Yeni Üyelik
18.
Bölüm

15. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Bir hafta sonra...


Hastaneden geleli iki gün olmuştu ve herkes birbirine alışıp düzen kurmaya başlamıştı. Babam annemin zorlamalarıyla sabahtan işe yollanıyordu. Babamda beni evde bırakmamak için anneme Gözdeyi de şirkete götüreyim demeye başlamıştı ki bu sefer bende anneme yardım edip onu kovalıyorduk.


Hakan abim ben daha hastanedeyken işe gitmeye başlamıştı. Açık televizyonda yangın haberi görür görmez hemen onu arayıp iyi olup olmadığını soruyordum. Eve geçince de bir kaç saatte bir ona yazıyordum. Onu sıktığımı düşündüğüm bir sürede bana öyle olmadığını söylemişti. Bende mutlu olup onu rahatsız etmeye devam ettim. Hih.


Cenk ve Kerem abimle çok konuşamıyorduk çünkü onlar bir nebze daha yoğun oluyordu. O yüzden onları daha rahat bırakıyordum. Onların boşluğunu ise Çınarla dolduruyordum. Zaten şirkette babamın yanında çalıştığı için rahatsız etmekte bir sorun görmüyordum. Daha tahammülsüz olduğu için sık sık tartışıyorduk ama bu tatlı tartışmalardı. Birbirimizle uğraşmayı sevmeye başlamıştık ve bu bizim anlaşma şeklimiz gibi bir şey olmuştu.


Gökay ise bütün gün benimle birlikte pinekliyordu. Geçen gün ona zorla vikingleri izletmiştim. İlk başta mırın kırın etsede sonradan merakla izlemeye başlamıştı. Hoş sahneler geldiğinde ise bilgisayarımı kendine çevirip kendi izliyordu. Sahne geçince de bana tekrar çeviriyordu. Bu sebepten bir kaç kere saçına yapışmıştım. Onlar benimdi.


Melih yavrum ise okuluna gidiyordu. Lise ikiye gidiyormuş ve sözel derslerden nefret ediyormuş. Aynı ben ya. Benim erkek sürümüm gibi bir şeydi yavrum. Artık bana karşı olan çekinikliğini atmıştı. Okuldan geldiği gibi yanıma koşup sarılıp öpüyordu. Tabisi bu durumu kullanıp bende onu yiyordum.


Son bir haftamız bu şekilde ilerliyordu. Şebnem annemlerde bir kaç gün arka arkaya geldikten sonra aramaya başlamışlardı. Abimle konuştuğumda Irmakla anlaşamadıklarını öğrendim. Kız tam bir yolluymuş. Annemi cinnet eşiğine getiriyormuş ve abimi krizden krize sürüklüyormuş. Onu ilk gördüğüm anda hoş bir karşılama yapacağımızı sanmıyordum. Yolacağım.


Batu kuşum ise iş görüşmesini gerçekleştirmiş ve işi kapmıştı. Şu an onunda ikinci iş günüydü ve aşırı yoğun geçtiğini söylüyordu. Onunla da akşamdan akşama konuşabiliyorduk. Eve geldiğimizde bende Mehmet amcaları aramıştım ve özür dilemiştim. Onlarda bana sorun olmadığını iyileştiğimde eğer çalışmak istersem oraya gidebileceğimi söylemişlerdi. Bende hemen kabul edip bir haftaya dönerim demiştim. Para lazımdı. Kredim kapıdaydı.


Tabi bundan annemlerin falan haberi yoktu orası ayrı. Annem şu an bir toplantı yapıyordu. Kadın vakıf müdürüymüş. Örnek alınası. Ben ise şu an Saadet teyzeyle kapışıyordum. Nasıl mı? İki çeşit tatlı yapmıyoruz. O kadayıf tatlısı yapıyor ben ise baklava açıyordum. Otuz ikinci katındayım. Yaralarım daha iyileşmediği için erken yoruluyordum ama olsundu. Kazanmalıydım.


"Kız Gözde sen baya yapıyorsun ya bu işi." Dedi Saadet teyze. Kafamı kaldırıp ona alaylı bir şekilde baktığımda bana güldü ve önemdeki nişastadan alıp önlüğüme doğru attı. "Şu havalara bak şu havalara. Kız az mütevazi ol." Dedi gülerek. Bende ona eşlik ettim "Yalan mı söyleyeyim Saadetim. Üstüme tanımam mutfakta. Hem akşam seni baya üzecek gibiyim." Dedim ve hamurumu açmaya devam ettim.


"Bak hele bak. Kız senin yaşın kadar benim mutfak tecrübem var." Demesin mi. "Yakışmadı Saadetim. Asıl sen alttan alsan, desen ki bu kız hasta biraz mutlu olsun ama yok şuraya bak kadayıfı kalıp gibi yapmışsın ne güzel." Dedim ve tepsiye bastırdığı kadayıfa fesat bakışlarımı yolladım. Bana güldü ve o da benim gibi baktı. "Diyene bak. 40 kat baklava açıyor yenmek için. İnsan der yaşlı bu kadın zorlamayayım onu ama yokkk nerde." Dedi ve kadayıfın üzerine yağ dökmeye başladı. Karşılıklı gülüşüp işlerimize odaklandık.


Bir saat kadar sonra ikimizde yorgunca sandalyeye çökmüştük. Tatlılar fırındaydı ve onları bekliyorduk. Annem kapıdan girdiğinde şöyle etrafı bir kokladı. "Saadet, ne yaptın canım böyle ne güzel kokmuş." Dedi. Saadet teyze bana afilli bir bakış yolladı ve masadaki leblebiden ağzına attı. "Kadayıf yaptım Yeşim hanım. Akşama afiyet yersiniz inşallah." Dedi. Nispet desen var. "Annem belki de benim yaptığım baklava kokuyordur." Dedim ve bende leblebi aldım.


Annemse bize güldü ve yanımıza oturdu "Başladınız o zaman düellolara." Dedi. "Öyle demeyelim anne ya. Şimdi Saadetim üzülmesin. Ufak bir koz paylaşımı diyelim." Dedim. Annem daha çok gülerken Saadet teyze bana kasedeki leblebiden fırlatmıştı. "Kızım onun için aynı şeyi yapmanız gerekmez miydi?" Diye mantıklı bir soru sordu. Şimdi nasıl diyeyim ben bu kadının yaptığı kadayıfı bile ağzım açık izledim ona bir tarafım yemedi diye. Gururuna bok sürdürme kızım. "Biz böyle tercih ettik anne." Dedim ve üçünüzde gülmeye başladık.


İkimizinde tatlıları çıkarmış şerbetini dökmüş ve onu çekmesini bekliyorduk. Annem beraber yapılan mutfak dedikodusundan sonra içeri geçmişti. Yarın akşam akrabalar beni ziyarete gelecekmiş bu arada. Sonra da biz dedemleri ziyarete gidecekmişiz. Mardine. Evet Mardinliymişim. Severim. Yok mu bir halayımız diyip onu kaldırmıştım ki beni oturtmaları bir olmuştu. Neymiş dikişlerim varmış.


Haklı olabilirlerdi ama konu halaysa kimseyi tanımam. Sonraya söz verdirttim bende. Saadet hanımcım da Mardinliymiş. Hatta ve hatta annemle lise arkadaşıymışlar. Saadet teyzenin eşi genç yaşta vefat edince geçinmek için annem vakıfta iş teklifi yapmış ama Saadetim kabul etmemiş ve mutfakta iyi olduğu için o da benim gibi aşçılık yapmaya başlamış. Annem de dayanamayıp bari bizim evde çalış falan diye ikna etmiş Saadetimi. Yaniii onların dostluğu nerden baksanız 20 yıla dayanıyordu.


Şimdi durumları gayet iyiydi ama kadın bizimkilere alıştığı için yine de çalışıyordu. Oğlu Umutla da abimler beraber büyümüşler zaten. O yüzden onları da aileden kabul ediyorlardı.


Eğer bir yer açacak olursam Saadetimin yakasına yapışır onu benimle çalıştırtırdım. Çünkü gözümün önündeki kadayıf şaheser gibi duruyordu. Neyse ben daha iyi yapardım.


Biz hala tatlılarımızın başında durup birbirime alaylı bakışlar atarken mutfak kapısından elinde arabasıyla minik Alim girdi. Bu çocuğu görünce içimde bir şeyler coşuyordu. Hemen ona elimi uzattığımda koşarak geldi ve elimi tuttu. Onu kucağıma almak istesemde dikişlerim yüzünden yapamıyordum. Bende önünde diz çöktüğümde yanaklarını öptüm. Artık buna alışmış olmalı ki benden kaçmıyordu.


"Şimdi seni jüri olarak kullanacağız minik Alim." Dedim ellerimi kaldırıp. Onun yanındayken kendini kötü hissetmemesi için işaret diliyle konuşuyordum. "O ne demek Gözde abla?" Diye sordu. Tabii çocuk dört yaşında ne bilsin jüri ne demek. "Minik Alim, jüri bir şeyleri değerlendiren insanlara denir. Bu yemek olabilir başka bir şey olabilir. Denedikleri şeyi kendilerine göre yorumlayıp değerlendirirler." Dedim. Dediklerimden sonra düşünerek kafasını salladı. "Ben ne jürisi olucam peki?" Diye sordu.


Dolabın kenarındaki minik tabureyi aldım ve tezgahın önüne koydum. "Çık bakalım buna. Sonra da seni tezgaha oturtmam lazım." Dedim. Beni hiç ikiletmedi ve tabureye çıkıp tezgaha oturdu. "Bak Alim bu babaannenin yaptığı kadayıf tatlısıı, bu da benim yaptığım mükemmel baklava." Dedim tepsileri de göstererek. "Bunların mı jürisi olucam ben?" Diye sordu. Ama yok yiyeceğim. Gülerek yanaklarını sıktım ve "evet" dedim.


Bana kıkırdadı ve utanıp babaannesine baktı. Saadetim ise bize gülerek bakıyordu. "Ee ama olmaz ki böyle Gözde. Haksızlık yapıyorsun sen. Ali sana bayılıyor seni seçer." Dedi. "Bende ona bayılıyorum Saadetim. Baksana şu tatlı buruna, şu yanağa tam ısırmalık." Dedim ve yanaklarını sevdim.


Hemen çekmeceden iki çatal çıkardım ve tepsinin ucundan kadayıf alıp Aliye uzattım. Ali kadayıfı yerken parmağını çenesine dayamış düşünerek yiyordu. Onun bu haline gülüp baklavadan da aynı şekilde uzattım. Yine aynı tepkileri vermişken karşında sabırsızlıkla bekliyorduk.


"Benim ki güzel olmuş dimi Alim." Diye sordum.


"Kız karıştırmasana sen torunumun aklını." Diyip beni dürttü. Ona omuz silktim ve Alinin tepkisini bekledim. Ali tam bir şey söyleyecekti ki annem Saadetime seslenmişti. O annemin yanına gittiğinde bende Alinin yanına geçtim. "Hangisi güzel Alim?" Dedim. Minik ellerini kaldırdı "Çok zor bir karar Gözde abla. İkiside çok güzel olmuş. Bence buna babam karar versin." Dedi. Baban?


"Veriyim tabi oğlum." Diyerek mutfağa giren Umutla yerimden sıçradım. Ne ara geldi bu yav? "Korkutmak istememiştim." Dedi bana bakarak. Hımmm gözleri kehribarmışş. Tövbe tövbe neyse. "Yok hayır sorun değil. Sadece bir anda olunca." Diye saçmalamaya başladım. Bana gülümseyip Alinin yani aynı zamanda benimde yanıma geldi. Aliyi kucağına aldı ve yan yana duran iki tepsiye baktı. Açıklama gereği hissetmiştim ki bende önce Ali devralmıştı.


"Baba, Gözde ablam ve babannem bütün gün tatlı yaptılar. Dü lü bir şey yapıyorlarmış ama onu anlamadım. Bende jüriyim biliyor musun? Ama karar veremedim baba. Sen benim için karar verebilir misin?" Dedi. Umut, Alinin dediklerine gülüp bana doğru döndü. "Annemle düello mu yapıyorsunuz siz?" Diye sordu. Bende ona gülümsedim ve "Evet" dedim. Tekrar Aliye döndü "Demek seni de jüri yaptılar oğlum?" Dedi. Kızdı mı ki? Gülüyordu canım niye kızsın.


"Evet baba ben tatlı jürisiyim." Dedi ve sonra "Hadi sen de tat baba." Diye ekledi. Umut tekrar bana döndüğünde bakışlarının güzelliğine takılmamaya karar verdim. Gözleride sarı gibi zaten çektikçe çekiyor mübarek. "İstersen çatal verebilirim." Dedim. "Olur. Merak ettim şu düellonuzu." Dedi.


Hemen çekmeceden çatal alıp yine ilk önce kadayıfın kenarından alıp ona uzatmıştım. Durun biraz ben niye uzattım ki. Kahretmesindi. Aliye uzatır gibi uzattığımdan Ali kıkırdamış ve "Baba sende gibi yiyeceksin." Demişti. Rezillik paçalardan akıyordu yine. İyileştin kızım sen. Başladın rezil olmalara hayır olsun sonumuz. "Şey ben, yani Aliye uzatmış gibi ol-" saçmalamalarımı kesip uzattığım çataldaki tatlıyı yemişti. Şükür. Çünkü açıklamam yoktu büyük ihtimalle saçmalamaya devam ederdim.


Şerbet şıp şıp damladığı için elim altında tutuyordum. "Bunu kim yaptı?" Diye sordu. Ali cevap verecekken hemen onu engelledim. "Hayır olmaz! Sen sadece hangisinin güzel olduğunu bul. Boşver kimin yaptığını." Dedim. İkiside bana gülerken bu sefer baklavadan bir dilim takmıştım çatala. İlk uzattığımdaki gibi şaşkınca bakmayıp direk uzanmıştı ama 40 kat olduğu için dağılıyordu. Nasılda güzel yapmışım varya.


Tatlıyı sonunda ağzına tıkıştırdığımda dudaklarının kenarları şerbet olmuştu. Anın verdiği heyecanla başparmağımla dudaklarındaki şerbeti sildim. Elimi yıkamam için tezgaha döndüm ve tepkisini görmek için ona döndüğümde bana yoğun yoğun bakıyordu. Haydeee. Ben varya ben iflah olmam. Yaptığım şeyi sonradan farkedince hemen önüme döndüm. Yanaklarımın kızardığına adım kadar emindim. Adamın dudaklarını parmağımla sildim resmen ya. Yalnız dudakları pek bir yumuşakmış. Tövbeee. Kullandığım ilaçları hemen bırakmam lazımdı. Hoş şeyler yapmıyorlardı.


Elimi yıkayıp ona doğru döndüğümde az öncekine kıyasla daha normla baktığını gördüm. Konuşursam rezil olurdum o yüzden sustum ve ona baktım. O da zaten bana bakıyordu. Biz böyle birbirimize bakarken Ali ellerini kaldırıp "Eee baba hangisi daha lezzetli olmuş?" Diye sordu. Umut gözlerini mavilerimden çekmeden cevap verdi. "Baklava daha güzel olmuş oğlum. Kim yaptıysa elinin lezzeti olmalı." Dedi.


Bence şu an morun tonlarını yüzümde görebilirsiniz. Utanmak, hissettiğim duygular arasında halt yemişti. Şu an baklavamı beğendiğine bile sevinecek yüzüm yoktu.


"Aaa oğlum erken gelmişsin." Diye mutfağa giriş yapan Saadet teyze aramızdaki bu gereksiz bakışmayı kesmemizi sağlamıştı. Umut kucağında Aliyle Saadet teyzeye döndü. "Evet anne. Demiştim ya bugün gündüzcüyüm diye." Dedi. Saate baktığımda saat altıya doğru geliyordu. "Unutmuşum oğlum. Gözde sağolsun aklıma bir girdi tam girdi. Kaç saattir tatlı yapıyoruz burada." Dedi gülerek. "Ay dur Umut. Sende bak bakayım annenin kadayıfı mı daha iyi yoksa baklava mı?" Dedi bana gülerek. Bana gerek kalmadan Ali cevapladı. "Babaanne, babam da jüri oldu az önce. Gözde ablamın baklavasını daha lezzetli bulmuş." Dedi.


Saadet teyze şaşkınca Umuta dönmüştü. "Oğlum sen baklava sevmezsin ki." Dedi. Ha? "Valla sultanım sana rakip geldi öyleyse. Baklava gerçekten çok güzel olmuş." Dedi Umutta. Sahte öksürükle Saadet teyzeyi kendime çevirmiştim. "Kabullen be Saadetim. Ben varken işin zor." Dedim. "Bakayım şu tatlına senin." Dedi ve beni es geçip bir çatalda o aldı. Kaşları ilk başta bir kalktı ve sonra memnunca eski yerine indi. "Kız bu ne böyle? Çok güzel olmuş ya bu." Dedi. "Valla mı kız?" Diyip bende bir çatal aldım. Maşallahtım yine.


"Dur senin şu kadayıfada bakayım bi." Dedim ve bir çatalda ondan aldım. Bu nedir hocam. Bu nedir. "Saadetim kalk eşyalarını topla gidiyoruz hemen buradan." Dedim. "Niye kız ne oldu olmamış mı?" Dedi telaşla. "Biz burada heba oluyoruz Saadetim. Bu nasıl bir tattır böyle. Kalk gidelim bir tatlıcı açalım." Dedim. Koluma tatlı şekilde vurup gülmeye başladığında bizde ona katışmıştık.


Aile üyeleri de eve geldiğinden yemekler yenmiş ve odalara çekilmiştik. Tatlım herkes tarafından çok beğenilmişti. En çok Çınar beğenmişti ki gidip mutfaktan tepsiyi alıp yemeye devam etmişti. Bazı üyeler de ona katılmıştı tabi. Yarın akrabalar geleceği için annem herkesi odasına kovalamıştı. Şimdi ise yatağımda yatmış uykuya dalmayı bekliyordum.


&&&


Merhabalar arkadaşlar. Yeni bölümle aranıza geldim ama size bir kaç şey söylemek istiyorum.


Neden ve niçin fikirlerinizi belirtmiyorsunuz 😂😂


Neyse umarım hikayeyi beğenerek okuyorsunuzdur. Diğer bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakınn🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%