Yeni Üyelik
23.
Bölüm

18. Bölüm

@merida_xx

Abimle eve geldiğimizde evin önünde ekstradan 3 araba daha olduğunu gördüm. Kim bunlar be? Hee bunlar annemin kardeşlerii. Abimle arabadan inince eve doğru yol aldık. Zile bastığımda kapıyı Saadetim açmıştı. "Hoşgeldiniz kızım" dedi. "Hoşbuldum Saadetim de misafir mi var?" diye sordum. "Evet kızım annenin abileri geldi. Geçen karakol olayları çıkınca gelmemişlerdi. Bugüne kısmetmiş." dedi. Kafamı sallayıp eve girdim ve ayakkabılarımı çıkardım.


Abime döndüm kulağına "Abi önce üstümü değiştirsem bir şey olur mu?" diye fısıldadım. "Niye fısıldıyorsun ki abicim? İstedğin gibi takıl, rahat ol yeterli." dedi. O zaman gerek yok. Salona geçtiğimizde inanılmaz bir kalabalık beni karşıladı. Herkese ağzım açık bakarken orta yaşlı bir kadın bana yaklaştı ve sarıldı. Kollarım şaşkınlıktan havada kalırken "Ayy aynı sen bu Yeşim. pekte güzel baksana maşallah." dedi.


"Teşekkür ederimm." dedim mırıltı şeklinde. Kadın hala bana sarılırken babam imdadıma yetişti. Beni kadından kurtarıp kendine çekti. "Hoşgeldin bebeğim" diyip kafamın üstüne öpücük kondurdu. "Hoşbuldum baba" dedim. Ondan ayrılıp Hakan abime gidip sarıldım. Ondan Kerem, Gökay ve Melihe yöneldim. Çınar bok yesin. Ona sinirliydim. Kapanışı annemde yaparken eliyle oturanları işaret etti ve hepsiyle tek tek tanıştım.


Şimdi şöyleki; iki dayı ve bir teyze, ve toplam 5 kuzene sahip olmuştum. Ee iyii. Güzelce sohbet ettikten sonra yemeklerimizi yemiştik ve saati 21.30 yapmıştık. Fazla geçe kalmamak için kalkıp gitmişlerdi. Yorgunca koltuğa çöktüğümde Melih yavrum yanıma ilişmişti.


Ona sarılırken "Okul nasıl gidiyor yavru" diye sordum. Kollarını belime sardı ve "Eh işte abla yapıyoruz bir şeyler." dedi. "Öyle olsun bakalım" dedim ve saçlarını sevdim. Nasılda yumuşaktı köpke.


Saadet teyze elinde tepsiyle salona girdiğinde çaylar bana el salladı. Ne iyi giderdi şimdi. Çaylarımızı aldıktan sonra koltuklara yayıldık. Karşımda oturan çınara dik dik bakmaya başladım. Baktığımın farkındaydı büyük ihtimalle ama bilerek bakmıyordu. Yandaki yastığı alıp ayaklarına fırlattım. Üstüne  atsam kesin çay üstüne dökülürdü.


"Bulaşma bana" dedi çayını höpürdetirken. "Salak" dedim bende. Gökay çayını öndeki masaya uzattı. "İkizim biz bugün beraber uyuyalım mı?" diye sordu. "Olmaz ablamla ben yatacağım bugün" diye Melih yavrum atladı.


"Dimi abla" diye sordu. Gel de hayır de. "Di ablacım di" dedim. Gökay homurdanarak arkasına yaslandı. Hakan abim öksürüp dikkatleri kendine çekti. "Anlatın bakalım şu Tarık adlı elemanı" dedi. Çınar hemen yerinde dikleşti. "Ya şimdi biz babamla beraber dedik ki bugün gözdenin yerinde yemek yiyelim falan. Gittik işte bizi bir eleman karşıladı. Geçen gittiğimde farklı bir çocuk vard-" onun sözünü kestim. "Kerem işi bırakmış ben yokken. Oydu gördüğün her halde." dedim.


"Galiba. Adını bilmiyorum. Neyse işte biz yemek falan yedik. hesap kısmına geçtik. Post cihazını ayarlarken girdi gözdenin dibin-"


"O değil ben girdim. Yalan konuşma bari."


"Neyse ne sonuçta yakındı. Baktı güldü falan. Sinir oldum." dedi ve çayını höpürdetti. Cenk abim öne doğru eğildi. "Adı Tarık Çelik. Ispartalıymış. 24 yaşında. Bugün askerden gelmiş. Askerliğini Erzurumda yapmış. Cvsi temiz. Şuç işlememiş. Sadece iki trafik cezası var. Kırmızıda geçmiş." dedi.


Ağzım anlattıklarının şokuyla açıldı. "Tarığı mı araştırdın?" Diye sordum. "Tarık derken abicim?" Diye Kerem abim söze girdi. "Tarık işte." Dedim ona.


"Yanlış abicim. Tarık ABİ. Tarık abi demelisin." Dedi. "Ya saçmalamayın çocuklar. Kızım sen boşver bunları. Hem babanda oradaymış rahatsız olsa derdi." Diye annem beni kurtarmaya çalıştı ama babamında hoşuna gitmediğinden haberi yoktu.


"Ben abi kardeş arasına girmem hayatım." Diyerek ellerini yukarı kaldırdı. Sonra Cenk abime döndü. "Yok mu başka suçu?" Diye sordu. "Muratt!" Diye yükselen annemle babam tekrar ona döndü. "Efendim karıcım." Dedi.


"Kızımızın hayatına karışmıyoruz dimi hayatım. O en iyisini bilir dimi kocacım. Biz kızımızın sadece yanında duracağız diye konuşmamışmıydık hayatım!" Diye tısladı. "Evet karıcım öyle dedik." Diyen babam yine de Cenkin telefonuna bakıyordu.


"E o zaman ne diye bakıyorsun hala oraya!" Dedi ve bir yastık fırlattı. "Hayatım ben kızımın değil çocuğun hayatına karışıyorum." Dedi. "Nasıl?" Diye sordum merakla. "Yanii güzel kızım, biz şu an çocuğun hayatına bakıyoruz seninle ilgili bir şey yok." Dedi. Yalnız bi mantıklı geldi.


"Ay aman sizinle uğraşamayacağım." Diyip çay bardağımı mutfağa götürdüm. Saadetim kapıda üstünü giyiyordu. Minik Alimde montunu giyiyordu. Onların yanına ilerleyip dizlerimin üstüne çöktüm ve Aliyi kendime çevirdim. Beni görünce yine yüzünde tatlış mı tatlış bir gülümseme oluştu. "Gidiyor musunuz Saadetim?" Diye sordum.


"Evet kızım. Umut gelecek şimdi almaya." Dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve Aliyi giydirme işini bitirdim. Saadet teyze içeriye çıktığını söylediğinde zil çalmıştı. Kapıyı açtığımda karşımda ihtişamıyla dikilen bir Umut gördüm. Üstünde üniforması yoktu ama var gibi asil duruyordu. Ayy niyeti iyice bozdum ben.


"Oğlum. Hazır mıyız gitmeye bakalım?" Diye Aliyi kucakladı ve yanaklarını öptü. Bende sabah öpmüştüm acaba şimdi öpüşmüş mü olduk? Ali kafasını aşağı yukarı salladığında bakışlarını bana çevirdi. Bakma işte öyle sarı sarı ya. İçim bi hoş oluyor. "Selam" dedi bana bakarak. "Selam." Dedim bende.


Saadet teyze çabuk gel yoksa oğluna yanlamama az kaldı. "İş nasıldı bugün? Yorgunsundur?" Diye sordu. Nerden biliyorsunn kiii. "İyi. Yani iyi geçti. Klasik lokanta işte belli saatlerde çok yoğundu." Diye yanıtladım. "Anladım." Dedi. "Senin nasıldı?" Diye sordum. "İyi benimde. Yollardaydım klasik." Dedi.


"Yollarda?" Diye sordum. Yavrum sen polis değil misin diyemedim tabi. "Trafik polisiyim." Diye yanıtladı beni. Heeeee. Vayy iyiymişş. "Bilmiyordum. Abim gibi cinayet işlerindesin sandım. Bir de seni karakolda odada görünce başka ihtimal düşünmedim." Dedim. "Yok değilim. Sizin kavga olayındada devriye değişikliği için gelmiştim." Dedi. Açıklamanı yerim.


Gözlerimin sarılarından çekip Aliye döndüm. "Ali okula gitmiyor dimi henüz." Diye sordum. "Yok daha değil. Seneye kreşe gidecek." Dedi. "Yiaaa minik Alim seneye okullu mu olacaksın sen." Diyip yanaklarını sevdim. "Evet artık büyüdüm maviş abla." Dedi ve gülümsedi. "Seni yerim çocuk." Dedim ve ona ilerledim. Hemen gülerek kollarını Umuta dolayınca mecbur geride kaldım. "Yarın yerim kurtuluşun yok." Dedim ve yandan yanağını öptüm.


Öptükten sonra çekilirken yüzümü yakan bakışların esiri olmuştum. Aşağı yukarı oynayan adem elmasıyla hızlıca geri çekildim. O da yalandan boğazını temizledi. "Anne nerde kaldın?" Diye arkama konuşmasıyla bende arkamı döndüm. "Geldim oğlum iki dakika bekledin alt tarafı." Dedi ve cık cıkladı.


Bana dönünce hızlıca yanıma geldi. "Kız Gözde kim bu Tarık?" Diye sordu. Boşluğuma geldiği için "Tarık kim?" Diye ona sordum bende. "Kız ben sana soruyorum. İçeride masaya yatırmışlar çocuğu." Diye söyledi. "Ayy Saadetim bende kim Tarık diyorum. Bizim lokantanın sahibinin oğlu. Abim geldi babamla bugünde, neymiş efendim çocuk bana yakın davranmışmış, yok bakmış gülmüşmüş." Dedim baygınca.


Dediklerimle Umutun bakışlarının ağırlığını tekrar hissetmiştim. "Tarık Çelik mi?" Diye sordu. Saadetimle ona şaşkınca döndük "Sen nerden biliyorsun?" Diye sordum. "Ben araştırdım." Dedi gayet rahat bir şekilde. "Aman neyse ne." Diyerek Saadetim bana döndü. "Yakışıklı mı bari, bunlar boşuna konuşmazlar çocuğu." Diye sordu.


"Anne!" Diye sinirli çıkan sesin sahibi Umuttu. "Oğlum bi dur." Dedi. Bana merakla bakarken gözüm istemsizce Umuta kaydı. O zaten bana bakıyordu. Artı olarak Alide kafasını dikmiş meraklı gözlerle bana bakıyordu. "Öyle bakmadım ki." Diye mırıldandım. "Aman kız sende insan bi alıcı gözüyle süzerdi." Dedi Saadetim. "Verdiği akla bak ya. Anne hadi yürü arabaya." Diye sinirle konuştu.


Saadet teyzeyle vedalaştıktan sonra kucağında Aliyle bir adet Umut kalmıştı. Sadece bakıyordu. "Bir şey mi diyeceksin Umut?" diye sordum. "Yok hayır. Sadece dikkatli ol diyecektim. O Tarık denen elemana da o gözle bakma." dedi ve hızlıca arabasına yöneldi. Ali bana el sallarken bende ona el salladım.


Ona o gözle bakmayaymışım. Sana bakayım mı peki? Aklımı bulandırmadan kapıyı kapattım ve salona geçtim. Herkes yine çaylarını höpürdetiyordu. Eski yerime kurulurken telefonuma baktım. Abim üç kere aramış. Tekrar ayağa kalkmıştım ki Kerem abim "Bir sorun mu var abim?" diye sordu. "Yok abi. Görkem abim aramış ona döneceğim." dedim. "Tamam güzelim." dedi ve telefonuna geri döndü.


Odama girdiğimde üstümü çıkarmadan abimle konuştum. Normal takılıyorlarmış. O Irmak denen kız baya bir sinirlerini bozuyormuş. Artık şart oldu şu kıza bi görünmek. Üstümü çıkarıp güzelce bir duş aldım ve pijamalarımı giyip tekrar salona indim.


"Heh geldin mi kızım. Gel bebeğim seninle konuşmak istediklerimiz var." dedi annem. Yanlarına geçip oturdum. "Dinliyorum bakalım." dedim. "Kızım bildiğin üzere daha senin gerçek kızımız olduğunu piyasaya duyurmadık. O yüzden senin içinde uygunsa yarın bir davet verelim şirkette diye düşündük." dedi babam. Hıııı. "Olur baba. Saat kaç gibi olacak peki?" diye sordum. Ona göre Mehmet amcadan izin alırdım.


Zaten işe daha yeni başlamıştım umarım izin verebilir. "Saat dokuz gibi olur kızım. Hem sen daha yeni başladın işe. ayıp olmasın hemen izin almak olmaz." dedi. Ya sen nasıl bir aslansın baba. Sevinçle ona sarıldım. "Düşüncen için sağol babcım" dedim. Annem beni babamın kollarından çekti ve yanına oturttu. "Kıyafet almamız gerekiyor annecim. Nasıl bir şey bakalım?" diye sordu.


"Benim var anne ya. Onu giyerim ben. Beyaz güzel bir elbise almıştım geçen. Uygun olur bence." dedim. "O zaman bende beyaz giyeyim anne-kız güzel bir ikili olalım." dedi mutlulukla. "Şu elbiselere bizde mi baksak karıcım" diyen babamla annemle gülüp onları arkamızda bıraktık ve odamıza doğru yola koyulduk.


&&


Devamı Part 2 de....


Loading...
0%