Yeni Üyelik
21.
Bölüm

17. Bölüm

@merida_xx

"Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olurr..


toplasan öğütleri burdan eve yol olur." Diye ağıt yaktım kafamı parmaklıklara dayarken. "Susacak mısın artık?" Çınar abimin bana bir garezi var çok net. Neyse biz böyle anlaşıyoruz boşverin.


Ne olduğunu az çok tahmin ediyorsunuz bence. Edemeyenler için söyleyeyim. Gözaltına alındık. Hepimiz. Ailecek. Mükemmel değil mi? Kadınları ve erkekleri ayrı ayrı koyduklarından babamlar bir tarafta annemle biz bir taraftaydık. Melih yavrumu son anda dışarı attığımız için o suçlanmamıştı. Şimdi diyeceksiniz ki en son babanlar kavga ediyordu siz ne alaka? Haklısınız.


Babamlar adamların içinden geçerken bazı karşı cinslerin babama ve abimlere asılmalarıyla annem de "sen kime bakıyorsun öyle" diyerek son derece elit kişiliğini rafa kaldırmış kadının takma saçlarımı yolmuştu. Cidden elinde kalmıştı ve hatta şu an yüzü buruşuk şekilde eline bakıyordu. Ama nasıl güzel dövdü anlatamam.


Babamlar zaten adamları sanat eserine çevirmişti. Gidip bakardın adama o derce. Sanatsal çalışmışlardı. Özellikle Cenk abim. Polis olması sakin olmasını gerektirirken hepsinden önce adamın pestilini çıkartmış ve Gökayın dövdüğü adamı ondan alıp kendi dövmüştü. Neyse.


Bana gelirsekte ben ayrım yapmadım. Bir o kadınlardan dövdüm bir adamların üstüne atladım. Hakan abim beni alıp hep uzak köşeye bırakıyordu ama yinede adamları dövmek için atlayıp durdum. Umarım bu konu için bana sonradan kızmazdı.


Batu kuşuma döndüğümde o da oturmuş bekliyordu. O da dahil olmuştu tabikii. Heee durum durun. Bizim aldığımız para vardı ya hani, karşılığında şarkı söyledeiğimiz. Heh işte o 5 e katlandı. Borç olarak. Kavga esnasında kahvenin ağzına yaptığımız için masa sandalye kalmamıştı. Yarın öderdi babam. Onu da ödeyemem yani. Hem sonra küsüyorlar. Ödesinler.


Bulunduğumuz yerin kapısı açılınca içeri katıla katıla gülen Can abi girmişti. O kadar çok gülüyordu ki iki büklüm olmuş karnını tutuyordu. "S-siz ne ya-yaptınız?" Diye konuşabildiği kadar konuştu. Abim hemen ayağa kalktı ve parmaklıklardan ona ulaşmak için ellerini uzattı. "Gebertirim seni Can. Kes sesini!" Diye bağırdı.  Can abi ise artık daha ne kadar gülebileceğini deniyordu.


"Ah be yavrum yeni fanteziler mi keşfediyorsun yoksa?" Diye sordu. "Sende deniyeceğim o fantezileri. Aç lan şu kapıyı artık!" Diye yükseldi. Can abi gülerek parmaklıklara yaklaştı "Başkasında denersen küserim bak." Dedi. Dayak istiyordu. Tavsiye etmezdim. Bende kafamı parmaklıklara dayadım ve ona döndüm. "Can abi, abim şu an temiz deli modunda bence çokta şey etme." Dedim.


Abimi bıraktı ve bana geldi. "Gözde, bir şey sormak istiyorum sana." Dedi. "Sorrr" dedim. "Adamın kulağını niye ısırdın?" Diye ciddi bir şekilde sordu.


Derin bir nefes aldım "Kulak ısırdığımı sanmıyorum memur abi." Dedim. Yalan değildi. Kulak ısırmadım ki. "Isırmışsın kız." Dedi gülerek. "Öyle diyorsan öyledir be abi." Dedim. "Gördün dimi kızımı Yeşim. Nasılda dövdü adamları." Diyerek gururla konuşan babama döndüm.


Adam hiç endişe etmeden gururla oturuyordu. Ona doğru yürüdüm ve bizi ayıran parmaklıklardan elimi uzattım. "Baba biz zengin değil miyiz çıkartsana bizi." Dedim. Babamsa bu dediğime güldü. "Kızım zenginlikle bunun ne alakası var?" Dedi. "Ne bileyim işte." Dedim ve omuz silktim. O da ayağa kalkıp elimi tuttu ve üstünü öptü. "Sen bu minik ellerle mi dövdün adamları." Diye konuştu. Adamı kendime hayran bıraktım ya aferindi bana.


"Can şu kapıyı aç yoksa hoş şeyler olmayacak bak!" Diyen abimle tekrar onlara döndüm. Kapı tekrar açılmış ve içeri Melih yavrum girmişti. Arkasından da kelepçeli kadınlar. "Anne" diyerek parmaklıklara yapışmıştı bile. "İyiyiz oğlum merak etme." Dedi annemde ona yaklaşıp yüzünü severken.


Can abi gülmeyi kesmiş gelen kadınları bizim kaldığımız yere soktu. Kadınlar ayıptır söylemesi fuhuş operasyonu düzenlemiş gibi darmadağın bir halde içeri girdiler. Onlara şaşkınca bakarken annem kolumdan tuttu ve kendi tarafına çekti.


Kadınlarla şöyle bir süzüştükten sonra anneme döndüm "Annem birtanem, bu arkadaşlar düşündüğüm şey mi?" Diye sordum. "Bilmiyorum kızım olabilir" dedi o da fısıldayarak. Kadınları biraz daha süzdüğümde ekstra kısa etekleri dikkatimi çekti. Birisinin mor donunu gördüm. Kafamı sallayıp babamlara döndüğümde bu tarafa bakmadıkları gördüm. Aferindi.


"Abla allah kurtarsın." Diyen yavruma dönünce keyifle sırıttığını gördüm. Hala parmaklıkların orada durmuş bize bakıyordu. "Sen ablana bu halde nasıl gülebilirsin tatlış tospiğim" dedim yanaklarını sıktım. "Ya abla yapmasana şunu dışarıda." Diye yanaklarını benden çekti. "Sündüreceksin güzelim çocuğun yanaklarını kız." Diyip kahkaha atan kadına döndüm. Pardon?


Ellerimi belime koyup kadını baştan ayağa bir süzdüm. "Sanane bundan. Ayrıca sen sünmemişsin bunca yıl ona bir şey olmaz merak etme!" Diye yükseldim. Onane yav. Babamların yanından 'eyvah' kelimeleri duymuştum. Banane be. O kim kardeşime güzelim çocuk demek kim. Kadın hışımla ayağa kalktığında annemde hiç bekletmeden önüme geçmiş dikiliyordu. "Sen kim oluyorsun da bana imalarda bulunuyorsun!" Diye cırladı.


"Bakın hanımefendi, geri basın lütfen!" Diyen önümdeki annemi arkamda bıraktım. "Sen nasıl bana karışıyorsan bende öyle karışıyorum!" Dedim.


Ortalık fena kızışacaktı net. "Kızım geç yerine hadi bırak uğraşma!" Diyen babama hepimiz dönmüştük. Kadın babamı öyle bir süzmüştü ki annemin parmaklarını kıtlattığını duymamıştı bile.


"Bugün herkes neden kocama asılıyor acaba?" Diye sordu ama cevap beklemedi. Ne mi yaptı? Kadının saçını tuttuğu gibi ön tarafımızda kalan parmaklıklara kafasını yapıştırdı. Kadının acı nidaları bütün hapishaneyi doldururken babamların "durun!" Diye bağırmaları havada kalıyordu.


Annemin arkasından ona yapışmak üzere olan kadını farkedince bende o kadının saçına yapıştım ve kafasını yere eğdim. "Sen kim köpek benim anneme saldırmayı düşünüyorsun he!" Diye bir o yana bir bu yana savuruyordum kadını. O da boş durmuyordu tabi. Karnıma yumruk atıyordu. Yeni ameliyatlı olan kısma bir de.


Canımın acısıyla kadını yere savurdum ve üstüne atlayıp yüzüne rastgele vurmaya başladım. O da aynı şekilde karşılık veriyordu. Bir sürü ses vardı ama işime çok odaklanmıştım şu an. Denk getirdiğinde sağlam vuruyordu yalnız. Yediğim tokatla anlamış oldum ve bende balatalar koptu. Bu sefer saçına yapışıp kafasını yere vurdum ve ayağa kalkıp tekmelemeye başladım.


Belimden tutulup çekilmemle tekmelerim havaya karışmıştı. "Bırak beni be! Geberticem bu or*spuyu! Çekil dediimm!" Diye beni tutan kolların arasında debeleniyordum. "Ulan bi dur!" Diye beni sıkıca saran kolların sahibi konuşmuştu. Duyduğum sesle debelenmeyi kestim. Sizce kimdi hadi bilin? Kime rezil olmalara doyamamıştım hadi bilin?


Evett çok doğru. Umut. Kafamı ona çevirdiğimde burnum yanağına sürtünmüştü. Oha niye bu kadar yakın bu. O da bana doğru döndüğünde bir karışlık mesafemiz vardı. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydığında içimdeki öpme isteği bana el salladı. Hayır hayır olmaz. Kafamı iki yana sallayıp önüme döndüm. Tabii hala kolları belimde ve ayaklarım yere değmiyordu.


"Kollarımı parçaladın maviş abla." Dedi. Sanırım gülüyordu çünkü sesi eğlenir gibi çıkmıştı. "Maviş abla?" Diye sordum. Tekrar ona dönmüştüm. Hala bana bakıyordu. Ne de güzel bakıyordu. Beni niye hala kucaklıyordu bu? Asla şikayetçi değildim yanlış anlaşılmasın. "Ali sürekli senden öyle bahsettiği için öyle kaldın bende" dedi. Ne güzel dudakları var bunun ya. Biraz kalın ama çok değil. Yerim. Her anlamda. Gözlerine baktığımda o da pür dikkat yüzümü inceliyordu.


Bakın ne olduğunu cidden bilmiyorum ama çok pis öpesim var. Öpsem mi ki? Yok yok olmaz. Sinirden bunlar hep. "Gözde?" Diye seslendiğinde irkilip ona baktım "hı?" Dedim. Tepkim hoşuma gitmiş olmalı ki kocaman bir gülümseme yüzüne yayılmıştı. Allah kahretmesin. Gamzesi var. Hem de iki tane. Dudaklarının orada. Hedefime odaklanmıştım ki elim benden bağımsız yüzüne çıkmış ve parmağım direk çukura girmişti. Nasıl rahatladım anlatamam.


"Gamzen var." Dedim melül melül. O ise art arda gözlerini kırpıştırdı ve beni bir anda yere bıraktı. Lap diye ayaklarımın üzerine düşerken kendini hemen geri çekmişti. Bir kaç sahte öksürükle elini ensesine atmıştı. Ayy utandı. Hep ben mi rezil olacağım ya biraz da o utansın. Bende kendime çeki düzen verdim. Dudağının kenarını kaşıdı ve tekrar bana baktı. "Sen ne yaptın az önce?" Diye sordu. Kızdı kesin. Haklı tabii. Şap diye yapıştım adamın yanağına.


"Şey ben, gamzelere pek dayanamamda. Yani kusura bakma sen öyle güzel gülünce dayanamadım." Dedim ve başımı öne eğdim. Bu arada yerler farklıydı. Yandan yandan etrafı süzerken bir odada olduğumuzu gördüm. Demek beni ordan komple çıkarmıştı. Gülme sesiyle kafamı kaldırıp ona baktım.


"Onu demiyordum ama teşekkür ederim. Güzel güldüğümü daha önce hiç duymamıştım." Allahım tam şu an beni yanına alabilirsin teşekkürler. Yanaklarımın kızardığına biraz emindim. "Sen neyden bahsetmiştin?" Diye sordum. Bu konu kapansın artık lütfen. Gülümseyip masanın arkasındaki sandalyeye oturdu. Hııı onun odası demek. "Kavgadan tabiki." Dedi. Eliyle öndeki sandalyeleri işaret edince oturdum.


"Hangisi tam olarak?" Dedim. Bu dediğime kahkaha atmıştı. "Sen gerçek misin ya?" Diye sordu. Bende onun gülüşlerine katılmıştım ki kapı bir anda açılıp içeri Can abi girmişti. Beni görünce derin bir nefes verdi. "Şükür bir şey olmamış" dedi. Sonra da gelip karşıma oturdu. "Gözde, ben diyorum ki seni burada yatıya alalım nasıl olur?" Diye sordu.


Panikle oturduğum sandalyeden kalktım "Hapse mi atılacağım şimdi?" Diye sordum. İkiside bana gülüp birbirine baktı. "Cevap versenize mapuslarda mı çürüyeceğim? Bu minik halimle o kara odalarda mı tutulacağım?" Diye sordum. Daha çok gülmüşlerdi ki Umut söze girdi. "Saçmalama o kadarda değil. Ama bu gece burada kalacağın garanti gibi. Hatta sana Yeşim hanımda eşlik edecek." Eyvahh annemm. "Annem iyi mi ben onu unuttum." Diye sordum.


"Merak etme siz iki aslan kadınların içinden geçmişsiniz." Dedi Can abi. Annem kişiyi dövmüştü o zaman çünkü ben birini dövmüştüm. "Bir şey olmamış anneme dimi? Üç kişiyi nasıl dövdü?" Diye sordum. "Ne üçü Gözde. İki iki almışsınız kadınları." Dedi. "Ben birini dövdüm" dedim. "Seni aldığımda biri yerde yatıyordu diğerini de tekmeliyordun Gözde." Dedi Umut. Demek balatalarım kopunca diğerini de aradan çıkarmışım. "He iyi o zaman" dedim ve kalktığım sandalyeye oturdum.


"Hadi seni annenin yanına götüreyim abicim." Dedi Can abi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve Umuta görüşürüz diyip odadan çıktık. Çıktığım yere tekrar girerken yan tarafta babamları serbest bırakıyorlardı. Annem beni görünce yanıma gelip sarıldı. Bende ona sarıldım. "İyisin dimi annem?" Diye sordum. "İyiyim tabi annecim. Sende iyisin dimi?" Diye sordu.


"İyisinizdir tabii!!" Diyen Hakan abimle ona döndüm. Hepsi nezarethaneden çıkmış bizim önümüze dikilmişlerdi. Ve gayet sinirli bir şekilde bakıyorlardı. Annemle birbirimize baktık ve bakışlarımızla anlaştık. Şimdi sıra kuyruğu indirmemekte. "Ne bakıyorsunuz siz öyle!" Diye yükseldi annem. "Acaba niye hayatım! Siz niye milleti dövüyorsunuz!" Diye yükseldi babamda.


"Diyen adam, az önce yan taraftaki parmaklıklardan çıktı." Dedi annem burun kıvırarak. "Onunla bu bir mi anne?!" Diye bağırdı Cenk abim. "Evet aynı şey!" Diye bu sefer ben onlara bağırdım. "Tamam yeter bi durun!" Diye Can abi bizi bölmüştü. "Ne olacak şimdi?" Diye annem sordu.


"Bu gece buradasınız annecim. İçerde kavga ettiğiniz için buna mecbursunuz." Dedi Cenk abim. Onları yolladıktan sonra. Annemle banklara çökmüştük ve biraz sohbet ettikten sonra gözlerimi huzurla kapattım. Ortam müsait olmasada annemle olmak yetiyordu.


&&


Devamı Part 2 de....


Loading...
0%