın sen?" Diye sordu. "Salladım tuttu açıkcası" diye omuz silktim ama onu gören sadece Polattı. "Komutanım davetliler girmeye başladılar. Dışarıda vale var arabayı alacak büyük ihtimalle" diyen kişi de Akındı.


"Gpsten takipte kalın sürekli, ne olacağı belli olmaz" diye tüm tedbirleri elinde tutuyordu. "Adın Polat mı peki?" Diye belkide ilk önce sormam gereken konuyu sordum. Sorun oluşturabilirdi belki. "İsimde sıkıntı yok, soyadım farklı ama onu da sormazlar." Diye beni yanıtladı. Mekanın önüne geldiğimizde kısa bir göz göze geldik ve "Başlıyoruz" diye arabadan indik. İyiki üstüme deri ceketimi almışım.


Polat anahtarı valeye bırakırken onu merdivenlerin ucunda bekledim. Geldiğinde kolunu bana uzattı ve bende koluna girdim tabiki. Kapıdaki çocuk "İsim öğrenebilir miyim acaba?" Diye listeyi elinde sabitledi. "Hilal Karay ve Atakan Kaya." Dediğimde bizi içeriye aldı.Aaaa bu ne böyle. Toplasan 30 kişi ancak olurdu. Bu nasıl bağış gecesi böyle?


"Normal olmadığı çok belli" diye Polata baktım. Kafasını salladı ve "Sana bakıyor" dedi. Yavaşça Zaşerin masasına doğru ilerlemeye başladığımızda adımlarını bize yönlendirdi. Bakışları Polata kayarken "Hilal hanım?" Diye kaşları çattı. "Merhaba Zaşer bey" diye elimi uzattım. El sıkıştıktan sonra "Tanıştırayım, erkek arkadaşım Polat" diyerek Polatta da tanıştırdım.


"Kusura bakmazsanız davetin tek kişi olması gerekiyordu" diye merakla bize baktı. Polat bana bakıp "Sana demiştim güzelim. Şu adamla konuşta gidelim" diye bezgince bana baktı. İyi rol kesiyordu he! "Hayatım iki dakikacık ya. Az bi bekle, zaten o adam Zaşer beydi" diye bize şüpheyle bakan Zaşer beye baktım. "Şu teklif için geldim de onu hemen konuşabilir miyiz?" Diye sordum. Lütfen hayır de lütfen hayır de!!


Sessizce bize bakarken Polat elini belime attı ve beni kendine doğru çekip "Bir sorun mu var?" Diye sordu. Elimi omzuna koyduğumda bende Zaşere baktım. "Yok hayır, önce sizi diğerleriyle tanıştırayım" diyerek geldiği yere doğru ilerledi. Biz arkasında kaldığımızda "İlgisi var" diyen Eylülle Polata döndüm ve "Var ama onun için geç kaldım" diye gülümseyip Zaşerin arkasından ilerledim.


İlk başta birlikte sohbete dahil olurken Polat lavaboya gitmişti tabi yersek. Bende masadaki çerez yiyerek dinliyordum. O gün masada gördüğüm yabancılar yine vardı ve sanırım İtalyandılar. Zaşerle İtalyanca bir şeyle konuşuyorlardı, galiba Polatların ilgilendiği kısım buydu. O yüzden onlara yakın duruyordum. "Hilal! Şu fındığı daha sessiz yesene be kızım!" Diye kızan Yakupla çerez yemeği de bıraktım. Avel avel bakacağım her halde böyle.


"Sevgilin sanırım?" Diye Türkçe konuşan ama yabancı olan adama döndüm. "Evet, öyle" diye gülümsedim. "Siz nasıl diyor, ııı boy boya huy huya" diye güldü. Tatlı olduğunu sanmıyordur umarım. Yine de bozuntuya vermeden gülüp "Biliyorsun sende he az da olsa" dedim. Gülümsedikten sonra "Zaşer biraz bahsetti senden. Biz ile birlikte çalışacaksın?" Dedi. Hıı tabi canım.


"Bana henüz bir şey söylemedi, yani daha kabul etmedim" diye ona baktım. "Bence etsin" diye Zaşere İtalyanca bir şeyler söyledi. Zaşer yanıma geldi ve "İyi anlaşmışsınız?" Diye baktı. "Yani sayılır" dedim. "Sevgilin nerede?" Diye etrafı incelemeye başladı. "Lavaboda. Hayırdır ona da teklif yapacaksın?" Diye güldüm. "Uzun süre geçti, iyidir umarım" diye sorgulayıcı bakışları üstümdeydi.


"Gayet iyi merak etme. Artık şu teklifini açsan mı acaba? Geceyi burada bitirmeyi düşünmüyorum da" diye tamamen ona döndüm. Gözlerime pür dikkat bakıyordu ve gözleri bu sefer fularıma takıldı. "Kaşındırmıyor mu?" Diye elini uzatmıştı ki "Güzelim!" Diye yanımda biten Polata döndüm. "Hayatım nerede kaldın? Zaşer bey seni merak etti" diye ona yaklaştım.


Polat bakışlarını Zaşere çevirip "Gelirken beni merak etmiş gibi değildi?" Diyerek fularımı düzeltti. Durun durun düzeltmedi bir şey koydu! Çünkü fularım ağırlaştı. "Kaşındırıyor mu diye sordu" diye elini boynumdan çektim ve fularımı çözdüm. Yerleştirdiği şeyi ve dinleme cihazını avucumun içine alıp fuları masaya koydum. Zaşerin bakışları direk fulara gittiğinde boynumu kaşıdım ve "Biraz kaşındırdı tabi" dedim.


"Ama bilirsiniz biz kadınlar güzel görünmek için bazı şeylere katlanırız" diye gülümseyip fuları ve cihazları Polatın eline bıraktım. "Hayatım takar mısın? Ben senin gibi yapamıyorum" diye arkamı ona döndüm. Gülümseyip fularımı bağlarken karşımda artık rahatlamış olan Zaşere baktım. Şerefsiz!


Neredeyse boş beleş bir saat daha geçirdikten sonra Polat şakağımdan öpüp "Güzelim gidelim mi artık?" Diye sordu. Bakışlar bize döndüğünde "Olur hayatım" dedim ve "Teklif işi?" Diye Zaşere baktım. "Bence biz beraber çalışamayız Hilal hanım. Başka projelerde görüşürüz umarım" diye gülümsedi. "O zaman boşa geldim yani?" Diye sertçe baktım.


"Bir çok kişiyle tanışmış oldunuz" diye vücudunu bana çevirdi. Bende alayla gülüp "Yani boş yere geldim" diye Polata döndüm ve "Gidelim hayatım" diye elini tutup hızlı hızlı dışarı adımladım. "Geliyor mu?" Diye sorduğunda Emir "Bakıyor şimdi, hala bakıyor, heh geliyor tamamdır!" Dediğinde hızlandık. Vale arabayı zaten getirmişti ve anahtarı alıp arabaya ilerledik. "Hilal hanım?" Diye bağıran sese döndüğümde "Amacım sizi kırmak değildi. Sadece o teklif için benimle değil başkasıyla görüşmeniz gerekiyor. O da bu gece gelemedi, o yüzden maalesef" diye kendini açıkladı.


"Kimmiş o?" Diye sordum ve sonrasından "Neyse, artık ilgilenmiyorum zaten" diye elimi sallayıp arabanın kapısını açtım ki. "Zaşer!" Diye birisi bağırdı. Kulaklıktan gelen "Siktir!" Sözcükleriyle sese döndüm ve en son görmem gereken kişiyle göz göze geldik. Biz şaşkınca birbirimize bakarken Zaşer "Zidar hoş geldin! Az kalsın gidiyordu!" Ona yanıt verdi. Harbiden de koca bir siktirdi!


&&&&


Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%