Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@merida_xx

"Gözde nerdesin lan sen!"diye odamın dışında ses duydum. Sahibini çokta aramamak lazımdı çünkü bu tonlamayı sadece abim denen varlıktan başkasının yapmasının imkanı yoktu.


Böyle dediğime de bakmayın tabi çok seviyorum köpeği ama bunu bilmesine gerek var mıydıı??


Asla.


O yüzden çirkef kimliğimi bürünüp odamın kapısını açtım ve kapıda dikilen abime baktım.


" Ne istiyosun yine be! " tamam sesimin tonunu ayarlamayı unutmuş olabilirim çünkü kulaklarını tıkayıp küçük bir miktar küfür etmiş olabilir.


"Hay ben senin sesinin desibeline!! Kızım insan gibi cevap veremiyor musun sen ya!" Sanki biraz abarttın ha abicim o kadar da kötü değildi bence.


" Sen benimle insan gibi düzgün iletişim kurduğunda benden de o şekilde yanıt alırsın birtanem." Diyip öpücük attım ve kapıyı yüzüne kapattım. Onu öyle bırakırken yatağıma doğru ilerledim ve hala devam eden videoyu durdurdum. Hop hop hop hemen fesat düşünmeyelim yalnız sadece mükemmel bir dizi izliyorum. Aşırı aşırı mükemmel hemde. Hadi ismini de vereyim de izlerseniz sizinde gözünüz gönlünüz açılsın. Aslında sizi bu kadar yükseltmeye de gerek yoktu ama hadi neyse.


Dostlarım az çok beni tanımaya başlasanız iyi olur aslında. Ben tamamen iskandinav aşığı olan biriyim. Ama öyle böyle değil yani sanırım onlarla ilgili bütün dizileri izlemiş olabilirim. Hatta şu an vikinglere de üçüncü başlayışım. Evet doğru duydunuz. Ne yapayım yani zevkime göre başka güzel diziler bulamıyorum. Bende çareyi aşklarıma dönerek kullanıyorum. Aslında şimdi böyle söyleyince biraz fesatta anlayabilirmişsiniz resmen adamlara takmış bir şekilde salyalarımı akıta akıta izliyorum. Ama aksi mümkün değil ki. Böyle o sert duruşları olsun, ses tonları olsun, bakışları olsun, o keskin zekaları olsun hatta bir de o mükemmel vücu- tamam burda durman lazım kızım şşşş sakinnn olll.


Ben size bunları anlatırken abim çoktan kapıyı açmış ve sinirli bir şekilde bir yüzüme bir de bilgisayarıma bakıyordu. Ne alaka ki şimdi?? Kafamı çevirip bilgisayarıma bakınca sebebi anlamak çok zor olmadı. Çünkü durdurduğum kısım tamda ragnar bebeğimin lagerthanın dudaklarıyla gerçekleştirdiği savaşı resmediyordu. Heh müthiş.


" Bir kere ya, çok değil bak sadece bir kere sana böyle yakalanmak istemiyorum abi. Hayır anlamıyorum da nasıl böyle denk geliyor. Hiç mi sekmez ya " dedim artık bilgisayarımı tamamen kapatırken. Tabi ragnarıma melül melül bakmayı es geçmeyerek. Mükemmel insan.


" Gözde, abicim ben de sadece bir şeyi merak ediyorum. Ne olduğunu söylememi ister misin bebeğim?" abim bunu söylerken çoktan yatağıma oturmuş hatta oturmakla kalmamış kıçını yaymıştı bile.


"Neymiş abim söyle merak ettim." diyerek yanına iliştim hemen. O da kollarıyla direk sarmalamıştı beni. Şimdi hem tartışıp hemde can ciğer olmamız size saçma gelmiş olabilir ama bizde böyleyiz yav ne yapalım huyumuz kurumasındı.


"Sen sapık mısın abim?" bunu o kadar ciddi sormuştu ki bir an düşünceler zihnime doluşmaya başladı. İzlediğim dizilerr, bir erkekte dikkatimi çeken ilk şey, havuzdayken abimin arkadaşlarına asılmam ay durun dipnot geçeyim asılmak dediğim ciddi değil he. Şimdi adımı çıkarmayın sakın. Sadece emre abimden bahsediyorum. Adam varya adam ah o adam varya ne canlar yakıyor bir bilseniz...


" Abi bunun cevabını bilmiyor musun zaten?" derken kafamı kaldırıp ona baktım. Bak bu zalımın oğlu da çok yakışıklı ya. Yeşil gözlerr, kalemle çizilmiş gibi bir dudak, hafif kirli sakallarının çevrelediği bir çene. Hay maşallah. Benim gibi birinin abisi de böyle olurdu zaten maşallah yavruma diyip yüzüne tü tü tü yaptım.


"Haklısın aslında abicim. Bazen bir sapık olduğunu unutuyorum."


" Sen şimdi benim sapıklığımı bırakta niye bağıra bağıra geldin onu söyle bakayım. Ayy yoksa Duygu ablam kıçına tekmeyi mi bastı?? Ee ben dedim o kadın bize fazla diye ama beni dinleyen mi var? Yok tabikii. Annemde bayılıyor Duygu kızım da Duygu kızım diye. Valla benden daha çok seviyor onu. Hatta sen de öylesin. Gerçekleri gören bir tek benim bu hikayede. Abim bu kadın avukat avukat, ne yapsın senin gibi mimarı? He söyle ne yapsın? Ona böyle savcılar, hakimler, bilmem neler lazım sen mi la-" daha devam edecekken abimin eli ağzımı çoktan kapatmış bulundu. Ne demişler doğru söyleyeni dokuz köyden kışkışlarlar. Boşuna değil bunlar.


"Yav kızım ne alakası var? Hem Duyguyla gayet güzel devam ediyoruz. Hatta bu ilişkiyi ilerletmeyi bile düşünüyorum." Diyip yatakta hafif oturur duruma gelmişti. Biri şuna elini çekmesi gerektiğini söylerse bende aynı şekilde oturabilirdim.


"Ayrıca harbiden ne alaka ya neyim var benim de Duyguyla beni yakıştırmıyorsun sen?" bu adam bu güçle hala nasıl mimar oldu anlamıyorum. Hayalimdeki mimarlar oldukça zarif, beyefendi oluyorlar bu öyle değildi. Bir kere bunda aşırı bir güç var. Kasları desen maşallahı var. Git olsana bir asker, polis ya da ne bileyim kas güç gerektiren bir şey. Zaten çokta sinirlidir. Kavga etmeye bayılır mesela. Kii buna bende biraz dahilim. Gerçi Duygu ablayla da bu vesileyle tanıştılar. Nasıl mı? Hemen anlatayım.


Şimdi yıl 2018. Bu benim safoz abim yeni, taze bir mezun. İş bulayım da kendi ayaklarımın üzerinde durayım demeye başladığı zamanlar. Çok doğru kısım buralar. Buradan sonra ortalık biraz karışıyor.


Abim bir gün yine bir iş görüşmesinden çıktıktan sonra bir parka oturmaya gitmiş. O sırada da yanına bir şerefs- adam oturmuş işte. Bu şerefsiz minik minik çocukları izlemeye başlamış. Evet doğru tahmin ediyorsunuz. Bu adam tam bir şerefsiz çünkü çocukları hiçte hoş olmayan bir şekilde izliyormuş. Abimde bu adamın bakışlarını farketmiş hemen. Sonra adamı daha dikkatli izlemeye başlamış. Bu arada o tabloyu bir hayal edin.


Bir bankta biriyle oturuyorsunuz ve yanınızdaki kişi tamamen size dönmüş ve ne yaptığınızı izliyor. Çok net fark ederdiniz bakışları. Neyse devam edeyim.


İşte bu adam bir tane kıza bakmaya başlamış. Baya gözlerini dikmiş küçücük minicik kıza bakıyor ya. Bu arada şimdi adam belki kızın tanıdığı falan diyeceksiniz ama abim kızın yanındaki aileyi görmüş zaten.


Sonra bu adam kıza baka baka elini pantolonunun içine sokmuş. Bak anlatırken bile sinirlenmeye başladım tekrar. Şerefsiz herif. Ee tabi sonra abimde balatalar kopmuş atlamış adamın üstüne başlamış ağzıyla burnunu yer değiştirmeye. Bu sırada da o kızın ailesi kavgayı farketmişler ve abimleri ayırmaya çalışmışlar. Evet sadece çalışmışlar. Çünkü abim sinirlendi mi geçmiş olsundu.


Tabii en sonunda polisler gelmiş abimi adamla beraber paket yapmışlar doğrudan karakola. Bize bana bir telefon geldi o akşam abim telefon hakkını beni arayarak kullanmış


' Gökçe babamlara bir şey çaktırma hemen şu karakola gel!' Diye. Hemen üstümü değiştirip klasik yalanlarımdan sıralayıp çıktım evden. Dedim allah verdi belamızı artık. Tabi onun dışında korkudan da ölüyorum. Ne oldu acaba? Yaralı mı? Diye diye.


Emre abiyi arayıp abimin söylediklerini söyledim hemen. Onunla karakolun önünde buluşup içeri girdik. Zaten abimi de girişe koymuşlar otuyordu garibim. Koşa koşa yanına gittik tabiii o ailede yanındaydı. Tanımadığım ve olayı bilmediğim için başladım adama saydırmaya. En sonunda adam demesin mi 'Ben abinize yardımcı oluyordum sadece' diye. Evet yine rezillik yine ben. Teşekkürler.


Sonra olayı iyice öğrenince adam hemen tanıdığı avukatı aramış çünkü o şerefsiz pez- neyse o işte abimden şikayetçi olmuş. 'Birden üstüme atladı ne olduğunu bilmiyorum' demiş. Ee tabi kanıt niteliğinde bir şey olmayınca abim suçlu sayılmasın mı? Sayıldı bile.


Neyseki adamın aradığı avukat yani namı değer Duygu ablam yengem olaya dahil oldu. Sonra bir şekilde olayı halledip adamı içeri tıkmayı başardı. Başarılı zalım avukat yengem. O da müthiş bir insandır. Ailemize sadece avukat olarak giriş yapmış olup büyük ihtimalle bir Karcan olarak çıkacaktı hadi hayırlısı. İşte onlarda böyle tanıştılar. Ve şu an tamı tamına 3 yıllık sevgiliydiler. Flört dönemleri epey uzun sürmüştü ya aklıma geldi de.


Abimin elini ağzımdan itip " Birtanem ben size yakışmıyosunuz demedim ki. Sadece Duygu abla sana fazla dedim" diyip şirin bir şekilde sırıttım. Abimde sabır çekip " Gözde, sinirlerimi bozma benim bak. Neyse sana laf anlatamayacağım şimdi. Kalk hadi annem liste verdi alışverişe gitmemiz lazım." Diyip ayaklandı. O kapıya doğru giderken bende yatağımda geriye kayıp kafamı yastığa göndüm. Bir dakika bu niye bu kadar alç-.


Evet şu an resmen kulağım çınlıyor. Ya da beynim de olabilir emin olamadım. Ama lap diye ses çıktığına eminim.


" Gerizekalı ne yapıyosun!?? Yemin ediyorum beynim akıyor şu an kulaklarımdan. Abi allah cezanı vermesin ya!!" Bir yastığı bir güdümlü füze gibi atmayı nasıl başardı acaba bu köpek.


" Hadi kalk çabuk, aşağıda bekliyorum." Diyip gülerek aşağı inmeye başlamıştı bile.


" Tamam.5-10-15 dakikaya inerim aşağıya." 15 dakikadan önce inmezdim tabi. Beklesin işi ne. Ben aynada kendime olmuş muyum diye bakarken abimin aşağıdan sesini duydum.


"Yarım saat oldu neredesin sen,gidiyorum ben bak" diye bağırıyordu. Vallahi bu evde çok büyük ayrımcılık var cidden. İnsan azcık kardeşine karşı sabırlı olur dimi ama. Hey gözde hey sen kimsin ki kızım, sen Duygu abla mısın da seni saatlerce bekleyip gıkını çıkarmasın.


"Tamam be geldim." Diyerek merdivenlerden indim ama beni merdivende gören abim beni beklemek yerine hemen yola koyuldu. Yolda ona doğru yürümeye çalışırken aynı zamanda converselerimi giymeye çalışıyordum çünkü abim pislik olsun diye hızlı hızlı yürüyordu. Aslında pekte hızlı sayılmazdı sadece ayakkabımı giyerken yuvarlanmamak için yavaştım.


Mahallemizdeki markete girdiğimizde ben direk market arabaları kısmına koşup bir tanesini alıp abime arkadan vurmuştum. Hehe çünkü niye olmasındı.


Abimde bana ters ters bakıp cebinden şu eskiden duyuru yapan bey amcaların tuttuğu bir parşömen kağıdı gibi bir liste çıkardı. Gözleri bir bana bir de kağıda bakarken içimden anneme kızıyordum. Kadın adete ayda bir kere bütün marketi aldırıyordu. O da yetmezmiş gibi yine gidip kendi de bir şeyler alıyordu. Müsriff kadın.


"Bu ne ya yıllık mı alıcaz bu kadar uzun" dedim. Abim bana bakıp "Sanırım öyle" dedi ve tek kaşını kaldırıp "Abicim-" ne diyeceğini anladığım gibi bağırmaya başladım. Bütün şeyleri bana kitleyip kendisi Duygu ablaya kaçacaktı.


" Aklında bile geçirme bütün bu şeyleri ben alamam!!" Dedim. Abimde belki ikna olurum diye "23 yaşına girdin Gözde. Artık kendi hayatını kurmaya başlayacaksın bunları da öğrensen fena olmaz bence" dedi. Yazıkk.


"Abi yanlış hatırlamıyorsam az önce evdeyken ilişkimi ilerleticem diyen sendin değil mi? Evet kesinlikle sendin. O yüzden sana mı alıştırma olsa acaba bu işler?" Diyip havalı havalı arabamı yanlayarak yanından geçtim. Tabi deterjan reyonuna çarpınca bütün havam bir tarafıma girmiş oldu ama olsundu.


Abim bana güldükten sonra annemin yazdığı koca bir mahaleyi bir hafta dıyuracak olan listeyi alıp arabayı doldurmayı başladık. Neyseki alışverişi bir sorun çıkmadan halletmiştik ve kasaya canımı bırakıp çıkmıştık.


" Ayh! Kahretsin yine bütün poşetleri bana taşıttın abi ya.Yoruldum valla, abi sen neye bakıyorsun öyle kaç saattir ya!!." Abim hala elindeki fişi inceliyordu. Her halde gelen zamlar abime uğramayı unutmuş hahahah.


Abim gülüşümü duyunca elindeki fişi boynuma doladı. Evet doladı çünkü o kadar uzun. Ah annem ah. Şakasız hiç poşet taşımıyor bu ya!


"Sen şimdi görürsün abicim" diyip bütün poşetleri yere bırakıp eve doğru koşmaya başladım. Zaten evle market arası 10 dakikaydı o yüzden arabayı almamıştık. Ama keşke abim annemin verdiği kağıdı bir açsaymış. Abim arkamdan bana iltifat(!) ediyordu. Bu duruma sadece gülmekle yetindim ve koşmaya devam ettim.


Eve girdiğimde annem beni tek görünce şöyle bir baktı, bir bekledi sonra da şakımaya başladı. "Gözde abine mi taşıtıyorsun sen bütün poşetleri bakayım. Yazık yavruma benim. Görkem o kadar şeyi nasıl getirecek Gözde!!" Anneme sırıtarak yaklaştım ve abimin boynuma doladığı fişi bende annemin boynuna doladım. "Nasıl da kıyamıyorsun ama biricik oğluna. O öyle mi sanıyorsun sen annem? Markette listeyi görünce az daha anneannemin kulaklarını çınlatacaktı. Ama ben dedim ki dur abi yapma o bizim annemiz, başımızın tacı, babamızın kraliçesi diye. Öyle durdu yani bil istedim kraliçem." Diyip yanağına sulu bir öpücük bıraktım ve yukarı odama koştum. Arkamdan annemin "Görkemm sen benim anneme küfür mü edecektin?!!" Diye bağırışını duyunca abimin geldiğini anlamış oldum. Nasıl bu kadar hızlı geldi bu be?


Çok geçmeden Duygu ablamın sesini duyunca o hızın sebebini anlamış oldum. Seni gibi küçük sonic. Manitası gelecekmiş demekki.


Bende arkadaşlarımla dışarı çıkacaktım ve üstümedekiler gayet uygundu. O yüzden direk Batuyu aradım ve her zaman ki yerimizde buluşmaya karar verdik. Merdivenlerden seke seke inerken abimin kendine koltuğa atmış olduğunu gördüm. Gözleri de kapalıydı o yüzden hiç görünmeden seslerin geldiği yere yani mutfağa girdim. Girdiğimde gördüğüm görüntü ise Duygu abla kafasına poşete gömmüş bir şekilde poşeti kurcalıyordu. Demek ki o çikolatayı Duygu ablaya almış. Ama şöyle bir sıkıntı var ki, ben o çikolata kasadan geçer geçmez imha etmiştim.


"Ablaların gülü senin aradığın şey şu an benim minik midemde olabilir." Diyip yanağını öptüm. Bana bakıp "Afiyet olsun canım." Dedi ve o da yanağımı öptü. Ah abim nasılda şanslısın. Melek gibi bir kadın. Diyorum işte bu kadın bize fazlaaa.


" Nereye gidiyorsun sen bu saatte? Kiminle buluşacaksın? " dedi arkamdan gelen ses.


" Sanene " dedim.


" Ne demek sanane ben senin abinim kızım nereye gidiyorsun bilmem lazım." Dedi sanırım abilik duygusu gün yüzüne çıktı yine.


"Hayatım bizimkilerle buluşacaklarmış Dilekte benimle benimle birlikte gelmişti. Yalnız Dilek nerde?" Dedi Duygu abla. Dilek Duygu ablanın kardeşiydi. Ve evet kader adetaa ağlarını bize örmüştü. Abimle Duygu abla o malum olayla tanıştıkları sırada bizde Dilekle bir yıldır arkadaşmışız. Ablasının Duygu abla olduğunu 'ablam birisine aşık olmuş ve şu an onunla buluşmaya gidiyor o yüzden bizde gidip o adamı yok etmeliyiz.' Dediğinde bütün bunların olacağını bilmiyorduk.


" Aaa o da mı geldi hani hani nerdee?" Diyip evi tarayıp Dileği aramaya başladım. Ama evde Dileğe dair hiç bir ize rastlamadım. Takii kapı zili çalana kadar. Kapıya koştum ve Dileği kapıya yaslanmış hafif ağlamaklı buldum.


"Ablaa!! Beni arabada nasıl unutabilirsin allah aşkına. Ya kaçırılsaydımm hı!" Diyerek Duygu ablayı aramaya koyuldu.


"Dilekçim salak mısın sen ablam? Uyandırdım ya seni kalk geldik diye. Geliyorum da dedin ayrıca!"  Onların tartışmasını bölüp Dileği kolundan tuttuğum gibi kapıya kadar getirdim. Şimdi bir de onların tartışmasını mı dinleyektik yani?


Abim cevap vereceği sırada annem söze atladı


" Görkemcim bırak kızları gezip eğlensinler karışmayın!" dedi annem. Öpülesi insan. Biz tam çıkarken eve babam giriyordu. Bizi görünce "Oo kızlarım nereye böyle yemek yemeden bakayım?"


Bana gerek kalmadan annem ona da cevap verdi "Hoşgeldin hayatım. Kızlarda Batularla buluşacaklarmış boşver onları da gel yorulmuşsundur koca gün işte." Ah nasılda yeni evli çift gibiler. Ağızlarını yüzlerini yediklerim. Abimde annemin arkasından çıkıp tabi kolunun altındaki Duygu ablayı unutmayalım "Ee o zaman bizde çıkalım hayatım bu yaşlı çiftlerimizi baş başa bırakalım da aşklarını tazelesinler" dedi.


Buna hepimiz gülerken annem çoktan terliğini çıkartmış hatta abime doğru fırlatmıştı bile "Ahlaksız seni! Sen nasıl konuşuyorsun anne babanla!" Babamsa annemin bu hallerine hala aşık aşık bakıp gülüyordu.


"Aşkım demesene öyle ayıp!" Diye abimin belini cimcikleyen duygu ablaya ise "Ayıp yatakt-" cümlemi tamamlayamadan bütün aile konseyinden "Gözdeee!!" Lafını duyunca susup kapıdan çıktık.


Bizim arkamızdan da abimler çıkmıştı. Abim "Hadi sizide bırakım nereye gidecekseniz." Dedi. Bizde hemen Duygu ablanın arabasına atladık. Abimin arabası evde kalacaktı çünkü hafta sonunu bizde geçirecekti. Aslında Duygu ablada bu yüzden abime değilde bize gelmişti muhtemelen. Abim o malum olaydan sonra o gün görüştüğü yerden olumlu yanıt alıp iki yıl orda çalışmıştı. Kendini oldukça geliştirdikten sonra Emre abiyle birlikte ortak bir ofis açmışlardı. Orada da iki yılı doldurmuşlardı. Şu an oldukça iyi bir mevkideydiler. Mimarlar arasında oldukça popüler olmaya da başlamışlardı. Yani artık resmen zenginim.


"Atın bizi bizim cafeye o zamann" dedi Dilekte. Bu arada ben Dilek ve Batu üçümüz ortak bir kafe açmıştık. Oldukça tatlı ve minimal bir kafeydi. Çoğunlukla sabahları fazla aktif olurduk. Zaten ben saat 4.30 gibi kafeye geçip özel tarifim olan tarçınlı rulo yapardım. Çünkü sabah işe giden insaların ilk durağı bizim kafe olurdu. Hem yolun üstü olması hemde o saatte açık olmamızdan dolayı insanlar bizi tercih ediyorlardı. Tabii kendimi de hafife alamayacağım şimdi elim çook lezzetlidir. Bir kere yemeğimi yiyen bir anda daimi müşterimiş olurdu. Aferindi bana.


Ben 2 yıllık aşçılık okuduğum sırada aynı zamanda bir otelde de çalışmıştım. O sırada Dilek iç mimarlığı bitirmiş ve Batu da işletmeden mezun olmuştu. Sonra biz kafede oturup sohbet ederken bir an 'hadi kafe açalım' olduk veee şu an bizde kafemizle ikinci yılımızdaydık. Bu arada Batu kim dersenizde Batu bizim mahalleden arkadaşımız. Çocukluğa dayanan bir bağımız var.


Cafeye geldiğimizde bizi gören Batu kasanın ordan çıkıp bizi karşıladı. Abimle erkekçe sarıldıktan sonra sırayla hepimize sarılmıştı.


"Abi beklemiyordum sizi gelin buyurun bir kahve ısmarlayalım size." Dedi. Batuya da ayrı bir düşüyordum ya tam bir modeldi. Allahım bütün yakışıklılar etrafımda adeta. Abim, Emre abi, Batu. Yoktu bir sevgilim onu da ekleyeyim listeye hemen. Dilekle sap bir şekilde hayatımıza devam ediyorduk. Elbet çıkacaktı karşımıza birisi ya. Yani umuyorduk. İnşallah çıkardı ya.


Abimler Batunun teklifini kırmayıp hep birlikle en sevdiğimiz köşeye geçip oturduk ve kahvelerimizi içerken sohbet ettik. Sohbet sonlandığında abimler eve gitmek istediler o yüzden çok üstelemedik. Herkesinde aşkı kabarmış arkadaş. Umarım yeni bir kardeş yerine yiğenim olurdu. Çok amin.


&&


Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz arkadaşlarr 🙌🏼


Umarım hikayeyi severek okursunuz. Diğer bölümleri de hızlı bir şekilde yazıp paylaşacağım.


Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree 💃🏻💃🏻


Loading...
0%