Yeni Üyelik
19.
Bölüm

16. Bölüm

@merida_xx

Saat sabah 08.30 du ve hepimiz kahvaltı yapıyorduk.


"Abinler kaçta gelecekmiş hayatım?" Diye soran babamla anneme doğru kafamı eğdim "Evet anne ne zaman geleceklermiş?" Diye sordu Cenk abim.


"Bilmiyorum ki akşam yemeğine gelicez demişlerdi sadece. Siz yine aynı saatte evde olun." Dedi annemde. Hakan abim çatalını masaya bıraktı "Anne ben katılamayacağım maalesef. Akşam nöbetteyim." Dedi. "Bende anne." Diye Kerem abimde ona katıldı.


Annem el mahkum kafasını salladığında konuya girmeye karar verdim. "Öhhö öhhö." Diye yalandan öksürdüğümde Gökay sırıtarak arkasına yaslandı "Geliyor gelmekte olan" dedi. Ona 'sus' bakışları atarken dikkat üstüme toplanmıştı. "Şimdi şöyleki.." diye başlamıştım ki Hakan ve Cenk abim ayrıca babam elini kaldırmış aynı anda sanki çalışmışlar gibi "Hayır. İş konusu kapandı." Dedi.


Ben onlara ağzım açık bakarken "Buna çalıştınız mı?" Diye sordum. Sonra ağzımı topladım ve konuşmak için yerimde dikleştim. Çalan telefonum buna engel olmuştu tabii. Arayan bankaydı. Haydiiii. Kredi günüme daha var idi. Hemen telefonu açtım.


"Merhabalar Gözde hanım. Ben **** bankasından Burak. Kredi gününüzün geldiği hatırlatmak için aramıştım." Aradın aradın da bende para var mı diye sormadın be Burak. "Daha günü gelmemişti sanki." Diye masadakilere çaktırmadan konuşmaya çalışıyordum. Nah çaktırmazdım. Hepsi pür dikkat bana bakıyordu.


"Öyleydi Gözde hanım ama geçen ay arkadaşınız kredi gününü erkene çektiğinizi belirtmişti dilekçeniz ile. O yüzden gününüz bugün Gözde hanım. Akşam saat beşe kadar süreniz vardır efendim." Dedi. Pardon??


"Beyefendi ne diyorsunuz siz? Ben kimseye öyle bir şey vermedim!" Dedim. "Gözde hanım size şöyle açıklayayım isterseniz. 02.07.2023 tarifinde Dilek Yanmaz adlı kişi sizin ıslak imzanızın bulunduğu dilekçeyi bankamıza getirip kredi gününü erkene çekmiştir. Umarım daha anlaşılır olmuştur Gözde hanım." Dedi. Bir insandan daha ne kadar darbe alabilirdim acaba. Öldüğüne üzülmüştüm ama şu an hayatta olsaydı sanırım ben onu öldürebilirdim.


Sinirle masadan kalktım ve salona doğru yöneldim. Arkamda bana neler olduğunu anlamak için bakan ailemi bıraktığıma emindim. "Bakın Burak bey, benim bu olan bitenden hiç bir şekilde haberim yok. O bahsettiğiniz kişinin yaptığı bir olay bu. Benim hiç bir şeyden haberim yok." Dedim sinirle. "Üzgünüm Gözde hanım. Bankamız bu öne sürdüğünüz sebeb hakkında bir şey yapamaz. Dediğim gibi bugün saat 17.00 a kadar vaktiniz vardır." Dedi.


Adamda haklı onlar ne yapsın. "Tamam peki. Şey peki ne kadarlık bir ödeme bu?" Diye sordum. Alacağım cevap beni cinnet geçirtmezdi umarım.


"Şu an gördüğüm miktarı size aktarıyorum Gözde hanım bir dakika lütfen...Evet. Gözde hanım ödemeniz gereken tutar 23.000 türk lirasıdır." Dedi. Kalan bütün borcum mu yani?


"Burak bey bu benim kalan bütün borcum. Ben ay ay olacak şekilde böldürtmüştüm krediyi!" Dedim. Sonra aklıma gelenle "Bu da o dilekçede yazıyordu değil mi?" Diye sordum. "Evet Gözde hanım." Yanıtıyla sinirden ellerim titremeye başlamıştı. Gözlerim ise yaşlarla dolması kısa sürmemişti.


"Peki Burak bey ben bu akşam ödemeyi gerçekleştiririm." Diye ağlayarak yanıtladım ve telefonu kapattım.


Olan şeye inanmam imkansızdı ya. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti? İnsanda hiç mi utanma olmazdı? Allah kahretsin. Asıl ben bu parayı akşama kadar nasıl bulacağım. Eşyalarımdan bazılarını satsam? Evet evet olabilir. Arkamı dönüp odama çıkacakken Çınar abimle karşılaştım. Bana merakla bakıyordu ki yüzümü gördükten sonra koşar adım yanıma geldi.


"Abim ne oldu neden ağlıyorsun sen?" Diye endişeyle sordu. Söyleyemezdim ki. Söylersem hemen hallederlerdi. Bunu kendime yediremem.


"Yok bir şey abi. Tatsız bir haber aldım sadece." Dedim ve yanağımdaki ellerini tutup indirdim.


"Gözde, bana yalan söyleme. Ne oldu da ağlıyorsun söyle hadi." Dedi. "Biraz yalnız kalsam iyi olur abi lütfen." Dedim ve koşarak odama çıktım. Kapıyı da kitledim. Şimdi kesin gelirdi çünkü. Telefonu yatağıma fırlattım ve sinirlerimin boşalmasını bekledim. Ağlayarak atıyordum ne yapayım. Tabii ölmemiş olsaydı onun üstünde atardım ama sinirimi yönlendireceğim biri yoktu şu an ortada.


Telefonum tekrar çalınca burnumu çektim ve Batunun aramasını cevapladım. "Efendim Batu?" Dedim ama sonra aklıma gelen şeyle saate baktım. Bu niye bu saatte arıyordu ki? "Sen çalışmıyor musun lan niye aradın bu saatte?" Dedim. Telefondan derin iç çekişler geliyordu sadece. "Ağzıma sıçıldı Gözde." Dedi hafif ağlak sesle. Lan ne oluyor? "Ne oldu Batu?" Diye sordum panikle.


"Adını anmak bile istemiyorum artık Gözde. Çıldırıcam ya. Gitmiş bankaya kredi günümü erkene almış! Gözde ben bu kıza nasıl aşıktım ya?! Böyle birine nasıl aşık olmuştum! Şu an o kadar sinirliyim ki yanlış şeyler söylemekten çok korkuyorum!" Diye bağırdı. Ulan. Sen bu çocuğu seviyordun be. Beni geçtim ona bunu nasıl yaptın.


Gözyaşlarım yine akmaya başladı. "Sana da mı yapmış Batu?" Diye sordum. "Sana da mı?" Diye sordu. Ama sesinden anladığım kadarıyla o da ağlıyordu. "Ufff Batu ne yapıcaz biz?" Diyip ağlamaya devam ettim. Bu sefer sadece kendime de ağlamıyordum. Sevdiği tarafından kamçılanmış olan kardeşim için de ağlıyordum.


Onun yerinde olmak istemezdim. Tamam daha önce birilerinden hoşlanmıştım ama aşık olduğumu zannetmiyorum. Batunun Dileğe aşık olduğuna ise neredeyse emindim. Çünkü Batu kuşum ona bakarken bile hissettiriyordu o aşkı bana.


"Sende mi kalan borcun hepsini ödeyeceksin?" Diye sordu. "Evet. 23.000 kalmıştı hepsini istiyorlar." Dedim. "Bana da 32.000 lazım." Dedi ve gülmeye başladı. Onun sinirden gülmesiyle bende ağlamayı kesip gülmeye başlamıştım. Temiz delirdik bence.


"İşten avans alabilir misin peki?" Diye sordum. Bir nebze de olsa iyi olurdu. "Sordum bile. Ancak 10 bin verebilirmiş. Kii böylece de gelecek ay beleşe çalışmam gerekiyor." Dedi. Oohhh öyle ölmeyiz ya.


"Ah be Batu kuşum. Birmişiz biz." Dedim yatağa yatarken. "Onu bunu bırakta ne bok yiyeceğiz şimdi?" Diye sordu. Valla bence kazalım bir mezar girelim içine gelen geçen toprak atsın. "Eşyalarımı satabilirim belki. Ama satsamda ne kadar eder şüpheli." Dedim.  En fazla 5 bin kazanabilirdim.


"Bende 10 bini alıcam. Bir de gitarı satarım 8 bine. Geri kalanını da bilmiyorum." Dedi. Aklıma gelen fikirle yataktan fırladım. "Batu çabuk çık şirketten ve Mertin kafede buluşalım." Dedim heyecanla. Mert üniversiteden arkadaşımdı. Beraber bir hotelde çalışmıştık. İyi bir çocuktu. Şimdide bir kafe açmıştı ve maşallah iyi işliyordu. Bazen Batuyla birlikte orada sahneye çıkıyorduk. Çok işlek bir mekan olduğu için kişi başına 5 bin veriyordu. Evet bir gecede. Hassiktir gecede veriyordu ama. Bize akşama lazımdı.


"Gözde gece olması lazım be kızım." Diye umudumu köreltti. "Yarın ödesek ne olur bu parayı ya?" Diye sordum. Ne olurdu yarın ödesek haciz mi gelirdi. Gelirdi kesin. "Evimin kırmızı etiketle dolmasını istemiyorum be Gözdem." Dedi. Haklı tabi.


"Valla Batu, galiba kötü gün paramı kullanma vaktim geldi." Dedim. Bankada 30 binim vardı. Hani şu kötü gün param. "Hadi be. Cidden kullanıyor musun onu?" Diye sordu hayretle. Haklı tabi. Ölene kadar orada tutmayı düşünüyordum. "Ne yapayım Batu? Mecburuz sanki." Dedim. "E kızım istesene sizinkilerden diyeceğim ama vursalar istemezsin." Dedi. Haklı. İstemem.


"O zaman şöyle yapıyoruz. Ben benim eski oteli arıyorum ve ordan iş alıyorum. Sonra bankadaki parayı çekiyorum. Sende 10 bini alıyorsun. Ne kadar etti şimdi. 30 artı 10 etti 40. Senin gitar 8 desek 48. Bize 7 bin lazım. Benim o otelden de 4 alsam. Abi hala 3 bine ihtiyacımız var. Hay böyle işin." Diye kendi kendime kızıp deli gibi odada dolaşmaya başladım.


"Kızım ne saçmalıyorsun sen. Senin işin bitti. Ben bulurum bir şekilde." Diye bağırındı.


"Gerizekalı anca beraber kanca beraber. Her zamanki gibi bu işte de beraberiz." Diye bende bağırdım. Salak salak konuşup beni sinir ediyor.


"Gözde!" "Kes be salak! Git paranı al patronundan!" Diyip suratına kapattım.


Vakit kaybetmeden eski çalıştığım yeri aradım. Orada neredeyse her gün yapılması için istek yemekler olurdu. Onlarla konuştuktan sonra saat üçe kadar yapmam gereken 300 tane cupkek  vardı. Saat şu an 9.30 du ve bunu her şekilde yetiştirirdim.


Üstümü giyindikten sonra sonra çantamı alıp hemen evden çıkmak için aşağı koşturdum. Aşağıda salona dizilmiş ailemi görünce bi kaldım. Bunlar niye işe gitmedi yav. Tam çıkışa yöneliyordum ki babamın sesini duydum. "Kızım söylemek istediğin bir şey var mı?" Diye sordu. Niye her şeyden haberi varmış gibi bakıyordu bunlar. "Evet var baba." Dedim. Gözlerinde sanki yıldız varmış gibi bakmıştı.


"Beni markete bırakabilir misin?" Diye sordum.


Omuzları aldığı cevapla mutlu olmadığını belirtmek için çökmüştü. Evet biliyorlardı. Çok net anladım artık. "Kı-" sözünü kestim. "Baba evet hayır desen direk vakit kaybediyorum da" dedim ayakkabılarımı giyerken. Bana kafasını salladı ve ağzında bir şeyler geveledi. Büyük ihtimalle sabır çekiyordu. Çünkü o bunu sessiz yaparken abilerim 'sabır yarabbi' diye sesli isyanda bulunmuşlardı.


"Sizin işiniz yok mu da böyle boş boş takılıyorsunuz?" Diye onları azarladım. "Sabır allahım çok sabır!" Diyip yanımdan geçip giden Cenk abime dil çıkardım.


Hızlıca babamın arabasına bindim ve onu bekledim. Hala kapının dibinde annemle bir şeyler konuşuyorlardı. Öne uzanıp Cüneyt abinin üstünden kornaya bastım. "Kızım napıyorsun?" Diyerek beni engelleyen Cüneyt abiye baktım. "Abi markete yetişmem lazım. Valla çok acil. Abi sen bas beni bırak babam gelmiyor bak." Dedim ve camdan babamı gösterdim. Bana gülüp tekrar önüne döndü.


Babamda arabaya bindiğinde kendimi markete bıraktırmıştım. He tabi Gökayı da almıştım. Poşetleri nasıl taşıyayım yani. Bir de çok sinir bozucu bir şey oldu. Ney mi? Hemen söyleyeyim. Market alışverişi için aldıklarıma 3 bin verdim. Bunu da kötü gün paramdan verdiğim için artık ihtiyacımız olan para 6 bindi. Çıldırmalık.


"Yavrum söylesen mi artık bunları ne için kullanacaksın?" Diye sordu poşetlerle boğuşurken. Ondan saklamak istemiyordum. Tabii bilmiyorsa.


"Bak söyleyeceğim ama babamlara ve abimlere söylemek yok." Dedim. Kafasını salladı o da.


"Biz kafeyi açarken kredi çekmiştik. İşte Batu, Dilek ve ben. Yaklaşık 100 bin kadardı. Tabii faiziyle nerden baksan 150 bin oldu. Bu sabahta banka aradı kalan krediyi yatırma günümmüş. 23 bin lazım anlayacağın." Dedim. Beni dikkatle dinledikten sonra "O yüzden mi ağlıyordun sabah?" Diye sordu.


"Aslında o yüzden değildi. Dilek. Yani Dilek bir ay önce benim ve Batu adına imzalı bir dilekçe vermiş. Borcun hepsini bugün ödememiz için. Arkamızdan vurmuş bildiğin. Ona canım sıkılmıştı, sinirlenmiştim." Diye itiraf ettim. Sinirle kafasını salladı. "Bu suç yalnız!" Dedi. Biliyordum ama boluna işte. Ölmüş gitmiş zaten. Nasıl kanıtlayayım.


"O yüzden sabah eski çalıştığım oteli aradım ve iş aldım onun içinde bu malzemeleri aldım. He tabi alırkende borca girdim." Diyip güldüm. "Bunu halledebiliriz biliyorsun dimi Gözde." Dedi. "Biliyorum ama yapamam Gökay. Bu sizinle alakalı değil ama." Dedim ona gülümseyerek.


"Sen nasıl istersen öyle olsun ikiz. Şimdi söyle bakalım ne kadar para lazım bize?" Diye sordu. Ona minnetle baktım ve yanağına uzanıp öptüm. "Teşekkür ederim." Dedim. "Sana yardım etmemi engelleyemezsin ama." Dedi kızgınca. "Tamam edebilirsin." Dedim. "Şimdi bana 23 Batuya 32 bin lazım. Bankada 30 binim var ama hepsini kullanmak istemiyorum." Diye ekledim.


"Totalde ne kadar lazım şimdi? Batu nasıl kapatacak?" Diye sordu. "Birlikte ödeyeceğiz. Aramızda ayrı gayrı olmaz bizim." Dedim. Bu dediğimle gözlerinde biraz üzüntü görmüştüm. Kırmıştım sanırım. "Kıskanmamam gerek sanırım" dedi üzgünce. "Evet onu sakın kıskanma Gökay. Onunla çok yaşanmışlığım var" dedim bende. Kırıcı olmuş olabilirdim ama bunu baştan bilmeliydi.


"Tamam peki." Dedi. Taksi evin önüne geldiğinde poşetleri kucaklayıp eve götürmeye başladık. Saadetim beni kucağımdakilerle görünce kadın bakakaldı. "Kızım ben yapmıştım alışverişi?" Dedi. Saadetim??? Ek bir üye???


Poşetleri bıraktığım gibi hemen ona koştum. "Bugün planın var mı Saadetim?" Diye sordum. Beni şöyle bir süzdü. "Yok kızım hayırdır?" Diye sordu. Bu iyii.


Ona cupkek yapmamız gerek dedim ve hemen işe koyulduk.


Şu an saat 13.57 idi. Ve biz cupkek işini halletmiştik. Saadetim ve Gökayım çok yardımcı olmuştu. Tabii Gökay sadece kek hamurunu çırpmıştı ama o da bir şeydi. Mutfak ise bitik durumdaydı. Her yer dağınıktı ve ada mutfağın üstü renk renk cupkek doluydu. Yerde de poşetin içinde duruyorlardı. Bir şey var tabi. Götüm çıktı. Koşturmaktan yorulmuştum. Hala tam iyileşemediğim için biraz zorlanıyordum.


Telefonum çalınca Batu kuşumun aradığını gördüm. 


"Efemdimm" diyerek açtım. "Gitarı sattım şimdi yavrum vee 8 bine değil 10 bine." Dedi gülerek. Bende onunla güldüm. Telefonu hoperlöre aldım ve tezgaha koyup masadaki cupkekleri poşetlemeye başladım. "Bende cupkek işini hallettim." Dedim.


"Nasıl hallettin be o kadar hızlı?" Diye sordu.


Benim yerime Gökay cevap verdi. "Bensiz yapamazdı tabiki Batu." Diye yanıtladı. Batunun gülme sesleri artmıştı. "Tek başına o kadar kısa sürede yapamazdı zaten." Dedi. "Sende mutfakta iyisin o zaman Gökay?" Diye sordu sonra. Mutfakta yerdeki kısım kısım yer alan kek harcına baktığımda Gökaya döndüm gülerek. "Ya sorma!" Diye gülerek cevapladı.


"Öyle olsun bakalım." Dedi Batuda. "Batu kuşum şimdi şöyle kii. Ben buradan 4 bin alırım. Düşüyoruz tamam mı? 55 ti. Hopp oldu 51. Senin parayı da çıkaralım hemen. Kaldı mı sana 31 bin. Bankadan da 25 bin çekerim. Hoppp kaldı 6 bin." Dedim. Ee 6 bin kaldı. "Göz-" "6 bin kaldı Batu!!" Diye cırladım. Cırlamamla Gökay yüzünü buruşturdu. "O ses ne öyle be!" Diye beni kınadı.


"Düşün Batu! 6 bini nasıl bulucaz." Dedim. Batu derin bir nefes verdi ve "Şöyle yapıyoruz o zaman." Dedi. "Merti arıyorsun ve akşam orada çıkacağımızı söylüyorsun ama parayı önceden alıyoruz" dedi. Çok mantıklı. "Tamam öyle yapıyoruz o zaman." Dedim ve telefonu kapatıp Merti aradım. Zaten bunu istediği için reddetmedi bile.


Gökay bana dikkatle baktığında "Akşam geri kalan parayı sahneye çıkarak tamamlayacağız." Dedim. "Şarkı söyleyebiliyor musun sen?" Diye sordu hayretle. "Çok diyemem ama iş görürüm yani." Dedim. "Akşama gel sende görmüş olursun hem" dedim. "Tabiki de geleceğim. Saat kaçta çıkacaksınız peki?" Diye sordu. "7 gibi falan." Dedim. "Babamlara da söyleyelim onlarda gelirler." Dedi. İyi dedi hoş dedi.


"Nedenini sorarsa?" Diye sordum. "Gözde biliyorum bize tam alışamadın ama en azından yalan söyleme ikizim. Her şeyi kabullenebilirler ama yalana karşı pek iyi karşılık vermezler." Dedi. Haklıydı ve tabikide yalan söylemeyecektim. Zaten o saate kadar banka işini halledeceğim için gerçeği söyleyecektim.


"Yok ya yalan söylemeyeceğim. Zaten o saate kadar banla işini hallederim. Şimdi de onları halletmek lazım." Dedim ve poşetleri dış kapıya doğru taşımaya başladım. O da bana yardım ediyordu. Bir şey söylemek istiyor gibi duruyordu ama söylemiyordu.


"Söyle." Dedim poşetleri yere bıraktım ve ellerimi belime koydum. O da poşetleri yere bıraktı. "Eşlik etmek istiyorum ama sanırım bunu sormaya çekiniyorum." Dedi ensesini kaşıyıp. "Niye çekiniyorsun be yavrum. Biz ikiziz yapma böyle." Dedim ve kolumu omzuna attım. "Kendini baz al işte. Sen nasıl çekiniyorsan bende öyle çekiniyorum." Dedi. Bu biraz kırdı işte. Bilerek söylemediğini biliyordum ama ona böyle hissettirdiğim için üzülmüştüm.


"Tamam o zaman. Sana söz ikiz. Senden bir şey saklamayacağım artık." Dedim ve serçe parmağımı ona uzattım. "İddiaya mı giriyoruz?" Diye sordu.


"Hayır tabikii. Ben böyle söz veriyorum." Diye yanıtladım. Gülüp o da serçe parmağıyla parmağımı tuttu "Söz o zaman diğer yarım." Dedi.


Şu an Gökayın arabasındaydık ve eve gidiyorduk. Banka işini halletmiştik ve eve dinlenmeye dönüyorduk. Batu da bizimle beraberdi. Saat ise 17.00 dı. İki saat sonra mekana gidecektik ve ben hala aileme söylememiştim. İlk önce Görkem abime yazmıştım ve orada görüşürüz demişti. Batu da abisini çağırmıştı. Mustafa babamlar gelemeyeceklerini söylemişti ama abimden videoları alacakmışlar.


Gökayın telefonunu alıp şarkıyı değiştirdim ve Serdar Ortaçtan-Ayrılmam şarkısını açtım. Şarkıyı duyunca ikiside gülmüştü. Batu "Başladık yine" demeyi unutmamıştı. Ne vardı yani eski şarkılara aşıksam. Onlara 'Hıh' yaptım ve saçlarımı savurdum. Camı da açmıştım. Ohhh keyif. Şarkıyı söylerken kendi çapımda dans ediyordum ve dans ederkende Gökayla Batuya sataşıyordum. Onlar önde oturuyordu.


Batunun telefonu çaldığında müziğin sesini kısmışlardı. O konuşurken bende SOYHAN SOYLARI grubuna girip haber vermeye karar verdim.


Görüp cevap vermelerini bekledim. Gökayın telefonu ötünce kafamı aradan öne uzattım. "Ben yazdım Gökay kuşum haber vericem bizimkilere." Dedim. "Tamam yavrum." Dedi ve yoluna odaklandı. Mesaj sesi gelince gruba döndüm.


Ben: Yoruldun mu abilerin en doktoru 🥹


Maviş doktorum🩺: Abin yesin seni


Maviş doktorum🩺: Sayılır abim. Sen ne yapıyorsun yormadın dimi kendini?


Ben: Yok abim yorar mıyım hiç


Maviş doktorum🩺: Yordun dimi


Ben: Şey 👉👈


Maviş doktorum🩺: Sabır


Ben: Ya ben burada bir şey demeye çalışıyorum ama az bi sakin olsana abicim 😇


Maviş doktorum🩺: Neymiş o de bakalım


Ben: Şimdi şöyle ki


Ben: Ben bu akşam Batuyla beraber arkadaşımın kafesinde şarkı söyleyeceğim ve sizde davetlisiniz abicim 😊😊


İmdat🚨: ????


Ben: Aabiiimm iyisindir umarım.


İmdat🚨: Yağ yapmadan konuya gir direk.


İmdat🚨: Ne şarkısıymış bu?


Ben: Valla istek üzerine söylüyoruz genelde abim


Ben: Susar mısın bi ya. Burada ciddi bir şey konuşuluyor 🙄


Ben: Akşam bizimle gelirsin yavru 😘😘


Çekinik tospik🐒: Gelirim tabii abla 😘


Ben: Yerim seni


Hero🧯: Noluyor burada?


Ağaç bey🌳: Gözde akşam türkü bara gidecekmiş.


Hero🧯: NE?


İmdat🚨: Lan bi susun da şunu düzgünce anlatın. Ne türkü barı Gözde!


Hero🧯: Gözde.


Ben: Peki abi 👉👈


Maviş doktorum🩺: Anlat.


Ben: Şimdi benim bugün kredi günümdü ve para için arkadaşımdan para aldım karşılığında da kafesinde şarkı söyleyeceğim.


Hero🧯: Para mı aldın?


İmdat🚨: Bize niye söylemedin?


Ağaç bey🌳: Bak bu acıttı işte.


Ben: Yaaa durun bi. Kendim için değildi. En azından hepsi kendim için değildi.


Ağaç bey🌳: Ne fark eder?


Hero🧯: Anladım.


Hepsi gruptan çıktığında telefona bakakalmıştım. İyi de ne oldu şimdi? Ama benim kötü bir amacım yoktu ki.


Ben: Yaa abilerim yanlış anladınız


İmdat🚨: Neyi yanlış anladık Gözde?


İmdat🚨: Biz dururken başkasından para almanı mı?


İmdat🚨: Yoksa bir sorununu bizimle paylaşmamanı mı?


Ben: Ya sizin açınızdan öyle görünüyor olabilir ama öyle değil


Ağaç bey🌳: Senin açından nasıl?


Ben: Benim açımdan, sorunumu kendi başıma halletmeye çalışmak oluyor.


İmdat🚨: Arkadaşından para aldığına göre pekte kendi başına halledememişsin gibi.


Ben: Evet öyle oldu. Sizden isteyemezdim çünkü.


Hero🧯: Sebep?


Çekinik tospik🐒: Çekiniyor çünkü.


Hero🧯: Sebep?


Ben: Offf çekiniyorum işte abi. Hazmedemiyorum. Gelip size ne deseydim? Eski en yakın arkadaşım gider ayak kuyumu kazmış sırtımdan bıçaklamış o yüzden bana para lazım mı?


İmdat🚨: Evet.


Ağaç bey🌳: Tam olarak böyle demeliydin.


Ben: Saçmalamayın ya


Hero🧯: İstememiş işte uzatmayın artık. Yakın görse söylerdi.


Çekinik tospik🐒: Abim haklı.


Ben: Tamam kabul ediyorum.


Ben: Özür dilerim.


Maviş doktorum🩺: Ben gelemem Gözde. Sana bol şans.


İmdat🚨: İşim var gelemem.


Ağaç bey🌳: Farklı işlerim var.


Hero🧯: Dikkatli olursun.


Çekinik tospik🐒: Ben gelirim abla.


Ben: Peki...


&&&


Devamı Part 2 de....


Loading...
0%