Yeni Üyelik
26.
Bölüm

19. Bölüm (Part 2)

@merida_xx

Halden 6 kasa domates almıştık. Ben birini taşırken Tarık üçünü taşıyordu. Maşallahtı. "Sen bunları yerleştir Gözde. Ben getiririm diğerlerini" dedi. Ona alayla baktım. "Bensiz taşıyabilir misin? Son kararın mı?" diye sordum. Biraz düşünüyormuş gibi yaptı ve "Biraz zorlar ama bakıcaz artık." dedi ve gülerek diğer kasaları almaya gitti. Gamzesi yok bu arada.


Kasaları yerleştirdikten sonra arabaya geçip lokantaya doğru gittik. "Şarkı açsam sorun olur mu?" diye sormasıyla ona döndüm. "Bunu söylemeni bekliyordum." diyip radyoya yöneldim. "Ee söyleseydin ya." dedi bana dönüp. "Olsunn. Şimdi açtık işte." dedim ve ses verdim. powerturk kanalına gelince bekledim. "İstersen bağlanabilirsin." dedi.


Telefonu bağladığımda geçen lokantada çalan müzik listemi açtım. "Bu şarkı sana gelsin." dedim ve ilerleme tuşuna rastgele bastım. Radyo kendine gelince çalan şarkıyla bir daha milletin ortasında şarkı açmamaya karar verdim. Ne mi çalıyor? Halil Koçak ve Ajda Pekkandan Nikah. Evet Nikah. "Gelsin bakalım" demesiyle camı açtım ve kendime sövdüm. Duysada umurumda değil.


Gülme sesiyle ona baktım. "Gülme Tarık ya. Bir daha bir yerde şarkı açarsam ne olayım ya." diye homurdandım. "Ben memnunum Gözde sorun yok. Hem müzik zevkine bayıldım.  Cidden bak." dedi. Ama gülüyordu. "Ama gülüyorsun!" dedim. Daha çok güldü "Eee hoşuma gitti Gözde. Gülmeyeyim mi?" dedi. "İyi ya gülüyorsan gül." dedim. "Dur tamam şöyle yapalım." dedi ve bu sefer o ilerleme tutuşuna baya bir bastı ve bana döndü. "Çıkacak şarkı sana gelsin" dedi.


İkimizde şarkıyı beklerken çıkan şarkıyla ikimizde kahkaha attık. Gökhan Keser- Seninle Bozdum çalıyordu. "Bu listeyi yok etmeliyim." dedim kahkahalarımın arasında. "Hayır sakın. Hatta bana at bu listeyi." dedi o da gülerek. "Peki" diyip elimi yumruk yaptım ve şarkıya eşlik ettim. Zaten rezil olmuştum, en azından eğleneyimde.


Gezdim tozdum, bekârdım hoştum


Durdum durdum, seni mi buldum


Mangalda kül, bırakmazken


Düşün düşün ben, seninle bozdum


Nakaratı ona doğru söylerken o da bana eşlik ettiğinde yumruğumu ona uzattım. Beraber söyledikten sonra kendim söylemek için elimi kendime çektim.


Neyi bekliyorum anlamadım av gibi, av gibi


Bu illüzyon, niye böyle tav gibi, öv gibi


Sen yok musun, ah biliyosun bal gibi, bal gibi


Senin canın can, benim canım yok, öyle mi öyle mi?


Ona gülerek parmağımla vurduğumda o da gülüyordu. Hatta kahkaha atıyordu. Tam devam edecektik ki lokantanın önüne gelmiştik. "Bir de sileceğim diyorsun?" Dedi gülerek. "Vazgeçtim. Ne kadar mükemmel listem var gördün dimi?" Dedim ve arabadan indim. O da inip kapıyı kapattı ve bagaja geçtik. "Görmez miyim. At bana da listeyi bak unutma." Dedi.


"Ver numaranı atarım tabi" dedim kasayı kucaklarken. O da üç taneyi alıp peşimden geldi. "Çıkışta veririm ama hatırlat yine de" dedi. Bizi gören Eylül abla ve Mehmet amca bize doğru geldi. "Kızım sen taşımasaydın ya." Diye elimdeki kasayı aldı. "Ayy Mehmet amca senin bu oğlun hiç senin gibi değil. Tutuşturdu elime kasaları geçti arabaya şarkılar söyledi." Dedim gülerek. Tarıkla iyi anlaşmıştık o yüzden ona takılabilirdim.


"Hadi ya öyle mi oldu?" Diye bana gülerek bakan Tarığa yaklaştım. "Listeyi unut?" Dedim. "Sorma baba. Bir taşıdı o kaslı kollarıyla kasaları. Tam seyirlikti." Dedi bana ayak uydurarak. Onun koluna vurdum ve üstümdeki montunu çıkarıp ona uzattım.


Yine yoğun bir günü noktalarken bugün beni almaya gelen Gökayla eve doğru gidiyorduk. "Bugün gruba girmedin galiba?" Diye sordu.


"Evet girmedim. Gördüm ama bakasım gelmedi." Dedim dürüstçe. Yine bana benim iyiliğim için olduğunun yazılı olduğu bir sürü mesaj atmışlardır diye hiiiçç bakasım gelmemişti. "Keşke baksaydın." Dedi minik bir üzüntüyle. Yolda durup ona baktım.


"Neden Gökay?" Diye sordum bıkkınca.


"Gözde bir türlü seninle oturup doğru düzgün konuşamadı-" diyordu ki onu "Çünkü sürekli bir şeyler oluyor olduğundan olabilir mi ikizim?!" Dedim biraz yükselerek. "Evet öyle. Bizim yüzümüzden olması da bir etki!" Diye o da yükseldi.


"Ne diye konuşmak istiyorsun o zaman?" Diye sordum. "Bütün bunları zaten biliyorken benden ne dememi bekliyorsun?" Diye de ekledim. "Sıkıldım artık Gökay. Gerçekten sıkıldım. Normal bir hayatım vardı ve o hayatımı özlüyorum. Beni yanlış anlama ama bak. Sizleri seviyorum gerçekten. Ama arkamdan sürekli bir şeyler karıştırılması ve bunlardan haberimin olmaması canımı sıkıyor artık." Dedim. Belki de bu konuşmayı evde herkesle yapmalıydım.


"Korkuyoruz Gözde!" Diye bağırdı. "Deli gibi korkuyoruz tamam mı?! Bak haklısın bunu biliyorum ama bencillik yapma!" Diye bağırdı. Ne? Bencillik mi? "Ne bencilliği yapmışım ben?!" Diye bağırdım bende. "Sürekli kendini düşünüyorsun Gözde! Dillendirmek istemiyoruz ama o şerefsiz hala dışarda geziyorken sen evde durmamak için bahane arıyorsun! Biz evdeyken bile eve girebilen bir manyak sen dışarıdayken ne yapabilir diye düşünmekten delirme noktasına geldi herkes!"


"Yok neymiş peşine adam takmışlar! Keyiften mi taktılar o adamları! Daha bu sabah dedin be sen. Adam seninle tanışmış. Biz senin yanındayken oluyor bunlar. O kadar etkisiz anlamsız kalıyoruz ki yanında acaba hiç söylemeseydikte o çok özlediğin hayatını mı yaşasaydın diye düşündük sen gidince! Öyle uzaktan uzaktan bakardık biz ne de olsa!" Diye bağırmaya devam etti.


"Yapamıyoruz Gözde! Irmakta böyle değildi. O umurumuzda değildi. Sen öyle değilsin. Hepimizi etkin altına aldın. Annemlerin bir kızı oldu, abimlerin kız kardeşi oldu, Melihin ablası oldu, benimde bir ikizim oldu! Biz buna alışkın değildik tamam mı?! Ne yapacağımızı şaşırdık! Bir de geldiğin gibi kaçırıldın ve günlerce sana ulaşamadık."


"Öldün mü kaldın mı diye türlü türlü senaryoyu düşünmek. Bazen dedik acaba ne yapıyordur şu an? Sonra televizyonda çıkam başka başka tecavüz uğrayan, öldürülen kadınların haberini görmek neler düşündürttü! Senin haberin var mı peki Gözde, yeni bulduğun ve yıllardır istediğin o kardeşin ya da kızının sana geldiği gibi yok olmasının ne demek! Asla uyanamadığın bir kabusu yaşamaktı!" Dedi ve hızla arkasını dönüp gözyaşlarını silmeye başladı.


Bende onun dedikleriyle ağlamaya başlamıştım ama suçlu olduğumu düşündüğümden değildi. Onların bu denli etkilendiğini düşünemediğim içindi. "Beni vicdanımla mı sınamaya çalışıyorsun?!" Diye sordum. "Ne alakası var?" Diye kırmızı gözleriyle bana döndü. "Çok alakası var! Siz bunları yaşarken ben keyif yapmıyordum! Ben tamda o düşünürken delirdiğiniz şeyleri yaşadım! Duydun mu yaşadım!" Diye bağırdım.


"Kaçırıldım, bağlandım, hapsedildim! Ta-. Tacizde edildim!" Dedim ağlayarak. O öpüşleri ve üzerimde uyguladığı güç hala kendini unutturmamıştı. Belki bunları tahmin etmişti etmişlerdi ama hiç dile getirmemiştim. Yanakları yine ıslanırken ona da içimi dökmek istedim.


"Söylemedim anlatmadım diye orda bana gül bebek baktığını mı düşündün düşündünüz?! Siz o anları nasıl unutmak istiyorsanız bende o pisliğin öpücüklerini ve deliliğini unutmak istiyorum! Ama kötü bir haberim var Gökay! Olmuyor! Her banyo yaptığımda elim yarama gidiyor! Sanki bir düğmeymiş gibi dokunduğum anda bütün o deliliği ve beni zorla öpmeleri aklıma geliyor! Her dışarı çıktığımda acaba bir şey olacak mı diye düşünmekten yoruluyorum! Her gün sizi peşime takmak zorunda kalıyorum! İstemiyorum Gökay! Ne ben bu korkuyla yaşamayı ne de size bu korkuyu yaşatmayı istemiyorum! Keşke beni bulamasaydınız da öls-" beni sıkıca kendine çektiğinde ona engel olmadım.


"Sakın böyle bir şey söyleme bir daha!" Dedi ve daha sıkı bir şekilde sarıldı. "Hepimiz toyuz ikizim. Yanlış yapıyoruz ya da yanlış ifade ediyoruz ama gerçekten sana zarar gelmemesi için yapıyoruz be ikiz. Çok özür dilerim. Bunları düşünmekten hep kaçtığım ve arkandan iş çevirdiğim için çok özür dilerim." Dedi kısık çıkan sesiyle. "Bir sonu yokmuş gibi geliyor artık Gökay." Dedim.


"Var. Olacak. Söz veriyorum sana. Sadece sabretmemiz gerekiyor ikizim." Dedi ve burnunu saçlarıma dayadı. Kollarımı ona sardığımda biraz sakinleştik. "Şimdi aklıma takılan bir şey daha var mesela." Dedim ve ondan geri çekildim. "Ya yine bana zarar vermek için çalıştığım yeri yakmaya çalışırsa?" Diye sordum. "Bak bana istediğini yapsın artık umurumda değil! Benim yüzümden başkaları zarar görürse buna dayanamam ben Gökay." Dedim.


Sabahtan beri kafamda dönüp duran soruyu sonunda dışarı vurmuştum. Eğer böyle bir şey olursa ne yaparım bilmiyorum.


"Kimseye bir şey olmayacak Gözde. Böyle düşünme lütfen." Dedi. "Madem bu kadar eminsin neden her akşam beni almaya geliyorsunuz?" Diye sordum.


"Gözde." Dedi ve tekrar sarıldı. "Dedim ya korkuyoruz diye. Elimizde değil işte kızım anlasana." Dedi.


Telefonum çalınca ondan ayrıldım ve arayan kişiye baktım. Şakşuka Tarık yazısıyla elimde olmadan güldüm. Gökayda ismi görünce gülmüştü. "Efendim?" Diye yanıtladığımda sesin bana ait olup olmadığını sorguladım. Travesti gibi çıkmıştı ama umarım anlamazdı.


"İyi misin sen?" Diye sorunca kendime küfür ettim. "İyiyim iyiyim sadece soğuktan sesim kısıldı." Dedim. Umarım böyle bir şey vardır. "Ben sana montumu al demiştim." Dedi. Doğru, demişti. "Her neyse şey, ben liste için aramıştım ve eve gittin mi merak etmiştim." Dedi. "Daha eve gitmedim ama listeyi atabilirim." Dedim. "Yok eve geçince atarsın ya acelesi yok." Dedi. "Tamam öyle yaparım o zaman." Dedim. Görüşürüz diyip telefonu kapattık.


"Şu lokantadaki Tarık mı?" Diye sordu Gökay. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Hikayede attığında oydu?" "Evet o da Tarıktı." Dedim. "Anladım." Dedi ve tekrar eve yürümeye başladık.


Eve girerken dışarı çıkan Saadetimi görmüştüm. Etrafıma baktığımda Umutu göremedim. Her halde gece devriyesindeydi. Alilerle vedalaştıktan sonra eve girdik ve ayakkabılarımı çıkardım. Salona geçtiğimde Hakan ve Kerem abim dışında herkes koltuklarda oturuyordu. "Hoşgeldin kızım." Diyip babam ayaklanınca bana sarıldı. Bende ona karşılık verdim."Hoşbuldum baba." Dedim.


"Ben akşam çıkmadan lokantada yemiştim o yüzden aç değilim." Dedim. Bir an önce odama çıkıp dinlenmek istiyordum. "Önce bir konuşalım ikiz." Dedi Gökay. Ona baktığımda gözlerini yavaşça açıp kapattı. Derin bir nefes aldım. "Konuşalım oğlum ama hayırdır bir şey oldu?" Diye soran annemi yanıtsız bıraktım ve boş olan üçlü koltuğa oturdum. Gökayda yanıma oturduğunda elimi sıkı sıkı tuttu ve annemlere döndü. "Gözde mutlu değil anne." Dedi. Böyle bir girişi beklemiyordum yalan yok.


"Nasıl yani?" Diye endişeyle koltuğa oturan babama baktım. Annemde ondan farksızdı. Gözlerimi onlardan çekip Cenk abimlere baktım. Onlarda endişeli gözlerle bana bakıyordu. Beni sevdiklerine emindim ama bu bana pek iyi gelmiyordu.


"Sizin bu tavırlarınız beni rahatsız ediyor." Dedim dürüstçe. Gergince yerinde kıpırdayan babam sakince "Biraz daha ayrıntı verir misin babacım." Diye sordu. "Şöyle ki; bazen beni fazla sık boğaz ettiğinizi düşünüyorum. Ayrıca arkamdan iş çevirmeniz de hiç hoşuma gitmiyor." Dedim. Alacağım tepkiden korkuyordum ama dürüst olmazsam daha da kötü olabilirdi.


"Anlıyorum kızım haklısın. Özür dileriz." Diyen annemle ona baktım. "Tam olarak ne istiyorsun Gözde?" Diye gelen soruyla bakışlarımı annemden Cenk abime çevirdim. Gayet ılımlı bir şekilde sorduğunu görünce rahatladım. "Mesela bana olan gelişmeleri söyleyebilirsin abi. Peşime birini takarken de söyleyebilirsiniz." Dedim. "Tamam babacım." Dedi babamda eliyle dizini ovarken.


"O zaman şimdi söyleyelim baba. Çünkü Gözde artık korkuyor. Yine çalıştığı yerin yakılmasından korkuyor mesela." Diye Gökay atılmıştı. "Öyle bir şey söz konusu bile değil! Merak etme sen Gözde, ben gece gündüz gözetmeleri için ekip gönderiyorum." Dedi Cenk abim. İçime gelen bir rahatlamayla kendimi arkaya attım. "Onlara bir şey olur diye korkuyordum ama yersizmiş." Dedim. Çınar kalkıp yanıma geldi ve beni kendine çekti.


"Seni tedirgin eden ya da korkutan bir şey var mı abicim?" Diye sordu. "Evet. Serkan." Dedim. Neredeyse iki hafta olmuştu ve hala bir haber yoktu. Cenk abim öne doğru eğildi ve derin bir nefes aldı. "Maalesef hala yakalayamadık. Ama nerede olduğuna dair tahminlerimiz var. Sen rahat ol abicim. Bu haftanın sonuna kadar yakalayacağız o şerefsizi." Dedi. İçim yine biraz daha rahatlarken Çınarın göğsünden kafamı hafifçe kaldırdım ve Cenk abime gülümsedim.


"O zaman bizde senden istediklerimizi söyleyelim mi birtanem?" Diye soran babamla kafamı olumlu anlamda salladım. "Söyleyin tabi baba." Dedim. "Çalışmana bir şey denemedik diyemeyiz kızım ama en azından seni korumak için yolladığımız adamlara izin versen?" Diye sordu. "Beni düşündüğünüz için yaptığınızı biliyorum baba. Bu sorunlar çözülene kadar beni koruyabilirler." Dedim. "Abim birde şey sormak istiyorum?" Diye atıldı Cenk abim.


"Sor abi." Dedim. "Kendimi savunmak için ders almak ister misin?" Diye sordu. "Çok isterim." Dedim hevesle. "Ama o kadar vaktim yok ki abi. Bir de ona vakit ayıramam." Dedim. Zaten bir haftasonum boştu. Onda da dinlenmeyi düşünüyordum. "Sorun değil o. Bizzat ben öğreteceğim abicim. Hatta Umut benden daha yetenekli bu konuda. Çalışma saatleri bana kıyasla daha rahat. Ondan rica edebilirim. Senin içinde rahat olur hem." Dedi. Umut mu? Özel ders mi?


"Tamam olur o zaman abi. Eğer o da isterse benim için olur." Dedim. "Uygun uygun. Zaten o sundu bu fikri bana. Ben yarın konuşurum onunla. Sonra size uygun bir saatte yaparsınız." Dedi. O mu sunmuş bu fikri. Korktuğumu söylediğim için mi acaba?


"Hakan abim ve Kerem abim nerede?" Diye sordum. "Onların klasik cuma nöbetleri oluyor kızım. İkiside nöbetteler." Dedi annem. "Tamam." Dedim ve ayağa kalktım. "Sorunlarımızı da giderdiğimize göre ben artık odama çıkıp dinlensem?" Diye sordum. "Hale mi gittiniz bugün kızım?" Diye sordu babam. Hikayemi görmeyen yoktu sanırım. "Evet baba domatesimiz bitmişti." Dedim. "Çok yorulmuyorsun dimi kızım?" Diye sordu yanıtımla.


"Yoruluyorum tabiki baba. Ama hoşuma gidiyor. Mutluyum işimden yani. Hem sende gördün tanıştın iyi insanlar. Bir daha bulamam kısa zamanda böyle iyi bir yer." Dedim. "Yok ben senin için dedim kızım ama madem mutlusun bir şey diyemem." Dedi ve elini uzattı. Elini tuttum ve beni yanına çekip sarılmasına izin verdim. Elini saçıma çıkartıp severken minik öpücükler konduruyordu. "Kıyamıyorum sana kızım. Bir şey olur diye aklım çıkıyor. Tavırlarımı maruz gör olur mu?" Dedi fısıltıyla. "Sorun yok baba." Dedim ve yanağından sulu sulu öptüm. Bu onun üzgün yüzüne koca bir gülümseme koymuştu.


"Kızım abilerin ve baban tanıştı patronlarınla bir ben kaldım. Acaba onları yemeğe mi davet etsek?" Diye soran anneme baktım. Kabul ederler miydi ki? "Bilmem ki anne. İstersen bir sorayım." Dedim. "Sor bi kızım. Eğer onlarda isterse bir tanışayım bende." Dedi. Tamam anlamında kafamı salladım ve herkese iyi geceler dileyip odama geçtim.


Güzel bir duşun arkasından kendimi yatağıma attım. Duyduğum pikpik sesiyle telefonumu aldım. Tarık mesaj atmıştı.


Şakşuka Tarık: Rahatsız etmiyorumdur umarım ama merak ettim.


Şakşuka Tarık: Sesin kötü geliyordu iyisin değil mi?


Yemedi işte yalanı. Gerçi soğuktan ses kısılması mı olur arkadaş. Çok kalitesiz bir yalan bulmuşum.


Ben: İyiyim gerçekten.


Ben: Ayrıca yalan söyleme liste için yazdın😂


Şakşuka Tarık: O da vardı evet 😂


Ben: Bekle atıyorum 😏


Listelerimin olduğu yere girip Olan derdin artık yok adlı listeyi ona gönderdim.


Şakşuka Tarık: Şu yaratıcı isimlere alışmaya başladım sanırım


Ben: O kısma girersen çıkamazsın bak


Şakşuka Tarık: Beni ne diye kaydettin Gözde?


Ben: Şakşuka Tarık


Şakşuka Tarık: 😂😂😂


Şakşuka Tarık: Ciddi misin sen??


Ben: Evett 😇


Şakşuka Tarık: İyi bakalım 😂


Annemin daveti aklıma gelince yarın iş olmadığı için sorayım dedim.


Ben: Tarık bir şey soracağım.


Ben: Eğer sizin içinde uygunsa annem sizi akşam yemeğine çağırıyor.


Ben: Zorunluluk ya da yanlış bir şey düşünmeyin sakın bak


Ben: Babamlar tanıştı ya o da merak etti sizi.


Ben: Merak etti derken kötü anlamda değil


Ben: Yaa off


Ben: Dükkana gelmekten ve bizi meşgul etmektense sizi evde ağırlamak istiyor işte


Peş peşe attığım mesajlarla yanlış anlaşılmak istemediğimi belli etmiştim bence.


Şakşuka Tarık: Kızım bi dur 😂


Şakşuka Tarık: Yanlış anlaşılacak bir durum yok sakin ol önce.


Şakşuka Tarık: Annen gayet mantıklı düşünmüş ama şu an yanıtlayamam


Şakşuka Tarık: Bizimkiler odalarına çekildi ancak yarın cevap verebilirim.


Ben: O zaman yarın sorarsın ve haber verirsin?


Şakşuka Tarık: Tamam haber veririm ben sana


Şakşuka Tarık: Hadi uyu dinlen. Bugün yorucu bir gündü.


Ben: İyi gecelerr😊


Şakşuka Tarık: İyi gecelerr😊


Tarıkla konuşmamızı bitirince telefonumu komodine koydum ve beni bekleyen rüyalara yelken açtım.


&&


Merhabalarrr. Nasılsınızz iyi misiniz😘😘


Bölümü beğenmişsinizdir umarım.


Tarık-Gözde?


Umut-Gözde?


Çok dolu dolu bir bölüm oldu.


Sizin fikirlerinizi merak ediyorum. Çıkmadan önce fikirlerinizi belirtin lütfen


👉👈


Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın 🫶🏻🫶🏻🫶🏻


Loading...
0%